t
T -
¿&O--0P-)
t f *.
E r m c ııile r v e
T ü rk ler •••
YjVıncnistanda Hıristiyanlık ^yer- lcşmeğe başladığı zaman bu memleketi istilâ etmiş olan İranlılar Ermenileri dinlerini değiştirmeleri ,1- çin asırlarca zorladılar, zulm yaptı - lar. Bizans idaresinde ise henüz Hı - ristiyan olmayan Erıneniler ayni mu ameleyi gördüler; fakat gerek Sel • çuk Türkleri gerek OsmanlI Türkle- ri Erıncnllerin vicdan hürriyetlerine hiç bir zaman müdahale etmediler.
İstanbulun Fatih Sultan Mehmet tarafından fethedilmesi üzerine Ana doluda dağınık bir halde olan Erme ııilerden pek çoğu, yarı yarıya enkaz halinde, fakir, yoksul ve ancak 200.000 nüfuslu olan bu şehre gel • diler, geniş bir hürriyet ve müsama ha içinde, bir bakıma imtiyazlı bir durumda, yerleştiler. 1461 de Kum lar gibi onların da bir patrik seçme leri, bu patrik’in imtiyazlı olması I- çin ferman verildi. Daha evvel İs - tanbulda pek az Ermeni vardı, Ana- doluda ise pek dağınıktılar, hiç bir. yerde çoğunluk değillerdi.
1475 de Gedik Ahmet Paşa K ı rım’da Kefe’yi Cenevizlerden aldılf • tan sonra oradan 10.000 Müslümanı, 40.000 Emıcniyi İstanbula getirdi, /Edirnckapı ile Haliç, Çenberlitaşla Marmara kıyısı arasına yerleştirdi; bu semt o tarihtenberi Gedikpaşâ di ye anılır.
1515 de Yavuz Sultan Selim İran lIlardan Doğu Anadoluyu aldığı za man birçok Ermcniler İstanbula ge lerek Samatya taraflarında mahalle ler kurdular.
Bir müddet sonra Yavuz Sultan Selim bazı Hıristiyanların ihanetleri üzerine İstanbuldaki bütün Hıristi - yanları sürmek veya öldürmek emri ni verdi; fakat Şeyhülislâm Zenbillî Ali Efendi, Vezirlerin de ricasiyle, hayatını tehlikeye koyarak Padişaha bu emrin İslâm dinine aykırı oldu ğunu ihtar etti, emri geri aldırttı. Dördüncü Murad da İstanbuldaki Hı ristiyanlan koğmak istediği halde bu kararın tatbikine Türk din adam ları mani oldular.
Fakat Osmanlı İmparatorluğu za- jyıf düşmeğe başlayınca emperyalist i Avrupa devletleri Türkiyedo yaşayan İHıristiyanları kendi maksatlarına â- ¡lct etmeğe kalkıştılar; bu devletler- ¡den para alan ve onlann direktifle riyle hareket eden Taşnak ve Hm * [çak gibi Ermeni komiteleri Ermeni [cemaati arasına fesad tohumları saçtılar; halbuki meselâ 1841 de jTiirk milliyetçiliğinden hattâ bahse dilmediği halde Türkiyedeki Erme- nilerin genel millî meclisleri kurul du; bıı meclisin 140 üyesi sardı ve tamamiylc Erıneniler tarafından, ser best olarak seçiliyorlardı. Türk h ü kümeti Yedikulc Ermeni hastahanc- ¡sine, Hasköy Yetimler Yurduna, di - [ğer milli Ermeni kurulularına, hattâ Ermeni patrikhanesinin yıllık bütçe 'açığına mühim miktarda para veri
yordu.
Ermeni komiteler isyanlar çık ar dılar, kendi arzularına uymayan Er- menilcri bile sokak ortalarında öldür düler; bu yüzden birçok Türk ve Er meni kanı döküldü, nihayet Cumhu riyet idaresi bu hallere son verdi; Sovyet Rusyanın 1946 da Ermenilc ri kışkırtına teşebbüsleri boşa çıktı.
1908 inkılâbı sırasında şair Eşref şöyle demişti:
j «İydederler biıleşip Ahmet, Bohor, Kosti, Agop, Karalardan hangi gün patlarsa
yüzbir pare top...» İkinci Meşrutiyet birliği tahakkuk ettiremedi, fakat demokrasi bunu mümkün kıldı. Son günlerde Ermeni vatandaşlarımızın Feriköyde yaptık ları orta okulun açılış töreninde İs tanbul Valisi Gökay: «İcab ettiği za 'man memleket dâvasında al bayra ğımızın altında mukaddes silâhı Mehmed de Karabet de aynı heye can re imanla kavrar; hep bir yolda ve hep bir izde yürüyen vatandaşla-
ız!» dedi.
¡i Yollarını şaşıranların daha ziyade
kendi felâketlerine sebep olduklarını tarih bize yüzlerce ve binlerce misal lerle ihtar etmektedir.
Kadircan KAFLI
Kişisel Arşivlerde İstanbul Belleği Taha Toros Arşivi