• Sonuç bulunamadı

Anadolu'daki Ermeni vatandaşlarımız

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Anadolu'daki Ermeni vatandaşlarımız"

Copied!
1
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

Anadolu ’daki Ermeni vatandaşlarımız

ÇAN SESİ — Adıyaman'da kalenin arkasındaki Ermeni Mahallesl’nde çanın çağrısına ge­ lenler 150 metre ötedeki Çınarlı CamU’nden gelen ezan sesine koçanlardan farklı değildi.

Adıyaman Kilisesindeki

gizemli tören Ermenilerin günlük

yaşamının bir parçasıydı...

U fuk G Ü LD EM İR

1

Kilisenin ikinci katma çıkan Aram saat tam

19.00’da çanı önce altı son ra da iki kez çaldı.

Çanla birlikte kiliseye giden dış avlunun kapı­ sından süzülerek içeri gi­ renler. Adıyam an’ın göbe ğinde herkese yabancı gelebilecek «Çan sesi», -kilise» gibi kavramlara hiç yabancı durmayan yüzlerdi. Tülbentli, kısa boylu, topluca kadınlar ve kasketli, bıyıklı, yüzleri yanık erkekler.

Adıyaman’da kalenin arkasında yer alan Erme­ ni mahallesinde çanın çağ nsına uyanlar 150 metre ötedeki Çınarlı Camü’den gelen ezan sesine koçan­ lardan hiç farklı değildi. Önde bir kaç yaşlı ka din, arkada bir kaç erkek kilisenin papan Abrahat la birlikte oturduğumuz havuzun önünden yavaş­ ça geçerek kilisenin ana giriş kapısına yöneldiler. Dışardan b akıldığında ki İlse olduğunu anlamak güç olan iki katlı yapı­ nın önünde ayakkabıları­ nı çıkararak giydikleri teiniz terliklerle kiliseye girdiler.

Kadınlar kare biçimin­ deki tabanın arka bölü­ münde, erkekler ise kili­ senin oval bölümünde yüzleri Papaz Abrahat’a dönük biçimde yerlerini aldılar.

Duanın başlamasından bir süre sonra kilisedeki çocuklardan birisi, aydın. Papaz Abrahat’m yanına gelerek anadilinde dua okumaya başladı. Aydın m ince, içli sesi ile nama­ za çok benzer biçimde ye­ re eğilip kalkarak dua e- den bazı kadınlar duygu­ lanmıştı.

Duanın sona ermesin­ den sonra Kutsal İncil in bulunduğu yüksekçe böl­ meye geçen Papaz’m kita­ bı öpmesinin ardından kilisede bulunanlar ayni şeyi yineledi.

Anadolu’nun göbeğinde, müslümanlarm ortasında ilk kez böyle b ir törene tanık olanlara gizem li gö rünen bu tören aslında Adıyaman’da yaşayan Er­ meni yurttaşların günlük yaşamının b ir parçasıydı.

Papaz Abrahat

Adıyaman’daki kilisenin avlusuna açılan kapıyı çaldığımızda kapıyı açan

gejş.ç kız avludaki ağacın

tepesini göstererek •işte

orada* dedi,- Kilisenin av

lusundaki Kara dut ağa­ cının üzerinde aşağıda bekleşen .Aram, Cano ve Aydın için dut silken Pa paz Abrahat, yüzünü ilk kez gördüğü yabancının ağaçta fotoğrafını çekme sine hiç ka rşı' çıkmadık­ tan şonra ağaçtan yere inerek •hoşgeldin* dedi.

Sıcak yüzlü Anadolulu hıristiyan Abrahat havuz başında yer gösterdikten sonra sorulan yanıtlama­ ya başladı.

Elazığlının Türkçesi na sılsa, Rizelinin Türkçesi nasılsa, Abrahat’m Türk­ çesi de Adıyamanlıydi:

— Adıyaman'da kaç hanesiniz?

— t4, aslında daha faz

ladır ama bazılarının ad* değişmiş, o nedenle bit­ miyoruz. Süryani da var­ dır.

— Kiliseniz kaç ya­ şında.

— 450.

— Adıyaman'da baş­ ka kilise var mı?

— Bir haç kilise daha

vardı ama onlar zaman içinde yıkılmış.

— Çocuklar nasıl eğiti­

liyor?

— Norm al okula gidi­ yorlar.

— Kendi geleneklerinizi

Öğretmiyor musunuz? — Evet, biz burada e­

timizden geldiğince bildi- ğimizce öğretiyoruz

« Çocuklara okullarda, sınıflarda adlarından do­ layı bir aksilik çıkıyor mu?* sorusunu ise endi­

şeyle karşılayarak «Ne

aksilik çıkabilir ki, biz asırlardır birlikte yaşıyo­ ruz* dedi.

Kilisenin avlusunu oluş turan evler topluluğunda Ermeni yurttaşlarla Sür- yaniler birlikte yaşıyor.

Adıyaman’da evlenme yaşına gelmiş gençler arasında erkek az bu­ lunduğundan Adıyaman- lı Ermeniler Mardinli Sür yanilerdenC kilisede ya­ şından beklenmeyecek ka dar içli sesiyle dua eden

5 yaşındaki A y dm’m ba­ bası Habib’i -istemişler» ve böylece •Mardinli Sür

yaniler, Adıyamahlı Er- menilerin eniştesi olmuş­ tu.*

Adıyamanlı Ermeni yurt taşların akrabalık bağı salt Süryanilerle değildi.

Çevredeki müslüman yurttaşlar Ermenileri ken dilerinden ayn saymıyor­ du.

Elazığlı rahip

Pal ulu çırak demir ka­ pının içine gömüldüğü ka­ lın briket duvarda büyü­ dükçe bir taş üzerinde duran küçükçe benekli ta şı alarak kapıya dört kez vurdu.

Kapıyı açan Rahip Mo- şe «hoşgeldiniz, A frim telefon etti sizi bekliyor­ dum» dedi. Kapı Elazığ kilisesini içine alan yeşil­ liğe açılıyordu. Başında siyah kumaş üzerine altm sim işlenmiş örtü olan ra­ hip dışardan bakıldığında kilise olduğu pek anlaşıl mayan yapıya doğru yü­ rüdü.

Rahip Moşe masanın üzerinde duran kitaplar­ dan birisini gösteışşrek «bunu ben yazıyorym» dedi. El yazısı, matbaa harfleri kadar düzgündü. Meraklandık:

— Hangi konuda?— Günlük tutuyorum. İlerde tarih olur.

Rahip elektrik ocağının üzerinde kaynayan suyu fincanlara doldurduktan sonra çalışma masasının üzerinde duran nescafe kavanozundan cömertçe aldığı kaşık dolusu kah­

veleri fincanlara boşalt­ tı.

— Burada yalnız mısı­

nız?

— Evet

— Kente inm iyor mu­ sunuz?

— Hayır. — Neden?

— M ühim bir iş olmaz

sa gitmiyorum. Rahipler pek fazla gezmez zaten.

— Çevrenizde oturan­ lasın size bakış açılan na nl?

— Rahatımız yerinde hamdolsun.

— Eskiden burada 64 hıristiyan hane varmış. Şimdi neden 6 tane?

— Başka yerlerde kom

şulan akrabaları vardı. O nlann yanına göçtüler. Ben asla gitm elerini iste­ miyorum. Cemaat dağılı­ yor. Elimde olsa bırak­ mazdım. Am a ne yapar­ sın.

— Burada kimse kal­ mazsa siz ne yapacak­ sınız?

— Bende bir yere gide­

ceğim.

— Nereye?

r— Bir manastıra.

— Hangisine? — Mardin'e.

Rahip Moşe yaşlıca gö­ rünümüne karşın dinç ve sağlıklıydı. Üzerinde sar de, siyah pantolon - göm lek, söyleşi sonrası Palulu çırakla kiliseden ayrılır­ ken arkamızdan «Bir da­

kika* diye bağırdı: «Bir

mektubum var atar mısı­ nız?..

Y A R IN : Hepimiz doğma büyüme buralıyız...

ADIYAMANLI ERMENİLER,

MARDİNLİ SÜRYANİ HABİB’I

İÇGÜVEYİ ALINCA SÜRYANİLER

ERMENİLERİN ENİŞTESİ OLMUŞ...

Kişisel Arşivlerde İstanbul Belleği Taha Toros Arşivi

Referanslar

Benzer Belgeler

hileus'larla dolu şiirleri yüzünden Yunan casusu sanılarak tutuklanan Salih Zeki Ak­ tay sonunda aklanınca, onu gören Haşim, «Ulan casus bile değilmişin»

Bu mülakatta cereyan etmiş olan konuşmalardan çıkan açık netice M.Karahan’m Türkiye’ye vaki olan bu seyahat ve ziyaretinden pek ziyade memnun hissiyat ve

Bu çalışmada, mobil reklamcılık konusunda literatürde yer alan ça- lışmalar hakkında bilgi verilmiş, mobil reklamcılık ve araçlarından bah- sedilmiş, daha sonra da

Yaşamı boyunca bir karşılık bek­ lememiş ki, şimdi beklesinl Ama benim bir hafta boyu beklentim, öfkeye dönüşen beklentim Cevdet Hoca’nın hizmetlerine

İngilizce, Fransızca, İtalyanca, İspanyolca, Latince eski ve Yeni Grekçe, Arapça ve Farsçayı ana dili gibi konuşan Cevat Şakir Türkiye’nin ilk tercüme

Çalışmaya konu olan dokuz filmde incelenen şiddet sahneleri genel olarak ele alındığında; şiddet sahnelerine estetik kazandırmak için, devamlılık kurgusunun tercih edildiği,

«Bu yıl burada, gelecek yıl şu­ rada; bu yıl şunlarla, gelecek yıl bun­ larla çalışırız» gibilerden bir tutuma girmemiş; beş yıl küçük Sahne’de on

Farklı karışım oranlarında ekilmiş yaygın fiğ + tahıl parselleri ile yalın ekilmiş yaygın fiğ, tritikale ve yulaf parsellerinden elde edilen ham kül oranına ilişkin