• Sonuç bulunamadı

SOSYAL BİLGİLER DERS KİTAPLARINDA HAFIZA MEKÂNLARI

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "SOSYAL BİLGİLER DERS KİTAPLARINDA HAFIZA MEKÂNLARI"

Copied!
214
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ

İLKÖĞRETİM ANA BİLİM DALI

SINIF ÖĞRETMENLİĞİ BİLİM DALI

YÜKSEK LİSANS TEZİ

SOSYAL BİLGİLER DERS KİTAPLARINDA HAFIZA

MEKÂNLARI

Ömer ÇAPKIN

Danışman Doç. Dr. Kadir KARATEKİN

Jüri Üyesi Doç. Dr. Zafer KUŞ

Jüri Üyesi Dr. Öğr. Üyesi Ersin TOPÇU

(2)
(3)
(4)

ÖNSÖZ

Bu çalışma “İlköğretim Sosyal Bilgiler Ders Kitaplarında Hafıza Mekânlarına Yer Verilme Durumunun Belirlenmesi” amacıyla uzun ve zorlu bir hazırlık sürecinden geçerek hazırlanmıştır.

Araştırmanın fikir kaynağı olan, yüksek lisans eğitimi boyunca ilminden faydalandığım, insani ve ahlaki değerleri ile örnek aldığım, birlikte çalışmaktan onur duyduğum, güler yüzünü ve samimiyetini benden esirgemeyen, saygıdeğer danışman hocam Doç. Dr. Kadir KARATEKİN’e, sonsuz teşekkürlerimi sunarım.

Tez boyunca fikirlerine başvurduğum ve yardımlarını benden esirgemeyen değerli dostlarım; Sadullah ÜSTÜN’e, Cevdet UYSAL’a, Yakup KESAYAK’a, Adem YILMAZ’a, Ramazan ÖZDEMİR’e ve çalışma süresince tüm zorlukları benimle göğüsleyen ve hayatıma girdiği andan itibaren her zaman destekçim olan sevgili eşime canı gönülden teşekkür ederim.

Ömer ÇAPKIN

(5)

ÖZET

Yüksek Lisans Tezi

SOSYAL BİLGİLER DERS KİTAPLARINDA HAFIZA MEKÂNLARI Ömer ÇAPKIN

Kastamonu Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü İlköğretim Ana Bilim Dalı

Danışman: Doç. Dr. Kadir KARATEKİN

Bu çalışmada 4, 5, 6 ve 7. sınıf sosyal bilgiler ders kitaplarında hafıza mekânlarının yer alma durumlarının tespit edilmesi amaçlanmıştır. Araştırma sürecinde nitel bir yaklaşım izlenmiştir. Bu kapsamda, durum çalışması yöntemi kullanılmıştır. Araştırma sürecinde veri toplama aracı olarak araştırmacı tarafından geliştirilen “Hafıza Mekânı Ders Kitabı İnceleme Formu” kullanılmıştır.

Araştırmanın evrenini, Türkiye’de ilköğretim sosyal bilgiler dersinde okutulan ve MEB tarafından dağıtılan tüm sosyal bilgiler ders kitapları oluştururken, örneklemini 2017-2018 Eğitim-Öğretim yılında Kastamonu İlinde MEB tarafından dağıtılan özel yayınevlerine ait ilköğretim 4, 5, 6 ve 7. sınıf sosyal bilgiler ders kitapları oluşturmaktadır. Araştırma kapsamında elde edilen veriler SPSS 24.0 yardımıyla analiz edilmiş, frekans tabloları kullanılmıştır. Araştırma sonucunda en çok hafıza mekânına 7. sınıf sosyal bilgiler ders kitabında, en az hafıza mekânına ise 5. sınıf sosyal bilgiler ders kitabında yer verildiği tespit edilmiştir. Hafıza mekânı kategorilerine yönelik sonuçlar incelediğinde sosyal bilgiler ders kitaplarında en çok yer verilen hafıza mekânının maddi-ulusal hafıza mekânları, en az yer verilen hafıza mekânının ise fikri-yerel hafıza mekânları olduğu belirlenmiştir. Hafıza mekânlarının öğrenme alanlarına göre dağılımı incelendiğinde en çok hafıza mekânına “Kültür ve Miras” en az hafıza mekânına ise “İnsanlar Yerler ve Çevreler” öğrenme alanında yer verildiği tespit edilmiştir. Araştırma sonucunda sosyal bilgiler ders kitaplarında yer verilen hafıza mekânlarının nitelikleri ile ilgili en önemli eksikliğin hafıza mekânlarının birçoğunun sadece ismine yer verilmesi ve hafıza mekânlarının geçmiş ve geleceği birbirine bağlayan bir görevinin olduğunun vurgulanmaması olduğu ortaya çıkmıştır.

Anahtar Kelimeler: Sosyal bilgiler, sosyal bilgiler ders kitapları, hafıza mekânları. 2018, 214 Sayfa

(6)

ABSTRACT

MasterThesis

PLACE OF MEMORY FOR SOCIAL STUDIES LESSONS

Ömer ÇAPKIN

Kastamonu University Social Sciences Institute Department of PrimaryEducation

Supervisor: Assoc. Prof. Kadir KARATEKİN

In this study, it was aimed to determine the places of memory spaces in 4th, 5th, 6th and 7th class social studies textbooks. A qualitative approach was followed in the research process. In this context, the case study method is used. The "Memory Space Course Book Review Form" developed by the researcher was used as data collection tool in the research process.

The universe of study, elementary social studies in Turkey taught in classes and creating all social studies textbooks distributed by the Ministry of Education, sample of the 2017-2018 academic year in Kastamonu elementary distributed by the Ministry of Provincial 4, 5, 6 and 7th grade social studies constitute textbooks. The data obtained within the scope of the study were analyzed with the help of SPSS 24.0, frequency tables were used. As a result of the research, it has been determined that the most memory space is included in the 7th grade social studies textbook and at least memory space is included in the 5th grade social studies textbook. When we examine the results for the memory space categories, it has been determined that the memory space that is most used in the social studies textbooks is the material-national memory spaces and the minimum memory space is the intellectual-memory spaces. As a result of research, it has been revealed that the most important deficiency in the qualities of memory spaces included in social studies textbooks is that most of the memory spaces are given only the name.

Key Words: Social studies, social studies textbooks, place of memory. 2018, 214 Pages

(7)

İÇİNDEKİLER Sayfa ÖNSÖZ ... iv ÖZET... v ABSTRACT ... vi İÇİNDEKİLER ... vii TABLOLAR DİZİNİ ... x ŞEKİLLER DİZİNİ ... xii GRAFİKLER DİZİNİ ... xiii FOTOĞRAFLAR DİZİNİ ... xv KISALTMALAR DİZİNİ ... xvi 1. GİRİŞ ... 1 1.1. Problem Durumu ... 1

1.1.1. Araştırmanın Alt Problemleri ... 4

1.2. Araştırmanın Amacı ... 5 1.3.Araştırmanın Önemi ... 5 1.4. Araştırmanın Sınırlılıkları ... 7 1.5. Tanımlar ... 8 2. KURAMSAL ÇERÇEVE ... 9 2.1. Hafıza ve Anımsama ... 9

2.1.1. Hafızanın Tarihsel Gelişimi ... 12

2.1.2. Hafıza ve Kimlik Oluşumu ... 14

2.1.3. Hafıza ve Mekân ... 15 2.1.4. Hafıza ve Zaman ... 18 2.1.5. Hafıza ve Müzeler ... 20 2.1.6. Hafıza Türleri ... 24 2.1.6.1. Bireysel hafıza ... 24 2.1.6.2. Toplumsal hafıza ... 26

2.1.6.2.1. Toplumsal hafızanın korunması ve taşınması ... 28

2.1.6.2.1.1. Anma törenleri ... 28

2.1.6.2.1.2. Bedensel pratikler ... 29

(8)

2.2. Hafıza Mekânları ... 32

2.2.1. Sosyal Bilgiler Dersinde Hafıza Mekânları ... 38

2.3. İlgili araştırmalar ... 47

3. YÖNTEM ... 51

3.1. Araştırmanın Modeli ... 51

3.2. Araştırmanın Örneklemi ... 51

3.3. Veri Toplama Aracı ... 52

3.3.1. Hafıza Mekânı Ders Kitabı İnceleme Formunun Oluşturulması ... 52

3.3.2. Uzman Görüşü (Lawshe Tekniği) ... 53

3.3.3. Değerlendiriciler Arası Uyumun Kontrol Edilmesi ... 56

3.4. Verilerin Analizi ... 56

3.4.1. Ders Kitaplarında Yer Verilen Hafıza Mekânı Kategorileri ... 57

3.4.1.1. Maddi-ulusal hafıza mekânı ... 57

3.4.1.2. Maddi-ulusal olmayan hafıza mekânı ... 59

3.4.1.3. Maddi-yerel hafıza mekânı ... 60

3.4.1.4. Maddi-diğer hafıza mekânı ... 61

3.4.1.5. Fikrî-ulusal hafıza mekânı ... 62

3.4.1.6. Fikrî –ulusal olmayan hafıza mekânı ... 63

3.4.1.7. Fikrî -yerel hafıza mekânı ... 63

3.4.1.8. Fikrî -diğer hafıza mekânı ... 64

3.4.2. Ders Kitaplarında Yer Verilen Hafıza Mekânlarını Değerlendirme Kriterleri ... 64

4. BULGULAR ve YORUM ... 81

4.1. Birinci Alt Probleme Yönelik Bulgular ... 81

4.2. İkinci Alt Probleme Yönelik Bulgular ... 94

4.3. Üçüncü Alt Probleme Yönelik Bulgular ... 107

4.4. Dördüncü Alt Probleme Yönelik Bulgular ... 120

5. SONUÇ, TARTIŞMA ve ÖNERİLER ... 139

5.1. Sosyal Bilgiler Ders Kitaplarında Hafıza Mekânlarına Yer Verilme Durumuna Yönelik Sonuçlar ... 139

5.1.1. 4. Sınıf Sosyal Bilgiler Ders Kitabında Hafıza Mekânlarına Yer Verilme Durumuna Yönelik Sonuçlar ... 140

(9)

5.1.2. 5. Sınıf Sosyal Bilgiler Ders Kitabında Hafıza Mekânlarına Yer

Verilme Durumuna Yönelik Sonuçlar ... 142

5.1.3. 6. Sınıf Sosyal Bilgiler Ders Kitabında Hafıza Mekânlarına Yer Verilme Durumuna Yönelik Sonuçlar ... 144

5.1.4. 7. Sınıf Sosyal Bilgiler Ders Kitabında Hafıza Mekânlarına Yer Verilme Durumuna Yönelik Sonuçlar ... 146

5.2. Sosyal Bilgiler Ders Kitaplarında Yer Verilen Hafıza Mekânlarının Niteliklerini Tespit Etmeye Yönelik Sonuçlar ... 148

5.3. Sosyal Bilgiler Ders Kitaplarında Yer Verilen Hafıza Mekânlarına Yönelik Tartışma ... 150

5.4. Öneriler ... 158

KAYNAKLAR ... 159

EKLER ... 172

EK 1. Hafıza Mekânı Ders Kitabı İnceleme Formu ... 173

EK 2. 4. Sınıf Öğrenme Alanlarına Ait Hafıza Mekânları ... 174

EK 3. 5. Sınıf Öğrenme Alanlarına Ait Hafıza Mekânları ... 181

EK 4. 6. Sınıf Öğrenme Alanlarına Ait Hafıza Mekânları ... 184

EK 5. 7. Sınıf Öğrenme Alanlarına Ait Hafıza Mekânları ... 189

(10)

TABLOLAR DİZİNİ

Sayfa Tablo 3.1. Sosyal bilgiler ders kitaplarında sınıf düzeylerine göre incelenen

öğrenme alanları ... 52 Tablo 3.2. Lawshe tekniği sonucu elde edilen sonuçların kabul aralıkları ... 54 Tablo 3.3. Lawshe tekniğinin uygulanması sonucunda elde edilen KGİ ve

KGO değerleri ... 55 Tablo 3.4. Hafıza mekânı kategorileri... 57 Tablo 3.5. Hafıza mekânı değerlendirme kriterleri ... 65 Tablo 4.1. Birey ve toplum öğrenme alanında yer verilen hafıza mekânlarının nitelikleri ile ilgili sonuçlar ... 82 Tablo 4.2. Kültür ve miras öğrenme alanında yer verilen hafıza mekânlarının nitelikleri ile ilgili sonuçlar ... 83 Tablo 4.3. İnsanlar, yerler ve çevreler öğrenme alanında yer verilen hafıza

mekânlarının nitelikleri ile ilgili sonuçlar ... 85 Tablo 4.4. Bilim, teknoloji ve toplum öğrenme alanında yer verilen hafıza

mekânlarının nitelikleri ile ilgili sonuçlar ... 86 Tablo 4.5. Üretim, dağıtım ve tüketim öğrenme alanında yer verilen hafıza

mekânlarının nitelikleri ile ilgili sonuçlar ... 88 Tablo 4.6. Etkin vatandaşlık öğrenme alanında yer verilen hafıza

mekânlarının nitelikleri ile ilgili sonuçlar ... 89 Tablo 4.7. Küresel bağlantılar öğrenme alanında yer verilen hafıza

mekânlarının nitelikleri ile ilgili sonuçlar ... 91 Tablo 4.8. 4. sınıf tüm öğrenme alanlarında yer verilen hafıza mekânlarının

nitelikleri ile ilgili genel sonuçlar ... 92 Tablo 4.9. Birey ve toplum öğrenme alanında yer verilen hafıza mekânlarının nitelikleri ile ilgili sonuçlar ... 95 Tablo 4.10. Kültür ve miras öğrenme alanında yer verilen hafıza mekânlarının nitelikleri ile ilgili sonuçlar ... 96 Tablo 4.11. İnsanlar, yerler ve çevreler öğrenme alanında yer verilen hafıza

mekânlarının nitelikleri ile ilgili sonuçlar ... 98 Tablo 4.12. Bilim, teknoloji ve toplum öğrenme alanında yer verilen hafıza

mekânlarının nitelikleri ile ilgili sonuçlar ... 99 Tablo 4.13. Üretim, dağıtım ve tüketim öğrenme alanında yer verilen hafıza

mekânlarının nitelikleri ile ilgili sonuçlar ... 100 Tablo 4.14. Etkin vatandaşlık öğrenme alanında yer verilen hafıza

mekânlarının nitelikleri ile ilgili sonuçlar ... 102 Tablo 4.15. Küresel bağlantılar öğrenme alanında yer verilen hafıza

mekânlarının nitelikleri ile ilgili sonuçlar ... 103 Tablo 4.16. 5. sınıf tüm öğrenme alanlarında yer verilen hafıza mekânlarının ..

nitelikleri ile ilgili genel sonuçlar ... 105 Tablo 4.17. Birey ve toplum öğrenme alanında yer verilen hafıza

mekânlarının nitelikleri ile ilgili sonuçlar ... 108 Tablo 4.18. İnsanlar, yerler ve çevreler öğrenme alanında yer verilen hafıza

(11)

Tablo 4.19. Kültür ve miras öğrenme alanında yer verilen hafıza mekânlarının nitelikleri ile ilgili sonuçlar ... 110 Tablo 4.20. Bilim, teknoloji ve toplum öğrenme alanında yer verilen hafıza

mekânlarının nitelikleri ile ilgili sonuçlar ... 112 Tablo 4.21. Üretim, dağıtım ve tüketim öğrenme alanında yer verilen hafıza

mekânlarının nitelikleri ile ilgili sonuçlar ... 114 Tablo 4.22. Etkin vatandaşlık öğrenme alanında yer verilen hafıza

mekânlarının nitelikleri ile ilgili sonuçlar ... 115 Tablo 4.23. Küresel bağlantılar öğrenme alanında yer verilen hafıza

mekânlarının nitelikleri ile ilgili sonuçlar ... 116 Tablo 4.24. 6. sınıf tüm öğrenme alanlarında yer verilen hafıza mekânlarının ..

nitelikleri ile ilgili genel sonuçlar... 118 Tablo 4.25. Birey ve toplum öğrenme alanında yer verilen hafıza

mekânlarının nitelikleri ile ilgili sonuçlar ... 121 Tablo 4.26. İnsanlar, yerler ve çevreler öğrenme alanında yer verilen hafıza

mekânlarının nitelikleri ile ilgili sonuçlar ... 122 Tablo 4.27. Kültür ve miras öğrenme alanında yer verilen hafıza mekânlarının nitelikleri ile ilgili sonuçlar ... 124 Tablo 4.28. Bilim, teknoloji ve toplum öğrenme alanında yer verilen hafıza

mekânlarının nitelikleri ile ilgili sonuçlar ... 125 Tablo 4.29. Üretim, dağıtım ve tüketim öğrenme alanında yer verilen hafıza

mekânlarının nitelikleri ile ilgili sonuçlar ... 127 Tablo 4.30. Etkin vatandaşlık öğrenme alanında yer verilen hafıza

mekânlarının nitelikleri ile ilgili sonuçlar ... 128 Tablo 4.31. Küresel bağlantılar öğrenme alanında yer verilen hafıza

mekânlarının nitelikleri ile ilgili sonuçlar ... 130 Tablo 4.32. 7. sınıf tüm öğrenme alanlarında yer verilen hafıza mekânlarının ..

nitelikleri ile ilgili genel sonuçlar ... 132 Tablo 4.33. Tüm sınıf düzeylerinde yer verilen hafıza mekânlarının nitelikleri

(12)

ŞEKİLLER DİZİNİ

Sayfa

Şekil 3.1. Maddi-ulusal hafıza mekânı örneği ... 58

Şekil 3.2. Maddi-ulusal olmayan hafıza mekânı örneği ... 59

Şekil 3.3. Maddi-yerel hafıza mekânı örneği ... 60

Şekil 3.4. Maddi-diğer hafıza mekânı örneği ... 61

Şekil 3.5. Fikrî-ulusal hafıza mekânı örneği ... 62

Şekil 3.6. Fikrî-ulusal olmayan hafıza mekânı örneği ... 63

Şekil 3.7. Fikrî-yerel hafıza mekânı örneği ... 63

Şekil 3.8. Fikrî-diğer hafıza mekânı örneği ... 64

Şekil 3.9. “Hafıza mekânının sadece ismine yer verilmiştir” kriterine ilişkin örnek ... 66

Şekil 3.10. “Hafıza mekânı ile ilgili resim, figür, sembol vb. kullanılmıştır” kriterine ilişkin örnek ... 66

Şekil 3.11. “Hafıza mekânının ayrıntılı tanıtımı yapılmıştır” kriterine ilişkin örnek ... 67

Şekil 3.12. “Hafıza mekânı ile ilgili etkinliğe yer verilmiştir” kriterine ilişkin örnek ... 67

Şekil 3.13. “Hafıza mekânı tek başına bir konu olarak işlenmiştir” kriterine ilişkin örnek ... 68

Şekil 3.14. “Hafıza mekânı ile ilgili öğretici sorular sorulmuştur” kriterine ilişkin örnek ... 69

Şekil 3.15. “Hafıza mekânının tarihçesi ele alınmıştır” kriterine ilişkin örnek .. 69

Şekil 3.16. “Hafıza mekânının ayırt edici özellikleri incelenmiştir” kriterine ilişkin örnek ... 70

Şekil 3.17. “Hafıza mekânının merak uyandırması için vurgu yapılmıştır” kriterine ilişkin örnek ... 71

Şekil 3.18. “Hafıza mekânlarına geniş bir bölüm ayrılmıştır” kriterine ilişkin örnek ... 72

Şekil 3.19. “Hafıza mekânının anlamı ve isminin oluşumu irdelenmiştir” kriterine ilişkin örnek ... 73

Şekil 3.20. “Mevcut hafıza mekânları üzerinden oluşturulan yeni hafıza mekânlarına yer verilmiştir” kriterine ilişkin örnek ... 73

Şekil 3.21. “Hafıza mekânlarının korunması için yapılan çalışmalar Belirtilmiştir” kriterine ilişkin örnek ... 74

Şekil 3.22. “Hafıza mekânlarının geçmişini ve tarihini korumak için bilgi verilmiştir” kriterine ilişkin örnek ... 75

Şekil 3.23. “Hafıza mekânlarının geçmiş ile geleceği birbirine bağlayan bir görevinin olduğu vurgulanmıştır” kriterine ilişkin örnek ... 75

Şekil 3.24. “Hafıza mekânlarının geleceğe taşınabilmesi için önerilerde bulunulmuştur” kriterine ilişkin örnek ... 76

Şekil 3.25. “Hafıza mekânlarının sanatsal değeri ön plana çıkarılmıştır” kriterine ilişkin örnek ... 77

Şekil 3.26. “Hafıza mekânı ile ilgili kavramlar detaylı bir şekilde açıklanmıştır” kriterine ilişkin örnek... 78

(13)

Şekil 3.27. “Hafıza mekânları ile toplumun aidiyet duyguları ilişkili bir

şekilde ele alınmıştır” kriterine ilişkin örnek ... 79 Şekil 3.28. “Hafıza mekânı içeriğe uygun bir şekilde kullanılmıştır” kriterine

(14)

GRAFİKLER DİZİNİ

Sayfa Grafik 4.1. Birey ve toplum öğrenme alanında yer alan hafıza mekânlarının

dağılımı... 81 Grafik 4.2. Kültür ve miras öğrenme alanında yer alan hafıza mekânlarının

dağılımı... 83 Grafik 4.3. İnsanlar, yerler ve çevreler öğrenme alanında yer alan hafıza

mekânlarının dağılımı ... 85 Grafik 4.4. Bilim, teknoloji ve toplum öğrenme alanında yer alan hafıza

mekânlarının dağılımı ... 86 Grafik 4.5. Üretim, dağıtım ve tüketim öğrenme alanında yer alan hafıza

mekânlarının dağılımı ... 87 Grafik 4.6. Etkin vatandaşlık öğrenme alanında yer alan hafıza mekânlarının

dağılımı... 88 Grafik 4.7. Küresel bağlantılar öğrenme alanında yer alan hafıza mekânlarının

dağılımı... 90 Grafik 4.8. 4. sınıf sosyal bilgiler ders kitabında yer verilen hafıza

mekânlarının alt kategorilere göre dağılımı ... 91 Grafik 4.9. 4. sınıf sosyal bilgiler ders kitabında yer verilen hafıza

mekânlarının öğrenme alanlarına göre dağılımı... 93 Grafik 4.10. Birey ve toplum öğrenme alanında yer alan hafıza mekânlarının

dağılımı ... 94 Grafik 4.11. Kültür ve miras öğrenme alanında yer alan hafıza mekânlarının

dağılımı ... 96 Grafik 4.12. İnsanlar, yerler ve çevreler öğrenme alanında yer alan hafıza

mekânlarının dağılımı ... 97 Grafik 4.13. Bilim, teknoloji ve toplum öğrenme alanında yer alan hafıza

mekânlarının dağılımı ... 98 Grafik 4.14. Üretim, dağıtım ve tüketim öğrenme alanında yer alan hafıza

mekânlarının dağılımı ... 100 Grafik 4.15. Etkin vatandaşlık öğrenme alanında yer alan hafıza mekânlarının

dağılımı ... 101 Grafik 4.16. Küresel bağlantılar öğrenme alanında yer alan hafıza

mekânlarının dağılımı ... 103 Grafik 4.17. 5. sınıf sosyal bilgiler ders kitabında yer verilen hafıza

mekânlarının alt kategorilere göre dağılımı ... 104 Grafik 4.18. 5. sınıf sosyal bilgiler ders kitabında yer verilen hafıza

mekânlarının öğrenme alanlarına göre dağılımı ... 106 Grafik 4.19. Birey ve toplum öğrenme alanında yer alan hafıza mekânlarının

dağılımı ... 107 Grafik 4.20. İnsanlar, yerler ve çevreler öğrenme alanında yer alan hafıza

mekânlarının dağılımı ... 108 Grafik 4.21. Kültür ve miras öğrenme alanında yer alan hafıza mekânlarının

dağılımı ... 110 Grafik 4.22. Bilim, teknoloji ve toplum öğrenme alanında yer alan hafıza

(15)

Grafik 4.23. Üretim, dağıtım ve tüketim öğrenme alanında yer alan hafıza

mekânlarının dağılımı ... 113 Grafik 4.24. Etkin vatandaşlık öğrenme alanında yer alan hafıza mekânlarının

dağılımı ... 114 Grafik 4.25. Küresel bağlantılar öğrenme alanında yer alan hafıza

mekânlarının dağılımı ... 116 Grafik 4.26. 6. sınıf sosyal bilgiler ders kitabında yer verilen hafıza

mekânlarının alt kategorilere göre dağılımı ... 117 Grafik 4.27. 6. sınıf sosyal bilgiler ders kitabında yer verilen hafıza

mekânlarının öğrenme alanlarına göre dağılımı ... 119 Grafik 4.28. Birey ve toplum öğrenme alanında yer alan hafıza mekânlarının

dağılımı ... 120 Grafik 4.29. İnsanlar, yerler ve çevreler öğrenme alanında yer alan hafıza

mekânlarının dağılımı ... 122 Grafik 4.30. Kültür ve miras öğrenme alanında yer alan hafıza mekânlarının

dağılımı ... 123 Grafik 4.31. Bilim, teknoloji ve toplum öğrenme alanında yer alan hafıza

mekânlarının dağılımı ... 125 Grafik 4.32. Üretim, dağıtım ve tüketim öğrenme alanında yer alan hafıza

mekânlarının dağılımı ... 126 Grafik 4.33. Etkin vatandaşlık öğrenme alanında yer alan hafıza mekânlarının

dağılımı ... 128 Grafik 4.34. Küresel bağlantılar öğrenme alanında yer alan hafıza

mekânlarının dağılımı ... 129 Grafik 4.35. 7. sınıf sosyal bilgiler ders kitabında yer verilen hafıza

mekânlarının alt kategorilere göre dağılımı ... 131 Grafik 4.36. 7. sınıf sosyal bilgiler ders kitabında yer verilen hafıza

mekânlarının öğrenme alanlarına göre dağılımı ... 133 Grafik 4.37. Hafıza mekânlarının sınıf düzeylerine göre dağılımı ... 134 Grafik 4.38. Hafıza mekânlarının tüm sınıflar düzeyinde alt kategorilere göre

dağılımı ... 135 Grafik 4.39. Hafıza mekânlarının tüm sınıflar düzeyinde öğrenme alanlarına

(16)

FOTOĞRAFLAR DİZİNİ

Sayfa Fotoğraf 2.1. İstanbul’daki tarihi bir camiden görünüm ... 19

(17)

KISALTMALAR DİZİNİ

AB Avrupa Birliği

BM Birleşmiş Milletler

KGİ Kapsam Geçerlik İndeksi

KGO Kapsam Geçerlik Oranı

MEB Milli Eğitim Bakanlığı

M.Ö Milattan Önce

M.S. Milattan Sonra

RTÜK Radyo ve Televizyon Üst Kurulu SPSS Sosyal Bilimler İstatistik Programı TBMM Türkiye Büyük Millet Meclisi

TC Türkiye Cumhuriyeti

TDK Türk Dil Kurumu

(18)

1. GİRİŞ

Bu bölümde araştırmanın amacı, problem durumu, alt problemleri, önemi, sınırlılıkları ve araştırmada verilen çeşitli kavramların tanımları üzerinde durulmuştur.

1.1. Problem Durumu

Toplumların onu diğer toplumlardan ayıran bir geçmişi ve hafızası vardır. Bu geçmiş insanların yaşadığı yerde bıraktığı izlerden ve kanıtlardan anlaşılabilir (Assmann, 2015). Toplumu oluşturan bireyler inançlarını, gelenek ve göreneklerini, milli-manevi değerlerini, kültürünü ve tarihini kısaca geçmişini geride bıraktıkları bu izlerden öğrenirler.

Bir toplumun geçmişte yaşadığı olayları unutmaması, geçmişine yönelik geride bıraktığı izleri taşıması o toplumun zaman içerisinde geriye gidebilmesi demektir. Aynı şekilde o toplumda geçmişin izlerinin kalıcı olması, toplumun bu bilincin farkında olduğunu göstermektedir (Sönmez, 2010; Şahin, 2013). Ancak günümüzde; ekonomi, siyaset, iletişim ve özellikle de bilim ve teknoloji gibi alanlarda yaşanan önemli gelişmeler, bir yandan birey ve toplumların yaşam standartlarını yükseltirken, diğer yandan geçmişle olan bağlarını zayıflatarak, gelenek ve göreneklerini, milli-manevi ve kültürel değerlerini unutturmaktadır.

Bireyler, bireysel farklılıklarına rağmen, yaşadıkları toplumla bütünleşmeyi, toplumla uyumlu bir kimlik kazanmayı, toplumun kendine özgü davranış ve düşünce kalıplarına uygun davranmayı toplumsallaşma sürecinde öğrenmektedir (Coştu, 2009). Fakat hızla gelişen teknoloji ve bununla birlikte farklılaşan iletişim yöntemleri, yüz yüze iletişimi azaltmakta, yerini sanal ortam ve paylaşımların aldığı görülmektedir. Böylece bireylerin, birbirleri ve toplumla olan ilişkilerinin zayıfladığı ve bireyselleşmeye doğru gidildiği düşünülmektedir (Demir, 2016). Bu bir yandan bireyin toplumsallaşmasını zorlaştırırken diğer yandan toplumsal hafızayı olumsuz etkilemektedir. Çünkü toplumsal hafıza demek sosyal ve kültürel ilişkiler ağı demektir (Halbwachs, 1992). Gittikçe artan iletişimsizlikle birlikte hafızaların önemli tazeleyicisi olan ilişkiler ağı da yok olma tehlikesiyle karşı karşıya kalmaktadır.

(19)

Son yıllarda özellikle toplumsal hayatı derinden etkileyen küreselleşme süreci çeşitli sorunları da beraberinde getirmiştir. Küreselleşme; kültürleri, dilleri, yeme-içmeyi, giyim-kuşamı, eğlence şeklini kısacası insan ve ona ait olan her şeyi birbirine benzeten oldukça güçlü bir süreçtir. Bu durum, olumlu olduğu gibi olumsuz sonuçlar da doğurmaktadır. Yerel dillerin, gelenek-göreneklerin, örf-adetlerin, kültürlerin kısaca insanları ve toplumları birbirine çekici ve çekilir kılan renkliliğin yok olarak dünyanın tekdüze hale gelmesi, küreselleşmenin sebep olduğu ve günümüzde görülmeye başlayan en önemli sorunlardandır (Topçu ve Kaymakcı, 2016).

Küreselleşme süreci ile insanlar ve toplumlar tek bir kültür çatısı altında toplanmaya; aynı şeyleri yiyen, aynı markayı giyen, aynı şarkıları dinleyen hatta aynı dili konuşan bir kültür oluşturulmaya bununla birlikte yaşadığı topluma yabancılaşmış nesiller yetiştirilmeye çalışılmaktadır (URL-1, 2018). Karşı konulması zor olan bu süreçte toplumlardan, öz değerlerini muhafaza ederek, toplumu oluşturan bireyler arasındaki etkileşimi güçlendirmesi ve kültürel değerlerini koruması beklenmektedir. Aksi takdirde sürece ayak uyduramayan toplumlar kültürlerini yitirme ve tek bir kültüre mahkûm olma tehlikesiyle karşı karşıya kalacaklardır. Şüphesiz ülkemizin de bu olumsuzluklarla karşı karşıya kalması kaçınılmazdır.

Köklerini tarihi derinlik ve ayrıntılarından alan, yılların birikimiyle oluşmuş zengin kültürümüz, ortak değerlerimiz, gelenek ve göreneklerimiz yok olma tehlikesiyle karşı karşıyadır. İnternet, dizi, sinema, bilgisayar, akıllı telefon gibi yaşadığımız çağın en etkili enstrümanları hayatımızın vazgeçilmezleri arasına girmiş, insanlar zamanının büyük bir kısmını bunlarla geçirir hale gelmiştir. Kitle iletişim araçları ve özellikle de televizyonun, insanlarının çokça vakit harcadığı, akrabalık ilişkilerini ve aile içi iletişimi ortadan kaldıran bir iletim aracı haline geldiği görülmektedir (Çalışkan ve Aslanderen, 2014). Ülkemiz 2017 yılı RTÜK verilerine göre; dünyada bir günde ortalama televizyon izleme süresi dikkate alındığında 330 dakika ile ilk sıralarda yer almaktadır (URL-2, 2018).

Küreselleşme ve bunun medya üzerinden yansımaları olarak değişen ve dönüşen ilişkiler sebebiyle, sosyal yapı ve özellikle de aile yapısı zarar görmekte ve bu durumdan en çok çocuklar olumsuz etkilenmektedir (Mora, 2008). Yetişen yeni nesil;

(20)

geleneksel çocuk oyunları, masallar, hikâyeler yerine daha çok şiddet içerikli çizgi filmlerle, küresel dünyanın tek kişilik oyunlarıyla karşı karşıya kalmış durumdadır. Tüm bu sorunlar karşısında; milli değerlerine bağlı, paylaşabilen, araştırma ve sorgulama becerisine sahip bireyler yetiştirilmeli, aileler kültürel yozlaşma konusunda bilgilendirmelidir.

Kültürel ögelerimiz, milli-manevi değerlerimiz, gelenek ve göreneklerimiz, maniler, masallar, hikâyeler, türkülerimiz, köy oyunları, halk oyunları, çocuk oyunları, tarihimiz, tarihi ve kutsal mekânlarımız, önemli şahsiyetlerimiz, unutulmamalı, unutturulmamalı ve korunmalıdır. Çünkü bunlar toplumun bir arada kalmasını sağlayan ve toplumsal hafızanın en önemli taşıyıcısı konumunda olan hafıza mekânlarıdırlar. Hafıza mekânları bir topluma ait kalıntılardır ve doğası gereği; yeni eski üzerinde, genç yaşlı, gelecek ise geçmiş üzerine inşa edilir (Nora, 2006). Bu nedenle kitle iletişim araçları üzerinden çeşitli yayın ve paylaşımlarla bunlar toplumsal hafızada sürekli canlı tutulmalıdır. Yine bu araçlar üzerinden toplumsal yapıyı bozan yayın ya da paylaşımların kaldırılması ile ilgili yasal düzenlemeler getirilmelidir. Değişim ve gelişimin kaçınılmaz olduğu günümüzde, geçmiş bugün ve gelecek arasında bir bağ kurmak daha da önemlisi yeni nesillerin bu bağı kurmalarını sağlamak aynı zamanda toplumu bir arada tutan ortak değerlerimizi yeni nesillere kazandırmak büyük önem arz etmektedir. Şüphesiz bir milletin kendi benliğini bulabilmesi, millet bilincine sahip olabilmesi ve var olabilmesi, o milletin ortak ruhunu canlı tutan milli dinamiklerden olan dil, tarih, kültür gibi değerlere önem verilmesi ile mümkündür. Bunu yapabilen nesiller, ulusal tarih ve kültürel miraslarına yönelik bilgi sahibi olacak ve bu doğrultuda kimliklerini yapılandırabilecek, böylelikle yaşadıkları toplumun birer ferdi olacaklardır (Özlü, 2011). Kendi kimliğini benimsemiş, vatanını ve milletini seven, milli-manevi değerlerine ve kültürel mirasına sahip çıkan, geçmiş bugün ve gelecek arasında bağ kurabilen bireylerin yetiştirilmesi ise ancak amaca uygun ve etkili bir eğitim süreci ile mümkün olabilir. Yaşanan gelişmelerin, eğitimin birey ve toplum açısından önemini daha da arttırdığı açıktır. Bu anlamda eğitim, bahsedilen gelişmelerin toplumlar üzerindeki olumsuz etkilerini olumlu yöne çevirebilme konusunda çok önemli bir rol üstlenmektedir.

(21)

İstenilen özelliklere sahip ve yaşanan olumsuz gelişmelerle baş edebilecek nesillerin yetiştirilmesinde akla gelen derslerin başında ilk olarak sosyal bilgiler dersi gelmektedir (Karatekin, Çapkın ve Üstün, 2017). Sosyal bilgiler öğretim programının genel amaçları incelendiğinde; vatanını milletini seven, ulusal bilince sahip; Türk kültürünü kavrayan, kültürel mirasına sahip çıkan, toplumsal sorunların çözümünde kendi görüşlerini sunabilen, ülkesini ve dünyayı ilgilendiren konulara duyarlılık gösteren nesillerin yetiştirilmek istendiği görülmektedir (MEB, 2005; URL-3, 2018). Bu amaçların gerçekleşmesini sağlayacak etkili bir sosyal bilgiler eğitimi hafıza mekânları kullanılarak yapılabilir. Hafıza mekânları ile yapılacak sosyal bilgiler eğitimi ile istenen amaçlar gerçekleştirilerek bahsedilen sorunlarla baş edebilecek nesillerin yetişmesi sağlanacaktır. Bu bağlamda sosyal bilgiler dersinin belirtilen amaçlarını gerçekleştirmede kullandığı en önemli araç gereçlerden biri olan ders kitaplarında, hafıza mekânlarına yer verilmesi beklenmektedir (Karatekin vd., 2017). Bu çalışmada sosyal bilgiler ders kitaplarında hafıza mekânlarına yer verilme durumu tespit edilmeye çalışılmıştır.

Problem Cümlesi: “İlköğretim Sosyal Bilgiler Ders Kitaplarında Hafıza Mekânlarına

yer verilme durumu nedir?” şeklindedir.

1.1.1. Alt Problemler

1- 4. sınıf sosyal bilgiler ders kitaplarında hafıza mekânlarına yer verilme durumu nedir?

2- 5. sınıf sosyal bilgiler ders kitaplarında hafıza mekânlarına yer verilme durumu nedir?

3- 6. sınıf sosyal bilgiler ders kitaplarında hafıza mekânlarına yer verilme durumu nedir?

4- 7. sınıf sosyal bilgiler ders kitaplarında hafıza mekânlarına yer verilme durumu nedir?

(22)

1.2. Araştırmanın Amacı

Bu çalışmanın amacı; sosyal bilgiler ders kitaplarında hafıza mekânlarına yer verilme durumunu tespit etmektir.

1.3. Araştırmanın Önemi

Ülkemiz köklü geçmişi ile zengin bir tarihe ve yadsınamaz bir kültürel değere sahiptir. Bu zenginlik ve değerler öğrencilerin eğitim ve öğretim hayatı boyunca hedeflenen düzeyde kullanılmadığı takdirde yeterince bir anlam ifade etmeyecektir (Avcı ve Öner, 2015). Bu anlamda ülkemizin sahip olduğu zenginlikleri değerli kılabilmek adına ülkemize ait; tarihi ve kutsal mekânlara, müzelere, anıtlara, edebi ürünlere, önemli şahsiyetlere ve olaylara, kültürel miras ögelerine, türkülere öğretim programlarında yer verilmesi beklenmektedir. Bunlar; toplum açısından bir gruba ait olma, grup kimliği kazanma, geçmişle bağlantı kurma, ulusal kimlik bilincinin korunması bağlamında ihtiyaç duyulan ve toplumsal hafızanın korunup taşınmasını sağlayan hafıza mekânlarıdırlar (Nora, 2006).

Hafıza mekânları sadece bu sayılanlarla sınırlı değildir. İnsan iradesiyle ya da zamanın işleyişiyle herhangi bir topluluğun ortak hafıza malına ait simgesel öge haline getirdiği maddi ya da fikri düzendeki her anlamlı birim hafıza mekânıdır (Nora, 2006). Bu mekânlar eğitim öğretim sürecinde kullanılarak tarihe karşı merak ve ilgi duyan, kültürel değerlerine bağlı, kültürel mirasa sahip çıkan ve koruyan, geçmişini iyi bilen ve geçmişle bugün arasında bağ kurabilen, kutsal değerlerine ve mekânlarına sahip çıkan, milli kimlik duyguları gelişmiş bireyler yetiştirilecektir (Karatekin vd., 2017). İstenilen özelliklere sahip bireylerin yetiştirilmesinde gerekli olan bilgi, beceri, değer, tutum ve davranışlar; bireysel ve toplumsal konularla ilgili temel kavramlar ilköğretim düzeyinde daha çok sosyal bilgiler öğretim programında yer alır (Safran, 2008).

Bu programda hafıza mekânlarına yer verilerek, kazandırılmak istenen temel hedefler daha kolay kazandırılacaktır. Sosyal bilgiler dersi kapsamında verilen; tarih eğitimi, kültürel miras eğitimi, vatandaşlık eğitimi, yerel tarih eğitimi ve değerler eğitimi hafıza mekânları ile daha etkili bir şekilde verilebilir (Karatekin vd., 2017).

(23)

Hafıza mekânları bir bakıma tarihin yansıması ve geçmişe ışık tutan birinci derecede kanıtlardır. Bu anlamda sosyal bilgiler dersinde tarih ve yerel tarih eğitimi yapılırken geçip giden bir geçmişin hikâyesi yerine, geçmişin somut birer tespiti olan hafıza mekânları kullanılmalıdır (Karatekin vd., 2017). Birlik ve beraberlik, vatan sevgisi, bağımsızlık gibi sosyal bilgiler dersinde kazandırılacak değerler; birer hafıza mekânı olan önemli şahsiyetlerin sözleri, mesajları ve ülkemiz için yaptıkları üzerinden işlenerek daha kolay kazandırılabilir.

Öğrenciler yaşadıkları toplumu, edindikleri kültürü ve kendi benliklerini tanıyabilmek için dünü, bugünü ve yarını iyi bir şekilde ilişkilendirmeli ve bu ilişkinin farkında olmalıdırlar (Özen ve Sağlam, 2010). Bunun için bazı yetkinliklere ve nitelikli becerilere de sahip olmak gerekmektedir. Bu beceriler arasında sosyal bilgilerde büyük yeri bulunan “zamanı ve mekânı algılama” “değişim ve sürekliliği algılama” becerileri gösterilebilir. Demircioğlu ve Akengin (2006) bu becerilerin insanlara geçmiş yaşantıları ile bugünü arasında bağ kurabilmesine ve gelecekte yaşanması muhtemel olayları tarih içerisinde doğru ve mantıklı bir yere koyma imkânı verdiğini belirtmektedir. Öte yandan, bu beceriler insanların yaşadığı süre içerisinde sürekli olarak tarihin farkında olmalarına da yardımcı olmaktadır. Hafıza mekânları, öğrencilere kazandırabilecek bu davranışlar için eğitimsel kaynaklar niteliğinde olabilirler. Çünkü günümüz dünyasına ayak uydurabilmeleri için ihtiyaç duydukları geçmişin bilgisi hafıza mekânlarında gizli bulunmaktadır (Karatekin vd., 2017). Sosyal bilgiler programının amaçları, kazandırılması gereken temel bilgi ve beceriler, bu derste verilecek değerler düşünüldüğünde kullanılabilecek hafıza mekânının oldukça fazla olduğu görülecektir.

Sosyal bilgiler öğretiminde kullanılan en önemli araç gereçlerden biri olan ders kitaplarında da hafıza mekânlarına yer verilmesi beklenmektedir. Kitaplarda hafıza mekânlarına nasıl yer verilmesi gerektiği ise önemli bir konudur. Öncelikle hafıza mekânları ile ilgili öğrenciyi bilgilendirecek ayrıntılı tanıtımlar yapılmalıdır. Bu tanıtımlar öğrenciyi sıkıcı metinler şeklinde olmamalı, öyküleştirme tekniği kullanılarak daha dikkat çekici yapılmalıdır. Eğer yapılabiliyorsa bir gezi planı ile öğrenciler hafıza mekânı ile buluşturulmalıdır. Şayet bu hayata geçirilemiyorsa görseller yardımıyla desteklenmiş canlandırmalar yapılabilir.

(24)

Kitaplar hazırlanırken öğrencilerin hafıza mekânlarına etkili bir şekilde soru sormalarına yardımcı olacak şekilde tasarlanmalıdır. Daha sonra kişilerin ve nesnelerin birer hafıza mekânına dönüşmesinde etkili olan faktörler açıkça belirtilmelidir. Bir başka ifadeyle, bu süreçlerin nasıl hafıza mekânına dönüştüğü belirtilmelidir. Öğrenciler için hafıza mekânlarının ne anlama geldiği ve bu mekânların geleceğe aktarılabilmesi için bireyler ve toplum nezdinde neler yapılması gerektiğine dikkat çekilmelidir (Karatekin vd., 2017). Hafıza mekânlarını yalnızca bilmek ve tanımak yeterli bir davranış olarak görülmemelidir. Ayrıca hafıza mekânlarının kalıcılığının sağlanması ve unutturulmaması için onlardan beklenen davranışlar da konu içeriğinde yer almalıdır. Hafıza mekânları öğrencilere birer kanıt niteliğinde sunulmalı, gözlemlenebilir özelliklerine yönelik düşünmeleri sağlanmalı ve incelemeleri sonucunda birer sonuç çıkarmalarını istenerek bu tarz etkinliklere yer verilmelidir.

Sosyal bilgiler ders kitapları hafıza mekânlarına duyarlı olarak hazırlandığında öğrencilerin; bilgiyi daha rahat somutlaştırması, tarihe yönelik empati kurmaları, değişimi fark etmeleri, dünü ile bugünü kıyaslamaları, milli tarih bilinci edinmeleri ve en önemlisi özünü bilerek bunun farkında olmaları sağlanabilir. Bu şekilde tarihine ilgi duyan, kültürel mirasının kıymetini bilen ve onu koruyan, milli duyguları gelişmiş nesiller yetiştirilebilir. Görüldüğü gibi amaçlanan öğrenci profilinin yetiştirilmesi ve sosyal bilgiler dersinin amaçlarına daha kolay ulaşabilmesi için ders kitaplarında hafıza mekânlarına yer verilmesi önem arz etmektedir. Bu bağlamda sosyal bilgiler ders kitaplarında hafıza mekânlarına yer verilme durumunun tespit edilmesinin; toplumsal hafızanın taşıyıcısı olan mekânların unutulmamasına ve geleceğe taşınmasına, alana, program ve ders kitabı hazırlayıcılarına ve daha sonra yapılacak çalışmalara önemli katkılar sağlayacağı düşünülmektedir.

1.4. Araştırmanın Sınırlılıkları

Araştırma, 2017-2018 Eğitim-Öğretim yılında Kastamonu İlinde MEB tarafından dağıtılan özel yayınevlerine ait ilköğretim 4, 5, 6 ve 7. sınıf sosyal bilgiler ders kitapları ile sınırlıdır.

(25)

1.5. Tanımlar

Eğitim: “Bireyin davranışlarında kendi yaşantıları yoluyla kasıtlı ve istendik davranış

değişikliği meydana getirme sürecidir” (Ertürk, 1972).

Eğitim Programı: “Öğrenene, okulda ve okul dışında planlanmış etkinlikler yoluyla

sağlanan öğrenme yaşantıları düzeneğidir” (Demirel, 2007).

Sosyal Bilgiler: “Sosyal bilgiler bütün çeşitlikleriyle yeryüzüne bağlı olayları tanıtan,

bunların çıkış sebeplerini açıklayan, vatandaşlık hak ve ödevlerinin, sorumluluklarının neler olduğunu belirten kısaca insan ve onun sosyal ve fiziki çevresiyle geçmişte, günümüzde ve gelecekteki etkileşimini ortaya koyan bilgilerdir” (Dönmez, 2003).

Öğretim Programı: “Okul ya da okul dışında bireye kazandırılması planlanan bir

dersin öğretimiyle ilgili tüm etkinlikleri kapsayan yaşantılar düzeneğidir” (Demirel, 2006).

Hafıza Mekânları: “İnsanların iradesiyle ya da zamanın işleyişiyle herhangi bir

topluluğun ortak hafıza malına ait simgesel öge haline getirdiği maddi ya da fikri düzendeki her anlamlı birimdir” (Nora, 2006).

(26)

2. KURAMSAL ÇERÇEVE

2.1. Hafıza ve Anımsama

Geçmiş, “anlığın etki alanı dışında, maddi bir nesnenin ya da böyle bir nesnenin bizde uyandıracağı duygunun içinde tarif edilen” bir kavram olarak nitelendirilebilir (Benjamin, 1995). Hafızanın ise, geçmişle ortak paylaşımın sonucu olarak ortaya çıkan bir kavram olduğu söylenebilir. Geçmiş, hafıza içerisinde basit ve sade bir halde değildir. Anı şekline getirilebilmesi için, her açıdan güçlü bir uyarıcı olarak düşünülmesi, yaşanması ve temsiller yardımıyla anımsanarak, ifade edilmesi gerekmektedir (Sancar, 2016). Anımsama kavramı da zaman içerisinde geçmiş yaşantılarla ilgili bir çağrışım yapmasına rağmen, şimdiki zaman ile geçmiş zaman arasında kalan ince bir çizgi olarak ifade edilebilir (Connerton, 2014). Bu süreç, geçmişle günümüz arasındaki hafızanın canlılığını koruyarak, onun zihinsel arşiv ya da zihinsel ambarlardan farklı olmasını sağlamaktadır (Huyssen, 1999).

Hafızanın, farklı alanlarda üzerinde çeşitli araştırmaların yapıldığı ve çalışma faaliyetlerinin yürütüldüğü bir konu alanı olduğu bilinmektedir. Birçok disiplinin farklı açılardan ele aldığı bir konu olan hafıza, bu disiplinler tarafından değişik tanımlamalara tabi tutulmuştur (Sancar, 2016). Çok boyutlu bir kavram olduğu düşünülen hafızanın öncelikle neden var olduğu sorusu akla gelmektedir. Bu soruya verilen en sık cevaplardan biri ise “geçmişe ait bilginin depolandığı yer” olarak karşımıza çıkmaktadır. Ancak hafıza yani belleğimiz, sadece geçmiş ve günümüz arasında köprü kurmaya yarayan basit bir olgu değildir (Boyer, 2009). St. Augustinus, hafıza kavramını “harikalar deposu” olarak tanımlarken, John Locke hafızanın “bir düşünce hazinesi/deposu” olduğunu ifade etmektedir (Connerton, 2014).

Hafıza kavramı; kişinin faaliyet ve deneyimleri sonucu öğrendiklerini depolayarak gerektiğinde geri çağırabilme kapasitesi olarak da ifade edilmektedir (Halbwachs, 1992; Poucet & Save, 2001, Özak, 2008). Hafıza tanımlarında sıklıkla rastlanan ve hafızanın genel bir ifadesi olan geçmiş/şimdi etkileşimi, geçmişin şimdide koruma gücü olarak vurgulanmaktadır. Bu noktada düşünülmesi gereken, geçmişin nasıl korunabildiğidir (Connerton, 2014).

(27)

Geçmiş yaşantılarımız, varlığını beyinde “depolanmış anı” olarak sürdürür (Bergson, 2007). Bunun yanı sıra insanın geçmişte yaşadığı her tecrübe, duyum ve izlenimin hafızada yer edinmiş bir olayla ilişkisi bakımından anı değeri vardır (Laroche, 2001; Fielding, 2004; Avcıoğlu & Akın, 2017). Hafıza kavramına farklı bir bakış açısı getirilecek olursa, hafıza günümüzde çağın olmazsa olmazı haline gelen bilgisayar teknolojileri gibi bünyesinde çok sayıda bilginin depolandığı bir veri bankası olarak düşünülebilir (Sarıkaya Levent, 2017). Bu özelliği ile hafıza yalnızca geçmişin hatırlanmasında değil günlük hayatta bir alışveriş listesinin, telefon numarasının ya da ödenmesi gereken bir faturanın hatırlanması gibi davranışların gösterilmesinde de karşımıza çıkar (Kırcı, 2015). Görüldüğü gibi hafıza, sadece geçmiş ve bugün arasında bir ilişki kurmaz. Bunun yanında depoladığı bilgilerin uygun yer ve zamanda kullanılması görevini yerine getirerek bugün gösterdiğimiz ve gelecekte göstereceğimiz davranışlar üzerinde de etkili olabilmektedir (Connerton, 2014). Hafıza, insanın en temel fonksiyonlarından biri olmanın yanında insanın varoluşunu zaman ve mekân bütünlüğü içinde algılamasını ve sürdürmesini sağlayan önemli bir yetidir (Yeşilyaprak, 2008). Çeşitli uzmanlık alanlarına yönelik hazırlanan sözlüklerde “hafıza” kavramı ile ilgili; deneyim, duyum, izlenim, algı gibi kavramlarla anlamayı canlı tutabilme kapasitesi şeklinde genel çerçeve çizilmiştir (Assmann, 2015). Nitekim konuyla ilgili yapılan araştırmalar, hafızanın aşırı derecede seçici olması nedeniyle unutulan ya da yok sayıldığı zannedilen şeyleri dahi muhafaza ettiğini ve tüm canlılığını koruduğunu ortaya koymuştur (Sancar, 2016). Dolayısıyla hafıza kavramının bir sürekliliği olduğu ve belirli dönem veya aralıklarda kesintiye uğramadığı anlaşılmaktadır. Bu bağlamda önemli olan; geçmişe ait, olay veya bilgilerin geri çağrılabilme durumunun yanı sıra geri getirmeyi sağlayan gösterge ve temsillerin ne olduğudur (Nora, 2006).

Duyusal yolla algılanan imge ve duyumların, beynin temel fonksiyonları olan kodlama, örgütleme gibi işlemcelerden sonra hafızaya toplanması, sinirsel bazı işlemleri gerekli kılarken, hafızanın duyusal ve bilişsel anımsama süreçleri, psikoloji alanına girmektedir (Misztal, 2003). Hafıza bu alanlarda getirilen açıklamalardan farklı olarak sosyolojik açıdan da değerlendirilmiştir. Bu anlamda hafızanın sadece bireysel olmadığı, hafızanın oluşması ve korunması için sosyal çevreye ihtiyaç

(28)

duyulduğu anlaşılmaktadır (Halbwachs, 1992; Assmann, 2015). Bu noktada farklı disiplinlerin değişik açılardan ele aldığı ve disiplinlerin her biri tarafından farklı şekillerde ifade edilen hafıza kavramı ile ilgili tanımlamalara yer vermek yerinde olacaktır.

Hafıza, Arapça “kaydetmek, korumak, kaybetmemek, unutmamak, hatırlamak” anlamlarına gelen “hafız” kökünden gelmekte ve “muhafaza eden” anlamını taşımaktadır (URL-4, 2018). Türkçe ’de bellek olarak karşılık bulmaktadır. Bellek kavramı ise, Türk Dil Kurumu sözlüğüne (2005) göre; “Yaşananları, öğrenilen konuları, bunların geçmişle ilişkisini bilinçli olarak zihinde saklama gücü, dağarcık, akıl, hafıza, zihin” olarak tanımlanmaktadır. Bu tanımda nitekim bellek kavramının hafızayı da içine aldığı açıkça görülmektedir. Hafıza kavramının İngilizcedeki karşılığı olan “memory” kavramı, Latincedeki “düşünceli, unutmayan, hatırlama, anımsama” anlamalarına gelen “memoria ve memor”dan gelmekte ve “insan beyninde bilgi ve geçmiş deneyimleri şifreleme, depolama ve koruma ve daha sonradan hatırlama yeteneği” olarak tanımlanmaktadır (Keskin, 2014).

Tanımların ortak noktasının; “geçmişe ait şeylerin korunması, saklanması ve hatırlanması” olduğu gözükmektedir. Pösteki hafızaya toplumbilim açısından yaklaşmış ve “insanın tarihinin bilgi deposu ”dur şeklinde ifade etmiştir. Bu tanıma göre hafıza, “sadece bir anın ya da anının saklanması değil; bir bütün olarak insanı insan yapan değerlerin, o değerleri yaratan toplumsal, psikolojik ve tarihsel yaşanmışlıkların” toplamı olduğu söylenebilir (Pösteki, 2012). Hafıza, insan beyninde zamanla yer eden ve öğrenilen bilgilerin ihtiyaç duyulduğunda kullanıldığı bir veri tabanı olmasının yanında, insanlık tarihine yön veren olayların ve kişisel tarihlerin de birer kaydedicisi durumundadır (Nora, 2006; Assmann, 2015). Bu da hafızanın sosyolojik boyutunu ortaya koymaktadır.

Hafıza ile ilgili genel tanımlamalar ele alındığında ortaya çıkan genel kabul; hafızanın sadece geçmişten ibaret olmadığı; geçmişte depolanan imgelerin, olayların ya da kişilerin, şimdiki ve gelecek zamanda depolanacak bilgiler ile ilişkilendirilerek üst üste çakıştırılması olarak ifade edilebilir (Fielding, 2004; Avcıoğlu ve Akın, 2017). Çeşitli alanlarda farklı ve çok kapsamlı çalışmalarla ele alınan hafıza kavramının bu

(29)

çalışmada tüm boyutlarıyla ayrıntılı olarak ele alınması mümkün olamayacaktır. Bu nedenle hafızanın daha çok toplumsal boyutu üzerinde durulacaktır.

2.1.1. Hafızanın Tarihsel Gelişimi

Hafıza kavramını daha iyi anlayabilmek için bu kavramın tarihini ve tarih içerisinde geçirdiği çeşitli sosyal değişimleri de anlamak gerekmektedir (Kırcı, 2015). Bu anlamda hafızanın tarihsel gelişimi, geçmişten günümüze genel hatlarıyla kısaca irdelenmeye çalışılacaktır.

Geçmişin yazılmaya başlaması yani tarih yazımı konusu her ne kadar yazının keşfedilmesi ile başlamış olsa da hafıza kavramının tarihini, sözlü aktarımın yaygın olduğu toplumlar ile başlatmak yerinde olacaktır. İnsanlar, yüzyıllar boyunca soylarını ve atalarının geçmişini birçok farklı biçimde hatırlamaya özen göstermişlerdir. Özellikle yazılı aktarımın olmadığı dönemlerde törenlerin, hatıraların ve sözlü aktarımların geçmişin hatırlanması konusunda önemli bir yeri olduğu görülmektedir (Danziger, 2008). Bu tarz toplumlarda geleceğe taşınmak istenen kültür örüntüleri; hikâyeler, ritüeller ve mitoslar kullanılarak usta çırak ilişkisi şeklinde nesilden nesile aktarılmış ve bu toplumlar geçmişleri ile olan bağlarını bu şekilde kurmuşlardır (Misztal, 2003).

İnsanlık var olduğu günden bu yana, toplumların hafızasını çeşitli yöntemlerle şekillendirmeye çalıştığı ve bunun için de geçmişte kullandığı sembollerden sık sık yararlandığı bilinmektedir. Yazının olmadığı ilk çağlarda, mağara duvarlarına çizilen resim ve semboller bunun ilk örnekleri olarak karşımıza çıkmaktadır (Mellaart,2003). Bu resim ve sembollerle insanların yaşantılarını somutlaştırmak ve kayıt altına almak istediği anlaşılmaktadır. İnsanların inançları doğrultusunda ortaya koyduğu ürünler de hafızanın birer sembolü olarak kabul edilebilir. Antik Yunan döneminde oldukça önemli bir yer edinmiş olan mitosların, bu sembollerin somut birer yansımaları olduğu söylenebilir (Kırcı, 2015). Bu yansımalardan hareketle insanların inançlarını ve kutsal saydıkları güçleri de birtakım sembol ve simgeler kullanarak somutlaştırmaya ve hafızalarında tutmaya çalıştığı ifade edilebilir.

(30)

Sözlü aktarımın kullanıldığı dönemlerde toplumun kültürel değerlerinin korunarak aktarımın sağlanması, disiplinli bir hatırlama sürecini gerektirmiş ve böylece hafıza ve imgelem gücünü birleştiren anımsama teknikleri yani hafıza sanatı ortaya çıkmıştır (Draaisma, 2007). Hafıza sanatı ile unutulmak istenmeyen her bir ögenin, önceden oluşturulan kurgusal mekânlara yerleştirilmesiyle daha kolay akılda kalması sağlanmaya çalışılmıştır. Bu sisteme göre, hatırlanması istenen yazı veya fikirler fiziksel çevredeki bir tablo, heykel, mimari vb. nesnelerin hayalleri ile bağdaştırılarak zihinde oluşturulan kurgusal mekânlar içine yerleştirilir. Bu mekânlar filozoflar tarafından bazen ambar bazen de saray olarak ifade edilmişlerdir. Bu yerleştirmeden sonra kişi hatırlamak istediği her ne ise yarattığı kurgusal mekâna yönelir ve bu mekânlarda dolaşarak aradığına ulaşır (Kırcı, 2015). Bu durum retoriğe dayalı bir eğitimle sistematiğe dökülen hafıza sanatının içerdiği hatırlama sürecinde bilginin organizasyonunun sağlanması için yazınsal kültürün de yükselişini beraberinde getirmiştir (Misztal, 2003).

Antik çağda hafıza üzerine kurulan ve geliştirilen zengin düşünce sistemi din kavramının baskın olduğu Orta Çağ’a gelindiğinde durgunlaşmıştır. Bu çağda sözlü aktarım geçerliliğini korurken artık yazılı aktarım da hatırlamaya yardımcı bir araç haline gelmiştir (Kırcı, 2015).

Orta Çağ’da yazılı aktarım sözlü aktarıma göre hatırlama konusunda daha iyi bir yöntem olarak karşımıza çıkar. Bu dönemde üretilen kitap ve el yazmalarında Hristiyanlığın da ortaya çıkmasıyla birlikte dini içerikli metinler yer almaktadır. Bu yazılı ürünlerde özellikle çizimlerin de bolca yer alması bahsedilen metinlerin hafızaya daha iyi yerleşmesine hizmet etmiştir (Draaisma, 2007). Devam eden süreçte matbaanın bulunmasıyla birlikte yazınsal alanda büyük değişimler yaşanmış ve bu durum bilginin çoğaltılarak daha fazla kişiye aktarılmasını sağlamıştır. Yaşanan bu büyük değişimle hafızanın boyutu daha bilimsel boyutlara taşınırken, bireyin öğrenmesi ve hafızasında tutması gereken bilgi miktarı da gerçekleşen değişim ölçüsünde artmıştır (Kırcı, 2015). Yaşanan bu hızlı değişim karşısında keşfedilmeyi bekleyen bilgilerin kapıları insanlara açılmıştır. Yeni bilgiler karşısında hafıza depoları yetersiz kalmış ve bu bilgiyi muhafaza edebilecek ansiklopediler, sözlükler gibi kalıcı yazınsal ürünler ve bilgiyi insan hafızasından daha fazla depo edebilecek

(31)

arşiv, kütüphane ve müze gibi kurumlar hafıza tarihinde hafızanın yeni merkezleri olarak yer bulmuşlardır (Misztal, 2003).

1800’lü yıllara gelindiğinde; bilim, teknoloji, kültür, sanayileşme, kentleşme gibi alanlarda yaşanan gelişmeler, Orta Çağ’a hâkim olan dini bakış açısının değişmesi, okuryazarlığın üst tabaka ile sınırlı kalmayıp orta sınıfa da hitap etmeye başlaması ve ulus bilincinin oluşmasıyla hafıza tarihi bambaşka bir sürece girecektir (Danziger, 2008). Nitekim bu dönemin yaşanan gelişmelerle birlikte, ileriye doğru ulus-devlet oluşumuna ve devamında kimlik kavramının gelişimine önemli katkıları olacağı görülecektir.

19. yüzyılın önemli olaylarından biri olan sanayi devriminin kültürel anlamda derin bir kırılmanın tetikleyicisi olduğu söylenebilir. Hafıza bu dönemden sonra iki yüzyıl boyunca yeni bir sürece girmiştir. Bu dönem itibari ile hafıza; merkezinde beden olan bir süreç ve objektif, nesnelleştirilmiş, arşiv, kütüphane veya müze tarafından kurumsallaştırılmış olarak devam eden bir süreç olmak üzere iki şekilde korunmuş ve tanımlanmıştır (Kılınçarslan, 2007).

Hafıza, gelişen ve yenilenen teknolojinin etkisi ile birlikte günümüzde de şekillenmeye, arşiv, kütüphane ve müzeler dışında farklı biçimlerde korunmaya devam etmektedir. İnsanlık var olduğu sürece de format değiştirerek farklı şekillerde korunmaya devam edeceği ifade edilebilir.

2.1.2. Hafıza ve Kimlik Oluşumu

Hafıza ve kimlik birbiriyle ilintili kavramlardır. Kimliğin oluşmasında hafızanın etkili olduğu söylenebilir. Kimlik kavramı, genel manada, bireysel veya toplumsal açıdan, kendilerinin ne olduğunu düşünen insanların gerçekte kim olduklarını ve bunun nasıl inşa edildiğini anlatır (Smith, 2005). Kimliğin inşası ise kendi öznelliğimizi başkalarından ayıran sınırların yeniden çizilmesi, kendi konumumuza ilişkin haritaların yeniden oluşturulması sürecini ifade eder (Aytaç, 2013). Kimliğin oluşabilmesi için, geçmiş, bugün ve gelecek arasında belirli bir bağ ve tutarlılığın olması gerekmektedir (Bourdieu, 1984). Bu üç zaman boyutu arasında kopukluk olması durumunda toplumsal hafızada bir düzen, süreklilik ve birlik olmayacak ve

(32)

sonuç olarak toplumun kimliği de oluşamayacaktır (Öztürk, 2007). Birey ve toplum birbiriyle etkileşime girip, geçmiş, bugün ve gelecek arasında bağ kurarak toplumsal hafızayı korur bunun yanında kimliklerini de oluştururlar (Kratochwil, 2006). Gelenek ve görenekler, örf ve adetler, töreler, mitoslar, ritüeller, özel günler ve kutlamalar kimliklerin şekillenmesini ve toplumların benzer değerler etrafında bir arada yaşamasını sağlar (Çetin, 2009; Bilgin, 2013).

Kimlik kavramı “şartlara, durumlara, zamana, çevresel etmenlere, insanlara göre şekillenebilir” ve birbirinden farklı temsiller içerebilir (Güvenç, 1997; Bilgin, 2007). Bu anlamda bireylerden kendi kimliklerinin yanında kendilerini ait hissettikleri toplumun, toplumsal ve ulusal kimliklerine de sahip olmaları beklenir. Ortak kimlik ya da biz kimliği dediğimiz bu kimlik türüne sahip olan birey ve toplumlar; köklerini, tarihlerini ve kültürlerini benimseyip tanımlayarak kendilerini içinde bulundukları topluluğa ait hissederler (Assmann, 2015). Ortak geçmişler, bunu birlikte yaşayan toplumların hafızalarında benzer izler bırakır. Toplumların ortak yaşantıları, oluşturdukları simgeler ve onlara yüklenen anlamlar, o toplumda ortak bir iletişim ağının oluşmasını sağlar ve bu da ulusal kimlikleri pekiştirir (Karatekin vd., 2017). Bilgin’in ulusal kimlik açıklamasının da ortak geçmişle bağlantılı olduğu söylenebilir. Ulusal kimlik, geçmiş, tarih ve geçmişin mirası ile kurulur ve birtakım semboller, anılar, sanat eserleri, töreler, alışkanlıklar, değerler ve inançlarla yüklü bir gelenekten, geçmişin mirasından, kısaca toplumsal hafızadan hareketle inşa edilir (Bilgin, 2007). Kimlik kavramının ulus devletleri oluşturan temel kavramlardan biri olduğu söylenebilir. Ulus-devlet düşüncesinde etnik kökenler ve farklı geçmişlere sahip olma durumu dikkate alınmayarak toplumun tek ve ortak çatı altında yani “ulusal kimlik etrafında bir araya getirilmesi” esas olmaktadır (Kırcı, 2015). Ulusal kimlik kavramı, toplumsal hafızanın gelişmesinde bu özelliğinden dolayı oldukça etkili bir rol oynamaktadır (Güvenç, 1997).

2.1.3. Hafıza ve Mekân

Mekân, toplumsal hafızada yer edinmiş yaşanmışlıkları içinde saklayan, geçmiş ve geleceği birbirine bağlayan en önemli araçlardan biridir: Muhafaza eder, yeniden

(33)

üretir, yeniden sunar ve hatırlatma görevi üstlenir (Halbwachs, 1992; Pösteki, 2012). Mekân sahip olduğu bu özelliklerin yanında, yeni anlamlar kazanarak nesilden nesle aktarılmaya devam eder. Mekânın devamlılığı, mekâna yüklenen bu anlamların ve mekânın sahip olduğu değerlerin de sürekliliği ile doğru orantılıdır (Sarıkaya Levent, 2017). Toplumsal hafızanın mekâna ihtiyacı vardır çünkü toplum ve mekân birbirinden bağımsız düşünülemez. Mekân bir taraftan toplumsal yaşanmışlıklara ev sahipliği yaparken diğer taraftan toplum da mekânı şekillendirmektedir (Benjamin, 1995; Turgut, 2013).

Alver (2013) mekânın, oluşturulduğu andan itibaren orada yaşanılan her şeyi bir ayna gibi yansıttığını ifade eder. O mekânda yaşanan her şey bu aynada yansır ve kendine yer bulur. Sokaklar, evler, parklar, caddeler, binalar, camiler, hanlar yapıldıkları andan bu yana sürekli dönüşüme uğrarlar. İnsan ise yaşam sürdüğü mekânlarda tasarruflarda bulunan ve bu dönüşüm sürecinde aktif rol oynayan aktör konumundadır (Alver, 2013). Görüldüğü gibi insanlar mekânları yalnızca salt fiziksel yerler olarak görmezler aynı zamanda yoruma dayalı ve bilişsel süreçler aracılığıyla mekânı anlamlandırma konusunda aktif rol alırlar (Pløger, 2001; Asiliskender, 2006). Bu da bir mekânın, insanlar tarafından isimlendirilmeden, o mekâna bir kimlik atfedilmeden ve o mekân tanımlanmadan, bir mekân olamayacağı anlamına gelmektedir (Gieryn, 2000).

Assmann mekânları hafızanın muhafaza edilip saklandığı depolar olarak tanımlar. Ona göre mekânlar, toplumların ortak hafızası üzerine giydirilen özel uzaysal yapılardır. Toplumsal hafıza, mekânlara ruh ve şekil verirken aynı zamanda orayı kendine özgü bir yer kılar ve orada hayat sürer (Assmann, 2015). Mekânlar bu şekilde, toplumsal hafızada iz bırakarak somutlaşır ve yersel aidiyetin merkezi haline dönüşürler. Bununla birlikte, toplumsal hayatın, zihinsel ve algısal dünyanın içine sızan, bunları dönüştürüp şekillendiren bir gerçeklik olarak ön plana çıkarlar (Aytaç, 2013).

Mekânlar sadece örülü duvarların arasında barınmak amacıyla oluşturulmuş yapılar değil aksine gündelik yaşama dair pratikleri, gelenek ve görenekleri, ortak yaşantıları ve ortak hafızayı içinde biriktiren yapılardır (Aytaç, 2006). Mekânın zamanla oluşan ve tüm topluma ait bir hafızası vardır. Mekân içinde üretilen sosyal ilişkiler, mekâna ait hafızanın bir parçası haline gelirken tarih içinde eklemlenerek mekânı

(34)

şekillendirdiği, onu tekrar ürettiği ve böylece zamanla mekânın ruhunun oluştuğu söylenebilir (Rossi, 2006). Görüldüğü gibi mekân, üzerinde birtakım insan ya da toplulukların yaşadığı fiziksel yer olmanın ötesinde bir anlam ifade etmektedir. Bu anlamda mekânın iki farklı şekilde kavramsallaştırıldığı söylenebilir:

Birincisinde mekân; onu kullananlardan bağımsız, homojen boş bir taşıyıcı olarak tasvir edilen ölçülebilir ve tanımı yapılabilir fiziksel özelliklere sahip bir yer olarak görülür. İkincisinde ise; onu kullananlar tarafından şekillendirilen dinamik bir alan olarak kavramsallaştırılan, aklın, duygunun ve hafızanın önemli rol oynadığı algılanabilir bir alan olarak görülmektedir (Şumnu, 2002). Bu anlamda bizi saran ve sarmalayan mekânların barınak olmanın ötesinde, kim olduğumuza, nereye ait olduğumuza ve gelecekte kim olacağımıza dair mesajlar veren toplumsal hafızanın taşıyıcıları olduğu söylenebilir.

Geçmiş hafıza sayesinde zihinde depo edilir ve hatırlama yoluyla bu depodan gün yüzüne çıkar. Mekân da zamanla hafıza içinde yer edinmektedir. Hafıza ve mekân ilişkisi bu nedenle toplumsal hafıza için önemlidir (Halbwachs, 1992; Sarıkaya Levent, 2017). Mekânın hafızası üzerinde çalışmaları bulunan Nora, hafızanın hatırlama ve unutma fonksiyonlarının günlük pratikler ve mekân ile doğrudan ilişkili olduğunu ifade eder. Buna bağlı olarak ortaya attığı “lieux de memoire” yani “hafıza

mekânları” kavramı ile mekânın birçok anı ve yaşanmışlıkları muhafaza ettiğine ve

hatırlama eyleminde mekânların önemli bir yere sahip olduğuna vurgu yapar (Nora, 2006; Yates, 2013; Assmann, 2015).

Pösteki ’ye göre ise mekân, bireylerin ve toplumların hafızasının mayalandığı yerlerdir. Aynı zamanda kişinin duygu ve hatırlama dünyası ile yaşadığı toplum arasında bağ kurmasını sağlayan bir araçtır (Pösteki, 2012). Bu nedenle bireyin sağlıklı toplumsallaşması, yaşamını devam ettirdiği çevre ve mekânların ona sıklıkla tarihsel gelişimin simge ve sembollerini aktarabilmesine bağlıdır (Çalak, 2012). Böylece yaşanılan çevredeki nesne ve mekânlar, onlar üzerinden tanımlanan alışkanlıklar, çağrışımlar ve deneyimler vasıtasıyla bireysel ve toplumsal hafızanın unsurları ve koruyucuları haline gelir (Ganiç, 2016).

(35)

2.1.4. Hafıza ve Zaman

Hafıza ve zaman arasında güçlü bir bağ olduğu söylenebilir. Zaman kavramı hafıza için ayrı bir öneme sahiptir çünkü zamanın dünü, bugünü ve yarını hafızanın şekillenmesinde önemli rol oynar. Hafıza yapısı itibari ile durağan olmayan zamanla gelişen, dönüşen ve şekillenen bir yapıya sahiptir. Zamanın ise mekân üzerinde etkili olurken dolaylı olarak hafıza üzerinde de etkili olduğu bilinmektedir (Kırcı, 2015). Ulus-devlet düşüncesinin hâkim olduğu küreselleşen dünyada yaşanan hızlı ekonomik ve kültürel değişimler birtakım çözülmeleri de beraberinde getirmiştir (Smith, 2002). Bunun sonucunda da niteliği ve yapısı değişmiş toplumlar ve silinmeye yüz tutan hafızalar oluşmaya başlamıştır. 19.yy’ da sınırları belirgin bir şekilde belli olan şehir duvarlarının yıkılması, ileride sınırları bulunmayan şehirlerin inşasının habercisi olacaktır. Gerek politik, gerek ekonomik gerekse de sosyal dönüşümler sonucunda özellikle I. ve II. Dünya Savaşı sonunda göç etmek zorunda kalan toplumlar, geçmişten getirdikleri köklerini ve mekânlarını bir noktada hafızalarını terk etmeye zorlanmışlardır (Connerton, 2012).

20.yy’ın ikinci yarısından itibaren ise bütün dünyada sanayileşme, mekanikleşme, modern olma çabaları, zamanın etkili kullanımı, hız kavramının öneminin artması, tüketim toplumunun ortaya çıkmasına neden olmuştur. Hayatımızda artık “fastfood” olarak bilinen, hızlı ve kolay tüketim olarak adlandırılan bir kavram oluşmuş, üretim temelli toplumlar; nesnelere ve hıza bağlı olarak çalışan toplumlara dönüşmüşlerdir (Virilio, 1998). Bu değişim ve dönüşüm sürecinde kapitalizmin de etkisiyle hayatın her alanında tüketim hızlanmış ve aynı oranda hafızalar da silinmeye başlamıştır. Çünkü artık hayat kalıcı ve köklü olmaktan ziyade çabuk değişebilen konargöçer bir yapıya dönüşmeye başlamıştır.

Bilim ve teknolojide meydana gelen gelişmeler, insanoğlunun hatırlama, unutma, depolama işlevlerini teknolojik aletlere bırakmasına, zaman geçtikçe, hatırlama ve unutma yetilerini bedensel pratiklerinden çıkarmasına neden olmaktadır. Bu da insanın hafızasını zayıflatmaktadır (Karaarslan, 2014). Toplumlar gelinen noktada artık kültürel ve toplumsal hafızalarını makinelerden izlemekle yetinmeye ve göz göre göre

(36)

hafızalarını silmeye çalışmaktadırlar. Kentlerin oluşumunda büyük yeri ve önemi bulunan tarihi mekânlar, değişimin hızına ve bilişim çağının gereklerine ayak uyduramaz hale gelmiş ve çevrelerini saran yollar, rezidanslar, alışveriş merkezleri gibi devasa yapıların arasında kaybolmaya ve fark edilmemeye başlamışlardır (Kırcı, 2015).

Fotoğraf 2.1.’de İstanbul’daki tarihi bir caminin etrafındaki rezidanslardan ötürü siluetinin bozulmasına ilişkin örnek sunulmuştur.

Fotoğraf 2.1. İstanbul’daki tarihi bir camiden görünüm (URL-5, 2018)

Ayrıca enformasyon yani bütünleşik sistemlerinin gelişmesi bireylerin nesneler ile olan bağlarını zayıflatmış ve elle tutulamayan, dokunulamayan, hissedilemeyen yalnızca görsel olarak kavranabilen hayal ürünlerine dönüşmesine sebep olmuş ve bu durum zamanla mekânları ve hafızaları derinden etkilemeye başlamıştır (Connerton, 2012). Connerton (2012: 124) bu konu hakkında kültürel unutkanlığa etki eden faktörleri şu şekilde belirtmektedir;

“… İnsan yerleşiminin boyutlarının artması, hızın üretilişi ve kurulu bir çevrenin defalarca kasti olarak yıkılışı herkesi etkisi altına alan, yaygın ve güçlü bir kültürel amnezi yaratır; kapitalist üretim süreci de bahsettiğimiz

(37)

bu üç sürecin sırayla ortaya çıkmasına neden olur. Modernite, ya da en azından kapitalist üretim sürecinin ekonomik genişlemesiyle temsil edilen bu bileşeni, kültürel amneziyi kazara değil, tabiatı gereği zorunlu olarak üretir. Unutkanlık kapitalist üretim sürecine içkindir; bu durum kapitalizmin yaşam alanlarına ilişkin bedensel deneyimlerimiz ile bütünleşir”

Hafızanın diri ve canlı tutulmasına yardımcı olan mekânlar ve nesneler “zamana, küreselleşen dünyaya ve kapitalizme” teslim olarak hızla yıkılmaya ve unutulmaya başlamıştır (Giddens, 2004). Yaşanan bu hızlı yıkım genel hafıza mekânlarının özel hafıza taşıyıcılarına dönüşmesine neden olmuştur. Nora’nın da (2006) belirttiği üzere artık hafıza hiçbir yerde bulunmamaktadır. Öyle bir hale gelmiştir ki kendisini gün yüzüne çıkaracak ve karanlıktan kurtaracak insanlara muhtaç bir haldedir (Connerton, 2012). Hafızanın ve hafıza mekânlarının zamana karşı direnmesi, ortaya koyduğu mücadele ve yaşadığı değişim süreci özetlenecek olursa, “Kimlikler çağı tamamen kapandığında ve bilgi çağında tarih yazımı kaçınılmaz hale geldiğinde artık insan-hafıza değildir, o şahsen bir insan-hafıza mekânıdır”. Artık mekânlar değil insanlardır asıl olan ve insanlar artık hafıza mekânlarının kendileri olmuşlardır (Nora, 2006).

2.1.5. Hafıza ve Müzeler

Müze kelimesinin kökeni incelendiğinde “müzelerin mekânı” olarak bilinen ve Yunancada “Mouseion” Latince’de ise “muse” olarak ifade edilen kelimelerden geldiği görülmektedir (Halman, 2008). Müzeler, toplumsal ve tarihsel hafızayı akılda tutma, hatırlama ve hatırlatma görevini yerine getiren mekânlar olarak ön plana çıkmaktadırlar (Dönmez & Kılınçer, 2011).

Geçmişin korunması, hatırlanması ve korunarak geleceğe aktarılmasında önemli rol oynayan müzelere, ilk zamanlarda birer kutsal mekân gözüyle bakıldığı bilinmektedir (Keskin, 2014). Müzelerin Antik Yunan döneminde adanmış bahçe, tapınak ve kutsal mekân olarak kullanılması bunun en büyük göstergesi olarak karşımıza çıkmaktadır (Artun, 2006; Altunbaş & Özdemir, 2012; Onur, 2012). Eski çağda yaşayan uygarlıklarda karşılaşılan mezar gelenekleri incelendiğinde soylu kişilere ait

Şekil

Tablo 3.2. Lawshe tekniği sonucu elde edilen sonuçların kabul aralıkları
Şekil 3.6. Fikrî-ulusal olmayan hafıza mekânı örneği  3.4.1.7. Fikrî-yerel hafıza mekânı
Şekil  3.13.  “Hafıza  mekânı  tek  başına  bir  konu  olarak  işlenmiştir”  kriterine  ilişkin            örnek
Şekil  3.16.  “Hafıza  mekânının  ayırt  edici  özellikleri  incelenmiştir”  kriterine  ilişkin           örnek
+7

Referanslar

Benzer Belgeler

Şerif Hü- seyin'in Arap Hilafeti veya Arap Krallığı emelini Ortadoğu'daki kendi çık.arlan için kaçınırnaması gereken bir fırsat olarak değer- lendiren Ingiltere,

Osmanh topraklanna katildi. 1832-1840 arasmda Kavakh Mehmet Ali Pasa'rnn birlikleri tarafindan isgal edilip, Turk birliklerinin Birinci Dunya Savasr'nda Nablus Meydan

dersinin …...tarihinde yapılan sınavının sonucuna aşağıda açıkladığım nedenle itiraz ediyorum.. Gereğini

Şekil 6.19’da görüldüğü üzere NACA 9412 AIRFOIL ile geliştirilen Savonius rüzgar çarkı için elde edilen C t değerleri klasik Savonius rüzgar türbinine göre

ni bilgiyle eskiler arasında ilişkiler kur- mak ve çıkarımlar yapmak üzerine prog- ramlanmıştır; biz istesek de istemesek de bu program hayli etkin bir şekilde çalışır.

Ancak kısa süreli hafızadaki bilgiler belir- li bir süre tekrarlanırsa uzun süreli hafızaya atı- lır.. Kısa süreli hafıza için oluşturulan zayıf hüc- re

Şâir aşağıdaki beyitte sevgiliyi, şiir geleneğimizde olduğu gibi yay kaşlı olarak tasvir etmiştir.. ‘Âşığın yüreği dâima yaralıdır fakat sevgiliden gelen

Bulunan sonuçlar arasındaki göreli (rölatif) farkın % 29 olduğu görülmektedir. TSM-3 üzerinde gerçekleştirilen analizlerin sonucunda, doğrusal yük dağılımı ile