rDıqjlii(İJİ(pjj}i
:
K Ö K L E R
v
B
ir milletin gerçek yüzünü ,en seçkin çizgile riyle, ancak şairlerinin eserlerinde görebilir siniz. Töreler ve âdetler, şiire aksetmedikçe, ulu sal gelenek değerini kazanamazlar. Milletlerin, olaylar ve zamanlar üstünde değişmeyen ruhu bence tarih kitaplarında değil, destanlarda yaşa maktadır.Bu kural, şairler açısından bakılınca da değe rini kaybetmez: Batıya yönelme hareketinin soy suzlaşma eğilimi gösterdiği zamanlarda da, Yah ya Kemal Beyatlı’nın geleneklerimize bağlı kalmak istetmesi, bu kurala inandığmdandır.
«Kökü mazide olan âtiyim»
mısraında kısa deyimini bulan bu inanç Beyatlı- nm şiirine sağlam ve zaman dışı bir değer kazan dırdığı kadar, büyük şairimizi, bazı çağdaşları gi bi bir Quartier Latin şairi olmaktan da kurtar mıştır.
Bütün ¡yazı hayatımda unutmamağa çalıştı ğım bu gerçeği bugün bana tekrarlatan güzel ve sile, Arif Nihat Asya’nın «Kökler ve Dallar» adlı şiir kitabı oldu. Bu küçük kitaptaki şiirler, uzun bir şiir geleneğinden kuvvet alan sağlam kökler ve gövdelerden bugüne uzanmış dallar, yapraklar ve çiçeklerdir.
Arif Nihat Asya, bütün soylu şairler gibi, Dün’den kopmadan Bugün olmayı bilen bir şair dir. O inanmıştır ki, dünü tekrarlamakta nasıl dalsız bir kütüğün cansızlığı varsa, dünden büs bütün ayrılmakta da, köksüz bir daim vazodaki sudan hayat dilenmesine benzer bir güçsüzlük vardır.
Ş
air hakkındaki hu düşüncelerden sonra, ese re girelim.Kitapta, altı bölüm içinde toplanmış, otuz do kuz şiir var. Konuları ne olursa olsun hepsinin ortak özelliği güzel, ana sütü gibi hilesiz, temiz bir dille söylenmiş olmalarıdır. Mısra kuruluşu da özentisiz, fakat hünerlidir. Yıpranmış vezin ka lıplan içinde kalmamak kaygısı Arif Nihat Asya mn mısralarını — bazı şairlerimizde gördüğümüz gibi — vezinden ve kafiyeden büsbütün yoksun bırakan bir çıplaklığa ve yavanlığa götürecek ka dar aşırı olmamıştır. Hatta üstat, gerekli gördük çe, arûzun belli vezinlerini kullanmakta da — sa natına güvendiği için — sakınca görmemiştir Estergon Kalesi, Seyhanda Sel, Beyaz Atlı, Boğaz kesen Hisarı şiirlerinde olduğu gibi.
e D A L L A R
Munis Faik OZANSOY
«Kökler ve Dallar» da, Şairin öteki eserlerin de de yer yer izlerini bilduğumuz üç ana duygu nun güçlü etkisini görmekteyiz. Çocuk karşısında soyut anlamını bulan insan sevgisi, tarih şuurun da toplanan vatan aşkı, tatlı bir istihzada buruk luğunu gizlemeye çalışan bir yaşama tecrübesi.. Birer küçük örnek vereyim.
Neye yarardı oyuncaklar Sen olmasan.
Ve soğurdu, yavrum, kucaklar Sen olmasan,
(Çocuk)
Yoksa şu toprakta Yavuz, Yoksa şu bayrakta Oğuz, Bizde yoğuz, bizde yoğuz
(Destan)
«İyisin boşsun!» dediler... Hayır, iyi değilim ben Bu dünyanın, bu zamanın İstediği değilim ben : Ağızlar yalan söylüyor!
(Yalanlar)
Hisar Ailesinden olan Arif Nihat Asya’yı okurlarımız tanırlar. «Kökler ve Dallar» ı okur larsa benim yukarıdaki düşüncelerimde haksız ol madığımı göreceklerdir.
A t a t ü r k ’ ü B e k l e y e n
Usul usul yağan karda, Koptan, Dumlu’dan gelen, İnce ezgiler ortasında, Sevincimi alt-üst eden, Köylerim tepeler arkasında...
Atatürk’ü bekleyen.
Celâl ERTUĞAY
17