Ortodoks PatriMıanesinin kendisini bütün Ortodoksların değil* Rumluğun hâmisi ve mümessili sayarak başka ırklara mensup Ortodoksları Rumluk câmiası içinde eritmeye çalışmış ve asırlarca buna muvaffak olmuş bulunduğunu dana evvelki fasıllarda, söylemiştik. Bununla beraber bu mevzua bur ad- tekrar avdet etmek ve Ortodoks dinine mensup OsmanlI t e b a s ı n m kendilerini Rumluğun mümessili ve dâva vekili ve hattâ zâlim âleti olan Fener Patrikhanesinden ayrılmak hususundaki gayretlerinin ve bu gayretlerin verdiği neticelerin tarihçesini hikâye etmek lâzımdır.
' B u gayretlerin mazisi en eski olanı Bulgarlarca sarf edilenidir. Bulgarların millî bir kiliseye sShip olmak hususunda gayret sarf etmeye başlayışlarının tarihi 1848'dir .İstanbul'da bulunan ve müteaddit şena atlerde hayatlarını kazanan Bulgurlar namına İstefanaki Bey o zaman ikinci defa olarak sadârette bulurum Mustafa Reşit Paşa'y a r.üracşat
«*
ederek Bulgurlar iŞin kendi dillerinde, ibadet edebilmek üzere bir papaz evi isteyer . Rum milletinin mûteberunından -sayılmakla ve hattâ resmen Sisam Bey'i bulunmakla beraber arkan Bulgar olan İsteffanald Bey*in kilise değil , papaz evi denesiyse fetihtenberi kilise inşasının memnu
bulunmasından ilerigelmektedir ve İstefanalci Bey* in teskeresinde Bulgar ların maksatlarım.ötemin içfn " Başka taraflara müracaata mecbur” olaoato
de
l a m söylenmekle hafif bir tehdidi lüzumlu sayılıyor. Devlet bunu kabul ettiğinden İstanbul'da Bulgar esası kuruluyor .1359'da ise Bulgar'lardan bir heyet BabIâli'ye müracaat ederek R u m patriğini reisi ruhanî tanı, ayacaklarını sildiriyor ve Bulgarlardaıı bir zümre
A
Rusya sefarethanesi ön’irde çar şerefine İlâhiler okuyordu.Bundun. bir
Müd
det sonra ise R u m P^+rikhoncsind n ayrılmış Bulgurlar orasında yeni ikilikler doğarak Bulgurlar içinden Katolik vo Protestan ekalliyetleri vücut bulacaktır ki Bulgari ir maddesinde d.e bahsettiğiniz b u mevzua ilerde yine temas edeceğiz
merise de Fransi
2
propagandasına muvazi olarak Amerikalıların Beyruiftaki misyoner faaliyeti ve Suriye'de sanayi ve ticaretin biylik kir inkişaf arz etmemesi hasekiyle şimalî ve cenubî Amerika'ya bilhassa Hıristiyan' lar arasından külli muhaceret vukubuldugunu Alman împaratorünun 1898*de yaptığı seyyahatta bütün İslâm'a hitabeden beyanatının Suriye'dekiAraplık .hislerinde islâmi mâhiyet kalması hususunda azçok müessir olduğu nu ve Filistin kısmında başlayan Yahudi muhaceretinin de Müslümanlar arasında ilk endişeleri serpmiş bulunduğunu. vaziyetin anahatları olarak saymak mümkündür .
\
2
Taha Toros Arşivi