M e m l a k e t i m i z e â i t y e n i b i r F r a n s ı z r o m a n ’ ı
Galiba 1927 de ölen ve elli altmış yıl müteaddit lisanlarda nâmütenahî eser neşrederek bütün cihandaki fikir hareketleri ve edebiyat hayatı hak - kındaki görüş ve bilgilerini anlatmış ve mukayeseli edebiyat sabâsının en büyük şöhretlerinden biri payesine yükselmiş olan Danimarka’lı G e o r- g e s B r a n d e s ’in liyakat ve kıy - metini, her memleketin entelektüel - leri zamanında takdir ve tasdik ede - rek, ancak bir kayd-ı ihtirazı bırakır - larmış : “ Başka memleketlerin ede - biyat ve fikriyatını hakikaten fevkal âde biliyor ama, bizim edebî ve fikrî hayatımızı nedense pek tâmik etme - miş.. Bizden bahsederken hatadan ha taya düşüyor „ derlermiş, işte ben de her romanında başka bir iklim ve hat tâ başka bir devri canlandıran P i - e r r e B e n o î t ’nin bilgisine hay - randım. Meselâ Pour don Carlos’da eski Ispanya’yı, La dame de l’Ouest- de eski Amerika’yı, Bethsabee’ de Hindistan’ın şimal hudutlarındaki İn giliz karargâhlarını ve Koenigsmarck- da hükümleri 1918 e kadar devam et - miş küçük alman hükümdarlarının sa raylarını tasvirdeki kudretine hay - ran olmuştum. Ve on oniki yıl evvelki bir başka romanının bu defa kitap ha linde çıkan tercümesi münasebetiyle yazdığım mukaddimede bu romanın Mançuri’deki japon istilâsını nekadar isabetle ve dûrbinlikle tasvir ettiğini anlatırken, bu kudret ve vukuf üze - rinde âdeta lirik bir eda ile İsrar et - mistim. Lâkin şimdi ben de G e o r - g e s B r a n d e s ’den bahsedildiği esnada kullanılmış kayd-ı ihtirazîyi ele almak ve başka memleketlerden bahsederken Bay P i e r r e B e n o î t o memlekeleri hakikaten vukuf ve
selâhiyetle canlandırıyor ama bu vu - kuf ve iktidarını bizim hakkımızda gösteremiyor demek ihtiyacını duyu yorum. Bana bu hükmü verdiren ve içinde bizden bahsedilen roman “ N öt re - Dame de Fortose ismini taşımakta ve vak‘a romancının bütün eserlerin - de olduğu gibi bir kere kendi de şid detle seven, müteaddit erkekler tara fından sevilen ve adının ilk harfi da A. ile başlayan bir kadın kahramanın etrafında inkişaf etmektedir. Devir, Sultan H a m i d ’in son yıllarıdır. Bir Ermeni kıtalinde okumakta bu - lunduğu manastır yakılıp yıkılan ha- rikulâde güzellikte bir Ermeni kızın elden ele kılına dokunulmadan geçip yükselmesi, Hazine-i Hassa Nazırı Hacılar ( ! ) Paşa tarafından Padişah sarayına takdim edilmesi, iki sene sonra, hürriyetin ilânı ârifesinde, sa raydan çıkıp nihayet roman başlayın ca hayatını kendisine âşık bir Fransız zabitine uzun uzun anlatmağa koyul - ması ve sevdiği bir başka zabite git — mek üzere gözden nihan oluşu bu ro manın iskeletidir. Romancının kudre tini gösteren çok canlı sahifeler yok değil ve hattâ çok. Fakat, Sultan H a- m i d devri hakkında mevcut malû - matı ihmâl ederek, eski klişeleri - P i- y e r L o t i ’nin şarkın tamamiyle cahili bulunduğu sırada yazdığı A z - yade romanının musann’a isimlerin - den istifade edip F e n z i 1 e Hanım şeklinde eşhas halk edecek kadar- kul
lanmağa ne lüzum vardı ? Bahusus ki, P i e r r e B e n o î t memleketi - mizin ve İstanbul’un yabancısı değil - dir ve elde edeceği malzemede daha dikkatli, müşkilpesent ve bitaraf ola - bilirdi. Senelerin geçişi ve birçok ve- kayi'in inkişafıyle eski kızıllığı bir hayli ağaran Sultan H a m i d, Hazi ne-i Hassa Nazırı Hacılar Paşa ( bu Hacılar Paşa’yı isim icadında L o t i- den geri kalmamak üzere P i e r r e
B e n o î t icat etmiş ! ) tarafından kendisine takdim edilen Ermeni ba - kireyi loş odanın en karanlık köşe - sinde uzun uzun seyrettikten sonra baştan aşağı kadar üryan ve serapa kılla mülemm'a küçücük vücûduyle binbir kol ve bacaklı bir meş’um bö - cek gibi kıza saldırıyor, âdi amerikan filmlerinin en korkunç ve gülünç şark hükümdarları tiplerini kıskandı racak bir mahsûl-i hayâl . . .
P i e r r e B e n o î t sadece bir tef rika romancısı ve yahut sadece tek - niği kuvvetli ve lisanı düzgün bir ro mancı olsaydı, Nötre - Dame de For- tose’de kaynaşan yanlışlar için sinir - lenmeğe lüzum görmezdim. Fakat bu roman karşımıza âdeta bir tarih saf - hası şeklinde çıktığı cihetle her gü - nahı için mâzeretler sıralanan sabık Hünkâr gözdesi ve lâhik müstemle - kât zabitleri müstefrişesi Bayan A r- m e n e ’den Sultan" ‘A b d ü 1 h a - m i d ’e kadar bütün çehrelerin ve bü
tün bir devrin yanlış ve acayip hat - larla çizilmiş olduklarım söylemek bir zaruret oluyor.
Kişisel Arşivlerde İstanbul Belleği Taha Toros Arşivi