• Sonuç bulunamadı

Yalancının mumu yatsıya kadar yanar

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Yalancının mumu yatsıya kadar yanar"

Copied!
1
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

7 Kânunusani 1937

| Perşembe musahabeleri'

Yalancının mumu

yatsıya kadar yanar

Yazan: Selim S im T ar can.

Bundan tam,, elli yıl evvel Üs- küdarda oturu­ yorduk. Galata- sarayda okuyor­ dum. On bir, on iki yaşında ya­ ramaz bir ço­ cuktum. Komşu­ muzda oturan Tevfik Sami pa­ şanın ben ak­ ran bir oğlu var­ dı. O da benim gibi yaramaz ol­ duğu için çok se­

vişiyorduk. Onun Selim S im Tar-bir ihtiyar lalası can Galatasray-ikimizi de her da talebe iken hafta izin günü mektepten alır, evimi­ ze götürür. Ertesi gün de gene mekte­ be götürürdü. Mektebe yazılalı üç sene olmuştu. Ama henüz daha fransızca- mız çok zayıftı. Her ikimizin de annesi bizim biran evvel fransızca konuşma­ mızı istiyordu.

Biz mektepte iken bir gün annele­ rimiz buluşur ve aralarında şöyle bir karar verirler. Eğer bir gün fransızca konuştuğumuzu görürlerse yüz para olan haftalığımızı beş kuruşa (*) çıka­ racaklar ve bu suretle vadedecekleıi bir mükâfat sayesinde bizim daha faz­ la gayret gösterip bu lisanı elde edece­ ğimizi zannederler.

Bir gün izinli çıkmıştık. Akşam ye­ meğinde annem bana:

— Oğlum dedi, eğer senin ilansız­ ca konuştuğunu görürsem, haftalığı­ nı yüz para daha arttıracağım. Haydi bakalım, gayret göreyim seni!

Bu havadis çok hoşuma gitti amma, öyle kolay, kolay insan fransızca konu­ şamıyor ki: Mektebe giderken yolda bu havadisi 299 Emine söyledim. A... dedi benim annem de ayni teklifi bana yap­ tı!.

— E ne olacak?.

— Olacağı yok çalışıp gayret edip, biran evvel konuşmasını öğreneceğiz!.

Biraz düşündüm. Aklıma bir şeytanlık geldi. Emin dedim bunnu kolayı var. Bizim fransızca hocssı (M. Christofo-

ris) bize (La Fontaine)den bazı şiirler

ezberletiyor, bunlardan bir tanesini gü­ zelce ezberleriz. Sonra annelerimizin karşısına geçeriz. Bir satır seri okursun, bir satır ben, öylece onlar da bizi Fran­ sızca konuşuyor zannederek haftalık- ; larımızı beş kuruşa çıkarırlar.

Bu karar ikimizin de yüzünü güldür­ dü. Attık kahkahayı! Ve mektebe gi­ dince ikimizde, (Le Corbeau et le re-

nard) hikâyesini su gibi ezberledik:

Sonra bir de prova yaptık. Âlâ, mükem­ mel! O hafta eve gelince ikimizde anne­ lerimize artık Fransızcayı bülbül gibi söylüyoruz, dedik.

Annem beni aldı, Eminin evine gö­ türdü. Her iki şefkatli kadın bize hay­

di bakalım konuşun da görelim! dedi­ ler.

Ben başladım:

Et! bonjour, monsieur le corbeau!

O derhal cevap verdi:

Que vous êtes joli! que vous me semblei beau!

Ben:

Sans mentir si votre ramage

O:

Répondait à voire plumage,

Ben:

Vous seriez le phénix des hôtes de ces bois. O:

A ces mots, le corbeau ne se sent pas de joie,

Ben:

Et pour montrer sa belle voix, O:

il ouvri un large bec, laisse tomber sa proie.

Artık annem dayanamadı. Gözleri se­ vinç yaşları ile dolu, kollarını boynu­ ma doladı. Allaha şükürler olsun bana bugünü de gösterdi! dedi. Emini de annesi kucakladı. O haftadan itibaren haftalıklarımız beş kuruşa çıktı.

Aradan üç ay geçti. Biz arada bir an­ nelerimizin yannıda ezber bildiğimiz şeyleri karşılıklı okuyup kadıncağızları aldatıyorduk.

Günün birinde annem beni aldı, Me­ nemenli Mustafa paşanın damadı er­ kânıharp livası Raif paşaların Koska- daki konaklarına götürdü.

Paşanın kendisi de haremi de fev­ kalâde fransızca biliyorlardı. Ben ha- nımeefndinin elini öptüm. Geri geri çe­ kilirken kendisi anneme sordu:

— Maşallah ben görmeyeli büyümüş kaç yaşında oldu?.

— Efendimiz on ikisini bitirdi. — Galatasaray sultanisine gidiyor değil mi?.

— Evet efendim üçüncü sınıftadır, bülbül gibi de fransızca söylüyor., de­ mez mi?.

Vay başıma gelen. Şimdi foya mey­ dana çıkarsa ne yapmalı?.

Bayan bana fransızca hitap etti: — Qui est votre professeur de fran­

çais?.

Ben tabiî bir kelime anlamadım. Ku­ laklarıma kadar kızardım. Başımı önü­ me eğdim. Taş gibi durdum.

— Voyons pourquoi vous ne parles

pas?.

Bende gene derin bir sükût!. — Est-ce que vous avez honte?. Bir kelimesini anlamıyorum ki, ce­ vap vereyim.

Nihayet valideme döndü:

— Çocuğu fazla sıkmayalım, utan­ dı, utandı! dedi.

Fakat bu sırada annem yanıma gel­ di ve kulağıma:

— Haftalık yüz paraya indi! dedi.

Selim S im Tarcan

( * ) O zamanın beş kuruşu bugünkü yirmi beş kuruştan fazlaydı.

ıııııııııııııııııiiiııııııııııııııııııımmıııııııııııımııiiiıııııııııııııııııııııiiimıııııııııııııııııııımmıtıııııııııııııifiıııııııııııııııııııııtııııııııııiiiıııııuMa

Referanslar

Benzer Belgeler

2017-2018 -Proje Yürütücüsü- Ankara Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Köylü El Sanatları Koleksiyonunun Oluşturulması.. Alanındaki Kitaplarda Bölüm ve

Bu pıogıarrıin yerine getirilmesi için ise, zemin katta bulunan dokuz adet kalın a- yak ve muhtelif bölmelerin tamamen kal- dırılma:!, üst katta mevcut üç apsrtıman

Tesisin merkezi orta binada bulunan serbest tevzi salonu olup bu salon ışıklı tavanı ve galerisiyle esaslı bir şekilde ihti- yaçları karşılamaktadır.. Zemin katta

A — Soğ^ık bölge küçük Ajans tiple- rinden birincilik alan 00001 rumuzlu pro- jenin Yüksek Mühendis Mimar Eyüp Kö- mürcüoğlu'na. İkincilik alan 40259 rumuzlu projenin

İlk eleme neticesinde aşağıdaki rumuzları taşıyan projeler terkedilmişlerdir. İkinci elemede aşağıdaki projeler keza terke- dilmişlerdir:.. Şelâle,

Bir müddet evvel, İlk öğretim, Öğretmenleri Yardım Sandığı tarafından 3 tip öğretmen evi pro- jesinin tanzimi müsabakaya konulmuş ve birinci- liği Yüksek Mimar

21 numaralı ve 7771 rumuzlu proje: Binanın ayni uzunluktaki kollariyle İnönü meydanını teş- kil etmiş bulunmakta ve bu kollardan hasıl <lan yeknasaklık esas cephe

Horizontal göz hareketlerinin düzenlendiği inferior pons tegmentumundaki paramedyan pontin retiküler formasyon, mediyal longitidunal fasikül ve altıncı kraniyal sinir nükleusu