• Sonuç bulunamadı

29'un lokantası ve barı...

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "29'un lokantası ve barı..."

Copied!
1
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

\fe havımı

Yaz aylarında “Boğaz akar... İs­

tanbullu bakar...” Boğaz’da denize

girmenin imkanı yok... Bu nedenle İs­

tanbul’daki büyük otellerin herbiri

bahçesine, damına bir yüzme havuzu yaptırdı. Otel havuzlan şehrin göbe­ ğinde, beton binalar arasında ve de pahalı... Otel havuzlarına göre daha

“ehven” fiyatlarda, denize daha yakın

yüzme havuzlan yapılmaya başladı.

Kuruçeşme Divan’ın bahçesinde

böyle bir havuz var... Anadolu yaka­ sında Çubuklu’daki Club 29’un bah­ çesinde böyle bir havuz var.

Eğer havuz kenarında güneşlen­ mek istiyorsanız, deniz yerine havuz­ da yüzmeye arzulu iseniz ve de cebi­ nizde yeterli para var ise, bu havuzlar

“çok şık şeyler...”

Club 29’un Çubuklu’daki havuzu

denizin hem en kenarında, bir yanı masmavi deniz, öbür yanı yemyeşil orman olan bir setin üzerinde, başh- başma bir “tesis...”

Çubuklu’daki eski gaz deposunun

yerinde inşa edilmiş. Bir zamanlar bu­ rada İstanbulluların kullandıkları gazyağı tenekelenirm iş. İki büyük yangın geçirmiş. Sonra terk edilmiş. Çöplük olmuş. Altı yıl önce belediye­ nin ihaleye çıkardığı bu alanı Zeynep ve Metin Fadıllıoğlu çifti kiralamış­ lar, büyük harcamalarla bugünkü ha­ line getirmişler.

Bugün İstanbul Boğazı’nda ben­ zeri az kalan Feniks, Palmiye, Defne

ve Karaağaç türlerinin çevrelediği ha­

vuz büyük. Havuzun çevresi çok ge­ niş... Havuza Çubuklu’dan yol bağlan­ tısı var. Veya İstinye’den, Istinye va­ pur iskelesinin hemen yanından kal­ kan motorlarla ulaşılabiliyor. Sabah saat 10.30’dan itibaren Istinye ile

Club 29 arasında karşılıklı özel motor

servisi var. M üşteriler motora ücret ödemiyor.

Havuza giriş ücreti hafta içinde ki­ şi başına 100 bin lira, hafta sonu 150

bin lira. Havuzun etrafındaki tesisler­

de soyunma yerleri, duşlar ve elbise dolapları var. Öğle saatlerinde havuz başında sıcak büfe servisi başlıyor. Cızbız köfte, hamburger, sosis ve sala­ ta... Bunların tabağı 25 ila 35 bin lira arasında... Akşam üzerleri çay saatin­ de pasta büfesi açılıyor, 25 bin lira... Kolalı içkiler 20 bin hra, çay 15 bin li­ ra, kahve 20 bin lira...

Havuzün hemen yanındaki alana kocaman kubbeli köşk ku­ rulmuş. Dört bir yam açık. Kubbenin içi özgün boyan­ m ış b ra n d a ile kaplı... Kubbe altına çepeçevre di­ van yapılm ış... Divanda oturup, havuzun ve Bo-

ğaz’m seyri çok nefis... N ice’de C annes’te

denize giremeyen, tekne­ sini Göcek’e yollayama- yan, deniz k e n a rın d a yazlığı bulu n m ay an , yüzm e havuzsuz evde yaşayan ve fakat cebin­ de yeterli parası olanlara

duyurulur...

Dünyadaki turistik tesislerle ilgili yazıları yayınlanan bir yabancı bu te sis için şu n ları yazmış: “... İstanbul’da

Aya Sofya, Kapalıçarşı ve Sultanahm et’ten sonra ziyaret edilme­ si gereken bir mekan burası...”

- r

-.

m

stanbul’da o zamanlar

yaz boyunca pazar günleri öğleden sonra ve ayın belü gecelerin­ de, Boğazın iki yaka­ sındaki bahçelere gidi­ lirdi... Beşiktaş’ta şimdi Sinan-

paşa Camii’nin arkasında bina­

ların doldurduğu bir bahçede alaturka müzik dinler ve daha sonra Dümbüllü İsmail Efen-

di’yi seyrederdik. Şimdi Shera­ ton Oteli’nin yükseldiği yerdeki Taksim B elediye Gazinosu

bahçesinde Feyzi Aslangil piya­ nosunu “konuşturur”, Güler

Kardeşler göbek atarak ahaliyi “coştururdu”.

Şimdi Atatürk Kültür Sara­

yı binasının yükseldiği yerdeki Taksim Bahçesi’nde önce saz

vardı. Sonra Saz Opereti, ardın­ dan Karaca Tiyatrosu temsiller verdi. Tepebaşı’nda şimdi oto: park binası yapılan alandaki

Belediye Komedi ve Dram Ti­ yatroları binalarının arasındaki Tepebaşı Bahçesi’nde Safiye Ayla’yı dinlerdik. Şimdi Maçka Parkı o larak d ü ze n le n en ve

ü ze rin d e lu n a p a rk b u lu n an alandaki, Gazhane Bahçesi ve­ ya Küçük Çiftlik Bahçesi diye bilinen yerde Hamiyet Yüceses söylerdi.

Rahmetli babamın, annemi ve beni pazar günleri ve yaz ge­ celeri götürdüğü yerler bunlar­ dı... Babamın karşı tarafta, Ana­

dolu yakasında da sevdiği iki

yazlık bahçe vardı. Bugün hala yerinde duran ve fakat kullanıl­ mayan Beylerbeyi Yazlık Sine-

ması’nın Bahçesi ve Çubuklu Aile Gazinosu.

Beylerbeyi Yazlık Sinema- sı’nın 'Bahçesi’nde bazı akşam­

lar Burhanettin Tepsi

Ti-yatrosu temsiller verir, bazı ak­

şam lar Zehra Bilir tü rk ü le r okurdu.

Fakat rahmetli babamın en sevdiği yer Çubuklu Aile Gazi­

nosu idi... Belki hala yerinde du­

ruyordum. Çubuklu’ya girerken sağ kolda denize karşı, salaş bir çay bahçesi idi burası... Pazar günleri öğleden sonra rahmetli babam ın “Çubuklulu Muşta’

Efendinin Saz Heyeti” diye ad­

landırdığı, ismi biünmeyen mü­ zisyenler topluluğu fasıl icra ey­ ler, fasıl arası klasik şarkılar söylerdi.

Babam ve annem ile böyle yerlere gitmekten pek hoşlanır- dım... Şimdi devir değişti... Ben, karım ı ve çocuğum u yanım a alarak Çubuklu Aile Gazino- su’na giderek “Çubuklulu Muş­

ta Efendinin Fasıl H eyetini”

dinlem e şan sın a sah ip d eğ i­

lim ... Önce Çubuklulu

Muşta Efendi ve Fasıl He­ yeti artık yaşamıyor, sonra

benim kanm ve çocuğum,

"... Eeeee... Bizi madem ki Çubuklu’ya götürecek­ sin... Çubuklu Aile Bahçe­ si yerine Club 29’a götür bari...” diye mızıkçılık edi­

yor.

Metin Fadıllıoğlu İs­

ta n b u l’daki bu değişimi fark etm iş... Yazlık aile bahçeleri devrinin geçtiği­ ni, bunların yerine halkın cazlı gece klübü aramaya başladığını görmüş. Deniz kenarında ilk yazlık gece klübünü 1971 yılında Ye-

niköy’de Sait Halim Paşa Yahsı’nda açmış. Bunu 1985 yı­

lında Vaniköy’de deniz kenarın­ da açtığı bahçe izlemiş. Vaniköy

Bahçesi 1987 yılında Belediye

tarafından parka dönüştürülün­ ce de Çubukluyu mekan eyle- miş...

Bu sayfalarda Club 29 dan önce de sözetmiştik... Fakat Çu­

buklu 29’un bir özelliği var. Zeynep ve Metin Fadıllıoğlu

çifti burayı her mevsim yenili­

yor... Bambaşka bir şekle soku­ yor. Zeynep Fadıllıoğlu işyerini evi gibi seviyor, evi gibi süslü­ yor. Geçen yıl Mısır’a Hindis­

tan’a gitmiş... Eski fenerler, eski

cam asma kandiller bulmuş. Bü­ yük renkli fenerler almış... Kub­ beli çadırlar yaptırmış. Bahçe­ nin köşesine yeni bir Amerikan

Bar, onun önüne sütunlu bir

köşk inşa ettirmiş. Ve de bahçe­ yi çok iddialı renklerle boyat­ m ış. Tayfun Erdoğmuş ve

Marmara Üniversitesi’ndeki

öğrencileri ekip olarak bahçe­ yi düzenlemiş, renklendirmiş­ ler. Sarı, yeşil ve maviyi birara- da ve çarpıcı biçimde kullan­ mışlar.

Yeni Amerikan Bar ve önündeki oturma köşesi, sırtım yeşilliklere dayamış, önü Bo-

ğaz’a açık, çok güzel bir mahal...

Akşam üzeri hava kararırken gece manzarası ve havası nefis...

Barda Şebnem Aslanyürek isimli cici bir kızımız “bar- ma-

id” olarak çalışıyor... Yüzü de­

vamlı gülüyor, müşteriye servis yapmaktan zevk alıyor...

Bu yıl Çubuklu 29’da Maide

Büyükkaymakçı ism inde cici

bir hamm evsahibeliği yapıyor... Bu hanımın N işantaşı’nda ço­ cuk giyim eşyası satan bir işyeri varmış. Akşamları Çubuklu’da görev yapıyormuş. Başında tak­ kesi, ü zerinde uzun eteği ile sempatik, havalı bir hanım.

Lokantanın metr d’hotel’i

Celal Arnavutoğlu, şefler Ah­ met Dölen ve Aziz Evcinoğlu.

Lokantanın m u t­

fağını yirm ibeş yıldır

Ali Cankurt ve Feyzi Sağanak yönetiyor. Bu

yıl bahçeye bir de odun fırını kurulm uş. Taze pide ve pizza pişiriyor.

(Henüz lahm acun

yok!..)

Çarşamba akşamları açık büfe, kişi başına iç­ ki h ariç 225 bin lira.

Köfteden, dönere, ir­ mik helvasından don­ durmaya, bulgur pila­ vından Somon’a kadar zengin- ye yiyebildiğin kadar....

Diğer akşam lar sı­ nırlı bir listeden seçim yapılıyor. Marine edil­

miş balık, Çin usulü pi­ liç, B iberli karides, Kuşkonmazlı jambon, cızbız köfte, Monol şiş, çentik kebap, pazılı levrek gibi yiyecekler var... Et yem eklerinin

tabağı 70 bin, balıkla­

rın 150 bin lira dolayın­ da. Tatlılar 20 bin Ura. Şarabın şişesi 120 bin lira, viskinin bardağı 40 bin lira. Metin Ahçı, Ziya Çelik, Ali Ekber ve Osman Otuz isimli servis personeli müşte­ rileri memnun etmek için çırpınıyor.

Çubuklu’da gece ya­

rısı disko müziğin sesi yükseliyor, ritmi hızla­ nıyor, dans zamam baş­ lıyor... Müziği, bu tesi­ sin m ü d ü rlü ğ ü n ü y a­ pan Suat Ateşdağlı yö­ netiyor.

Hafta içi yemek ye­ meden bara tüneyerek normal fiyatları ile bir bardak içki içme şartıy­ la müzik dinlemek dans etmek mümkün. Hafta sonları saat 23.00’den sonra diskoya gelenler­ den 150 bin lira giriş ücreti alıyorlarmış. Bu ücrete bir bardak alkol­ lü içki ikramı dahilmiş.

( Ç u b u k l u Club 29, T ele­ fon: 322 28 29)

Kişisel Arşivlerde İstanbul Belleği Taha Toros Arşivi

Referanslar

Benzer Belgeler

«Hayatımızda bütün faaliyetimiz, memleket işle­ rinde keyfî, müstebitçe hareket edenlere karşı mü­ cadele ile geçmiştir» diyen Atatürk, en kutsal

Hayat hikâyesini 1970'de yayımladığı "Yakın Tarihte Gördüklerim, Geçir­ diklerim" isimli dört ciltlik

Vaktile, benim de kalem yar­ dımımla milliyetçi “Turan,, gazete­ sini çıkarmış olan Zekeriya Beyin Türk ordusunu, Türk milliyetper­ verlerini ve Türk

Üzerinde her şeyden ziyade durmak istediğim nokta, Nasuhi Baydar’ın bu tercümesinde her satır ve parçanın aynen ve tamamen lisanımıza nakledilmemiş

Ney ve nısfiyeyi, mest olduğu demlerde; gelişi güzel, fakat bir bahçeden rastgele toplanan çiçekler gi­ bi, hoş çalar ve ayık olduğu zamanlarda ise; değil

‹ngiliz bilim dergisi Nature’da yay›mlanan makalede ekip, Plüton’un küçük aylar›n›n, çok daha büyük olan Charon’la ayn› yörünge düzleminde

Nâzım 10 Eylül 1959'da Rusça kaleme aldığı vasiyetnamesinde, en değerli mirası olan eserlerinin telif hakkının üçte ikisini karım Münevver ve oğlum Mehmet'e diyerek

parmak proksimal falanks tabanının radyal yüzünde uzama ile sınırlı bulgular gözlenirken, genin tamamı etkilendiğinde; elde orta falankslarda kısalık, 2.. parmak