4 • 2 • 1951
V A T
Sâkıt Hanedanın
son kadın âzaları
Hanedan âzalarının yurd dışına çıkarılması
—
Damatlar ve Sultanlar
—
Naciye Sultanın söz
leri
—
Prens Sabahattin Bey
—
Bizim kaderimiz böyle mi olmalı idi?
—
Sefahat âlemlerinde
yenen paralar
—
Saadete kavuşan Prensesler
—
Dürrüşehvar, Nilüfer, Hanzade, Neslişah
vesaire
—
Senelerden sonra kocasından ayrılan Sabiha Sultan
—
Ömer Faruk Efendinin aşkı
—
Mihrimah Sultan
—
Enver Paşa ailesi
—
A li Enver
gey
— Şadiye Sultan— Belirsiz bir çukur
—
Abdülhamidin ve Sultan Reşadın kızları
—
H afız Hakkı Paşanın zevcesi
—
Plevne müdafii
,______________
Gazi Osman Paşanın gelini
—
Yürekler acısı
_____________
,
/"'«azetelerimizin yazdıklarına göre, sakit hanedana men sup kadınların ve damatların yurda .avdetine imkân vermek üzere bir kanun lâyihası hazır- j'.anmaktadır. Eğer yüksek Mec lisin tasvibine iktiran ederse, Avrupada sefalet içinde yaşı- yan bu kadınlar ve damatlar âdeta yeniden hayata kavuşa caklardır, Çok yakın bir mazi nin hikâyesi şöyle başlar: Tür kiye Büyük Millet Meclisi 3 mart 1924 de yaptığı hararetli ve münakaşalı bir içtimadan sonra hanedan azasmın yurt dışı edilmesine karar vermiş ti. İstanbul valisi Haydar ve polis müdürü Sadettin Beyler. Dolmabahçe sarayına giderek Abdiilmecit Efendiyi ziyaret et inişler ve Meclisin kararını bildirmişlerdir. İlk ânlarda bu karara şiddetle itiraz eden ha life, birkaç saat sonra mili' i- ıadeye boyun eğmekten başka yapılacak bir şey olmadığını .trlamıjr ve yel hazırlıklarına başlamıştı.
Ertesi günü Abdülmecil E- fendi, beraberinde oğlu Ömer Faruk Efendi, kızı Dürrüşeh var Hanım, Ömer Faruk Efen dinin validesi Şehvar, Dür- rüşehvarın validesi Hayrünni- sa Hanımlar, baş ikballeri, hu susi tabibi doktor Salâhaddin, başmabeyineisi Salih Keramet ve hususî kâtibi Hüseyin Bey ler olduğu halde muhafaza al tında Çatalcaya kadar otomo bille gitmişler ve oradan trene binmişlerdi. Halifenin gelini Sabiha Sultan birkaç gün için İstanbulda kalmıştı.
İkinci kafileyi merhum En ver Paşanın refikası Emine Na ciye Sultanla zevci Kâmil Bey teşkil ediyordu. Kâmil Bey En ver Paşanın kardeşi idi ve pa şa öldükten sonra onun karısı ile evlenmişti. Oğlu A li Enver, ktzları Mahpeyker ve Tür kân Hanımlar beraberinde bu lunuyordu. Pıovidans yolcu vapuru İstanbul limanından ayrılırken Naciye Sultan, gaze tecilerin suallerine gözleri do lu dolu olarak;
— Memleketin selâmetinden başka hiç bir şey düşünmüyo rum.
Cevabını vermişti. Üçüncü kafile elli kişilikti. Aralarında Abdülhamidin oğlu Selim E- fendi. Âbid Efendi, Abdülâzi- zin oğlu Seyfettin Efendi, Sul tan Reşadın oğlu Ziyaeddin E- fendi, veliaht Yusuf İzzettinin oğlu Nizameddin Efendi ile ai lesi erkânı da vardı. Ayni gün büyük fikir adamı Prens Saba- haddin Beyle kardeşi Lûtfullah Bey ve anneleri Seniha Ha nım da Çelyo vapurile Kösten- ceye hareket etmişlerdi. Prens Sabahattin kendisini uğurlayan dostlarına;
— Bizim kaderimiz bu mu olmalı idi?
Demişti. Zavallı Sabahattin Bey, ana vatana kavuşamadan yâd illerde vatan hasretile öl dü.
11 mart 1924 de İstaııbuldan ayrılan son kafilede son Os manlI padişahı Vahideddinin kızı ve şehzade Ömer Faruk E- fendiııin zevcesi Sabiha Sultan da vardı. Beraberinde kızları olduğu halde zevci ile buluş mak üzere İsviçreye gidiyor du.
YAZAN :
Feridun Fa zıl T ü lb en tçi
reli ile evlidir. Diğeri Nis’de bir mahalle mektebinde hoca lık yapmaktadır. Bütün propa ganda ve ısrarlara rağmen iki si de dinlerini değiştirmemiş lerdir. İbrahim Tevfik Efen dinin ikinci kızı Rabia Nilüfer Sultanın hayatı ise çok acıklı maceralarla geçmiştir. Babası nın ölümü üzerine sefalet için de kalmış, evvelâ kendisine Müslüman süsü veren bir Kaf kasyalI ile evlenmiştir. Fakat sonradan Yahudi olduğunu öğ renince boşanmış, ikinci defa bir Cezairli Araba varmıştır. Kocasile beraber Cezaire gide rek sefaletin en son kademele rine kadar düşmüştür. İkinci cüıan Harbinde Amerikalıların Cezairi işgali sırasında Ame rikan ordusunda yüzbaşı olan kardeşi Cem tarafından bulu narak Amerikaya götürülmüş tür. Bugün otuz yaşlarında bu-Vahdeddinin kızı Ömer Faruk Efendinin eski karısı Sabiha S..itan
hiç biri Mısıra gidememişti. Halbuki Mısır Osmanlı devleti nin dört yüz yıllık bir vilâyeti idi. \jŞüphzadelerden bir kısmı yanlarında götürdükleri kıy metli ziynet eşyalarını paraya tahvil ederek soluğu eğlence yerlerinde almışlar, sefahat â- lemlerindg su gibi para yiye rek kısa bir zamanda sefalete sürüklenmişlerdi. Abdülkadir Efendi Viyanada çok maceralı bir hayat sürmüştü!^ Fakat di ğer bir kısmı p a ra ftım çarçur etmemişler, bakmağa ve yar dım etmeğe mecbur oldukları kadınlarla beraber mazbut bir hayat sağlamışlardı.
Hanedan azası arasında iyi tahsil ve terbiye görmüş gü zel kadınlar ve kızlar da var dı. Bunlar parlak izdivaçlar yaparak kendilerine olduğu ka dar yakınlarına da büyük bir istikbal temin etmişlerdi. Ha life Abdiilmecit EfendininTı- zi Dürrüşehvar başta geliyor du. 2fi Oenk^ l913 de doğduğu na göre bugun~öfüz sekiz ya şında olan Prenses hakikaten muhteşem bir güzelliğe sahip ti. Burnu ecdadı Fatih’e çok benziyordu. İri lâcivert göz leri herkesi teshir ediyordu. Evvelâ İsviçrede ve sonra da Fransada babası ile birlikte ya- şıyan Dürrüşehvar, henüz on altı yaşında iken Haydarâbât Nizaminin oğlu Azimcah ile evlenmiş ve Haydarâbâdâ gel mişti. Nizam dünyanın en zen gin Adamlarından biridir. Dür- rüşehvarın bereket ve keramet mânalarına gelen Ceh ve Cih adlı iki oğlu vardır. Büyüğü on yedi, küçüğü on üç yaşlarında dır. Prenses bugün Londrada- dır ve oğullarının tahsiline ne zaret etmektedir. Prenses hu susî müsaade ile birkaç defa Tiirkiyeye gelmiş ve avdetinde Beyruta da uğrayarak babası nın çok sevdiği kız kardeşi Na- zima Sultanı ziyaret etmiştir.
O akıt hanedan azası Türkiye- den ayrıldıktan sonra Av- rupanın muhtelif memleketle rinde ve Beyrutta yerleşmişler di. Mısır hükümeti kendilerine vize vermediği için o zamanlar
TJTaydarâbât Nizaminin ikinci oğlu Muazzam Cah da Prenses Nilüfer ile evlenmiş tir. O zamanlar yaşı küçük o- lan, fakat çekici ve mestedici bir güzellik taşıyan Nilüfer bü yük görünmek için evlenme me rasiminde fazlaca yüksek ayak kabı giymek zorunda kalmıştı. Nilüfer şimdi Pariste annesi Âdile Sultanın yanındadır.
Dürrüşehvarın baba bir ana ayrı kardeşi Faruk Efendi, u- zun yıllar beraber yaşadıkları acı ve tatlı geçmişi beraberce paylaştıkları zevcesi Sabiha Sultandan ayrılmıştır. Bu ayrı lığa sebep bir aşk macerası
dır. Faruk, merhum veliaht Yusuf İzzettin Efendinin kızı Mihrişah Sultânı sevmiş ve üç yıl kadar evvel onunla evlen miştir. Mihrişah Sultan bugün otuz dört yaşındadır ve kocası ile arasında yirmi yaş fark var dır. Mısırda oturmaktadırlar. Sabiha Sultana gelince, kızları Neslişah, Hanzade ve Neclânın sayesinde Mısırda müreffeh bir hayat yaşamaktadır. Nesli şah Mısırlı Prens Abdülmümin. Hanzade de Hidiv Abbas Hilmi Paşanın oğlu Mehmet A li Bey le evlenmişlerdir. Bu iki genç ve güzel kadın Mısır sosyetesi nin zengin ve ihtişamlı sima larıdır. Neslişah kocası ile be raber İstanbulu ziyaret etmiş tir.
Sakat hanedanın en mühim kadın simalarından biri de Na ciye Sultandır. Birinci cihatı harbinde Başkumandan vekil liği ve Harbiye Nazırlığı ya pan Enver Paşanın zevcesi i- di. Onun ölümünden sonra kardeşi Kâmil Beyle evlenmiş ve kadere beraberce boyun e- ğerek Avrupada mazbut ve le kesiz bir hayat sürmüşlerdi. Enver Paşanın oğlu Ali, uzun senelerdenberi ordumuzda su bay sıfatile şerefli vazifesini görmektedir. Kızları Mahpey ker ve Türkân Hanımlarla Kâ mil Beyden olan kızı da mem lekete dönmüşlerdir. Kâmil Bey, silâh fabrikasının iştia linde feci bir şekilde ölen Nu ri Paşanın işlerine bakmak Çi zere memlekete gelirken, ne yazık ki eski kanun mucibince eşinden ayrılmak gibi acı bir mecburiyet altında kalmıştır.
Yukarıda yazdıklarımız, ge çimlerini sağlamış olanların bir kısmına dairdir. Onların dışında hiç bir taksiratları ol madığı halde kaderin hışmına uğrayan hanedana mensup ni ce kadınlar vardır. Başlarından geçen maceralar jnsana hüzün vermektedir. Sultan ikinci Ab dülhamidin Emsalnur 4 üncü Kadınefendiden olan kızı/Şadi- ye Sultan binbir müzayaka i- çinde kalmış, sevgili kızı Sa niyeyi bir Amerikalı ile evlen direrek biraz rahat yüzü göre b ilm iştir^
Çjohzade İbrahim Tevfik E- * r fendinin Nis’de sefalet i- çinde ölümünden sonra kızı Kadriye Sultan da ayni feci â- kibete uğramış, ortada kalan iki kızı katolik rahibeleri tara fından himaye edilerek diğer öksüz çocuklar ile birlikte bü yütülüp yetiştirilmiştir. Bu gün bu kızlardan biri bir
îsviç-r~
lunan zavallı genç : kadııı bir Amerikan akıl hastanesinde tedavi görmektedir. S
I ►
V
i jSm nci cihan harbinin meş- hur kumandanlarından bi ri olan merhum Hafız Hakkı Paşanın zevcesi ve Salâhattin Efendinin kızı Behîye Sultan
Sultan 5 inci Mehmedin oğlu Ziyaeddin Efendinin kızı Pren
ses Lûtfiye
fi
memleketi terkettikten sonra Nis’de iki odalı harap bir evde oturmuş, nihayet Mısır evkafından ufak bir aylık ala rak Mısırda yerleşmiştir. Bu ihtiyar ve hastalıklı kadının ilâçlarını Kahirede bulunan Is tanbullu bir Ermeni eczacı pa rasız olarak yapmıştır. Halbuki bugün Mısırda hanedanın ol dukça zengin azalan vardır. Fakat bunlar nedense yardım ellerini uzatmamışlardır.
Sultan İkinci Abdülhamidin büyük kızı ve meşhur Plevne müdafii Gazi Osman Paşanın gelini ihtiyar Zekiye Sultan. Fransanın cenubundaki bir kasabada sefalet içinde yaşa makta ve hayatının son günle rini beklemektedir. Kim bilir, belki de Kadriye Sultan gibi onun da cenazesi belediye ta rafından bir çukura atılacak tır. Abdülhamidin diğer kızı Ayşe Sultanın da hayatı bun dan farksızdır. Hastalıklı, alil bir oğlu ile beraber Parisin ke nar mahallelerinin birinde her türlü yardımdan uzak yaşamak tadır. Sultan Muradın kızı Ha tice Sultajnn Bulgaristanda ba şına gelenler de aşağı yukarı aynidir. N
Sakıt"*Tianedana mensup ka dınların bir kısmının ihtişam, servet ve zenginlik, diğer bir kısmının ise sefalet içinde yü zen hayatlarından birkaç misal verdik, hepsi bu kadar değil dir.
Taha Toros Arşivi