• Sonuç bulunamadı

Altın plakalı taksi ile dolaşan genç kız ve hasır şapka koleksiyoncusu:Gülbenkyan

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Altın plakalı taksi ile dolaşan genç kız ve hasır şapka koleksiyoncusu:Gülbenkyan"

Copied!
1
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

PETROL Kralı Gülbenkyan, diğer milyarderler gibi cimri değildi Eli açıktı, hem de müsrifliğe varacak kadaı açık Tipi, giyinişi ve ilgi çekici •ıbab =1« Iş-ıv?nm renkli sımalarından hirivdi

Altın plakalı taksi ile dolaşan genç

kız ve hasır şapka koleksiyoncusu

Yakasına taktığı çiçeği en uzak

İstanbul'dan Londra'ya getirdiği

ülkelerden temin eden Petrol Kralı Gülbenkyan,

dansözler için 750 bin lira ücret ödemişti..

Gökşin StPAHÎOGLU yazıyor :

P ANiNES, — Fransız

Kivyerası’ndaki bir Ingiliz hastanesin

^

de, çok

sevdiği

hayata gözlerini

kapayan

Nubar

Gül­

benkyan. Petrol

Krab olmaktan başka, cömert bir milyarder,

genç kız ve hasır şapka koleksiyoncusu olarak da tanınıyordu...

gibi cımn değildi. Aksine

eli açık ve cömertti. Son derece mutlu neşeli ori­ jinal bir tipti.

"Para babası. Nubar. Rivyera’da, kâh babadan kalma eski model Kotls Ro.yoe'una. k â h so d derece

lüks Mercedes arabasına atlar, yanına da kızların en güzellerini secm, almavı ih ma. etmeden Göte D’ A- zur’de tur atardı

Her şeyi ile rrinnal bir adamdı Nubar Efendi. En garip eşyaları sever, orijinal olmak için gülünçlüğe düş­ mekten çekinmezdi örneğin Londra'da hâlâ görülen 1930 modeli simsiyah taksi­ lerden birine Rolls Rovce motorunu taktırrnıstı. Ara­ banın bir de altından ola- kası vardı

Vakasaıa çaktığı orkide­ leri uçakla dünyanın bir ucundan getirtirdi Hayatım yazdığı kitapta ise “ Çoğu deia çiçeğin renklerim mü­ rekkepte tazeliyordum, her kes de Uzakdoğu'dan yeni gelmiş diye yutuyordu.” diye yazmıştı.

Nubaı Ingiltere'deki şa­ tosunda yaşarken elinde hakem düdüğü gibi Oir düdük!«, karısına ve hiz­ metkarlarına talimat verirdi. Bir düdük sesi uşağı içindi üç düdük sesine kam ı cevap verirdi. Altı düdük sesi duyulunca tepsi üzerinde bir şampanya şi­ şesi gelirdi.

Kendine göre orijinallik­ leri Ue ün salmış olan Nu­ bar, karısının arabasının plakasına “ NSG-3,, işaretle­ rini koymuştu Bunun an­ lamı “ Nubar Sarkis Gül- benkyan’m üçüncü karısı,, id i Kendi arabasının pla­ kasında ise “ NSG-2,, vardı. Yani karısının ikinci kocası!

ÜÇ BORSACI,

ÜÇ KADIN

VE ÜÇ AT

Nubar, Cambridge'de öğ­ renci ikec de herkesin dikkatini çekmişti. Sınıf arkadaşlarından George Ansley. Nubar Sarkis Gül- benkyan’ı şöyle anlatmıştır:

— “ Nubar müthiş bir adamdı. Bir günde üç borsa­ cıyı, üç atı ve üç kadını alt etmesini bilirdi!,,

Nubar, üç defa evlenmiş­ ti. Kadınlara çok merak­ lıydı. Evliliklerinden ise “ Delilikler” diye bahsederdi.

— “ Çok iyi kanlarım olmuştur. Bütün karılar gibi

bunlardan ikisi gitmiş, biri kalmıştı son günlerimde..,

i

5 TON HAVYAR

Nubar ilk kalp rahatsız­ lıklarından sonra perhize başlamak zorunda kalmıştı. En nefis şaraplara, şampan­ yaya ve lezzetli yemeklere olan düşkü ölüğüne rağmen kendisini zorla rejime sok­ maya çalışıyordu

Midesine düşkün, fakat ağzının tadını bilen milyar­ der havyan ağzına koymak istemezdi. Sebebini soran­ lara ise babasının büyük işlerinden bin sonuuda aile efradına 25 ton havyar kaldığını ve bu havyan bitirmek için vîye viye havyardan tiksindiğini an­ latırdı.

Kadıkoylü "Petrol Krab,, Nubar Uülbenkyan, ölürnen varis bırakmadı Simdi her kes m uazzam servetinin nasıl ve kımJeı arasında paylaşıiaı ağının dedikodu­ sunu yapmakla meşgul

Buckınghamsbııe deki şa tosu ile Londra'daki daire len bundan beş yü önce dk kalp krizini geçirdiği zaman artırmaya çıkarıla­ rak satılmıştı. Nubar. o zaman Londra yı terk etmiş ve Fransız Rivyera sına yer­ leşmişti.

Bu sevimli şeytan, serve­ tinden bahsetmesini sev- mezdi. Hattâ servetinin miktarını tahminden de ıs­ rarla kaçınırdı. Yine de saatte bir buçuk milyon Türk lirası Dara kazandığı söylenirdi!

En büyük gelir kaynağı olan Ortadoğu'daki petrol­ leri önce babası kullandı. Fransıziara ve Ingilizlere sattıkları haklan üo baba • oğul varil başına yüzde beş komisyon alıyorlardı. “ Bay yüzde beş,, adı da bu ko­ misyondan ileri gelmektedir.

HER ÜLKENİN

ADAMI

Tabiatiyle genç Gülbenk- yan’ın petrollerden elde ettiği gelirler dünyadaki değişiklik ve gelişmelerden sonra babasının kazandığı servetlerle mukayese edile­ m ezdi Fakat Nubar başka gelir kaynaklan bulmuştu.

Gülbenkyan. bir yandan hayatın tadım çıkarmaya çalışırken, bir taraftan da parasım artırmayı ihmal etmiyordu. Tâ altmışına ge­ linceye kadar servetini pet­ rolden başka, otelcilik

ve

diğer ticarî sektörlerde is­ letmesini bilmişti.

YAKASINDAKİ orkideyi, dünyanın bir ucunda bile olsa, getirtmekten çekinmeyen Nubar Gülbenkyan 19119 yılında bir kalp krizi geçirmiş, hastanede, hemşirelerin bile en güzellerini etrafına toplamaktan geri kalmamıştı! (Foto: Hürriyet)

Gülbenkyan, üç çey­

rek asırlık bayatım tam

bir Playboy gibi yaşa­

mıştı. “ Bay yüzde beş,,

diye tanınan babası Ka-

lust Gülbenkyan 1955’te

öldüğü zaman oğlu Nu-

bar’s mirasının tama­

mını bırakmamıştı. Fa­

kat yine de bu servet Ka-

dıköyiü Nubar'm “Vur

p a tla sın , çal o y n a s ın ,,

havası içinde

zevk ve

safa sürmesine yetmişti

Nubaı günümüzün diğer milyarderleri olan Onassis Paul Ghettv veva Rotschil'1

“EĞLENMEYİ ve para harcamayı çok seviyorum. Madem param var, neden harcam ayayım ?» diyen Türk vatandaşı Nubar Gülbenkvan, bir kere Londra- ia düzenlenen Türk gecesi için İstanbul’dan dansöz getirtmiş ve bu işe 50 bin dolar (750 bin lira) yatırmaktan çekinmemişti (Foto: Hürriyet)

"ŞAPKA ve kadın koleksiyoncusu,, diye tanınırdı. 75’ine kadaı yaşadı, ama bep 15 yaşın heyecanı ile... İşte, birkaç av önce, ağzında piposu, başında hasır şapkası ve basit mayosu ile dolaşan Gülbenkyan.» Gülbenkyan daha Londra-

daykon mirasın vergilere kurban edilmemesi için tedbirler almayı da ihmal etmemişti, Bu maksatla Lizbon’da bir kültür fonu kurulmuş ve fonun yöneti­ mi bir vesayet komisyonuna havale edilmişti.

Fransız Rivyerası’na yer­ leşmeden önce Ingiltere de yaşamasını severdi. Bu ara­ da tran tabiiyetini de mu­ hafaza ediyordu. Londra- dayken uzun yıllar tran Büyükelçüiği’nin Ticaret Müşavirliğini de yapmış, bu arada diplomatlık hayatının da tadına bakmıştı. 1965 yılında ise Türk Hüküme- ti’nin karan ile kendisine Türk tabiiyeti de verilmişti.

İSTANBUL’DAN

ORYANTAL

DANSÖZLER

Yakasına taktığı çiçeği en Uzak ülkeden getirmeyi hiçe

sayan Nubar Gülbenkyan bir eğlence tertiplediği z8- man “ Göbek dansı» için oryantal dansözleri grup halinde uçakla İstanbul’dan Londra’ya taşıtmayı da ih­ mal etmemişti Londra'da düzenlenen bir şenlikte. Jju dansözler için Nubar. tam 50 bin dolar (750 bin TL.) saymıştı.

Nubar Sarkis Gülbenk- yan’ın bol çeşnili kariyerin­ de bir de casusluk devresi var! ikinci Dünya Savaşı sırasında tam dört yıl tngi- lizlerin hesabına casusluk faaliyetinde bulundu. En tehlikeli) misyonlara gönde­ rilen Nubar, böylelikle dünyanın gelmiş geçmiş en açıkgöz casusu olarak kal­ mıştır: Sakallı, göbekli ve uşağı olmadan sokağa çık­ mayan bir casus!»

».Nubar’m göçüşü ile dün­ ya hakikaten renkli bir simasını kaybetmiş oldu..

■ '

H

Kişisel Arşivlerde İstanbul Belleği Taha Toros Arşivi

Referanslar

Benzer Belgeler

Bu kişilerden bazılan şunlar: Emel Sayın, Muazzez Ersoy, Samime Sanay, Gönül Yazar, Orhan Gencebay, Okay Temiz, Sezen Aksu, Müzeyy en Senar, Zekai Tunca, Metin Akpmar,

İki gökada birbirleri- nin içinden birkaç kez daha geçtikten sonra yakla- şık 100 milyon yıl içinde eliptik bir gökada oluştu- rarak kaynaşmış olacaklar. Eliptik

Gene sürekli yapılan açıkla­ malarda belirtildiği gibi, bu ta­ rihî görevin yerine getirilme­ sinde, konuyla ilgili tüm kuruluş ve kişilerin ortaklaşa hareket

25 lira daha ucuz olduğu için ailesi Konya Lisesi’ne gönderdi.. Ancak kardeşi Korkut da ortaokulu bitirince ailenin gücü ikisini paralı

Bir De­ nizyolları memurunun kızı olan Zeynep Sırmalı bir kaç filmde oy- nadıktan sonra «Demirperde- nin baş kadın rolünü almış?. Ortaoku­ lu ve enstitüyü

Bu sorunun cevabı olumludur ama Taner öyle sıradan ve klasik bir İstanbul efendisi değildir?. İstanbul efendilerinin zaaflarını, ek­ sik yönlerini de iyi bilir ve

Yanından, karşısından, çaprazından ya da aslında epey uzağından geçen her insanın delici ve sinsi bakışlarla kendisini yaralamak için sokakları kolaçan ettiğini

Şimdi ben bu hareyi hangi gölde uyutsam Güllemdeki susları hangi baltaya vursam Kök salamazdım taşkın haykırışlara Bir kısrağın enkazından. Bu yüzdendi ayaklarımdaki