• Sonuç bulunamadı

Seyir defteri:Ölümünün 40. yılında Nurullah Ataç

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Seyir defteri:Ölümünün 40. yılında Nurullah Ataç"

Copied!
1
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

18 Mayıs 1997

Ölümünün 40. yılında

NURULLAH ATAÇ

(1898 -1 7 MAYIS 1954)

İshak REYNA

40 yıl öncesi pek mi uzaktır günümüze yoksa çok mu yakın?

Ataç öleli bunca olmuş mu, diye düşü­ nüldüğünde, belki uzaklaşacaktır o 40 y ıl; yazılarına, kitaplarına döndüğümüzdeyse, yanıbaşımıza gelecek, hatta, ötemize geçe­ cektir. (Oysa, ölümünü izleyecek yıllarda, hatta, belki öldüğü yıl unutulacağını savla- mıştır Ataç.)

Kısa bir anma yazısında, yazınsal kimliği­ ni tüm boyutlarıyla çizebilmek pek olanaklı olmasa da, denemelerinden güncesine, eleştiri yazılarından çevirilerine Cumhuriyet edebiyatında yazılı dili yeniden kuran kişi

diyebiliriz, sanırım Ataç'a... 'Tam edebiyat adamı" olduğunu da, zaten kendisi söyler. Gerçekten de Gü/ıce'sini katetmek bile gös­ terir, onun nasıl edebiyatın, dilin, kültürün içinde soluk alıp verdiğini.

Tam edebiyat adamı olduğu için de, ya- zısında da, bütün öznelliğiyle kendisidir:

Ö dünsüzdür, sözgelim i; kendisiyle çeliş­ mekten de korkmaz, düşüncesinin sonuna dek gitmekten de. Aşırıdır, yenilikçidir, dev­ rimcidir, üstelik eskiden de halkıyla tat ala­ bilirken. Samimidir, kendisi, kendi önemi- önemsizliği söz konusu olduğunda da do­ laştırmadan söyleyiverir düşünüp hissettikle­ rin i... Dolayısıyla, ne yapm acık duruş'ları, düşünceleri, süsleri sever yazı'da, ne "ben" demekten ürker. Kişinin "ta kendisi"dir de­ nir ya üslup için, Ataç, buna en iyi örnekler­ den biridir. Açık-seçik, net ve enerjik bir söyleşi rahatlığında yazması ne "babacan" bir "ders" edasına büründürür yazdıklarını, ne de "rahvan"laştırıp derinleşmesini önler. Atak, kıvrak, dikine giden üslubu kimi za­ man hırçın, takınaklı olmuştur yazdığı hak­

K İT A P

kında; oysa, kimi za­ man sıkkın, hüzün­ lü, yorgundur d a... "Ben" der, "aşırıyım ben" der, "Kedi" se­ ver bu üslup, öteki ben'i Keziban'la ko­ nuşur, söyleşir, dala­ şır; "Okuruma Mek­ tuplar" yazar, "Pros­ pero" ya da "C ali- ban"a da derinleme­ sine bakar...

Kısacası, denebi­ lirse, Sokratik diya­ loglardan Montaig-

ne'e uzanan o

önemli çizgide, de­ nemenin geleneğin­ deki o kendini esir­ gemeyen, kendin­ den ürkmeyen "b i­ rey"! örnekler Ataç.

(Denememizde, yazık ki çok sayıda kişi ye­ tiştirmeyen o görkemli çizg iyi...)

N itekim ; gelecek yıldan (doğumunun 100. yılı) başlayarak, ölümünden sonra topu topu ik i y ıl verilebilen ödül'ünü yeniden canlandırmak da, belki bu açıdan da edebi­ yatımıza yeni bir ivme verebilir...

# Ataç'ın kitapları Can Yayınlarınca top­ lanıyor... yalnız, ilk 4 kitaptan sonrası yazık ki henüz okura ulaşmış değil...

Referanslar

Benzer Belgeler

«Suriye ve Kilikya’da Fransa Yüksek Komiseri» General Gtıro’- nun emri ile Antep, Maraş ve Urfa sancaklarındaki Fransız kuvvetleri­ nin kumandanlığına

Balıkçı tekneleri, kayıklar, yatlar, lokantalar, kahveler, barlar, oteller, balıkçı hali yat limanın kenarına inci gibi dizilmiş.. Ya­ şam gece ve gündüz

Fakat Curiosity’nin sönmüş bir volkanın etrafında yaptığı ölçümlerde yüksek miktarda feldspata (granit türü kayaların içinde bulunan bir mineral türü)

fiimdiyse, bir grup araflt›rmac›n›n sürekli donmufl durumdaki tortul toprak tabakalar›ndan elde etti¤i bitki ve hayvan DNA’lar›, Sibirya’y› ye- niden verimli bir

Patoloji sonucu polip olan hastalarda olduğu gibi reinke olan hastalarda da tedavi öncesi ve sonrası Jitt, Shim ve NHR ölçümleri arasında istatistiksel olarak

Yasası ile görevlerine son veri­ lenlerden sakıncaları kaldırılan­ ların görevlerine dönmelerinin, ancak ilgili kamu kurumu ve ku­ ruluşlarının kadro durumuna

işte, tam bu sıralardadır kî, Reşat Nuri Giintekin «G ali Kuşu» romanındaki Feride’siyle Türk kızının ilk gerçek örneğini vordi.. F e­ ride mektepten

"Acaba" diyorum, Barlas dostumuz "Ö zal ailesinin zayıf kişilikli üyeleri" ile "sağlam k işilikli üyeleri” ayrımını bu dü­. ğünde de yapacak