• Sonuç bulunamadı

Otistik çocuklarda giysi kullanımında karşılaşılan problemler

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Otistik çocuklarda giysi kullanımında karşılaşılan problemler"

Copied!
138
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

GİYİM ENDÜSTRİSİ VE MODA TASARIMI EĞİTİMİ

ANABİLİM DALI

OTİSTİK ÇOCUKLARDA GİYSİ KULLANIMINDA

KARŞILAŞILAN PROBLEMLER

YÜKSEK LİSANS TEZİ

Hazırlayan

Nihal SOĞANCI

Ankara Temmuz, 2011

(2)
(3)

GİYİM ENDÜSTRİSİ VE MODA TASARIMI EĞİTİMİ

ANABİLİM DALI

OTİSTİK ÇOCUKLARDA GİYSİ KULLANIMINDA

KARŞILAŞILAN PROBLEMLER

YÜKSEK LİSANS TEZİ

Nihal SOĞANCI

Danışman : Doç. Dr. Saliha AĞAÇ

Ankara Temmuz, 2011

(4)
(5)

ii

ÖN SÖZ

Bu araştırmanın amacı; otistik çocukların giysi kullanımında karşılaşmış oldukları problemleri belirlemektir. Bu amaç doğrultusunda; temel öz-bakım becerilerinden olan giysi kullanma becerilerinin gerçekleştirilmesine engel oluşturan problemlerin tespiti ve çözüm önerileri ile otistik çocuğun bağımsız bir birey haline gelmesine katkıda bulunulması hedeflenmiştir.

“Otistik Çocuklarda Giysi Kullanımında Karşılaşılan Problemler” isimli çalışmanın konusunun seçilmesinde ve araştırmanın yönlendirilmesinde katkılarını, desteğini ve güler yüzünü esirgemeyen değerli hocam ve aynı zamanda tez danışmanım olan Doç. Dr. Saliha AĞAÇ’a; bilgi ve tecrübeleriyle araştırmaya katkı sağlayan değerli hocam Prof. Dr. Şule ÇİVİTÇİ’ye; örneklemin belirlenmesinde ve verilerin analizinde desteklerini esirgemeyen Yrd. Doç. Dr. Murat ATAN’a; tez sürecinde maddi ve manevi desteğini esirgemeyen yol göstericim olan değerli hocam Dr. Saliha

ÖZELMAS KAHYA’ya; verilerin uygulanmasında desteklerini esirgemeyen OÇEM ve Özel Eğitim ve Rehabilitasyon Merkezi kurumları sorumlularına; çalışmanın

objektif olarak yürütülmesinde çok büyük katkıya sahip olan bilinçli anne ve babalara; tez sürecinde desteğini esirgemeyen arkadaşım Meral DOĞRUER’e teşekkür ederim.

Ayrıca beni her zaman sevgi ve özveri ile destekleyen aileme teşekkür ederim.

(6)

iii

ÖZET

OTİSTİK ÇOCUKLARDA GİYSİ KULLANIMINDA KARŞILAŞILAN PROBLEMLER

SOĞANCI, Nihal

Yüksek Lisans, Giyim Endüstrisi ve Moda Tasarımı Eğitimi Anabilim Dalı Tez Danışmanı: Doç.Dr.Saliha AĞAÇ

Temmuz-2011, 138.sayfa

Bu çalışma Otistik çocuklarda giysi kullanımında karşılaşılan problemleri saptamak amacıyla yapılmıştır.

Araştırmanın modelini; Ankara, İstanbul ve İzmir ili sınırları içinde OÇEM, Özel Eğitim ve Rehabilitasyon Merkezlerinde eğitim alan otistik çocukların ebeveynlerinden anket yardımı ile elde edilen veriler ve ilgili kaynaklar oluşturmaktadır. Araştırma tarama modeli niteliğinde bir çalışmadır.

Araştırma, Özel Eğitim ve Rehabilitasyon Merkezlerinde ve OÇEM’lerde eğitim gören 6-12 yaş aralığında bulunan otistik çocukların bakımını üstlenen ebeveynler üzerinde gerçekleştirilmiştir. Örneklemin belirlenmesinde Karekök uzlaşık dağılımı kullanılmıştır. 3’lü likert ölçeği ile ölçülen 101 farklı değişkenin ölçek geçerliliği (α = 0.944) ispatlanmıştır. Elde edilen veriler üzerine ² testi uygulanarak elde edilen verilerin sayı ve yüzde değerleri resmi ve özel okul değişkenine göre çapraz tablolarda verilmiştir.

Araştırma sonucunda; otistik çocukların özellikle kopçalı giysileri giymekte ve giysi kullanımı için gerekli olan baş ve işaret parmağı ile bir nesneyi tutma, tek ayağının üzerinde durma ön koşul becerilerini gerçekleştirmede problem yaşadıkları tespit edilmiştir. Giysiler üzerinde otistik çocukların giysi kullanımını kolaylaştırıcı çalışmaların yapılması çocuğun giysi kullanımı ile ilgili problemlerine çözüm getireceğinden, bu problemlerin giderilmesi ya da en aza indirilmesi için giysi kapamalarında cırt bantları ve iri elcikli fermuarlar, beli lastikli pantalonların tasarlanması önerilmiştir.

Anahtar Kelimeler: Otizm, giysi, otistik çocukların giysi kullanımında

(7)

iv

ABSTRACT

THE PROBLEMS FACED BY AUTISTIC CHILDREN IN THE USE OF CLOTHING

SOĞANCI, Nihal

Master Thesis, Clothing Industry And Fashion Desing Supervisor: Doç.Dr.Saliha AĞAÇ

September - 2011, 138.page

This study aims to find the problems of the autistic children’s dressing issues. The model of the research includes the related sources and the data that obtained from the survey, which was done with the help of the parents of the autistic children who study at OÇEM, Private Education and Rehabilitation Centers which reside in İstanbul, Ankara and İzmir. The research is a study that has the characteristics of screening model.

The research was made on the parents who take responsibility of the autistic children whose ages are ranging between 6-12 years old who study at OÇEM and Private Education and Rehabilitation Centers. Square root compromise allocation was used to determine the sample. Scale validity of 101 different variables measured by 3 point Likert-scale (α = 0944) was proved. The number and percentage values of the data by applying the ² test are given with cross tabs according to the public and private school variable.

Following the research, it is determined that the autistic children have problems with especially wearing the clothes with buckles and achieving the prerequisite skills required to use clothes which are holding an object with the thumb and the forefinger and standing on one foot.

Since working on clothes which aims easier usage of the clothes of the autistic children leads to solve the problems of the child about dressing, it’s recommended that velcro and large zipper pullers should be used for closing the clothes and elastic waist pants should be designed to reduce or remove the problems.

Key Words: autisim, clothes, the problems faced by autistic children in the use

(8)

v

İÇİNDEKİLER

Sayfa

JURİ ONAY SAYFASI ... i 

ÖN SÖZ ... ii 

ÖZET ... iii 

ABSTRACT ... iv 

İÇİNDEKİLER ... v 

TABLOLAR LİSTESİ ... viii 

KISALTMALAR LİSTESİ ... ix  1. GİRİŞ ... 1  1.1. Problem Cümlesi ... 5  1.2. Amaç ... 5  1.3. Önem ... 6  1.4. Varsayımlar ... 6  1.5. Sınırlılıklar ... 7  1.6. Tanımlar ... 7 

2. KAVRAMSAL ÇERÇEVE VE İLGİLİ ARAŞTIRMALAR ... 10 

2.1. Kavramsal Çerçeve ... 10 

2.1.1. Özürlülük ... 10 

2.1.2. Otizmin Tanımı ... 10 

2.1.3. Otizmin Tarihsel Gelişimi ... 11 

2.1.4. Otizmin Nedenleri ... 12 

2.1.5. Otizmde Tanı ... 13 

2.1.6. Otistik Çocukların Gelişim Özellikleri ... 15 

2.1.7. Türkiye’de Otistik Çocukların Eğitimine Yönelik Hizmetler ... 16 

2.1.8. Otistik Çocuklarda Öz-bakım Becerisi ... 17 

2.1.8.1. Öz-bakım Kavramı ... 17 

2.1.8.2. Öz-bakım Becerilerinin Kapsamı ... 17 

2.1.8.3. Otistik Çocuklarda Öz-bakım Becerilerinin Önemi ... 19 

2.1.8.4. Otistik Çocuklarda Öz-bakım Becerilerini Kazandırmayı Etkileyen Davranışlar ... 20 

(9)

vi

2.1.8.5. Otistik Çocuklarda Öz-bakım Becerilerinin Kazandırılması ... 21 

2.1.9. Otistik Çocuklarda Giysi Kullanma Becerisi ... 22 

2.1.9.1. Otistik Çocuklarda Giyinme Becerisinin Önemi ... 22 

2.1.9.2. Giyinme Becerisinin Kapsamı ... 25 

2.1.9.3. Otistik Çocuklarda Giysi Türüne Göre Giyinme - Soyunma Becerilerinin Kazandırılması ... 26 

2.1.9.4. Otistik Çocuklara Giyinme Öz-bakım Becerilerini Kazandırmada Hedef Davranışlar ... 30 

2.2. İlgili Araştırmalar ... 36 

2.2.1. Türkiye’de Yapılmış Araştırmalar ... 36 

2.2.2.Yurt Dışında Yapılmış Araştırmalar ... 41 

3. YÖNTEM ... 44  3.1. Araştırmanın Modeli: ... 44  3.2. Evren ve örneklem: ... 44  3.3. Verilerin Toplanması ... 47  3.4. Verilerin Analizi: ... 49  4.BULGULAR ve YORUM ... 51 

4.1. Otistik Çocuklara İlişkin Demografik Bulgular ... 51 

4.2. Otistik Çocukların Ebeveynlerine İlişkin Demografik Bulgular ... 53 

4.3 Otistik Çocukların Temel Öz-bakım Becerilerini Gerçekleştirme Durumları ... 58 

4.4. Otistik Çocukların Giysi Tercihlerine İlişkin Bulgular ... 60 

4.5. Otistik Çocukların Giysi Kullanma Becerilerine İlişkin Bulgular ... 69 

4.6. Otistik Çocukların Giysi Kullanma Beceri Düzeyleri ... 75 

4.7. Ebeveynlerin Otistik Çocukların Giyinme Becerillerini Geliştirme ve Eğitimin Otistik Çocukların Giyinme Öz-bakım Becerileri Üzerine Etkisi Hakkında Görüşleri ... 80 

5. SONUÇ ve ÖNERİLER ... 85 

5.1. Sonuç ... 85 

(10)

vii

KAYNAKÇA ... 90  EK 1: OTİSTİK ÇOCUKLARIN YAŞ GRUPLARI İLE GİYİNME BECERİLERİ ARASINDAKİ İLİŞKİ ... 98  EK 2: ANKET ... 118  EK 3: İZNİ ALINAN EĞİTİM MERKEZLERİ ... 125  EK 4: M.E.B. EĞİTİM ARAŞTIRMA VE GELİŞTİRME DAİRESİ

(11)

viii

TABLOLAR LİSTESİ

Sayfa Tablo 1 Karekök Uzlaşık Dağılımına Göre Belirlenmiş İllere Göre Örneklem

Sayısı ... 46 

Tablo 2 Araştırma Kapsamına Alınan Eğitim Merkezleri ve Eğitim Gören Otistik Çocuk Sayısı ... 47 

Tablo 3 Otistik Çocuklara İlişkin Demografik Bulgular ... 51 

Tablo 4 Otistik Çocukların Ebeveynlerine İlişkin Demografik Bulgular ... 54 

Tablo 5 Ebeveynlerin Eğitim Durumuna Göre Otistik Çocukların Giysi Kullanma Beceri Düzeyleri ... 57 

Tablo 6 Otistik Çocukların Temel Öz -Bakım Becerilerini Gerçekleştirme Durumları ... 58 

Tablo 7 Otistik Çocukların Giymeyi Sevdiği Giysi Türleri ... 60 

Tablo 8 Cinsiyete Göre Otistik Çocukların Giymeyi Sevdiği Giysi Türleri ... 63 

Tablo 9 Otistik Çocukların Giysilerinde Tercih Ettiği Giysi Renkleri ... 64 

Tablo 10 Otistik Çocukların Giysileri İçin Tercih Edilen Kumaş ve Aksesuarlar... 65 

Tablo 11 Otistik Çocukların Sevdiği Çizgi Film Karakterleri ... 67 

Tablo 12 Otistik Çocukların Sevdiği Çizgi Film Karakterli Giysiyi Giymek İsteme Durumları ... 68 

Tablo 13 Otistik Çocukların Giysi Kullanmaları İçin Gerekli Ön Koşul Hareket Becerilerini Gerçekleştirme Durumları ... 69 

Tablo 14 Otistik Çocukların Giysinin Bölümlerini Tanıma Düzeyleri ... 71 

Tablo 15 Cinsiyete Göre Otistik Çocukların Giysinin Bölümlerini Tanıma Düzeyleri ... 73 

Tablo 16 Otistik Çocuğa Ait Giysilerin Temin Edilme Durumları ... 74 

Tablo 17 Otistik Çocukların Giysi Kullanma Beceri Düzeyleri ... 75 

Tablo 18 Cinsiyete Göre Otistik Çocukların Giysi Kullanma Beceri Düzeyleri ... 79 

Tablo 19 Ebeveynlerin Çocukları İçin Tercih Ettikleri Giysi Tasarım Özellikleri ... 81 

Tablo 20 Resmi ve Özel Okullarda Eğitim Gören Otistik Çocukların Eğitim Öncesi Giysi Kullanımında Düzeltilmesi Beklenen Olumsuz Davranışlar ... 82 

Tablo 21 Resmi ve Özel Okullarda Eğitim Gören Otistik Çocukların Eğitim Sonrası Giysi Kullanımındaki Olumsuz Davranışlarının Düzelme Durumu ... 83 

(12)

ix KISALTMALAR LİSTESİ  : Cronbach Alpha :Ki-kare H : Tabaka sayısı K : Göreceli önem ( 0≤ k ≤ 1) Max : Maksimum

Mh : h. tabakanın toplam tabaka sayısına etkisi

Min : Minimum

n : Örneklemi oluşturan otistik çocuk sayısı

ñ : Tabaka başına düşen ortalama örnek hacmi nh : h. tabakadaki örnek hacmi

Özel : Özel okullar (Özel Eğitim ve Rehabilitasyon Merkezi)

P : Güvenirlik (Anlamlılık Düzeyi)

Resmi : Resmi okullar (OÇEM–Otistik Çocuk Eğitim Merkezi)

TUİK : Türkiye İstatistik Kurumu

(13)

1. GİRİŞ

Giderek artış gösteren dünya nüfusu içerisinde normal gelişim gösteren çocuklar olduğu gibi aile ve toplum içinde kendi rolünü gerekli şekilde yerine getiremeyip yaşamlarını dışarıya bağımlı olarak sürdürmek zorunda olan farklı özür grupları bulunmaktadır. Daha önce hakkında bilgi sahibi olunmayan özür gruplarında, gelişen teknoloji ile birlikte farkındalık oluşturulmuştur. Bu özür gruplarından biri de “Otizm” dir. Otizm veya otistik bozukluk, “Otistik Spektrum Bozuklukları” veya “Yaygın Gelişimsel Bozukluklar” başlığı altında gelişimsel yetersizliği tanımlayan kategorilerden sadece birisidir. Otizm; yaşamın ilk üç yılında ortaya çıkan, iletişim sorunları, sosyal etkileşim sorunları ve sınırlı yinelenen ilgi ve davranışlarla karakterizedir (Doyle ve Iland, 2004; Emmons ve Anderson, 2005). Yaklaşık 7 milyar olan toplam dünya nüfusu içerisinde yapılmış olan araştırmalara göre; her 10.000’de 4 kişinin otistik olduğu saptanmıştır. Farklı tarih ve farklı kurumlarda yapılan araştırmalara göre, her 2000 çocuktan 1’i gerçek otistik, 500 çocuktan 1’inin ise otistik davranış gösterdiği; 2000 yılından sonra yapılan araştırmalarda 150 çocuktan 1’inin otistik özellik gösterdiği; İngiltere’deki Ulusal Otistik Birliğine göre ise (National Autistik Society), 110 çocuktan 1’inin otistik olduğu belirtilmiştir (Vural, 2007: 14).

Bir ailede birinci çocuktan sonraki ikinci çocuğun otistik olma riskinin %0,3 olduğu, cinsiyet ayrımına göre erkek çocuklarda kız çocuklarına oranla 4 kat daha fazla görüldüğü bilinmektedir (Özbey, 2005: 22).

Otizm, son yıllarda çok fazla duyulmaya başlanan ve artış gösteren bir engellilik türüdür. İletişim teknolojilerindeki ilerlemelere rağmen, bu iletişimden yararlanamayan ve kendilerini dış dünyaya kapatan bu çocukların iletişimden yoksun kaldığı gözle görülür bir gerçektir (Kabasakal, 2009; Aydın, 2003). Otizm, yaşamın ilk üç yılı içinde ortaya çıkan ve yaşam boyu devam eden bir engellilik durumudur (Kabasakal, 2007: 268). Bireyin; yaş, cinsiyet, sosyal ve kültürel düzeyine göre normal kabul edilen yaşam gereklerini yerine getirememesidir (http://www.saglik.gov.tr/extras/bir imler /tedavi/hafta.htm 15.05.2011).

(14)

Otizmden ilk olarak 1700’lü yıllarda Fransa’da Jon Hard ve İngiltere’de John Halsom tarafından söz edilmiştir. İlk defa 1906 yılında İsviçreli bir pskiyatrisi olan Eugene Bluer tarafından otizm sıfatı kullanılmıştır. Otizm terimi ilk defa 1943’te Amerikalı bir profesör olan Leo Kanner tarafından tanımlanmıştır (Eden, 1979; Zeteroğlu, 2006). Kanner diğer insanlara karşı belirgin ilgisizlikleri olan 11 çocuğun klinik değerlendirmesini yaparak bu alanda ilk ciddi adımı atmıştır (Amerikan Psikiyatri Birliği,1998;http://lokman,cu.edu.tr/pedpsych/iv.html,20.11.2000;http://www.qata.edu.t r./cocukruh/komarbiolted.html, 20.11.2000; Turnbull ve ark, 2002; Aydın, 2003; Zeteroğlu, 2006).

Otistik çocuklarla ilgili ilk tanı ölçütleri Kanner tarafından belirlenmiştir. Kanner tarafından otistik çocuklarda görülen dokuz özelliğin otistik çocukların tanısında ölçüt olarak kullanılması önerilmiştir.

Kanner’ın tanı ölçütleri şöyle sıralanır;

1. Başkalarıyla etkileşimde bulunmazlar.

2. Konuşma geç gelişir ve konuşmada aksamalar vardır. 3. Konuşmayı iletişim amacıyla kullanmazlar.

4. Ekolali (yankı) konuşma vardır.

5. Zamirleri yerinde kullanmaz ve karıştırır. 6. Değişiklikleri kabule yanaşmaz.

7. Tekrarlayıcı amaçsız davranışlar görülür. 8. Normal bir zekâ ve iyi bir hafızaya sahiptir. 9. Dış görünümleri normaldir (Özbey, 2005: 26).

Bu kriterlerden ilk üçü otizmin teşhisi için gerekli olup diğerleri ise hastalığın şiddetine göre değişmektedir. Fakat otistik olmayan bir çocukta da bu kriterlerden herhangi birine rastlamak mümkündür. Bu belirtilerden bazılarını gösteren çocuklar ise “otistik eğilimli” olarak tanımlanmaktadır (Eden, 1979; Zeteroğlu, 2006). Otizmin ilk belirtisi bebeğin annesi tarafından kucağa alınması sırasında gözlenebilmektedir. Örneğin; annesi yaklaştığında bebek ellerini uzatmamaktadır (Allen ve Cowder, 2005; Zeteroğlu, 2006). Annenin sesine tepki vermediği için anne, bebeğinin işitme problemi olduğunu düşünebilmektedir (Culatta ve Tompkins, 1999; Zeteroğlu, 2006). İkinci yılda

(15)

bebek rahatlamak için annesini tercih etmekte; ancak annesine diğer yetişkinlere davrandığı gibi davranmakta ve göz kontağı kurmaktan kaçınmaktadır. Dil gelişiminde sorunlar, ikinci yaşta daha da belirginleşmektedir. 2–5 yaşları arasında ise; otizmin tüm belirtileri ortaya çıkmaktadır (Eden, 1979; Zeteroğlu, 2006).

Otizme neyin sebep olduğu henüz bulunamamıştır. Ancak son zamanlardaki araştırmalar, otizmin genetik bir rahatsızlık olduğu görüşünü kuvvetlendirmektedir. Tedavisi için ise; henüz herhangi bir yöntem ya da ilaç mevcut değildir. Otistik çocukların kullandığı ilaçlar, genelde hiperaktiviteyi azaltan, dikkatin yoğunlaşmasına yardımcı olan, dolayısı ile çocuğun eğitiminden daha çok yararlanmasına destek veren yardımcı ilaçlardır (Gürsel, 1993; Varol, 1992).

Her çocuk gibi gelişimsel yetersizliği olan çocukların da günlük yaşama uyum sağlayabilmek için birçok beceri ve kavramı öğrenmeye gereksinimi vardır. Normal çocuklar bu becerileri ve kavramları kendiliğinden ya da az bir yardımla öğrenirken, gelişimsel yetersizliği olan çocukların bu beceriler ile ilgili öğretim almaları gerekmektedir. Ne var ki gelişimsel yetersizliği olan çocuklar var olan eğitim olanaklarından normal çocuklar kadar yararlanamamaktadırlar (Gürsel, 1993; Varol, 1992).

Otistik çocuklar sabırla ve bilinçli bir şekilde yürütülecek özel eğitim çalışmaları ile temel yaşam becerilerini, konuşma ve iletişim kurma özelliklerini kazanabilirler (Güneş, 2005: 30). Otistik çocukların bağımsız yaşayabilmeleri, davranış problemlerinin azaltılarak gereksinimleri olan becerileri kazanabilmeleri ancak eğitim ile sağlanabilir. Amaç otistik çocuğun dış dünyaya uyumunu kolaylaştırmaktır. Bunun için tüm topluma, özellikle de eğitimcilere, ailelere yönelik eğitim bilinçlendirme ve destek eğitim hizmetleri giderek önem kazanmaktadır (Tufan, 2003; Zeteroğlu, 2006). Bu eğitim hizmetleri Türkiye’de “Özel Eğitim ve Rehabilitasyon Merkezleri”, “OÇEM” (Otistik Çocuk Eğitim Merkezleri) ve “Kaynaştırma okullarında” gerçekleştirilmektedir. Otistik çocuklara yönelik eğitim özel eğitim sınıfları, resmi ve özel okulların bünyesinde açılan sınıflarda gerçekleştirilmektedir.

OÇEM’ler Milli Eğitim Bakanlığına bağlı resmi kurumlar olup, gerekli sosyal ve öz-bakım becerilerini kazanamamış otizmli çocukların eğitim gördüğü merkezlerdir. OÇEM’ler yalnızca otistik çocukların devam ettiği gündüzlü eğitim kurumlarıdır. Özel Eğitim ve Rehabilitasyon Merkezleri ise Milli Eğitim Bakanlığına bağlı özel okullardır.

(16)

Bu okullarda eğitim yalnızca otistik çocuklara verilmeyip; serebral palsi, down sendromu, epilepsi vb. farklı özür gruplarındaki çocuklara da verilmektedir (Eğitim Hakkı Elkitabı,Tarihsiz: 28).

OÇEM ve Özel Eğitim ve Rehabilitasyon Merkezlerinin en fazla eğitim verdiği illeri sırası ile İstanbul, Ankara ve İzmir’de oluşturmaktadır.(http://www.webrehberi.biz/4-3-13/turkiyedeki-ozel-egitim-ve-rehabilitasyon merkezleri.aspx, 26.06.2010). Ülkemizde tüm bu eğitim hizmetlerinin 37’sini OÇEM’ler, 6’sını İş Eğitim Merkezleri, 1597’sini ise; Özel Eğitim ve Rehabilitasyon Merkezleri oluşturmaktadır. Bu merkezler ile çocuklara kazandırılmak istenen amaç; çocuğun dışa bağımlı yaşam sürmesini ortadan kaldırabilmek için yitirmiş olduğu öz-bakım becerilerini kazandırmak, kazandıramıyor ise; kazandırılamayan öz-bakım becerisinin yerini tutacak farklı bir beceri eğitimi verilmesi amaçlanmaktadır (Celiberti, Bobo, Kelly, Harris, Handleman, 1997).

Bu amaç doğrultusunda; çocuğun yaşamını, dışa bağımlı olarak sürdürmesini engelleyerek öz-bakım becerilerini kazandırmak hem çocuk hem de bakımını üstlenen ailesi için önemlidir. Kazandırılmak istenen temel öz-bakım ve günlük yaşam becerileri içerisinde giyinme becerisi çocuğun temel öz–bakım becerilerindendir ve kazandırılması çocuğun hayatını bağımsız sürdürmesi ve sosyalleşmesi açısından önemlidir. Çocuk az bir yardımla da olsa kendi kendine giyinip soyunabilmeyi öğrenmelidir (Celiberti, Bobo, Kelly, Harris, Handleman, 1997).

Otistik Spektrum Bozukluğu olan bireyler, kaba ve ince motor becerilerde önemli yetersizlikler sergileyebilmektedir. Bu motor güçlükler, motor planlama problemi, kas zayıflığı veya duyusal işleyişiyle ilişkili olabilir. Bu bireyler, kaba motor beceri gerektiren grup oyunlarına katılmayabilmektedir. Otistik çocuklar el çırpma, baş sallama, dönme, sallanma, parmaklarını açma- kapatma, zıplama ve yerinde koşma vb. stereotip davranışlar sergilerler. Bu davranışlar sosyal davranışlarını ve öğrenme performanslarını olumsuz etkiler (Celiberti, Bobo, Kelly, Harris, Handleman, 1997). Çocuğun küçük kas gelişimi ve el göz koordinasyonu; düğme açma, kapama, çıt çıt takma, fermuar çekme, fiyonk yapma giyinmeyi öğrenme becerisi için önemlidir. Giyinme becerisinin kazandırılması; normal olarak kabul edilen çocuklarda zordur, ancak otistik çocuklarda çok daha zor olmaktadır (http://www.autism-tr.org/joomla/index .php?Itemid, 02.09.2010). Ayrıca bazı otistik çocuklarda bulunan bütün giysilerini çıkartıp, çıplak olmak istemek ya da sürekli aynı giysiyi giyme eğilimi göstermek gibi takıntı davranışları otistik çocukların giyinme becerilerini kazanmalarını daha da

(17)

zorlaştırmaktadır (Özbey, 2005; http://www.autism-tr.org/joomla /index.php?Item i d, 02.09 2010). Otistik çocukların engellilik durumuna bağlı olarak, yaşam süreci hem çocuk hem de ailesi için zorlaşmaktadır. Öz bakım ve günlük yaşam becerisi içerisinde giysi kullanımında karşılaşmış olduğu problemleri en aza indirmek otistik çocukların yaşantısını bağımsız olarak sürdürebilmesi için önemlidir.

1.1. Problem Cümlesi

Otistik çocukların öz-bakım becerilerini gerçekleştirmede giysi ile ilgili problemleri var mıdır?

Alt Problemler

Bu amaç doğrultusunda araştırmanın alt amaçlarını şunlar oluşturmaktadır;

1. Otistik çocukların giymeyi sevdiği belli bir giysi türü var mıdır? 2. Otistik çocukların giymekten mutluluk duyduğu giysi rengi var mıdır?

3. Ebeveynler otistik çocukları için ne tür kumaş ve aksesuarları tercih

etmektedirler?

4. Otistik çocuklar giysi kullanımı için gerekli olan ön koşul hareket becerilerini

gerçekleştirmekte problem yaşamakta mıdır?

5. Otistik çocukların giysinin bölümlerini tanımada problemleri var mıdır?

1.2. Amaç

Bu araştırmanın amacı; otistik çocukların öz-bakım becerilerini gerçekleştirmede giysi kullanımında karşılaşmış oldukları problemleri belirlemektir. Bu amaç doğrultusunda; temel öz-bakım becerilerinden olan giysi kullanma becerilerinin gerçekleştirilmesine engel oluşturan problemlerin tespiti ve çözüm önerileri ile otistik çocuğun bağımsız bir birey haline gelmesine katkıda bulunulması amaçlanmıştır.

(18)

1.3. Önem

Türkiye’de kayıtlı olan 37 OÇEM ve 6 İş Eğitim Merkezi’nde toplam 1932 otistik çocuk eğitim görmektedir. Ayrıca ülkemizde 1587 Özel Eğitim ve Rehabitilasyon Merkezi bulunmakta olup bu merkezlerden 817’si otistik çocuklara eğitim vermektedir. Ancak bu merkezlerde toplam kaç çocuğa eğitim verildiği net olarak bilinmemektedir (http://orgm.net.gov.tr 07.03.2011). Bu verilen toplam nüfus içerisinde otistik çocukların azımsanmayacak bir paya sahip olduğunu göstermektedir. Genellikle otizm belirtileri 3 yaşından sonraki dönemde ortaya çıkmaktadır. Üç yaşından sonraki dönemde artık çocuklardan kendi kendine yetebilme becerileri beklenirken otistik çocuklarda ise bu durumun tam aksi gözlenmektedir.

Bu araştırma ile bir ömür boyu ebeveynlerine bağımlı olarak yaşamlarını sürdüren otistik çocukların öz-bakım becerilerini gerçekleştirmede ailelerinden bağımsız hareket edebilmeleri, kendi kendine yetebilmeleri, topluma uyum sağlayabilmeleri ve üretken bireyler haline gelebilmeleri için giysi kullanımında karşılaşmış oldukları problemlerin tespit edilerek çözüm önerilerinin getirilmesi açılarından önemlidir. Ayrıca araştırma; hem otistik çocuğun ikinci bir kişiye bağımlı olmasını önlemek hem de bu bağımlılıktan etkilenerek dış dünyaya kendini kapatan anne ve babaların yaşamlarını kolaylaştırılması açısından da önem taşımaktadır.

1.4. Varsayımlar

1. Bu araştırmada otizm tanısı konmuş ve durumu rapor edilmiş çocuklar

“otistik çocuklar” olarak kabul edilmiştir.

2. Örneklemin evreni yansıtacak nitelikte olduğu kabul edilmiştir.

3. Araştırmada kullanılan anket formu, geçerli ve güvenilir bir araç olarak kabul

edilmiştir.

(19)

1.5. Sınırlılıklar

1. Bu araştırma Özel Eğitim ve Rehabilitasyon Merkezlerinde ve OÇEM’lerde

eğitim alan otistik çocukların bakımını üstlenen ebeveynler ile sınırlıdır.

2. Araştırma, otistik çocuklarda temel öz-bakım becerisi olan giysi kullanımında

karşılaşılan problemler ile sınırlıdır.

3. Araştırma otistik çocuklara eğitim veren Özel Eğitim Merkezleri ve

OÇEM’lerin yoğunlukta olduğu; Ankara, İstanbul ve İzmir illeri ile sınırlıdır.

4. Araştırma Özel Eğitim Merkezleri ve OÇEM’lerde eğitim gören 6-12 yaş

aralığında bulunan otistik çocuklar ile sınırlıdır.

5. Araştırma otistik tanısı konmuş 6-12 yaş aralığında bulunan otistik çocuklar

ile sınırlıdır.

1.6. Tanımlar

Atipik Otizm : Dil ve sosyal iletişimle ilgili sorunlar, dilin amaca yönelik

kullanımındaki problemler, aşırı çekingenlik, aşırı utangaçlık, gündelik ve özel yaşamda belli ilkelere bağlılık gibi durumlarda kendini gösteren, otizmin bazı özelliklerinin görünüp bazılarının görünmemesi durumunda, diğer bir deyişle kuşkulu durumlarda konulan yaygın gelişimsel bozukluk tanısıdır (http://www.otizmturkiye.com/genel/atipik-otizm.html 25.06.2011).

Bağımlı OÇEM : Okul öncesi dönemden itibaren ilköğretime çeşitli

programlarla ve kaynaştırma eğitimi (otistik olmayan çocuklarla birlikte) yoluyla devam edebilecek otistik çocuklar için ilköğretim okulu bünyesinde açılan merkezlerdir (http://mevzuat.meb.gov.tr/html/25670.html 25.06.2011).

Bağımsız OÇEM : Otistik özellikleri ve bireysel farklılıkları nedeniyle

kaynaştırma eğitiminden yararlanamayacak durumdaki 3-15 yaş grubundaki otistik çocukların kendilerine yetecek derecede bağımsız yaşam becerilerini geliştirmek amacıyla açılan merkezlerdir (http://mevzuat.meb.gov.tr/html/25670.html 25.06.2011).

Ekolali : Bir kelime veya cümlenin anlamsız olarak duyulduktan sonra tekrar

edilmesidir (http://www.otizmturkiye.com/arastirmalar/otistik-spektrum-bozukluklari.html 25 .06.2011).

(20)

Engellilik (Handicaped) : Yetersizlik veya özürlülük nedeniyle kişinin yaş,

cinsiyet, sosyal ve kültürel düzeyine göre normal kabul edilen yaşam gereklerini yerine getirememesi durumudur (http://www.sosyalsiyaset.net/documents/ozurluluk terimleri sozlugu.htm 07.05.2011).

Hiperaktivite (Aşırı Hareketlilik) : Dikkat eksikliği hiperaktivite bozukluğu,

bireyin yaşına ve gelişim düzeyine uygun olmayan aşırı hareketlilik, istekleri erteleyememe (impulsivite) ve dikkat sorunları ile kendini gösteren bir psikiyatrik bozukluktur (http://www.ozelegitimverehabilitasyon.com/yazilar-goster-182 hiperaktivite bozuklugunun tanimi ve belirtileri.html 25.06.2011).

Kaynaştırma : Özel eğitim gerektiren bireylerin, yetersizliği olmayan akranları

ile birlikte eğitim ve öğretimlerini resmî ve özel okul öncesi, ilköğretim, orta öğretim ve yaygın eğitim kurumlarında sürdürmeleri esasına dayanan destek eğitim hizmetlerinin sağlandığı özel eğitim uygulamalarıdır (http://www.meb.gov.tr/index1024.htm 15.05.2011).

Otistik Spektrum Bozukluğu : Yaygın sosyal etkileşim ve iletişim anomalileri

ile şiddetli derecede sınırlı ilgi ve aşırı yineleyici davranış olarak görülen bir psikolojik durum spektrumudur (http://tr.wikipedia.org/wiki/Otistik_spektrum_bozuklu % C4%9Fu 25.06.2011).

Otizm : Türkiye Otistiklere Destek ve Eğitim Vakfı’nın açıklamalarına göre

otistik çocukların özellikleri; diğer çocukların arasına katılmakta zorlanma, görme ve işitme problemi varmış gibi davranma, öğrenmeye direnç gösterme, vücut dilini kullanmama, göz teması kurmama, ilgisiz ve kendi içlerine dönük yaşama davranışlarını gösteren çocuklardır (www.todev.org 05.02.2005).

Öz-bakım Becerileri : Öz-bakım becerileri tuvalet eğitimi, temizlik, yeme

alışkanlığı gibi doğuştan getirilmeyen ve sonradan öğrenilerek kazanılan davranışlardır (http://www.mamakram.com/konu/14.php 15.05.2011).

Özel Eğitim : Engelli bireylerin eğitimlerini sağlamak üzere özel eğitim almış

personel, geliştirilmiş eğitim programları, yöntem ve araç gereçlerle uygun ortamlarda sürdürülen eğitime “özel eğitim” denir (http://www.meb.gov.tr/index1024.htm 15.05.2011).

Özel Eğitim Kurumları : Özel eğitim gerektiren bireylere hizmet veren, Milli

Eğitim Bakanlığına bağlı her derece ve türdeki resmî ve özel okul ve merkezlerdir (http:// www.meb.gov.tr/index1024.htm 05.15.2011).

(21)

Özürlülük (Disability) : Sağlığın bozulması sonucu oluşan yetersizlikten dolayı

herhangi bir yeteneğin normale oranla azalması veya kaybedilmesidir. Bireysel düzeydeki fiziksel ve zihinsel yeti kaybını ifade eder (http://www.lynchforum.Net/lynchforu m /threads/15108Ozurluluk?p=49729&langid= 1 07.05.2011).

Rehabilitasyon : Kişinin engelliliğini azaltmaya, özgürlüğünü ve yaşam

kalitesini artırmaya yönelik bir eğitim sürecidir (http://www.birdunyabilgi.net/umut-thermal-resort-spa-saraykoy-denizli 15.05.2011).

Stereotip : Vücudu sallamak gibi basit ya da kendini okşama bacak bacak üstüne

atma ve yerinde yürüme gibi karmaşık olan davranışlardır (http://mevzuat.meb.gov.tr /html/25670.html 25.06.2011).

Yetersizlik (Imprairment) : Fizyolojik, psikolojik veya anatomik yapının

fonksiyon kaybı ya da normalden sapması halidir (http://www.saglik.gov.tr/extras/birimler /tedavi/hafta.htm 15.05.2011).

(22)

2. KAVRAMSAL ÇERÇEVE VE İLGİLİ ARAŞTIRMALAR

2.1. Kavramsal Çerçeve

2.1.1. Özürlülük

DİE ve ÖZİ (2005) tarafından özürlülük; “normal bir kişinin kişisel ya da sosyal yaşantısında kendi kendine yapması gereken işleri, bedensel veya ruhsal yeteneklerindeki kalıtımsal ya da sonradan olma herhangi bir noksanlık sonucu yapamayan kimseler” olarak tanımlanmaktadır. Farklı özürlülük gruplarından biri olan “Otizm” ise bebeklik ya da erken çocukluk döneminde başlayan gelişimsel bir yetersizlik olarak bilinmektedir (Beauchesne, Kelly, 2004; Yalçıntaş, 2006; Smith, 2001; Zeteroğlu, 2006). Otistik çocuk ve yetişkinler genellikle sözlü ve sözsüz iletişim, sosyal etkileşim ve öz-bakım becerilerinde zorluklar yaşamaktadır. Otizm bu bireylerin diğer insanlarla iletişim ve dış dünyayla ilişki kurmalarını öz-bakımlarını dışa bağımlı olmadan gerçekleştirmelerini zorlaştırmaktadır (Smith, 2001; Zeteroğlu, 2006). Bu durum ise otistik çocukların yaşamlarını bağımsız olarak sürdürmelerine engel oluşturmaktadır (Cavkaytar, 2000:115-121).

2.1.2. Otizmin Tanımı

Otizm günümüzde hala tam olarak tanımlanamamaktadır. Ancak her otistiğin farklı bir özelliği olduğu bilinmektedir (Korkmaz, 2005; Zeteroğlu, 2006). Otizm algı bozukluğuna neden olan organik bir hasardır. Yunanca “Autos” anlamına gelmektedir (Güneş, 2005:13).

Otizm bebeklik ya da erken çocukluk döneminde başlayan yaygın gelişimsel bozukluğun bir çeşitidir (Beauchesne, Kelly, 2004; Yalçıntaş, 2006). Yaşamın genellikle ilk 3 yılında ortaya çıkan gelişimsel bir yetersizliktir. Beynin çalışmasını

(23)

etkileyen nörolojik bir bozukluğun sonucu olarak otizm, sosyal etkileşim ve iletişim becerileri alanlarında beynin normal gelişmesini etkilemektedir. Otistik çocuk ve yetişkinler genellikle sözlü ve sözsüz iletişim, sosyal etkileşim ve öz-bakım becerilerinde zorluklar yaşamaktadır. Otizm bu bireylerin diğer insanlarla iletişim ve dış dünyayla ilişki kurmalarını öz-bakımlarını dışa bağımlı olmadan gerçekleştirmelerini zorlaştırmaktadır (Smith, 2001; Zeteroğlu, 2006).

2.1.3. Otizmin Tarihsel Gelişimi

Türkiye’de Çocuk Psikiyatrisi 1955-56 yıllarında Ankara üniversitesinde Prof.Dr.Mualla ÖZTÜRK tarafından kurulmuş ve otizm ile ilgili çalışmalar da yine o yıllarda Prof.Dr.Mualla ÖZTÜRK tarafından başlatılmıştır. Bu çalışmalar daha sonra da devam ettirilerek 1989 yılında “Otistik Çocuklar Tedavi, Eğitim ve Araştırma Merkezi” kurulmuştur. Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesine bağlı olarak kurulan bu merkez tedavi, eğitim, araştırma amacıyla kurulmuş ancak sonraları otizmin en uygun tedavisinin eğitim yoluyla olabileceği gerçeği ortaya çıktığında OÇEM’lerin gerekliliği bir kez daha anlaşılmıştır. Eğitim vermek amacıyla Ankara’da 1988 yılında Özel Uyum Özel Eğitim Merkezi otistik çocukların eğitimine başlamıştır. 1989 yılında Otistik Çocukları Koruma Derneği kurulmuş ve 1992 yılında Özel İlgi Özel Eğitim Merkezi adı altında eğitim çalışmalarına başlanmıştır. İstanbul’da Kadıköy-Moda Hayriye Kemal Kusun Anaokulu Eğitim-Uygulama Okulu ve Mesleki Eğitim Merkezi bünyesinde sadece bir sınıf otistik çocuklara ayrılmıştır (100 Bin Otistik, 2000). Saadet Anaokulu, Eğitim-Uygulama Okulu ve Mesleki Eğitim Merkezi’nde otistik çocuklara eğitim vermek amacıyla bir sınıf oluşturulmuştur (Aksüt, 2001:62).

İstanbul’da Otizme Sevgi İle Bilinçli Hizmetler Derneği adı altında otistik çocuklara hizmet götürmeye çalışan dernek kurulmuştur. 1998 yılında bu dernek, Türkiye Otistiklere Destek ve Eğitim Vakfı (TODEV)’na dönüştürülmüştür. Bu vakıf Autism-Europe’ın ülkemizdeki tek üyesidir. 15 Şubat 1999’da Ankara-Çankaya Rotary Kulübü’nün katkılarıyla Çankaya Kütükçü Ali Bey İlköğretim Okulu bünyesinde ilk bağımlı OÇEM açılmıştır. İlk bağımsız OÇEM Ağustos 2000 tarihinde İstanbul Kadıköy Göztepe Hamit İbrahimiye Otistik Çocuklar Eğitim Merkezi adıyla açılmıştır (Bin Kişiden Biri, 1999; Aksüt, 2001). Bunu 27 Eylül 2000’de Malatya Otistik

(24)

Çocuklar Eğitim Merkezi, Mayıs 2001’de İzmir Menemen Emiralem Sebahat AKŞİRAY Otistik Çocuklar Eğitim Merkezi kurulmuştur (Aksüt, 2001: 63).

İstanbul ilinin Avrupa yakasında bulunan sekiz okulda birer bağımlı OÇEM açılmıştır. Böylece Kasım 2001 itibariyle; Milli Eğitim Bakanlığı’na bağlı olarak altı bağımsız ve sekiz bağımlı OÇEM otistik çocuklara hizmet vermeye başlamıştır (Aksüt, 2001: 63). Günümüzde hizmet veren merkezlerin Türkiye genelindeki sayısına bakıldığında 43 OÇEM, 6 İş Eğitim Merkezinin otistik çocuklara hizmet verdiği bilinmektedir. OÇEM’lerde 1593, İş eğitim merkezlerinde ise 339 çocuk eğitim görmektedir (http://orgm.net.gov.tr 02.02.2011). İlgili kurumlarda yapılan görüşmelerde uzmanlar tarafından yaklaşık olarak Türkiye’de toplam 1587 Özel Eğitim ve Rehabilitasyon merkezinin var olduğu, bu eğitim merkezlerinden 817’sinin otistik çocuklara eğitim verdiği belirtilmiştir.

Akademik olarak otizm ile ilgili yapılan araştırma ve çalışmalara bakıldığında ise; 1943 yılında Kanner’in otizmi ilk tanımlamasından 1989 yılına kadar 41 yılda yaklaşık 2900 makale yayımlanırken, 1990’dan bu yana son 18 yıla kadar 3700’ün üzerinde makale yayılanmış ve bunların yaklaşık 3000’i ise son on yıl içerisinde yapılan çalışmalarla ortaya konmuştur (Volkman, Lord, Bailey, Schultz ve Klin, 2004; Yanardağ, 2007).

Günümüzde Tim Tully adındaki Amerikalı bir Profesör tarafından “Otizm” ve “Alzeimer” gibi özellikle hafızayı etkin kullanamama veya hafızanın zayıflaması ile başlayan ve tamamen kaybolması ile sonuçlanan hastalıkların tedavisinde kullanılmak üzere hafıza hapı geliştirmeyi hedeflemiştir. Hafıza hapı ile ilgili olarak yapılan çalışmalar devam etmekle birlikte beş yıl gibi kısa bir süre sonra hapın insanların hizmetine sunulacağı bildirilmektedir (Karaçay, 2010: 225).

2.1.4. Otizmin Nedenleri

Otizmin tam nedeni veya nedenleri henüz net olarak bilinmemektedir (Holmes, 1998; Zeteroğlu, 2006; Kayaoğlu ve diğerleri, 2008). Tek yumurta ikizlerinde, otizmin aynı olma derecesi %65-90, aynı cinsiyetli ayrı yumurta ikizlerinde ise %5-10 bulunmuştur. İkiz olmayan kardeşlerde ise otizm bulunma olasılığının %2-3 olduğu belirlenmiştir. Bu oran otizmin genetik bir yanının olduğunu göstermektedir (Grazino,

(25)

2002; Yanardağ, 2007). Bilim adamları, otistik erkek bir çocukta DNA’nın belirli bölümlerinin silinmiş olduğu bir kromozom tanımlamışlardır. 15. kromozomda DNA’nın 1000 blokluk kısmının silindiği tespit edilmiş ve silinmenin diğer otistik çocuklarda da olup olmadığı araştırılmaktadır (Doyle, lland, 2004; Yanardağ, 2007).

Günümüzde ise; Japonyanın Hamamatsu Üniversitesi öncülüğünde yürütülen proje sonucunda Japon profesörler tarafından otizm nörolojik bozukluk olarak saptanmıştır. Araştırma ekibi yaptığı çalışmada yaşları 18-26 arasında değişen 20 otistik ve 20 normal bireyin tomografileri incelenmiştir. Çalışmanın sonucunda beynin nöronları arasında meydana gelen ayrımın ve eksikliklerin otistiklerin kendi duygularını açıklayamama, iletişim bozukluğu gibi sebepleri ortaya çıkardığını göstermiştir (http://www.otistikler.com/index.phpaber Kaynağı İHA 14.02.2010).

2.1.5. Otizmde Tanı

Otizmin kesin tanısı için kullanılan nesnel bir yöntem veya biyolojik bir bulgu yoktur. Tanı, gözleme dayanarak ve aileden alınan bilgilere göre konur (Kulaksızoğlu, 2003; Volkmar, 1996). Erken tanı konulması çocuğun eğitimine erken başlamasını sağlayacağı için önemlidir (Kabasakal, 2007: 284).

Otistik Spektrum Bozukluğu çeşitli şekillerde sınıflandırılmaktadır. Ruhsal Bozukluklara İlişkin Tanı ve İstatistik El Kitabı IV-TR (Diagnostic and Statistical Manual of Mental Disorders IV-TR, DSM-IV-TR) Otistik spektrum bozukluğunu beş alt gruba ayırmaktadır. Bunlar; otistik bozukluk, asperger bozukluğu, çocukluk disintegratif bozukluğu, rett bozukluğu ve atipik otizmdir.

DSM-IV-TR’e göre otistik bozukluk:

A. En az ikisi (1) inci maddeden ve birer tanesi (2) ve (3)’üncü maddelerden

olmak üzere (1), (2) ve (3)’ üncü maddelerden toplam altı (yada daha fazla) maddenin bulunması:

1. Aşağıdakilerden en az ikisinin varlığı ile kendini gösteren toplumsal

(26)

a) Toplumsal etkileşim sağlamak için yapılan el-kol hareketleri, alınan

vücut konumu, takınılan yüz ifadesi, göz göze gelme gibi sözel olmayan bir çok davranışta belirgin bozulma olması.

b) Yaşıtlarıyla gelişimsel düzeyine uygun ilişkiler geliştirememe.

c) Diğer insanlarla eğlenme, ilgilerini ya da başarılarını kendiliğinden

paylaşma arayışı içinde olmama (Örneğin; ilgilendiği nesneleri göstermeme, getirmeme ya da belirtmeme).

d) Toplumsal ya da duygusal karşılıklar vermeme.

2. Aşağıdakilerden en az birinin varlığı ile kendini gösteren iletişimde nitel

bozulma:

a) Konuşulan dilin gelişiminde gecikme olması ya da hiç gelişmemiş olması

(el, kol ya da yüz hareketleri gibi diğer iletişim ifadelerini de iletişim amacıyla kullanmamaktadır).

b) Konuşması yeterli olan kişilerde, başkalarıyla söyleşiyi başlatma ya da

sürdürmede belirgin bir bozukluğun olması.

c) Basmakalıp ya da özel bir dil kullanma.

d) Gelişim düzeyine uygun çeşitli, imgesel ya da toplumsal taklitlere dayalı

oyunları kendiliğinden oynamama.

3. Aşağıdakilerden en az birinin varlığı ile kendini gösteren davranış, ilgi ve

etkinliklerde sınırlı, basmakalıp ve yineleyici örüntüler olması:

a) İlgilenme düzeyi ya da üzerinde odaklanma açısından olağan dışı, bir ya

da birden fazla basmakalıp ve sınırlı ilgi örüntüsü çerçevesinde kapanıp kalma.

b) Özgül, işlevsel olmayan, alışıla geldiği üzere yapılan gündelik işlere ya

da töresel davranış biçimlerine hiç esneklik göstermeksizin sıkı sıkıya uyma.

c) Basmakalıp ve yineleyici hareketler yapma (Örneğin; parmak şıtlatma, el

çırpma ya da burma ya da karmaşık vücut hareketleri).

(27)

B. Aşağıdaki alanlardan en az birinde, 3 yaşından önce gecikmelerin ya da

olağan dışı bir işlevselliğin olması:

a) Toplumsal etkileşim.

b) Toplumsal iletişimde kullanılan dil.

c) Sembolik ya da imgesel oyun (Ebert ve Loosan, 2000; Altunel, 2007; Yalçıntaş;

2006: 42).

Yukarıda verilen DSM IV tanı ölçütlerinde bazı kriterler küçük çocuklara uygun değildir. Otizmin tanısı çok ayrıntılı ve çok yönlü gözlem ve incelemeyi gerektirmektedir. Otistik çocukların kendi içlerinde alt gruplara ayrılması, her çocuğun kendine özgü olması; tanı koyma ve çocukların gelişimlerini değerlendirmede farklı ölçeklerin kullanılması gerekmektedir (Yalçıntaş, 2006: 42).

2.1.6. Otistik Çocukların Gelişim Özellikleri

Otistik çocukların gelişim özellikleri farklılık göstermekle birlikte genellikle kâğıt kesme, boncukları kutuya tek tek koyma veya ipe dizme gibi küçük kas becerilerinin oldukça zayıf olduğu bilinmektedir (Kabasakal, 2007: 274). Otistik çocuklar çevreyle ilgili en ufak değişikliklerin karşısında çok duyarlı olabildikleri halde insan yüzü ve karşılıklı iletişim bu çocuklar için çok az önem taşımaktadır (Aksüt, 2001: 65; Neyzi ve Ertuğrul, 1990; Heward, 2000; Korkmaz, 2001; Adams ve ark., 2004; Zeteroğlu, 2006). Ayrıca rutinlere ciddi bir bağlılıkları olduğu için çevresel değişiklikler nedeniyle de davranış problemleri görülmektedir. Aynılık ihtiyacı da ‘stereotipik’, halk arasında takıntı olarak bilinen, tekrarlanan davranışları ortaya çıkarmaktadır. Örneğin; otizmi olan çocuklar her gün aynı giysileri giymek, aynı yemeği yemek ihtiyacı duyabilirler. Ayrıca parlayan yüzeyler, ışık, pervane gibi dönen cisimler bu çocukları büyüleyebilir (Kabasakal, 2007: 277).

Otistik çocukların yarısından fazlasının zekâ düzeyinin 50 IQ’nun altında (Lewis ve Bodfish, 1998; Holmes, 1998; Smith, 2001; Darıca ve ark., 2002; Kulaksızoğlu, 2003) % 30’unun 50-70 IQ seviyesinde, geri kalan % 20’sinin ise 70’ten daha yüksek yani normal IQ’ya sahip olduğu görülmektedir (Thurnbull ve ark., 2002: 345). Otizmi olan bireylerin düşünme yapılarını etkileyen temel faktör deneyimlerine anlam

(28)

yükleyememeleridir. Olaylar ve düşünceler arasındaki ilişkileri anlamakta zorlanırlar. Organizasyon otizmi olan kişiler için çok zordur çünkü hem önce yapılacak basamakları, hem de istenilen sonuç üzerinde aynı anda düşünmeyi gerektirir. Öncelikleri belirleme konusundaki zorluk çekme nedeni ise beceriler arasındaki ilişkiyi tam olarak anlayamamasından kaynaklanmaktadır (Kabasakal, 2007: 277).

Otistik çocuklar, motor beceri gerektiren blok düzenleme ve yap-boz tamamlama oyunlarında başarılıyken, pedal çevirme, resim çizme, kâğıt katlama gibi planlama ve sıralama gereken işlerde güçlükler çekebilmektedir (Hooper ve diğer; 2004). Otistik çocuklar, görsel olarak örnek hareketlerin taklidini yapmada sıkıntı çekmektedirler (Watson ve ark., 2003). Taklit etme becerilerinin zayıf olması nedeniyle ip atlama, yüzme gibi büyük kas motor becerilerinin ve kağıt kesme, kutu içine küp atma ve ipe boncuk dizme gibi küçük kas motor becerilerinin gelişemediği görülmektedir (Zeteroğlu, 2006: 13-14). Otistik çocukların en şaşırtıcı özellikleri, bir çok alanda sınırlı becerileri olmasına karşın, bazı alanlarda sahip oldukları özel becerilerdir (İlik, 2006: 22). Otistik çocukların, %10’unda bazı konularda üstün özelliklere %1’inde de olağanüstü yetilere rastlanabilir. Bu beceriler genellikle soyutlama yetisi gerektirmeyen ve belleğe dayalı beceriler olduğu bilinmektedir (Kulaksızoğlu; 2003: 87- 88).

2.1.7. Türkiye’de Otistik Çocukların Eğitimine Yönelik Hizmetler

Ülkemizde bulunan otistik çocukların eğitimleri; “Özel Eğitim ve Rehabilitasyon Merkezleri”, OÇEM (Otistik Çocuk Eğitim Merkezleri) ve Kaynaştırma okullarında gerçekleştirilmektedir (Eğitim Hakkı El Kitabı, 2009: 28).

Özel eğitim sınıfları, resmi ve özel okulların bünyesinde özel eğitim gerektiren öğrenciler için açılan sınıflar olup sınıf mevcudu en fazla 4 kişiden oluşmaktadır. Bu eğitim merkezlerinde otistik çocuklarla farklı engelleri olan çocuklar birlikte eğitim görmektedirler. OÇEM (Otistik Çocuk Eğitim Merkezleri); kaynaştırma yoluyla eğitim için gerekli olan sosyal ve öz bakım becerilerini kazanamamış otizmli çocuklar Milli Eğitim Başkanlığına bağlı resmi ve özel Otistik Çocuklar Eğim Merkezlerine (OÇEM) giderler. OÇEM’ler yalnızca otistik çocukların devam ettiği gündüzlü eğitim kurumlarıdır. OÇEM’ler 3-15 yaş arasındaki çocuklara hizmet verir. Bu kurumlarda eğitim hizmetlerinin yürütülmesinde aşağıdaki hususlar dikkate alınır;

(29)

 OÇEM’lerde otistik çocukların öz-bakım ve günlük yaşam becerileri ile işlevsel akademik becerilerini geliştirmek ve topluma uyumlarını sağlamak amacıyla bakanlıkça hazırlanmış özel eğitim programı uygulanır (Eğitim Hakkı El Kitabı, 2009: 28).

 OÇEM’lerde eğitim gören çocuklardan beklenen, çocuğun kaynaştırma eğitimine geçebilecek düzeye ulaşmasını sağlamaktır (Eğitim Hakkı El Kitabı, 2009:29). Ancak, her otistik çocuk kaynaştırma eğitiminden yararlanamayabilir. Kaynaştırma için başta sosyal beceriler ve öz bakım becerilerinin gelişmiş olması gerekir (Eğitim Hakkı El Kitabı, 2009:16).

2.1.8. Otistik Çocuklarda Öz-bakım Becerisi

2.1.8.1. Öz-bakım Kavramı

Orem (1991) öz-bakımı “kişinin sabit, kontrollü, etkin ve amaca uygun bir etki için uygun olgunluğa ulaştığında kendisi için yaptığı bakım” olarak tanımlamaktadır. Buna göre öz-bakım ; bireylerin kişisel olarak yaşamlarını, sağlık ve varlıklarını sürdürebilmek için kendilerine düşeni yapmalarıdır (Pearson, 1996; Yavuz, 2006). Bu tanıma ek olarak, çocukların temel gereksinimlerini karşılamaya ve bağımsızlık duygusunu kazanmaya başladıkları bir alan olarak açıklanmaktadır (Varol, 1996: 59).

2.1.8.2. Öz-bakım Becerilerinin Kapsamı

Öz-bakım becerileri diye adlandırılan becerilerin tümü, herkesin bir gün boyunca yataktan kalkıp tekrar yatıncaya kadar yaptığı becerilerin tümüdür. Örneğin; yataktan kalkınca yüz yıkamak, giyinip soyunabilmek, otobüse binmek, çay içmek, yemek yemek, telefonla konuşmak vb. pek çok beceri bireylerin bir gün içerisinde yapmış olduğu öz-bakım becerileri arasında yer almaktadır (MEGEP, 2009: 5).

Öz-bakım becerileri çocuğun fiziksel bağımsızlığı ve temel gereksinimlerinin giderilmesi için kazanması gereken becerilerdir (Akkök, 1984; Vuran, 1989:10). Başlıca öz-bakım becerilerini; tuvalet eğitimi, giyinme-soyunma, beslenme ve vücut temizliği

(30)

oluşturur. Diş fırçalama, el-yüz yıkama, burun temizliği, banyo yapma, saç tarama, temel becerileri ise; destekleyici nitelikte becerilerdir (Vuran, 1989: 10). Normal gelişim gösteren çocukların öz-bakım becerilerini gerçekleştirme düzeyleri yaş ile birlikte değişim gösterir. Normal gelişim gösteren çocuklardan beklenen temel öz-bakım becerileri ise yaşlara göre şöyle sıralanabilir:

3-5 yaş aralığındaki çocukların; düğmesiz ve bağsız giysileri yardımsız giyme, yardımla saç tarama, giysisindeki büyük düğmeleri ilikleyip-çözme, giysinin önünü-arkasını ayırt etme, el yıkama, diş fırçalama, sözel ipuçları ile tabak, peçete, çatal ve kaşığı doğru yerleştirerek sofra kurmaya yardım etme, boyuna uygun bir askıya ceket veya hırkayı asma, masada kirlettiği kendine ait yeri temizleme, gece gereksinim duyduğunda uyanma ve tuvalete gitme, burnunu mendille silme, ev işlerine yardım etme, kendine ait eşyaları toplama, yardım ile bıçak kullanma gibi davranışları gerçekleştiriyor olması beklenmektedir (Özbey, 2005; http://www.egitim ciyim.net/forum /index.php?topic=6759.0).

5-6 yaş aralığındaki çocukların; el-yüz yıkama, el-yüz kurulama, kendi kendine giyinip-soyunma, giysilerindeki düğmeleri çözüp-ilikleme, yemek yerken uygun araç-gereci kullanma, diş fırçalama, saç tarama, bıçakla yumuşak nesneleri kesme, bıçakla ekmeğine yumuşak nesneleri sürme (reçel,tereyağı vb.), ayakkabıyı bağlama, tabağına yiyecek alma, duruma ve hava şartlarına uygun giyecekleri seçme, tuvalet gereksinimi ile ilgili işleri yapma becerilerini gerçekleştiriyor olması beklenmektedir

(http://www.egitimsokagi.com/Konu-okul-oncesi-donemde-oz-bakim-becerileri--8539.html 24.03.2011).

Temel becerilerinden sonra ileri derecede öz bakım becerileri kazanılır (Özbey, 2005; http://www.egitimciyim.net/forum/index.php?topic=6759.0 24.03.2011). Temel becerilerinin kazanılması, üst düzey becerilerin kazanılmasını kolaylaştırmaktadır (http://www.egitimsokagi.com/Konu-okul-oncesi-donemde-öz-bakim-becerileri-8539.html24 .03.2011). Temel öz-bakım becerilerinin kazanılmasından sonra kazandırılması beklenen bu üst düzey beceriler; tırnak bakımı, cilt bakımı, makyaj, traş olma, stilli saç tarama, kızlar için menstural sağlığın kazandırılmasına geçilebilir. Ayrıca giysi seçimi, ilaçların uygun kullanılması,sağlıklı besleme alışkanlığı kazandırılması gibi öz-bakım becerilerinin kazanılması, günlük yaşamla ilgili işlerin yapılmasını olumlu yönde etkiler (Özyürek, 1986; Snell, 1983; Vuran, 1989).

(31)

2.1.8.3. Otistik Çocuklarda Öz-bakım Becerilerinin Önemi

Normal gelişim gösteren çocuklar tuvalet eğitimi, giyinme, yemek yeme gibi temel öz-bakım becerilerini zihinsel gelişim düzeylerine ve bedensel olgunluklarına paralel olarak kazanırlar (http://www.egitimsokagi.com/Konu-okul-oncesi-donemde-oz-bakim-becerileri--8539.html 24.03.2011).

Ancak otistik çocuklar; motor (hareket) becerilerinin yeterince gelişmemiş olması, anne-baba ve çevrenin olumsuz tutumları ve sistemli yaşantıların sağlanamamasından dolayı öz-bakım becerilerini kazanabilmeleri; bir başka deyişle, bağımsızlığa adım atmaları gecikmektedir (Özyürek, 1986: 42-56 ).

Normal gelişim gösteren bireylere gün boyu yapmış oldukları beceriler zor gelmese de bu becerileri, taklit yeteneklerinin sınırlı olması ve gözlem yoluyla öğrenmelerinin yeterli olmamasından dolayı otistik çocukların öğrenmeleri güçleşmektedir. Yaşam için gerekli olan bu temel becerileri tam ve yeterli olarak yapmada zorlanan ya da bu becerileri hiç yapamayan otistik çocukların dışa bağımlı olarak hayatlarını sürdürmelerini engelleyerek bağımsızlığa adım atmaları ya da en az bağımlılıkla kendi gereksinimlerini karşılayabilmelerini öğretmek amaçlanmaktadır (İlik, 2006: 26). Bu da otistik çocukların öz bakım becerilerini kazanmaları ile mümkündür.

Çocuğun öz-bakım becerileriyle ilgili temel bilgi ve alışkanlıklar otistik çocukların sağlıklı bir birey olarak yetişmesini sağlayacak ve gelecek yaşamda bağımsız, kendine yeten, topluma uyumlu, olumlu davranışlara sahip bir birey olmasına zemin hazırlayacaktır. Çocuğun yaşamındaki bu kritik dönemde yemek yeme, giyinme-soyunma, temizlik, tuvalet, tehlikelerden korunma gibi öz-bakım becerilerini kazanması gerekir. Çocuğa kazandırılacak öz-bakım becerileri, bir yönüyle onun gelecek yaşantısına güvenle bakmasını sağlayacaktır. Böylece; hem kendine olan güveni artacak hem de otistik çocuğa sahip olan anne babalar bağımsızlığa doğru ilk temel adımlarını atmış olacaklardır (MEGEP; 2009: 6). Bu nedenle otistik çocuğun öz-bakım becerilerini öğrenmesi ayrı bir önem kazanmaktadır.

(32)

2.1.8.4. Otistik Çocuklarda Öz-bakım Becerilerini Kazandırmayı Etkileyen Davranışlar

Öz-bakım becerilerini kazanmada pek çok neden geciktirici etken olabilir. Bunlardan bazıları büyük kas becerilerindeki yetersizlikler (kol ve bacak kaslarındaki), görme yetersizliği, el-göz eş güdümündeki yetersizlik ve el becerilerindeki yetersizliktir. Bir çocukta; görsel dikkat, hareketleri taklit, basit emir ve cümleleri anlama gibi temel bilişsel becerilerin bazılarını öğrenmemişse bu durumda çocuğun öz-bakım becerilerini kazanması gecikebilir (MEGEP, 2009; Yavuz, 2006).

Bununla birlikte çocuk öğretim sırasında sözlü iletişimde bulunamıyor olsa bile öz-bakım becerileri kazandırılabilmektedir. Sözlü iletişimde bulunayan çocuklarda beceri öğretimi, jest ve mimiklere daha fazla yer verilmesi yoluyla gerçekleştirilebilmektedir (Bensberg, Collwell and Cassel, 1965; Vuran, 1989:11). Örneğin; sözel ipuçlarının kullanımında, eğer çocuk sözcüklerin çoğunu anlamıyorsa, mimiklerle birlikte söylenen tek kelimelik bir sözcükle sınırlandırılabilir. Bazı araştırmacılar, öz-bakım becerisi öğretimine başlamadan önce taklit etme ve dikkat süresini artırma üzerinde çalışılmasının daha uygun olacağını belirtirken, diğer araştırmacılar da bunların öz-bakım becerisi öğretimi ile kazandırılabileceğini savunmaktadır (MEGEP, 2009: 6).

Genel olarak zihinsel yetersizliği olan bireylerin kendi kendilerine çevreden bilgi edinebilme ve bu bilgiyi genelleyebilme süreçlerinde güçlükler vardır. Becerilerin kazandırılmasında daha fazla yönlendirilmeye, desteklenmeye, sürekli ve sistemli bir eğitime ihtiyaç duyarlar. Bu nedenle beceri kazandırma süreci; uzun süreli eğitim, tekrar, sözel ipuçları, model olma ve fiziksel yardımda bulunma gibi öğretim süreçlerinin kullanılmasını gerektirmektedir (MEGEP, 2009: 6). Yapılan araştırmalar sonucunda otistik çocukların %75’inde zihinsel yetersizlik görülmektedir. Otistik çocuklarda bulunan motor becerilerdeki eksikliğin yanı sıra zihinsel yetersizlikte öz-bakım becerilerini kazanmada engel oluşturmaktadır (Vuran, 1989:11).

Engelli çocukların öz-bakım becerilerini kazanabilmesi zihinsel, fiziksel ve davranışsal yetersizliklerle ilgili olduğundan daha geç öğrenildiği gibi anne baba ve çevrenin olumsuz tutumları ve çevrenin düzenlenememiş olmasından dolayı gecikebilmektedir (Özyürek, 1986; Vuran, 1989). Dolayısıyla otistik çocuklarda öz

(33)

bakım becerisinin temel alanları olan yemek yeme, tuvalet ihtiyacını giderme, yıkanma, kişisel hijyen ve giyinme becerilerinde bağımsızlık sağlanamamaktadır

Ayrıca, zaman zaman gözlenebilen istenmeyen davranışlar öz-bakım becerilerinin kazanılmasını etkileyebilmektedir. Bu tür davranışlar, çocuğun repertuarında varolan alt beceri ya da becerilerin gerçekleştirilmesini engeller. Örneğin; çocuğun kazağını giymeyi ısrarlı bir biçimde reddetmesi sonucu annenin ya da öğretmenin kazağını giydirmesi gibi. Bu gibi durumlarda çocuğun beceriyi yapmayı ısrarla reddetmesi sonucu, anne ya da öğretici giyinmek istememeyi görmezlikten gelemeyerek çocuğun bağımsız biçimde giyinmesine olanak vermeyebilir (Özyürek, 1986; Vuran, 1989). Dolayısı ile otistik çocuğun davranışlarına sürekli müdahale edilmesi de öz-bakım becerilerinin kazanılmasına engel teşkil etmektedir.

Öz-bakım becerilerinin kazandırılabilmesi öğretilecek beceri için öğretim materyallerinin hazırlanmasını ve uygulanmasını gerektirmektedir (Özyürek, 1986; Vuran, 1989). Ayrıca öz-bakım becerilerinin kazandırılmasında öğretilecek beceride çocukla doğrudan çalışmayı destekleyecek nitelikte aile rehberliği uygulamalarına yer verilmesi öz-bakım becerilerinin kazandırılmasında etkili sonuçlar vermektedir (Akkök, 1984; Vuran, 1989).

2.1.8.5. Otistik Çocuklarda Öz-bakım Becerilerinin Kazandırılması

Çocuk ve ailesi için öncelikle öğretilmesi gereken becerilerin neler olduğu saptanmalıdır. Ailenin istediği, çocuğun zamanının büyük bir bölümünü geçirdiği ortamların özelliği ve çocuğun sahip olduğu diğer beceri ve kavramların neler olduğu göz önünde tutularak saptanmalıdır. Bunu yapabilmek için öncelikle çocuğun dil, bilişsel ve psikomotor alanları içeren kaba değerlendirmelerin yapılması öz-bakım becerileriyle ilgili kontrol listelerin uygulanması, aile ile görüşülmesi ve çocuğun ev okul ve yakın gelecek içinde olacağı ortamların incelenmesi gerekir (MEGEP, 2009: 5).

Çocuğun yapabildiklerine dayalı olarak tüm beceri, ileri zincirleme ya da tersine zincirleme yaklaşımlarından birine göre uzun dönemli, kısa dönemli ve eğitimsel amaçlar belirlenir. Saptanan amaçları gerçekleştirecek şekilde öğretim planı hazırlanır. Öğretmenin amaçları gerçekleştirmede kullanacağı beceri, işlem süreci ve kullanımı, öğretim ortamı ve kullanılacak araç gereçler, öğretimin günün hangi zamanlarında

(34)

yapılacağı belirlenmelidir. Etkili pekiştireçler belirlemede aileyle görüşülerek çocuğun nelerden hoşlandığı belirlenebilir ya da çocuğun hoşlandığı şeyler kendisine sorularak bulunabilir. Becerinin özelliği ve çocuğun var olan dikkat süresi göz önüne alınarak belirlenir. Öğrenilecek olan beceriye zarar veren ve istenmeyen davranışların azaltılmasında kullanılacak işlem süreçleri ve öğrenciye kazandırılacak becerinin sürekliliğinin nasıl kazandırılacağı saptanmalıdır. Öğretim yapılan ortam olağan duruma getirilip çocuk bu ortamda beceriyi bağımsız olarak gerçekleştirir hâle geldikten sonra bu beceriyi günlük yaşamında gerçekleştirmesi gereken diğer ortam ve araç gereçlere nasıl genelleyeceğinin planının yapılması gereklidir. Bu plan yapılırken genellemenin yapılacağı ortam ve araç gereçleri kullanmanın zorluk düzeyleri ve öğrencinin günlük yaşamında karşılaşma olasılıkları göz önünde tutularak değerlendirilmelidir (MEGEP, 2009: 6).

2.1.9. Otistik Çocuklarda Giysi Kullanma Becerisi

2.1.9.1. Otistik Çocuklarda Giyinme Becerisinin Önemi

İnsanların yaşamlarını devam ettirebilmeleri için beslenme, giyinme gibi temel ihtiyaçlarının karşılanma ve rahatlık sağlamanın yanı sıra bireyin kendini topluma kabul ettirmesi ve beğendirmesi açısından da önem taşımakta olup, sadece belli bir sosyal statüye sahip kişilerin kullanma gereği duyduğu bir gereksinim değildir. Giyinme, kadın, erkek, bebek, çocuk, genç, yaşlı, zengin, fakir, engelli engelsiz bütün insanlarda bulunan bir örtünme içgüdüsüdür. Bu içgüdü insanın doğduğu günden beri varlığını sürdürmektedir (Özyürek, 1986; Vural, Çileroğlu, Ağaç, Çivitçi, Çoruh; 2003). Yaşayan her canlı vücut denilen fiziki varlığını dış etkenlerden korumak amacıyla çeşitli yüzeylerle örtünmüştür. İyi ve özenli bir giyim insanların imkanları ölçüsünde uygulamaya çalıştığı doğal bir istektir. Bu isteğin gerçekleşmesi; fonksiyonelliği olan vücuda uyum sağlayan ve güzel bir görünüm kazandıran giysilerle mümkün olmaktadır (Ercan, 1994; Vural ve diğerleri; 2003).

Öz-bakım becerilerinden olan giyinme becerisi günlük yaşamı kolaylaştırma açısından önemlidir. Bir çok otistik çocuğun yaşıtlarından farklı gelişim özelliğine sahip olması giyinip soyunma becerilerini kazanmasını ya tamamen engellemekte ya da

(35)

gerektiği şekilde bu becerileri gerçekleştirmekte problem oluşturmaktadır. Dolayısı ile normal gelişim gösteren bireylere göre otistik çocukların giyinme becerisini bağımsız olarak gerçekleştirebilmesi çok daha önemlidir.

Genel olarak bir giysi değerlendirildiğinde ilk dikkat çeken noktaları; model, renk, ve kullanılan materyal olmasına rağmen, vücuda uygunluğu ve hareket serbestliğinin olması, yani ergonomik olması asıl önemli unsurdur (Vural, Çivitçi, Ağaç; 2001; Ağaç, 2005). Ergonominin temel amacı; insan becerilerini en iyi şekilde kullanarak, insanın sahip olduğu performansı en yüksek seviyeye çıkarılmasını sağlamaktır (Yakar, 1996; Ağaç, 2005). Bireyin kol, bacak gibi hareketli organlarının hareket sırasında giysiye etkileri dikkate alındığında eklem bölümleri ve insan vücudunun dinamik özellikleri de giysi kullanımında önem kazanmaktadır (Vural ve diğerleri, 2001; Ağaç, 2005). Normal gelişim gösteren bireylerde daha çok estetik ve dış görünüm ön planda olurken; otistik çocuklarda fonksiyonellik ağır basmaktadır. Bu durum otistik çocukların giysilerinde estetikliğe ve dış görünüme önem verilmeyeceği anlamına gelmemektedir. Vücut ile uyumlu, çocuğun kas gelişimine destek sağlayıcı, ergonomik giysi kullanımları otistik çocuğun bağımsız olarak giysi kullanabilmesi ve rahatlık sağlayabilmesi açısından önemlidir. Otistik çocukların hem sağlıklı bir gelişim göstermesi hem de büyüme ile birlikte gelişim ödevlerini en iyi şekilde dışa bağımlı olmadan gerçekleştirebilmesi için giyinme becerilerini gerçeleştirmede yaşamış olunan problemlerin aşılması gerekmektedir. Bu problemlerin aşılarak otistik çocuğun yaşamını dışa bağımsız olarak sürdürebilmesi için gerekli olan becerilerin kazandırılmasında erken yaşta başlanan özel eğitim, otistik çocuğun sosyalleşmesi ve gelişim ödevlerini yerine getirmesi bakımından önemlidir. Özel eğitime muhtaç ya da normal tüm çocukların bağımsızlığa adım atmaları onların öz bakım becerilerinde ustalaşmalarıyla başlamaktadır ve öz-bakım becerilerinin kazanılması özellikle özel eğitime muhtaç çocuklar açısından çok önemlidir (Özyürek, 1986: 42-56). Çocuğun kazanacağı öz-bakım becerilerinden olan giyinme, beceri isteyen bir takım davranışların birbiri ardına yapılmasını gerektirmektedir (Demiriz ve Dinçer, 2000: 58-59).

Giyinme karmaşık bir iş olduğundan, öğrenme güçlüğü olan çocuğa kendi kendine giyinmesini öğretmek aylar alabilmektedir. Normal çocuklar giyinmeyi nasıl yapıyorsa öğrenme güçlüğü olan çocukların da aynı şekilde giyinme becerilerini kazanarak bu becerileri gerçekleştirmeleri önem taşımaktadır (UNICEF, 1998; Kaçar, 2004). Hedef otistik çocukları normal gelişim gösteren çocukların öğrenme seviyesine

(36)

getirebilmektir. Böylece temel öz-bakım becerilerinden olan giyinme becerisinin kazanılması otistik çocuğun dışa bağımlı olmadan yaşamını sürdürmesini sağlayabilecektir. Bu becerinin kazanılması hem aile hem de çocuk açısından önemli bir gelişmedir.

Giyimin çocuk üzerinde kişisel, bedensel, zihinsel ve toplumsal etkileri vardır. Çocuk zevkli ve uyumlu giyinmeyi yetişkinlerin yönlendirmesiyle öğrenir. Giyecek satın alırken, dikimi yapılırken, çocukların fikri sorularak, çocuğun kişiliğine uygun giyinmesine yardımda bulunulur (Akarslan, 2008). Ancak otizmin en belirgin özelliğinin iletişim kuramama problemi olmasından dolayı otistik çocuklar normal gelişim gösteren çocuklar gibi giymek istediği giysiyi ifade edememektedirler. Bu durum çocuğun toplum içerisinde bir birey olarak kendini değerli hissetmesi ve sosyalleşmesi bakımından giyimin önemini vurgulamaktadır.

Bireyin kendi kendine giyinmesini kolaylaştırıcı veya giyinme kolaylığı sağlayan özel fonksiyonlar içeren giysi türleri konusundaki araştırmalar çok eskiye dayanmamaktadır. Bir çok araştırmacı fiziksel olarak yetersiz insanların fonksiyonel ihtiyaçları konusunda çalışmaktadırlar ve bu insanların fiziksel ihtiyaçlarına uygun giysiler tasarlamış veya uyarlamışlardır (Nelson, 1995; Freeman vd., 1987; Yoder ve Morgado, 1985; Kaçar, 2004). Otistik çocuklar fiziksel görünüş olarak normal gelişim gösteren çocuklardan farklı değillerdir. Ancak kas, zihin gelişimlerinde yetersizlik görülmektedir. Otistik çocukların birçoğunda insanlarla iletişim kuramama, belirli renklerde, giysilerde ya da nesnelerde takıntı davranışı gösterme, tepki vermeme, kendine zarar verme ve ince motor gelişimi gibi becerileri gerçekleştirmekte problem yaşadıkları için; giyinip-soyunma becerilerinde de problem yaşadıkları bilinmektedir. Dolayısıyla otistik çocukları diğer çocuklardan ayıran tüm bu özellikler, otistik çocukların dışarıya karşı bağımlı olmalarına neden olmaktadır. Çocukların bu bağımlılıktan kurtulup, topluma kazanılmalarını sağlamak için öz-bakım becerilerini kazanmış olmaları gerekmektedir. Buna bağlı olarak temel öz-bakım becerisi olan giyinme becerisinin kazanılmış olması önemlidir.

(37)

2.1.9.2. Giyinme Becerisinin Kapsamı

Giyinme temel öz-bakım becerilerindendir. Palto, kazak, pantolon, çorap, başlık, eldiven, ayakkabı giyme gibi beceriler giyinme becerileri olarak sıralanabilir. Düğme/çıtçıt/fermuar açma-kapama, kravat/kurdele/düğüm/fiyonk çözme-bağlama gibi el-göz eşgüdümü ve parmakla ilgili beceriler de giyinme becerilerini tamamlayıcı nitelikte becerilerdir. Otistik çocuklarda parmak, bilek, dudak ve dil hareketlerini ve küçük kasların çalışmasını sağlayan düğme, çıtçıt, fermuar vb. gibi beceriler gelişmemiştir. Çocukta giyinmeyi kolaylaştırmak amacıyla, giysi yüzeyi yumuşak, uygun büyüklükte giysilerin seçilmesi, giysilerdeki fermuarların kolay çekilebilmesi için ucuna halka ve bağ takılması, iri düğmelerin, topuksuz boru biçiminde çorapların, örgü giysilerin giyinme becerileri öğretiminde kullanılması önerilmektedir (Vuran, 1989; Varol, 2004).

Tüm işletmeler gibi hazır giyim üreten işletmelerin temel amacı da kar elde etmektir. Engelliler için giysi üreten firmalar giysi üretiminin çok zor ve çok zaman gerektirmesi, üretimin pahalı olması, iletişim kurmakta zorlanma ve engelli gruplarının çok çeşitli olması gibi sorunlarla karşılaşmaktadırlar (Nelson, 1995; Freeman vd., 1987; Yoder and Morgado, 1985). Bu nedenle günümüzde giysi üreten firmalarda ve mağazalarda standart beden ölçülerine uygun üretim yapılmakta ve satılmakta, farklı yapısal bozulmalara sahip bireyler için özel üretilmiş giysiler bulunmamaktadır. Hazır giyim üretiminin gerçekleştirilmesinden bu yana özrü bulunan müşteriler kendilerine uygun kıyafet bulmakta zorlanmaktadırlar. Bu kimseler çalışılan beden sistemlerine göre üretilen giysileri ve aksesuarları kullanamamaktadırlar (Thoren, 1996: 359-410). Hazır giyimin bu olumsuz özellikleri nedeniyle bedensel engellilerin giysileri tek kişilik üretime dayalı imalat yerlerinde ölçü ve model üzerinde değişiklikler yapılarak hazırlanmaktadır. Bu bireyler için modeller tasarlanırken yalnızca küçük değişikliklere giysiler engelli bireye uyumlu hale getirilmektedir (Thoren, 1996: 359-410). Ancak engelliler için tasarlanmış olan bu giysilerin üretiminde dikkat edilmesi gereken psikolojik faktörler de bulunmaktadır. Örneğin; giysinin kullanım kolaylığının yanı sıra, içinde yaşadığı toplumsal çevre, moda, yaş gibi durumlara uygunluğu da sağlaması gerekir. Bir çok ülkede özürlü insan sayısı özel giysi tasarımı gerektirecek kadar fazladır. Örneğin; yalnızca İsveç’te 200.000 insan tekerlekli sandalye veya koltuk değneği kullanmaktadır. Bu ülkede özürlü kullanıcıların giyinme ile ilgili sorunlarına

(38)

yardım için yıllardır pek çok girişimde bulunulmuştur. En yaygın girişim özürlüler için özel giysi işçiliğine başlamak olmuştur. Engelli çocukları olanlar için giysi dikmeyi öğrenmek isteyen ailelere dikiş kursları verilmiştir. Her giysi modeli farklı tür sakatlıklar için tasarlanmıştır (Nelson, 1995; Freeman vd., 1987; Yoder and Morgado, 1985).

Ayrıca dış görünüşün ve giyim biçiminin başkaları tarafından veya başkalarıyla birlikte tanınmada önemli bir faktör olduğunu düşünmektedirler. Özürlü bireylerin fiziksel görünümleri de önem taşımaktadır, fonksiyonel görünüm ihtiyaçlarının karşılanması yoluyla onların sağlıklı bireylerle benzer görünümdeki giysileri giydiklerinde ayrıcalıklı görünmeyecekleri ve daha mutlu olacakları düşünülmektedir (Nelson, 1995; Freeman vd., 1987; Yoder and Morgado, 1985).

Özür gruplarından biri olan otistik çocukların fiziksel gelişimleri normal gelişim gösteren çocuklarla paralellik göstermekle birlikte bu paralellik, psikomotor beceriler açısından farklılık göstermektedir. Otistik çocukların normal gelişim gösteren çocuklar gibi kendi öz-bakım becerileinden olan giyinme becerilerini gerçekleştirip bir ikinci kişiye bağımlı olmaması çocuğun ayakları üzerinde durabilmesi, sosyalleşmesi ve topluma yarar sağlayabilmesi bakımından önemlidir. Giysi kullanma becerisi her çocuğun temel öz-bakım becerilerinden biridir. Fakat otistik çocukları diğer normal gelişim gösteren çocuklardan ayıran en önemli fark otistik çocukların giyinme becerisini gerçekleştirebilecek gerekli ön koşul becerilerde, ince motor gelişimi ve kas yitimi nedenleriyle sorun yaşamalarıdır.

2.1.9.3. Otistik Çocuklarda Giysi Türüne Göre Giyinme - Soyunma Becerilerinin Kazandırılması

Özyürek’in 1986 yılında yayımlanan çalışmasında, otistik çocuklara öz-bakım becerilerinin kazandırılması konusunda; özel eğitime muhtaç ya da normal tüm çocukların bağımsızlığa adım atmaları, onların öz-bakım becerilerinde ustalaşmalarıyla başlamaktadır ve öz-bakım becerilerinin kazanılması özellikle engelli çocuk ve yetişkinler açısından çok önemli olduğu belirtilmiştir.

Giysilerin giyilmesi ve çıkarılması ince devinsel gelişimle yakından ilgilidir (Özyürek, 1983: 30). Okul öncesi dönemi çocuğunda ince motor kas koordinasyonu

Şekil

Tablo 7 (Devamı)  Giysi Türleri  Okul  Türü  S(%)  Hiçbir  Zaman Tercih  Etmiyor  Bazen  Tercih  Ediyor  Her Zaman Tercih Ediyor  ²  p
Tablo 7 (Devamı)  Giysi Türleri  Okul  Türü  S(%)  Hiçbir  Zaman Tercih  Etmiyor  Bazen  Tercih  Ediyor  Her Zaman Tercih Ediyor  ²  p
Tablo 9 okulların resmi ve özel olma durumlarına göre incelendiğinde; resmi  okullarda eğitim gören otistik çocukların özel okullarda eğitim görenlere göre,  kırmızı, turuncu, sarının giymekten mutluluk duyulan renkler arasında daha yüksek  olduğu görülmüş
Tablo 13 (Devamı)  Özellikler  Okul  Türü  S(%)  Hiçbir  Zaman  Yapamıyor  Bazen
+2

Referanslar

Benzer Belgeler

BBF’ün en sık sebepleri, gelişmekte olan ülkelerde karaciğer kist hidatik veya amibik hastalığı iken, batı ülke- lerinde ise travma ve geçirilmiş biliyer

“Başkalarıyla ilgili olumsuz duygularını ifade eder” sorusuna verilen cevapların dağılımı spor yapmayan gurupta hiçbir zaman yapmaz %50, çok az yapar %37,5

Kuzey Kıbrıs’ta eğitim alan otistik çocukların enerji ve besin öğesi tüketimlerinin DRI’ya göre yeterlilik düzeylerinin yaĢa göre dağılımları

• Nitel verilere dayalı olarak gerçekleştirilen analiz sonuçlarına göre altı aylık uygulama boyunca Cemil’in öğretimi hedeflenen taklit ve eşleme becerilerde sürekli

Gelişim Atölyesi tablet uygulamasının eğitim odaklı modülü, otizmli çocuklar için etkinliklerin planlandığı, çocukların anılan plan doğrultusunda

Kazandığınız beceri ve tecrübelerle 36-72 ay çocuğuna temizlik alışkanlığı ,giyinme becerisi ,tuvalet eğitimi becerisi ,uyku,dinlenme alışkanlığı becerisi

Özel eğitimde el –yüz yıkama (ayak, ağız, diş, tırnak, burun, göz, kulak temizliği) alışkanlığını, giyinmeyi, tuvalet eğitimini, beslenme alışkanlığını,

Yeni İlköğretim Eğitim Programı Kapsamındaki Ses Temelli Cümle Yöntemiyle Okuma Yazma Öğretiminin İlköğretim Birinci Sınıf Öğretmenlerince Değerlendirilmesi,