• Sonuç bulunamadı

Sabahattin Ali'nin "Kuyucaklı Yusuf" romanında sözvarlığı

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Sabahattin Ali'nin "Kuyucaklı Yusuf" romanında sözvarlığı"

Copied!
628
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

T.C.

BALIKESĠR ÜNĠVERSĠTESĠ SOSYAL BĠLĠMLER ENSTĠTÜSÜ TÜRK DĠLĠ VE EDEBĠYATI ANABĠLĠM DALI

SABAHATTĠN ALĠ’NĠN "KUYUCAKLI YUSUF" ROMANINDA SÖZVARLIĞI

YÜKSEK LĠSANS TEZĠ

Seher ÖZCAN

(2)
(3)

T.C.

BALIKESĠR ÜNĠVERSĠTESĠ SOSYAL BĠLĠMLER ENSTĠTÜSÜ TÜRK DĠLĠ VE EDEBĠYATI ANABĠLĠM DALI

SABAHATTĠN ALĠ’NĠN "KUYUCAKLI YUSUF" ROMANINDA SÖZVARLIĞI

YÜKSEK LĠSANS TEZĠ

Seher ÖZCAN

Tez DanıĢmanı Doç. Dr. Hüseyin DURGUT

(4)
(5)

iii ÖNSÖZ

Dil, duygu ve düĢüncelerin dıĢarıya yansıtılmasını sağlayan en önemli unsurdur. Bir topluma ait duygu ve düĢünceler dil sayesinde gelecek nesillere aktarılır. Toplumları birbirinden ayıran en önemli unsurlar, o toplumların farklı değerleri bünyesinde barındıran kültürleri ve bu kültürel değerlerini yansıtmak için bir vasıta olarak kullanmıĢ oldukları dilleridir.

Dil sayesinde toplumların geçmiĢten bugüne hangi değer yargılarını benimsedikleri, hangi toplumlarla etkileĢim içerisine girmiĢ oldukları ve birbirlerini hangi yönlerden etkilemiĢ oldukları vb. birçok çeĢitli bilgiye ulaĢılabilir.

Toplumların dillerini incelemeye aracılık eden yazılı kaynaklar, yazıldıkları dönemin sosyal ve kültürel yapısını, toplumun benimsemiĢ olduğu dini değerlerini, toplumun hayata bakıĢ açısını ve düĢünce tarzını yansıtması bakımından önemlidirler. Toplumların kültürel değerlerinin incelenmesine kaynaklık eden yazılı metinler ilk baĢta kendilerini meydana getirmiĢ olan ve toplumun birer parçası olan Ģair ve yazarların dünya görüĢünü, düĢünce tarzını yansıtması bakımından da çok önemlidirler. Çünkü kullanmıĢ oldukları dil insanların giyim tarzı gibi onların kiĢiliklerini ve iç dünyalarını dıĢa yansıtan bir vasıtadır.

Sözvarlığı, bir dile veya bir kiĢiye ait kelimelerin tümü olarak adlandırılır. Her Ģair ve yazarın kendine ait bir sözvarlığı vardır. ġairler ve yazarlar sahip oldukları bu sözvarlıklarını kendilerine has bir üslûpla yansıtırlar.

Bu çalıĢmada, Sabahattin Ali‟nin "Kuyucaklı Yusuf" romanındaki sözvarlığının ortaya konulması amaçlanmıĢtır. ÇalıĢmamızda, "Kuyucaklı Yusuf" romanının Yapı Kredi Yayınları tarafından 2017 yılında yayımlanan 74. baskısı esas alınmıĢtır.

ÇalıĢmanın giriĢ kısmında araĢtırmanın problemi, amacı, önemi, varsayımları, sınırlılıkları üzerinde durulmuĢ ve bu konulara açıklık getirilmeye çalıĢılmıĢtır. Sözcük, söz, sözvarlığı ve sözvarlığının içerdiği öğeler tanıtılmıĢ, Sabahattin Ali ve eserleri ile ilgili bilgi verilmiĢtir. Daha sonra romandaki adların kavramsal tasnifi yapılmıĢ, romandaki ikileme ve deyimler tespit edilmiĢ, romanda geçtiği sayfa ve satır numaralarıyla beraber açıklamaları verilmiĢtir. romandaki özel adların dizini hazırlanmıĢtır. Ardından "Kuyucaklı Yusuf" romanının gramatikal dizini hazırlanmıĢtır.

Bu çalıĢmada Sabahattin Ali‟nin "Kuyucaklı Yusuf" romanının sözvarlığının belirlenmesi amaçlanmıĢtır. Yazarın tek bir eseri incelenerek sadece bu eserde kullanmıĢ olduğu kelime ve kavramların, o yazarın sahip olduğu sözvarlığının bütününü yansıtamaması doğaldır. Ancak böyle bir çalıĢma yazarın sözvarlığı ve üslubu ile ilgili çıkarımlarda bulunulmasına katkı sağlaması açısından önemlidir.

(6)

iv

Tez çalıĢmamda konunun belirlenmesinde ve çalıĢmanın hazırlanma sürecinin her aĢamasında engin bilgilerini, tecrübelerini, elinde bulunan kaynaklarını ve değerli zamanlarını esirgemeyerek bana her daim yardımcı olan, danıĢmanlık statüsünü hakkıyla yerine getiren çok kıymetli tez danıĢmanım Doç. Dr. Hüseyin DURGUT‟a; öğrenim süresi boyunca bana kazandırdıkları her Ģey için Türk Dili ve Edebiyatı Anabilim Dalı öğretim üyelerine en içten teĢekkürlerimi sunuyorum. ÇalıĢmamda katkısı bulunan, her zaman anlayıĢlı ve güler yüzlü olan saygıdeğer hocam Tamer KIRCAN‟a; sevgili arkadaĢlarıma ve maddi manevi destekleriyle her zaman arkamda olan kıymetli aileme teĢekkürü bir borç biliyor ve Ģükranlarımı sunuyorum.

(7)

v ÖZET

SABAHATTĠN ALĠ’NĠN "KUYUCAKLI YUSUF" ROMANINDA SÖZVARLIĞI

ÖZCAN, SEHER

Yüksek Lisans, Türk Dili ve Edebiyatı Anabilim Dalı

Tez DanıĢmanı: Doç. Dr. Hüseyin DURGUT

2018, 624 sayfa

Bu çalıĢmada, Sabahattin Ali‟nin "Kuyucaklı Yusuf" adlı romanındaki sözvarlığının ortaya çıkarılması amaçlanmıĢtır. ÇalıĢmanın planlaması için, Doğan Aksan‟ın "Türkçenin Sözvarlığı" adlı eseri temel kaynak olarak seçilmiĢtir.

Bir dilin sözvarlığı, o dili konuĢan toplumun maddi ve manevi kültürünü, dünya görüĢünü yansıtan en önemli araçtır. Toplumun bir parçası olarak, Ģair ve yazarların eserlerinde kullanmıĢ oldukları kelimeler de onların üslubu ile ilgili bilgi vermesi ve hayata bakıĢ açılarını yansıtması bakımından önemlidir.

Bu amaç doğrultusunda öncelikle "sözcük ve sözvarlığı" tanımları yapılmıĢ, sözvarlığının içermiĢ olduğu ögeler ayrıntılı bir biçimde açıklanmıĢ, tez konusuyla ilgili olarak daha önce yapılmıĢ olan çalıĢmalar tanıtılmıĢtır. Yazarın hayatı, sanatı ve "Kuyucaklı Yusuf" adlı romanı üzerine bilgiler verilmiĢtir. Ardından romanda bulunan ögelerin kavram alanlarına göre sınıflandırılması yapılmıĢtır. Eserde bulunan deyimlerin ve ikilemelerin tespiti yapılmıĢ, romanda geçmiĢ oldukları satırlar sayfa numaraları ile beraber verilmiĢtir. Romanda geçen özel adların, kiĢi ve yer adları baĢlığı altında dizini hazırlanmıĢ ve "Kuyucaklı Yusuf" romanının gramatikal dizin çalıĢması yapılmıĢtır. Sonuç olarak da araĢtırmanın bulgularına dayalı olarak elde edilen genel sonuçlara yer verilmiĢ ve önerilerde bulunulmuĢtur. ÇalıĢma ile ilgili kullanılmıĢ olan kaynaklar da çalıĢmanın "Kaynakça" bölümünde liste halinde verilmiĢtir.

(8)

vi

Bu çalıĢma ile Sabahattin Ali‟nin "Kuyucaklı Yusuf" adlı romanının sözvarlığı tespit edilmeye çalıĢılmıĢtır. Yapılan araĢtırmadan çıkarılan sonuçların Türkçenin sözvarlığının tespitine katkıda bulunması amaçlanmıĢtır.

(9)

vii ABSTRACT

THE VOCABULARY IN SABAHATTĠN ALĠ’S NOVEL "KUYUCAKLI YUSUF"

ÖZCAN, SEHER

Master Degree, Turkish Language and Literature Department

Thesis Advisor: Assoc. Dr. Hüseyin DURGUT

2018, 624 pages

This study aims to reveal the vocabulary of Sabahattin Ali's novel "Kuyucaklı Yusuf". For the planning of the work, Doğan Aksan's "Vocabulary of Turkish" was chosen as the main source.

The vocabulary of a language is the most important means of reflecting the material and spiritual culture and world views of the society speaking that language. The words that poets and authors, as a part of the society, use in their works are important in that they give information about their style and reflect their views of life.

In accordance with this purpose, firstly "word and vocabulary" have been defined, the elements in the vocabulary have been explained in detail, and the previous studies on thesis topic have been introduced. Information has been given on the author's life, art and his novel "Kuyucaklı Yusuf". Subsequently, the elements in the novel have been classified according to their concept areas. The idioms and reduplications have been identified and their places in the novel (line-page number) have been given. Proper names in the novel have been indexed under the headings of person and place names and the grammatical index has been prepared for the novel "Kuyucaklı Yusuf". In the conclusion section, the general results obtained based on the findings of the research and suggestions have been presented. The resources used in the study have been listed in the "bibliography" section of the study.

(10)

viii

With this work, it has been aimed to identify the vocabulary in Sabahattin Ali's "Kuyucaklı Yusuf" novel. It has also been aimed that the results obtained from this research contribute to the determination of the vocabulary in Turkish.

(11)

ix Ġçindekiler

ÖNSÖZ ... iii

ÖZET ... v

ABSTRACT ... vii

TABLO VE ġEKĠLLER LĠSTESĠ... xii

KISALTMALAR LĠSTESĠ ... xiii

1. GĠRĠġ ... 1 1.1 PROBLEM ... 1 1. 2. AMAÇ ... 2 1. 3. ÖNEM ... 3 1. 4. VARSAYIMLAR ... 4 1. 5. SINIRLILIKLAR ... 4 1. 6. TANIMLAR ... 4 2. ĠLGĠLĠ ALANYAZIN ... 6 2. 1. KURAMSAL ÇERÇEVE ... 6 2. 1. 1. Sözcük ve Söz ... 6 2. 1. 2. Sözvarlığı ... 7 2. 2. ĠLGĠLĠ ARAġTIRMALAR ... 19 3. YÖNTEM ... 33 3. 1. ARAġTIRMANIN MODELĠ ... 33 3. 2. BĠLGĠ TOPLAMA KAYNAKLARI ... 33

3. 3. BĠLGĠLERĠN TOPLANMASI VE DEĞERLENDĠRĠLMESĠ ... 33

4. BULGULAR VE YORUMLAR... 36 4. 1. SABAHATTĠN ALĠ ... 36 4. 1. 1. Hayatı... 36 4. 1. 2. Sanatı ... 37 4. 1. 3. Eserleri ... 38 4. 2. KUYUCAKLI YUSUF ... 40

4. 2. 1. Kuyucaklı Yusuf Romanının Özeti ... 41

4. 3. 1. Akrabalık ve Yakınlık Adları ... 42

4. 3. 2. Alet ve Araç Adları ... 43

4. 3. 3. Bitki ve Bitkilerle Ġlgili Adlar ... 51

4. 3. 4. Çocuk ve YetiĢkin Oyunları ile Ġlgili Adlar ... 54

(12)

x

4. 3. 6. Dil, Kavim, Millet, Mensubiyet Adları ... 55

4. 3. 7. Dil Bilgisi, Yazma Sanatı, Edebiyatla Ġlgili Adlar ... 56

4.3. 8. Dinî, Manevi Hayat ve Ölümle Ġlgili Adlar ... 59

4. 3. 9. Doğum, Hayat, Hayatın Dönemleri Ġle Ġlgili Adlar ... 62

4. 3. 10. Duyularla AnlaĢılan Adlar ... 64

4. 3. 11. Giyim, KuĢamla Ġlgili Adlar ... 70

4. 3. 12. Günlük YaĢamla Ġlgili Adlar ... 72

4. 3. 13. Hastalık Adları ... 73

4. 3. 14. Hayvanlar ve Hayvancılıkla Ġlgili Adlar ... 74

4. 3. 15. Ġnsan Bedeni ve Organların ĠĢlevleriyle Ġlgili Adlar ... 76

4. 3. 16. Ġnsani Vasıf ve Duygu Adları ... 80

4.3.17. Kalıp Sözler ... 98

4. 3. 18. Maden, Kimya ve Ecza Ġle Ġlgili Adlar ... 98

4. 3. 19. Mekân Adları ... 99

4. 3. 20. Meslek- MeĢguliyet Adları ... 103

4. 3. 21. Ölçü Adları ... 105

4. 3. 22. Renk Adları... 109

4. 3. 23. SavaĢ, Askerlik, Devlet Yönetimi Ġle Ġlgili Adlar ... 110

4. 3. 24. Sayı Adları ... 112

4. 3. 25. Tabiat, Hava Olayları, Gökyüzü ile Ġlgili Adlar ... 113

4. 3. 26. Ticaret, ĠĢ, Para, Maliye Ġle Ġlgili Adlar ... 118

4. 3. 27. Yiyecek, Ġçecek Adları ... 120

4. 3. 28. Yön Adları ... 122

4. 3. 29. Zaman Adları ... 123

4. 4. KUYUCAKLI YUSUF ROMANINDA BULUNAN ATASÖZLERĠ, DEYĠMLER VE ĠKĠLEMELER ... 127

4.4.1. Atasözleri ... 127

4. 4. 2. Deyimler ... 127

4. 4. 2. Ġkilemeler ... 156

4. 5. KUYUCAKLI YUSUF ROMANINDA BULUNAN ALINTILAR ... 173

4. 6. KUYUCAKLI YUSUF ROMANINA AĠT DĠZĠNLER ... 174

4. 6. 1. Özel Adlar Dizini ... 174

(13)

xi

4. 6. 1. 2. Yer Adları ... 184

4. 6. 2. Gramatikal Dizin ... 189

5. SONUÇ VE ÖNERĠLER ... 601

(14)

xii

TABLO VE ġEKĠLLER LĠSTESĠ

Tablo 1. Kuyucaklı Yusuf Romanının Gramatikal Dizininde Ġsim ve Fiillerin

Dağılımı ... 601 Tablo 2. Kuyucaklı Yusuf Romanında Bulunan Alıntılar ve Diğer Sözcükler... 602 Tablo 3. Kuyucaklı Yusuf Romanında Bulunan Alıntıların Dillere Göre Dağılımı 603 Tablo 4. Kuyucaklı Yusuf Romanındaki ġahıs ve Yer Adlarının Dağılımı ... 604 Tablo 5. Kuyucaklı Yusuf Romanındaki Kavramların Dağılımı ... 605

(15)

xiii KISALTMALAR LĠSTESĠ Alm. : Almanca Ar. : Arapça Bulg. : Bulgarca Erm. : Ermenice Far. : Farsça Fr. : Fransızca Ġsp. : Ġspanyolca Ġt. : Ġtalyanca Rum. : Rumca s. : Sayfa TDK : Türk Dil Kurumu T. : Türkçe TS. : Türkçe Sözlük vb. : Ve benzeri vs. : Vesaire Yay. : Yayınları Yun. : Yunanca

(16)

1 1. GĠRĠġ

1.1 PROBLEM

Dil geçmiĢten bugüne insanlar arasında bilgi aktarımını sağlayan, zaman içerisinde kendi kuralları çerçevesinde değiĢimler gösteren bir iletiĢim aracıdır.

Dilin bu zamana kadar birçok çeĢitli tanımı yapılmıĢtır. Örneğin, dili canlı bir varlık olarak nitelendiren Muharrem Ergin‟e göre dilin tanımı Ģu Ģekildedir: "Dil, insanlar arasında anlaĢmayı sağlayan tabiî bir vasıta, kendisine mahsus kanunları olan ve ancak bu kanunlar çerçevesinde geliĢen canlı bir varlık, temeli bilinmeyen zamanlarda atılmıĢ bir gizli antlaĢmalar sistemi, seslerden örülmüĢ içtimaî bir müessesedir." (Ergin, 2012: 3), Doğan Aksan‟a göre ise: "Dil, düĢünce, duygu ve isteklerin, bir toplumda ses ve anlam yönünden ortak olan öğeler ve kurallardan yararlanılarak baĢkalarına aktarılmasını sağlayan, çok yönlü, çok geliĢmiĢ bir dizgedir" (Aksan, 2015a: 55).

Bir dilin sahip olduğu malzemelerin ana kaynağı, ortaya çıkmıĢ olduğu ve ait olduğu toplumun kültürüdür. Dil ile kültür arasında birbirini Ģekillendirme ve devamlılıklarını sağlama açısından sıkı bir bağ vardır. Ait olduğu toplumun kültürü dili Ģekillendirirken, dil de kendisinin bağlı bulunduğu toplumun kültürel değerlerinin daha sonraki gelecek olan nesillere aktarılmasında önemli rol oynar. Ġnsanlar kendi kullanmıĢ oldukları sözleri daha sonraki gelecek kuĢaklara aktarmak veya daha uzun süre muhafaza edebilmek için bazı Ģekillerle onları yansıtmaya çalıĢmıĢlar ve böylece yazıyı ortaya çıkarmıĢlardır. Biz de yazı sayesinde daha eski zamanlarda yaĢamıĢ olan insanların bıraktıkları yazılı belgeler aracılığıyla onların yaĢamı ve kültürel değerleri hakkında bilgi sahibi olabiliriz. Bu Ģekilde bir toplumun kullanmıĢ olduğu dilin malzemeleri (sözcük, atasözü, deyimler, …) incelendiğinde o toplumun kültürel birikimine ait izlere ulaĢılabildiği gibi tarih boyunca ne tür değiĢimlere uğradığı da gözlemlenebilir.

Dil kültürün hem bir parçası hem de onun gelecekteki nesillere aktarılmasında bir taĢıyıcısı görevindedir. "Dil olmasa düĢünce ve duygu da geliĢemezdi, insan topluluğu ilerlemez, bir medeniyet yaratamazdı. Yine kiĢi oğluna vergi olan din hayatı ve sanat hayatı da dil temeli üzerine kurulmuĢlardır." (Banguoğlu, 2015: 10) Edebiyat da dil aracılığı ile ortaya koyulan bir sanat dalıdır ve kültürün de doğal olarak bir parçasıdır. Edebî eserlerde ait olduğu kültürün yansımaları görülür. Bu çok doğaldır çünkü edebî bir eseri meydana getiren yazar, içinde doğup büyüdüğü kültürün izlerini eserine yansıtır. Edebî bir tür olarak roman da toplumun kültürel değer ve özelliklerini çokça yansıtması bakımından önemlidir. Bunun nedeni romanlarda konu edilmiĢ olan olayların belirli bir ortamda ve belirli bir zaman aralığında geçiyor olmasıdır. Edebî metinlerin yazılıĢında doğrudan doğruya bilgi vermek amacı güdülmediği için dolaylı bir Ģekilde de olsa, yazıldıkları

(17)

2

dönemin özelliklerine ulaĢarak dönem ve dönemin yaĢam Ģekli hakkında bilgi sahibi olabiliriz. Bu verilere ulaĢabilmek amacıyla da yazılmıĢ olan eserler üzerinde sözvarlığı çalıĢmalarının yapılması gereklidir.

Yazarlar içinde bulundukları toplumun birer parçasıdırlar ve onların eserleri üzerine yapılan sözvarlığı çalıĢmaları onların dünya görüĢünü ve kavramlar dünyasını yansıtması bakımından önemlidir. Topluma ait bir birey olarak yazar içinde bulunduğu toplumdan ve çevreden ister istemez etkilenir. Her yazar yazmıĢ olduğu eserde diğer yazarlardan farklı bir edebî dil kullanır. Bunun nedeni de kullanmıĢ olduğu üsluptur. Türkçe sözlükte üslup, "Sanatçının görüĢ, duyuĢ, anlayıĢ ve anlatıĢtaki özelliği veya bir türün, bir çağın kendine özgü anlatıĢ biçimi, biçem, tarz, stil." (TS, 2011: 2451) olarak tanımlanmıĢtır. Yazarların eserleri üzerinde yapılmıĢ olan sözvarlığı çalıĢmalarından yola çıkılarak eseri meydana getiren yazarın üslubu ile ilgili çıkarımlarda da bulunulabilir. Bu çalıĢmada da Sabahattin Ali‟nin Kuyucaklı Yusuf adlı romanının sözvarlığı üzerinden yola çıkılarak üslubu ile ilgili yorumlarda bulunulmaya çalıĢılacaktır.

1. 2. AMAÇ

Yapılan bu çalıĢmanın temel amacı, Sabahattin Ali‟nin Kuyucaklı Yusuf romanının sözvarlığının belirlenmesidir. Bu amaç doğrultusunda da aĢağıda bulunan Ģu sorulara cevap aranmaya çalıĢılacaktır:

Sabahattin Ali, Kuyucaklı Yusuf adlı romanında hangi söz ve kelimeleri kullanmıĢtır ve bunların kullanım sıklıkları nelerdir?

Yazar eserinde hangi ikileme ve deyimleri, hangi sıklıkta kullanmıĢtır? Eserde bulunan adlandırmalar hangi kavramsal baĢlıklar altında sınıflandırılabilir?

Yazar eserinde hangi dillerden daha çok alıntıda bulunmuĢtur ve eserde bulunan alıntı kelimelerin yazarın üslubuna etkileri nelerdir?

Kuyucaklı Yusuf romanından hareket ederek yazarın üslubu ile ilgili hangi çıkarımlarda bulunulabilir?

(18)

3 1. 3. ÖNEM

Sözvarlığı bir dilin sahip olduğu kelimelerin tümünü oluĢturur. Bir dilin sözvarlığını ait olduğu toplumun kültürü Ģekillendirirken, dil de ait olduğu toplumun kültürel değerlerinin gelecek kuĢaklara aktarılmasında aracı olarak önemli bir göreve sahiptir.

"Her millet dilini ve kültürünü yüzyıllar boyunca yoğurur. Bu esnada o, akan bir nehir gibi, içinden geçtiği her topraktan bazı unsurları alır. Her medenî milletin konuĢma ve yazı dili, karĢılaĢtığı medeniyetlerden alınma kelime ve deyimlerle doludur. Bu bakımdan her milletin dili, o milletin çağlar boyunca yaĢadığı tarihin âdeta özetidir. Dile bu gözle bakılırsa mâna kazanır" (Kaplan, 2012: 143).

Toplumun önemli kültürel değerlerinden olan din, sanat vb. de dil sayesinde gelecek nesillere aktarılırlar. Sanatın bir dalı olarak edebiyat da kendisine, dili malzeme olarak edinmiĢtir, dil sayesinde varlığını ve devamlılığını sürdürmektedir.

Sosyal yaĢamda önemli bir rolü olan dil hem sözlü hem de yazılı olarak karĢımıza çıkar. Yazılı olarak edebiyat alanında da karĢılaĢtığımız dil, yazılmıĢ olan her eserde eseri meydana getiren Ģairin ve yazarın sahip olduğu iç dünyasının, hayata bakıĢ açısının etkisiyle farklılık gösterir. ġair ve yazarların eserlerindeki sözvarlığı incelendiğinde eseri meydana getiren Ģairin sözvarlığının yanında incelenen eserin yazılmıĢ olduğu dönemin dilinin sözvarlığına dair bilgilere de ulaĢılabilir.

Biz de bu çalıĢmamızda Sabahattin Ali‟nin Kuyucaklı Yusuf adlı romanının sözvarlığını tespit etmeye çalıĢtık. Bu çalıĢma için Kuyucaklı Yusuf romanını seçme nedenlerimizden biri romanın yazıldığı dönemdeki romanlardan iĢlemiĢ olduğu konu bakımından farklı ve öncü olmasıdır. Kuyucaklı Yusuf‟un yazıldığı dönemdeki romanların ana konusu BatılılaĢma sorunudur, Kuyucaklı Yusuf‟ta ise yazar toplumsal yapıyı ele alıp, mevcut düzeni sorgulamaya yönelmiĢtir. Diğer bir nedeni de romanın yazarın ilk romanı olmasıdır. BaĢka bir neden de Sabahattin Ali‟nin eserleri üzerine sözvarlığı incelemesinin yapılmamıĢ olmasıdır. Son olarak da romandaki olayların, yazarın da daha önce yaĢamıĢ olduğu Balıkesir çevresinde geçiyor olmasını sayabiliriz.

YapmıĢ olduğumuz bu çalıĢmada Sabahattin Ali‟nin Kuyucaklı Yusuf adlı romanının sözvarlığı ortaya konulmaya çalıĢılmıĢtır. Bu amaçla eserdeki adların kavram alanlarına göre tasnifi yapılmaya, ikileme ve deyimlerin tespit edilip kullanım sıklıkları belirlenmeye, romandaki söz ve sözcüklerin gramatikal dizin çalıĢması ile tespiti yapılmaya ve yapılan bu tespitlerden çıkarımlarda bulunularak bu romanda yazarın kullanmıĢ olduğu üslubu ile ilgili yorumlarda bulunulmaya çalıĢılmıĢtır. Yapılan bu çalıĢma Sabahattin Ali‟nin Kuyucaklı Yusuf adlı romanının sözvarlığını belirlemek, belirlenen sözvarlığından yola çıkarak yazarın üslubu ile

(19)

4

ilgili yorumlarda bulunabilmek ve bu çalıĢmadan sonraki yapılacak olan çalıĢmalara yararlı olabilmek amacıyla yapılmıĢtır.

1. 4. VARSAYIMLAR

Yapılan bu çalıĢma aĢağıdaki varsayımlar doğrultusunda yapılmıĢtır:

1. Sabahattin Ali‟nin Kuyucaklı Yusuf adlı romanı incelendiğinde yazarın üslubu ile ilgili önemli ölçüde çıkarımlarda bulunulabilir.

2. Eser yazıldığı dönemdeki dilin sözvarlığını yansıtması bakımından önemli bir eserdir.

3. Eser, sözvarlığı bakımından çeĢitlilik sahibi bir eserdir.

4. Eser incelendiğinde yazarın hangi kelimeleri daha sık kullandığı belirlenebilir.

1. 5. SINIRLILIKLAR

Yapılan bu çalıĢma, Sabahattin Ali‟nin Kuyucaklı Yusuf adlı romanının sözvarlığının incelenmesiyle sınırlıdır. Eserdeki ikilemelerin, deyimlerin, alıntı kelimelerin tespiti yapılmıĢ ve romandaki adlar kavram alanlarına göre tasnif edilmiĢtir. Eserdeki kelimelerin gramatikal dizini yapılmıĢ ve özel adlar için de ayrı bir dizin hazırlanmıĢtır. Yapılan çalıĢmada, yardımcı sözler oldukları için sözcük türlerine değinilmemiĢtir.

1. 6. TANIMLAR

Deyim: "En az iki sözcükten kurulan, sözcükleri anlam değiĢmesine uğrayıp, yeni bir anlam kazanarak kalıplaĢmıĢ söz öbekleri" (Çotuksöken, 2004: 83)

Dil: "Ġnsanlar arasında anlaĢmayı sağlayan tabiî bir vasıta, kendisine mahsus kanunları olan ve ancak bu kanunlar çerçevesinde geliĢen canlı bir varlık, temeli bilinmeyen zamanlarda atılmıĢ bir gizli antlaĢmalar sistemi, seslerden örülmüĢ içtimaî bir müessesedir" (Ergin, 2012: 3).

Dil Bilimi: "Dillerin yapısını, geliĢmesini, dünyada yayılmasını ve aralarındaki iliĢkileri ses, biçim, anlam ve cümle bilgisi bakımından genel veya karĢılaĢtırmalı olarak inceleyen bilim, lisaniyat, lengüistik, filoloji" (TS, 2011: 665).

(20)

5

Ġkileme: "Anlatım gücünü arttırmak, anlamı pekiĢtirmek, kavramı zenginleĢtirmek amacıyla, aynı sözcüğün tekrar edilmesi veya anlamları birbirine yakın yahut karĢıt olan ya da sesleri birbirini andıran iki sözcüğün yan yana kullanılmasıdır" (Hatiboğlu, 1981: 9)

Söz: "Bir düĢünceyi eksiksiz olarak anlatan kelime dizisi, lakırtı, kelam, laf, kavil" (TS, 2011: 2153).

Sözcük: "Bir ya da birden çok sesbirimin oluĢturduğu, yazıda iki boĢluk arasında yer alan, çoğu kez anlamsal bir birim oluĢturan, söylemde belli bir biçimsel birlik sunan, çeĢitli dizimsel kullanımlarında biçimce ya hiç değiĢmeyen ya da– bükünlerde olduğu gibi- bir bölümüyle değiĢim gösteren eklemli ses ya da sesler öbeği" (Vardar, 2007: 181).

Sözcük Bilimi (Kelime Bilimi): "Bir dilin söz varlığını, yani kelimelerini, türetme ve çekimde görev alan ögelerini, birleĢik kelime, deyim, atasözü ve kalıp söz gibi unsurlarını incelemeye yönelen bu unsurların kökenlerini ve oluĢumlarını araĢtırarak biçim ve anlam açısından geliĢmelerini tespit etmeye çalıĢan bir bilim dalıdır" (Aydın, 2014: 123)

Sözvarlığı: "Bir dildeki sözlerin bütünü, söz hazinesi, söz dağarcığı, sözcük hazinesi, kelime hazinesi, kelime kadrosu, vokabüler" (TS, 2011: 2158).

Üslup: "Sanatçının görüĢ, duyuĢ, anlayıĢ ve anlatıĢtaki özelliği veya bir türün, bir çağın kendine özgü anlatıĢ biçimi, biçem, tarz, stil" (TS, 2011: 2451)

(21)

6

2. ĠLGĠLĠ ALANYAZIN

2. 1. KURAMSAL ÇERÇEVE

Bu bölümde söz, sözcük, sözvarlığı ve sözvarlığının içerdiği öğeler baĢlıkları altında kuramsal bilgilere yer verilmiĢtir.

2. 1. 1. Sözcük ve Söz

Ġnsanlar arasında iletiĢim aracı olan dili oluĢturan en küçük birim sestir. "En küçük gramer birliklerinden en büyük birlik olan cümleye kadar dili meydana getiren bütün Ģekillerin bünyesinde ses adını verdiğimiz en küçük ve en basit dil unsurları bulunur." (Ergin, 2012: 29) Bu en küçük dil birimi olan ses veya seslerin birleĢimiyle meydana gelen birim ise sözcük olarak adlandırılır. Sözcük terimi kelime terimi ile eĢ anlamlıdır ve genellikle yapılan tanımlarda kelime terimi kullanılmıĢtır.

Batı dillerinde wort, mot, word gibi terimlerle adlandırılan sözcük dil bilimcilerce gösterge, belirtke, söz ögesi, simge gibi adlarla ifade edilmiĢtir. Sözcük terimi farklı kaynaklarda farklı tanımlarla açıklanmaya çalıĢılmıĢtır. Yapılan tanımların bazıları Ģu Ģekildedir:

Sözcük terimi Türkçe sözlükte kelime maddesinde Ģu Ģekilde tanımlanmıĢtır: "Anlamlı ses veya ses birliği, söz, sözcük" (TS, 2011: 181). AraĢtırmacılar da sözcük ile ilgili Ģu tanımları yapmıĢlardır:

Muharrem Ergin kelime terimi ile ilgili Ģu tanımı yapmıĢtır: "Kelime, mânâsı veya gramer vazifesi bulunan ve tek baĢına kullanılan ses veya sesler topluluğudur" (Ergin, 2012: 95).

Zeynep Korkmaz da kelimeyi Ģu Ģekilde tanımlamıĢtır: "Kelimeler, bir veya birden çok heceli ses öbeklerinden oluĢmuĢ ve tek baĢlarına zihindeki belirli kavramlara karĢılık olan somut veya soyut söz kalıplarıdır; somut ve soyut kavramlar arasında iliĢki kuran dil birimleridir" (Korkmaz, 2014: 99).

Tahsin Banguoğlu‟ya göre kelime tanımı Ģu Ģekildedir: "Bir dilde bir anlamı (sens) olan tek veya çok heceli ses öbeklerine kelime (mot) deriz: kuĢ, görmek, umutsuz gibi. Bir dilin bütün kelimeleri birden o dilin kelime dağarcığını (vocabulaire) meydana getirir" (Banguoğlu, 2015: 10)

(22)

7

Sözcük ile ilgili kapsamlı bir tanım yapan Berke Vardar‟ın tanımı da Ģu Ģekildedir: "Bir ya da birden çok sesbirim oluĢturduğu, yazıda iki boĢluk arasında yer alan, çoğu kez anlamsal bir birim oluĢturan, söylemde belli bir biçimsel birlik sunan, gibi- bir bölümüyle değiĢim gösteren eklemli ses ya da sesler öbeği" (Vardar, 2007: 181).

Söz kavramı ile ilgili yapılan tanımlar ise Ģu Ģekildedir:

Türkçe Sözlük‟te söz kavramı, "1. Bir düĢünceyi eksiksiz olarak anlatan kelime dizisi, lakırtı, kelam, laf, kavil. 2. Bir veya birkaç heceden oluĢan ve anlamı olan ses birliği, kelime, sözcük. 3. Bir konuyu yazılı veya sözlü olarak açıklamaya yarayan kelime dizisi." (TS, 2011: 2153) olarak tanımlanmıĢtır. Açıklamalı Dilbilim Terimleri Sözlüğü‟nde söz kavramını Berke Vardar Ģu Ģekilde açıklar: "Dilyetisinin kiĢisel bir istenç ve anlak eylemiyle özdeĢleĢen bireysel yanı" (Vardar, 2007: 180).

Tahsin Banguoğlu söz ve sözcük arasındaki iliĢkiyi Ģu Ģekilde açıklar: "Bir dilde bir anlamı (sens) olan tek veya çok heceli ses öbeklerine kelime (mot) deriz: kuĢ, görmek, umutsuz gibi. Bir dilin bütün kelimeleri birden o dilin kelime dağarcığını (vocabulaire) meydana getirir. Kelimelerin bir düĢünceyi bir bütün olarak anlatan düzenli topluluğuna cümle (phrase) adını veririz: Orhan seni evde bekleyecek, gibi. Bir maksadı anlatmak için bir sıra cümleler kullanırız. Buna da söz (discours) deriz. Sözlerle anlaĢmak konuşmak (parler) " (Banguoğlu, 2015: 10).

Sözcükler bir veya birden fazla ses birimlerinden oluĢup tek bir kavramı karĢılarken, sözler ise bir veya birden fazla sözcüğün bir dizi halinde anlam kazanmasıyla oluĢturduğu kavramlardır.

2. 1. 2. Sözvarlığı

Batı dillerinde vocabulaire (Fransızca), vocabulary (Ġngilizce), Wortschatx (Almanca) ve Wortbestand ( Almanca) terimleri ile ifade edilen sözvarlığı Türkçede, kelime hazinesi, sözcük dağarcığı, sözcük dağarı, sözcük gömüsü gibi terimlerle karĢılanmaktadır. Biz de bu çalıĢmamızda sözvarlığı terimini kullanmayı tercih ettik. Sözvarlığı denildiğinde akla ilk olarak bir dilin sahip olduğu sözcükler gelebilir ancak sadece sözcükler değil, dilin kendi bünyesinde oluĢturmuĢ olduğu deyimler, atasözleri ve kalıplaĢmıĢ ifadeler de sözvarlığı kavramı bünyesinde ele alınmalıdır. Sözvarlığı kavramı, "Bir dildeki sözlerin bütünü, söz hazinesi, söz dağarcığı, sözcük hazinesi, kelime hazinesi, kelime kadrosu, vokabüler." (TS, 2011: 2158) olarak tanımlanmıĢtır.

Doğan Aksan sözvarlığı ile ilgili olarak: "Sözvarlığı, sadece bir dilde bir takım seslerin bir araya gelmesiyle kurulmuĢ simgeler, kodlar- ya da dilbilimdeki terimiyle göstergeler- olarak değil, aynı zamanda o dili konuĢan toplumun kavramlar dünyası, maddi ve manevi kültürün yansıtıcısı, dünya görüĢünün bir kesintisi olarak

(23)

8

düĢünülmelidir" (Aksan, 2015: 15). Bir dile ait malzemelerin ana kaynağı, o dilin ait olduğu toplumun kültürüne aittir. Dil ait olduğu kültürün sahip olduğu değerleri gelecek nesillere aktarırken, ait olduğu toplumun kültürü de dili Ģekillendirir.

Toplumlar tarihi süreçte birbirleriyle etkileĢim halinde olmuĢlardır. Toplumların etkileĢim halinde olması dillerinin de birbirinden etkilenmelerine ve diller arasında sözcük alıĢveriĢlerine neden olmuĢtur. Toplumların birbiriyle etkileĢimi dillerin sözvarlıklarını da etkilemiĢtir. Dillerin diğer dillerden almıĢ oldukları dil malzemeleri de dilin sözvarlığı kapsamına giren ögelerdendir.

Dil insanlar arasında iletiĢimi sağlarken zaman içerisinde kendi kuralları çerçevesinde geliĢim ve değiĢim gösterir. Bunun nedeni dilin ait olduğu toplumun da zaman içerisinde değiĢimler yaĢayıp yeni kavramlar oluĢturması veya etkileĢime girdikleri toplumlardan yeni kavramlar edinmeleri dolayısıyladır. Türkçe de her dil gibi ait olduğu toplumun zaman içerisindeki değiĢimini ve kültürel değerlerini gelecek nesillere aktarmakla görevlidir.

Sözvarlığını dilbiliminin alt dallarından olan sözcük bilimi bir diğer adı ile kelime bilimi inceler. Sözcük bilimi, "Bir dilin söz varlığını oluĢturan birimleri ve birimlerin yapılarını ve anlamlarını, birbirleriyle iliĢkilerini, zaman içinde yaĢadığı değiĢim ve geliĢmeleri araĢtıran dil bilimi dalı, leksikoloji." (TS, 2011: 2155) olarak tanımlanmıĢtır. Doğan Aksan sözcükbilimi ile ilgili: " Sözcükbilim, dilin sözvarlığını, yani sözcüklerini, türetmede görev alan biçimbirimlerini, bileĢik sözcük, deyim, atasözü, kalıplaĢmıĢ söz gibi öğelerini incelemeye yönelen, bu öğelerin kökenlerini, oluĢumlarını araĢtırarak biçim ve anlam açsından geliĢmelerini saptamaya çalıĢan bir bilim dalıdır" (Aksan, 2015c: 13).

Dilbilimin kollarından olan, anlambiliminin kelimelerden hareketle anlama yönelmesi ve ad biliminin ise kavramlardan yola çıkıp bu kavramların farklı adlandırılıĢ Ģekillerini inceleyen bir alan olmaları sebebiyle sözvarlığını inceleyen bilim kolları olarak adlandırılabilirler. Böylece sözcük bilimi ile de sıkı bir bağları vardır. (Aydın, 2014: 123)

Doğan Aksan, Türkçenin Gücü adlı eserinde Türkçenin sözvarlığının anlam açısından özelliklerini Ģu Ģekilde sıralamıĢtır:

1) Türkçe, doğadaki varlıkların adlandırılmasında, insana özgü duyguların, insanlar arasındaki iliĢkilerin anlatımında, yaĢam boyu karĢılaĢılan durumların dile getirilmesinde genellikle somut bir anlatım yolundan gider; yine doğadaki varlıklara baĢvurarak, benzetmeler yaparak duyanın zihninde hemen bir imge bir hayal yaratan konuyu, kavramı canlandırıveren bir dildir. Bu özelliğiyle Türkçe, kimi bilginlerce "betimleme gücü olan bir dil" biçiminde nitelenir.

2) Türkçe, anlatım, adlandırma sırasında yine aynı eğilimlerle benzetmelere sık sık baĢvurur; temelini benzetmelerin oluĢturduğu aktarmalarla güçlü bir anlatım sağlar.

(24)

9

3) Türkçe, aynı zamanda bir " ayrıntılı anlatım dili"dir. BaĢka dillerden farklı olarak birçok kavramını kendi oluĢturur. Birçok dilde bir genel kavram olarak bir arada anlatılan konuları ayrı kavramlara dönüĢtürür. Akrabalık adlarında, renk tonlamalarında, baĢka dillerde görülmeyen bir zenginliğe sahiptir. Özellikle Anadolu ağızlarımız somut nesnelerin anlatımında olduğu kadar insanın ruhsal özellik ve davranıĢlarının dile getirilmesinde de çok çeĢitli bir kavramlar dünyası oluĢturmuĢtur.

4) Türkçede kavramların dile getiriliĢi sırasında güçlü bir anlatım sağlamak üzere birden çok sözcüğün bir arada kullanıldığı çeĢitli ikileme‟lere, bu arada hendiadyoin adı verilen ikilemelere baĢvurulduğu görülür. Bugün ev bark, bol bulamat, eksik gedik, dere tepe, dip bucak gibi öğelerde karĢımıza çıkan bu anlatım yolu, Eski Türkçe döneminde de çok yaygındı (Aksan, 13: 45-46).

Doğan Aksan, Türkçenin sözvarlığının temel niteliklerini Türkçenin Sözvarlığı adlı eserinde aĢağıdaki Ģekilde belirlemiĢtir:

1. Türkçenin yapısından gelen güçlü türetme ve birleĢtirme yeteneği, ona somut ve soyut, çeĢitli kavramları kolaylıkla oluĢturma, ayrıntılara inen bir kavramlaĢtırma gücü vermiĢtir. Bu güç, en eski kaynaklarımız olan Köktürk metinlerinden bugüne, hiç eksilmeden süregelmektedir.

2. Türkler, değiĢik toplumlarla kurdukları iliĢkiler sırasında yabancı etkiye büyük ölçüde kapılarını açmıĢ, çoğu zaman yabancı öğeleri kendi öz sözcüklerine yeğlemiĢlerdir. Bunun sonucunda birçok yerli öğenin kaybolup unutularak yabancılarının yerleĢtiği görülmüĢtür.

3. KavramlaĢtırma sırasında Türkçe en çok somut nesnelere, doğaya dayanmakta, böylece kavramları daha canlı olarak dile getirmektedir.

4. Türkçede kelimelerin kullanılıĢı, anlatıma güç veren bir yol olarak çok yaygındır. Bu nitelik ona, tek tek sözcüklerin yanı sıra ayrı bir "kalıplaĢmıĢ öğelerden oluĢmuĢ sözvarlığı" kazandırmıĢtır. EĢanlamlılarla kurulmuĢ ikilemelerin unutulan öğeleri ikilemelerde yaĢamlarını sürdürmektedir.

5. Daha Köktürkçe döneminde Türkçe sözcüklerin geniĢ bir çokanlamlılık gösterdikleri göze çarpmakta, bu durum, dilin bir yazı dili olarak çok daha eskilere uzandığına tanıklık etmektedir.

6. En eski belgelerde bile eĢanlamlıların sayıca çokluğu dikkati çekmekte, asıl ilginç olan, bunların bir bölümünü, birbirine anlamca çok yakın eĢanlamlılar oluĢturmaktadır.

7. Bugün Türkiye Türkçesi yazı dilinde unutulmuĢ, yitirilmiĢ birçok öğe – baĢka dillerde de benzerleri görüldüğü gibi –Türkçenin değiĢik lehçelerinde ve bugünkü Anadolu ağızlarında yaĢamlarını sürdürmektedir (Aksan, 2015: 51-52).

(25)

10

Doğan Aksan söz varlığının içermiĢ olduğu öğeleri de Türkçenin Sözvarlığı adlı eserinde Ģu baĢlıklar altında sıralamıĢtır:

1. Temel Sözvarlığı 2. Yabancı Sözcükler 3. Deyimler

4. Atasözleri

5. ĠliĢki Sözleri (Kalıp Sözler)

6. KalıplaĢmıĢ Sözler 7. Terimler

8. Çeviri Sözcükler (Aksan, 2015: 34- 46)

2. 1. 2. 1. Sözvarlığının Ġçerdiği Öğeler 2. 1. 2. 1. 1. Temel Sözvarlığı

Bir dildeki yerli kelimeler, yani dilin kendi ögelerinden oluĢan kelimeler çekirdek sözcükler veya temel sözvarlığı Ģeklinde adlandırılır. Dillerde nesilden nesile aktarılarak yaĢamını sürdüren bu sözcükler insan ve çevresiyle ilgili önemli kavramları karĢılayan kelimelerdir. Akrabalık adları, sayı adları, organ adları, tarım ve hayvancılıkla ilgili adlar, yiyecek ve içeçekle ilgili adlar vb. insanların günlük yaĢamında ihtiyaç duyduğu en önemli kavramlardır. Bu sözcükler değiĢime uğrasalar da en az değiĢimle günümüze gelebilmiĢ kelimelerdir.

Doğan Aksan‟a göre temel sözvarlığın sınırları : "Ġnsanın organları baĢta olmak üzere onun en doğal gereksinimlerini karĢılayan yemek, içmek, uyumak, gitmek, gelmek, almak, vermek gibi kavramlar, ona en yakın kiĢileri gösteren akrabalık adları, sayılar ve insanın maddi ve manevi kültürü içine gire çeĢitli kavramlar sayılabilir." (Aksan, 2015: 34) Ģeklinde çizmiĢtir.

Ġnsanların manevi düĢünceleri ve dinleri ile ilgili kavramlar da temel sözvarlığı kavramı içerisindedir. Her toplum kabul ettiği dinle ilgili kavramları hangi toplumdan benimsediyse genellikle üzerinde değiĢim yapmadan o dilden olduğu gibi almıĢtır. Bizim dilimizde de Ġslamiyet‟i benimsedikten sonra dini kavramların büyük bölümünün Arapça diğer kısmının ise Farsça olması gibi (Aksan, 2015: 35).

(26)

11 2. 1. 2. 1. 2. Atasözleri

Her dilde var olan atasözleri, ait olduğu toplumun düĢünce tarzını, ahlâkî değerlerini, felsefesini, tarihini, ekonomisini yansıtan özlü sözlerdir. Her toplumun kendi yaĢamsal deneyimleri tarafından ortaya çıktıkları için ait oldukları toplumun kültürel değerleri hakkında bilgi vermektedirler.

Eski kitaplarda mesel, sav olarak adlandırılan atasözü terimi, Batı dillerinde proverbe (Fransızca), sprichwort (Almanca), maxim (Rusça) terimleri ile adlandırılmaktadır. Atasözü ile ilgili birçok tanım yapılmıĢtır:

"Uzun deneme ve gözlemlere dayanılarak söylenmiĢ ve halka mal olmuĢ, öğüt verici nitelikte söz, deme, mesel, sav, darbımesel" (TS, 2011: 180).

"Bilindiği gibi insanoğlunun deneyimlerinden, bilgeliğinden ve benzetme gücünden kaynaklanan atasözleri dünyanın her dilinde vardır; çoğunlukla bir tümce biçiminde oluĢarak bir yargı anlatan, kimi zaman ölçü ve uyakla, söyleyiĢ açısından daha etkili olmaya yönelen sözlerdir" (Aksan, 2015c: 38).

"Ulusların uygarlık yolundaki zengin geliĢmelerinin en söz götürmez tanıklarından birisi, belki de birincisi atasözleridir. Atasözleri, folklorun da en önemli dalıdır. Ulusal sağduyunun içinden süzülüp gelen, arına durulaĢa özetleĢen bu özdeyiĢlerimiz övünç duymamıza yetecek sayıda ve niteliktedir" (Gencan, 1979: 531).

Atasözlerin özellikleri Ģu Ģekilde sıralanabilir:

1. Atasözleri halkın düĢüncesini duygusunu anlatır. Bunun için (Hikmet-ül avâm) da denilir.

2. Ulusaldırlar.

3. Dinî sözlerin yaptığı etkiler gibi kiĢinin ruhunu etkiler. 4. Kesin tavırlıdırlar.

5. Ġnandırıcıdırlar.

6. GeniĢ halk kitlelerinin yüzyıllardan beri geçirdiği denemelerden, bu denemelerden oluĢan düĢüncelerden doğmuĢlardır.

7. Atalarımız kendi baĢlarına gelen ve ders aldıkları olayların kendilerinden sonrakilerin baĢına gelmemesi için ders verici bir biçimde sözler söylemiĢlerdir. Bu sözler rehberlik edici niteliktedirler.

(27)

12 9. KliĢe hâline gelmiĢ sözlerdir.

10. Sözlerde kelimelerin yeri değiĢtirilemez. DeğiĢtirildiği zaman değiĢik anlamlar verebilir.

11. KalıplaĢmıĢ sözlerdir. Kelime eklemek ve çıkarmak sözü bozar. 12. Yalın sözlerdir, anlatımları açıktır.

13. Toplum olaylarını tarafsız olarak aktarırlar, olayların meydana geliĢini, alınması gerekli ders bildirirler.

14. Doğa olaylarının oluĢunu bildirirler. 15. Ahlâkı aĢılarlar, ahlâklı olmayı önerirler. 16. Gelenek, görenekleri yansıtırlar.

17. Yurdun ayrıldığı coğrafî bölgelere göre söyleniĢ alanları vardır. (Bu sözler atasözünün anlamındaki özelliği değiĢtirmez.)

18. Bir veya iki cümleden meydana gelirler. 19. Yol gösterici niteliğe haizdirler.

20. Ġçlerinde bilgece düĢünceler taĢırlar.

21. Çoğunda mecaz vardır. Mecazlı olmayanları da vardır. 22. Atasözlerinde söz sanatları vardır.

23.Atasözlerinde Türk ulusunun zekâsını, kıymetini, duygularını, hayallerini bulmak mümkündür. (Ü. KuĢçu ve H. KuĢçu, 2000: 12-13)

2. 1. 2. 1. 3. Deyimler

Ait oldukları toplumun sözlerinin daha etkili olması ve kalıcılığının arttırılması için kullanılan deyimler, Batı dillerinde Fransızca, locution, expression; Almanca, redensart, ausdruck; Ġngilizce, locution, idiom terimleri ile karĢılanır.

Deyim kavramı Türkçe Sözlükte: "Genellikle gerçek anlamından az çok ayrı, kendine özgü bir anlam taĢıyan kalıplaĢmıĢ söz öbeği, tabir." (TS, 2011: 651) olarak açıklanmıĢtır.

"Deyim belli bir kavramı, belli bir duygu ya da durumu dile getirmek için birden çok sözcüğün bir arada, seyrek olarak da tek bir sözcüğün yan anlamında kullanılmasıyla oluĢan sözdür" (Aksan, 2015c: 35).

(28)

13

"Bir tür sözlüksel birim oluĢturan anlambirim toplaĢması: genellikle öz anlamından az çok ayrı bir anlam içeren kalıplaĢmıĢ söz" (Vardar, 2007: 71).

"En az iki sözcükten kurulan, sözcükleri anlam değiĢmesine uğrayıp, yeni bir anlam kazanarak kalıplaĢmıĢ söz öbeklerine deyim adını veriyoruz" (Çotuksöken, 2004: 83).

Deyimler, atasözleri gibi toplumun kültürünü, düĢünce tarzını, hayata bakıĢ açısını yansıtan öğelerdir. Deyimlerin geçmiĢten bugüne değiĢime uğramadan gelenleri olduğu gibi unutulup yok olmuĢ olanlar ve bazı değiĢimlere uğramıĢ olanlar da vardır.

Deyimlerin ortak özellikleri Ģu Ģekilde sıralanabilir:

1. Deyimlerde hüküm yoktur, bir kararı, bir kanıyı kesin olarak bildirmezler. 2. Anlamlarında genel kural olma özelliği yoktur.

3. Deyimler kliĢeleĢmiĢ ve bağımsız kelime gruplarıdır. 4. Deyimler emir, öğüt vermezler.

5. Deyimler genel bir kural oluĢturmazlar.

6. Deyimler, atasözlerinde yardımcı söz grubu oluĢtururlar. (Gözü çöplükte kalmak) deyimdir. (Horoz ölür, gözü çöplükte kalır) sözü ise hüküm bildirir, atasözüdür. Burada görüldüğü gibi deyim, yardımcı madde olarak kullanılabilir. Ama her atasözünde deyim vardır diye düĢünmek hatalıdır, çünkü yoktur.

7. Deyimlerde mecaz anlam vardır.

8. Deyimler bazen yan yana gelerek atasözlerini oluĢtururlar. Örnek olarak: (Acı patlıcan) bir deyimdir. (Kırağı çalmak) da bir deyimdir. Ancak (Acı patlıcanı kırağı çalmaz) sözü bir atasözüdür.

9. Atasözlerinde denemelere, hükümlere dayanan özellikler vardır, deyimlerde bu yoktur.

10. Atasözlerinde hüküm vardır, deyimlerde yoktur. 11. Deyimlerde genel kural olma özelliği yoktur.

12. Deyimler kalıplaĢmıĢ, kalıplaĢırken de güzellik kazanmıĢ söz gruplarıdır.

13. Deyimlerde hikâye özellikleri de bulunabilir. Deveye (Boynun eğri) demiĢler, (Nerem doğru ki) diye cevap vermiĢ.

14. Her deyimde anlatım güzelliği aramak doğru değildir. Anlatım güzelliği olmayan deyimler de vardır. (Olan oldu.)

(29)

14

15. Deyimler bir duyguyu bir inanıĢı belirtirler. (Büyük sözüme tövbe.) 16. Bazı deyimlerin anlamları yarım bırakılmıĢtır. (Çat kapı…).

17. ĠnanıĢları da deyimlerde bulabiliriz. (Büyük sözüme tövbe.)

18. Deyimlerin mastarlarla kullanılanları da vardır. (Yolu düĢmek, sona ermek.)

19. Deyimler bileĢik kelime hâlinde yazılmalıdır. Yazılırsa deyim özelliğini kaybeder.

20. Deyimlerin, deyim gibi görünen güzel sözlerden fakı kısa zamanda silinip gitmemeleridir.

21. Deyimlerde bazen kafiye özelliği de bulur. (Ġki arada, bir derede.)

22. Deyimler kalıplaĢmıĢ sözlerdir, bunun için kelimelerin yerine baĢkalarını koymak anlamı bozar, hiç olmazsa kuvvetlendirmez. Deyimlerin bugünkü dizilerini bozmak yanlıĢtır.

23. Deyimleri bir anlatım kalıbı olarak görmek mümkündür.

24. Bazı sözler vardır ki sonlarındaki fiilin biçimi değiĢince deyim de değiĢir. (Doğmadık çocuğa don biçmek) bir deyimdir. (DoğmamıĢ çocuğa don biçilmez) ise bir atasözüdür.

25. Deyimler kalıplaĢmıĢ sözlerdir değiĢtirilemez denilmiĢti. Bunun bir kural dıĢı olanı vardır. Deyimlerdeki zamirlerin kiĢileri değiĢebilir.

26. Bazı benzetmeler deyim sayılabilir. (Arıkovanı gibi iĢlemek.)

27. Ġkilemeleri ayrı yazıldığında deyim saymak gereklidir. (Ufak tefek. AĢağı yukarı.)

28. Deyimlerin eskisi de yenisi de vardır. (YeĢil ıĢkı yakmak.)Yeni bir deyimdir.

29. Argo olarak söylenmiĢ sözler de deyim olabilirler. (Yağ çekmek- Dalga geçmek.)

30. Bugün kullanılan güzel sözler ilerde deyim olabilirler.

31.Dualar, yalvarıĢlar deyim Ģeklinde olurlarsa deyim olarak kabul edilirler. (YaĢı benzemesin.)

32. Deyimler gerçek anlamlarında ise baĢka dillere çevrilemezler.

33. Deyimler cümle hâlinde, söz öbeği olarak veya iki sözden oluĢmuĢ bir Ģekilde bulunurlar. (Ü. KuĢçu ve H. KuĢçu, 2000: 14-17)

(30)

15 2. 1. 2. 1. 4. Ġkilemeler

Ġkilemeler dildeki kavramların anlamlarını pekiĢtirmek ve bir Ģeyi daha etkili anlatmak için aynı sözcüklerin tekrarıyla ya da sesleri birbirine benzeyen iki sözcüğün birlikte kullanımıyla oluĢurlar.

"Türkçe sözlükte ikileme kavramı: "Anlamı güçlendirmek için aynı kelimenin tekrarlanması, anlamları birbirine yakın, karĢıt olan veya sesleri birbirini andıran kelimelerin yan yana kullanılması: Yavaş yavaş, irili ufaklı, aşağı yukarı gibi" (TS, 2011: 1165)

Berke Vardar, Açıklamalı Dilbilim Terimleri Sözlüğü‟nde "Anlama güç katmak amacıyla bir birimi, seslemi yineleme, aralarında benzerlik bulunan birimleri art arda kullanma." (Vardar, 2002: 119) olarak tanımlamıĢtır.

Vecihe Hatipoğlu ise Türk Dilinde Ġkileme adlı eserinde ikileme kavramını: "Anlatım gücünü arttırmak, anlamı pekiĢtirmek, kavramı zenginleĢtirmek amacıyla, aynı sözcüğün tekrar edilmesi veya anlamları birbirine yakın yahut karĢıt olan ya da sesleri birbirini andıran iki sözcüğün yan yana kullanılmasıdır." (Hatipoğlu, 1981: 9) diye tanımlamıĢtır.

Fransızcada, redoublement, hendiadyoin; Almancada, verdoppelung, zwillingsformen, hendiadyoin; Ġngilizcede, reduplication dual, hendiadyoin terimleri ile karĢılana ikileme kavramı Osmanlı Türkçesinde, atf- ı tefsirî, terkib- î ihmâli terimleri ile karĢılanmıĢtır. Tarih boyunca Türkçenin her lehçesinde ikilemelerin fazla miktarda bulunması Türkçenin önemli bir özelliğidir.

Vecihe Hatipoğlu Türkçedeki ikilemeler ile ilgili : "Ġkileme Türkçenin zenginliğidir, yaratma gücüdür. Türk düĢüncesindeki anlam bolluğunu kavram inceliğini karĢılamak üzere, sözcük kurar gibi, türlü yönlerden birbiriyle ilgili iki sözcük yan yana getirilir ve yeni bir anlatım yolu yaratılır." (Hatipoğlu, 1981: 9) diyerek ikilemelerin dildeki yerinin ne kadar önemli olduğunu vurgulamaya çalıĢmıĢtır.

Doğan Aksan Türkçenin Gücü adlı eserinde ikilemelerle ilgili Ģu sınıflandırmayı yapmıĢtır:

1) EĢanlamlı sayılabilecek olan ad, sıfat, belirteç gibi sözcük türlerinin hepsinden alınma öğelerle kurulmuĢ, yerli ve yabancı kökenli sözcüklerle oluĢturulmuĢ ikilemeler; yinelemelerle kurulanlar: kol kanat, hesap kitap, yüz surat, para mara vb.

2) KarĢıt anlamlı öğelerden kurulan ikilemeler: dip doruk, irili ufaklı, dost düĢman vb.

(31)

16

a. Yalnızca belli bir eylem, bir oluĢ, bir durum için kullanılanlar: Bu öğeler bir eylemi ses açısından betimleyerek onu daha canlı, daha güçlü bir anlatıma kavuĢturur. Örneğin bıcır bıcır ikilemesi yalnızca, küçük çocukların konuĢmalarını anlatmakta, bir kötülemeyi değil, bir beğenmeyi yansıtmaktadır.

b. Birden çok eylemi betimleyen yansımalı ikilemeler: Örnek olarak patır patır ikilemesi bir yandan, dökülmek eylemini, taneli nesnelerin ses çıkararak dökülüĢünü betimlerken bir yandan da bir patlamayı dile getirir.

c. Dereceleme gösteren yansımalı ikilemeler: Bu tür ikilemeler eylemin, bir oluĢun gerçekleĢtiği anda çıkan sesin yüksekliğine göre ayrı biçimleri bulunan öğelerdir. Örneğin, bir sıvı kaynatılırken kaynamanın gücü ve yüksekliği fıkır fıkır ya da fokur fokur biçimde belirtilmektedir.

ç. Yansımalı ikilemelere dayanan üçlü biçimler: Bu türde, yine sesleri yansıtmak amacıyla kullanılan çın çın çınlamak, homur homur homurdanmak, inim inim inlemek, viyak viyak viyaklamak gibi örnekleri gösterebiliriz.

2. 1. 2. 1. 5. Kalıp Sözler (ĠliĢki Sözleri)

Kalıp sözler de atasözleri ve değimler gibi ait oldukları toplumların kültürel değerlerini ve düĢünce tarzlarını ortaya koyarlar.

Kalıp sözler toplumdaki bireylerin günlük hayatta birbirleriyle iliĢkilerinde kullandıkları bir çeĢit sözlerdir. Kalıp sözler Türkçede günlük hayatta çok yaygın olarak kullanılır. Kalıp sözlere örnek olarak Doğan Aksan, Türkçenin Gücü adlı eserinde verdiği örnekler Ģunlar: Hamile olan kadının çocuğunun dünyaya geliĢi için (Allah kurtarsın, gözünüz aydın, analı babalı büyüsün, ömürlü hayırlı olsun, Allah dört gözden ayırmasın, güle güle büyütün….), niĢanlanma ve evlenme olayı üzerine (Allah mesut etsin, mutluluklar dileriz, Allah bahtından güldürsün…), ölüm olayı karĢısında (baĢınız sağ olsun, Allah sizlere ömür versin, Allah kuvvet versin, Allah taksiratını affetsin, nur içinde yatsın,…), bir kimseden görülen yardım karĢısında (yanı sıra sağ olun, çok teĢekkür ederim, Allah senden razı olsun,…), su getiren için (su gibi aziz ol, su verenlerin çok olsun,…) yeni eve taĢınanlara ( güle güle oturun, …), bir istek belirtmek için ( ateĢini rica edebilir miyim, lütfen kapıyı örter misiniz,…) gibidir. Türkler günlük hayatta karĢılaĢtıkları durumlara karĢılık çeĢitli dileklerini ifade etmek için birçok kalıp söz kullanırlar, bu da davranıĢlarındaki inceliğin etkisini arttırır. (Aksan, 2013: 163-176)

(32)

17 2. 1. 2. 1. 6. KalıplaĢmıĢ Sözler

Bütün dillerde karĢılaĢılan kalıp sözler, ünlü kiĢilerin, hükümdarların, sanatçıların belli durumlarda söyledikleri evrenselleĢmiĢ sözlerdir. Bu sözler anlatım sırasında ifadeyi güçlendirmek için kullanılırlar. Diyojen‟in "Gölge etme, baĢka ihsan istemez(m)", Sezar‟ın söylediği "Sen de mi Brütüs?" vb. sözler kalıplaĢmıĢ sözlerdir (Aksan, 2015: 43).

2. 1. 2. 1. 7. Terimler

Bireylerin toplumsal hayatta karĢılaĢtıkları sanat, bilim, zanaat, spor vb. alanların sahip oldukları kavramlarını karĢılayan sözcüklere terim denir. Terim sözcüğünün farklı kaynaklarda karĢılıkları Ģöyledir:

"Bir bilim, sanat, meslek dalıyla veya bir konu ile ilgili özel ve belirli bir kavramı karĢılayan kelime, ıstılah" (TS, 2011: 2330).

"Dilcilikte bilim, teknik, sanat, zanaat ve spor gibi değiĢik alanlarla ilgili özel kavramları karĢılayan öğelere terim adı verilmektedir" (Aksan, 2014: 175).

"Özel bir bilgi ya da etkinlik alanına, bir bilim, uygulayım ya da uzmanlık dalına özgü sözcük. Terimler uzmanlar arasında etkin bir bildiriĢim sağlanması için gerekli, temel nitelikteki öğelerdir. Genel dilde geçerli olan çokanlamlılığa karĢın, terim alanında tekanlamlılığa yöneliĢ görülür. Bu olguya bağlı olarak daha hızlı bir yenileniĢ süreci ve yaratım etkinliliği gözlemlenir" (Vardar, 2007: 192).

Terimlerin genel niteliklerini Doğan Aksan Ģu Ģekilde belirlemiĢtir:

1. Terimler genel olarak tek anlamlı (monosémique, monosemic, monosemisch) öğelerdir: Bitki bilimindeki çanakyaprak, geometrideki üçgen, dilbilimdeki çekim… gibi.

2. Terimler türetilirken, yeni beliren ya da yerlileĢtirilmek istenen kavramlar karĢılanırken Ģu yollara baĢ vurulmaktadır:

a) Dilin kendi öğelerine yeni anlamlar yükleme yoluyla dilden karĢılama: DiĢçilikteki köprü, marangozluktaki diĢ… gibi.

b) BirleĢtirme: tekel, bilgisayar, atardamar, damar içi, göstergebilim, dilbilim.

c) Canlandırma: Dilin unutulmuĢ, kimi zaman yalnız lehçe ve ağızlarda yaĢayan öğelerinin yeniden kullanım alanına alınması: nicelik, nitelik, alan, tanık.

(33)

18

ç) Çevirme: Bütün dünya dillerinde, çeviri yoluyla yabancı kavramların dile aktarıldığı görülmektedir: fizikötesi, ısıölçer, sesyazar, bilim kurgu vb. gibi.

d) Türetme: Yeni ve yabancı kavramlar, dili kendi kök ve eklerinden türetilen yeni öğelerle karĢılanır: saplantı, seçenek, benzeĢme, önlem, okutman… gibi (Aksan, 2015c: 41).

2. 1. 2. 1. 8. Yabancı Sözcükler (Alıntılar)

Ticari, dinî, siyasi ve sanatsal bir çok nedenlerle toplumlar birbirleriyle iletiĢim halindedirler ve karĢılıklı etkileĢim halinde bulunmalarından dolayı doğal olarak bu etkileĢimden dilleri de etkilenir.

Doğan Aksan, bütün dillerde bulunan sözvarlığını oluĢturan sözcükleri ana yapı olarak iki baĢlık altında incelemiĢtir:

1) Yerli sözcükler,

2. Yabancı sözcükler ya da alınma sözcükler (Aksan, 2015c: 17).

Doğan Aksan, bir yabancı dilden alınan öğeleri Ģu Ģekilde iki bölümde incelemiĢtir:

1) Sözükbilimde alıĢılmıĢ terimleriyle yerleĢmiĢ yabancı sözcükler (Alm. Lehnwort karĢılığı), bir dilin ses eğilim ve kurallarına uymuĢ, yabancılığı artık belli olmayan öğeler. Bunlar, Far. Kaynaklı kösele, çerçeve sözcüklerinin yanı sıra duvar (< Far. Dîvar), kalıp (<Ar. Kālib), surat (<Ar. sūret), … gibi öğelerdir.

2) YerleĢmemiĢ yabancı sözcükler (Alm. Fremdwort) olarak nitelediğimiz örnekler ise dilin ses eğilim ve kurallarına uymayan, yabancılığını hemen belli eden, Türkçedeki oksijen, lokomotif, devalüasyon gibilerdir (Aksan, 2015: 37)

Toplumların birbiri ile etkileĢim halinde olmaları dillerinin de birbirinden etkilenmelerine neden olmuĢtur.

Türkçenin tarihi dönemleri içerisinde yabancı dillerin Türkçeye etkisine bakıldığında: Köktürk yazıtlarındaki yabancı sözcük oranı %1‟in altındadır. Türklerin yerleĢik yaĢama geçtikleri Uygurlar döneminde kabul ettikleri ġamanizm, Budizm, Maniheizm, Hıristiyanlık gibi dinlerin etkisiyle dilimize Sanskritceden, Çinceden, Soğdcadan ve daha baĢka dillerden alınmıĢ sözcükler olmuĢtur, ancak bunların oranı %2 ile %5 arasında değiĢim göstermektedir. Türklerin 10. yüzyılda Ġslâmiyet‟i kabulü ile dilimize Arapça ve Farsça sözcükler girmeye baĢlamıĢtır. 15. yüzyılın sonları- 16. yüzyılın baĢlarında yeni Türkçe dönemindeki verilen eserlerde Arapça ve Farsça öğeleri daha fazla görürüz. Divan Ģiirlerinde Arapça ve Farsça Ģiirlerin örnek alınması, bu Ģiirin konu, biçim, kavram ve geleneklerini benimsemesi,

(34)

19

ayrıca düzyazıda, resmi yazıĢmalarda Osmanlıca adında bir yüksek zümre dilinin ortaya çıkmasına sebep olmuĢ ve bu yüksek zümre ile halkın konuĢma dili arasında büyük farklılıklar oluĢmasına neden olmuĢtur. 1839 Tanzimat Fermanı‟ndan sonra Fransa ile kurulan yakın iliĢkiler sonucu pek çok öğenin Fransızcadan aktarılmasına yol açmıĢtır. Ġkinci Dünya SavaĢı sonrasında Ġngilizcenin bütün dünyada yaygın bir dil olmasıyla Türkiye‟nin Batı ile iliĢkilerinde ön plana çıkmıĢtır. Böylece Ġngilizceden de birçok alanda sözcükler dilimize geçmeye baĢlamıĢtır. Almancadan dilimize geçen sözcük sayısı çok azdır (Aksan, 2015: 135-145).

2. 1. 2. 1. 9. Çeviri Sözcükler

Tarih boyunca toplumlar sürekli olarak birbirleriyle bir etkileĢim halinde olmuĢlardır. Bu etkileĢim toplumların dillerinde de yansımasını gösterir. Toplumlar çeĢitli sebeplerle baĢka toplumlardan sözcük alıĢveriĢinde bulunurlar.

Diller arasında yapılan alıĢveriĢlerde en geniĢ yeri tutan dil birlikleri sözcüklerdir. Ancak diller arasında yapılan alıĢveriĢlerde kimi zaman sözcükler dıĢında farklı öğeleri, hatta kuralları da alabilmekte, bu etkilenme, iliĢkinin ölçüsüyle doğru orantılı olmaktadır. Bir dile giren sözcüklerin yanı sıra, kavramların aktarılması aracılığıyla dile yerleĢen çeviri sözcükler de vardır. Bu sözcükleri 1) Tam çeviri, 2) yarı çeviri, 3) bağımsız çeviri sözcükler, 4) anlamı etkilenenler olarak dört baĢlık altında toplayabiliriz. Türkçenin tarihinde en fazla çeviri öğelere Türklerin Ġslamiyet‟i kabul etmesinden sonra karĢılaĢılır. Bunlar Arapça ve Farsçadan aktarılan terimler, deyimler, atasözleri ve kalıp sözler vb. Ģeklindedir. Tanzimat sonrası Fransızcadan, Ġkinci Dünya SavaĢı sonrası da Ġngilizceden pek çok çeviri öğe dilde yerini almıĢtır. (Aksan, 2015: 46)

2. 2. ĠLGĠLĠ ARAġTIRMALAR

Bu bölümde, sözvarlığı alanında ve Sabahattin Ali ile eserleri hakkında daha önce yapılan bilimsel araĢtırmalar ve diğer çalıĢmalar tanıtılmaya çalıĢılacaktır.

SÖZVARLIĞI ÜZERĠNE YAPILAN ARAġTIRMALAR KĠTAPLAR

Aksan, Doğan. (2015). Türkçenin Sözvarlığı. Ankara: Bilgi Yay.

Sözvarlığı üzerine yapılan kapsamlı bir araĢtırmadır. Bu kitapta dilbilimde sözcük bilimi (leksikoloji) alanında Türkçenin sözvarlığı ile ilgili çalıĢmalarının dil ile ilgilenenlere aktarıp, alanı tanıtmayı amaçlamıĢtır. En eski kaynaklardan bugüne

(35)

20

geniĢ bir çerçevede anadilimizin sözvarlığının anlatım gücünü, yabancı dillerin etkisini, Türkiye Türkçesinin geliĢme çizgisini ortaya koyma amaçlanmıĢtır.

Aksan, Doğan. (2015) Her Yönüyle Dil Ana Çizgileriyle Dilbilim 1. -2. -3. Ciltler. Ankara: TDK Yay.

Eser dille ilgilenenler, dilseverlere, hem de dilbilim öğrenimi görenlere yararlı olabilmek amacıyla yazılmıĢtır. Dilbilimin konuları ve sorunları geniĢ bir çerçeve içinde bütün yönleriyle ele alınmıĢtır.

Aksan, Doğan. (2013). Türkçenin Gücü. Ankara. Bilgi Yay.

Türkçenin zenginliklerini ortaya koyan önemli bir eserdir. Bu çalıĢma ile alanı dilcilik olmayanlara da Türk dilini tanıtma amaçlanmıĢtır. Kitaptaki sınırlı sayıdaki örneklerle Türk dilinin sınırsız zenginlikleri anlatılmaya çalıĢılmıĢtır.

Aksan, Doğan. ( 2014). Anadilimizin Söz Denizinde: Bilgi Yay.

Eserin amacı çok eski, çok yaygın, çok güçlü olan Türk dilinin sözvarlığını, bir bütün olarak ortaya sermektir. Eserde yapılan çalıĢma; sözcükler, ikilemeler, deyimler, atasözleri, terimler, sözvarlığındaki öteki öğeler, Cumhuriyet dönemi Türkiye Türkçesi sözvarlığında olumlu ve olumsuz geliĢmeler baĢlıkları altında okuyucuya verilmiĢtir.

Aksan, Doğan. (2006). Dil Şu Büyülü Düzen. Ankara: Bilgi Yay.

Bu çalıĢma dilbilim konularını herkese seslenebilecek biçimde ele almanın yanında, bir yandan da dilbilim ve filoloji öğrencilerine, bu alanda çalıĢanlara ve dile herkese yararlı olmak amacıyla yazılmıĢtır.

Aksan, Doğan. (2016). Anlambilim. Ankara: Bilgi Yay.

Bu çalıĢmada doğrudan doğruya dilbilimsel anlambilim üzerinde durulmuĢtur. Yeni, genç araĢtırmacıların konuya eğilmesi, yeni gözlem ve yargılara ulaĢmaları amaçlanmıĢtır.

Aksan, Doğan. (2014). En Eski Türkçenin İzlerinde. Ankara: Bilgi Yay.

Doğan Aksan, bu çalıĢmasında "Orhun ve Yenisey Yazıtları Üzerinde Sözcükbilim, Anlambilim ve Biçembilim Ġncelemelerinin Aydınlattığı Gerçekler" i okuyuculara aktarmıĢtır.

Aksan, Doğan. (2015).Türkiye Türkçesinin Dünü, Bugünü, Yarını. Ankara: Bilgi Yay.

Bu eser Türkiye Türkçesinin baĢlıca özelliklerini, geçirdiği evreleri, kazanımlarını, kaybettiklerini, dilbilgisi kitaplarında ortaya konmayan kimi yönlerini belirtmeye çalıĢmakta, bugünkü geliĢmelere ve eğilimlere dayanarak yarınki

(36)

21

durumunu kestirmeye yönelmektedir. Türkçeye ilgi duyanların, Türkoloji öğrencilerinin yararlanmaları amaçlanmıĢtır.

Aksan, Doğan. (2014).Türkçenin Zenginlikleri İncelikleri. Ankara: Bilgi Yay.

Bu eserde Doğan Aksan‟ın önceki yayınladığı eserlerinde değindiği örneklere ek olarak yeni kanıtlar göstermeye, Türkçenin sözvarlığının, sözdiziminin inceliklerini de sergilemeye yönelmektedir. ÇalıĢmada verilmesi amaçlanan bilgiler Türkçenin zenginlikleri, Anadolu ağızlarındaki zenginlikler ve Türkiye Türkçesinin incelikleri baĢlıkları altında okuyucuya sunulmuĢtur.

Türkiye’de söz varlığı alanında yayımlanan bazı kitaplar

Acar, Ergün. (2010). Kastamonu Yöresi Söz Varlığı. Ankara: Gazi Kitabevi. AlĢan, M. H. , Kutlu, E. , Eyüpoğlu, M. (2014). Akçasözlük Akçaâbad Yöresinin Otantik Söz Varlığı. Ankara: Kurtuba Yay.

Atmaca, Emine. (2017). Eski Oğuz Türkçesinden Günümüz Türkiye Türkçesine Söz Varlığı ve Anlam Olayları. Konya: Palet Yay.

Ayazlı, Özlem. (2016). Eski Uygurca Din Dışı Metinlerin Karşılaştırmalı Söz Varlığı. Ankara: TDK Yay.

Ayazlı, Özlem. (2017). Sarı Uygurcanın Grameri ve Eski Türkçe ile Karşılaştırmalı Söz Varlığı. Ankara:Kesit Yay.

Borovkov, A. K. (2002).Orta Asya’da Bulunmuş Kur’an Tefsirinin Söz Varlığı. Çeviren: Halil Ġbrahim Usta, Ebülfez Amanoğlu. Ankara: TDK Yay.

Buran, A. , Ġlhan, N. (2008).Elazığ Yöresi Söz Varlığı. Ankara: TDK Yay. ÇoĢkun, Osman. (2013). Yunanca, Ermenice, Lazca, Gürcüce ve Türkçe Kaynaklara Göre Doğu Karadeniz Yer Adları ve Söz Varlığı. Ġstanbul: Çatı Kitapları. Doğan, Ġ. , Usta, Z. (2014). Eski Uygur Türkçesi Söz Varlığı. Ankara: Altınpost Yay.

Erciyas, Osman. (2016). Eski Anadolu Türkçesi Metinlerinden Ferec Ba’de’ş- Şidde’nin Söz Varlığı. Ankara: Kesit Yay.

Erdem, M. (2009). Modern Oğuz Türkçesi Söz Varlığı Türkiye, Azerbaycan ve Türkmen Standart Türleri Esasında. Ankara: Grafiker Yay.

Ertekinoğlu, Servet. (2017). Ahlat Ağzı Söz Varlığı. Ankara:TDK Yayınları Gündüzöz, Soner. (2015). Arapçanın Söz Varlığı. Ankara: Grafiker Yay.

(37)

22

Güner, Galip. (2017). Resûlî Sözlüğü’nün Türkçe Söz Varlığı. Ankara: Kesit Yay.

Güngör, O. , C. (2018). Türkçede Çocukla İlgili Söz Varlığı. Ankara: Kömen Yay.

Küçük, S. , AteĢ, M. (2017). Ordu Ağzı Söz Varlığı. Ankara: Gece Kitaplığı Yay.

Orozobaev, Mayrambek. (2014). Kırgızcadaki İslam Öncesi Geleneksel İnanç ve İnanışlarla İlgili Söz Varlığı. Ankara: TDK Yay.

Özden, M. (2016). Bilecik İli Ağız İncelemesi Ses ve Şekil Bilgisi Metinler Söz Varlığı. Ġstanbul: Pradigma Akademi Yay.

Özezen, Muna Yüceol. (2011). Gelibolulu Mustafa Ali Hilyetü’r-Ricāl ve Söz Varlığı. Ankara: TDK Yay.

Rzayev, Anar. (2005). Azerbaycan Türkçesinin Söz Varlığı. Çeviren: Arif Acaloğlu. Ankara: Akçağ

ġirin, Hatice. (2016). Eski Türk Yazıtları Söz Varlığı İncelemesi. Ankara: TDK Yay.

Tulum, Mertol. (2011). 17. Yüzyıl Türkçesi ve Söz Varlığı. Ankara: TDK Yay.

User, Hatice ġirin. (2009). Köktürk ve Ötüken Uygur Kağanlığı Yazıtları Söz Varlığı İncelemesi. Konya: Kömen Yay.

Zülfikar, Hamza. (2015). Söz Varlığı Yazım ve Anlatım Açısından Türkçedeki Gelişmeler. Ankara: TDK Yay.

Açıkgöz, Kazım. (2014). Peyami Safa’nın "Bir Tereddüdün Romanı"nda Kelime Grupları ve Söz Varlığı. Yüksek Lisans Tezi, Afyon Kocatepe Üniveristesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Afyon.

Apak, Uran. (2009). Sait Faik’in Eserlerinin Türkçe Sözvarlığı Açısından İncelenmesi. Yüksek Lisans Tezi, Yıldız Teknik Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Ġstanbul.

Apaydın, Meva. (2014). Sâmiha Ayverdi’nin Beş Eserinde (İnsan ve Şeytan, Ateş Ağacı, Batmayan Gün, Son Menzil, Mesihpaşa İmamı) Söz Varlığı. Yüksek Lisans Tezi, Karabük Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Karabük.

Belen, Mine. (2016). Remzi Oğuz Arık’ın Eserlerinin Söz Varlığı ve Kelime Grupları. Yüksek Lisans Tezi, Sakarya Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Sakarya.

(38)

23

Eruz, Feride Gül. (2006). Yahya Kemal Beyatlı’nın Şiirlerinde Kelime Dünyası. Yüksek Lisans Tezi, Gazi Üniversitesi Sosyal Bilimler Estitüsü, Ankara.

Esen, ġafak. (2016). Memduh Şevket Esendal’ın Hikâyelerinin Söz Varlığı ve Değerler Eğitimi Açısından İncelenmesi. Yüksek Lisans Tezi, Ġnönü Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Malatya.

Göğebakan, Ceren. (2010). Yavuz Bülent Bakiler’in Duvak Adlı Şiir Kitabının Söz Varlığı. Yüksek Lisans Tezi, Gaziantep Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Gaziantep.

Gül, Zülküf. (2008). Fakir Baykurt’un Yılanların Öcü Romanındaki Söz Varlığı. Yüksek Lisans Tezi, Cumhuriyet Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Sivas.

Kaan, Esra. (2016). Hüseyin Nihal Atsız’ın "Bozkurtların Ölümü ve Bozkurtlar Diriliyor" Adlı Eserlerinin Sözlük ve Söz Varlığı. Yüksek Lisans Tezi, Cumhuriyet Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Sivas.

Karababa, Safiye. (2013). Feyza Hepçilingirler’in Romanlarında Söz Varlığı. Yüksek Lisans Tezi, Pamukkale Üniversitesi Eğitim Bilimleri Enstitüsü, Denizli.

Kır, Ebru. (2009). Yahya Kemal Beyatlı’nın Nesirlerinde Söz Varlığı. Yüksek Lisans Tezi, Sakarya Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Sakarya.

Kot, Yasemin. (2009). Ahmet Rasim’in "Şehir Mektupları" ve "Romanya Mektupların"nda Söz Varlığı. Yüksek Lisans Tezi, Celal Bayar Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Manisa.

Onaran, Zeynep. (2011). Ahmet Hamdi Tanpınar’ın Romanlarının Söz Varlığı. Yüksek Lisans Tezi, Sakarya Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Sakarya.

ÖzçalıĢkan, Ebru. (2006). Ahmet Muhip Dıranas’ın Söz Varlığı. Yüksek Lisans Tezi, Ege Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Ġzmir.

Parlak Kalkan, GülĢah. (2009). Yavuz Bülent Bakiler’in "Seninle" Adlı Şiir Kitabının Söz Varlığı. Yüksek Lisans Tezi, Gaziantep Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Gaziantep.

ġirinoğlu Haydarlar, Gül. (2015). İhsan Oktay Anar’ın "Amat" Romanı Üzerine Söz Varlığı İncelemesi. Yüksek Lisans Tezi, Ġstanbul Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Ġstanbul.

Türkben, Tuncay. (2012). Ömer Seyfettin Hikâyelerinde Söz Varlığı. Yüksek Lisans Tezi, Bozok Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Yozgat.

Referanslar

Benzer Belgeler

Olgumuzda literatürde nadir bildirilen mediastinoskopi sırasında innominate arter yaralanmasına bağlı majör kanama mevcuttu.. Olguyu mediastinoskopiye bağlı majör kanama

Bilmem kimi düelloya mı davet etmiş, edecek mi imiş, yoksa etmek üzere mi imiş derlerdi, tzuar kurnaz, Oha- nesyan kibar ve présentable Ko- valakides

İstanbul Şehir Üniversitesi Kütüphanesi Taha

Bu arada bizlere, Türk toplumuna dönük bir sanat anlayışı içinde ça­ lışma olanağı sağlayan Aziz Ho- cam'a, tüm arkadaşlarıma, Cerrah­ paşa Tıp

Uluslararası Uzay İstasyonu mürettebatını taşıyan Soyuz uzay araçları genellikle Kazakistan’daki Baykonur Uzay Üssü’nden fırlatılıyor. Avrupa Uzay Ajansı (ESA)

K U R T U L U Ş T A N sonra, ‘İşte memleketi kurtardınız, ş im ­ di ne yapmak istersiniz?” diye sorulduğunda, “ En bü­ yük emelim, maarif vekili olarak

«H er kim, gürültü veya velvele ile mu- 'at hilâfı olarak çan ve alâtı saire çalarak vshut kanun ve nizam ahkâmına muhalif surette gürültü bir meslek

Bu bilimsel uçuşlar 2016’da fırlatılması planlanan ICESat-2 uydusu göreve başlayana kadar Antarktika’daki buzulların takip edilmesini sağlayan IceBridge görevinin bir