SAYFA CUMHURİYET 4 MART 2004 PERŞEMBE
2
EVET/HAYIR
OKTAY AKBAL
'Gidiyoruz Kıyamete../
Milli Eğitim Bakanlığı’nın yurtdışına gönderece ği görevlilerde “Atatürk ilke ve devrimlerine bağ lılık, laik, çağdaş, demokratik davranış” aranm a
yacakmış. Bakanlığın yeni çıkardığı yönetm elikte apaçık yazılmış!..
Kimileri şaşmış, ‘garip’ bulmuş! M illiyet’te M e
lih Aşık “Neden garip olsun” diyor. “Aksine, M il
li Eğitim 'i yönetenlerin zihniyetine çok uyan bir yönetmelik. M. Eğ. Bakanlığı Müsteşarı açık açık
‘Ben üm m e tçiyim ’ diyor. M illi Eğ. Bakanı Hüseyin
Çelik, Atatürk’ü değil Saidi Nursi’y/ rehber aldı
ğını daha önce açıklamış bulunuyor. Hüseyin Çe lik 1995 yılında katıldığı Uluslararası Bediüzzaman seminerinde yaptığı konuşmada bakın ne diyor:
‘Ülkemizin huzur ve güvenliği için, ülkede kardeş liğin tesis edilmesi için, Türkiye’nin geçm işte o ld u ğu gibi İslam âlemine önderlik yapabilecek m addi ve manevi konum a gelebilmesi için, bugün Bedi- üzzam an’a dönüp onun teşhislerini, tedavi için vaz ettiği tekliflerini m utlaka hesaba katm amız gerek tiği kanaatindeyim ’ .”
Melih Aşık yazısını şu satırlarla bitirmiş:
“Eğer Cumhuriyetin başında Bediüzzaman res m i makamlarca dinlenseydi bugün ülkenin duru mu şüphe yok ki böyle olmazdı. ”
A ta tü rk’e, Cum huriyet devrim ve ilkelerine yüz de yüz karşı, düşman, elinden geldiğince gücü y e t tiğince uğraş veren bu bakan sonra kalkıyor “Sen işte busun" diye yüzüne ayna tutanları adalete ve
riyor! Yüksek tazm inatlar istemekten de çekinm i yor!
Yalnız o mu? İşte M illiyet’ten Taha A k y o l’un söz
leri:
“İlericilik, devrimcilik, emekten yana olmak, kar- şıdevrimcilik, küresel kapitalizm, piyasa devleti gi bi ideolojik kavramları ayıklarsak... ”
Geriye ne mi kalır? İslam devletine, şeriata giden yol, düşünce ve amaç!..
Haşan Cemal de tutm uş A K P ’yi övm e yarışına
katılmış, diyor ki:
"Kısaca doğru yoldayız. Nazar değmesin!”
Başbakan onlardan geri kalır mı?
“Seçimden sonra bu iş bitecek. Biz siyasi ikti darız. ”
Bütün bu gerçekler orta yerdeyken CHP’si, SHP’si, DYP’si, A NAP’ı, YTP’si, solcusu, sağcısı, Atatürk Cum huriyet ilke ve devrimlerinin yanında oldukla rını söyleyenler birbirine girmiş! Her yerde, hiçbir zaman seçilemeyecek adaylarını yerleştirme çaba sında! Eh komiği de C H P ’nin Ankara, İstanbul gi bi önemli anakentlerde seçilmesi olanaksız aday larla solu bölm esi! Hem de m ille tve kili, üstelik TBM M başkanvekili adaylarla! Nasıl olsa seçilm e seler de yerleri hazır! Tek başanları, seçimleri AKP’ye kazandırmak olacak! Bütün bu gerçekler apaçık or tadayken A tatürk Partisi tüm üye ve yandaşlarının bu denli sessiz, tepkisiz kalmaları!..
Milli Eğitim Bakanı başta olm ak üzere, tüm AKP bakanlarının, en başta Başbakan’ın meydan m ey dan dolaşıp seçim sonrasında (ilk işi anayasayı değiştirmek üzere!) neler neler yapacaklarını ilan et meleri de şaşırtmıyor mu, korkutm uyor mu Bay-
k a l’ları, Ecevit’leri, tüm yağdanlık yazarcıkları!..
"Bindik b ir alamete, gidiyoruz kıyamete"
____________ OLAYLAR VE GÖRÜŞLER__________
Büyük Ortadoğu’ya Türkiye Modeli...
Türkiye, AB’ye tam üye olarak alınsın ya da alınmasın Büyük Ortadoğu’da
savaş yöntemini dışlayan demokratikleştirme, liberal ekonomiye katılma,
hukukun üstünlüğünü benimsemeyi amaçlayacak barış ve kapsamlı değişim
politikalarına destek olmalıdır. Bu politikalar aslında AB’nin ve insanlığın
küresel çıkarlarıyla örtüşebilecek niteliktedir.
Necdet TİMUR
Emekli Orgeneral
S
on haftalarda Amerika, Avrupa ve Türkiye’de strateji üreten düşünce merkezlerinde, köşe yazılarında, ga zete haberlerinde ve düzenlenen ki mi toplantılarda “Büyük Ortadoğu” kavramına yer veriliyor.
B u kavramı ilk kullananlardan biri ünlü ta rihçi Bernard Levvis’tir. İslam coğrafyasının de mokratikleşm esi ve yeniden şekillendirilme- sine ilişkin olarak ileri sürdüğü düşünceleri ir delerken Büyük O rtadoğu kavramını kullan maktadır. 2003 yılı başlarında M arm ara Sos yal ve Stratejik A raştırm alar Vakfı’nın davet lisi olarak İstanbul’da verdiği konferansta, ken disine “Türkiye, Büyük Ortadoğu’nun Nere
sinde” diye sorulduğunda; “Bu Türkiye’nin uygulayacağı politikalara bağlı” diye cevapla
mıştı. O günlerde Türkiye 1 ’inci tezkereyi tar tıştığından alm an yanıt bir mesaj olarak algı lanmıştı.
1990’lı yıllardan bugünlere, Pentagon’un A B D ’nin küresel güvenlik stratejilerini yo rumlayan ve basına da yansıyan kimi raporla rında Türkiye ve A B ’nin B üyük O rtadoğu’da oynayabileceği rollere ilişkin değerlendirm e ler yer alıyor. Hepsini üst üste koyduğum uz da tanımlanan Büyük Ortadoğu, Kuzey Fas’tan başlayarak Kuzey A frika’yı, Türkiye’yi, Gü ney Kafkaslar’ı, biraz Güney A sya’yı, O rta A sya ile O rtadoğu’nun tam am ını kapsayan büyük bir coğrafik alanı kapsıyor.
Prof. Dr. ÜmitÖzdağbu alanı jeopolitik bir modellem e ile batıda M eksika’dan başlayıp doğuda Filipinler ile Endonezya’ya kadar uza nan istikrarsızlık kuşağının orta bölgesi olarak belirliyor (1).
Büyük Ortadoğu, Sovyetler Birliği’nin da ğılması, Varşova Paktı’nm yıkılması ile oluşan küresel boşlukta asimetrik savaş doktrininin bir seçeneği olarak 11 Eylül 2001’de, A m erika’yı can evinden vuran ululararası terörizmin kit le im ha silahlarına sahip olm a çabalarının gö rüldüğü, Taliban benzeri kökten dinci akım la rın siyasallaştığı, uyuşturucu trafiğinin, örgüt lü suçların, açlık ve işsizlikle tetiklenen kitle sel göçlerin kaynaklandığı, etnik ve dinsel ay rımcılığın cesaretlendirildiği, enerji kaynakla rıyla benzeri yerüstü, yeraltı zenginliklerin yo ğun olduğu bir coğrafya.
Bölgesel ve küresel strateji analizleri yapı
lırken o coğrafyanın oluşturacağı tehdit dina mikleri karşılıklı çıkarlara olan etkileşimleri açı sından m asaya yatırılır. B u çerçevede fiziki ve beşeri coğrafyanın tanımladığı yeryüzü ka pısından ekonomiye, savunma gücüne, sosyo- politik, sosyo-kültürel güce, liderlerin kişilik lerine kadar, bütün alt sistemler matematiksel m odellem elerle değerlendirilir. B u bağlam da hiç şüphe yok ki Pentagon dost olsun, tehdit olsun küresel stratejilerini yaparken benzer yöntem i kullanarak B üyük O rtadoğu denilen kriz bölgesini sorguluyor.
A m erika Birleşik Devletleri, Sovyetler Bir liği’nin dağılm asından sonra oluşturduğu tek kutuplu yeni dünya düzenini bozabilecek bü tün güç odaklarını - tarihteki im paratorluk p o litikalarında görüldüğü gibi- ya kurm uş oldu ğu ittifak sistemlerini y a da savaş stratejileri ni kullanarak çıkarlarını elde etmeyi deniyor. ABD, 21. yüzyıl imparatorluğu denecek öl çekte gerek teknolojik, gerek ekonom ik, ge rekse savunma yetenekleri açısından zengin bir ülke olup bu özellikleriyle tek süper güç.
Güçlerin durumu__________________
Avrupa B irliği’ne gelince, Amerika ile re kabet edebilecek bir güç merkezi olarak fark lı politika üretmeye çalışsa da güç yansıtma ka pasitesine sahip değil. En azından kısa vade için böyle bir olasılık yok. Örneğin, NATO’nun stratejik tehdit değerlendirm elerine katılıyor, A BD’nin -daha fazla güçlenmesine imkân ve rebilecek- NATO’dan bağım sız politikalannı önlemeye çalışıyor.
Bu amaçla bir taraftan BM kanalı ile diğer taraftan O rtadoğu ve Orta A sya ülkeleri ile bi re bir dostluklar geliştiriyor. Suriye, İran, M ı sır ve Libya ile olan ilişkileri bu yaklaşımı ka nıtlıyor. A ncak daha ileriye gidemiyor... ABD ise NATO ve A B ’yi hatta B M ’yi yanına ala madığı durumlarda bile tehdidin harekete geç mesine fırsat verm eden yok edilmesi am acıy la ilan ettiği önleyici m üdahale doktrinini uy guluyor, gereken koalisyon gücünü de oluştu- rabiliyor.
Brezinski’nin dünya egemenliği için ortaya attığı Avrasya’ya egemenlik teorisi, giderek ye rini B üyük O rtadoğu’ya egem enlik teorisine bırakmış durumda.
A m erika T ürkiye’yi Büyük O rtadoğu stra
tejisinde model olarak tanımlayıp kim ilerine göre merkez, kimilerine göre cephe rolünde gör mek istiyor. Kimi yazarlar konuya dinsel m o tiflerle yaklaşarak cephe rolü verileceğini ve konuya dinsel motiflerde yaklaşarak cephe ro lü verileceğini ve bunun olası eksilerine ağır lık veriyorlar, farklı düşünenler ise m erkez ro lünü ön plana çıkarıyorlar. Cephe olarak m o del oluşturm anın eksileri, m erkez olm anın da artılan çok. Belirtiler, Türkiye’nin ya tek ba şına ya da İsrail ve Ü rdün’le birlikte m erkez olarak düşünüldüğünü gösteriyor (İsrail ’in yıl lardır bekleyen M anavgat suyuna yeşil ışık yakması, Suriye ile anlaşmazlıkta Türkiye’nin arabuluculuğuna yeşil ışık yakm ası gibi).
Türkiye ne y a p m a l ı ? ___________
Türkiye, bir taraftan Amerika ile stratejik or taklık konusunda politika sürdürürken diğer ta raftan AB ile tam ortaklık hedefine ulaşacak hazırlıklannı tam am lam aya ve adaylık m üza kereleri için tarih almaya çalışıyor. Y ukanda AB ile ABD ilişkilerine değinirken A B ’nin A m erika’nın bağım sız politika inisiyatifleri ne engel olamadığım belirtmiştim. Irak sava şı sırasında kimi AB üyelerinin A m erika’nın yanında yer alm asına dahi engel olam adığı görüldü.
Şu halde Türkiye, A B ’ye tam üye olarak alınsın ya da alınmasın Büyük O rtadoğu’da savaş yöntemini dışlayan demokratikleştirme, liberal ekonomiye katılma, hukukun üstünlü ğünü benimsemeyi amaçlayacak barış ve kap samlı değişim politikalarına destek olmalıdır. Bu politikalar aslında A B ’nin ve insanlığın küresel çıkarlarıyla örtüşebilecek niteliktedir.
Nitekim , K uveyt’te yapılan Irak’a kom şu ülkeler zirvesinde Türkiye, A vrupa’nın sava şa dönüşmüş pişm anlıklardan yola çıkarak el de ettiği gelişmişlik kazanmalarım örnek gös term ek suretiyle O rtadoğu’da AB benzeri (her halde sadece O rtak Pazar anlamı kastediliyor) birlik oluşturulm asını, O rtadoğu ortak paza rının A kdeniz ve Güney A sya’ya bağlanacak çok yönlü güvenlik ve refah çerçevesine ulaş masını önererek hep sözü edilen reel-politiğe uygun bir açılımda bulunmuştur.
İnancım odur ki, Türkiye, küreselleşmenin birbiriyle çatışan ve örtüşen kurallar sistema tiğinden özenle algılanmış değerleri içselleş tirebilen, dünya ve bölge gerçeklerine akılcı açı lardan yaklaşabilen, ekonomi, bilim ve tekno loji ile savunma gücünü ülke, bölge ve dünya yararına kullanabilecek tarihi deneyim e sa hiptir. Ne var ki, hangi rolün niçin üstlenile ceğini, içeriğinin ve yönteminin ne olacağını açık bir şekilde kam uoyuyla paylaşılarak ulu sal uzlaşm a sağlanması ,üstlenilecek model kadar önemlidir.
PENCERE
Dön Baba Dönelim
Hacılara Gidelim...
‘Dönek’ iyi bir laf değil..
Dönmüş.. Dönme..
Bizim döneklerin ruhsal hallerini anlıyorum; bir d ö nek için dönmeyen kişi ‘vicdan azabı'dır.. Dönek
dönmeyene çıldırır; dönmeyene baktıkça dönekliği nin aşağılık kompleksine kapılır..
Nasıl çözmeli bu ağır ruhsal sorunu?.. Kimi zaman yardımcı olmayı düşünüyorum.
★
Döneklik her zaman aynı sözcükle vurgulanmı yor, bir Hıristiyanın Müslüman olması nasıl dile ge tirilir:
- Hidayete erdi..
Bir Müslümanın Hıristiyanlığı benimsemesi daha değişik biçim de söylenir:
- Tanassuretti..
Değişmekle dönm ek aynı şey değil, farklı şeyler.. Geçmişini yadsıyarak tanassur eden sosyalistle re bakıyorum, bir elleri yağda, öteki elleri balda!.. İs tedikleri, yoksa bu lüks hayat mıydı?.. Sermaye hep sine dönekliğin bedelini ödedi.
★
İslamcı kesimden Mehmet Metiner adında önem
li sayılan bir dinci, ilginç itiraflarda bulunarak günah çıkardı, ama söyledikleri gerçek mi?.. 12 Mart ya da 12 Eylül’den sonra sıkıyı görünce dönüp sermaye ye sığınan döneklere diyecek yok!.. Hepsi paraya bağ landılar...
Peki, Metiner ya ‘takıyye’ yapıyorsa?..
Adama güvenilir mi?..
Görüntüye bakarsan Recep Tayyip Erdoğan da
dönm üş sayılabilir... Ne diyordu: “Camiler kışlamız.. Kubbeler miğferimiz.. Minareler süngümüz.. Müminler askerimiz."
Peki, şimdi ne diyor:
“- Din istismarına açık yöntemlerle siyaset yapıl dı. Bunlara göz yumuldu. Bu hatayı belki de biz yapmış olduk."
Türkiye'nin en büyük sorunu takıyyeciliktir; Erdo- ğan’agüvenilirm i?.. Devletin kilit noktalarına atadık ları kişilere, çıkardığı ve çıkarmak istediği yasalara, saldırdığı kurumlara bakarsan Recep Tayyip ne hi dayete erdi, ne tanassur etti, ne de döndü..
Takıyyecilik kuşkusu ağır basıyor!.. ★
Bizim evlere şenlik medyamızın en sıcak konula rından biri döneklik!..
Maşallah medyada çok döneğimiz var, hepsi de köşeyi dönerek döndüler...
“Dönerek köşeyi dönmek" patronların gözüne gir
din mi, kolay oluyor...
Çünkü patron da vaktiyle kendisine saldırıp ağzı na geleni söyleyen, sermayeye sövüp sayan bir d ö neği kullanmaktan haz duyuyor, hıncını çıkarıyor.
★
'•*---- :~Jİ* lrnİ7 'inine süreçte, AKP kesiminden