• Sonuç bulunamadı

Hasan-Ali Yücel:Maarifimize iyi bir yol takib ettiriyor

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Hasan-Ali Yücel:Maarifimize iyi bir yol takib ettiriyor"

Copied!
1
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

30 Mart 1939

*

A KŞAMDAN AKŞAMA

Hasan-Âlî Yücel

Maarifimize iyi bir yol

takib ettiriyor

Bir memleketin smaîleşmesî için yalnız fabrika yapmak, amele ve mütehassıs bulmak kâfi değildir. İki mühim şey zaruridir:

1 — İptidaî madde. 2 — Piyasa.

Maarif için de ayni şey. Mektep yapmak, talebe bulmak, hoca tutmak | elvermez. Bilhassa şunları düşün* mek lâzım:

1 — Okumasını öğreteceksin amma ne okutacaksın? (Yani kültürel ip­ tidaî madde meselesi.)

2 — İnsan yetiştireceksin amma nerede kullanacaksın? (Yani mektep mezunlarım yerleştirecek iş piya­ sası.)

Şimdiye kadar bunlar bizde hiç na­ zarı itibara alınmamıştı. İlk defa ola­ rak Haşan - Âli Yücel, Maarif mesele­ sini mantıkî ve esaslı şekilde mütalâa etti:

— Memleketin ne tarzda yetizmiş üısana ihtiyacı var?

—• Yalnız memura, yalnız okuyup yazmağı bilene, yalnız umumî malû­ mat sahibine, yalnız Üniversite me­ zununa değil... Pratik işlerimiz türlü türlü! İktisadî, içtimai hayatı inki­ şaf eden Tiirkiyede daha da yenileri peyda olacak. İşte bütün bunları hü- daiııabit çıraklara değü de mektep­ lerde o işe göre yetişmiş münevver sanatkârlara gördürmek lâzım!

Bir ordu için zabit kadro- -um ve­ ren mektepler neyse, iktisadi re İç­ timaî hayat için de sanat mektepleri odur. Halbuki bizim küçük, ortanca ve hattâ bazı münevver meslekler kadromuz alaydan yetişmelerin elin­ dedir.

Haşan - Âli Yücel bunu anlayıp mes­ lek mekteplerini Maarifimizin belke­ miği haline getirmeğe doğru ilk ciddî adımı atan Vekil oldu.

Buna dair gazeteler bir müddet ev­ vel epey tafsilât verdiler. Biliyoruz ki, böyle bir değişiklik güç iştir. Evvelâ ona göre öğretici kadro lâzım; atöl­ yeler lâzım! Hülâsa, tatbikat güçlük­ leri pek çok!... Amma, Maarifimiz bütün bu maniaları yenmeğe mec­ burdur. İlk hamlede müşkilâtı aşa- masak bile, gidilecek yol budur:

Gençlerimizi millî hayatımızın iş­ lerine göre yetiştirmek... Böylelikle hem insanlarımıza meslek; hem de mesleklere münevver ve mütehassıs insan... Neticede memlekete ümran!

*

siî *

Haşan - Âli Yiicel’in saç örgüsün­ den, mektep dışı tavır ve hareketine ve mekteplerde muaşeret âdabına ka­ dar birçok teferrüatla uğraştığını da biliyoruz. Vekil, mektep kitaplarını ıslah ediyor; müsabakalar açtı; gra­ mer hazırlatıyor... İlh... Fakat en mü­ him faaliyeti, Maarifimizin bu anlat­ tığımız «ihracat pazarı» üe «iptida! madde» lerini dikkate alarak hareke­ te geçmesidir.

«İptidaî madde» dediğim de kitap bahsidir. Yeni harflerin onuncu yıl­ dönümü müııasebetile bütün yakın ve uzak alâkadarları bir «Neşriyat kongresi» halinde topluyor; onlara hem «On yıllık neşriyat sergisi» nde harf inkılâbındanberi ne yapıldığını toplu bir şekilde gösterecek; hem de bundan sonra ne yapılması icab etti­ ğini, murahhas ve âza ile görüşecek. Bir plân dairesinde bütün eksikleri­ miz tamamlanacak:

. Orta tahsil çağındakiler için zarurî

kitapların tercümesi... Çocuk edebi­ yatı kütüphanesi... Halk için neşri­ yat... Yazma ve basma kitaplarımızın yeniden neşri icab edenlerin tesbiti... Ansiklopedi ve müracaat lügatleri vücude getirmek için yapılması lâ- zımgelen işler... Telif ve tercümeyi teşvik edecek mükâfatlar... İlh, İlh... Tevzi işinin tanzimine kadar birçok esaslı meseleler ki, teferrüatı, gazete­ lerde çıktı.

Ha kitapsız Maarif; ha inermişiz tüfek*, benzinsiz otomobil, yemeksiz sofra... (Misalleri ilânihaye çoğalta­ bilirsiniz.)

İşte Haşan - Âli Yücel, Maarifimizi bu vaziyetten kurtarmak için de ilk adum atıyor. (Vâ - Nû)

Taha Toros Arşivi

Referanslar

Benzer Belgeler

(Lac Léman) m etrafını geceleri nura gark eden yine bu beyaz kömür dür. Honoré diyor ki « bir kaç manetle mü­ zeyyen bir mermer levhanın arkasına 10,000 ve

Araflt›rmac›lar, daha önce bir morötesi (dalgaboylar›nda parlayan) halka ve optik (görünür) ›fl›kta parlayan s›cak noktalarla ayn› yerde bir X-›fl›n›

Neyzen çok içki içerdi, ben ağzıma koymam; Neyzen sigarayı yutardı, ben tadını bilmiyorum, ama ikimizin bir müştereği var: İkimiz de dilimizi tutamıyoruz. O

[r]

Asıl, bizzat Celâl Bayar’ın oğlu, Refıi Bayar, Millî Reasürans Genel Müdürü olarak samk sırasındadır. Olay 1939 yazında soruşturma safhasmdayken Refii Bayar doktor

Milyarlarca y›l bo- yunca nötron y›ld›zlar› gibi görece a¤›r ci- simler, ikili y›ld›z sistemleriyle karfl›laflma olas›l›¤›n›n yüksek oldu¤u küme

lej’de ve Almanya’nuı Magdeburg şehrinde yüksek tahsilini ise An­ kara Hukuk Fakültesinde yap­ mıştır. 17 Nisan 1927 de Dışişleri Bakanlığına intisap

Çiçekleri neredeyse tamamen kapalı sikonyum’lar içerisinde hap- sedilen dişi incir ağaçlarının tozlaşmasına ilek arıcığı (Blastophaga psenes) denilen ve