f
t S - 's jr f ’o
j \*|
* > *' * - > * < ' * - - - . ►. -:■ : ■ - * ' f - < - ' ' - - * , ı ~ • - » ,
I
TARİİI v e EHEHİYAT SOHBETİ
{
Prof zaferi hakkında
Bu bahar İtalya seyahatine çı kacağımın arifesinde gazetemizin 23 nisan tarihli nüshasındaki «Tez hibi! Mecmua» başlığile neşredilen edebiyat sohbetinde bu mecmuanın diğer mühim şiirleri anlatılırken Prot zaferine dair manzumeler de bulunduğu işaret edilmişti. Bu se fer notlarımı kurcaladığım sırada bu zaferin 240 inci yıldönümü za manında olduğumuzu anladım. 1123 Hicrî yılı altıncı ayının beşinci gü nü vukua gelen o çok mühim hâ dise 1951 in temmuz sonlarına, ya ni bugünlere rastlıyor. Ruslarla yapageldiğimiz birteviye cenklerin en başındaki o mühim hâdiseye dair, yalnız tarih bilginlerini değil, o hâdisenin o zamanki şi’rimize a- kislerini de «Tezhibli Mecmua» daki misallerle birleştirince tarih ve edebiyatın kaynaşmasından do ğan karma bir sohbet meydana gel miş olacak.
Büyük Petro, bizim -tarihlerde «Timurbaş» diye şöhret bulan İs veç Kralı Onikinci Şarl’a karşı ye nile yenile, en son, döktürdüğü bü yük toplar sayesinde, Poltava za ferini kazanınca Rusyanuı önüne geniş ufuklar açılırken bizim önü müzde de korkunç tehlikeler beli riyordu. Petro’nun emellerini yal nız devlet adamlarımız değil şair lerimiz bile anlamakta idi. Petro- nun Azak kalesini ele geçirmekte ki maksadını mecmuadaki şairler den Dürrî uzun manzumesinin bir beytinde şöyle anlatır:
Destine ermekle bir takrib İle hasn-i Azak Mâlik-I Bahr-1 Siyâh olmak muıd etmiş o lıar Hayır, tehlike yalnız bu kadar değil, bir defa Karadeniz hakimi yetini ele geçirince ondan sonraki emel Îstanbuldur. Şair bu işin ne kadar Rus askerile yapılacağım bi le açıklıyor:
Üç yüz altmış bin kadar hmzir-i merdüm-hâr İle Ilâşe Llllâh şehr-1 İstanbul deyft kasd ettiler Poltava zaferile başı dönen Pet ro ihtiyata bile lüzum görmüyor. Dinyester nehrinin batı kıyısında ki Bender’e sığınarak Türklere İl tica eden İsveç kralım takib için bizim arazimize kırk kilometre de rinliğinde tecavüzden çekinmedi. Rusyaya harb ilânı farz olmuştu Üçüncü Ahmed Baltacı Mehmed Paşayı tekrar sadarete getirip onu Serdar tayin ediyor. Şair yeni Ser darı şöyle metheder:
Hem kemandâr-/ yegâne hem tii- fenk-endâz-ı bâk Hem sahi hem güne güne marifet ten behre-ver Serdar Tunanın deltaya yakın kısmındaki İsakçıya geldi. Mecmu adaki diğer şair Ulvi bu beldeye İshakiye diyor:
Gün begün tayy-1 merâhil ederek devlet ile Gelüp İshâkiye bir kaç gün edindi me’va Bu bir kaç günlük duraklama Tunanın en dolgun olduğu o yere köprü kurup karşıya geçmek için di. Kurulan bu uzun ve sağlam köprüden Serdarın at üstünde geç miş olduğunu gene Ulvî'den öğreni yoruz:
Cesr-i müstahkem ile geçdl de at üstünden Kat-ı menzil ederek geldi Prote amma
— 240 mcı yıldönümü münasebetile —
Yazan;
İsmail Habib Sevük
Halbuki kendisi o geçid yerine altı yedi saatlik bir mesafede bulundu ğu için istediği anda oraya yetiş mesi mümkün. Kazanacağı bu üç beş gün içinde de Sırblardan ve Ulahlardan gelecek imdad kuvvet leri yetişince...
Fakat Baltacı onun bu hesablarım altüst etmenin çaresini bildi. Vâkıa ordunun tam köprü kurmaya hazır lanacağı tirada nehrin karşı kıyı sında düşman askerlerinin görün mesi herkesin canını sıkmıştı. Bi zim eski askeri ıstılahta, öncü kuv vetine «Çerlıacı» denir. Şair Ulvi nin manzumesindeki şu mısra bizim tarafta duyulan hiddeti anlatıyor:
Çıka geldi o mahal çerhacıs: nıel’ûnun Çıka geldi ama Türk askerleri de köprüye falan bakmadan derhal auya atlayıp karşıya geçtikten sonra düşman fırkasını oyalama çengine tutarken bütün gece üç taraftan köprüler kurulduğu için sabahın ilk ışıklarile beraber bütün ordu da geçerek düşman fırkasına hü cum edince kurtulabilen perakende düşman askerleri asıl ordu karar gâhına güçbelâ canatabildiler. Düş manın müstahkem ordu karargâhına bizde «tabur» denir. Ulvi bunu şöy le anlatıyor:
Çerhacisinl bozup tıkadılar ol tâbûre tâ Şair Dürr! de bu ilk karşılaşma
nın başlangıcım:
Hasılı sahn-i vegada ettiler darb-ı hizanı Asker-i mansur ile ciind-i adûy-i
hille-ker Diye anlattıktan sonra asıl ta bura saldırış için şunları söyler: Evvelin tâbûr-ü menhusun perişan
eyleyüp Saldılar tâbûr-U sâni üstüne zir-ü zeber Bütün gece köprüyü geçen Türk ordusu uykusuzluğa bakmadan altı, yedi saatlik cebrî yürüyüşle Sta- naliçe mevkiinde, ikindi vakti, a- yağınm tözde hücum edince daha böyle bir muharebeye beş altı gün lük vakit var derken bir gün içinde uğradığı bu bâdireden şaşkına dö nen Petro, harb meydanını mağlûb vaziyette terkederek sığındığı yer de hafakanlar geçirmektedir. Ora ya da zaten gece bastığı için çeki- lebilmişti. Bu gece belki ordusunun da, hayatının da son gecesi olabi lir.
Evet »on gece. Bütün ağırlıkları yaktırdı. Hâzineyi gömdürdü. Hiç bir ric’at hattı yok. Yukarıda Ta tar kuvvetleri, beride nehri k a- pıyan bender askerleri, yanı başın da Baltacı ordusu. Hem mahsur, hem erzaksız, askerleri ağaç ka buklarını kemirmektedir. Zaten sar’alı olan Çan müthiş bir sar’a nöbeti yakalar. Ertesi sabah ya sün
gü ile bir yol açacak, ya orduslle beraber toptan ölüp gidecek. He yecandan ne yapacağım bilemiyen Çarı, karısı Katerina yatıştırdı. İti dalini bozmıyan bu yaman kadın, gömülen hâzineyi çıkartıp para ve mücevher namına ne varsa hepsini Baltacıya yollar. Şair Dürrînin Pet- royu Baltacıya karşı şu suretle yal vartmasını mübalâğa sanmamalı: Kal’e vü cebhane vü top ü tüfeng ü
memleket Vîreyim her nâ dilersen ey vezir-i
müftehar Tek beni âzâd edüp affet günâh ü
cürmümü Ben hata ettimse sen eyle atâ ey dâdger Petro, dört kaleden vazgeçmek, îstanbulda elçi bulunduramamak, Çarın diğer krallardan aşağı sayıl masına razı olmak gibi, Cevdet Pa şanın tâbirde «hiç bir hükümdarın kabul edemiyeceği* ağır şartlara boyun eğdi. Sonra?
Bu işin sonrası İki buçuk asırdır münakaşa edilir. Bazıları öyle bir zafer kazanan Baltacının Liminiye nefyedilerek cezalandırılmasını en acı bir haksızlık gibi gördükleri halde diğer bazıları da öyle bir fır sat ele geçmişken Petroyu temiz leyerek başımıza Rus devletini mu sallat ettiği için Baltacıyı hâlâ lâ- netleyip dururlar. Bu sonuncular, galiba nehirlerin bir musluktan çı kabileceğini sanmaktadırlar. Ruslar Avrupalılaşma yoluna girdikten ve biz ters yolu tuttuktan sonra ola cak olanlar nasıl olsa olacaktı. İki buçuk asrın ötesindeki Prot hâlâ bir ibret dersi gibi duruyor.
Tunavı böyle geçen Serdar Din yester ile Prot nehirleri arasındaki Basarabyava girerek Protun sol kı yısını takib ile yukarı doğru iler liyor. Rus çarı ise bu nehri doğu dan batıya daha evvel geçip Buğ- dana girerek cenubdaki Tunaya doğru inmektedir. Petro bu suret le nehrin batısından aşağı yürür ken bizim Serdar da aynı nehrin doğusundan yukarı doğru çıktığı sıralarda, bir aralık iki ordu neh rin iki kıyısında karşı karşıya bir hizaya geldikleri halde Baltacı hiç aldırmıyarak yoluna devam eder. Belli, maksadı Rus ordusunun ar kasını kesmektir. «Falcı geçidi» denen yere varınca durdu. Oradan nehrin sağma geçecek. Mecmuada ki şiirlerin başlığında bu ' ‘ere
«Hoşgeçti» denilmektedir. Anlaşı lan oradan geçişin hayırlı bir so nuca varması dolayısile hâdiseden sonra bu isim verilmiş olacak.
Peki Petro gibi o kadar tecrü beler geçirmiş bir kumandan neye böyle kendi arkasını tehlikeye ko yacak şekilde Protun sağ kıyısın dan ilerler? Şark ve garb tarihleri bu hususta etraflı malûmat veriyor. Petro’nun Rumanya içerisine Türk ordusundan önce girmek istemesi ayaklanmağa hazır olup kendine teminat vermiş olan bütün hıristi- van topluluklarından istifade ede bilmek içindi. Buğdan ve Ulah bey likleri Rus ordusunun zahiresini temin edecekleri gibi mühim kuv vetler de göndereceklerdir. Sırblar da on dokuz binlik bir kuvvetle yardıma katılacaklarını bildirdiler, işte Petro bu cazibeli nimetleri ka çırmamak için Buğdan içerlerinde ilerleyip gidiyor.
Fakat hesablarm hepsi üstüste tersine döndü. Buğdan topraklan çekirge istilâsına uğradıklarından orsı zahire veremediği gibi daha berideki Ulah beyinin lıiyaneti de bizim taraftan anlaşıldığı İçin, ya kayı kurtarmak emelile, Ulah Beyi topladığı bütün zahireleri bize ve riverdi. Sırlılardan da hâlâ hiç bir eser yok. İşte Petro bu vaziyette iken Baltacının Falcıdan protu geçmek istediğini öğrenince bu ge çişi önlemek üzere oraya kuvvetli bir askerî müfreze yolladı. Bu kuv vet pekâlâ Türklerin köprü kurma sını önliyebilir. Önliyemese bile Türklerin oraya köprü kurması beş altı günlük bir zamana bağlıdır.
Taha Toros Arşivi