• Sonuç bulunamadı

[Büyük bir eser bitirilirken]

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "[Büyük bir eser bitirilirken]"

Copied!
6
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

t

t V >

S

ON asır tarihimiz hakkında

pek derin bir bilgi sahibi

olan îbnülemin Mahmut Ke­

mal İnal, Ali Paşadan Salih Paşaya kadar sadaret makamını

ihraz eden 37 zatın hal tercü­

melerinden mürekkep ve (Os­

manlI Devrinde Son Sadrazamlar)

isimli büyük eserin X II inci

cildini neşretti.

Bu cilt veya kısımda, OsmanlI imparatorluğunun ömrü nihayet bulduğu sırada sadrazam bulun­ makla beraber, ilk sadareti çok daha evvele ait olan Tevfik Pa­

şa hakkmdaki sayfalar nihayet

bulmakta ve İbrahim Hakkı, Ga­

zi Ahmet Muhtar ve Mahmut

Şevket paşaların hal tercümeleri

uuu uuıraK veruaiKten

! Mısırlı Sait Halim Paşanın hal

tercümesi de sonuna yaklaşmak­

tadır. Bunları takip eden hükü­

met reisleri yani sadrazamlar Talât, Ahmet izzet, Damat Ferit,

Ali Rıza ve Salih paşalardan

ibaret bulunduklarına göre de bu

büyük eser, bir ve nihayet iki

ciltle artık nihayet bulacak de­

mektir. Bu münasebetle ilâve

edilebilir ki, îbnüleminin telifi,

sadrazamlara ait olarak ilki

Hadikatülvüzera ve sonuncusu

Veredülhadaik olmak üzere mev­ cut bulunan altı eserin devamı ve

ikmalidir. Ve şüphe yok ki, bu

sonuncunun ele aldığı 37 zat,

Öteki altı eserle kıyaslanması

imkânsız bir kudret ve muvaf­ fakiyetle tahlil ve tetkik edilmek­

tedir. Zira, îbnülemin, pek mü­

him ve bir kısmı yeni ortaya

çıkan vesikalara istinat ettiği g i­ bi, şahsî temaslarından ve bah­ settiği ilk sadrazamlar hakkında da pederinin hâtıralarından isti­ fade etmiştir. Eseri de ou saye­ de bütün tarihi tetkikler için bi­

linmesi ve faydalanılması şart

mehazlardan biri olmak vasfını

(2)

vasıflardan ayrıca, müellifin üs­ lûbundaki zarafeti ve bazı çeh­

relerin pek çok romancıyı kıs­

kandıracak canlılıkta birer portre

teşkil etmekte bulunduklarını,

velhasıl, kitabın ciddi ve yüksek olan edebî değerini tasrih etmek, bu değer üzerinde de ayrıca ıs­

rar etmek icap eder. Bütün bu

noktaları söyledikten sonra, bu

son cilt üzerinde durmak, hal

tercümeleri verilen sadrazamlar

hakkında bilhassa pederim Sırrı

Beyden duymuş olduğum bazı

noktaları kaydetmek arzu eder­

dim. Yerin müsaaüesizlıglyle

bunları başka vesile ve imkânla­ ra bırakarak şimdi sade V. Meh- medin sadrazamlarından olup, sa­

dareti, Hüseyin Hilmi Paşanın

ikinci ve (Küçük) lâkaplı Sait

Paşanın yedinci sadaretleri ara­ sına tesadüf eden ve Birinci Ci­

han Harbinin sonlarında Berlin

Büyükelçisi iken vefat eden İb­

rahim Hakkı Paşa hakkında

birkaç şey söyliyeceğim.

İlâve edeyim ki, Hakkı Paşa,

Mülkiye Mektebinden babamın

sınıf arkadaşı olduğu ve bu ar­ kadaşlık, kısa bir tahriratı ha­ riciye kâtipliğinden sonra da otuz

yıla yakın bir zaman Mabeyn

mütercimliği arkadaşlığı şeklinde devam etmiş bulunduğu için, bu paşanın hem siyasî, hem hususi •hayatı hakkında bir kısmı doğ­

rudan doğruya tarihi aydınlata­ cak mahiyette hayli bilgiye sa­ hibim. Bu bilgiler arasıma dik­ kate en lâyığı ise kendisinin Trab-

lusgarp ve Bingaziye Balyanın

tecavüzü arifesindeki vaziyetini

aydınlatacak mahiyette b'r ha­ tıra olduğundan, bu yazıda onu kaydedeceğim. Fakat bundan ev­ vel şunu söyiiyeyim ki, Hakkı Pa­ şa İtalyanın ânî ilânı narbi vu­

kua gelmeseydi dahi, saı’ aı eti­

nin dev8m edemiyecegine, hükü­ met reisliğinde geçirdiği zamanın sonuna yaklaştığına kanaat ge­ tirmiş ve fütura uğramış bulu­

(3)

nuyordu; zira kendisini Roma- dan getirmiş bulunan İttihat ve Terakki Cemiyetinin bundan do­

layı pişman olmaya başladığını

görüyor, Mebusan Meclisindeki

muhalefetin gittikçe artıp, geniş­

lediğine de şahit oluyordu. Ni­

tekim, hariciye nazırı — ve ba­ bam gibi Mülkiyeden sınıf arka­

daşı — olan Rifat Paşanın in-

hilâl eden Paris Büyükelçiliğini

tercih ederek. Kabineden ayrıl-1

makta ısrar etmesi üzerine boşa- j lan Hariciye Nezaretini de bizzat '

deruhte ederken, babamla bir

hasb’ halinde, bunun sebebini bil­ dirmiş ve:

“ — Meclis toplanınca, Kabine­

nin yerinde kalıp kalmıyacağı

meşkûk. Bu cihetle sefirlerimiz­

den birini yerinden edip, buraya

getirmeyi istemedim, nezareti

kendim üzerime aldım. Meclis

toplandıktan sonra kalacaksam,) a

bii birini tâyin eder, iki yükü

birden üstümde tutmam.” demiş­ tir.

Trablusgarple Bingazinin uğ­

radıkları ânı tecavüzle bundan

sonraki harp yıllarının bir mu­

kaddimesini teşkil eden İtalya

harbinin zuhuru sırasındaki vazi­

yetine gelince, Hakkı Paşanın

harp ilânı notasını İtalya sefiri ile briç oynarken aldığı hakkın, daki iddiaların âdi bir iftira ol­ duğu muhakkaktır; şu kadar ki, Paşanın Trablusgarp ve Bingaziyi

ele geçirmek üzere îtilyanın

harp ilân etmek üzere bulundu­ ğunu, pek yaklaşmış bir keyfiyet

sanmadığı da bir hakikatti ve

çünkü harbin patlak vermesinden

ancak iki hafta evvel babam,

Rüsumat Umum Müdürü olmak |

sıfatiyle mercii bulunan Maliye

Nazırından Almanyaya gitmek

üzere mezuniyet alır, hareketin­

den bir iki gün önce de veda

eylemek üzere paşayı ziyaret

eder.

(4)

"— Seyahatini bir hafta sonra­ ya bırak da beraber gidelim. Ben, Carlsbad’a gidip bir müddet din­ leneceğim. Hattâ Rlfata da yaz­ dım, o da gelecek” der.

Fakat babam biletini almış ve

işlerini ona göre âyarlamış bu­

lunduğundan hareket gününü ge­ ciktiremez, Viyanadan geçerek, Berline vâsıl olduğu gün de ga­ zetelerde harp ilânı haberini okur.

ıBir istitrat açıp, ilâve edeyim

ki. sadarete Roma Büyükelçili­

ğinden gelmiş olduğu için, İtalya hakkındaki hükümlerinin tam isa­

betine hükmedilen paşanın ver­

diği teminata güvenen Sultan

Mehmet Reşat da o sırada İzmite gidip, bir iki gün kalmaya hazır­

lanıyormuş. Hakkı Paşanın ver­

diği teminata emniyetle o sırada

payitahttan ayrılmak gafletini

irtikâp etmesine ramak kalışı se­ bebiyle, sadrazamına karşı içten içe bir iğbirar hâsıl edip, bu iğ­

birarı ölünceye kadar muhafaza

ettiğini, kendisinin Cebi Hümayun

Kâtibi olan akrabamdan Hacı

Hakkı Bey söylemişti.)

Hakkı Paşanın, İtalya harbinin

patlak verişi sıralarındaki bu

gafletini, aradan yıllar geçtikten sonra, 1921 de ailece Cenup Al- tnanyasında, Münich'te bulundu­ ğumuz sırada babam aynı tarih­

te, aynı şehirde oturan Rifat

Paşaya açınca; merhum, keyfi­

yeti tasdik ederek:

" — Evet, doğrudur. Harbin

ilânından pek az evvel kendisin­

den şifreli bir telgraf almıştım.

Bu telgrafta; “ Ben, Carısbah'a gi­ deceğim, sen de oraya gel, görü­ şelim.” diyordu.

Bunun üzerine:

“— Vaziyet gittikçe daha ka­

ranlık bir mahiyet alıyor. Senin

bu sırada îstanbuldan ayrılman

(5)

mezuniyet isteyenler varsa, sa­ kın onlara da mezuniyet verme!” diye mukabele etmiştim.” der.

Hakkı Paşanın Carlsbad seya­

hatinden vazgeçerek, Istanbulda

kalışı ve îtalyadan ültimatom

gelmesi üzerine sadrazam ve ha­ riciye nazırı sıfatiyle memlekete dönüş gibi bir felâkete mâruz

kalmayışı, belki de bu ikazın

tesiriyle olmuştur. Kaldı ki, tstan-

buldan ayrılmayışına, kaderin

kendisine bu rezaleti reva gör­ memesine rağmen, İtalyan Devle­ tinin harp ilânı üzerine hâsıl olan galeyan yine büyük olmuş ve hat­ tâ Hacı Hakkı Beyden duyduğu­ ma göre Paşa, Dolmabahçe Sa­ rayında Kabinenin toplanıp istifa ettiği gece, Saraydan Nışantaşm-

daki konağına dönmeğe cesaret

etmiyerek geceyi Dolmabahçede

geçirmeyi tercih etmiştir. Bundan sonra da İttihat ve Terakki, yıl­ larca müddet iktidara sahip kal­ dığı halde bir müddet muvakkat bir vazife ile Londrada bulundu­ rulup sonra da Berlin Büyükelçi­ liğine yollanmasına rağmen Paşa­ nın artık Hükümet başına gelme­ si hiç düşünülmemiş, hiç bir sa­

daret tebeddülünde ismi bahis

mevzuu olmamış, velhasıl İtalya harbi sırasındaki tedbirsizliği ve gafleti - bir sene 8 ay ve 14 gün

devam eden - Hükümet reisliği

hayatının kat’iyyen son bulma- siyle neticelenmiştir.

Fakat ilâve etmek icap eder ki, bu meseledeki gafleti ne kadar büyük olursa olsun, Hakkı Paşa sadrazamlar arasında pek hami­ yetli ve afif bir şahsiyet olduğu gibi malûmatının genişliği ve zen ginliği itibariyle de selef ve ha­ leflerine faikti. Çok daha dikkatli ve basiretli olduğu takdirde Trab- lusgarpla Bingaziyi îtalyanın har­ bi ilân etmesini geciktirmeğe mu­ vaffak olurdu amma, imparator­ luğun hudutlarını muhafaza ede­ bilmesi, îtalyayı durdurduğu gibi Balkan ittifakını da önlemesi ve

(6)

Birinci Cihan Harbi başka vesi­ lelerle de yine patlak verdiği tak­ dirde harbe iştirakimize mâni

o-dünyayı idare etmeğe ve aynı za­ manda memleket içinde kabaran binbir ihtirasa hükmetmeğe kadir bir dehâya sahip olması icap e-

derdi. Halbuki, Hakkı Paşanın

Trablusgarp buhranına kadarki

sadareti de, Meşrutiyetin ilk ay­ larında bulunduğu Maarif ve Da­

hiliye Nezaretlerindeki faaliyeti

de iktidar ve ehliyetinin ve siyasî

faaliyet sahasındaki muvaffaki­

yet derecesinin geniş malûmatına rağmen vasatı aşmadığım göster­

mekte idi. Nitekim bu keyfiyet

kendisini sadarete getiren ve iç­ lerinde bazı eski talebesi de bu­ lunan - ittihat ve Terakki men­ suplarınca da - anlaşılmamış de­ ğildi. O kadar ki, Trablusgarp fe ­ lâketi zuhur ederek Meclisler he­ nüz tatil devresinde bulunurken Sadaretten ayrılmağa mcbur ol­ masa ve tabiî vaziyet devam et­

seydi bile, mevkiinde bekayı

- babamdan yukarıda naklettiğim

ifadesine göre - bizzat kendisi

Referanslar

Benzer Belgeler

Benim Bilim ve Teknik dergisiyle tanışmam öğret- men olan dayımın bana derginin eski sayılarını (yanılmı- yorsam 1979-1980 yılları arası) kapsayan iki cilt Bilim ve.

Bunun sonucunda, etrafında daha fazla sayıda negatif yüklü parçacık bulunduran oksijen kıs- mi negatif yüklü iken hidrojenlerin bulunduğu bölümler ise kısmi pozitif

Pırıl pırıl pullu, baldırları ol­ duğu gibi gösteren mavili, kırmızılı elbiseler içinde bir de bacaklar ha­ vaya fırlatılınca kim de can kalırdı.. I

Anterior- posterior göğüs grafisinde, asimetrik torasik malformasyon, torakal vertebralarda segmentasyon ve formasyon defekti ve kostalarda füzyon, genişleme ve

Evvela, herbiri bir vecize, yani çok manalı, az sözlü hakikat ifade eden atasözlerimizden birinde, “ Mart ayı, dert ayı” demişlerdir?. Neden

207 olguluk bir çal›flmada tümör en uzun boyutu 3 cm’den büyük olan olgularda tümör boyutu 3 cm’den küçük olan olgulara göre 5 y›ll›k sa¤kal›m anlaml› olarak

Haluk Eraksoy, ‹stanbul Üniversitesi, ‹stanbul T›p Fakültesi, ‹nfeksiyon Hastal›klar› ve Klinik Mikrobiyoloji Anabilim Dal›, Çapa, ‹stanbul, Türkiye Tel./Phone: +90

Data from patients who underwent biopsies with 18G and 16G needles were compared in terms of age, prostatic volume, total and free PSA, treatment induced pain