• Sonuç bulunamadı

Okul öncesi öğretmenlerinde başarı korkusunun çeşitli değişkenler açısından incelenmesi

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Okul öncesi öğretmenlerinde başarı korkusunun çeşitli değişkenler açısından incelenmesi"

Copied!
99
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

T.C.

SELÇUK ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ

İLKÖĞRETİM BÖLÜMÜ

OKUL ÖNCESİ ÖĞRETMENLİĞİ ANABİLİM DALI

OKUL ÖNCESİ ÖĞRETMENLERİNDE

BAŞARI KORKUSUNUN

ÇEŞİTLİ DEĞİŞKENLER AÇISINDAN

İNCELENMESİ

YÜKSEK LİSANS TEZİ

Danışman

Doç. Dr. Nurhan ÜNÜSAN

Haz rlayan› Yüksel ERGÜN

(2)

ÖNSÖZ

Her şeyin hızlı bir şekilde değiştiği günümüz dünyasında verimli ve nitelikli insan gücüne ihtiyaç hızla artmakta, performansa dayalı çalışma koşulları her geçen gün çalışma hayatına yerleşmekte, rekabet koşulları gittikçe çetinleşmektedir. Bütün olup bitenler yalnızca insanlar arası değil, ama uluslararası başarıları da zorunlu kılmaktadır. Hemen herkesin başarılı olmayı istediği bir ortam doğmaktadır. Öğrencilerin, öğretmenlerin, sporcuların, siyasetçilerin, iş adamlarının, sanatçıların yani akla gelebilecek her alanda herkesin daha başarılı olma yarışı sürmektedir.

İyi ama bütün bu yarış içinde, başarılı olmanın bu kadar önem kazandığı koşullarda “Başarı Korkusu” da neyin nesi?

Gerçekten de başarıdan korkulur mu? Korkuluyorsa kim, niçin korkar? Şüphesiz her alana ilişkin çeşitli nedenler ileri sürülebilir. Bu çalışmada Başarı Korkusu’nun kuramsal temelleri açıklanmaya çalışılacak olup, asıl olarak okul öncesi öğretmenlerde çeşitli değişkenler açısından Başarı Korkusu ele al nacakt r.› ›

Araştırmanın gerçekleştirilmesinde her zaman öneri ve katkılarıyla yol gösteren değerli hocam, danışmanım Sayın Doç. Dr. Nurhan ÜNÜSAN’a teşekkürlerimi sunarım.

Her zaman önerilerini, görüşlerini ve desteğini esirgemeyen değerli hocam Sayın Yar. Doç. Dr. Hasan YILMAZ’a teşekkür ederim.

Katkı, öneri ve desteğinden dolayı Hacettepe Üniversitesi öğreti üyesi Sayın Doç. Dr. Deniz ŞAHİN’e teşekkür ederim.

Ege Üniversitesinden Say n Prof. Dr. Oya SOMER ve Say n Dr. Mediha › › KORKMAZ’a teşekkür ederim. Öğretim görevlilerinden Sayın Ferda BEYDİLLİ’ye teşekkür ederim.

Araştırmanın her aşamasında tüm sabır ve desteğini benden esirgemeyen sevgili eşim Ayhan ERGÜN’e teşekkür ederim. Katkı ve desteklerini esirgemeyen meslektaşlarım Aydın TOSUN, İrfan ÜNAL ve Nasip ÖZÇELİK’e teşekkür ederim.

(3)

ÖZET

Bu araştırmada Çok Boyutlu Başarı Korkusu Ölçeği uygulanarak başarı korkusunun özel sektör ve kamu kurumunda çalışan okul öncesi öğretmenlerinin çalıştığı kurum, öğretmen-idareci, mezun olunan okul, k dem› , herhangi bir sendikaya bağlı olanlar veya herhangi bir sendikaya bağlı olmayanlar ve yaş değişkenlerine göre nasıl bir dağılım gösterdiği incelenmiştir.

Araştırma 102’si kamu, 99’u özel sektör olmak üzere 201 kadın denek üzerinde yapılmıştır.

Veri toplama aracı olarak Çok Boyutlu Başarı Korkusu Ölçeği kullanılmıştır. Araştırmada Çok Boyutlu Başarı Korkusu Ölçeği genelinin,1. alt ölçeği Başarının Sosyal Sonuçları, 2.alt ölçeği Başarıyı Yadsıma, 3. alt ölçeği Başarıdan Duyulan Kaygı ve 4. alt ölçeği Başarıdan Kaçınma puanları çalışılan kurum, öğretmen ve idareci, sendikalı olup olmama karşılaştırılması (t testi) ile yapılmıştır.

Başarı Korkusu Ölçeğinin genelinden,1.alt ölçeği Başarının Sosyal Sonuçlarından, 2.alt ölçeği Başarıyı Yadsımadan, 3.alt ölçeği Başarıdan Duyulan Kaygıdan, 4.alt ölçeği Başarıdan Kaçınmadan elde edilen puanların mezun olunan okul, kıdem ve yaş karşılaştırılması tek yönlü varyans analizi (oneway) Anova ile yapılmıştır.

Bulguların değerlendirilmesinde anlamlılık düzeyi 0.05 olarak alınmıştır. Ölçeğin genelinden elde edilen sonuçlara göre mezun olunan okul, kıdem ve yaş değişkeni açısından başarı korkusunda anlamlı bir fark vardır. Lise mezunu olarak çalışan öğretmenler en yüksek başarı korkusuna sahipken, lisans mezunu öğretmenin en düşük olduğu görülüyor. Ölçeğin genelinden elde edilen puanlara bakıldığında yaş değişkenine göre de başarı korkusu anlamlı bulunmuştur. Başarı korkusu en fazla 41-50 yaş arası öğretmenlerde görülmektedir. Buna karşılık kıdem değişkenine göre en yüksek başarı korkusu 1-10 yıl arası çalışanlarda görülmektedir.

Faktör1’de mezun olunan okul değişkeni açısından anlamlı bir fark vardır. Önlisans mezunları başarının sosyal sonuçlarından daha fazla korkmaktadırlar.

(4)

Faktör 2’de özel okulda çalışan öğretmenlerle kamuda çalışan öğretmenler arasında, çalıştığı kurum değişkeni açısından anlamlı bir fark vardır. Özel okulda çalışan öğretmenler başarıyı daha fazla yadsımaktadırlar. Yine faktör 2’de mezun olunan okul değişkenine göre lise, önlisans ve lisans mezunu olarak çalışan öğretmenler arasında başarıyı yadsımada anlamlı bir fark bulunmuştur. Lise mezunu olarak çalışan öğretmenler başarıyı daha fazla yadsımaktadırlar.

Faktör 3’te kıdem değişkenine göre öğretmenler arasında başarıdan duyulan kayg , analiz sonuçlar na gör› › e anlamlı bir fark vardır. Başarıdan duyulan kaygı, 1-10 y l › arasında çalışan öğretmenlerde en fazladır. Yine faktör 3’te yaş değişkenine göre alınan puanlar arasında anlamlı bir fark bulunmuştur. Başarıdan duyulan kaygı en fazla 30 yaş ve altında çalışan öğretmenlerde görülmektedir.

Faktör 4’te kıdem değişkenine göre analiz sonuçları arasında anlamlı bir fark vardır. Başarıdan kaçınma en fazla, 11-20 yıl arası çalışan öğretmenlerde görülmektedir.

(5)

SUMMARY

In this research,by using multi-dimensional success fear scale, what sort of distribution fear of success has is examined according to the institution of pre-school teachers who work in private and state institutions,being a teachers graduatcd from,seniority, belonging to any union or not and age variables.

The research is done on 201 female subiects,102 of whom working in state schools and 99 in private schools.

Multi-dimensional fear of success scale is used as a means of collecting data. In this research, the first sub-scale of the whole of the multi dimensional success fear scale is the Social Outcomes of Success, the second subcale is the Denial of success, the third sub-scale is the Anxiety of Success and the fourth one is the Avoidonce from Success and the points of these sub-scaler are determined through the comparison of the institution,being a teacher or an administrator and belonging to a union or not.(t-test)

From the whole of the fear of success scale, the points arquired from the first sub-scale depending on The Social Results of Success,the second sub-scale on the Denial of Success the third, on the Anxiety of Success and the fourth on the Avoidance from success are compored to the school from which teachers graduated, seniority and age through one way variant analysis(Anova)

In the evauation af the data the level of meaning fulness is taken as 0.05. According to the results achieved from the whole of the scale, there is a meaningful difference in the fear of success, in terms of the school from which the subject graduated,seniority and age variable.Teachers who are high school graduates have the highest level of fear of success where as university graduate teachers are seen to have the lowest level of fear of success.When the points acquired from the whole of the scale are examined, the fear of success based on age variable is found meaningful.The fera of success is mostly seen among teachers between 41 and 50 years of age.However,according to the seniorty variable the highest level of fear of success is

(6)

Tehere is a meaningful difference in factor 1 in terms of the variable of school from which teachers graduated.The teachers are afraid of social results of success more.

In factor 2, there is a meaningful difference between private school teachers and state school teachers in terms of institution variable.The teachers who work in private schools deny success more.Once again in factor 2 according to the school variable,a meaningful difference is found among teachers who are graduates of high-school, two-year programmes and universities in term of denial of success.The ones who work as high-school graduates deny success more than the others.

In factor 3, according to the seniority variable results of onalysis show a meaningful difference among teachers in terms of anxiety of success.Anxiety of success is highest among teachers who have worked for 1-10 years…Again in factor 3, a meaningful difference is found among the points acquired depending on the points acquired depending on the age variable.Anxicty of success is mostly seen in teachers who are at the age of 30 or younger.

In factor 4, there is a meaningful difference in terms of seniority variable. Avoidance from success is mostly seen in teachers who have worked for 11-20 years.

(7)

İÇİNDEKİLER

ÖNSÖZ... I ÖZET... II SUMMURY ... IV İÇİNDEKİLER ... VI TABLOLAR LİSTESİ ...VIII

BÖLÜM I...1 GİRİŞ...1 Problem...4 Araştırmanın Amacı ...4 DENENCELER...8 VARSAYIMLAR...10 SINIRLILIKLAR ...10 TANIMLAR...10 BÖLÜM II ...12 İLGİLİ YAYINLAR VE ARAŞTIRMALAR...12

II. I. BAŞARI KORKUSU...12

II. II. BAŞARI KORKUSUNUN KURAMSAL TEMELLERİ VE CİNSİYET ROLLERİ İLE İLGİLİ ÇALIŞMALAR ...16

II. III. BAŞARI KORKUSU KURAMININ ÇOK BOYUTLULĞU ...21

BOLÜM III...24

YÖNTEM ...24

III. I. Araştırma Modeli ...24

III. II. Evren- Örneklem...24

(8)

BAŞARI KORKUSU ÖLÇEĞİNİN YAPI GÜVENİRLİĞİ ...28

III.IV. Verilerin Analizi ...33

BÖLÜM IV ...35

BULGULAR ...35

BAŞARI KORKUSUNA İLİŞKİN BULGULAR ...35

1. Alt Ölçek: Başarının Sosyal Sonuçları………...43

2. Alt Ölçek: Başarıyı Yadsıma ...51

3. Alt Ölçek: Kayg›...59

4. Alt Ölçek: Başarıdan Kaçınma...66

BÖLÜM V ...74 TARTIŞMA VE YORUM...74 ÖNERİLER...79 KAYNAKLAR ...80 EK 1...86 EK 2...88 FAKTÖR 1...88 FAKTÖR 2...88 FAKTÖR 3...89 FAKTÖR 4...89

(9)

TABLOLAR LİSTESİ

Tablo 1: Okul öncesi Öğretmenlerinin Çalıştığı Kurum Durumu ... 25

Tablo 2: Deneklerin Öğretmen ve İdareci Olma Durumu ... 25

Tablo 3: Deneklerin Mezun Oldukları Okul Değişkenine Göre Bulgular ... 26

Tablo 4: Örneklemin Kıdem Değişkenine İlişkin Bulgular... 26

Tablo 5: Okul öncesi Öğretmenlerinin Sendikalı Olma- Olmama Değişkenine İlişkin Bulgular ... 27

Tablo 6: Okul öncesi Öğretmenlerinin Yaş Değişkeni Durumu... 27

Tablo 7: Başarı Korkusu Ölçeğinin İç-Tutarl l k Güvenirlik Sonuçlar› › ›... 29

Tablo 8: Başarı Korkusu Ölçeğinin, 1. Alt Ölçeği Başarının Sosyal Sonuçlarının İç-Tutarl l k Güvenirlik Sonuçlar› › ›... 30

Tablo 9: Başarı Korkusu Ölçeğinin, 2.Alt Ölçeği Başarıyı Yadsıma İç-Tutarl l k › › Güvenirlik Sonuçlar› ... 31

Tablo 10: Başarı Korkusu Ölçeğinin, 3. Alt Ölçeği İçsel Kaygı İç-Tutarl l k Güvenirlik › › Sonuçlar›... 32

Tablo 11: Başarı Korkusu Ölçeğinin, 4. Alt Ölçeği Başarıdan Kaçınma İç-Tutarl l k › › Güvenirlik Sonuçlar› ... 32

Tablo 12: Devlet ve Özel Okulda Çalışan Öğretmenlerin Ölçeğin Genelinden Elde Ettikleri Puanlar n Analizi› ... 36

Tablo 13: Öğretmen ve İdareci Olma Durumuna Göre Ölçeğin Genelinden Elde Ettikleri Puanlar n Analizi› ... 37

Tablo 14: Mezun Olunan Okul Değişkenine Göre Ölçeğin Genelinden Elde Ettikleri Puanlar n Analizi› ... 38

Tablo 15: Kıdem Değişkenine Göre Ölçeğin Genelinden Elde Ettikleri Puanların Analizi... 39

Tablo 16: Sendikalı ve Sendikasız Öğretmenlerin Ölçeğin Genelinden Aldıkları Puanlar n Analizi› ... 41

(10)

Tablo 18: Devlet ve Özel Okulda Çalışan Öğretmenlerin 1. Alt Ölçek Puanları Analizi..43

Tablo 19: Öğretmen ve İdareci Olma Durumuna Göre 1. Alt Ölçek Puanlar Analizi› ... 44

Tablo 20: Mezun Olunan Okul Değişkenine Göre 1. Alt Ölçek Puanları Analizi... 46

Tablo 21: Kıdem Değişkenine Göre 1. Alt Ölçek Puanları Analizi... 47

Tablo 22: Sendikalı ve Sendikasız Öğretmenlerin 1. Alt Ölçek Puanları Analizi ... 49

Tablo 23: Yaş Değişkenine Göre 1. Alt Ölçek Puanları ... 50

Tablo 24: Devlet ve Özel Okulda Çalışan Öğretmenlerin 2. Alt Ölçek Puanları Analizi . 51 Tablo 25: Öğretmen ve İdareci Olma Durumuna Göre 2. Alt Ölçek Puanları Analizi ... 52

Tablo 26: Mezun Olunan Okul Değişkenine Göre 2. Alt Ölçek Puanları Analizi... 53

Tablo 27: Kıdem Değişkenine Göre 2. Alt Ölçek Puanları Analizi... 55

Tablo 28: Sendikalı ve Sendikasız Öğretmenlerin 2. Alt Ölçek Puanlar Analizi› ... 56

Tablo 29: Yaş Değişkenine Göre 2. Alt Ölçek Puanları Analizi ... 57

Tablo 30: Devlet ve Özel Okulda Çalışan Öğretmenlerin 3. Alt Ölçek Puanlar Analizi› . 59 Tablo 31: Öğretmen ve İdareci Olma Durumuna Göre 2. Alt Ölçek Puanları Analizi ... 60

Tablo 32: Mezun Olunan Okul Değişkenine Göre 3. Alt Ölçek Puanları Analizi... 61

Tablo 33: Kıdem Değişkenine Göre 3. Alt Ölçek Puanları Analizi... 62

Tablo 34: Sendikalı ve Sendikasız Öğretmenlerin 3. Alt Ölçek Puanları Analizi ... 64

Tablo 35: Yaş Değişkenine Göre 3. Alt Ölçek Puanları Analizi ... 65

Tablo 36: Devlet ve Özel Okulda Çalışan Öğretmenlerin 4. Alt Ölçek Puanları Analizi . 66 Tablo 37: Öğretmen ve İdareci Olma Durumuna Göre 4. Alt Ölçek Puanları Analizi ... 67

Tablo 38: Mezun Olunan Okul Değişkenine Göre 4. Alt Ölçek Puanları... 68

Tablo 39: Kıdem Değişkenine Göre 4. Alt Ölçek Puanları Analizi... 70

Tablo 40: Sendikalı ve Sendikasız Öğretmenlerin 4. Alt Ölçek Puanları Analizi ... 71

(11)

BÖLÜM I

GİRİŞ

Endişe, “Tehdit karşısında hissedilen bir duygu.” olarak tanımlanmaktadır. Bazı açılardan endişe, korkuyla aynı kökenden gelir; fakat endişe korkudan farklı olarak bir nesneye bağlıd r (Miller, 1948).›

Birçok kez betimlenen ve bizim de bildiğimiz örümcek, karanlık, yükseklik ya da sınav ortamları endişesi nesneldir. Oysa şimdiye kadar başarı karşısında duyulan endişeden (başarı korkusundan) çok az söz edilir. Bu konu, başarının her aç dan en › önemli bir yaşam amacı olarak görüldüğü günümüz performans eğilimli toplumunda, neredeyse çelişkidir. Neden bir birey, herkesin meslekte, evlilikte, toplumsal ortamda, sporda vb. konularda başarılı olmayı arzu ettiği bir şeye karşı korku duyabilsin? Fakat en başarılı aktörlerin genelde yalnız olduklarına, çok başarılı siyasetçilerin toplumun baskısı altında kaldıklarına ya da stresin başarılı yöneticilerde sıklıkla mide sancılarına yol açtığına bakıldığında, başarıya ve onun sonuçlarına eleştirel yaklaşmamız gerekmektedir (Friedman 1997).

Başarı korkusu, insanların, zihinsel potansiyellerini ortaya koymadan yaşamlarını devam ettirmeleridir. İnsanlar başarılarının sonuçlarından korkarlar. Bireyler bilgi ve beceri edinmeyi gerektiren konularda istenilen düzeyde yeterliliğe sahip olmalarına rağmen, başarının sonuçlarından korktukları için başarmaktan korkmaktadırlar. Başarı korkusu, çelişkili bir olgudur. Bilinç boyutunda herkes başarılı olmak ister; hiç kimse başarıdan korkmaz. Öte yandan bilinçaltı boyutunda ise insanların birçoğu farkında olmadan başarıya asla ulaşamayacağına ya da ulaşılsa bile bu durumun çok sürmeyeceğine inanır (Friedman, 1997). Friedman (Friedman 1997)’a göre, başarı korkusu, duyguların yer aldığı yaşamda kendini gösterir.

Bireylerin gerek akademik gerekse sosyal yaşantıları açısından başarı ve başarısızlıkları oldukça önemli bir yer tutmaktadır. Bireylerde başarılı yaşantılar ileriki

(12)

yaşantılarında da başarı beklentisine, başarısız yaşantılar ise başarısızlık beklentilerine yol açmaktadır. Başarı toplumsal süreçte bireyin gurur, sevinç, güven, değerli olma, lâyık olma ve yeni umutlar gibi olumlu duygulara sahip olmasını sağlamaktadır. Bireyin başarılı olma isteği işine yoğunlaşmasını sağlayarak performansını yükseltir, üretimi ve rekabeti artırır. Başarı isteği bireyin kendini geliştirmesine, yenilemesine yol açar. Gelişen birey, kendine yeni hedefler koyarak birçok olanakları ortaya çıkarır. Birey bu çabalar sonucunda hedeflerine ve beklentilerine ulaşmadığı taktirde başarısız olur. Başarısızlık ise bireyde umutsuzluk, üzüntü, yetersizlik gibi olumsuz duygular doğurur. Başarısızlık karşısında birey işine yoğunlaşmakta zorlanır ve performansı düşer. Bu durum karşısında birey kendini yenilemediği gibi yeni hedefler koyma konusunda da isteksizlik duyar.

Bireyler, içinde yaşadıkları sosyal yapıdaki beklentiler doğrultusunda genel bir anlayış kazanırlar ve bunun sonucunda kazandığı beklentilerle bütünleşen, onlarla çelişmeyen rolleri yerine getirirler. Bu rollerin en önemlilerinden biri de cinsiyete özgü davranış beklentileridir. Kişinin cinsiyet kimliğinin temelini belirleyen cinsiyete bağlı rol beklentileri yaşamın çok erken dönemlerinde kazanılır. Toplumsallaşma sürecinde ailenin ve toplumun sürekli olarak gönderdiği mesajlarla kadına ve erkeğe özgü davranışlarda cinsiyet rolüne ilişkin bir takım beklentiler geliştirilmiştir. Ancak toplumumuzda kadın ve erkek bireylerden beklenen başarı davranışlarında farklılık vard r. Toplumsal normlar kad n ve erkeklerin cinsiyet rolüne uygun davran› › ›şlarını destekleyerek ödüllendirmekte, cinsiyet rolüne uygun olmayan davranışları ise cezaland rarak bireyler üzerinde güçlü bir yapt r m uygulamaktad r (Horner,1968). › › › › Nitekim bir araştırmada (Dor- Shav ve Dolgin 1981) hem kad nlar n hem de erkeklerin › › cinsiyet rollerine uygun davranmayan bireylere karşı cezalandırıcı davrandıkları gözlenmiştir. Cinsiyet rolüne uygun davranmayan bireyler toplumsal dışlanma, cinsiyet özelliklerini yitirme gibi olumsuz sonuçlarla karşılaşacaklarını düşünmektedirler.

Toplumsallaşma sürecinde bireyler kadınlarla erkeklerin farklı özelliklere sahip oldukları izlenimi edinirler. Bu izlenimleri de kadınlar ve erkekler kişilik özellikleri, görev ve davranışlar açısından paylaşırlar. Bütün bunların sonucu olarak toplumda kad n ve erke› k ayr m ortaya ç kmakta ve bu nedenle de kad n ve erkeklerin farkl › › › › › sosyal rolleri yerine getirmeleri beklenmektedir (Bem,1984). Cinsiyet rolüne uygun

(13)

beklentilerin sonucu başarı kazanma davranışı da kadına ve erkeğe göre değişmektedir. Erkeklerin öncelikle iş yaşamında başarılı olmaları beklenirken; kadınların ise iyi bir eş, iyi bir anne ve iş yaşamında da erkeğe yardımcı olma konumunda olmaları beklenir. Bu beklentilerin sonucu olarak kadınlar, iş ortamında başarılı olmakla kendilerine biçtiği toplumun kadın kimliği arasında çelişki yaşarlar. Bu doğrultuda kadınların, kadınlık özelliklerini yitirme, toplumsal olarak dışlanma gibi olumsuzluklarla karşılaşmamak için, başarılı olma yolundaki hedeflerini değiştirdikleri gözlenmektedir (Byrd ve Touliatos 1982). Öte yandan toplumda erkeklerin iş yaşamında başarılı olmalarının beklentisi, erkekleri daha başarılı olma yolunda girişimlerde bulunmaya zorlamaktadır.

Bireylerde gözlenen başarma gereksiniminin temelinde başarı güdüsü yer almaktadır. Bu nedenle çalışmanın bundan sonraki bölümlerinde başarı güdüsü ve başarı korkusuna değinilecektir.

Başarı güdüsü ile ilgili ilk çalışma, McClelland ve Atkinson’ın (McClelland, Atkinson, Clark ve Lowell 1953; Atkinson ve Feather 1966) gereksinmelerin yans tarak › ifade edilmesi konusunda yaptıkları araştırma programı ile başlamıştır. McClelland ve arkadaşları başarı güdüsünün gücü açısından bireysel ayrılıkları değerlendirmek amacı ile Murray tarafından geliştirilmiş olan Tematik Algı Testini (TAT) kullanmışlardır. TAT’ den elde edilen sonuçlara göre McClelland başarı gereksinmesini ölçme ve puanlama düzeni geliştirmiştir.

Atkinson (1957), başarı güdüsünü TAT ile ölçüp, elde edilen verilere dayanarak, başarı durumunda risk alma davranışını ve performansı etkileyen iki güdünün varlığından söz etmektedir. Toplumsallaşma sürecinde kazanılan bu güdülerin biri başarıya ve olumlu sonuçlara ulaşma yönelimini yansıtan başarı güdüsü, diğeri ise başarısızlığın olumsuz sonuçlarından kaçınma eğilimini yansıtan başarısızlıktan kaç nma güdü› südür.

Küçük çocuklarda risk alma davranışını inceleyen McCelland (1958) yüksek başarı gereksinimine sahip çocukların düşük başarı gereksinimine sahip olanlara kıyasla orta düzeyde risk taşıyan görevleri tercih ettiklerini ifade etmiştir. Benzer şekilde Winterbotton (1985), öğretmenlerden öğrencilerini başarı güdüsü açısından

(14)

değerlendirmelerini istediği bir araştırmada, başarı güdüsü yüksek olan çocukların, başarı güdüsü düşük olanlara göre daha başarılı oldukları ifade edilmiştir.

Başarı davranışlarında toplumsal cinsiyet farklılıklarını araştıran Spencer ve Helmerich (1978,1983), başarının uzmanlık, çalışma ve yarışma olmak üzere üç farklı hedefi olduğunu öne sürmüşlerdir. Çalışma faktörü en iyi şekilde iş yapma, sıkı çalışma isteği olan çaba boyutunu göstermektedir. Yarışma faktörü de diğerlerinden daha iyi olmayı kazanma isteğini, kişiler arası rekabet arzusunu tanımlamaktadır. Yüksek başarı güdüsü, bireyin işi üzerinde yoğunlaşmasını sağlayarak rekabeti özendirir (Barling ve Boswell, 1995).

Başarı güdüsünde gözlenen cinsiyet farklılıkları, araştırmacıların ilgisini çekmiştir. Başarı güdüsüne yönelik ilk çalışmalarında Horner (1968; aktarılan kaynak 1972), kadınların başarıya ilişkin kaygılarının tam olarak açıklanamadığını ileri sürmüştür. Bu nedenle Horner, çözümlenmemiş cinsiyet farklılıklarını açıklamak için, bir beklenti - değer kuramı çevresinde “Başarıdan Kaçınma Güdüsü” kavramını yaptığı çalışmalar doğrultusunda ortaya koymuştur. İlk defa ortaya konan başarıdan kaçınma, başarı korkusu kavramı daha sonra birçok araştırmaya konu olmuştur.

Problem

Bu araştırmada, okul öncesi öğretmenlerinde başarı korkusu çeşitli değişkenler aç s ndan incelenecektir.› ›

Araştırmanın Amacı

Son yıllarda yapılan çalışmalar, başarı korkusunun çok boyutlu olduğunu ortaya koymaktadır. Yapılan bu çalışmada başarı korkusunun çok boyutlu olduğu göz önüne alınarak, Hyland ve Dann tarafından son şekli verilen başarı ölçeği kullanılmıştır. Yapılan bu çalışmada iki farklı sektörde çalışanlar ele alınmıştır. Bu amaçla özel sektörde çalışan okul öncesi öğretmenlerle ve kamu (devlet) sektöründe çalışan okul

(15)

öncesi öğretmenleri arasında başarı korkusu açısından bir farklılık olup olmadığına bakılmıştır.

Bu güne kadar yapılan çalışmalarda, başarı korkusu yaşayan bireylerdeki cinsiyet farkı üzerinde durulmuştur. Yapılan bu çalışmaların bazılarında başarı korkusunun kadınlarda erkeklere göre daha yüksek olduğu gözlemlenmiştir (Feather ve Simon 1973, Fried- Buchhalter1997,Ishiyama ve Chabassol 1984, Kuhn ve Shaver 1974, Peterson ve Colin 1987, Santucci, Terzian ve Keysan 1989, Wang ve Creedon1989). Bazı çalışmalarda ise erkeklerdeki başarı korkusu kadınlara göre daha yüksek bulunmuştur (Hoffmann 1974, Moran ve Rothman 1996). Bunların yanında bazı çalışmalarda ise başarı korkusu açısından cinsiyete göre bir fark bulunamamıştır (Brennr ve Tonkiewicz 1982, Hyland ve Mancini 1985, Kearney 1984, Robbins ve Robbins 1973, Heilburn, Kleemeler ve Piccola 1974, Tresemer 1976-1977 ve Yamauchi 1986). Cinsiyet açısından çelişkili bulguların elde edildiği bu çalışmalarda başarı korkusu genellikle tek boyutlu olarak ölçülmüştür. Başarı korkusunun çok boyutlu olarak ele alındığı bu çalışmada İzmir ilinde çalışan okul öncesi öğretmenlerin içinde erkek öğretmen bulunamadığından cinsiyete bağlı bir fark olup olmadığına bakılmamıştır.

Bu çalışma aşağıdaki soruları yanıtlamak amacı ile düzenlenmiştir.

1. Devlet okullarında çalışan okul öncesi öğretmenleri ile özel okullarda çalışan okul öncesi öğretmenlerinin başarı korkuları arasında bir farklılık var mıdır?

2. Öğretmen ve idareci olma durumlarına göre başarı korkusu farklılaşmakta m d r?› ›

3. Okul öncesi öğretmenlerinin lise, önlisans ve lisans mezunu olmalarına göre, başarı korkuları birbirinden farklı mıdır?

4. Başarı korkusu, okul öncesi öğretmenlerinin kıdemlerine göre değişiklik göstermekte midir?

5. Herhangi bir sendikaya üye okul öncesi öğretmenleri ile üye olmayanların başarı korkuları birbirlerinden anlamlı düzeyde farklı mıdır?

(16)

7. Ölçeğin “Başarının Sosyal Sonuçları” alt boyutuna göre, devlet okullarında çalışan okul öncesi öğretmenleri ile özel okullarda çalışan okul öncesi öğretmenlerinin aralar nda anlaml bir fark var m d r?› › › ›

8. Ölçeğin “Başarının Sosyal Sonuçları” alt boyutuna göre, öğretmen ve idareci aras nda anlaml bir fark var m d r?› › › ›

9. Ölçeğin “Başarının Sosyal Sonuçları” alt boyutuna göre, lise, önlisans ve lisans mezunu olan okul öncesi öğretmenler arasında anlamlı bir fark var mıdır?

10. Ölçeğin “Başarının Sosyal Sonuçları” alt boyutunda, okul öncesi öğretmenlerinin kıdem değişkenine göre anlamlı bir fark var mıdır?

11. Ölçeğin “Başarının Sosyal Sonuçları” alt boyutunda, sendikalı olma, olmama değişkenine göre anlamlı bir fark var mıdır?

12. Ölçeğin “Başarının Sosyal Sonuçları” alt boyutunda, yaş değişkenine göre anlaml bir fark var m d r?› › ›

13. Ölçeğin “Başarıyı Yadsıma” alt boyutuna göre, devlet okullarında çalışan okul öncesi öğretmenleri ile özel okullarda çalışan okul öncesi öğretmenlerinin aralar nda anlaml bir fark var m d r?› › › ›

14. Ölçeğin “Başarıyı Yadsıma” alt boyutuna göre, öğretmen ve idareci aras nda anlaml bir fark var m d r?› › › ›

15. Ölçeğin “Başarıyı Yadsıma” alt boyutuna göre, öğretmenlerinin lise, önlisans ve lisans mezunu olanlar aras nda anlaml bir fark var m d r?› › › ›

16. Ölçeğin “Başarıyı Yadsıma” alt boyutunda, okul öncesi öğretmenlerinin kıdem değişkenine göre anlamlı bir fark var mıdır?

17. Ölçeğin “Başarıyı Yadsıma” alt boyutunda, sendikalı olma, olmama değişkenine göre anlamlı bir fark var mıdır?

18. Ölçeğin “Başarıyı Yadsıma” alt boyutunda, yaş değişkenine göre anlaml › bir fark var m d r?› ›

19. Ölçeğin “Başarıdan Kaçınma” alt boyutuna göre, devlet okullarında çalışan okul öncesi öğretmenleri ile özel okullarda çalışan okul öncesi öğretmenlerinin aralar nda anlaml bir fark var m d r?› › › ›

(17)

20. Ölçeğin “Başarıdan Kaçınma” alt boyutuna göre, öğretmen ve idareci aras nda anlaml bir fark var m d r?› › › ›

21. Ölçeğin “Başarıdan Kaçınma” alt boyutuna göre, öğretmenlerinin lise, önlisans ve lisans mezunu olanlar aras nda anlaml bir fark var m d r?› › › ›

22. Ölçeğin “Başarıdan Kaçınma” alt boyutunda, okul öncesi öğretmenlerinin kıdem değişkenine göre anlamlı bir fark var mıdır?

23. Ölçeğin “Başarıdan Kaçınma” alt boyutunda, sendikalı olma, olmama değişkenine göre anlamlı bir fark var mıdır?

24. Ölçeğin “Başarıdan Kaçınma” alt boyutunda, yaş değişkenine göre anlaml bir fark var m d r?› › ›

25. Ölçeğin “Başarıdan Duyulan Kaygı” alt boyutuna göre, devlet okullarında çalışan okul öncesi öğretmenleri ile özel okullarda çalışan okul öncesi öğretmenlerinin aralar nda anlaml bir fark var m d r?› › › ›

26. Ölçeğin “Başarıdan Duyulan Kaygı” alt boyutuna göre, öğretmen ve idareci aras nda anlaml bir fark var m d r?› › › ›

27. Ölçeğin “Başarıdan Duyulan Kaygı” alt boyutuna göre, öğretmenlerinin lise, önlisans ve lisans mezunu olanlar aras nda anlaml bir fark var m d r?› › › ›

28. Ölçeğin “Başarıdan Duyulan Kayg ” alt boyutunda, okul öncesi › öğretmenlerinin kıdem değişkenine göre anlamlı bir fark var mıdır?

29. Ölçeğin “Başarıdan Duyulan Kaygı” alt boyutunda, sendikalı olma, olmama değişkenine göre anlamlı bir fark var mıdır?

30. Ölçeğin “Başarıdan Duyulan Kaygı” alt boyutunda, yaş değişkenine göre anlaml bir fark var m d r?› › ›

(18)

DENENCELER

Araştırmanın amacına bağlı olarak, aşağıdaki denenceler sınanacaktır:

1. Devlet okullarında çalışan okul öncesi öğretmenleri ile özel okullarda çalışan okul öncesi öğretmenlerinin başarı korkuları birbirlerinden farklı değildir.

2. Okul öncesi öğretmenlerinin başarı korkusu, idarecilerden daha yüksektir. 3. Lise mezunu okul öncesi öğretmenlerin başarı korkusu, lisans ve önlisans mezunu okul öncesi öğretmenlerinden daha yüksektir.

4. Okul öncesi öğretmenlerinin meslek kıdemine göre başarı korkusu farklılık göstermez.

5. Başarı korkusu okul öncesi öğretmenlerinde sendikalı olma, olmama durumuna göre farkl l k göstermez.› ›

6. Okul öncesi öğretmenlerinin yaşları ile başarı korkuları arasında ilişki yoktur.

7. Devlet okulunda veya özel okulda çalışıyor olmak “Başarının Sosyal Sonuçları” alt boyutunda bir fark oluşturmaz.

8. “Başarının Sosyal Sonuçları” alt boyutunda idareciler öğretmenlerden daha yüksek başarı korkusuna sahiptir.

9. Lise, önlisans ve lisans mezunu olan okul öncesi öğretmenlerinin “Başarının Sosyal Sonuçlar ” alt boyutuna göre, puan ortalamalar aras nda anlaml bir fark vard r.› › › › ›

10. Kıdem arttıkça “Başarının Sosyal Sonuçları”na ilişkin başarı korkusu artar. 11. Sendikalı olup, olmama “Başarının Sosyal Sonuçları” alt boyutunu etkilemez.

12. Yaş, “Başarının Sosyal Sonuçları” alt boyutundaki puanları anlamlı düzeyde farklılaştıran bir değişkendir.

13. Devlet okulunda veya özel okulda çalışıyor olmak “Başarıyı Yadsıma” alt boyutunda anlamlı bir fark oluşturur.

(19)

14. “Başarıyı Yadsıma” alt boyutunda idareciler öğretmenlerden daha yüksek başarı korkusuna sahiptir.

15. Lise, önlisans ve lisans mezunu olan okul öncesi öğretmenlerinin “Başarıyı Yads ma” alt boyutuna göre, puan ortalamalar aras nda anlaml bir fark vard r.› › › › ›

16. Kıdem arttıkça “Başarıyı Yadsıma” alt boyutuna ilişkin başarı korkusu artar.

17. Sendikalı olup, olmama “Başarıyı Yadsıma” alt boyutunu etkilemez. 18. Yaş, “Başarıyı Yadsıma” alt boyutundaki puanları anlamlı düzeyde farklılaştıran bir değişkendir.

19. Devlet okulunda veya özel okulda çal›şıyor olmak “Başarıdan Duyulan Kaygı” alt boyutunda anlamlı bir fark oluşturur.

20. “Başarıdan Duyulan Kaygı” alt boyutunda idareciler öğretmenlerden daha yüksek başarı korkusuna sahiptir.

21. Lise, önlisans ve lisans mezunu olan okul öncesi öğretmenlerinin “Başar dan Duyulan Kayg ” alt boyutuna göre, puan ortalamalar aras nda anlaml bir › › › › › fark vard r.›

22. Kıdem arttıkça “Başarıdan Duyulan Kaygı” alt boyutuna ilişkin başarı korkusu artar.

23. Sendikalı olup, olmama “Başarıdan Duyulan Kaygı” alt boyutunu etkilemez.

24. Yaş, “Başarıdan Duyulan Kaygı” alt boyutundaki puanları anlamlı düzeyde farklılaştıran bir değişkendir.

25. Devlet okulunda veya özel okulda çalışıyor olmak “Başarıdan Kaçınma” alt boyutunda anlamlı bir fark oluşturur.

26. “Başarıdan Kaçınma” alt boyutunda idareciler öğretmenlerden daha yüksek başarı korkusuna sahiptir.

27. Lise, önlisans ve lisans mezunu olan okul öncesi öğretmenlerinin “Başarıdan Kaçınma” alt boyutuna göre, puan ortalamaları arasında anlamlı bir fark

(20)

28. Kıdem “Başarıdan Kaçınma” alt boyutunu etkilemez.

29. Sendikalı olup, olmama “Başarıdan Kaçınma” alt boyutunu etkilemez. 30. Yaş, “Başarıdan Kaçınma” alt boyutundaki puanları anlamlı düzeyde farklılaştıran bir değişkendir.

VARSAYIMLAR

Örneklemin, evreni temsil ettiği varsayılmaktadır.

Okul öncesi öğretmenlerinin anketi içtenlikle ve objektif olarak cevaplad klar › › kabul edilmektedir.

SINIRLILIKLAR

Araştırma İzmir ilinde çalışan okul öncesi öğretmenlerle sınırlıdır.

Araştırma sonuçları yalnızca araştırmanın örneklerinde yer alan öğretmenlerle benzer nitelikleri taşıyan öğretmenleri genelleyebilir.

İzmir ilinde okul öncesi eğitim kurumlarında çalışan erkek öğretmen ve idareci bulunmadığından, araştırma kadın cinsiyetiyle sınırlı kalmıştır.

TANIMLAR

Başarı: Başarı, bir iş yapabilme becerisidir. Bir başka deyişle başarı, bireyin bilgi ve beceri edinmeyi gerektiren konularda istenilen düzeyde yeterliliğe sahip olmas d r. › ›

Korku: Bir tehlike veya bir tehlike düşüncesi karşısında uyanan kaygı duygusu. Kayg , üzüntü.›

Başarı korkusu: İnsanların, zihinsel potansiyellerini ortaya koymadan yaşamlarını devam ettirmeleridir. Bunun nedeni başarının sonuçlarından korkmalarıdır.

(21)

Bireyler bilgi ve beceri edinmeyi gerektiren konularda istenilen düzeyde yeterliliğe sahip olmalarına rağmen, başarının sonuçlarından korktukları için, başarmaktan korkmaktad rlar.›

Başarının Sosyal Sonuçları: Bireyin, başarısı karşısında çevresindeki insanların kendisine karşı göstereceği olumsuz tepkilerden (kıskançlık, eleştiri, düşmanlık) kaçınma isteği.

Başarıyı Yadsıma: Bireyin kendi başarısını yeteneklerine değil, dış etkenlere (“şansım yaver gitti” “sizlerin yardımıyla” “aslında ben bir şey yapmadım”) yüklemesi ve bu şekilde çevresinden gelebilecek olan baskılardan veya başarısının getireceği yeni sorumluluk ve yükümlülüklerden kaçınma isteği.

Kayg›: Bireyin başarılı olduğu durumlarda kendisinden kaynaklanan nedenlerden dolayı başarısının bozulacağını, başarıyı devam ettiremeyeceğini düşünerek, kaygı duyması.

Başarıdan Kaçınma: Bireyin başarılı olma durumunda başkalarını rahatsız etmemek için (“Onun yüzünden daha çok çalışmak zorundayız.”) başarılı olma yolundaki performansını düşürmesi.

(22)

BÖLÜM II

İLGİLİ YAYINLAR VE ARAŞTIRMALAR

Bu bölümde başarı korkusu ile ilgili kuramsal bilgi ve araştırmalar yer almaktad r.›

II. I. BAŞARI KORKUSU

Başarı korkusu ilk defa Horner tarafından ortaya konmuştur: Horner’e (1968; aktar lan kaynak Horner, 1972) göre kad nlar, zihinsel potansiyellerini ortaya koymadan › › yaşamaktadırlar. Çünkü kadınlar başarının sonuçlarından korkarlar; kadınlar ve erkekler, kad nlar n evlenmey› › eceklerine, kadınsı özelliklerinin azalacağına inanırlar ve başarının erkeklere özgü olduğunu düşünürler. Horner bu tutumu “Başarı Korkusu” olarak tanımlamıştır. Bu nedenle kadınlardaki başarı yönelimli davranışları daha anlaşılır kılmak için, Horner (1972) “ Başarı Korkusu” kavramını önemli bir güdüleyici etken olarak önermiştir. Diğer bir deyişle bu kavram, bazı kadınların olumsuz sonuçlarla karşılaşmayı beklemelerini temel alan bir başarma arzusuna sahip olmalarına işaret eden içsel bir çatışmadır.

Horner (1972), bazı çocukların küçük yaşlarda içinde çok fazla rekabet bulunan ortamlarda yaşadığını belirtmektedir. Rekabet ortamlarında yaşayan çocuklar, kazandıklarında çok şiddetli bir biçimde ödüllendirilirken; kaybettiklerinde ilginin, sevginin ve şefkatin geri çekilmesiyle çok ağır şekilde cezalandırılmaktadırlar. Horner, bu tip rekabet ortamlarının çocuğun hep birinci olmayı istemesine neden olduğunu açıklamaktadır. Bu ortamlarda yetişen çocukların sevilen kişinin ilgisini, sevgisini kaybedeceği korkusuyla hep kaygı içinde olacağını belirtmektedir. Bu ortamlarda yaşayan çocuklar yetişkin yaşamlarında da başarı korkusu yaşarlar ve başarıya yaklaştıkça, başkalarının ilgisini, sevgisini kaybetmekten korkacaklardır. Bu durum, kaygıyla karışık yetişkinin performans n azaltacakt r (Friedman, 1997).› › ›

(23)

Horner, (1972)’de başarı korkusu üzerine yaptığı çalışmasında 90 kadın, 88 erkek öğrencisine, ilk olarak başarı ortamını betimleyen “Tıpta okuyan Anne (John) sınıfında en iyi olmayı başarmıştır.” (After the first term finals, Anne (John) find herself (himself) at the top of her (his) medical school class) cümlesi ile başlayan kompozisyonu vermiş. Öğrencilerden, bu kişilerin gelecekte ne olacağına ilişkin bir kompozisyonu tamamlamaları istenmiştir. Kadın öğrenciler Anne, erkek öğrenciler John hakkında kompozisyon yazmışlardır. Oluşan öykü içerik açısından irdelenmiş ve ardından ilgili yazıların belli görüşlere ilişkin ifadeleri, örneğin başarının olası olumsuz sonuçlarıyla ilgiliyse, başarıdan korkan kişiler olarak sınıflandırılmıştır. Horner, kad nlar n % 66’s n n, erkeklerin % 9’unun yazd klar hikâyelerde, kahramanlar n n › › › › › › › › başarı korkusuna sahip olduklarını tespit etmiştir. Başarı korkusu taşıyan öyküleri yazan kad n deneklerde sosyal reddedilme, kad nl klar n n yitir› › › › › ilmesi gibi kayg belirtilerini › gözlemlemiştir. Araştırmanın diğer bölümünde başarı korkusunun performans üzerindeki etkisini incelemiştir. Bu bölümde denekler, üç deneksel koşul olarak oluşturulan deneklerin yalnız çalıştıkları yarışmacı olmayan ortamlara, her iki cinsiyetin bir arada bulunduğu yarışma ortamına ve sadece aynı cinsiyetten olan erkek ya da kadın deneklerin olduğu yarışma ortamlarına seçkisiz olarak atanmışlardır. Horner, elde edilen sonuçlara göre başarı korkusuna sahip kadınların yarışmacı olmayan ortamlarda daha iyi performans gösterip daha başarılı olduklarını, başarı korkusuna sahip olmayan kadınların yarışmacı ortamlarda daha iyi performans gösterip daha başarılı olduklarını tespit etmiştir. Ayrıca, başarı korkusuna sahip kadınların tek başlarına çalıştıklarında daha iyi performans gösterdiklerini; başarı korkusuna sahip olmayan kadınların ise üç deneysel koşul arasında performansları açısından anlamlı bir farklılık göstermediklerini tespit etmiştir. Yaptığı çalışmaların sonucu olarak Horner, başarı korkusu ve başarıdan kaçınmanın kadınlarda genel olarak görüldüğünü ve kadınların erkeklere göre daha fazla başarı korkusuna sahip olduklarını belirtmiştir.

Horner (1972), yapılan bir başka araştırmada da kadınların % 62 oranında başarı korkusuna sahip olduğunu belirtmiş ve erkeklere kıyasla daha yaygın olduğunu ortaya koymuştur. Ayrıca Horner bu araştırmada birçok alanda başarılı olmuş kadınların herhangi bir alanda başarılı olmamış kadınlara göre yarışma durumlarında başarı korkusunu daha yoğun yaşadığı bulgularını ortaya koymuştur. Horner’ın bu

(24)

korkusuna sahip kadınların yarışma dışı durumlarda bulunan ve düşük başarı korkusuna sahip kad nlara göre daha az › başarılı olduğunu gözlemlemiştir. Bu çalışma bulgularında Horner, başarı korkusunun başarıyı ketlediğini ortaya koymuştur. Başarılı olmanın kadınlara ilişkin cinsiyet rol standartları ile tutarlı olmadığını ortaya koyarak, tüm kadınların başarıdan korkmadığını tespit edip, bu durumu sadece başarı gereksinimi yüksek olanların başarıdan korktuğu şeklinde yorumlamıştır.

Horner (1974), yaptığı başka bir çalışmada da önceki çalışmalarına paralel olarak benzer bulgular elde etmiştir. Bu çalışma sonuçlarında elde edilen verilere göre kadınlar erkeklere göre daha yüksek başarı korkusu göstermişlerdir. Yine daha önceden başarılarını kanıtlamış kadınların, başarılarını kanıtlamamış olanlara göre daha fazla başarı korkusuna sahip olduklarını gözlemlemiştir. Yüksek başar korkusuna sahip › kadın deneklerin yarışmacı ortamlarda düşük performans gösterdikleri buna karşın düşük başarı korkusuna sahip kadınların yarışmacı ortamlarda daha yüksek düzeyde performans gösterdiklerini gözlemlemiştir.

Horner yaptığı çalışmalarla ilk defa başarı korkusu kavramını ortaya koymuştur. Başarı korkusu kavramının açıklanması için üç yaklaşım öne sürülmüştür. Bunlar: Geleneksel olan güdüsel yaklaşım, bilişsel yaklaşım ve uzlaşma yaklaşımıdır.

Güdüsel yaklaşım geleneksel yaklaşımdır. Atkinson (1957), başarı ile ilgili olarak iki güdü öne sürmüştür. Bunlar: a) Başarıya yönelme, b) Başarısızlıktan kaç nmad r.› ›

Horner’ın (1972, 1974), iddiasına göre ise başarıdan kaçınma güdüsü, başarının olumsuz sonuçları olabileceği düşüncesinden kaynaklanmaktadır. Horner iddias nda › kadınlardaki başarının olumsuz sonuçlarını şöyle açıklamaktadır: Kadınlıklarının azalması ve toplumsal dışlanma korkusu. Güdüsel yaklaşımdaki ortak görüşe göre; başarıdan kaçınma durağan bir kişilik özelliği olan başarıdan kaçınma güdüsü ile değişen ortamlar arasındaki etkileşimin sonucu olarak açıklanmaktadır.

Bilişsel yaklaşıma göre ise başarı korkusu bir güdü olmaktan çok cinsiyet rollerine uygun davranışlarda sapmalar olduğunda ortaya çıkan, kültüre özgü inanışlardır (Feather ve Rapherlson, 1974; Monahan, Kuhn ve Shaver, 1974). Bilişsel

(25)

kabullenilemeyecek düzeyde başarılı olan kişilerin bu durumlarda gösterdikleri öğrenilmiş bir tepkidir. Buna göre başarı korkusu geleneksel ve toplumsal kurallara uygun olmayan başarı durumlarında ortaya çıkmaktadır. Güdüsel yaklaşıma göre başarı korkusu, başarıdan kaçınan insanları harekete geçiren bir güdüdür. Bilişsel yaklaşıma göre ise başarı korkusu bir alışkanlıktır. Başarıdan kaçınma alışkanlığı diğer insanlardan öğrenilen bir roldür.

Uzlaşma yaklaşımı, Hyland (1989), tarafından ortaya konmuştur. Uzlaşma yaklaşımına göre, belirli bir amaca ulaşmak için çabalamak, bazen başka amaçlara ulaşmayı engelleyebilir. Böyle bir çatışma yaşayan birey, çatışan amaçları arasında uzlaşma sağlayabilmelidir. Uzlaşma yaklaşımına göre başarı korkusu, başarıdan kaçınma güdüsüyle ortaya çıkmaktadır: Birbiriyle çatışan amaçlar arasında bir uzlaşmaya varma çabasından kaynaklanmaktadır.

Hyland (1988), başarıdan kaçınma davranışını oluşturan, çatışan amaçların temelindeki nedenleri açıklamak için, uzlaşma yaklaşımını temel alan güdüsel kontrol kuramı geliştirmiştir. Güdüsel kontrol kuramına göre; başarıdan kaçınma bireyin mantıklı yaptığı bir davranıştır. Birey çatışan amaçlarından daha üst düzeydeki bir amaç için çok iyi bir yol seçerek, kendisi için daha az önem taşıyan bir amacı feda eder. Güdüsel kontrol kuramına göre, insanlar başarı ya da başarısızlıktan kaçınmaya çalışmazlar; çünkü başarı ve başarısızl k seçtikleri amaçlar n sonucu olarak ortaya ç kar › › › ve insanlar amaçlar n seçer. › ›

Ruggiero ve Weston’un (1988) başarı güdüsü ve başarı korkusu ile ilgili yaptıkları çalışmaya göre; yüksek başarı güdüsüne sahip bireyler yüksek başarı korkusu yaşamaktadırlar. Düşük başarı güdüsüne ve yüksek başarı korkusuna sahip bireyler herhangi bir çatışma yaşamamaktadırlar. Bununla birlikte düşük başarı korkusuna ve düşük başarı güdüsüne sahip bireylerde ise başarılı olma ya da olmama konusunda tedirgin edici düşüncelerin olmadığı görülmüştür. Bunların yanı sıra performansın en yüksek görüldüğü durumun ise yüksek başarı güdüsü ve düşük başarı korkusunda görüldüğünü belirtmişlerdir. Çünkü bu kişiler başarılı olmak için yüksek düzeyde güdülenmişlerdir ve başarının getireceği olumsuz sonuçlardan dolayı bir kaygı duymamaktad rlar.›

(26)

II. II. BAŞARI KORKUSUNUN KURAMSAL TEMELLERİ VE CİNSİYET ROLLERİ İLE İLGİLİ ÇALIŞMALAR

Horner (1968), kadınlarda başarı korkusunu açıklamak üzere ilk kez “başarıdan kaçınma güdüsü” kavramını önermiştir. Horner, başarı korkusu yaşayan kadınların bazen başarılı olacakları durumlara yöneldiklerinde bir takım olumsuz sonuçlarında onları takip edeceği inancına kapıldıklarını belirtmiştir. Başarı korkusunun, kadınlarda başarıya yönelik çabalara engel olduğunu belirtmektedir. Kadınlarda, başarının kadınsı davranışlar içinde yer almaması gerektiği inanışının bilinçsizce meydana geldiğini ortaya koymuştur. Hornere göre bilinçsizce ortaya çıkan bu korku, hayatın ilk yıllarında kazan lmakta olan cinsiyet rolleri› nden ve kişiliğin değişmez özelliklerindendir.

Horner (1968), bireyler kazand klar cinsiyet rol kal plar n n sonucu olarak › › › › › rekabet ve başarma güdüsünü, erkekler için uygun ve hatta çekici bir özellik olarak kabul görülmekte iken, aynı koşulları kadınlar için uygun görülmediği gibi itici bir durum olduğunu belirtmektedir. Rekabet ve başarma güdüsüne sahip bir kadın çatışma içine girecektir. Bu çatışmayı yaşayan kadınlar büyük olasılıkla kadınsı özelliklerini kaybetmektedir. Kendi cinsinin rol kal plar n be› › › nimsememiş olan bir kadın da benzer çatışmalar yaşayabilmektedir. Kendi cinsinin rolünü benimsememiş kadın, çevrenin, başarılı kadınları kadınsı özelliklerini yitirdikleri için dışlayacağı tehdidi altında kalmaktad r. Toplum taraf ndan çizilen bu kurumsal › › çevre, başarı korkusunun, kadınlarda daha yüksek olması ve elde edilen mesleki başarı ile doyumun, yaşadıklarından dolayı başarı korkusuna dönüşmesi durumunu göstermektedir.

Ancak, daha sonra başarı korkusunu cinsiyet açısından inceleyen diğer araştırmalarda çelişkili bulgular elde edilmiştir. Bazı çalışmalarda kadınlarda erkeklere kıyasla daha fazla başarı korkusu gözlenirken (Feather ve Simon 1973; Frid – Buchater 1997; Ishiyama ve Chabassol 1984; Kuhn ve Shaver 1974; Pederson ve Colin 1987; Santucci, Terzian ve Keysan 1989;Wang ve Creedon 1989), bazı çalışmalarda ise cinsiyete göre bir fark bulunmamıştır (Brenner ve Tonkiewicz 1982; Hyland ve Mancini 1985;Kearney, 1984; Robbins ve Robbins 1973; Heilburn, Kleemeler ve Piccola 1974; Stiver 1976; Tresemer 1976;1977, Hoffmann 1977 ve Yamauchi 1984). Öte yandan bazı araştırmalarda da beklenilenin tam tersi olarak, erkeklerin kadınlardan daha fazla

(27)

başarı korkusuna sahip oldukları bulunmuştur (Hoffmann 1974; Morgan ve Mausner 1974).

Sancho ve Hewitt (1990), başarı korkusunu cinsiyet açısından ele alan pek çok çalışmada çelişkili bulgular elde edilmesinin sebebini, farklı ölçeklerin kullanılmasından kaynaklanabileceğini belirtmektedir. Birçok yazar başarı korkusunu ölçmek amacıyla geliştirilmiş olan ölçeklerin asl nda sosyal aç dan reddedilmeyi › › ölçtüğünü işaret etmektedir. Pidedmont (1995) tarafından yapılan çalışma ise başarı korkusu ile elde edilen başarının ortak etkisini, kadınların, başarı korkusu ölçeklerinden aldıkları puanları doğrulandığını ortaya koymuştur.

Tresemer’ n (1977) “s n r sürdürme kuram ” ve Stiver’in (1976) “cinsiyet › › › › › rolünün belirleyiciliği kuramı” Horner’in kuramına karşı sürülen alternatif kuramlardır. Tresemer’e (1977) göre başarı, cinsiyet rolleri ile ilişkili davranışları belirleyen kurallara göre kabul edilir özellikte olmalıdır. Eğer başarının etkileri, kabul edilmiş olan bu kurallardan bir sapmaya neden olursa başarı korkusu olur. Stiver’e göre başarıdan kaçınma davranışlarında temel olarak bireyler cinsiyet rollerine uygun olmayan davranışlarda ortak tepkiler göstermektedirler. Tresmer’in ve Stiver’in görüşleri birbirinden farklıdır. Tresemer’e göre başarı göreceli olarak değişmektedir. Stiver’e göre ise cinsiyet rollerine uygun davranış kuralları güçlüdür. Stiver (1976) ve Tresemer (1977) kadın ve erkeklerde başarıdan kaçınma davranışının benzer sıklıklarda olduğu görüşünde ortaklaşmaktadırlar. Tresmer’in ve Stiver’in görüşleri, Horner’in kuramı ile ters düşerek çelişmektedir.

Condry ve Drey (1976) başarı korkusunun cinsiyet rol standartlar ndan bir › sapma olarak kavramlaştırılabileceğini ifade etmiştir. Böylece başarı korkusunun geleneksel cinsiyet rol kalıplarına bağlı kadınlar arasında yaygın olduğunu belirtmiştir. Makosky (1976), yüksek başarı korkusuna sahip kadınlar düşük başarı korkusuna sahip kadınlara kıyasla mesleki gelişimlerine daha az önem vermektedirler. Yine yüksek başarı korkusuna sahip kadınlar evinin ve ailesinin kendileri için çok daha önemli olduğunu ifade etmektedirler. Bununla birlikte yüksek başarı korkusuna sahip kadınların, düşük başarı korkusuna sahip kadınlara göre kendilerinin daha kadınsı olduklarını ifade ettiklerini belirtmiştir.

(28)

Fogel ve Paludi’ye göre (1984) erkekler başarı korkusuna sahip değiller, ancak başarısız olma korkusuna sahiptirler. Başarı erkeklerle bağdaştırıldığı sürece, başarı korkusu erkeklerde belirleyici bir özellik olmayacaktır. Bu nedenle erkeklerde başarı korkusunun, güdüsel olarak başarı korkusuna sahip kadınlardan farklı olduğunu belirtmektedir. Orlofsky (1978), yaptığı araştırmalarıyla erkeklerdeki başarı korkusunun kadınlardaki başarı korkusundan farklı olduğunu belirtmektedir. Erkeklerde bulunan başarı korkusunun başarısızlık korkusu, devam etmekte olan başarının getirdiği sorumluluklardan kaçma isteği, başarının sahip olduğu değeri kaybetmesinin bir bileşimi olduğunu belirtmektedir. Hoffmann’da (1974) yaptığı çalışmalarda benzer sonuçlara ulaşmıştır. Başarıyı ölçerken kullanılan TAT (Tematik Algı Testi) testinin, bireyin psikolojik olarak kendini nasıl hissettiği ile ilgilenmediğine dair bir düşünce vardır. Birey başarılı olsa bile bu başarısını önemsemeyerek küçük bir başarı olarak görebilir. Hoffmann (1974) bunu bir örnekle aç klamaktad r: T p fakültesinden iyi › › › dereceyle mezun olan bir kişi, doktor olmaktan nefret etmektedir. Kendisi için bu meslek hiçbir anlam taşımamaktadır, ancak aile için mükemmel bir durumdur.

Hoffmann’ın (1974) ve Friedman’ın (1997) açıklamalarına göre, yüksek başarı korkusuna sahip erkeklerin, çabalarının ardından olumsuz olayların gelişeceğinden ya da erkeklik özelliklerini kaybedeceklerinden korkmadıklarını ancak başarının getirdiği tatminden ve pekiştireceklerinden yoksun kalmaktan korktuklarını belirtmiştir. Horner da aynı açıklamaları yapmıştır.

Gruzyko ve Morgenstern (1974) de yaptıkları bir araştırmada yarışma ortamında, kadınların başarma güdüsünün yükselirken, performanslarının da arttığını bulmuşlardır. Yarışma ortamlarında başarı korkusu yüksek kadınlarda, başarı güdüsünün arttığını ancak performanslarında düşme olduğunu bulmuşlardır. Bu sonuçlar Horner’in kuramı ile tam bir uyum içindedir. Pfost ve Fiore (1990), başarı korkusunun, başarma çabaları ile kalıplara uymayan toplumsal cinsiyet davranışlarına, diğer fertlerin gösterdikleri tepkilere ilişkin beklentiler arasındaki çatışmayı yansıttığı şeklindeki kavramlaştırmanın daha uygun olduğunu bulmuştur.

Ancak daha sonra yapılan araştırmalar bu bulgunun farklı biçimde ele alınması gerektiğini ortaya koymuştur. Rothman (1996), işletme bölümü öğrencileri üzerinde yaptığı çalışmada başarı korkusunun erkeklerde de yükseldiğini ortaya koymuştur. Son

(29)

yıllardaki eğilim, cinsiyetler arasındaki farkın bu değişkenlerde gittikçe azaldığı yönündedir; çünkü erkeklerde de başarı endişesi gittikçe artan bir eğilim göstermekte ve buna karşın bu eğilim kadınlarda daha çok geriye doğru gitmektedir (Tresemer, 1977; Hoffmann, 1977). Bu eğilim performans ve rekabetin sorgulanması sonucunda olumlu bir değer olarak yorumlanmaktadır (Feather ve Raphelelson, 1974).

Son araştırmalarda (Hyaland, Curtis ve Mason, 1985) başarı korkusu ile ilgili ölçülen dereceler, cinsiyetten daha çok, psikolojik cinsiyet rol eğilimlerinin “psikolojik erillik- dişilik” ölçümüyle ilgili göstergelerle bağlantılı olduğunu ortaya koymaktadır. “Dışa vurum” gibi tipik dişil özellikler gösteren bireyler, (buna karşın erilde tipik olan “araçsallık”) daha çok başarıyı engelleme eğilimindedirler (Bierhoft ve Krasa, 1984).

Belli durumlarda birçok insan (erkek ya da kadın) başarı engelleyici tutumlar göstermektedirler. Yine de, davranış boyutunda yapılan gözlemlerde bu davranışların altında hangi nedenlerin yatmakta olduğu sorusu, daha önce olduğu gibi aydınlığa kavuşmamıştır. Gerçekten de (“başarıdan endişe duyma”-“başarı korkusu”) diğer bir deyişle, “başarısızlık ümidi” motifi var mıdır, ya da bu olayın açıklanmasına ilişkin alternatif olas l klar bulunuyor mu (Bauer, Friedrich ve Wimber)?› ›

Bu konuyla ilgili yazarların görüşleri genel anmamda iki gurupta toplanmakta; bir yandan güdü- hipotezinin savunucuları, diğer yanda ise bilişsel – hipotezin savunucular , › bulunmakta (Bauer, Friedrich ve Wimber 2002). Atkinson (1964) kuramına dayanan ilk görüşe bağlı olanlar, performans güdülerinin farklı biçimlerde gelişebileceği sabit kişisel özellikler gösterdiği ve tek kişinin davranışını duruma bağlı olarak etkileyebileceği görüşündeler (Hyland, 1989).

Buna karşı bilişsel – hipotez, başarı engelleyici tutumun uygun bir “başarma korkusu” güdüsünden kaynaklanmadığını iddia etmekteler. Bu daha çok, uygunsuz olarak görülen toplumsal ya da sosyo-kültürel anlaşmalar nedeniyle belli ortamlarda kültür ve ortama özgü olan edinilmiş tepkiler gibi, farklı etmenlerden oluşan karmaşık ilişkilerin bir sonucudur (Feather ve Raphelson, 1974). Burada en önemli konu, edinilmiş cinsiyet rolüdür: Yani kadınlarda, örneğin dişilik gücünü başar dan dolay › › kaybetme ya da toplum dışına itilme korkusudur. Aynı zamanda iki cinsiyet için, yüksek mevkilerde aşırı performans baskı, toplumda reddedilme ya da yüksekte bulunan

(30)

amaçlara ulaşmada toplumsal ilişkilerini kaybetme endişesi gibi etmenler söz konusudur (Hogan, Jones ve Cheek, 1985).

Bu iki yapının sınırları birbiri içine geçmiş ve kendisinden kaynaklanan “başarı korkusu” güdüsünün olup olmadığı ya da örneğin başarı engelleyici tutumların açıklanması için, başarının olumsuz sonuçlardan korkma gibi, birden çok seçenekli çıkış nedenlerinin bulunmas yla, birbirinden ayr lmaktad rlar (Bauer, Friedrich ve › › › Wimber2002) .

Ülkemizde başarı korkusu üzerinde ilk çalışmayı Özduygu (1995) yapmıştır. Özduygu yaptığı çalışmada meslek grupları arasında başarı korkusu davranışı açısından bir fark olmadığını ortaya koymuştur. Ancak öğrencilerle memurlar karşılaştırdığında, öğrencilerin memurlara kıyasla daha yüksek başarı korkusuna sahip olduklarını tespit etmiştir. Bununla birlikte elde ettiği bulgulara göre, hem memurlarda hem de öğrencilerde başarı korkusunun erkeklerde kadınlara kıyasla daha yüksek olduğunu gözlemiştir.

Başarı korkusu ile ilgili ikinci çalışmayı Melli (2000) çok boyutlu ölçeği kullanarak yapmıştır. Melli, yaptığı çalışma sonucunda dört boyut elde etmiştir. Melli, devlet ve özel sektör çalışanları arasında anlamlı bir fark olduğunu tespit etmiştir. Üniversite öğrencileri ile memurlar karşılaştırılmıştır. Memurların üniversite öğrencilerinden daha yüksek başarı korkusuna sahip olduklarını bulmuştur. Memurlar n › yönetici konumunda olmaları nedeniyle başarı korkusunun daha yüksek olduğunu düşünmektedir.

(31)

II. III. BAŞARI KORKUSU KURAMININ ÇOK BOYUTLULĞU

Başarı korkusunun çok boyutluluğu ilk olarak Horner (1968,1972) tarafından ortaya konmuştur. Horner, başarıdan kaçınma davranışı ile iki tür kaygıdan söz etmektedir. Bunlardan birincisi kadınlığın kaybolabilmesi, ikincisi ise toplumsal dışlanma kaygısıdır.

Tresemer (1977) ve Hoffmann’a (1977) göre bireylerin başarıya karşı gösterdikleri olumsuz tepkilerin çeşitli nedenleri olabilmektedir. Tresemer, yapığı araştırmalar sonucunda başarı korkusunun üç kaynağını ortaya koymuştur. Bunlar: Başarı nedeniyle sosyal dışlanma korkusu, bireyin karakterine uymayan sonuçlardan kaçma, başarılı bir birey olduğu zaman karşılaşacağı yoğun isteklerden korkma olarak açıklanmıştır. Ayrıca Tresemer başarı korkusunun “odipal suçluluk” ile ilişkili psikoanalatik nedenlerden de kaynaklanabileceğini belirtmiştir.

Ishiyama ve Chabrosol (1984) başarı korkusunun çok boyutlu olduğunu belirtmişlerdir. Bunlar da, başarı korkusunun üç boyutlu olduğunu öne sürmüşlerdir. Bunlar: Başarı sonucunda olumsuz tepkiler alma korkusu, övgü korkusu, başarının sürekli olması için beklentilerin ve sorumluluğun daha fazla artma korkusu şeklinde aç klanm› ıştır.

Hem Good ve Good (1973), hem de Kearney (1984) yaptıkları araştırmalar sonucunda başarı korkusu ölçeğinde dört faktör elde etmişlerdir. Bu dört faktörün de kadın ve erkeklerde ortak olduğunu belirlemişlerdir. Bu faktörler a) işleri ile gereğinden fazla uğraşan kişilerin olumsuz değerlendirileceği korkusu, b) çok başarılı bireylerin çalışmalarının diğer kişiler tarafından sabote edileceği korkusu, c) düşük amaçların oluşması ve kolay görevlere yönelme şeklinde ortaya çıkan hırs azalması d) çok başarıl › kişilerin kişiler arası ilişkileri sekteye uğratmak zorunda kalması olarak tanımlanmıştır. Hyland ve Dann (1988) başarı korkusunun kaynaklarını, başarının sosyal sonuçları, başarının reddedilmesi, başarıya bağlı olarak ortaya çıkan baskılar ve ego dayanakl › başarı kaygısı şeklinde açıklamışlardır.

Spence ve Helmreich (1978, 1983) başarı güdüsü, başarı korkusu üzerine araştırma yapmışlardır. Spence ve Helmreich’ın yaptıkları araştırmalar sonucunda

(32)

başarının kaynaklarını çalışma, uzmanlık ve rekabet olarak tanımlamışlardır. Spence ve Helmreich’a göre, başarı kaynakları ve başarı korkusunun kaynakları birbirine karşıt olan çok boyutlu bir yap ya sahiptir. ›

Yapılan çalışmalar doğrultusunda başarı korkusunun çok boyutlu olduğu ortaya konmuştur. Bunun sonucunda önceden kullan lan ölçme araçlar ndan farkl olarak, › › › başarı korkusunun çok boyutluluğunu ortaya çıkaracak ölçme araçlarına ihtiyaç duyulmuştur. Bu gereksinim sonucunda da başarı korkusunun nasıl ölçüleceği tartışması başlamıştır.

Hayland, Curtis ve Mason’a (1985) göre, başarı korkusu hem güdü hem de bilişten oluşmaktadır. Bununla birlikte güdü ve bilişin farklı değerlendirilmesi, başarı korkusunu ölçme araçlarını da değiştirmiştir. Başarı korkusunu ölçmek için birkaç ölçme aracı geliştirilmiştir (Cohen 1975, Good ve Good1973, Pappo1983, Spence 1974, Zuckerman ve Alison 1976). Geliştirilen bu ölçme araçlarının çoğu tek boyutlu olduğundan başarı korkusunu ölçmekte yetersiz kalmışlardır.

Yapılan bir başka tartışmaya göre; başarı korkusunun ölçütü, kaygının ölçütleri ile aç klanmaktad r (Gelbort ve Winner1985, Griffore 1977, Sadd, Leauner, Shaver ve › › Dunivant 1978). Ancak kaygı, başarı güdüsü ve başarı korkusundan farklı bir anlamdadır. Sadd ve arkadaşları (1978), Horner’ın çalışmalarından yola çıkarak yapt klar› ı araştırmalarda, Horner’ın başarı korkusu tanımında yar alan sonuçların kaygıyı tanımlandığını belirtmişlerdir. Sadd ve arkadaşları bu faktörü “Başarının Olumsuz Sonuçlarının Etkisi” olarak adlandırmıştır. Ho ve Zemaitis (1981), Sadd ve arkadaşlarının çalışmalarında kullanılan maddelerden 27 tanesini seçerek, 27 maddelik “Başarının Olumsuz Sonuçlarının Etkisi” ölçeğini geliştirmişlerdir.

Hyland ve Dann (1988), başarının olumsuz sonuçlarını araştırırken bu 27 maddelik ölçeği kullanmışlardır. Çalışma sonucunda elde edilen verilere göre, 7 maddeyi kapsam dışında bırakmışlardır. Böylece 21 maddelik çok boyutlu “Başarı Korkusu Ölçeği” ‘ni geliştirmişlerdir. Yaptıkları bu çalışmalarla dört faktör elde etmişlerdir. Faktör 1’de; bireylerdeki olumsuz tepkiler (hoşlanmama, eleştiri, kıskançlık, düşmanlık) arasındaki ilişkiyi içeren 7 madde vardır. Bu faktöre “başarının sosyal sonuçları” adı verilmiştir. Faktör 2’de; başarının şans sayesinde olduğunu iddia

(33)

ederek; tecrübelerin, isteğin, iddianın ve çalışmanın yok sayılmas n içeren 5 madde › › vardır. Bu faktöre “başarıyı yadsıma” adı verilmiştir. Faktör 3’de, bireyin başarılarından sonra artacak baskıları içeren 5 madde vardır. Bu faktör “başarı sonundaki baskı” olarak tanımlanmıştır. Faktör 4’te başarı hakkındaki kaygının temelde olduğunu gösteren 4 madde vardır. Bu faktöre “ego dayanaklı başarı kaygısı” adı verilmiştir.

Başarı Korkusu Ölçeği ülkemizde Ayşegül Satiye Melli(2000) tarafından Türkçeye çevrilmiştir. Bu çeviride ölçek Faktör 1; Başarının Sosyal Sonuçları, Faktör 2; Başarıyı yadsıma, Faktör 3; Kaygı, Faktör 4;Başarıdan kaçınma olarak adlandırılmıştır.

(34)

BOLÜM III

YÖNTEM

Bu bölümde, araştırma modeli, evren ve örneklem, veri toplama araçları, verilerin analizinde kullanılan istatiksel işlemler açıklanmıştır.

III. I. Araştırma Modeli

Bu araştırmada, tarama modeli kullanılmıştır. İzmir ilinde okul öncesi öğretmenlerin başarı korkusu kıdem, mezun olunan okul, kamu (devlet) ya da özel okulda çalışma, herhangi bir sendikaya üye olma yada herhangi bir sendikaya üye olmama, değişkenleri arasındaki ilişkiler belirlenerek değerlendirilmiştir.

III. II. Evren- Örneklem

Çalışmanın genel evreni İzmir ilinde Milli Eğitim Bakanlığına bağlı kamu ve özel okullarda görev yapan okul öncesi öğretmen ve idarecilerden oluşmaktadır. Çalışma örneklemi, tesadüfî örneklem yoluyla seçilmiş okul öncesi branşındaki öğretmenlerden oluşmaktadır.

Araştırmaya İzmir ilinde bulunan çeşitli özel ve kamu (devlet) okullarında çalışan okul öncesi öğretmenleri, müdür yardımcıları ve müdür konumunda çalışanlar denek olarak katılmışlardır. Deneklerden 101 tanesi kamu (devlet) okulunda, 99 tanesi özel sektöre bağlı okullarda çalışmaktadır. Araştırmada kullanılan örneklem gurubu oluşturulurken; İzmir ilinde çalışan okul öncesi öğretmenleri hedef alınmıştır. Bu şekilde elde edilen örneklem grubu 201 denekten oluşmaktadır.

(35)

BAŞARI KORKUSU ÖLÇEĞİ’NE KATILAN DENEKLERİN GENEL TANIMI Bu bölüm devlet (kamu) sektörü ve özel sektör olarak ayırdığımız iki grup örneklemin genel bir tan m na yöneliktir. Örneklem grubunu › › oluşturan öğretmenlerin çalıştığı kurum, yaptığı iş, mezun oldukları okul, hizmet süresi, sendikalı olma- olmama ve yaş konumlarına göre durumları betimlenmiştir.

Çalıştığı Kurum Değişkenine göre Başarı Korkusu Ölçeğine İlişkin Örneklem Tablo 1: Okul öncesi Öğretmenlerinin Çalıştığı Kurum Durumu

Demografik Özellikler N %

Devlet Sektöründe Çalışanlar 102 50.7

Özel Sektörde Çalışanlar 99 49.3

TOPLAM 201 100

İzmir ilindeki okul öncesi öğretmen grubu öğretmenlerinden tesadüfü yolla seçilmiş olan 102 öğretmen (% 50,7) devlet sektöründe, 99 öğretmen (% 49,3) özel sektörde çalışmaktadır.

Okul öncesi Öğretmenlerinin, Öğretmen ve İdareci Değişkenine göre Başarı Korkusu Ölçeğine İlişkin Örneklem

Tablo 2: Deneklerin Öğretmen ve İdareci Olma Durumu

Demografik Özellikler N %

Öğretmen Olarak Çalışanlar 180 89.5

İdareci Olarak Çalışanlar 21 10.5

(36)

Okul öncesi alanında çalışan ve tesadüfi olarak seçilen deneklerin 180’i öğretmen (% 89.5), 21’i idareci (% 10.5) olarak örneklem grubunu oluşturduğu görülmektedir.

Mezun Olunan Okul Değişkenine göre Başarı Korkusu Ölçeğine İlişkin Örneklem

Tablo 3: Deneklerin Mezun Oldukları Okul Değişkenine Göre Bulgular

Demografik Özellikler N %

Lise Mezunu Olarak Çalışanlar 80 39.8

Önlisans Mezunu Olarak Çalışanlar 63 31.3

Lisans Mezunu Olarak Çalışanlar 58 28.9

TOPLAM 201 100

İzmir ilinde çalışan okul öncesi öğretmenlerinin tesadüfi yolla oluşturulan örneklem grubu 80 çalışanı (% 39.8) lise mezunu, 63 çalışanı (% 31.3) yüksekokul mezunu ve 58 çalışanı (% 28.9) lisans mezunu öğretmenlerinden oluşmaktadır.

Okul öncesi Öğretmenlerinin Kıdem Değişkeni Durumuna İlişkin Örneklem Tablo 4: Örneklemin Kıdem Değişkenine İlişkin Bulgular

Demografik Özellikler N %

1-10 yıl arası çalışanlar 122 60.7

11-20 yıl arası çalışanlar 62 30.8

21 yıl ve üzeri çalışanlar 17 8.5

TOPLAM 201 100

Tesadüfi olarak seçilen okul öncesi öğretmenlerinin örneklem grubunu 1 ile 10 yıl arası çalışan 122 öğretmen (% 60.7), 11 ile 20yıl arası 62 öğretmen (% 30.8), 21 yıl ve üzeri çalışan 17 Öğretmen (% 8.5) oluşturmaktadır.

(37)

Okul öncesi Öğretmenlerinin Sendikalı Olma- Olmama Değişkenine göre Başarı Korkusu Ölçeğine İlişkin Örneklem

Tablo 5: Okul öncesi Öğretmenlerinin Sendikalı Olma- Olmama Değişkenine İlişkin Bulgular

Demografik Özellikler N %

Herhangi Bir Sendikaya Bağlı Olanlar 78 38.8

Herhangi Bir Sendikaya Bağlı Olmayanlar 123 61.2

TOPLAM 201 100

İzmir ilinde tesadüfi olarak seçilen örneklem grubunu herhangi bir sendikaya üye olan 78 öğretmen (% 38.8), herhangi bir sendikaya üye olmayan 123 öğretmen (% 61.2) oluşturmaktadır.

Okul öncesi Öğretmenlerinin Yaş Değişkenine göre Başarı Korkusu Ölçeğine İlişkin Örneklem

Tablo 6: Okul öncesi Öğretmenlerinin Yaş Değişkeni Durumu

Demografik Özellikler N %

30 yaş ve altı 91 45.2

31 ile 40 yaş arası 64 31.8

41 ile 50 yaş arası 38 19

51 y l ve üzeri› 8 4

TOPLAM 201 100

Tablo 6’da görüldüğü gibi örneklem grubu 30 yaş ve altı 91 öğretmen (% 45.2), 31-40 yaş arası 64 öğretmen (% 31.8), 41- 50 yaş arsı 38 öğretmen (% 19), 50 yaş ve üzeri 8 öğretmen (% 4)’den oluşmaktadır.

Şekil

Tablo 2: Deneklerin Öğretmen ve İdareci Olma Durumu
Tablo 3: Deneklerin Mezun Oldukları Okul Değişkenine Göre Bulgular
Tablo 5: Okul öncesi Öğretmenlerinin Sendikalı Olma- Olmama Değişkenine  İlişkin Bulgular
Tablo 7: Başarı Korkusu Ölçeğinin İç-Tutarl l k Güvenirlik Sonuçlar › › ›  Ölçek
+7

Referanslar

Benzer Belgeler

Sosyal Bilimler Alanında Tezli Yüksek Lisans yapmış olmak.(Aday için eksik görülen dersler Siyaset Bilimi ve Kamu Yönetimilisans/Kamu Yönetimi Yüksek Lisans programından bir yıl

Tablo 12’ye bakıldığında öğretmen tarafından hazırlanan etkinliklerde söz dizimi kurallarına göre cümle kurar kazanımının yeterli olarak ele alındığı

Eğitim Fakültelerinden mezun olan öğretmenlerin daha çok yansıtıcı düşünme becerisine sahip olması beklenirken, öğretmenlik üzerine en iyi eğitimi

Educa- tional Research Association The International Journal of Educational Re- searchers, 6 (1),1-12. Burnout and engagement in university students: A cross-na- tional

Öğrenme Öğretme Süreci (5 b.). Ankara: Nobel Yayıncılık. Bilgisayar Destekli Yabancı Dil Ögretimi ile ilgili Ögrenci Görüsleri. Sakarya Üniversitesi Sosyal Bilimler

Gelir düzeyleri farklı olan öğrencilerin özerklik, bireysel gelişim, diğerleri ile olumlu ilişkiler, öz kabul ve toplam psikolojik iyi olma puan ortalamaları arasındaki

İstanbul Üniversitesi Nadir Eserler Kütüphanesi T 752 Numarada Kayıtlı Mecmua'nın Transkripsiyonlu Metni ve Şiir Mecmualarının Sistematik Tasnifi Projesi'ne (MESTAP)

Bu nedenledir ki Cemile’nin yazar tarafından iyi olarak tanımlanan aykırı tutumu gelenekçi çevreler tarafından olumlanmamış, ayrıca yazarın güzel olarak