Mo. 7 M U S İ K İ 11
Flötist Saftet Beyefendi
Türk musiki alemi, memlekette mevcut vekıymetli musiki unsurlarına zamimeten, son se neler zarfında Avrupada ikmali tahsil ederek vatanlarına dönen san’atkârlarla büyük ve müs tesna bir kıymet kesbetti. Cemal Reşit, Adnan, Hasarı Ferit ve Necil Kâzım Beyler gibi Beste kârlarımız, Ferhunde Remzi Hanım gibi eşsiz ve yüksek kiymetli Piyano Vir-
tüozlarımız, Ulvi Cemal Bey gibi hem Piyano, hem Bes- tekârlık vasıflarını haiz s a n atkârlarımız, Necdet Remzi
ve Ali Sezai Beyler gibi müs tesna Keman Virtüozlarımız ve nihayet aziz ve vefakâr arkadaşımız Mahmut Ragıp gibi - sade memleketinde de ğil; garp ilim aleminde de mesaisi takdir edilen kud retli Muzikoloklarımız, Türk san’atını yaratmak hususun da hisselerine düşen vazife leri şuurlu bir surette ifaya başlamışlardır. Kısa bir za man sonra bu hararetli me sainin semerelerini iktitafa başlıyacağız.
Bu genç ve güzide san’- atkârlar neslini bu sayfalar
da selamlarken, bundan çok uzun seneler evel Türk milletinin bedii terbiyesini yükselt mek hususunda emekleri sepkat etmiş ve bu memlekette ilk musiki tohumlarını atmış olan seleflerimizi ve büyüklerimizi de minnet ve şük ranla yad etmeği borç sayarız. Bize san’at meş- âlini emanet eden eslâf arasında Fllitist Saffet Beyefendi, hakikî ve esaslı bir musiki tahsil ve terbiyesi almış olan ilk Türk sanatkârlarından biridir.
Yazan : Ahmet Muhtar
Saffet Beyefendi 1274 tarihinde İstanbul da, Tophanede Akarsuda doğmuşlardır. Pederleri Bahriye Doktorlarından merhum Tosyalı Ali Bej dir. Mülga “Musikai Hümayun„a 1280 de girerek doğruca Flüt dersi almıya başlamışlar ve ayni zamanda hariçten de “ Ro b e r t i i s mi n d e çok mhşhur ve maruf İtalyan bir muallimden kezalik
ders almışlardır. Kendilerine ilk armoni derslerini veren, o zamanlar musiki heyetinin şefi olan "Guatelii,, Paşadır.
1886 da Kolağası rütbe- sile Parise gitmişler ve fakat daha o yaşta - yani 16 yaşın da - iken Flütte vasıl olduk ları yüksek derece dolayısile, gittikleri muhtelif Flüt mual limlerinin hiç birisi kendile rini tatmin etmemiş ve niha yet Flüt dersinden affedilmiş- lerdir.
Bundan sonra kendileri meşhur üstat Théodor Du- bois’nın armoni ve bestekârlık sınıfına girmişler, süratle te rakki ederek mümtaz bir de receye varmışlardır. Bir müd det sodra İstanbula celbedile- rek Binbaşılığa terfi etmişler dir.
1300 Senelerinde, hariçten de takviye edil mek suretile, sarayda hususî bir orkestra teşkil etmişler ve ilk defa olarak klasikleri ve bilhassa “ Beethoven „ in senfonilerini çaldırmışlardır. Ken dilerinin ilk şeflikleri buradan haşlar.
Meşrutiyeti müteakip “mülga Musikai Hüma yun „ un başına geçen üstat bir çok İslâhat yap mışlar ve o zamana kadar intizamsız ve gayri İlmî bir yığın halinde bulunan “Musikai Hüma yun „ u ilk defa ilmi ve Avrupai usullere tevfi
Tiirk mu,sikiciler neslinin Hiiyiik babası
12 M U S İ K Î No. 7
kan tensik, tanzim ve teşkil etmişlerdir. Saffet Beyefendiden evel “Musikai Hümayun,, ne bir banda ve nede bir orkestra idi. Kendileri orkes- tracılık ilminin icabatına göre sazların adedini ve nisbetlerini tesbit ederek Fransızların “Garde Républicaine,, adlı meşhur resmî bandalarmı ör nek ittihaz ederek 70 kişilik muazzam ve muhte şem teşkil etmekle beraber bu handanın nefesli
tarafından uzun provalarla hazırlanmıştır. Bu günkü Riyaseticümhur musiki hey’etinin bandası ve orkestrası işte bu muhterem ve fadıl üstadın kıymetli birer eseri ve Türk milletine çok yük sek birer yadigârı ve vediasıdır.
Saffet Beyefendi dünya yüzünde nadir yeti şen büyük flütçülerden biridir. Memlekete mu sikinin “İlmini,, getiren ve ilk musiki nazariyatı
Riyaseticümhur musiki heyetinin Senfoni Orkestrası
Saffet Beyefendinin yüksek idareleri altında, memleketimizde K lasik ve Senfonik eserler çalan ilk Tiirk Orkestrası budar.
sazlarından istifade etmek ve ecnebi bir keman muallimi marifetiyle yetiştirilen yeni keman tale belerini ilâve eylemek suretiyle bir de orkestra vücuda getirmişler, (ki, bu ilk keman talebeleri arasında maruf sanatkârlarımızdan Seyfi ve Se zai kardeşler de vardır.) mükemmel ve munta zam bir repertuvar yapmışlardır.
Harbi umumîde bu orkestra, müttefik dev letler salibi ahmerleri menfaatine olmak üzere bir avrupa seyahati yapmıştır. Bu seyahatta ça lınan eserler ve bilhassa Beethoven’in üçüncü ( Héroïque ) senfoni de kezalik Saffet Beyefendi
kitabım yazan kendileridir. Bunlara zaırıimeten, kudretli bir orkestracı ve transkripisyoncu ol makla da mümtazdırlar. Fakat Saffet Beyefendi nin en büyük kıymetleri, ^yukarıda da söyledi ğimiz veçhile, Türkiyeye hakikî musiki ilmini getirmiş olmalarındadır . Bu itibarla kendilerini
“Türk musikisinin babası.,
addetmek hiç te yanlış olmaz.Bugün 74 yaşında bulunan bu aziz üstadın daha çok uzun seneler muammer olmasını ve Türk musiki san’atının daha nurlu ve feyizli de virlerini idrak etmesini temenni ederiz.
Ahmet Muhtar
Üstatların eserlerini, ne suretle olursa olsun, değiştirm eyi; ta h rif veya tezyin etmeyi en ayıp re en menfur bir v< <j bil ' San’a ta yapılacak en büyük hakaret budar.
Fena yazılm ış eserleri etrafına tanıtm aktan çekin! Bilâkis bunların intişarına mani olmak için elinden geleni yap !
Eski olan her şeye hörmetet! Fakat, iyi. olan yenilere de kalbini hararetle aç! Sence meçhul olan şeyler hakkında fik ir söylemekten çekin!
Toplu tagannilere sık sık deva,m ve iştirak et! Orta kısınılan tercih et! Bu. seni musikişinas yapar.
— Schum ann —
İstanbul Şehir Üniversitesi Kütüphanesi Taha Toros Arşivi