• Sonuç bulunamadı

80 basamaklı yokuşun elli senelik mazisi

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "80 basamaklı yokuşun elli senelik mazisi"

Copied!
1
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

Istanbulun meraklı yerleri..

80

basamaklı yokuşun

elli senelik mazisi

E s k i d e n Y ü k s e k k a ld ır ım d ü k k â n ­

la r ın d a i s k e m l e l e r n e d e n ç o k t u ?

Son zamanlarda «asrileştirmeli mi?», «Düz bir yokuş haline mi sok­ malı?» tarzındaki mütalâalarla «Yük- sekkaldırım» kendisinden sik sık bahsedilen bir yer oldu. Muhakkak ki basamak basamak merdivenleri, iki tarafında pulculardan, oymacılardan tutun da kadın şapkacılarına kadar gayet çeşitli dükkânları ile bu acaip yokuş İstanbul şehrinin çehresini teş­ kil eden yerlerinden biridir.

Dün bu kaldırımda elli üç seneden- beri minimini, loş bir dükkân işleten ihtiyar bir adamla tanıştım. İstanbul semtlerinin tarihleri bazen aşk ro­ manları kadar meraklı ve cazip olu­ yor. Yüksekkaldınmm yarım asırlık vefakâr dostu da bana şunları anlat­ tı:

— Yüksekkaldırım bundan elli se­ ne önce Beyoğlunun Mahmutpaşası idi. İstanbul halkı nastl öteberi almak için Mahmutpaşaya koşarsa, Beyoğ- lunda oturanlar da o zaman buraya akın ederlerdi. İstanbulun modasını burası idare ederdi. Buradaki şap­ kacı, kadın iskarpinci dükkânları şeh­ rin başka hiç bir yerinde yoktu. Şu karşıdaki sıra sıra dükkânların hepsi de şapkacı idi. Kadın şapkacıları... Zamanın modasına göre camekânlar- daki şapkaların üzerinde koca koca tüyler, yahut kiraz ve saire gibi mey- valar...

Sonra Yüksekkaldırımın en meşhur şeylerinden biri oymacılığı idi. Bura­ da oyma üzerine öyle güzel işler yapı­ lırdı ki, sormayınız... Meselâ Yüksek- kaldırımda yapılan oyma kuş kafes­ leri yalnız Îstanbulda değil, Avrupa- da bile pek meşhurdu. Buradan, elde oyulan bu kafesleri alıp Avrupaya gö­ türenler çoktu.»

Yüksekkaldırım kaç

basamaktır?

İhtiyar satıcı sözlerine şöyle devam etti:

— Daha bunlar gibi Yüksekkaldı- rımda her çeşid eşya satan dükkânlar vardı. Aklınıza gelen her şeyi, tahta oymak için «kıl testere» den tutun da koleksiyonunuzdaki «Paraguay» pul­ larına kadar buradan tedarik etme­ niz kabildi. İşte onun için Yüksek - kaldırım son derecede kalabalık olur­ du. Ben buranın elli sene evvelki hali­ ni gördüm. Babam da çok eski zama­ nını bilir. Hele o zaman bu yokuş sel gibi akarmış...

— Acaba Tünelden başka bu yoku­ şu söndüren sebepler nelerdir?

İhtiyar yüzüme baktı:

— Vallahi Tünele de o kadar kaba­ hat bulmamalı... Aslına bakarsan in­ sanlar değişti. Artık eskisi gibi yürü­ meği sevmiyorlar. Zenginlikten mi? Yoksa canını fazla sevmeden mi?... İki adımlık yer için herkes tramvaya biniyor. Halbuki ben Gedikpaşada otururdum. Her sabah kalkar köprüye iner, oradan Yüksekkaldırıma dükkâ­ na gelirdim. Akşamlan da evime ya­ ya dönerdim. Herkes de benim gibi idi.

Zaten Karaköye gelenler biribirleri- ne sorarlardı:

— Arabaya mı binceğiz? Yoksa Yüksekkaldırımdan mı çıkacağız?

— Haydi canım Yüksekkaldırımdan çıkıverdim!., derlerdi. Hele yukarıdan aşağı inişte düşünmezlerdi bile... Dük­ kânları seyrede ede inmek bir zevkti.

Hatınma geldiği için sordum: — Acaba Yüksekkaldırım kaç basa­ maktır, saydınız mı?

İhtiyar adam sanki kendisini ce­ haletle itham etmişim gibi:

— 53 senedenberi inip çıktığım merdivenin kaç basamak olduğunu bilmez miyim? Tamam 80 basamak... 81 amma birisi sayılmaz., çok kısa­ dır...

Doğrusu hiç birşey değilmiş. Yük- sekkaldırnn denilince ismi üstünde

insanın gözünde büyüyor. Halbuki Beyazıd kulesinin yalnız birinci ka­ tma kadar 180 basamak merdiven çıkmanız lâzımdır. Hem de onun ba­ samakları da daha yüksektir.

Her dükkânda yorulan­

lar için iskemleler..

— Babam anlatırdı. Yüksekkaldı- rımm basamakları tâ Galata kulesi­ ne kadar gidermiş... Zaten burası kuleyi Galataya birleştiren yolmuş... Hattâ yokuşa «Kule merdiveni» der­ lermiş. Yüksekkaldırım İstanbulun en eski sokağıdır. Cenevizler zama­ nından kalmadır.

Fakat bilir misiniz? Alışkanlıktan mıdır, nedir? Bu kaldırım, bu basa­ maklar beni hiç de yormazlar. Eski­ den biz buranın esnafı her dükkân­ da çok fazla iskemle bulundururduk. Yorulanlar için... Yokuşun alt kıs- mmdakiler dükkânlarına daha az İs­ kemle koyarlardı. Dükkân ne kadar yüksekte ise iskemleleri o kadar ço galtırdık. Çünkü kapıdan içeriye gi­ renler iskemlelere yan gelirlerdi. Bü­ yük mağazalar da tahta sıralar ko­ yarlardı.

— Hangi büyük mağazalar?... — İstanbuldaki her büyük mağa­ zanın Yüksekkaldırımda şubeleri vardı. Sonra şimdi yokuşun başında­ ki sıra sıra dükkânların hepsi bir müessesenin elinde idi. Ve buralarda en güzel erkek elbiseleri satılırdı. Ecnebi lisanda kitap satan birçok dükkânlar vardı. Babıâli caddesin­ deki türkçe kitaplar satan kitapçı­ lara mukabil elli sene evvel burada da çeşit çeşit dilde kitap satanlar vardı. Meselâ o zamanın meşhur ki­ tapçısı Gramaçi burada idi. Fakat yo­ kuşun en mühim dükkânları tütün­ cülerle birkaç ahçı idi. Bunlar gece­ leri sabaha kadar açık bulundurulur­ du. Çünkü Yüksekkaldırım sabaha kadar mütemadiyen işlerdi. Gece ya­ rısından sonra, Beyoğlunda eğlenip parasız kalanlar buradan dönerlerdi.

Hattâ bunların arasında cebindeki köprü parasma kadar yiyip bitiren­ lere bile ras gelmek mümkündü.

Y üksekkaldınmm

düşmanı: Kış

İhtiyar satıcı:

— Şimdi, eski günlere nazaran Yüksekkaldırım tamamile ölü sayı­ lır. Nerede eski rağbet?... Hele kış gelince Yüksekkaldırım İstanbulun en az geçilen yerlerinden biri oluyor. Bilir misiniz ki, kış Yüksekkaldırı- mm en büyük düşmanlarından biri­ dir. Çünkü senelerdenberi tamir edil­ meyen yokuş kışın, soğuklarda müt­ hiş surette don yapar, bazen öyle o- lur ki, dükkâncılar bile gelemez... Tabiî dükkâncılarm dahi gelemediği günlerde müşteriyi hiç aramamak lâ­ zımdır. Eskiden müşteri çok olduğu için-, dükkânların önlerini sıcak su ile temizlerlermiş...

Yüksekkaldırım İstanbulun en eski bir yeri olduğu için onu öylece mu­ hafaza edelim. Fakat basamakları tamir etmek, onu zamana uydurmak mümkündür. Meselâ merdivenlerden bazısı uzun bazısı kısa... Kaldırımlar tamamile bozuk... Bunlar düzelse ge- lip geçen daha artacaktır Çünkü yo­ kuş öyle sanıldığı kadar meyilli değil­ dir. Hattâ bir müddet evvel bir Al­ man, bir nevi otomobili tecrübe için Yüksekkaldırım merdivenlerinden yukarıya kadar çıkmıştır.»

İhtiyar yokuşun başından tâ aşa­ ğıya, Galataya baktı:

— Bir vakitler Mahmutpaşada ol­ duğu gibi burada da dükkânların önlerinde sıra sıra tezgâhlar vardı’ Düşünün rağbeti!... Dükkânlar yetiş­ mediği için caddeye tezgâhlar ve şportalar çıkarılırdı..

Hikmet Feridun Es

Kişisel Arşivlerde İstanbul Belleği Taha Toros Arşivi

Referanslar

Benzer Belgeler

Figure 7 displays the total power loss before and after installing the passive filter in the proposed network for 24 hours, while Table 2 presents the range of

17 Kasım 2016 tarihinde Azerbay- can Millî İlimler Akademisi (AMEA) Folklor Enstitüsünü, halk bilimci Hay- rettin İvgin’le ziyaretimiz sırasında bize armağan edilen

alnında bir yeni damar baba, puslu bir ayna bulur ardındaki oğula bakınca oğul, kaybolur bir derin aynada babanın menziline varınca oğulun atında kişner babanın gidemediği

Örgüte yeni başlayan bireyin örgütsel sosyalleşme sürecinde örgüte uyumunun sağlanması için dört önemli faktör rol oynar, bunlar yeni üyenin yeni işi

In conclusion, there was no significant difference in genotypic frequencies of the EcoRI, XbaI and MspI sites of the apo B gene between the patient and control groups, and the

Dört köşe, yuvarlak, beyzi masalar üzerine sofra­ lar kurulmuş, kuzu lengerleri ortaya, yeşil salata ta­ baklan etrafa dizilmiş.. İki üç metre boyunda, içi çin- kolu,

Buna ilaveten beyindeki mo- leküler hareketliliği veya metabolik etkinliği göste- ren nükleer manyetik rezonans ve pozitron emisyon tomografisi gibi teknikler, şizofreni dahil

1988 yılında Terry ve arkadaşları, 1989'da Gross ve arkadaşları, 1993'de de Ded- dens ve arkadaşları küçük perforasyonlarda adi- poz doku tıkaç miringoplasti metodu