• Sonuç bulunamadı

Büyükelçi Oğuz Gökmen'in anıları:Bir zamanlar Hariciye:Menemencioğlu, çift aylı kağıdı bana doğru fırlattı

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Büyükelçi Oğuz Gökmen'in anıları:Bir zamanlar Hariciye:Menemencioğlu, çift aylı kağıdı bana doğru fırlattı"

Copied!
1
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

ni~ ?İLı

I ■ f .

t i

Baloda, Numan Bey,

Git arabadan viski

getir” demez mi?

PARİS VE HURİYE, çifte mutluluğun adlarıydı. Numan

Rev'in verdiöi Paris müjdesinden kısa_ bir sure önce İsmet Paşa Kız Enstitüsü'nün genç öğretmen­ lerinden Huriye Hanım'la, Manisa'da baba ocağın­ da evlenmiştik. Artık önümüzde Paris yolları vardı.

PARİS'TE maiyetinde çalışacağım Numan Bey ve

ailesi, eşimi tanımak istiyorlardı. Bekâr olan Nu-

man Bey, hemşiresi Nahide Hanımefendi, yeğenle­

ri Nevin ve Berrin’le oturuyordu.

TAMiSMA Ankara Palas'ta verilecek Cumhuriyet^Bay­

ram, balosunda olacaktı. TÜRKIYE'mn ünlü diplo­ malı veni Paris Büyükelçisi Numan Menemencıoğ- E lV a y n , masada oturacaktık. Az buz bir onur

değildi bu. ,.

NİHAYET tarihi gün geldi. Ben, frakımı giydim, eşim Huriye de İsmet Paşa Enstitüsü'ndeki arkadaşları­

nın göz nuru ile diktikleri gelinliğinden bir çırpıda salonuna « M *

-m

i « » Onüparm.HHU » j A

«

verim almıştı. Yanında, kardeşi, yeğenleri Şadi Kavur ve Settar İlksel vardı. Bizler de onlara katıl-

f t ' NaWd. Hw.m, kızlar, Nevin ve Berrin, Huriye

ile birbirlerine çok çabuk kaynaştılar.

AZ SONRA, masaya o günlerin moda içkisi bol le ,

koca iki kâsede geldi. Ucuz zan ve pfatık bir irkivdı Bevaz şarap, gazoz, biraz likör veya kon vakVkarışımı bir içkiydi. İçine ince ince doğranmış elma, armut dilimleri konurdu, ^ suyu"- içmek­ ten cok içkiyle tatlanmış, meyve dilimlerim yemen en hoslan rdTm Ben, Huriye ile dans tan. uygun bîr" S a n kollarken, 'birden Numen Bey in davudi sesini duydum, “ Haydi bakalım, kalk da sefaret

kâtioliâi aörevfne başla bakalım. Arabamda, bir şfşeviskPvar, şoför Mehmet Efendiden al da onu

r a«î1m a kavnar sular dökülmüş gibi oldum. Ankara

BAp$a la i,n dyöner kap.s,n, geçerken, dönen kap, ka-

nallarıyla benim de başım dönüyordu. Numan

B e y 'in Y vaktiyle Hltler tarafından h»dıye_ edildiği söylenen açık devasa bir Mercedes 'ojüuğunubıh- yordum. Ama onca araba arasında^nasıl ¿utacak, tim Neyse kapıcıya söyleyip, Mehmet Etendiy viskiyi getirttim. Ama şimdi, üstümde i r ® i d®

v ilk iyşişesi koca salonu nasıl ^am o

sırada elinde tepsi önümden geçen bir garson gör­ düm. Kafamda ziller çaldı. Elimi cebime.atıp, gar-

“ 'r b

• A N I •İN C E L E M E • A R A Ş T IR M A

a ı a ı . u m u ^ y . ı n v r ,

i-sonu --- ueş bir de iki buçuk liralığım vardı. Beş lirayı eline tutuşturup, Numan Beyi

. ____Horîim F i h e t t e t a r

UUUI. «---1

sonu durdurdum. Bir

tanîvormusun?” dedim. Elbette tanıyordu. Viskiyi masasına götürmesini, ama önce benim masaya

dönmemi beklemesini söyledim. _ .

a a d c o n memnun -beş lira o zaman çok iyi paraydı- G ben ra h a tla m ış % L i kolumu sallaya salaya ma­

saya döndüm. Ama beni uzaktan gören masa efra dt adeta paniğe kapılmıştı. "Ey’•»"" det g,önerden elleriyle şişe işaretleri yapıyorlardı. Ben yenme otururken garson da viskiyle gorundu. Numan

Beyin o andaki tatlı bakışını, başını sallayarak “ Oldu bu iş” deyişini unutamam,

n îîf c e Numan Bey, kendisini kapıda uğurlarken, şı

° b iM e s t daha“ ptı, “ Siz beş on dakika oyalanm,

şoför gelip sizi evinize bırakacak dede

k a r i KOCA Hitler'in hediyesi koca Mercedes e kuru-

Iud evimize döndüğümüzde, cebimdeki son ıkı bu­ çuk îira y 'Zda Mehmet Efendi'nin eline zorla sıkıştır­ dım, Ay başına kadar kuruşumuz kalmamıştı.

Büyükelçi OĞUZ GÖKMEN in anıları

Bir zamanlar

HARİCİYE

Yayına Hazırlayan: Çetin ÖZBAYRAK 2

Menemencioğlu,

“çift a y l ı kâğıdı

bana doğru fırlattı

(ON PAPEN'la M i

laesleiimla sonu ıiuyordu

1 N um an Me- > n em en cioğ- lu , 2. D ün ya S a v a şı sıra sın d a Türk Haricıyesi'nin bir numaralı ad am ıyd ı. D ip lom asi alan ın da uluslararası bir ünü vardı.

HİTLER'İN B A Ş B A K A N I Y D I :S ," ,t e B İ R YILDIZ

önemli isimlerinden biriydi. Hitler'e başbakanlık yapmış, savaşın en hızlı günle­ rinde, Ankara'da büyükelçi olarak bulunuyordu, fiu politika ustasının tüm çaba­ sı, Türkiye'yi Almanya'nın yanında savaşa sokm aktı. Oğuz Gökmen'e yaptığı da­ vet ise, bu genç memurun az kalsın başım yakacaktı.

• Başkentimiz uluslararası ilişkilerin ko­

layca izlenebileceği bir gözetleme kule-

siydi adeta. Bu garip atmosfer içinde, ta­

rafsızlığımıza gölge düşürecek her dav­

ranıştan özenle kaçınılıyordu...

• Yabancı elçiliklerin davetlerine, şimdi olduğu

gibi rastgele, paldır küldür, gidilmezdi. Ba­

kanların gidişi bile, kurallara bağlanmıştı. İşin di­

siplini vardı. Davetiyelerin hepsi, bakanlıkta top­

lanır, çeşitli değerlendirmeler yapılırdı...

H

A R İ C İ Y E ' Y E girdi­ ğimiz 1940 yılı eylülün­ de, 2. D ünya Savaşı tüm çevrem izi sarm ış, ge­ nişleyerek devam ediyordu. İngiltere ve Fransa ile yapılan ittifak anlaşmalarına rağmen, Hariciye, ülkemizi savaş fela­ ketinin dışında tutacak çareler arıyor, olağanüstü bir çaba harcıyordu.

0 tarih lerd e, İngiltere, Fransa, Sovyetler Birliği ve

Almanya'nın en gözde ve en seçkin diplomatları Ankara'da toplanmışlardı. Ankara Palas, Karpiç gibi ünlü merkezlerde casusluk hikayeleri an latılı­ yordu. Pek çokülkeninbüyük- elçiliği, birbirlerini yakın markaja almış, en ufak olay­ lardan sonuçlar çıkarabilme çabasm daydı. Başkentimiz, uluslararası ilişkilerin, kolay­ lıkla ve sağlıklı biçimde izlene­ bileceği bir gözetleme kule- siydi adeta. Bu garip atmosfer içinde, tarafsız tutum umuza gölge düşürebilecek her türlü davranıştan dikkatle ve özenle kaçınılıyordu.

Bakanlık ve özellikle Genel Sekreter Num an M enem en­

cioğlu , Almanlar ve M ütte­

fikler onuruna ayrı ayrı davet­ ler düzenlerdi. Yaz aylarında davetler Çiftlik'teki Marma­

ra Köşkü'nde yapılırdı._ Ko­

nuklar, döner kebap tezgahla­ rıyla zenginleştirilmiş çekici büfelerde ağırlanır, müzik eşli­ ğinde danslar edilir, daha çok da küme küme gruplar halinde politika konuşulup dedikodu alışverişi yapılırdı.

TİTİZ TEDBİRLER

D

a v e t l e r elar, büyük özenle seçi­ çağrılan­ lirdi. Savaşa girmemiş ülkelerin tarafsız diplomatları, sırasına ve gereğine göre kâh bir tarafa, kah öteki tarafa da­ vet olunurdu. Genel müdürle­ rimiz ile müdürlerimizin yanı sıra, zaman zaman biz küçük rütbeliler de, kendimizi bu da­ vetlerde bulurduk. Benzeri bir düzen içinde, yabancı büyük­ elçilikler de, sık sık davetler, yaparlardı. F akat bu p a r ti­ lere, şimdi olduğu gibi rastgele, paldır küldür gidilemezdi. Ba­ kanların gidişi bile, belirli ku­ rallara bağlanmıştı. İşin bir disiplini vardı. Yabancı elçi­ liklerden gelen davetiyelerin hepsi Bakanlıkla toplanır, çe­ şidi değerlendirmeler yapıla­ rak, uygun görüldüğünde sa­ hiplerine dağıtılırdı. Bu tür davetlerin gedikli müşterileri sayılan ve sefirden sefire dev­ redilen “dostlar” listesindeki sosyete mensuplarının da bu uygulama kapsamında olduk­ ları söylenirdi. Bu arada dave­ te gideceklere, bazı rica ve tel­ kinlerde de bulunulurdu. Bu titiz tedbirler, savaş günleri­ nin kaçınılmaz koşullarından doğuyor ve yanlış anlamalara yol açacak, pireyi deve haline

f

tetirecek boşboğazlıkları ön­ emeyi amaçlıyordu.

Uygulamayı bozanlar için ne yapılırdı bilemiyorum, ama o sıralarda başımdan geçen bir olay, kendime üstün güven duyduğum bir sırada, az kal­ sın meslek hayatımı sona erdi­ recekti

IDevemi Sa. 21. Sü.Fdel

Referanslar

Benzer Belgeler

Hastanın prostat sekresyonunda asido-rezistan basil (ARB) görülmesi; öykü, fizik muayene ve klinik bulgularda prostatite özgü bulguların dışında bulgu olmaması, akciğer

In the following figure, migration of labour force from Turkey leads to economic gains in receiving countries, in terms of economic growth.. This

Rusya’nın bu durumundan ha­ berleri olmayan Dr. Zavriyef ve Bogos Nubar Paşa. Paris’teki faaliyetlerine devam ediyorlar ve bir gün Rusya Büyükelçisine gelerek

Bu çalışmanın amacı ergenlerin saldırganlık ve siber zorbalık davranışları arasın- daki ilişkileri incelemektir. Araştırma 393 ortaöğretim öğrencisi üzerinde

Doğ­ duğu şehri o kadar severdi ki bugün içinde büyük bir kütüp­ hane bulunan binanın kubbele­ rinden birini «Erzurum *tarzı» denilen bir biçimde

permeability are inquired in connection with the questions in the survey with the help of the techniques used during phase two of the implementation study conducted on

Şekil 4.1 Yaprakta Toplam Ekstrakte Edilebilir Çinko (Zn) Konsantrasyonu ve Kritik Sınır Değerlere Göre Dağılımı.. Bitkilerce alınabilir Zn, hali hazırda toprak

“Muhsin Ertuğrul Yılı” ola­ rak ilan ettiği 1992 yılında Muhsin Ertuğrul prestij ki­ tabı yayınlayacak, Muhsin Ertuğrul Tiyatro Büyük ö d ü lü verilecek