• Sonuç bulunamadı

Anadolu destancısı...

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Anadolu destancısı..."

Copied!
1
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

28 KASIM 1992 CUMARTESİ

POLİTİKA YE ÖTESİ

M E H M E D K E M A L

Anadolu D e s ta n c ıs ı...

A n k a ra ’nın b ir H erge le M eydanı va rd ır, eski alınır, es­ ki satılır. B u raya bitpazarı da den ir. A ş ire t Hanı bu bitpa- zarının orta sın da dır. A ş ire t Hanı eski h a n la ra (kervan sa ­ raylara ) benzer. Han iki katlıdır. Ortası hayattır, kağnı, a ra b a konur; at, eşek bağlanır. A lt katta da, üst katta da çe pe çevre o dalar, b ekâ r odaları... B ir oda da beş on kişi b irden yatar. Hana g ö ç e r ka lka rla rın d a n ö türü A ş ire t d e rle rs e de asıl adı K ırş e h ir Hanıdır.

Bu hanın b e k â r o d a la rın d a solcu ö ğ re n c ile r e yle şir. Ucuzdur, h e r şe ye yatkındır, yoksulu b a rınd ırır. A kşa m o ldu mu, bu h anda te n c e re le r ka yna m a ya başlar. B u l­ gur, m ercim e k, ka v u rm a kokusu o rta lığı sa ra r. B u lg u r pilavının ke ndine özgü b ir kokusu va rd ır. 1942 d ersek, b ir ya rım yüzyıl var, ben Y a şar K e m a l’i bu h anda tanı­ dım. Çıkınını Ç u ku ro va ’da sırtın a vu rm u ş, bu h anda so­ luğu alm ıştı. Çıkınında Ç u k u ro v a ’dan d e rle d iğ i tü rkü le r, m a s a lla r vardı. T ü rk ü le ri sadece d erle m ez, çığırırdı da... Yanık, d a ya nılm az b ir sesi vardı, h er za m a n a ra n ır­ dı. Adı, o y ılla rd a K em al Sadık G ö ğ c e li’ydi.

A ş ire t Hanında sadece K em al Sadık G ö ğce li g ib i g u r­ bete d ü ş e n le r e yleşm ez, İsta n b u l’dan g e le n le r de ko nuk e d ilird i. Rıfat İlgaz b un la rın a ra sınd a dır. Yazar, şa ir, ak­ tör, ö ğrenci, so lcu tanınan n ic e le ri vardır. Ya, b ir y ö re ye savcı atanıp da yönünü bu yana v e rip g itm e y e n le r, M u­ hittin A ğ b i g ib ile ri... A rif Dam ar, A h m ed Arif, Enver Gök­ çe gibi şa irle r!.. S iz A ş ire t Hanı d e yip geçm eyin , sanatın nice a ş ire t b eyle ri buradan çıkm ıştır.

Daha y irm i ya şla rım ızda d e ğ ild ik, H anya'yı K o n ya ’yı b iliyord uk. A dım ız çok erken s o lcu ya çıkm ıştı. Bunun polis de farkındaydı, biz de farkındaydık. T op luca b ir im e ce yaşardık. B una klan da d e n e b ilird i. G ecesi A ş ire t Han’da, gündüzü ya Dil T a rih ’te ya hana yakın O nuncu Yıl ka hve sin de g eçerdi.

Ç oğum uz ö ğ re n c iy d i ya da işsiz-güçsüz... İş bulam a- sak b ile birkaçım ızın iş bulm ası bu ka labalığı d o y u rm a ­ ya yeterdi. S iyasette b ir g öste ri o la ca ksa b uradaki işsiz takım ı p olis için y e te rliyd i. Birkaçını a lır g ötü rü r, sanık yaratırdı.

K im d e rd i ki a yla k ö ğ re n c ile r g ib i g ö rü n e n bu gen çle ­ rin ara sınd a n y ılla r so n ra nice d e ğ e rli k iş ile r çıkacak!

K em al Sadık G ö ğ ce li'yi işte bu hava içinde tanıdım . M asal, öykü d e rliy o r; ş iir, koşm a to plu yordu . Daha kendi kovanını kendi ö rm e m iş ti. Kovan ö rü lm e y in c e balının türü de b ilin m e z d i. Bu ç e vre için d e d olan ıp gezdikten so n ra b ir yo lu n u b ulup C u m h u riy e t g aze te sin e kapağı atm ıştı. K apağın te nce re ye uyum u sonucu yazdıkları hem en b e n im se n m işti. Edebiyat, ona gönül v e re n le rin baş uğraşıdır. G ö ğ c e li'n in de ö yle oldu. İlkin adına b ir ta z e lik v e rip d e ğ iş tird i. Kem al Sadık G ö ğ c e li’yken Yaşar K em al oldu. Üç K em al o lm uştuk: O rhan K em al, Y a şar K em al, M ehm ed Kem al... K em al T a h ir’in zu hu ru birkaç yıl sonradır.

Falih Rıfkı Atay, Y ahya K em al için “ e m p e ry a lis t Os­ m anlI d esta ncısı” der. Bu to p ra k la r üstünden b irç o k ş a ir çıkm ıştır, a m a O sm anlI olanı Y a hya K e m a l’dir. Falih Rıf- kı Atay, o y ılla rd a Y a şa r Kem al adında b ir A n a d o lu des­ tancısı çıkacağını nered en b ile b ilird i! Ü stat C ah it Be- ğ e n ç ’in kö ylü rö p o rta jla rı a ra sınd a destancı arıyordu. Destancı b ulam ıyo r, karşısına m asalcı çıkıyordu. * H alke vle ri d e rg ile ri vardı, fo lk lo r b irik im le ri buradan

sü zülürd ü. H alke vle ri d e rg ile ri a ra sın d a başı çekeni Ü lkü ’ydü. Ü lkü ’den ne b u lun du ysa 1950’ye d e ğ in o n la r b ulunm uştu. H o m e ro sla rın so yun da n b ir A n ad o lu des­ tancısının çıkacağını keşfeden belki de A b id in D ino ol­ m uştu. Küçük ö yküler, m a s a lla r d erken a rd ınd a n des­ ta n la r çıkageldi. Destan yaratıcısı sa de ce ya zdıkla rın a d eğ il, ke nd in e de sığm ıyordu, ince M e m e t’le başlayan m a ce ra bütün coğrafya yı kapladı. Bugün Y a şa r K e m a l’­ in yazdıkları A n ad o lu d esta nla rıdır. B irb irin e u la n a ra k b ir bütünü o lu ştu ru yo r. Bu d e s ta n la r A n a d o lu ’dan fışkı­ rıp bütün dünyayı boşuna d o la şm ıyo r. Bu A n ad o lu des­ tancısı ile ne d e n li övün sek y e rid ir. Tarihte, co ğ rafya d a bu e po pe yaşıyor.

Referanslar

Benzer Belgeler

gayrimenkuller, gayrimenkul projeleri, gayrimenkule dayalı haklar, altyapı yatırım ve hizmetleri, sermaye piyasası araçları, Takasbank para piyasası ve ters repo

Haınpshırc ırkı koyunlar ılc Siyah Baş Alınan ırkııııı aıı ithal e ıçı karekterh koyunlarda semm enzıııı dıı!.ey lerını saptamak hedenc

Propose – The paper aims to identify the conditions and problems of electronic records management in the Turkish Red Crescent Society with respect to the institutional

Mutfak, halâ ve banyo duvarla- rına bir buçuk metre yükseklikte yağlıboya sürülmüştür. Dış merdivenler mozayikten ve iç merdivenleri karaağaçtan geç- me ve cilâlı

Üst kat ayni

İşte; insan tekamülünün bu klâsik periyodun- (Devamı 231 de).. Mimariyi plâstik san'at ve inşaat bakımından ziyade içtimaî bir gö- rüşle mütalâa eden bu mimar

Esas itibarile iddiasız ve alelade bir ikametgâh olmak- la beraber bu bina kullanış, taksimat, rahatlık ve mimarî şekillendiriş

Ahmet Sü- heyl Beyefendiye ve böyle kıymetli tetkiklerde bulunan mimar Zühtü Beyefendiye alenî teşekkürlerimi arzede-... 49 uncu ve bu sahifadaki gravürler Fransızca bir