• Sonuç bulunamadı

Tuzla, Ekrem Bey adasındaki Bizans manastırı ve civarındaki Bizans kalıntıları

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Tuzla, Ekrem Bey adasındaki Bizans manastırı ve civarındaki Bizans kalıntıları"

Copied!
3
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

A R A Ş T I R M A ve K A Z IL A R

Tuzla ,Ekrem B ey Adasındaki

Bizans Manastırı ve Civarındaki

Bizans K a lın tıla r ı

Cihat SOYHAN

Tuzla tersanesi inşaatı yapılırken Ekrem Bey adası ve civarında ortaya ç ı ­ kan Bizans devri eserleri ile İstanbul Arkeoloji Müzeleri Müdürlüğü i l g i l e n e ­ rek, Limsu şir k e tin in sağladığı imkan­ l a r l a , 1973 y ı l ı n ı n mayıs ayında kazı ve incelemeler yapıld ı 1 .

Tuzla, İstanbul'dan İzmit'e doğru uza­ nan yolun kenarında, İzmit körfezi k ı ­ yısında küçük b ir kasabadır. J.PARGOİ-

RE (1872-1907) Byzantionlu Stephanos'- un eserindeki Iz n it Körfezi i l e i l g i l i metni incelemiş ve çok inandırıcı de­ l i l l e r ile eski kaynaklarda Akritas Burnu adı verilen yerin, bugünkü Tuz'- la'dan başka b i r yer olamayacağını or­ taya koymuştur. Akritas adı, 18.yüzyı­ lı n başlarında bile hala kullanılmakta devam ediyor ve Tuzla Burnu denilen adeta b ir yarımadayı andıran b ir ç ık ın ­ t ı y ı ifade ediyordu. Tuzla'nın doğu tarafında, Pendik'e bakan koyun içinde dar b i r toprak şeridi i l e uzanan diğer yarımada ise, orta çağda üzerindeki Hagios Tryphon Manastırından dolaya bu adla biliniyordu. Tuzla ve çevresinde Bizans devrinde beş manastır toplulu - ğunun bulunduğu te sp it e dilm işti. Bun­ lardan i k i s i , Hagia Glykera i l e Hagios Andreas Manastırları Tuzla önündeki adacıkların üzerinde inşa e d i lm i ş t i r 2.

Ekrem Bey (H.Andreas) adasında y a p t ı ğ ı ­ mız kazı sonucu, Bizans devrine a i t manastır topluluğu ortaya çıkarılm ış - t ı r . Ada Tuzla yarım adasının kuzey tarafında bulunmaktadır. Adanın kuzey tarafından dinamitle liman inşaatı i - çin tas a lın m ış tır, güney tarafı ise H. Tryphon Manastırının bulunduğu ya­ rım adayla b i r l e ş t i r i l m i ş t i r 3. R.Ja- nin İstanbul ve Çevresinin Tarihi To­ pografyası adlı kitabında Ekrem Bey (H.Andreas) gıdasındaki manastır toplu­ luğundan bahsetmektedir 11 . Adada, açıktaki ve kazı sonucu ortaya ç ı k a r ı ­ lan eserler beş gurupta incelenebilir. (Plan 1).

I. Kapalı Sarnıç : Sarnıç iki taraftan eğimli ana kaya üzerine kurulmuştur. Dört tarafından tuğla ve tas karışımı duvarla örülmüştür. Duvarlardan üst örtüye geçiş, pandantiflerle dağlanmış­ t ı r . Sarnıcın tavam aynalı tonozdur. Ayna kısmı tamamen açık b ıra k ılm ışt ır. Buradan sarnıcın içine yağmur suyu g i r ­ mekte ve depo edilmektedir. Sarnıç, 1.80 x 1.80 m. ölçüsündedir. Tuğlalar 25 x 25 cm. boyutlarında, 3 cm. kalın- lığın dadır . Tuğlaların arasındaki harç k a l ı n l ı ğ ı 4 cm. olup, meyilli olarak konmuştur.

I I . Yapı K a l ın t ı s ı (Plan 2) : Adanın ortalarında bulunmaktadır. Duvar i ş ç i ­ l i ğ i gayet kaba tas ve tuğla k ı r ı k l a - rından yap ılm ış tır. İki uzun mekan seklinde uzanan kapı k a l ı n t ı s ı n ı n g i ­ r i ş i batıdandır. Birin c i mekân 7.32 x 1.22 m. ölçüsündedir. G ir i ş i 94 x 47 cm. ölçülü olup muntazam i ş ­ lenmiş mermerdendir. Bu kapı eşiğin in burada ikinci defa k u lla n ıl d ı ğ ı anla­ şılmaktadır. ikinci mekân 5.30 x 6.04m. ölçüsündedir. Koridor seklinde olan birin c i mekanın yanında 2.10 x 1.70 m. ölçülü gayet kaba tastan yapılmış bir oda yer a l ı r . Bu oda kazıldığında bol miktarda devşirme malzeme bulundu. Bunlar, kapı söğeler i, korkuluk lev­ ha payeleri, damgalı çatı kiremitleri opus s e k tile tarzında döşeme p arç aları­ dır. (Resim 1). Üç odadan ibaret bu yapı k a l ı n t ı s ı , manastırda yasayan keşişle - rin günlük i h t i y a ç la r ı m karşılamak için yapılmış odalar olmalıdır.

I I I . Sur Duvarı (Resim 2) : Adanın bütün e t r a fı m çevrelediğini düşündüğümüz sur­ dan, bugün ancak batıda çok az bir ka­ l ı n t ı mevcuttur. Bu kısmın yüksekliği 1.80 m, uzunluğu 14 m., eni ise 1.50 m. dir. Yapı tekniği oldukça kaba tas ve tuğladandır. Her taşın etrafı tu ğ la la rla

(2)

A R A Ş T I R M A ve

K A Z IL A R

ç e v rilm işt ir.T u ğ la la r 25 x 25 cm . ölçü- s'undedir. Bazı yerde k ı r ı k tu ğla la r kul­ la n ıl m ış t ı r .

IV. Kuyu : Adanın batısındadıp, muntazam taştan örülmüştür. Ağız kısmı 50 x 50 cm. olan bu kuyunun içinde hala su bulunmak­ tadır.

V. Açık Sarnıç (Plan.6) : Adanın doğu - sundadır. Alanı 5.22 x 3.90 m., duvar k a l ı n l ı ğ ı 73 cm.dir. Sarnıç "gayet munta­ zam taş ve tuğla i ş ç i l i ğ i n e sahip tir. Tuğlalar 34 x 34 cm. ölçülü olup, arala ­ rındaki harç k a l ı n l ı ğ ı 4 cm.dir. Yapı tekniği iki s ır a muntazam taş, beş sıra tuğlanın ard arda sıralanmasından meyda­ na gelm iştir.

Ekrem Bey (H,Andreas) adasındaki manas - t ı r topluluğunun sanat tarihindeki yeri: Manastır yeri için arzu edilen şey, şe­ h ir hayatından uzak ı s s ı z b ir yer olması­ dır. Orta çağda Tuzla (Akritas) manastır t e ş k i l â t ı iç in çok e l v e r i ş l i b ir yerdi . Manastırlar bu bölgede kendi ihtiy a ç la rı olan şeyleri elde ediyorlardı. Bu yöre - nin verimli olması nedeniyle k eşişler, zeytin ve üzi|m y e t i ş t i r i p deniz ürünle - rinden bolca y a r a r la n a b i li y o r la r d ı . En büyük i h tiy a ç la r ı olan su problemlerini ise yap t ık la rı s a r n ıç la r la çözümlu'yorlar­ d ı . Surlar ise manastır topluluğunu ge­ rektiğinde ç e ş i t l i tehlikelerden korumak amacı i l e y a p ıIm ış t ır. Bu tipteki toplu­ lukları n en güzel örneğini, güneybatı Anadoluda Latmos Herakleiasındaki îk iz - ada'da görmekteyiz s . Manastır topluluk­ larında k e ş işlerin günlük ih t i y a ç la r ı m karşılayan y a p ıla rın yanında veya y a k ı­ nında ibadet e t t i k l e r i şapeller ve k i l i ­ seler bulunmaktadır. Ekrem Bey (H.And- reas) adasındaki manastır topluluğunun da büyük k i l i s e s i herhalde mevcuttu..Belki de bu k i l i s e adanın dinamitle daha önce yok edilen kuzey kısmında bulunuyordu. Manastırın büyük k i l i s e s i var olsaydı, manastırın yapım tarihi hakkında aşağı yukarı kesin b ir tarih vermemiz mümkün olacaktı. Bu durumdan yararlanamadığımı­ za göre çareyi çevrenin ta rih in i incelen­

mede bulduk, tkonoklast ceryam (726-842) sıra sında bu cereyana karşı çıkanlardan, Studios Manastırı Başrahibi, Theodoros 11 Kasım 826 da sürgün olarak burada ölmüş, resim düşmanı imparatorlar­ dan Theophilos (829-842) Methodios adlı b i r rahibi buraya sürdürmüş, yine aynı devirde 840 y ı l l a r ı n a doğru, sonra aziz ilan edilen Buthymios da burada öldürül­ müştür. 1203-1204 y ı 1larında IV.haçlı seferi ordularının Bizans'ı alarak, im­ paratorluğu parçalaması sırasında manas­ t ı r harap olmuş ve hatta terk edilmiş olmalıdır. Bizans imparatorluğu 1261'de ihya edildiğinde herhalde Ekrem Bey (H. Andreas) adasındaki manastır topluluğu tekrar canlanmış, bu canlanışta pek uzun sürmeyerek 13.y ü zyılın ikinci yarısın da 1329 veya 1330'da OsmanlI beyliğ i ordusu Orhan Bey idaresinde, hemen buralarda Bizans ordusunu büyük b ir yenilg iye uğ­ ratm ıştır. Pelekanon savaşı olarak adlan­ d ı r ı la n bu çarpışmada Bizans ordusu da­ ğ ıla rak, o çevredeki Philokrene, Niketia-60

(3)

A R A Ş T I R M A ve K A Z IL A R

ton kalesine s ığ ın m ı ş t ır . Böylece bu böl

(ge 1330'dan sonra artık önemini kaybe­ derek terk e d i lm i ş t i r 6 .

Büyük b i r ihtim alle Ekrem Bey (H.And- reas) adasındaki manastır topluluğu İkono klas t ceryan sır asında 8.yüzyıl i l e 9.yüzyıl arasında yapılmış olmalı­ dır.

Çevrede yaptığımız araştırma sonucunda Ekrem Bey adasının b i r l e ş t i r i l d i ğ i karşısınd aki yarımadada bazı mimari parçalara ve sütun gövdelerine r a s t l a ­ dık. R.Janin bu yarımadada H.Tryphon manastırının bulunduğundan

bahsetmek-ı ) Burada bana gerekli izni ve imkanbahsetmek-ı sağlayan Sayın Müdürüm Necati Dolu- nay'a, Limsu şir k e tin in sahip le rin ­ den Muammer Yersel'e planları çizen H alil B alk anlı 'y a teşekkürü bir borç bilirim .

2) S.Eyice, Tuzla'mn Değirmenaltı mev­ kiinde bir bizans k a l ı n t ı s ı , Sanat Tarihi Y ı l l ı ğ ı , sayı V, İstanbul, . 1973, s . 27-28.

ı) Halk arasında bu yarımadaya Sakız Yarımadası denilmektedir.

te dir 7 .' Bu civara çok yakın olan Ba­ l ı k Gölü'nun doğu kenarındaki burunda 42 x 18 cm. ölçülü Bizans grekçesi i l e y a z ı l ı (Resim 3). b ir kitabe i l e kom - pozit b ir sütun b a ş lı ğ ı (Resim 4) bu « lunmaktadır. Kitabede N1K0ME yazmakta ve nihayetinde Theophilos devrinde ba­ s ılan paralarda görülen haç veya y ı l - dıza benzeyen s t i l i z e b ir şekil bulun­ maktadır. 9

İ le r id e civarda yapılacak olan kazıla r, yayınlarda adı geçen veya adları b i l i n ­ meyen manastır toplu lukla rı nın hüviyet­ le r in i açıkça ortaya koyacaktır.

'*) R.Janin, Constantinople Byzantin, Pari s, 1950, s.446.

5) Th.Wiegand, Der Latmos, Milet I I I , 1, Berlin 1913, s . 30-41.

6) S.Eyice, Aym eser, s . 27-49. z) R.Janin, Aym eser, s.445.

®) Catalogue Imperial Byzantine Coins. In the B rit is h Museum, Ci 11 I I , Londra 1908, s.427.

P o t o - 4

61

Referanslar

Benzer Belgeler

üslubu, soyutlama ve mistik anlatım gibi Sasani sanatı öğeleri Bizans sanatı içinde özümlenmiştir.... BİZANS

istanbul'un fethinden sonra bu yapı Se- lim I'in kızı Fatma Sultan'ın kocası İbrahim Paşa (13) tarafından 1560 da camie çevril- miştir.Yapı bundan sonra halk arasında

Ama bu kuşağın İz­ lenimci görüşten etkilenerek bir tür akademik ve yerel niteliğe dönüşen ve geniş bir sanat­ çı kesiminin somut bir görünüşe, figüre bağ­ lı

Merkezden binlerce kilometre uzak vilâyetlere malik olan Osmanlı İmpara­ torluğu için demiryolları, bunlar üzerinde gerek hâkimiyeti temin ve gerek daimî

Bütün ¡yazı hayatımda unutmamağa çalıştı­ ğım bu gerçeği bugün bana tekrarlatan güzel ve­ sile, Arif Nihat Asya’nın «Kökler ve Dallar» adlı şiir

Bu arada, bilhas­ sa Bizansm inhitat zamanların da bu eğlenceler bazan pek ha­ fif meşrepçe bir hal alır ve tür lü rezaletler olur, dedikodular çıkar,

Tanıklarıyla Tarama Sözlüğü, Derleme Sözlüğü, Atasözleri ve Deyimler, Atasözleri Sözlüğü, Dil Üzerine Düşünceler, Düzeltmeler, Gelişen ve Özleşen Dilimiz,

Yüksekkaldırım İstanbulun en eski bir yeri olduğu için onu öylece mu­ hafaza edelim. Fakat basamakları tamir etmek, onu zamana uydurmak