SULTAN ABDÜLAZIZ'E KAR~I GIRI~ILEN
B~R SUIKAST OLAYI VE HÜSEYIN VASF~~ PA~A
ENVER KORAY
Türkiye'de parlamenter rejimin kurulmas~~ yolunda ilk hareketler XIX. yüzy~l~n ikinci yar~s~nda görülmeye ba~lar. XVIII. yüzy~l ba~lar~n-dan itibaren imparatorlu~un ba~ta askeri' kurumlar~~ olmak üzere di~er te~-kilât~nda da görünmeye ba~layan bat~~ tesirleri giderek artarak Tanzimat döneminde Türk-Osmanl~~ tefekkür hayat~n~~ da iyice etkisi alt~na alm~~t~r. Özellikle 1860'11 y~llar~~ takip eden dönemde büyük ve süratli bir geli~me gösteren bas~n faaliyetleri ile Avrupa siyasi tefekkürü kamuoyuna da inti-kal etmi~~ bulunuyor ve devrin hükümetlerinin icraat~~ baz~~ pa~a konakla-nyla kahvehane ve di~er benzeri yerlerde aç~kça konu~uluyor ve münaka~a ediliyordu. Bu münaka~alann a~~rl~k merkezini de Re~it ve Ali pa~alann ~ahsi nüfuz ve gayretleriyle saray~n hükümet icraat~na müdahalesinin önlenmesi dolay~s~yla hükümetin murakabesiz icraat~~ te~kil ediyordu.
Osmanl~~ Devleti'nde hükümet icraat~n~n murakabesi uzun y~llar ule-ma s~n~f~n~n ordu ile i~birli~i yapule-mas~~ yoluyla sa~lanm~~t~. Fakat 1826 y~-l~nda Yeniçeri Oca~~'n~n kald~r~lmas~ndan sonra bu murakabe tamamen ortadan kalkm~~~ ve hükümet icraat~~ sadece devlet ba~kan~~ olan padi~ah~n nezaretine kalm~~t~. Tanzimat devri liderleri olarak tan~nan Re~it ve *Ali pa~alann ~ahsi nüfuz ve otoriteleri saray~n ve dolay~s~yla padi~ah~n bu mu-rakabesini de etkisiz bir hale getirmi~~ olmalar~ndan dolay~~ hükümet icraa-t~n~~ murakabe edecek bir te~ekkülün yoklu~u, daha ziyade gazete idareha-nelerinde toplanm~~~ olan ayd~n yazarlar taraf~ndan ac~~ ac~~ dile getiriliyor ve bunun önlenmesi hususunda yeni yeni fikirler ortaya at~l~yordu.
Özellikle bu dönemde geni~~ ölçüde artan bat~~ ili~kileri neticesinde Av-rupa'n~n millet murakabesine dayal~~ parlamenter sisteminin imparatorluk-ta da kurulmas~~ ve uygulanmas~~ yolunda kamuoyunda ve gazetelerde çe-~itli fikirler ileri sürülüyordu.
Ba~lang~çta yaln~z fikir olarak ileri sürülen bu görü~ler, zamanla yöne-timin ba~~ndakilere kar~~~ bir eylem ~ekline dönü~meye ba~lam~~t~. 185o'yi takibeden y~llarda mahiyetleri henüz kesin bir aç~kl~~a kavu~mam~~~ olan
Kuleli Vak'as~, Said Sermedi Olay~, Meslek te~ekkülü faaliyetleri, Yeni Osmanl~lar gibi ~ahsi veya topluca yap~lm~~~ olan muhalefet cereyanlan aras~nda görülen olaylardan birisi de, Sultan Abdülaziz'e kar~~~ giri~ildi~i iddia olunan bir suikast te~ebbüsüdür.
Türk bas~n~nda üzerinde gerekti~i kadar de~il, hemen hiç durulma-m~~~ olan bu olay, yabanc~~ bas~nda o zaman büyük bir alaka görmü~~ ve uzun yaz~~malara vesile olmu~tur. Avrupa gazetelerinde konu hakk~nda ve-rilen ilk haberler, Havas ajans~n~n ~stanbul ç~k~~l~~ bir havadisinden kay-naklanmaktad~r. O s~rada Istanbul'da Frans~zca ve ~ngilizce olarak yay~n-lanmakta olan The Levand Herald gazetesi olaydan tafsilatl~~ olarak bahse-den ilk gazetedir. Buradan naklen Fransa'da yay~nlanan Nord East adl~~ gazetenin 29 Eylül 1868 tarihli say~s~nda olay~n Yeni Osmanl~larla da alakal~~ oldu~una dair bildirilen bir haber üzerine, o s~rada Londra'da Türkçe olarak yay~nlanan Hürriyet gazetesi etraf~nda toplanm~~~ olan ve kendilerine "Yeni Osmanl~lar" ad~~ verilen grup nam~na, toplulu~un ba~~~ telakki olunan Ziya Bey (Ziya Pa~a) La Libertee gazetesinin 7 Ekim 1868 tarihli say~s~nda yay~nlad~~~~ bir mektupta Yeni Osmanl~lar~n bu olayla hiçbir ili~kisi bulunmad~~~n~~ bildirmi~~ ve iddiay~~ ~iddetle reddetmi~tir2.
Avrupa gazetelerinde geni~~ yer verilen olay, 1868 senesi Eylülü sonla-r~nda Odesal~~ bir tüccar olan Konduri ile Osmanl~~ saray~n~n eski sarrafla-nndan birinin o~lu olan Kostaki Altuncu taraf~ndan Sultan Abdülaziz'e kar~~~ bir suikast te~ebbüsünün ortaya ç~kar~lmas~~ ve müte~ebbislerinin ya-kalanarak tutuklanm~~~ olmas~~ keyfiyetidir3. Avrupa gazetelerinde olayla
olarak Istanbul'da hükümetçe yap~lan tutuklamalar aras~nda "Yeni Osmanl~lar" te~eklcülüne mensup baz~~ ünlü ki~ilerin de bulundu~u bildi-rilmi~tir. Paris'te yay~nlanan La Libertee gazetesinde Ziya Pa~a'n~n Yeni Osmanl~lar~n bu olayla bir ili~kisi bulunmad~~~~ yolundaki reddiyesi bu ha-vadis üzerine yay~nlanm~~t~r.
Suikast te~übbüsü hakk~nda hükümetçe yap~lan soru~turman~n Aral~k 1868 sonlar~na kadar devam etti~i, yine yerli ve yabanc~~ gazete havadisle-rinden anla~~lmaktad~r.
Gazetelerin verdi~i haberlere göre yukar~da ad~~ geçen suikast faillerin-den Rus uyruklu Konduri ile Yunan uyruklu Altuncu'dan ba~ka Beyo~-
' Prof. Dr. Kaya Bilgegil, Takinçag Türk Kültür ve Edebiyat~~ Uzer~nde Ara~t~rmalar I, Ye-ni Osmanl~lar, S. 408 ve müteakip.
2 Prof. Kaya Bilgegil, a.g.e., S. 409. M.C. Kuntay, Nam~k Kemal!. s. 516
HÜSEYIN VASFI PA~A 195 lu'nda oturmakta olan baz~~ yabanc~~ uyruklu ki~ilerle birtak~m Türkler de sorgulama için tutuklanm~~lard~r 4. Bu haberler aras~nda olaya o s~rada ~s-tanbul'daki Rus elçisi General ~gnatierin de kar~~t~~~, Rus tebaas~~ olan Konduri'nin serbest b~rak~lmas~~ hakk~nda Osmanl~~ Hükümeti'ne bask~~ yapt~~~, Avusturya Hükümeti'nin, olay~n iki hükümet aras~nda siyasi bir gerginli~e meydan vermemek için arac~~ olmaya çal~~t~~~, yine ayn~~ gazete-den ö~renilmektedir 5. Sonuçta, ayn~~ gazetenin verdi~i havadise göre olay~n yanl~~~ bir jurnale dayan~larak ortaya ç~kt~~~~ anla~~lm~~~ ve Rus tebaal~~ Kon-duri serbest b~rak~lm~~, eski saray sarrafi Altuncu'nun o~lu Yunan tebaal~~ Kostaki soru~turma s~ras~nda ba~ka suçlar~~ ortaya ç~kt~~~ndan tutuklanarak muhakemesi yap~ld~ktan sonra Ba~dat'a sürgün cezas~na çarpt~r~lm~~t~r6.
Olay~n gazetelere akseden serüveni bundan ibaret ve daha evvel bildi-~imiz Kuleli Vak'as~~ ve Said Sermedr Olay~~ gibi yar~~ kapal~~ bir ~ekilde sonuçlanm~~~ olmas~na ra~men 1908'de me~rutiyet idaresinin ikinci defa ilan~n~~ müteakip Ebüzziya Tevfik taraf~ndan ç~kar~lan Yeni Tasvir-i Efkâr gazetesinde 8 tefrika edilen "Yeni Osmanl~lar" adl~~ yaz~~ serisinde suikast olay~n~n Tanzimat devri sadrazam ve seraskerlerinden Mütercim Rü~tü Pa~a'n~n damad~~ Hüseyin Vasfi Pa~a taraf~ndan haz~rland~~~~ ve ad~~ geçe-nin tevkif edilerek emniyette gözalt~na al~nd~~~, fakat buradan kaçarak Av-rupa'ya firar etti~inin bildirilmesi, olaya yeni bir boyut kazand~rm~~t~r".
Ne Türk, ne yabanc~~ bas~nda ve ne de tarih literatürümüzde pek ba-his konusu edilmedi~i halde k~rk sene sonra Ebüzziya'n~n, suikast olay~n~n
° Bu konuda Istanbul'da ~ngilizce ve Frans~zca yay~nlanan The Levand Herald gaze-tesinin 25 Eylül 1868 ve müteakip günlerdeki say~lannda geni~~ bilgi verilmi~tir.
' Kaya Bilgegil, a.g.e., S. 447-452, Prof. Dr. F. Akün, Nam~k Kemal'in Mektuplar~, s. 272 ve müteakip.
Prof. Dr. F. Akün, a.g.e., s. 336.
Kuleli Vak'as~, ço~unlu~unu Tophane Mü~irli~inde çal~~an memur ve subaylardan olu~an baz~~ ki~ilerin Padi~ah Abdülmecid'in yenilik hareketlerine kar~~~ giri~ilen bir suikast te~ebbüsü olup mensuplar~n~n yakalanarak 185g'da Kuleli K~~las~nda muhakeme edilerek çe~itli cezalara çarpt~r~lmas~~ olay~d~r. Said Sermedi Olay~~ ise Tanzimat dönemi sadrazamla-nndan Ali Pa~a'ya kar~~~ haz~rland~~~~ iddia olunan bir suikast te~ebbüsüdür.
Tasvir-i Efkâr ilk defa 1862'de Agâh Efendi ve ~inasi taraf~ndan ç~kar~lm~~t~.
9 "Hüseyin Vasfi Pa~a, Altuncu Kostaki nam~nda bir Rumla kiralad~klar~~ römorkörü Abdülaziz'in bindi~i saltanat kay~~~~ üzerine sevkederek onu bo~maya karar verdikleri s~rada yakalanarak tutuklanm~~, Vasfi Pa~a tutuklu bulundu~u emniyetten kaçarak Avrupa'ya firar etmi~, yard~mc~s~~ olan Kostaki muhakemesini müteakip K~br~s'a sürülmü~tür" E. Tevfik,
Hüseyin Vasfi Pa~a taraf~ndan haz~rland~~~~ yolundaki bu beyan~~ 1° hadise-ye bir ba~ka aç~dan bak~lmas~n~~ icabettirmektedir.
Yukar~da yerli ve yabanc~~ bas~ ndaki yaz~larda da Hüseyin Vasf~~ Pa-~a'n~ n ad~ ndan -baz~~ Yeni Osmanl~lar~ n da kat~ ld~~~~ ~eklinde, müphem bir ifadeden ba~ka- hiç bahis edilmedi~i halde olay~n vukuundan k~rk sene sonra Ebüzziya'n~n böyle bir beyanda bulunmas~~ çok ~a~~rt~c~d~r.
Osmanl~~ tarihinin o devrine ait, bir k~s~m önemli iç olaylar~n~n anla-t~ld~~~~ ve kendisinin de aralar~nda bulundu~unu söyleyen Ebüzziya'n~ n bu suikast olay~n~~ neden Hüseyin Vasf~~ Pa~a'ya isnat ettirdi~ini anlamak pek mümkün olmuyor. Ad~~ geçen kitapta yazar~n anlatt~~~~ olaylar~n bir k~sm~-n~n gerçeklere uymad~~~, son zamanlarda anla~~lm~~~ bulunmaktad~r. Aca-ba bu da onlardan birisi midir? Yoksa o s~ralarda örneklerini gördü~ümüz Osmanl~~ Devleti'nde parlamenter bir rejim için çe~itli kurulu~~ ve ~ah~slar taraf~ndan giri~ilen ve ~imdiye kadar meçhul kalm~~~ te~ebbüslerden birisi midir? Yahut ileride görülece~i gibi Abdülaziz'in saltanat~n~~ bertaraf ede-rek karde~i veliaht Murad Efendi'yi ayn~~ amaçla padi~ah yapmak yolunda giri~ilen bilmedi~imiz ba~ka bir olay m~d~r?
Bu olay, Ebüzziya'n~ n Yeni Osmanl~lar adl~~ kitab~n~n "~nk~lâp" ba~l~k-l~~ bölümünde anlat~lmaktad~r. ~nk~lâp, ileride görece~imiz gibi Hüseyin Vasf~~ Pa~a ile Sadrazam Mahmut Nedim Pa~a'n~ n ye~eni olup gerçek bir ihtilalci oldu~u kendi yaz~lar~ndan anla~~lan Mehmet Bey'le 1 87o y~l~nda ~sviçre'nin Cenevre ~ehrinde beraber ç~kard~ klar~~ hükümet ve Padi~ah Abdülaziz hakk~nda çok sert ve a~~r ithamlar~~ ihtiva eden bir gazetedir. Bu gazetede Mehmet Bey'in maksad~n~~ gerçekle~tirmek için gizlice Istan-bul'a gitti~ini anlatan "Ke~f-i zamir" adl~~ bir makalesindeki olay~n maksat-11 olarak tahrif edilmi~~ bir ~ekli midir? Hangi sebep veya maksada matuf olursa olsun tarihimizin bu önemli olay~n~, elde mevcut çok noksan ve müphem bilgilerle de olsa aç~kl~~a kavu~turmak gerekmektedir. ~u hususu da belirtmeliyiz ki, yukar~da bahsetti~imiz muhalefet hareketlerinin o devir hükümetleri taraf~ndan genellikle örtbas edilmeye çal~~~ld~~~~ yolun-da, içte ve d~~ta ileri sürüldü~ü gibi ayn~~ do~rultuda bir olay oldu~unu dü~ünmek de mümkündür.
Olay~n ayd~nl~~a kavu~mas~~ için her ~eyden evvel Hüseyin Vasfi Pa-~a'n~n kimli~ini ve faaliyetlerini tan~mlamak gerekmektedir.
HÜSEY~ N VASFI PA~A '97 Hüseyin Vasf~~ Pa~a, Tanzimat devri serasker ve sadrazamlar~ndan ünlü devlet adam~~ Mütercim Rü~tü Pa~a'n~n damad~~ olup" 1835 y~l~nda Istanbul'da do~mu~~ '2 ve 1276/1859 y~l~nda Harp Okulundan kurmay su-bay olarak ç~kt~ktan sonra Osmanl~~ ordusunda Mirliva (Tümgeneral) rütbesine kadar yükselmi~, ordunun güzide subaylar~ndand~r '3. Vasfi Pa~a, 1865 y~l~nda Kozan bölgesindeki etnik kar~~~kl~klar~n giderilmesi için te~kil edilmi~~ olan "F~rka-i Islahiyye"nin kurmay ba~kanl~~~~ görevinde bulunmu~~ ve bu görevde iken albayl~~a terfi etmi~tir ".
1867 y~llar~nda Paris'te Osmanl~~ askeri ata~esi ve ayn~~ zamanda bura-daki "Mekteb-i Osman" adl~~ Türk okulunun 15 müdürlük görevinde bu-lunmu~tur 16.
Hüseyin Vasf~~ Pa~a'n~n bundan sonraki faaliyetleri dikkate al~nd~~~~ takdirde bu s~rada Istanbul'dan kaçan Nam~k Kemal ve Ziya Bey (Pa~a) gibi baz~~ ayd~nlar~n M~s~rl~~ Prens Mustafa Faz~l Pa~a'n~n te~vikiyle 1867'de Paris'te meydana getirdikleri "Yeni Osmanl~lar" ad~~ verilen toplulukla ya-k~n ili~kiler kurdu~u ve onlar~n fikri' tesirleri alt~nda kald~~~~ dü~ünülebilir. Nitekim me~hur Frans~z tarihçisi Leon Cahun Paris'teki bu Yeni Osman-l~lardan bahsederken son zamanlarda aralar~na Hüseyin Vasfi Pa~a ad~nda bir askerin de kat~ld~~~ndan bahseder
Hüseyin Vasf~~ Pa~a, bir müddet sonra, bu son görevinden al~narak (A~ustos 1868 ba~lar~nda) Yeni~ehir tümeni kumandanl~~~na tayin olun-mu~tur 18. Pa~an~n Paris'teki görevinden al~narak Yeni~ehir f~rkas~~ kuman-danl~~~na tayin edilmesi, onun hükümet aleyhinde yaz~lar yazan Yeni Os-manl~larla yak~n münasebetlere giri~mi~~ olmas~ndan ileri geldi~ini dü~ünmek mümkündür. ileride görülece~i gibi bu devir muhalefet hare-ketlerinin hemen hepsinin arkas~nda oldu~u görülen veliaht Murad Efendi ile pa~an~n ne derecede ilgili oldu~u ve bunun ne zaman ve nas~l ba~lad~-~~~ hakk~ nda kesin bilgimiz yoktur.
" Mehmet Süreyya, Sicill-i Osmani, c. II, S. 229-230. '2 Prof. Dr. Kaya Bilgegil, a.g.e., s. 486.
13 Mehmet Esat, Mekteb-i Mir'at-z Harbiyye, s. 71. '4 A. Cevdet Pa~a, Mangal, Yay~nlayan: Y. Halaç, s. 117.
15 Bu okulun kurulu~u ve çal~~malar~~ hk. Bkz. Kaya Bilgegil, a.g.e., s. 481. '6 Mehmet Esat, Mekteb-i Mir'at-t Harbiyye, s. 71.
17 K. Bilgegil, "Histoire general du IV. Siecle a nos jour"dan naklen s. 487. 18 "Ruzname-i Veride-i Havadis 10 A~ustos 1868"den naklen F. Akün, s. 337.
Hüseyin Vasfi Pa~a, 1868 senesi A~ustos ba~lar~nda yap~lan bu tayini, hastal~~~n~~ bahane ederek kabul etmemesi üzerine ordudan ç~ kar~lm~~~ ve tekrar Avrupa'ya gitmi~tir
Ebüzziya'n~n Sultan Abdülaziz'e kar~~~ haz~rland~~~n~~ bildirdi~i yukar~-da bahsedilen suikast olay~, bu tarihi takibeden Eylül ay~~ içinde ortaya ç~km~~t~r. Bu takdirde olayla pa~a aras~nda bir münasebet kurmak zorla~-maktad~r. Pa~an~n bir süre Avrupa'da kald~ktan sonra 22 ~ubat 1869
tari-hinde Triyeste üzerinden Istanbul'a döndü~ünü görmekteyiz. Fakat mahi-yetini iyice tespit edemedi~imiz bir sebepten dolay~~ 20 güvenlik kuvvetleri taraf~ndan tutukland~~~n~, evinin ve e~yalar~n~n arand~~~n~, bir müddet göz alt~nda bulunduruldu~unu görüyoruz 2'. Hakk~nda bir suç delili buluna-mad~~~ndan Mart sonu veya Nisan ba~~nda serbest b~rak~ld~~~, devletin resmi gazetesi olan Takvim-i Vekayi'de (22 Zilhicce 1285/5 Nisan 1869 ta-rihli gazete) adeta tarziye makam~nda bir yaz~~ ile ilân edilmi~tir22.
Hüseyin Vasfi Pa~a'n~n serbest b~rak~ld~ktan sonra nereye gitti~ini ve ne yapt~~~n~~ kesin olarak tespit edemiyorsak da, I870 y~l~~ Nisan ba~~nda ~sviçre'nin Cenevre ~ehrinde bulundu~unu görüyoruz 23. Bu s~rada ayn~~
~e-hirde Hürriyet gazetesini yaln~z ba~~na ç~karmakta olan Ziya Pa~a'n~n ayn~~ gazetede yay~nlanan bir mektubundan Vasfi Pa~a'n~n Istanbul'dan sonra M~s~r'a gitti~ini, bir müddet orada kald~~~n~, kendisini Faz~l Mustafa Pa-~a'n~n pek yak~ n bir adam~~ olarak tan~tt~~~n~, sonra Cenevre'ye geldi~ini ve Ziya Pa~a ile burada s~k s~k görü~tü~ünü ö~renmekteyiz 24. Bu s~rada
Ce-nevre'de bulunan ve Istanbul'da, Meslek ad~nda ihtilalci bir cemiyet kura-rak hükümeti devirme haz~rl~klar~~ ile u~ra~~rken faaliyetleri hükümetçe ha-ber al~nd~~~ndan iki arkada~~~ ile (Nuri ve Re~at) Paris'e kaçarak orada te-~ekkül eden Yeni Osmanl~lar toplulu~una giren, fakat onlar~n çal~~-malar~n~~ kendi amaçlar~~ için yetersiz bularak aynlan Sa~~r Ahmet Bey o~-lu Mehmet Bey'le beraber ink~lâp ad~nda tam anlam~~ ile ihtilalci fikirleri savunan bir gazete ç~kard~~~n~~ görmekteyiz. Gazetede Osmanl~~ Hükümeti
'9 Prof. Dr. Faruk Akün, Nam~k Kemal'in Mektuplar:, S. 337.
2() Avrupa'da yay~nlanan Hürriyet gazetesinin 17 Nisan 1870 tarihli 91. say~s~ndaki "~s-tanbul mektubu" adl~~ makalesinden naklen M. Cemal Kuntay'~n anlatt~~~~ tutuklama olay~~ ciddi bir belgeye dayanmad~~~~ gibi pek mant~ki de görünmüyor. Nam~k Kemal I, s. 516.
21 F. Akün, Nam~k Kemal'in Mektuplar~, s. 271-272. 22 F. Akün, a.g.e., s. 274.
23 Kaya Bilgegil, a.g.e., S. 274. 24 Kaya Bilgegil, a.g.e., S. 487-488.
HÜSEYIN VASFI PA~A 199 ve bizzat Padi~ah Abdülaziz aleyhinde son derece a~~r suçlamalar, hatta halk~~ padi~ah aleyhine k~~k~rt~c~~ yaz~lar yay~nlanmaktad~r. "Bir hükümetin mahv~~ zaman~~ gelince Cenab-~~ Hak evvela reisinin akl~n~~ al~r, onun için padi~ah-~~ zaman (Abdülaziz) ç~ld~rd~. ~~i gücü pehlivan güre~tirmek; zuhu-ri kolu oynatmak, koç ve horoz dö~ü~türmek, Osmanl~~ ni~an~n~~ dö~ü~ken keçilerin ve zuhuri kolu maskaralar~n~n boynuna, boynuzuna takmak, bir-tak~m hainler elinde zulüm ve fesad âleti olmak için memleketi mahvet-mekte, milletin kan~n~~ emmektedir." "Hilafeti sâkit ve hal'i vâcib" gibi a~~r sözleri ihtiva eden bu yaz~, ~nk~lâp gazetesinin 28 Nisan 1870 tarihli ilk say~s~nda yay~nlanm~~t~r 25. Bu yaz~lar elbette ~stanbul Hükümeti'nin gözünden kaçmamakta idi.
Bu iki ihtilalciden Sa~~r Ahmet Bey'in o~lu Mehmet Bey'in ayn~~ ga-zetede yay~nlanan "Ke~fi-i zamir" adl~~ makalesi ise bunlar~n, ne yolda ha-reket ettiklerini gösterdi~i kadar as~l mevzuumuzu yak~ndan ilgilendirmek-tedir.
~nk~lâp gazetesinin 28 Nisan I870 tarihli birinci say~s~ ndaki bu maka-lede aynen ~unlar yaz~l~d~r: "Tesisine en ziyade çal~~t~~~m `Üss-i Medeni-yet' nam iade-i hukuk cemiyeti aç~laca~~~ muhakkak olan adalet mahkeme-sinde cezas~~ görülmek üzere ismi bilcümle hamiyetkârân~n mazbutu olan edebsizin h~yaneti ile 26 peri~an olmas~~ üzerine 27 ileride millete hizmete ye-ni bir f~rsat bulurum emeliyle ihtiyar-~~ diyar-~~ gurbet ederek Paris'e gel-mi~tim.
Paris'e vusülümde (vard~~~mda) 'Yeni Osmanl~lar' nam~yle bir cemi-yet te~ekkül etti. Ben de içinde idim. Çünki hay~rl~~ bir maksada çal~~t~~~, gerek reisinin ve gerek Âgâh Efendi ile Rifat Bey'den ba~ka sair azas~n~n hamiyetkârl~k ve fedakârl~klar~~ müsbet idi.
Duhulümden (giri~imden) birkaç ay sonra azas~ndan Suavi Efendi'nin (Ali Suavi) idaresi alt~nda `Muhbir' nâm~yle bir gazete ç~kt~. Bir sene de- 25 Ebüzziya Tevkif, reni Osmanl~lar Tardu, II. c., s. 33, M.C. Kuntay, Nam~k Kemal 11.c,
s. 518.
26 Bu gizli kurulu~~ ve faaliyetleri, cemiyet üyelerinden Suphi Pa~a'n~n o~lu Ayetullah
Bey taraf~ndan babas~~ vas~tas~yla Sadrazam Ali Pa~a'ya duyurulmu~~ ve haklar~nda hükümetçe tâkibata geçilmi~tir.
27 Yazar~n Üss-i Medeniyet dedi~i bu cemiyet "Meslek" te~ekkülü olup Ali Pa~a'y~~ bir
hükümet darbesi ile bertaraf ederek yerine parlamenter bir rejim kurmak (?) amac~n~~ güttü~ü kuruculan taraf~ndan etrafa duyurulan ve 1867 Haziran~nda hükümet taraf~ndan haber al~narak kurucular~~ ve mensuplar~, yap~lan soru~turma ve kavu~tu~-ma sonunda, çe~itli cezalara çarpt~nlm~~lard~r. E. Koray, Yeni Osmanl~lar, Melen, Say~~ 186, Cilt. XLVII.
vam eyledi. Böyle az bir müddette mezkâr gazetenin pek çok faydal~~ tesiri oldu. Efendi-i mumaileyhin bu hizmetine hamiyetli olanlar arz-~~ ~ükrani-yet ederler.
Ben milletin hukuk ve hürriyetini iade ettirmeye, bizim mel'un sulta-n~ n (padi~ah Sultan Abdülaziz) mahvinden ba~ka çare tasavvur edemedi-~imden ve füruattan (ayr~nt~) bildi~im ne~riyat hususu da âciz kalemimin ianesine o zamanlar ihtiyaç görmedi~imden, yaz~~ ile u~ra~may~p fiilen bir ink~lap yapmak üzere -ki ötedenberi oldu~u gibi halen (~imdi) de istikba-len (gelecekte) dahi maksudumdur (iste~im)- ~stanbul'a girip malum olan te-~ebbüsü ettim. Yaz~ k ki, reis-i cemiyetin (Prens Mustafa Faz~ l Pa~a) tam icra zaman~nda dönekli~i ve Agah Efendi'nin ihbar-~~ s~r etmesi (haber verme-si), o zamanki te~ebbüsü muvaffak~yetsiz b~rakt~. Zarar~~ yok. Beklemek kaybetmek de~ildir"28.
Bu anlat~~tan yazar~n padi~ah Sultan Abdülaziz'e kar~~~ bir suikast te-~ebbüsünde bulunmak üzere ~stanbul'a gitti~ini, ancak tasavvurun önce-den haber verilmesi dolay~s~yla, muvaffak olamad~~~n~~ anl~yoruz. Fakat olay~n ne zaman ve nas~l meydana geldi~i hakk~nda tamamlay~c~~ ba~ka bilgiye sahip olmad~~~m~zdan kesin bir hükme varam~yoruz. Ancak maka-lenin ikinci bölümünde baz~~ ayd~nlat~c~~ bilgiler verilmektedir: "Bunun üzerine Paris'e avdet etmeye mecbur oldum. Birkaç ay sonra Hürriyet na-m~yla yeni bir gazete ç~karmaya cemiyetimizce karar verildi. Bu karar~~ re-is-i cemiyete bildirdik, kabul etti. Gazete ç~kt~" 29 demektedir.
Bu ifadeden ~stanbul seyahatinin Hürriyet gazetesinin yay~nlanmas~n-dan birkaç ay önce oldu~u belirtildi~ine göre, bunun 1868 senesinin Ma-y~s veya Nisan aylar~nda olmas~~ gerekir. Çünkü Hürriyet gazetesinin ilk say~s~~ 28 Haziran 1868'de yay~nlanm~~t~r30. Bu takdirde Ebüzziya'n~n bah-setti~i ve Hüseyin Vasf~~ Pa~a ile ilgili gösterdi~i Konduri-Altuncu olay~n~n ayn~~ y~l~n eylülünde ortaya ç~kt~~~~ dü~ünülürse Mehmet Bey'in Agah Efendi taraf~ndan önceden haber verilmesi dolay~s~yla gerçekle~tiremedi~i-ni söyledi~i suikast olay~~ ile Altuncu-Vasf~~ Pa~a olay~n~n birle~tirilmesi zor-la~maktad~r.
Burada, ba~ka ihtimalleri dü~ünmek gerekmektedir. Acaba, Mehmet Bey'in ~stanbul'a gelmesi Hürriyet gazetesinin inti~ar~ndan sonra m~d~r? Nitekim Ebüzziya kitab~nda Mehmet Bey'in Hürriyet gazetesinin yay~n-
28 Kaya Bilgegil,a.g.e., S. 435-436. 29 Kaya Bilgegil, a.g.e., S. 437-438.
30
HÜSEYIN VASF~~ PA~A 201 lanmas~ndan üç hafta sonra, ~talya üzerinden gizlice Istanbul'a geldi~ini bildirmektedir31. Fakat seyahatin ba~ka bir maksatla yap~ld~~~n~~ söylüyor. Bu suretle Mehmet Bey'in 1868 y~l~~ yaz aylar~nda Istanbul'a geldi~i kesin-lik kazanmaktad~r. Ancak ne zaman oldu~u konusunda mübayenet görülmektedir. Bunun Ebüzziya'n~n 4.0 sene sonra, bir takdim-tehir hatas~-na dü~mesinden ileri geldi~ini dü~ünmek mümkündür. Çünkü Mehmet Bey'in bu yaz~s~n~n ~ 87o'te yaz~ld~~~~ dikkate al~nd~~~~ takdirde, iki sene ev-velki böylesine önemli bir olayda, haf~za yanli~l~~~~ yapabilece~ine inanmak güçtür. Mehmet Bey'in makalesindeki sözlerinden ~üphe edilemeyece~i ise yaz~da ~ahiderin adlarmdan bahsedilmesi ve zaman gösterilmi~~ olmas~n-dan anla~~lmaktad~r. Yani Mehmet Bey'in anlatt~~~~ olay~n uydurma ve ya-k~~t~rma olmad~~~n~~ teyit edebilecek karineler mevcuttur. Fakat Ebüzziya, Mehmet Bey'in Istanbul'a geli~inin tamamen ba~ka bir maksat için oldu-~unu söyledi~i gibi, zaman olarak da Hürriyet gazetesinin yay~nlanmas~n-dan üç hafta sonra oldu~u ~eklinde, ayr~~ bir tarih bildirmektedir. Mehmet Bey'in istanbul'a geli~~ sebebini Ebüzziya, Meslek kurulu~unu hükümete haber veren Suphi Pa~a'n~n o~lu Ayetullah Bey'den hesap sormak oldu~u ~eklinde göstermektedir".
Hakk~nda kesinle~mi~~ sürgün karar~~ bulunan bir suçlunun, bu kadar basit bir sebep için, o kadar büyük bir tehlikeyi göze alarak Istanbul'a gelmesi pek akla yatk~n görünmüyor. Böyle bir seyahatin ancak Mehmet Bey'in makalesinde anlatt~~~~ gibi, Sultan Abdülaziz'i öldürmek gibi çok önemli bir olayla alakal~~ olmas~~ gerekir. Mehmet Bey'le Vasfi Pa~a'n~n bu gibi i~lere giri~ecek bir karaktere sahip oldu~unu, Nam~k Kemal'in Istan-bul'a gönderdi~i 5 Haziran 187o tarihli bir mektubundan da anlamakta- yiz 33.
Ebüzziya'n~n bir haf~za zaaf~ndan dolay~~ hataya dü~tü~ünü söylemek mümkün ise de, Mehmet Bey taraf~ndan tasavvur edilen ve te~ebbüse ge-çilen suikast olay~n~~ neden Vasfi Pa~a'ya mal etmeye çal~~t~~~n~~ anlamak mümkün olmuyor. Bunun için yukar~da da temas etti~imiz ihtimaller d~-~~nda, ba~ka sebepler ileri sürmek mümkün ise de, bunlan ispat edecek delillere sahip olmad~~~m~zdan, burada aç~klanmas~na lüzum görmedik.
1869 Nisan~nda bir hükümet tebli~i ile serbest b~rak~ld~~~~ anla~~lan Hüseyin Vasfi Pa~a'n~n Istanbul'dan ayr~ld~ktan sonra nereye gitti~i ve ne
31 Ebüzziya Tevfik, reni Osmanl~lar, Sadele~drilmi~~ I. c., s. 249.
32 Ebüzziya, a.g.e., c. I, S. 250.
33 Fevziye Abdullah Tansel, Nam~k Kemal'in Hususi Mektuplar:, S. 210-211, F. Akün,
yapt~~~~ hususunda kesin bir bilgiye sahip de~iliz. Ancak yurt içinde ve d~-~~ndaki tutum ve hareketleri ~üpheli görüldü~ünden, Osmanl~~ Hükümeti d~~~ ülkelerdeki elçilikleri vas~tas~yla pa~ay~~ takip ettirmekte oldu~unu Ali Pa~a'n~n Paris Osmanl~~ elçisi Cemil Pa~a'ya yazd~~~~ 4 ~ubat 1 87o tarihli bir telgraftan anl~yoruz '4.
Hüseyin Vasfi Pa~a'n~n 14 Nisan 1870 tarihinde ~sviçre'nin Cenevre ~ehrinde bulundu~u görülüyor''. ~sviçre'de bulundu~u süre içinde Sa~~ r Ahmet Bey o~lu Mehmet Bey'le yukar~da bahis konusu etti~imiz ~nk~lâp gazetesini ç~karm~~t~r. ~ki ihtilalcinin Cenevre'de bulunduklar~~ s~rada birta-k~m gizli ve tehlikeli te~ebbüsler pe~inde olduklar~~ Nam~k Kemal'in Istan-bul'da babas~na gönderdi~i mektuplardan anla~~ld~~~~ gibi, Fanton'~n ~sviç-re'den Nam~k Kemal'e yazd~~~~ mektup da bunu teyit etmektedir'''. Bu mektuplar~n muhteviyat~ndan Nam~k Kemal'in, Hüseyin Vasfi Pa~a ile de oldukça s~k~~ bir ili~kisi oldu~u anla~~lmaktad~r. Ali Suavi daha ileri gide-rek Lion'da yay~nlad~~~~ "Muvakkaten Ulum Gazetesi Mü~terilerine" adl~~ gazete veya dergide ~nk~lâp gazetesine Nam~k Kemal'in de yaz~~ yazd~~~n~~ ileri sürmekte ise de37, bunu teyit edecek ba~ka karinelere sahip de~iliz. Vasfi Pa~a'n~n ileride bahsedece~imiz bir mektubundan bunu daha aç~k ve kesin olarak görmek mümkün olmaktad~r.
Fanton'~n Viyana'dan Nam~k Kemal'e yazd~~~~ Haziran 1870 tarihli mektupta Vasfi Pa~a ile Mehmet Bey'in Londra'ya gidecekleri ihtimalin-den bahsedilmekte ise de, bu seyahatin gerçekle~medi~i anla~~lmaktad~r 38.
Bu s~rada meydana ç~kan Fransa-Prusya Sava~~~ dolay~s~yla her iki ihti-lalcinin gazetenin faaliyetine son vererek Frans~z ordusunda gönüllü ola-rak çal~~t~klar~~ yolunda birtak~m haberler ortaya at~lm~~~ ise de bunun ne derece ciddi oldu~unu tespit etmek mümkün olamamaktad~r 39.
Bundan sonra Hüseyin Vasfi Pa~a'n~n ii Ekim 1871 tarihinde Albert Tomas takma ad~yla Atina'da bulundu~unu görmekteyiz «). Pa~an~n Atina' da bulundu~unu haber alan Osmanl~~ Hükümeti, buradaki ortaelçisi arac~-
34 Kaya Bilgegil, s. 488.
" M.C. Kuntay, Nam~k Kemal s. 94, Akün, a.g.e., S. 334, Tansel, a.g.~.,s. 211. 36 Kuntay, a.g.e., c. II., s. 58-59, Akün, a.g.e., s.334.
" Akün, a.g.e., S. 332.
Kuntay, Nam~k Kemal!!. ~., s. 58-59, Akün, a.g.e., s. 334.
39 M.C. Kuntay, Namtk Keman, s. 417.
HÜSEYIN VASFI PA~A 203 l~~~~ ile Istanbul'a gönderilmesini istemi~~ ise de, Yunan Hükümeti'nin siya-si mültecileri teslim etmemesiya-si sebebiyle, bundan bir sonuç al~namam~~-
Hüseyin Vasfi Pa~a'n~n Y~ld~z evrak~~ aras~nda bulunan Haziran 1872 tarihli ve ifade tarz~ndan veliaht Murad Efendi'ye Atina'dan yaz~ld~~~~ anla-~~lan bir mektubunda "iktidara geçmek zaman~ n~ n geldi~i, bu maksat için her~eyin haz~r oldu~u, yaln~z emirlerini bekledikleri, bunun güvenilir bir ~ahs~ n bulundu~u yere (buras~~ ~imdilik Atina'd~ r) gizlice gönderilmesi, ev-vela K. Bey diye rumuzlu olarak bahsetti~i, fakat biraz a~a~~da ad~n~~ Ke-mal Bey olarak (Nam~k KeKe-mal) aç~klad~~~~ adam~n bir buçuk senedir ~s-tanbul'da bulundu~u halde yazd~~~~ ~eylere bir cevap vermedi~i, bunun da di~er külah kapma sevdas~ndakiler gibi oldu~u, demirin tav~nda dövülece-~i, vaktin daha fazla geciktirilmemesi, icabediyorsa buradaki cemiyet men-suplar~ndan birisini gönderebilece~ini, fakat yüksek ~ahsiyetlerinin güven-di~i bir adam~~ göndermesinin daha uygun olaca~~, bu durumun takdiri-nin ona ait oldu~u, böyle bir emirleri oldu~u takdirde Kemal Bey (Nam~k Kemal) vas~tas~yla mümkün olabilece~ini, zira onun Atina'daki adresini
emirlerini bekledi~i" bildirilmektedir 42.
Gerçek bir ihtilalci oldu~u yukar~dan beri anlatt~~~m~z hareketlerinden anla~~lan Hüseyin Vasfi Pa~a'n~n veliaht Murad Efendi ile ne zaman ve nas~l tan~~t~~~n~~ bilemiyoruz. Ancak o devirde hükümete kar~~~ olanlar~n hemen ekserisinin Murad Efendi ile uzaktan yak~ndan ili~kileri oldu~u, di~er bir tâbirle bütün muhalefet hareketlerinin arkas~nda veliaht Murad Efendi'nin bulundu~unu söylemek mümkündür. Görülüyor ki, Hüseyin Vasfi Pa~a da onunla yak~n bir münasebet içindedir ve Abdülaziz'i tahttan indirerek onu bir me~rutiyet padi~ah~~ olarak tahta ç~karmak için çal~~-maktad~r.
Nam~k Kemal ile Hüseyin Vasfi Pa~a aras~nda çok yak~n bir ili~ki bu-lundu~unu, onunla temas halinde oldu~unu, bu mektuptan anlad~~~m~z gibi Atina'da Tomas Albert takma ad~yla bulunan pa~an~n ikamet adresi-ni de bildi~i anla~~lmaktad~r.
Y~ld~z evrak~~ içinde bulunan bu mektubun Sultan Abdülhamit II'nin padi~ah olduktan sonra eline geçti~i 43, bu dönemdeki bütün siyasi faali-
41 a.g.e.,s. 490. 42 a.g.e., S. 507-509.
43 ~bnülemin M. Kemal (~nal), Sultan Abdülhamid-i Saninin notlar~, Türk Tanh Encümeni Mecmuasz, 16. Sene, s. ~~ 3-15.
yetlere kar~~anlar~n çe~itli bahanelerle birer birer Istanbul'dan, bir daha geri gelmemek üzere, uzakla~t~r~lmas~ na sebep oldu~u dü~ünülebilir.
Hüseyin Vasfi Pa~a'n~n Sultan Abdülaziz'in tahttan indirilmesinden ve veliaht Murad Efendi'nin V. Murad unvarnyla padi~ah olmas~ndan sonra, di~er bütün muhalefet hareketlerine kar~~m~~~ olanlar gibi, Istanbul'a döndü~ü anla~~lmaktad~r. Baz~~ kay~tlara göre pa~an~n 1877-1878 Osmanl~-Rus Sava~~'nda orduda görev ald~~~~ ve sava~ta gösterdi~i ba~ar~l~~ hizmetle-rinden dolay~~ Ferik (Korgeneral) rütbesine ç~kar~ld~~~, sava~tan sonra ise muhalefet hareketlerine kar~~an di~er muhalifler gibi Istanbul'dan uzakla~-t~r~ larak Urfa redif kumandanl~~~na tayin edildi~i ve orada 1296/1878 y~-l~nda vefat etti~i anla~~lmaktad~r".
Türkiye'de parlamenter bir rejim kurulmas~~ yolunda giri~ilen bu çe~it toplu ve münferit hareketlerin hemen hiçbirisi, tek ba~~na bu amac~~ ger-çekle~tiremedi~i, yani ba~ar~ya ula~amad~~~~ gibi, Hüseyin Vasfi Pa~a ve ar-kada~~n~n çal~~malar~~ da olumlu bir sonuca ba~lanamam~~~ ise de, her ha-reket toplum ~uurunda parlamenterizmin tohumlar~n~n ye~ermesini sa~la-m~~~ ve bilindi~i gibi 1876'da Kanun-~~ Esasi (Anayasa) haz~rlanarak parla-menter rejimin kurulmas~nda ba~l~ca âmil olmu~tur.
44 Mehmet Süreyya, Sicill-i Osmani, c. II, s. 229-230. ~hsan Sungu, Istanbul'da bir dostuna yazd~~~~ mektupta Asitaneli Hüseyin Efendi'nin, ~sviçre'de ~nk~lâp gazetesini ç~ karan ve 1295'te Urfa'da ölen Hüseyin Vasfi Pa~a olup olmad~~~n~~ sormu~tur. M.C. Kuntay, Na-m~k Kemal I, S. 5 16.