• Sonuç bulunamadı

Sınıf öğretmenlerinin ve branş öğretmenlerinin ilköğretim I.kademe görsel sanatlar dersine etkisinin incelenmesi

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Sınıf öğretmenlerinin ve branş öğretmenlerinin ilköğretim I.kademe görsel sanatlar dersine etkisinin incelenmesi"

Copied!
112
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

GÜZEL SANATLAR EĞİTİMİ BÖLÜMÜ

RESİM-İŞ ÖĞRETMENLİĞİ ANABİLİM DALI

SINIF ÖĞRETMENLERİNİN VE BRANŞ ÖĞRETMENLERİNİN

İLKÖĞRETİM I.KADEME GÖRSEL SANATLAR DERSİNE

ETKİSİNİN İNCELENMESİ

YÜKSEK LİSANS TEZİ

Hazırlayan

Ebru RECEP

ANKARA ARALIK,2013

(2)

GÜZEL SANATLAR EĞİTİMİ BÖLÜMÜ

RESİM-İŞ ÖĞRETMENLİĞİ ANABİLİM DALI

SINIF ÖĞRETMENLERİNİN VE BRANŞ ÖĞRETMENLERİNİN

İLKÖĞRETİM I.KADEME GÖRSEL SANATLAR DERSİNE

ETKİSİNİN İNCELENMESİ

YÜKSEK LİSANS TEZİ

Ebru RECEP

Danışman: Yrd. Doç. CENGİZ SAVAŞ

ANKARA ARALIK,2013

(3)

i

JÜRİ ÜYELERİNİN İMZA SAYFASI

Ebru RECEP’in “Sınıf Öğretmenlerinin Ve Branş Öğretmenlerinin İlköğretim I.Kademe Görsel Sanatlar Dersine Etkisinin İncelenmesi” başlıklı tezi ……….tarihinde jürimiz tarafından Resim-iş Eğitimi Anabilim dalında Yüksek Lisans Tezi olarak kabul edilmiştir.

Adı Soyadı İmza

Üye: Doç. Dr. Sabri ÇELİK ………

Üye : (Tez Danışmanı) : Yrd. Doç. Cengiz SAVAŞ ………

(4)

ii

ÖNSÖZ

İlköğretim aşamasındaki eğitim sistemimizde bugün görsel sanatlar dersi programının asıl amacı sadece sanatçı yetiştirmek değildir. Görsel sanatlar dersi, ilk adımda bireyin kendini kendi diliyle ifade edebilmesi ve çevresini anlayıp uyum sağlaması için vardır. İkinci adım sanatı seven, sanatın değerli olduğunu bilen, sanat eserlerini koruma ihtiyacı duyan bireyler yetiştirmektir.

Her insan kendine has özelliklerle dünyaya gelir ve diğer insanlardan farklı zeka türlerine, farklı beğenilere, farklı düşüncelere sahip olur. Ne yazık ki bu farklılıklar ilk önce ailede sonra okulda kabul görmez. Çocuk farklı düşündüğü, farklı konuştuğu, farklı biçimlerde kendini ifade ettiği için anlamakta zorlanan bazı aileler ve öğretmenler bu özellikleri görmezden gelerek ya da yanlış olduğunu söyleyerek bireyi sıradanlaştırırıp yaratıcılığını engeller. Yaratıcılığın desteklenmesi ve geliştirilmesi için okullarda görsel sanatlar eğitimi dersine ve öğretmenlerine gereken değer verilmelidir. Bu araştırmanın amacı öncelikle görsel sanatlar dersine verilen süre ve olanakların yetersizliğine dikkat çekerek öğretmenlerin eğitim programı içinde yaşadıkları sorunları vurgulamaktır. Görsel sanatlar eğitiminin hangi şartlar sağlandığında daha etkili olacağından yola çıkarak tez çalışmamı tamamladım.

Tezimin her aşamasında beni gönülden destekleyen sevgili hocam ve tez danışmanım Yrd. Doç. Dr. Cengiz SAVAŞ ’a teşekkürlerimi sunarım.

Araştırmamda değerli görüşlerine başvurduğum ve yardımını esirgemeyen, Doç. Dr. Sabri ÇELİK hocama teşekkür ederim.

Son olarak, maddi ve manevi desteklerini esirgemeyen ailem Sadık-Selma RECEP’ e ve sevgili abim Emrah RECEP’ e en içten dileklerimle sonsuz teşekkürlerimi sunarım.

(5)

iii

ÖZET

SINIF ÖĞRETMENLERİNİN VE BRANŞ ÖĞRETMENLERİNİN İLKÖĞRETİM I.KADEME GÖRSEL SANATLAR DERSİNE ETKİSİNİN

İNCELENMESİ

RECEP, Ebru

YÜKSEK LİSANS, Resim-İş Öğretmenliği Anabilim Dalı Tez Danışmanı: Yrd. Doç. Cengiz SAVAŞ

Aralık -2012

Araştırma; 2011-2012 Eğitim-Öğretim yılında, Karakeçili Atatürk İlköğretim Okulu’nda deney ve kontrol grupları olarak atanan 5. sınıf öğrencileri ile gerçekleştirilmiştir.

Görsel Sanatlar Eğitiminde sınıf öğretmenlerinin ve branş öğretmenlerinin ilköğretim 1.kademe görsel sanatlar dersine etkisinin incelenmesine yönelik olarak yapılan bu araştırma, deney ve kontrol grupları değerlendirme kriteri kapsamında uzman görüşleri alınarak değerlendirilmiştir.

Araştırmadan elde edilen sonuçlar şöyledir: Deney grubu öğrencileri ile kontrol grubu öğrencilerinin, deneysel işlem sonrası, toplam puan düzeyleri arasında, deney grubu öğrencileri lehine anlamlı bir farklılık vardır. Deney grubu öğrencileri ile kontrol grubu öğrencilerinin, deneysel işlem sonrası malzemeleri etkili kullanma, biçim zenginliği, kompozisyonda denge ve vurgu, rengi etkili kullanabilme durumu, çalışmada farklı tekniklerin kullanılması, çalışmada bütünlük sağlanması, çalışmanın konuya uygun olması, resimsel öğeleri kullanabilme durumu, buluş kriterleri arasında, deney grubu lehine anlamlı bir farklılık vardır.

Bu araştırmadan elde edilen sonuçlar doğrultusunda, Görsel Sanatlar Eğitiminde branş öğretmenlerinin sınıf öğretmenlerinden daha etkili olduğu ve branş öğretmeninin öğrencilerin bu alandaki bilgi ve becerilerini olumlu etkilendiği söylenebilir.

(6)

iv

ABSTRACT

INVESTIGATION OF THE EFFECTS OF CLASSROOM TEACHERS AND IN-FIELD TEACHERS TO THE VISUAL ARTS COURSE IN PRIMARY FIRST

STAGE RECEP, Ebru

MASTER OF SCIENCE, Department of Art-Work Teaching Thesis Advisor: Assistant Professor Cengiz SAVAŞ

December -2012

This investigation has been carried out in 2011-2012 Academic Year with the fifth grade students of Karakeçili Atatürk Primary School who were assigned as the experiment and control groups.

This research which was done with the intention of investigating the effects of classroom teachers and in-field teachers to the visual arts course in primary first stage, was evaluated by using the expert opinions within the context of experiment and control groups evaluation criteria.

The results that were obtained from the research are as follows: There is considerable amount of difference between the level of total points of the experiment group students and the control group students after the experimental process, in favour of the experiment group students.

There is considerable amount of difference between the criterias of efficient use of tools, style productiveness, balance and emphasis in composition, ability to use colors efficiently, using different techniques during workshops, achieving integrity in work, relevancy of the work to the related topic and ability to use pictorial items, of the experiment group students and the control group students after the experimental process, in favour of the experiment group students.

According to the results obtained from this research, it can be said that in the Visual Arts Education, in-field teachers are more effective than the classroom teachers and that the in-field teachers affect the students’ knowledge and skills in this field positively.

(7)

v

İÇİNDEKİLER

Sayfa

JÜRİ ÜYELERİ İMZA SAYFASI ... i

ÖNSÖZ ... ii

ÖZET ... iii

ABSTRACT... iv

İÇİNDEKİLER ...v

TABLOLAR LİSTESİ.. ... vii

ŞEKİLLER LİSTESİ ... viii

KISALTMALAR LİSTESİ... ix BİRİNCİ BÖLÜM ...1 1. GİRİŞ ...1 1.1.Problem Durumu...1 1.2.Amaç ...2 1.3.Önem...2 1.4.Varsayımlar...4 1.5.Sınırlılıklar ...4 İKİNCİ BÖLÜM...5 2. KAVRAMSAL ÇERÇEVE...5 2.1.Eğitim Tanımları...5

2.1.1.Eğitimde Görsel Sanatlar Dersi...6

2.2.Sanat Eğitiminin Kapsamı Ve Önemi...6

2.2.1.Sanat Eğitiminin Amaçları...9

2.2.2.Sanat Eğitiminin Katkıları Ve Gerekliliği ...10

2.2.3.Etkili Bir Sanat Eğitimi Nasıl Olmalı? ...12

2.3.Görsel Sanatlar Eğitimi...13

2.3.1.Görsel Sanatların Önemi...13

2.3.2.Görsel Sanatlar Eğitiminin İlkeleri ...15

2.3.3.Görsel Sanatlar Eğitimi Neden Olmalıdır? ...17

2.3.4.Görsel Sanatlar Öğretmenlerinin Önemi...18

2.3.5.Görsel Sanatlar Eğitiminin Etkileri………...19

2.4.Etkili Bir Görsel Sanatlar Eğitimi Nasıl Olmalı? ... 20

(8)

vi

2.4.2.İlköğretimde (I. Kademe) Görsel Sanatlar Dersinde Branş Ve Sınıf

Öğretmenin Etkisi ...22 ÜÇÜNCÜ BÖLÜM ...24 3. İLGİLİ ARAŞTIRMALAR ...24 DÖRDÜNCÜ BÖLÜM ...31 4.YÖNTEM ...31 4.1.Araştırmanın Modeli ...31 4.2.Çalışma Evreni...31 4.3.Verilerin Toplanması ...32 4.4.Verilerin Analizi ...32 BEŞİNCİ BÖLÜM...34 5. BULGULAR ve YORUM ...34 ALTINCI BÖLÜM ...52 6. SONUÇ ve ÖNERİLER ...52 6.1.Sonuç...52 6.2.Öneriler ...56 KAYNAKÇA...57 EKLER ...60

Ek-1 Görsel Sanatlar Dersinde Branş Öğretmeninin “Benim Gökyüzüm” Konulu Çalışma İçin Hazırlanan Ders Planı ...60

Ek-2 ‘Sınıf Öğretmenlerinin Ve Branş Öğretmenlerinin İlköğretim I.Kademe Görsel Sanatlar Dersine Etkisinin İncelenmesi’ Konulu Çalışmaya Yönelik Değerlendirme Kriteri...67

Ek-3 Kontrol Grubuna Ait Son testten Alınan Puanlar ...68

Ek-4 Deney Grubuna Ait Son Testten Alınan Puanlar ...69

Ek-5 Deney Grubu Öğrencilerinin “Benim Gökyüzüm” Konulu Resimleri ...70

(9)

vii

TABLOLAR LİSTESİ

Tablo 1.Deney Ve Kontrol Grubuna Uygulanan Değerlendirme Kriteri...35

Tablo 2.Grupların 1.Kriterden Aldığı Puana Göre Frekans Ve Yüzde Dağılımı...36

Tablo 3.Grupların 2.Kriterden Aldığı Puana Göre Frekans Ve Yüzde Dağılımı...37

Tablo 4.Grupların 3.Kriterden Aldığı Puana Göre Frekans Ve Yüzde Dağılımı...38

Tablo 5.Grupların 4.Kriterden Aldığı Puana Göre Frekans Ve Yüzde Dağılımı...39

Tablo 6.Grupların 5.Kriterden Aldığı Puana Göre Frekans Ve Yüzde Dağılımı...40

Tablo 7.Grupların 6.Kriterden Aldığı Puana Göre Frekans Ve Yüzde Dağılımı...41

Tablo 8.Grupların 7.Kriterden Aldığı Puana Göre Frekans Ve Yüzde Dağılımı...42

Tablo 9.Grupların 8.Kriterden Aldığı Puana Göre Frekans Ve Yüzde Dağılımı...43

Tablo 10.Grupların 9.Kriterden Aldığı Puana Göre Frekans Ve Yüzde Dağılımı...44

Tablo 11.Grupların 10.Kriterden Aldığı Puana Göre Frekans Ve Yüzde Dağılımı...45

Tablo 12.Deney ve Kontrol Gruplarına İlişkin İstatistikler ...49

Tablo 13.Tek Örneklem İçin Normal Dağılım Testi...50

(10)

viii

ŞEKİLLER LİSTESİ

Şekil 1. P. Picasso, “Dove Of Peace” ...61

Şekil 2. R. Magritte, “ İnfinite Gratitude” ...61

Şekil 3. Söbütay Özer, “Yedi Güvercin ve Gelincikler...61

Şekil 4. Vincent Van Gogh, “Starry Night Over The Rhone ...61

Şekil 5. Vincent Van Gogh, “The Cafe Terrace” ... 61

Şekil 6. Uzaydan Fotoğraf ...61

Şekil 7. Astronot-1 Fotoğraf...62

Şekil 8. Yıldızlar-1 Fotoğraf...62

Şekil 9. Gökkuşağı Fotoğraf...62

Şekil 10. Astronot-2 Fotoğraf...62

Şekil 11. Balon Fotoğraf...62

Şekil 12. Yıldızlar-2 Fotoğraf...62

Şekil 13. Bulutlar Fotoğraf ...63

(11)

ix

KISALTMALAR LİSTESİ

G Ü : Gazi Üniversitesi

GSEB : Güzel sanatlar eğitimi bölümü MEB : Milli Eğitim Bakanlığı

SPSS : Statistic Package For Social Science

Çev. : Çeviren

S. : Sayfa

(12)

1.BÖLÜM

GİRİŞ

Araştırmanın bu bölümünde, problem durumu, araştırmanın amacı, önemi, sayıtlılar sınırlılıklar konusunda bilgi verilmiştir.

1.1.Problem Durumu

Dünyadaki her türlü gelişim toplumların yaşam biçimlerini etkilemekle kalmaz, geleceğin ihtiyaç ve beklentilerine yön verir. Gelişmiş toplumların ihtiyaçlarından biride bireylerin duyuşsal özelliklerinin farkına varıp, toplumsal bir varlık olması ve kendini ifade etmesidir. Bireylerin toplumsal bir varlık olabilmeleri için bütünsel gelişimlerinin sağlanması gerekir. Eğitim sistemi bireylerle küçük yaştan itibaren hassas ilişkiler kurup, zihinsel ve ruhsal bütünlük sağlamak amacıyla planlanmalıdır. Gelişimde süreklilik sağlamanın tek yolu eksik kalan yönlerin tespit edilip düzeltilmesidir. Günümüzde eğitim sistemi hızlı bir değişim gösterirken bu değişim karşısında ikinci planda bırakılan görsel sanatlar dersinin içerik ve uygulama konularındaki sorunların çözümsüz bırakılması bireylerin gelişim bütünlüğünü olumsuz etkileyecektir.

Araştırmanın temel amacı branş öğretmenlerinin ilköğretim I. kademe görsel sanatlar dersine katkısının olup olmadığını saptamaktır. Görsel sanatlar dersinin önemli problemlerinden biri, derse alanında eğitim almış branş öğretmenleri yerine sınıf öğretmenlerinin girmesidir.

Bu araştırmada deney ve kontrol grubu öğrencileri yaş ortalaması 11 olduğu için ergenlik öncesi evre dönemine girerler. Ergenlik öncesi evre çocuklar için bedensel ve psikolojik açıdan kritik bir dönemdir. Bütünsel gelişimlerinin kritik dönemi olarak kabul edilen yaş dönemlerinde etkili bir görsel sanatlar eğitimi almadıklarında ergenlik döneminde bu eğitimi telafi etmek mümkün olmayabilir. Bu durum değerlendirildiğinde sınıf öğretmenlerinin veya branş öğretmenlerinin görsel sanatlar dersine katkısının saptanması ve elde edilen sonuçlara göre probleme uygun çözüm yollarının bulunması gerekmektedir.

(13)

1.2.Problem Cümlesi

Sınıf öğretmenlerinin ve branş öğretmenlerinin ilköğretim I.kademe görsel sanatlar dersine etkisi var mıdır?

1.3.Amaç

Bu araştırmanın amacı aşağıdaki alt problemlerin cevabını bulmaktır.

1.4.Alt Problemler

Araştırmanın veri toplama bölümünde kullanılan değerlendirme kriteri maddeleri aşağıda belirtilen alt problemlere göre hazırlanmıştır.

• Malzemeleri Etkili Kullanma kriterinden uzmanların değerlendirmesi sonucunda deney ve kontrol grubu öğrencilerinin aldıkları toplam puanlar arasında anlamlı bir fark var mıdır?

• Biçim Zenginliği kriterinden uzmanların değerlendirmesi sonucunda deney ve kontrol grubu aldıkları toplam puanlar arasında anlamlı bir fark var mıdır?

• Kompozisyonda Denge Ve Vurgu kriterinden uzmanların değerlendirmesi sonucunda deney ve kontrol grubu öğrencilerin aldıkları toplam puanlar arasında anlamlı bir fark var mıdır?

• Rengi Etkili Kullanabilme Durumu kriterinden uzmanların değerlendirmesi sonucunda deney ve kontrol grubu öğrencilerinin aldıkları toplam puanlar arasında anlamlı bir fark var mıdır?

• Çalışmada Farklı Tekniklerin Kullanılması kriterinden uzmanların değerlendirmesi sonucunda deney ve kontrol grubu öğrencilerin aldıkları toplam puanlar arasında anlamlı bir fark var mıdır?

(14)

• Çalışmada Bütünlük Sağlanması kriterinden uzmanların değerlendirmesi sonucunda deney ve kontrol grubu öğrencilerinin aldıkları toplam puanlar arasında anlamlı bir fark var mıdır?

• Çalışmanın Konuya Uygun Olması kriterinden uzmanların değerlendirmesi sonucunda deney ve kontrol grubu öğrencilerinin aldıkları toplam puanlar arasında anlamlı bir fark var mıdır?

• Çalışmanın Tamamlanmış Olması kriterinden uzmanların değerlendirmesi sonucunda deney ve kontrol grubu öğrencilerinin aldıkları toplam puanlar arasında anlamlı bir fark var mıdır?

• Resimsel Öğeleri Kullanabilme Durumu kriterinden uzmanların değerlendirmesi sonucunda deney ve kontrol grubu öğrencilerinin aldıkları toplam puanlar arasında anlamlı bir fark var mıdır?

• Buluş kriterinden uzmanların değerlendirmesi sonucunda deney ve kontrol grubu öğrencilerinin aldıkları toplam puanlar arasında anlamlı bir fark var mıdır?

1.5. Araştırmanın Önemi

Görsel sanatlar dersinin önemi, kazanımları, gerekliliği birçok araştırmaya konu olmuştur. Bu araştırmaların önemi kabul edildiğinde toplum medeniyetin en üst kademelerine ilerleyebilir. Toplum bir zincir olarak düşünülürse her birey bu zincirin bir parçası kabul edilir. Bir birey insanlık için önemli buluşlar yaptığında tüm toplumu ileri seviyelere taşıyabilir. Atatürk bu konuda “Eğitimde feda edilebilecek tek bir fert dahi yoktur” sözünü söylemiştir. Her insanın yaratıcılığına, hayal gücüne, hayata katabileceği en ufak değere ihtiyacımız varken her bireyin ayrı ayrı yeteneklerini değerlendirmemiz ve en iyi şekilde geliştirmemiz gereklidir. Yapılan araştırmalar ışığında farklı yeteneklere sahip bireyleri geliştirmek amacı olan yeni programlar düzenlenmelidir.

(15)

Hedeflerinde topluma duyarlı, yaratıcı, üretken insanlar yetiştirmek olan görsel sanatlar eğitimi dersinin sorunlarını görmezden gelmek toplumu duyarsızlaştırmakla sonuçlanır.

1.6. Varsayımlar

• Araştırmanın örneklemi evreni temsil edebilecek düzeyde olduğu varsayılmıştır. • Öğrencilerin uygulama çalışmalarına samimiyetle ve gerçeğe uygun şekilde

yaklaşacakları varsayılmaktadır.

• Görsel sanatlar dersinin öğrencilerin bütünsel gelişimi açısından önemli olduğu varsayılmıştır.

• Öğrencilerin görsel sanatlar dersinde öğrendiklerini eğitimleri süresince kullanacakları varsayılmıştır.

• Araştırmada öğrencilerin doğal davrandıkları varsayılmıştır.

• Araştırmada kullanılan kaynakların alt problemleri çözücü nitelikte olduğu varsayılmıştır.

• Deney ve kontrol grubu eğitim ortamlarının denk olduğu varsayılmıştır.

• Kontrol edilen değişkenler dışındaki etkenlerin grupları aynı düzeyde etkileyecek olduğu varsayılmıştır.

1.7. Sınırlılıklar

• Çalışma Karakeçili Atatürk Ortaokulu 5.sınıf öğrencileriyle sınırlıdır. • Çalışma iki ders saati ile sınırlandırılmıştır.

• Çalışma 15 deney grubu, 15 kontrol grubu öğrencisi olmak üzere 30 öğrenci ile sınırlandırılmıştır.

(16)

İKİNCİ BÖLÜM

2. KAVRAMSAL ÇERÇEVE

2.1.Eğitim Tanımları

Çeşitli kaynaklarda eğitim tanımlarıyla karşılaşıyoruz. Her tanım aynı noktalarda kesişse de farklı bakış açılarıyla yorumlanmıştır. En önemli nokta eğitim bir bütün olarak düşünüldüğünde toplumsal yansımaları görülebilir. Eğitimin eksik bırakılan yönleri toplumda aksaklılarla neden olur. Ülkemizdeki otoriteler tarafından dikkate alınmayan eksiklik bazı alanlardaki eğitimin önemsenmemesinden kaynaklanmaktadır. Bazı kaynaklara göre eğitim tanımları şunlardır;

“…bireyin doğumundan ölümüne kadar geçirdiği yaşantısında planlı ya da plansız, olumlu veya olumsuz olarak kazandığı davranışlardır (Buyurgan ve Mercin, 2005: 105).

Hiç şüphesiz ki eğitim bir toplumun yeniliklere ve çağdaş uygarlığa ayak uydurmasının en önemli araçlarından biridir. Bireyin yaratıcılık ve yeteneklerinin ortaya çıkarılması ve geliştirilmesinde, kendini ifade etmesinin sağlanmasında eğitimin rolü tartışılmaz. Eğitim insana yapılan uzun vadeli bir yatırımdır. Bu nedenle eğitim çok doğru planlanmalı, amaçları çok iyi saptanmalıdır. Sanatın eğitimle geliştirilip, yaygınlaştırılabileceği de unutulmamalıdır. Toplumların sanat ve sanatçıya verdikleri önem ve destek, sanatın eğitime ne derece yansıtıldığı ile doğru orantılıdır. Sanatın eğitim içerisindeki yerini, önemini ve rolünü kavrayabilmek için eğitimin ne olduğuna, amaçlarına ve kuramlarına kısaca bir göz atmak gerekir (Özsoy, 2005: 25).

2.1.1.Eğitimde Görsel Sanatlar Dersi

Eğitim tanımlarında da belirtildiği gibi eğitimden sorumlu kurumlar toplumun geleceği için bir bütün olarak eğitim vermek istiyorlarsa, yetişen nesilleri sanat eğitiminden yoksun bırakmamalılardır. Bu durumda sanat, genel eğitimin içinde önemli bir yer tutmalıdır. Aksi bir durum hayatın estetik yönünü görmezden gelmek olacaktır. Bireylerin kendini ifade etmesinde etkili olan görsel sanatlar eğitimi dersi, temel sayılan eğitim derslerinden sonra değil, onlarla birlikte ilerleyen bir ders olarak görülmelidir.

(17)

İlk ve orta öğretim düzeyinde görsel sanatları öğrenmek özellikle etkilidir çünkü genellikle bu alanda çok az öğrenme meydana gelmektedir. Görsel sanatlar deneyimler ya bulunmamakta, bulunsa da önemsiz olmakta, ya da bu deneyimlere ilk ve orta öğretim müfredatlarında eksik yer verilmektedir. Nitekim ülkemizde 4-8’nci sınıflarda görsel sanatlar dersi haftada 40 dakika ile sınırlı kalmaktadır. Sanattan yoksun bir ergenlik dönemi öğrencisinde sanat yeteneklerini keşfetmek ve geliştirmek aslında hayatın kendisinin zenginlik olduğunu keşfetmektir.(Özsoy,2007,s.136)

Görsel sanatlar dersiyle ilk defa karşılaşan bir çok çocuk önce bocalar, düşünmek istemez, yapamayacağından korkar ve çevresindeki arkadaşlarının yaptığı resimlerden esinlenerek resim yapmaya başlar. Bu noktada öğretmene büyük görev düşmektedir. Herkesin farklı düşünebileceğini, farklı duyguları olduğunu ve bunu kendilerinin özgün biçimde ifade etmelerinin doğru olacağı anlatılmalıdır.

Görsel Sanatlar Dersi Programı tam anlamıyla duygusal,bilişsel,kültürel ve toplumsal anlamda donanımlı bireyler yetiştirebilmek için hazırlanmıştır. Artut’a göre görsel sanatlar öğretiminde geleceği ilişkin beklentiler, davranış ve kazanımlar kısacası vizyon bu programla gerçekleşebilmektedir.

2.2.Sanat Eğitiminin Kapsamı Ve Önemi

“Güzel sanatlar uygarlığın ölçülebildiği araçlardır” diyen eğitimci Ernest Boyer sanatın toplum için önemini vurgulamıştır.

Uygarlığın gelişimi için ölçü kabul edilen sanat eğitimi günümüzde gerekli midir? sorusuyla hala tartışılmaktadır.

Usta-çırak ilişkisiyle başlayan sanat eğitimi, 1800’lü yılların sonlarında 1900’lü yılların baslarına doğru, eğitim sistemindeki önemini fark ettirmiştir ve batı uygarlığında sanat ve yaratma kavramının, eğitime etkileri ve yararları üzerine araştırılmaya başlanmıştır. Birden çok kuramcı bu konuda, fikirlerini öne sürerek, sanatın eğitimle olan ilişkisine katkıda bulunmuş, sanatsal yaratmanın sanat eğitimi içindeki önemi kavrandıkça bilimsel çalışmalara gidilmiştir. Sanat insanın hem öğrenme sürecinde, hem gelişim aşamasında etkin olan alanlarda biridir. Çünkü sanat, zekâyla birlikte duygu, düşünce ve duyular arasındaki, karşılıklı ve iç içe geçmiş bağlantıyı vurgular. İnsanın bu iki yönünün, doğru eğitim sistemleriyle geliştirilmesi etkin bir gücü oluşturabilir(Tütüncü, 2006: 11)

(18)

İnsan gelişimi bir bütün olarak planlanmalıdır. Bu plan eğitim öğretim aracılığıyla uygulanır. Eğitim öğretim süresi içerisinde bireyin her konuda geliştirilmesi için uğraşılırken birey ilerleyen yaşlarında uzmanlık kazanacağı alanı seçebilmelidir. Fakat bu konuda seçenekler sunulmayan bireylerin geleceğine dair bir tercih yapmasını beklemek pek mümkün değildir.

Toplumda sanayinin ve teknolojinin hızla gelişmesiyle bireylerin duygusal bazı değerleri yitirdikleri görülmüştür. Bu noktada sanat eğitiminin önemli görevlerinden biri insanların birbirleriyle ve doğayla olan ilişkilerini sağlamlaştırmaktır.

Kılıçer (2007: 16) tek yönlü eğitimin insan kişiliğini bozduğunu savunur. Duygu ile aklın en iyi bütünleştireninde güzel sanatlar eğitimi olacağını belirtir.

Bireylerin eğitiminde duyguların ve aklın birbirinden ayrı düşünülmesi mümkün değildir. Duyguların eğitimi bireyin estetik eğitirimidir. Estetik eğitimi geniş kapsamda düşünülürse sanat eğitiminin sadece yetenekli bireylere değil toplumun her ferdine verilmelidir sonucu çıkarılır. Sanatın her dalı toplumumuzun bazı kesimlerinde lüks olarak kabul edildiği için oluşturulan programlarda da duyguların ve aklın dengesinin kurulmasında zorluk çekildiğini görüyoruz.

Sanat eğitiminin önemini Yetkin(1962: 61): “Sanat eğitimi bir çeşit ahlak eğitimidir” diyerek vurgular.

Sanat eğitimi yoluyla gören,işiten,hisseden duyarlı bireyler yetiştirilebilir. Bu bireylerin bazı özellikleri şöyledir;

• Doğaya karşı duyarlıdır. • Çevresi ile iletişim kurabilir.

• Yorum yapabilme becerilerini geliştirir. • Hayal gücünü kullanabilir.

• Kendini ifade edebilir.

• Yaratıcı düşünür ve üretkendir.

Sanat eğitiminin en önemli amaçlarından biri görmeyi, işitmeyi, dokunmayı, tat almayı öğretmektedir. Çevresini hakkıyla algılayıp onu biçimlendirmeye yönelmek için gerekli ilk şarttır. Yalnızca bakmak değil "görmek", yalnızca duymak değil "işitmek", yalnızca ellerle yoklamak değil, "dokunulanı duymak" yaratıcılık için gerekli ilk aşamalardır (San, 1985: 17).

Boydaş’a göre(1990: 282)“Çocuk, duygu ve düşüncelerini, yeteneklerine uygun bir objektivasyonla gerçekleştirirken hem gerilimlerinden kurtulur hem de yaratma

(19)

arzusunu tatmin eder. Belki de evrensel ritme, bilmeyerekte olsa katkıda bulunur; onunla kendisi arasında empati kurar” diyerek sanat eğitiminin önemine değinmiştir.

Sanat eğitimi çocuğun kendini özgürce ifade edebildiği bir ortamdır. Çocuğun kişiliğinin gelişmesinde, kendine güvenmesinde önemli rol oynar. Atölye derslerinde paylaşma, sorumluluk, düzen, malzemeyi kullanma konularında bilinçlenir. Sanat eğitimi, özgür, barışçı, insancıl, yaratıcı, toplumu ile bütünleşmiş, değişen şartlara göre kendini yenileyebilen, geleceğin izlerini yansıtan çocukların yetişmesi için vazgeçilmez bir dünyadır. Sanat eğitimi çocuklara, kültür, sanat ve tarih değerlerini kazandırırken aynı zamanda onların özgürce yaratıcı düşüncelerini ortay;ı koyabilecekleri bir süreç olmalıdır.

Nitelikli bir sanat eğitimi programı İle öğrenciler soyut düşünce ve duygularını ifade edebilecek hem sözel hem de sözel olmayan yöntemleri öğrenir. Yine öğrenciler yaratıcı zekalarına güvenmeyi hem de bazı problemlerin bir çok farklı çözümü olduğunu görürler. Bu nitelik öğrencilere birden fazla doğru cevap oldu durumlarda, karar vermekten korkmamayı ve ürettikleri görsel imgelerin etkili kontrolü için, kavram ve teknikleri kazandırır, öğretir. Öğrenciler, algısal, yorumsal, çözümsel yetilerini geliştirirler. Görsel imgelerle anlam bulmayı öğrenir sanat eserlerinin estetik niteliğini öğrenirler. Görsel sanatların dilini doğru kullandıkları için fikirlerini de eksiksiz ifade ederler, estetik yargılara varmak savunmak için yetilerini geliştirirler ( Boydaş, 2005: 9).

Sanat eğitimi bilgisayar çağında bireylere toplumun bir parçası olduklarını ve bunun için görev ve sorumlukları olduğunu öğretmeyi amaçlar. Birey kendini toplumun bir parçası olarak kabul etmezse kültürel değerlerin öğrenilmesi, sevilmesi ve korunmasında problem yaşanır. Bu yaşanan problem kültürlerin yaşatılmasında toplumsal sorunlara dönüşür. Makine devrinin yaşandığı bu çağda varolan değerlerimizi korumak ve birikimli olarak ilerletmek için sanat eğitimine gereken önem verilmelidir.

Bu konuda Buyurgan’ın(2007)görüşü şöyledir: “Bilim ve teknikte yoğun gelişmelerin yaşandığı, teknolojinin günlük hayatımıza girdiği günümüzde çocuklarımızın ruhsal açıdan dengeli, paylaşımcı yetişebilmeleri için sanat eğitimi vazgeçilmezdir. Yaşadığımız çevredeki bilinçsiz betonlaşma gelişme adına yaşanan düzensiz ve zevksiz oluşumlar ancak sanat eğitimi derslerinde kazandırılacak estetik çevre bilinci ile güzelliklere dönüştürülebilir. Sanat eğitimi çocuklarımıza önce kendisine, sonra çevresine saygı duymayı öğretir.

(20)

Sonuç olarak sanat eğitimi, bireylerin yaşanmış deneyimlerini, keşfedebilecek ve kişisel becerilerini geliştirebilecekleri özel bir araç biçiminde yönlendirilebilir. Bu araç, sanatsal öğrenme ile kendilerini keşfetmesi, diğer bireyler ile bağ kurması, diyaloglar geliştirmesi, artistik entelektüel tavır alabilmesine yardımcı olur(Artut, 2009: 100).

2.2.1.Sanat Eğitiminin Amaçları

• Bireyin kendini özgün anlatım biçimleriyle ifade edebilmesi. • Estetik duygusunu geliştirmek.

• Eleştirmeyi ve yorum yapabilmeyi öğretmek. • Bireyin beğeni düzeyini yükseltmek.

• Sorunlara farklı açılardan bakarak yenilikçi çözüm önerileri getirebilen bireyler yetiştirmek.

• Akıl ve duygu dengesini oluşturmak.

• Kültürel değerlerin tanıtılıp, benimsenmesini sağlamak. • Toplumla uyumlu bireyler yetiştirmek.

• Bireyler düşünebilen ve karar verebilen bir toplum yaratmak. • Bireysel çalışmaların yanında işbirliği ve dayanışmayı öğretmek. • Bireylere kendini kanıtlaması için fırsat vermek.

• Kendine güveni olan ve estetik beğeni düzeyi yüksek bireyler yetiştirmek. • Yaratıcılığı desteklemek için özgürlükleri genişletmek.

• Bireyi üretken olmaya yönlendirmek.

• Bireyin hayatı anlamaya çalışmasından önce kendini anlamasına olanak sağlamak.

• İnsanı diğer insanlardan farklı kılan özelliklerini açığa çıkarmak. • Sorgulayıcı bakış açısı kazandırmak.

Artut (2009: 121) sanat eğitiminin özel amaçlarını şöyle açıklamıştır;

• Sanatsal aktivitelerin (sanatsal etkinliklerin) ve yaratıcılığın doğasını tanımaları ve benimsemeleri.

• Duygusal, duyuşsal, bilgisel entelektüel etkinliklere bağlı artistik becerileri kazanmaları

(21)

• Sanatsal etkinliklerle ilgili ortaya çıkan düşünce ve hareket özgürlüğü ile ilgili bazı olasılıkları öğrenmeleri

• Görme, ayrımsama (görsel duyarlılığın gelişimi) ve görsel olan her şeyin netleştirilmesine olanak sağlayan aktif bir algılama işlevi olduğu şeklinde beceri kazanmaları. Sanat yapıtlarını değerlendirebilecek, onları ayrımsayabilecek nitelikli, sanat tarihi ve estetiksel bilgi birikimine sahip olmalarını sağlamak. • Günümüzün en önemli sorunlarından biri olan "çevre" kavramının ne anlama

geldiğini anlamalarını, yetişkin bir birey olarak onun geliştirilmesi için duyarlı olmalarını, sorumluluk alabilmelerini sağlamak.

• Araştıran, inceleyen, sorgulayan, hoşgörülü, geniş, özgür düşünceli bireylerin yetişmesine olanak sağlamak.

• Toplumsal ve kültürel yaşamda kendine güvenen katılımcı, sorumluluk sahibi, üretken kişiliklerin oluşumuna katkı sağlar(Artut, 2009: 121).

2.2.2.Sanat Eğitiminin Katkıları Ve Gerekliliği

İnsan düşüncesinin en doğal, en kuvvetli gereksinimi eşya ve olaylara estetik bir düzen verme çabasıdır. Karışıklık, düzensizlik insan düşüncesini ilgili sorunların çözümüne yönelik arayışlar içine sokar. Düzen-kompozisyon ise insanının kendi varlığını anlamasının ön koşuludur. Read'a göre (1974) Sanattaki biçim elemanının insandaki devamlı karşılığı güzellik duygusudur. Değişmez olan duyarlıklıktır. Değişen, insanın algılarını ve zihinsel hayatını soyutlaştırarak kendi kurduğu anlayıştır.

Bu bakımdan sanat, bir düzenleme, bir sezgi olayıdır. Ayrıca içten ve dıştan gelen her türlü baskının, etkinin (toplumsal-ruhsal ideal ve değerlerin) en iyi yol ile ortaya çıkardığı, estetik niteliklere sahip özgün bir üründür (Artut, 2009: 20).

İnsan hayatı boyunca bir denge ve düzen içinde ilerlerse insanlara ve doğaya katkıda bulunabilir. Eğitim öğretim sistemlerinin en genel amacı insan dengesinin kurulmasına yardımcı olmaktır. Bilimsel ve sanatsal çalışmalar birbirinden ayrı ama ortak bir amaç için ilerler. Bu amaç insanların bir bütünlük içinde gelişmesini sağlamaktır. İnsan eğitimini tek yönlü ele almak bireye akademik başarılar kazandırabilir ve bir meslek sahibi yapabilir ama kendini ifade edeceği işi yapabilmesini, buna yaparken haz duygusunu yaşamasını sağlamaya yeterli gelmez.

(22)

Günümüz kent hayatında insanların çoğu şiir, yazı yazarak, resim, heykel yaparak duygularını anlatmayı bırakın kendi evinin dekorasyonunu, giydiği kıyafetleri, yediği yemeği kısacası özel hayatındaki her şeyi başkalarının onun hayatı için seçtikleri arasından belki seçiyor belki onun seçimini de yine başkasına bırakıyor. Her işini sanal ortamda yaparak, evine yemek sipariş vererek günlerce dışarı çıkmadan kimseyle iletişim kurmadan yaşayabiliyor. İlk bakışta bu durum insanoğlu için bir kolaylık gibi görünse de aslında ruhsal rahatsızlıkların artmasında en büyük rolü oynuyor.

Sanat insanların var olduğu her dönemde farklı biçimlerde karşımıza çıkar. Hayatımızda hep vardır, bunun nedenlerini Artut (2009: 20) şöyle sıralamıştır;

• Sanat, insanlar arasında iletişimin bir nedeni olarak vardır.

• Sanat, duyulara yönelik uyarıcı hazlar veren, ifade içgüdüsünün iç çatışmasının bir yansıtması olarak vardır.

• Sanat, insanlığa yaşama gücü vermek için vardır.

• Sanat, insanın manevi yönünün içinde yaşayıp geliştiği ortamı, akla dönük olarak aydınlatan bir uğraşı alanı yaratmak için vardır.

• Sanat, insanın kendi insanlığını tanıması için vardır.

• Sanat, insanın yaşama bakışını etkileyip duyularını çelen, duygularına devinim kazandıran bir araç işlevi görmek için vardır.

• Sanat, insan yaşamının dengelerini sağlamak için vardır.

Sanatı toplumun sadece bir kesiminin kabul etmesi ve benimsemesi gelişmeyi sağlamaya yeterli değildir. Toplumun her kesimine her bir ferdine bu duygular yansıtılmalı ve sanat eğitiminin gerekliliği kabul edilmelidir. Sanat eğitimi söz sahibi olabilmeyi öğretir. Bireye seçenekler arasından güzel ve doğru olanı seçmeyi, yoksa güzel ve doğru olanı istemeyi öğretir. Kabullenmişlik, kadercilik sanat eğitiminde yoktur, yoksa var etme çabası aşılanmaya çalışılır. Bu konuda Atatürk’ün düşünceleri şöyledir;

“Yüksek bir insan toplumu olan Türk Milletinin tarihi bir özelliği de güzel sanatları sevmek ve onunla yükselmektir. Bunun içindir ki, milletimizin yüksek karakterini, yorulmaz çalışkanlığını, doğuştan gelen zekasını, ilme bağlılığını, güzel sanatlar sevgisini ve milli birlik duygusunu devamlı olarak ve her türlü vasıta ve önlemlerle bağlayarak geliştirmek milli idealimizdir.”

“Güzel sanatlarda başarı; bütün inkılapların başarılı olduğunun en kesin delilidir. Bunda başarılı olmayan milletlere ne yazıktır. Onlar bütün başarılarına rağmen medeniyet

(23)

alanında, yüksek insanlık sıfatıyla tanımaktan daima yoksun kalacaklardır.” “İnsanlar olgunlaşmak için bazı şeylere muhtaçtır. Bir millet ki resim yapmaz, millet ki, heykel yapmaz, millet ki, tekniğin gerektirdiği şeyleri yapmaz; itiraf etmeli ki o milletin ilerleme yolunda yeri yoktur.”

“Güzel sanatların hepsinde, ulus gençliğinin ne türlü ilerletilmesini istediğinizi bilirim. Ancak bunda en çabuk, en önde götürülmesi gerekli olan Türk müziğidir. Bu ulusun yani değişikliğine ölçü, müzikte değişikliği alabilmesi, kavrayabilmesidir…”

2.2.3. Etkili Bir Sanat Eğitimi Nasıl Olmalı?

Ülkemize eğitim sistemi çok hızlı değişimlere uğrarken bu değişimlerin kaç tanesi gelişmeyi sağlıyor tartışılmalıdır. Yapılan değişimler gerçekten ihtiyaçlar doğrultusunda geçerliliği ve güvenilirliği yüksek araştırmalar sonucunda yapılmalıdır. Eğitim ve sağlık konusunda verilen kararların sonuçları olumsuz olduğunda telafi edilemez durumlar oluşabilir. Değişimler çağa uyum sağlayabilmelidir.Görsel sanatlar eğitiminin hakkıyla yapılabilmesi için okullarda mutlaka teknolojik imkanları olan sanat atölyeleri kurulmalıdır. Ne kadar yeterli öğretmenler yetiştirilirse yetiştirilsin öğretmene imkan sunulmuyorsa öğretmen ünlü bir ressamın çalışmalarını öğrencilerine anlatamaz. Görsel materyalleri temin edemiyorsa o dersi verimli işleyemez. Genel eğitimin içinde sanat eğitimi önemli bir yer tutmasına rağmen kapsamı ve uygulanması konusundaki aksaklıklar devam etmektedir. Sanat eğitimi hangi yaştan itibaren, hangi program çerçevesinde, kimler tarafından, ne kadar süre verilmelidir? Sorularına yeterli cevap alamamakla birlikte görsel sanatlar dersinin kapsamı ve süresi daraltılmaktadır.

Görsel sanatlar derslerinde ders saatleri, program içerikleri, öğretmen, atölye, malzeme gibi hala çözümlenememiş önemli problemler yaşanmaktadır. Özellikle ilköğretim I. Kademede Görsel Sanatlar dersleri çoğunlukla branş öğretmenleri tarafından okutulmamaktadır. Ortaöğretimde de seçmeli dersler kapsamında olmasından dolayı seçilmeme riski taşımaktadır(Buyurgan, 2007)

Sanat eğitimi eğitim programı içinde fakat ayrı bir bölüm olarak ele alınmalı ve ona göre planlanması yapılmalıdır. Tarih dersi öğretmeni haritası olmadan nasıl savaşları anlatamazsa görsel sanatlar dersi öğretmeni de çalışmalarını göstermediği sanatçıları öğrencilerine anlatamaz. Görsel sanatlar dersi yeterli ilgiyi ne yazık ki ülkemizde görememektedir. Eğitim sisteminde duygu ve düşünceler önemsenmeyip davranışçı bir yaklaşımla yaptığımı yap, söylediğimi söyle, yazdığımı yaz yöntemi

(24)

benimsenirse birbirinin aynı düşünen, aynı konuşan, aynı giyinen insanlardan oluşan bir topluluk yaratılır. Eğitim çok güçlü bir sistemdir. Toplumlara şekil verir ve istediği doğrultuda yönlendirir. Sanat eğitimi ve uzantısı olarak görsel sanatlar dersi bireyleri farklı düşünmeye, fikrini söylemeye ve yaratıcı olmaya çağırır. Bu bireyler kötü ve iyinin, çirkin ve güzelin, yanlış ve doğrunun ayrımını yapabilir.

Sanat, yaşama özgün biçimler verir. Kültürlerin anlaşılmasının önemini, kendi kültürümüze sahip çıkma, onu yaşatma ve gelecek kuşaklara aktarmada etkin bir rol üstlenir. Bu açıdan, görsel sanatlar eğitimi, eğitimin her basamağında herkes için gereklidir. Çünkü nitelikli bir sanat eğitimi çağdaş dünyada var olma şartlarından biridir(Ateş, 2007, s. 102).

Görsel sanatlar eğitiminde başka ülkelerin sistemlerine baktığımızda başarının hangi şartlar sağlandığında kazanıldığını görebiliriz. Sistemlerin değiştirilmesi ve geliştirilmesi muhakkak gereklidir ama bu değişimler toplumun temeline yerleştirilemezse eğitimde birikim sağlanamaz. Sanat ve bilimin bu konuda da ortak noktası ikisinde birikimli olmasıdır. İkisinde de tepeden inen bir başarı mümkün değildir. Bu yüzden en doğru karar verilip sistemli ve birikimli bir şekilde toplumun her kesimine sanat eğitimi ulaştırılmalıdır.

2.3.Görsel Sanatlar Eğitimi

2.3.1.Görsel Sanatların Önemi

Sanat dalları arasında resim bireyin doğayı ve kendini fark edip betimleyebildiği ve yorumlayabildiği bir alandır. Görsel sanatlar eğitimi bireyin duyarlı ve duygulu olmasıyla ilgilenir. insanlara, doğaya kısacası hayata karşı duyarlı insanlar yetiştirmek ister. Toplumsal sorunlara eğilen, duygularının farkına varan, insani değerlerini kaybetmeyen ve çevresine katkıda bulunabilen bireyler yaratmak amacındadır. Sanat eğitimi genel anlamda duyarlılık eğitimidir. Doğada bir ağacın güzelliğini, bir melodinin verdiği hazzı ancak estetik değerlere sahip yani sanat eğitimi almış bireyler anlayabilir. Görsel sanatlar eğitiminde ise görsel beğeniler, çevredeki uyum yada uyumsuzluklara dikkat çekmek esastır. Etkili bir görsel sanatlar eğitimi alan birey şehirlerde insanların yaşam alanlarına betonlar döken planlamalardan, ekonomik kaygılarla birbirinde uyumsuz tabela ve levhalardan, sokaklara dökülen çöplerden kısacası her türlü çevre kirliliğinden rahatsızlık duyar.

(25)

Yetenekli yada yeteneksiz bakılmaksızın bütün öğrencilerin görsel sanatlar dersinin sağladığı imkanları hak ettiğini bilmeliyiz. Bu derste sanatçı yetiştiriyoruz anlayışıyla yaklaşıldığında birçok öğrenciyi kaybederiz. Toplumun sanata, sanatçıya, güzele, ahlaka sahip çıkmayı öğrenebilmesi için iyi yetiştirilmiş bir tek bireye bile muhtacız.Ülkemizde her geçen gün artarak toplumsal yozlaşmanın örneklerini görüyoruz. Aile içi şiddet, istismar ve cinayetlere kadar uzanan bir kaosun karşısında kalıyoruz. Zorunlu eğitim süreleri içinde eğitim ve öğretimle toplumun şeklini veren okullarımızda neyi eksik ya da neyi fazla veriyoruz ki şiddet eğilimli bireyler yetiştiriyoruz. Bu sorularla yola çıkarak yeni programlar geliştirilmeli ve uygulanmalıdır.

Türkiye’nin genç ve dinamik nüfusu dikkate alındığında, biz görsel sanatlar eğitimcilerine düşen görev, iyi bir mesleki örgütlenmeyle ve gerçekleştireceğimiz çağdaş eğitimle bu genç ve dinamik nüfusu oluşturan toplumuzun; zevkli, ince ruhlu, duyarlı, sanatsal yaratıcılık yetenek, yeti ve becerileri gelişmiş; çevrelerindeki her türlü çirkinlikten rahatsızlık duyan, başkalarının yaşantılarına ve düşünme biçimlerine hoşgörüyle bakan, empatik tutum ve davranışlar sergileyen,sanata, sanatçıya ve insanlığın kültürel ve sanatsal mirasına saygılı olan bireylerden oluşmasına tüm çabamızla katkıda bulunmaktır.

Unutulmamalıdır ki tüm bunların gerçekleşmesi iyi yetişmiş görsel sanatlar öğretmenleri, donanımlı görsel sanatlar derslikleri, kusursuz altyapısı olan okullar, bilgili, anlayışlı ve vizyon sahibi politikacılar, eğitim yönetici ve deneticileri ve bu alanda yapılacak ciddi araştırmalar ile mümkün olacaktır. Üniversite içinde ve dışındaki tüm görsel sanatlar eğitimi araştırmacılarının bu niteliklerin oluşturulmasına ve geliştirilmesine katkıları büyük olacaktır. Yeter ki biz sanat eğitimcileri ülkemizde bu alanda yaygın bir bilinç oluşturabilelim ve eğitimde standartlaştırmalara başlayabilelim (Özsoy, 2005: 246-247).

2.3.2.Görsel Sanatlar Eğitiminin İlkeleri

İlköğretimde uygulanacak Görsel sanatlar eğitiminde belirlenen amaçlara ulaşılması için aşağıdaki ilkelerin göz önünde bulundurulması gerekir. Bunlar MEB (1992: 7-9):

(26)

b. Uygulamada bireysel farklılıklar göz önünde tutulmalıdır.

Sözgelimi, çocukların gelişim basamakları acısından izlenimci, yapıcı, karışık olmak üzere üç değişik grupta olabileceklerine dikkat edilmelidir. İzlenimci gruplar, nesneleri bir bütün olarak renk ya da leke ilişkileri içinde algılarlar. Örnek olarak, bir kuş dış hatları ile çizgileri kesintiye uğratmaksızın çizerler. Yapıcı gruplar nesneleri üç boyutlu hacimli olarak algılarlar. Parçaları birbirine ekleyerek, bütünü oluşturmayı tercih ederler. Karışık gruplar ise izlenimci ve yapıcı grup özelliklerini taşırlar.

c. Uygulamalar sırasında iki ve üç boyutlu çalışmalara yer verilmelidir. Grup özelliği gösteren bireylerden oluşan bir sınıfta iki ve üç boyutlu çalışmalar dengeli bir şekilde yaptırıldığında, öğrencilerin yatkınlıklarına göre imkan tanınmış olur. Ayrıca çocuğun yapısına uygun gereci ve alanı belirlemek için onların çeşitli gereçleri denemelerine fırsat verilir.

d. Resim-iş dersi diğer derslerin sürekli uygulama alanı olarak düşünülmelidir. Resim-iş dersi "Bir ifade dersidir." sözünden "Çocuğun kendini dışa vurması” anlamı çıkarılması gerekirken bu genellikle, “Çocuğun başka derslerde öğrendiklerini Resim dersinde, çizgi ve renkle ya da üç boyutlu biçimlerle anlatması” olarak değerlendirilmektedir. Bu yüzden Resim dersine diğer derslerle ilgili araç gereçlerin yapımı, onarımı gibi etkinlikler için ayrılmış zaman olarak düşünülmemelidir.

e. Dersler ilginç duruma getirilmelidir: Konuyu verirken "Şunu ya da bunu yapın” yerine, olayı ilginç bir dille anlatarak veya oyunlaştırarak öğrenciye yaşatmalı ve konuyla öğrenci arasındaki duygusal iletişim sağlanmalıdır.

Seçilen konular çocuğun yasına, ilgisine, hayal gücüne, coşku dolu evrenine uygun olmalı, ayrıca çevresinde gelişen olayın güncelliğinden de yararlanılmalıdır. Gereçler konuya uydurularak seçilmelidir. Sözgelimi; bayram, panayır, eğlence, lunapark vb. Konular renkli çalışmalara daha uygun olur.

f. Zararlı etkenlerden kaçınılmalıdır: Özellikle ergenlik çağına giren çocuklar için, sanatsal değeri olmayan ve özgün tasarım örneği niteliği taşımayan zevkten yoksun sinema afişleri, posterler, kartpostallar, reklamlar, çirkin tabelalar, niteliksiz kitaplar ve dergi resimleri, estetik eğitimi acısından son derece zararlı unsurlardır. Bu yüzden ilgiyi dağıtırlar. Önlem olarak sanat eserleri ve özgün tasarım örnekleri ile

nitelikli röproduksiyonların (tıpkı basım) kullanılmasına ve çocukların zararlı etkenlerden korunmasına dikkat edilir.

g. Resim-iş eğitimi çocuğa göre olmalıdır: Kendini evrenin merkezi olarak gören çocuk, bütün olayları kendi şiir dolu evreninde yasayarak duyar, biçimlendirerek dile getirir.

(27)

Çocuk, yetişkin insanın, küçültülmüş örneği olarak görülmemelidir. Çocuğun yaptıklarını görülen ya da yaşanılan gerçeklerle karşılaştırmaktan özellikle kaçınılmalıdır. İyi niyetli ve bu alanda bilgisi yeterli olmayan yetişkinler, çocukları kendi anlayışları doğrultusunda çizmeye yönelterek zararlı olmaktadırlar. Sözgelimi, çocuklar nesnelerin görünen doğal renklerini değil, kendine göre güzel ve ilginç bulduğu renkleri kullanırlar. Ağacı ya da gökyüzünü kırmızıya boyayan çocuğa "Ağaç kırmızı olur mu?"diyerek eleştirmek, onun şiirsel evrenini yıkarak kendi evrenimize çekmeye zorlamak doğru değildir. Bu durumda kendi evreni ile yetişkinlerin evreni arasında bocalayan çocuk öz güvenini yitirerek ya "Yapamıyorum, sen yapar mısın?" diye tutturacak ya da resim dersinden soğuyacaktır. Tüm bu zararlı etkenlere karsı alınacak en önemli önlem, çocukların kendilerine güvenmelerini sağlamaktır.

h. Teorik bilgiler çalışmalar sırasında verilmelidir: Derslerde kuru verilmekten kaçınılmalı, dersler sıkıcı olmaktan kurtarılmalıdır. Gerekli teorik bilgiler tanımlamalar biçiminde değil, yeri geldikçe uygulamalar sırasında sezdirilmelidir. Sözgelimi; renklerin anlatım imkanları ile renk uyumuna ilişkin bilgiler konu ve öykü içerisinde sezdirilebilir. Koy manzarası konusu ile beyazın, deniz konusuyla mavinin, sis ve yağmur konusuyla grinin çeşitlemelerini sezdirerek renk uyumu kavratılabilir.

i. Değerlendirmede, gelişme süreci göz önünde tutulmalı, çalışmaların sergilenmesine önem verilmelidir. Her çocuk yaptığı çalışmayı sergilenmiş görmekten haz duyar. Sanat eğitiminde değerlendirme, çocuğun çalışmalarını tek tek değil, gelişme sureci de göz önüne alınarak yapılmalıdır.

2.3.3.Görsel Sanatlar Eğitimi Neden Olmalıdır?

Görsel sanatlar dersi bazen sadece eğlenmek için ya da boş geçen ders olarak algılanmaktadır. Sanatın oluşum süreçlerinin sancılı olduğu herkes tarafından kabul görmediği için görsel sanatlar dersinin de değeri tam olarak kavranamamıştır. Görsel sanatlar dersinin okullarda yeterli ilgi ve özeni görmemesinin temel nedeni ders saatinin az olmasıdır. Veliler, yöneticiler ve öğrenciler tarafından sınavlarda sorumlu tutulmayan bir ders için zaman kaybetmenin gereksiz olduğu düşüncesi kemikleşmiştir. Görsel sanatlar eğitimi programlarında emeğin, değerin, yaratıcılığın önemini anlatmak için dünyaca ünlü sanat eserlerinin incelenmesi bölümü eklenmelidir. Görsel sanatlar öğretmenleri için diğer önemli problem okullarda materyal eksikliği olmasıdır. Bu

(28)

eksiklikler giderildikten sonra bireylerde sanat eserlerine hayranlık uyandırılabilir. Sanat eserlerin koruyup, saklamak isteği onlara duyulan beğeniyle başlar.

Aşağıda sanat eğitiminin gerekliliği konusunda bazı görüşlere yer verilmiştir; Güzel sanatlar genel eğitimin temel unsurlarından biridir. “Altı akademik konu alanlarından biriside güzel sanatlardır ve tüm çalışma alanlarında özel bir yere sahiptir. Çünkü güzel sanatlar hayal kurmaya hizmet eder, çok yönlü ve esnek düşünmeye teşvik eder, sistemli çabaları geliştirir ve bireylerde kendine güveni oluşturur.” ABD Fakültelere Akademi Hazırlama Kurulu.

"Güzel sanatlar eğitim kurumlarının programlarında birer lüksmüş gibi düşünülmemelidir, Bilakis öğretim programlarının merkez unsurları olarak görülmeli, gerektiğinde daha fazla zaman ve parasal kaynaklar ayrılarak desteklenmelidir. "Arizona Eyaleti Eğitim Raporu.

Güzel sanatlar sözsüz düşünme yeteneğini, algıyı, imgelemeyi ve imgeleri gerçekleştirmeyi sağlar.

"Piramitler, katedraller ve roketlerin varlığının sebebi ne geometri, ne inşa teorileri ne de termodinamik değil, bunları gerçekleştirenlerin zihinlerinde daha önceden resim, imge olarak biçimlenmiş olmasıdır. "Eugene Ferguson, Tarihçi.

"İnsanin sözlü anlatımının, nutkunun kesildiği yerde müzik başlar. "Richard Wagner.

"Sanat eğitimi çocukların kendi yeteneklerini kendilerinin keşfetmelerinden ziyade, duygunun esrarengiz biçimlerinden ve ruhun doğru imgelerinden haberdar olmalarını sağlar. "Laura Chapman.

"Amacımız her öğrenciyi sanatçı yapmak değildir. Ancak her öğrencinin var olan yaratıcılığını geliştirmek için eşsiz bir araç olarak sanatı kullanmaktır."John Murray.

"Hayal gücü kuru bilgiden daha önemlidir. ''A.Einstein

"Kendimi ve düşünce yöntemimi incelediğim zaman, bana göre fantezi yeteneğimin bilimi özümseme becerimden daha anlamlı olduğu sonucuna varıyorum." A.Einstein.

"... uygarlığın başlangıcından itibaren kadın ve erkek müziği, dansı ve görsel sanatları, insanların tarihi mirasını, insanın neşe ve elemini aktarmak için kullanmışlardır. Güzel sanatlar uygarlığın ölçülebildiği araçlardır." Ernest Boyer, Eğitimci.

(29)

"Bu etkinlikler patlaması ve günümüz sanatının heyecan verici çeşitliliği fark edilecek kadar önemlidir, çünkü bu bize çok yönlü seçkin toplumun oluşumunun başladığını müjdelemektedir...Görsel sanatlar daima kültürün lokomotifliğini yapmıştır. "John Naisbitt, Yazar (Özsoy, 2005: 174-175).

2.3.4. Görsel Sanatlar Öğretmenlerinin Önemi

İlköğretim kurumlarında çoğu zaman görsel sanatlar öğretmenlerine derslerden ayrı sorumluluklarda verilir. Bu sorumluluklar; özel günlerdeki organizasyonun yapılması, panoların düzenlenmesi ve okulun güzel görünmesi için yapılan aktivitelerdir. Sanat eğitimi almış bir insan çevresindeki estetik beğenilerden uzak görüntülere zaten katlanamaz ve düzeltilmesi için elinden geleni yapar. Kısacası güzel şeylere bakmaktan onlara yakın olmaktan hoşlanır. Bu kimi zaman bir tablo, bir heykel olurken kimi zaman bir ağaç, deniz ya da gökyüzü olabilir. Görsel sanatlar öğretmeni bu beğenileri öğrencilerine aktarabilmek için emek verir. Özsoy’un bu konuyla ilgili bir benzetmesi şöyledir;

'Biz görsel sanatlar eğitimcileri, görsel sanatlar etkinliklerinin tüm öğrenciler için önemli öğrenme yaşantıları, deneyimleri olduğuna inanırız. Belirli niteliği olan ve yaratıcı sanat etkinlikleri sunmak için sanat bilgisine, sanatsal duyarlılığa, sanatsal tutumlara ve sanatsal becerilere sahip görsel sanatlar alanında yetiştirilmiş öğretmenlere kuşkusuz ihtiyacımız vardır. Aynı doktorların insan vücudunu ve ilaçları bilmek zorunda oldukları gibi, ilk ve ortaöğretimde görev yapan görsel sanatlar (resim) öğretmenleri de öğretim için gerekli bilgi ve yeteneğin yanı sıra öğrencileri, sanat alanını ve sanatsal deneyimlerin anlamını kavramalıdırlar. Nasıl ki, doktorlar belirli hastalıkları tedavi etmek için belirli ilaçlar ve diyetleri salık veriyorlarsa, öğretmenler de belirli araç ve gereçleri ve sanat deneyimlerini, öğrenmeyi başarıyla yerine getirmek ve öğrencilerin gelişimsel ihtiyaçlarını karşılamak için önermelidirler. Tıp ve eğitim-öğretimin ikisi de önemli meslekler olarak kabul edilir. Çünkü pratisyenlerin tanıları (teşhisleri) tıp alanında çok fazla öğrenmeye ve deneyime dayanır. Bir görsel sanatlar öğretmeni de sanatla ilgili yaratıcı hayal gücüyle ve değer sistemiyle (felsefesiyle) ayırt edilmelidir (Özsoy, 2005: 135).

Özellikle İlköğretim kurumlarında görsel sanatlar dersi önemsenerek, değer verilerek yapılmalıdır çünkü bazı davranış öğrenmelerinin alışkanlık haline gelebilmesi için erken yaşlarda öğretilmeye başlanarak sık tekrarla pekiştirilmesi gerekir.

(30)

Ortaöğretim ve ilköğretimden birer öğrenci alıp bir davranışı öğretmeye çalışsak kuşkusuz ilköğretim öğrencisi bu durumu daha ciddiye alır. Ortaöğretim öğrencisinin bir yaşanmışlığı, alışkanlıkları ve ergenlik öncesi problemleri olduğu için bu öğrenciye ulaşmak daha zordur.

İlk ve ortaöğretim düzeyinde görsel sanatları öğrenme özellikle etkilidir çünkü, genellikle bu alanda çok az öğrenme meydana gelmektedir. Görsel sanatlar deneyimle ya bulunmamakta, bulunsa da önemsiz olmakta, ya da bu deneyimlere ilk ve ortaöğretim müfredatlarında eksik yer verilmektedir. Nitekim ülkemizde ilköğretim 4-8'nci sınıflarda görsel sanatlar dersi haftada 40 dakika ile sınırlı kalmaktadır, Sanattan yoksun bir ergenlik dönemi öğrencisinde sanat yeteneklerini keşfetmek ve geliştirmek aslında hayatın kendisinin olduğunu keşfetmektir (Özsoy, 2005: 136)

Çağımızda şiddet hayatın her anında karşımıza çıkıyor. Aile içinde, sokaklarda, birbirini hiç tanımayan insanlar arasında ve bunların bir yansıması olarak ne yazık ki okullarda şiddetle karşılaşıyoruz. Çünkü toplum olarak sayısal dersleri önemsediğimiz kadar, ince ruhlu, saygılı, beğenileri olan, sanatı koruyan bireyler yetiştirmeyi önemsemiyoruz. Okullarımızı sadece öğretim yapılan yerler olarak görüyoruz.

2.3.5.Görsel Sanatlar Eğitiminin Etkileri

Görsel sanatlar eğitimi henüz okuma yazma bilmezken bireylerin çevresiyle iletişim kurmasını, hayallerini yazı yazmadan yada konuşmadan paylaşmasını sağlar. Özellikle çocukların bu eğitimden mahrum bırakılması kültürel açıdan topluma uyum sorunu yaşamalarına neden olur.

İnsan hayatının her döneminde tamamlaması gereken gelişim görevleri vardır. Özellikle ergenlik dönemlerinde hayatı keşfetmek ve kabul etmek için zor süreçlerden geçmek gerekebilir. Görsel sanatlar eğitimi bu dönemlerde onlara kendilerini daha rahat ifade edebilmeleri için bir fırsat sunar. Bireyler kendilerini ifade ettikleri çalışmalar için takdir gördüklerinde başarılı olmak için daha istekli ve özverili olurlar. Her öğrenci yaptığı çalışmanın sergilenmesinden haz duyar. Görsel sanatlar dersi bu konuda öğrencilerin başarı duygusunu tatmasına olanak sağlar.

(31)

2.4. Etkili Bir Görsel Sanatlar Eğitimi Nasıl Olmalı?

Etkili bir görsel sanatlar eğitimi dersi için öğretmen dersine gereken değeri verip derse hazırlıklı gitmelidir. Bu hazırlık öncelikle plan olmalıdır. Öğretmen planlamanın içinde değerlendirme kriterlerini, dersin kurallarını, dersinin ilerleyişini olumlu yada olumsuz etkileyebilecek durumları öğrencilerle örnekler vererek paylaşmalıdır. Öğretmen başarılı bir ders için gereken önlemleri önceden almalı karşılaşılan problemlere pratik çözümler bulabilmelidir. Görsel sanatlar dersinin öğrenciye ilk kazanımı sorumluluk duygusudur. Materyallere dayalı bir ders olduğu için öğrenci derse mutlaka hazırlıklı gelmeli, dersten önce kullanılması gereken materyalleri tedarik etmelidir. Bu sorumluluk bilincini kazanan öğrenci bütün derslerine yansıtacaktır. Bu anlamda boş ders olarak nitelendirilen görsel sanatlar dersi diğer derslerin başarısına katkıda bulunur. Derse hazırlıklı gelen öğrencinin sonraki görevi, kendine özgü bir çalışma yapmak için düşünmektir. Bu derste öğrencinin hangi şekilleri çizeceğini, hangi renklerle boyama yapacağı yada hangi malzemeyi nasıl kullanacağını düşünmesi ve bir karar verip uygulaması öğrenci tutumlarını olumlu yönde etkiler.

Dengeli bir görsel sanatlar eğitimi nasıl olmalıdır? Sorusunun cevabını aşağıdaki önerilerle açıklayabiliriz.

Görsel sanatlar dersi öğrencilere alışılmışın dışında bir yöntemi keşfederek ifade becerilerini geliştirmeye yönelik olmalıdır.

Çeşitli uyaranlar vermek hayal gücünü harekete geçirdiği için görsel materyaller kullanılmalıdır.

Farklı dönemlerin ve farklı sanatçıların eserleri bireylere aktarılmalıdır. Bunun nedeni bireye tek bir çalışma gösterirseniz onu beğenir ve etkilenir fakat birden çok örnek gösterilirse kendi beğenisini ortaya koyarak içlerinden birini tercih edebilir.

Önemli sanat eserlerini öğrenme imkanı bulan çocuklarda hayranlık duyma, takdir etme duyguları oluşurken başarılı olma isteği gözlemlenir.

2.4.1. Görsel Sanatlar Eğitimi Ve Çocuk

Sanat eğitiminin önemli bir bölümünü resim etkinlikleri oluşturur. Çocuğun büyük bir mutlulukla, neşe içinde yaptığı en önemli uğrası oyundur. Çocuk için resim yapmakta bir oyundur ve ciddi bir istir. Çocukluk döneminin temel amacı olan oyun,

(32)

öğrenme, yaratma, deneyim kazanma, iletişim kurma ve yetişkinliğe hazırlanma aracıdır.

Çocuk oyun oynar gibi resim yapar, resim yaparken hem kendi iç dünyasını anlatarak dış dünya ile iletişim kurar, hem de dış dünyadaki nesne ve varlıkların resmini yapma yoluyla kendi dışındaki dünyayı tanımaya ve düşünmeye başlar. Çocuk soyut duygu ve düşüncelerini dolaysız ve doğrudan resim yoluyla somutlaştırmaktadır.

Resim, bilinçaltının, ruhsal sorunların dışa vurulmasında kolaylık sağlar ve terapi görevini üstlenir. Resmin kalıcı oluşu, üzerinde gözlem ve inceleme yapabilme olanağı çocuğu tanıma sürecinde önem kazanır. Çocuk yaptığı resimlerde kendini tanıtan ipuçlarını verir, yaşama bakışını, ailesine, kendisine bakışını sergiler. Çocuk diğer hiçbir sanat dalıyla bu denli dolaysız kendini anlatamaz, çocuk konuşurken bile gerçek duygularını dile getirmeyebilir ancak resim yaparken bilinç altının doğrudan yansıması söz konusudur.Çocuk resimleri, onların tüm gelişimlerini, toplumsal, çizgisel, ruhsal, bedensel ve kişilik gelişimlerini gösteren ve onların büyük ölçüde boşalımlarını sağlayan belgelerdir” (Etike,1995: 17).

Çocuğun ruhsal durumu resimlerinden anlaşılabilir. Bu yolla kendini yetişkinlere ifade edebildiğinde daha sağlıklı bir birey olarak yetişir. Bu kadar çok etken varken neden çocuklarımıza kendilerini ifade edebilecekleri ortamlar hazırlamıyoruz. Duyuşsal becerileri gelişemeyen çocuklar bilişsel alanda çok başarılı olsalar da sosyal hayattan kopuk, iletişim engeli yaşayan bireyler olarak yetişiyorlar. Çocuklar ergenlik dönemine geldiklerinde topluma uyum sağlayamama, kendini ifade edememe ve beraberinde aile içi çatışmalar yaşarlar. Bunun temelinde çocuklarımızı yetiştirirken toplumdan uzaklaştırmamız ve kendilerini anlatmalarına fırsat vermememiz yatar. Çocuk gelişimi duyuşsal, bilişsel ve psikomotor alanlarla bir bütündür.

Görsel sanatlar eğitimi öncelikle duygusal yönden gelişmesini sağlar. Çocuk iç dünyasında yaşadıklarını anlatmak için farklı yönler seçebilir. Bu yönlerden biride resim yapmasıdır. Resimlerinde çocuğun korkularını, isteklerini, sevinçlerini görürüz ve onunla iletişim kurabiliriz. Bu eğitim psikomotor yönden çocuğun küçük kaslarının çalışmasını, başladığı bir işi ciddiye alarak bitirmesini sağlar. Bilişsel yönden gelişim ise çocuk duygu ve düşüncelerini aktarırken renk ve biçim seçimi nasıl olmalıdır? Sorusuna zihninde çözüm ararken gerçekleşir.

Çocuk resim yapıp ailesi tarafından ilgi gördüğünde üretmenin zevkini yaşar. Takdir edilen davranışları tekrarlar. Resim çocuklar için dış dünya ile bir köprüdür. Okuma yazma bilmeyen çocuklar için bu durum oldukça zordur. Korkularını,

(33)

sevinçlerini, beklentilerini dile getiremez ama bir oyunun içinde resim yaparken bizlere çok şey anlatabilir. Günümüzde okullarımızda yeterli değeri göremeyen görsel sanatlar dersi çocuğu düşünmeye yönlendirerek hem bilişsel hem psikomotor beceri kazandır.

Çocuğun yaptıkları çevresi tarafından ilgiyle karşılanması onu ruhsal anlamda bir gelişim sağlar. Çocuğun yavaş yavaş kendi beğenileri oluşur. Çocuk sabrederek kağıdın yüzeyini doldururken küçük kas gelişimi sağlanır. Bütün bu gelişimlerin gözlendiği bir çocukta kişilik gelişimi oluşmaya başlar ve çocuğu diğerlerinden ayıran farklar belirginleşir.

2.4.2. İlköğretimde (I. Kademe) Görsel Sanatlar Dersinde Branş Ve Sınıf Öğretmenin Etkisi

Ülkemizde görsel sanatlar dersi öğretmenleri birçok problemle karşı karşıya kalırlar. Öncelikle diğer öğretmenlerle aynı sürelerde eğitim alarak öğretmenlik hakkı kazanmışken meslektaşları ve yöneticileri tarafından derslerine önem verilmez. Ders saatinin yetersizliği, uygulama sınıflarının yokluğunu tartışmadan önce derslerinin gerekli olduğunu savunmak zorunda kalırlar. Görsel sanatlar dersinin saati azaltılırken, görsel sanatlar öğretmenlerinin girdikleri sınıf sayısı da her geçen gün azalmaktadır.

Artut’a(2009: 226)göre ilköğretimde sanat, eğitim programlarının önemli bir alanıdır. Sanat eğitimi lisans öğreniminde, sanat eğitimi dersleri almış sınıf öğretmenleri veya görsel sanatlar öğretmenleri verebilecektir. Özellikle ilköğretim programında önemli bir ifade beceri dersi olarak görülen bu ders ne yazık ki "mihver dersler" adı verilen (matematik ve fen) derslerinin ağırlığı altında ezilmektedir. Aslında sanat dersleri okul öncesi olmak üzere ilkokul programının temelini oluşturmaktadır.

Buna göre görsel sanatlar eğitimi dersinin branş veya sınıf öğretmenleri tarafından verilmesi konusu netlik kazanmamıştır.

Görsel Sanatlar dersleri, tamamen yeteneği olanların başarabildiği bir alan olduğu görüşü çevre ve ailede yaygın bir kanı alarak karşımıza çıkmaktadır. Dolayısıyla bu mantıktan yola çıktığımızda bazı ilkokul öğretmenleri de kendilerini bu alanda yeterli görmediklerinden dolayı ilgili dersi anlam ve amacına uygun bir şekilde yürümeyeceklerini düşünerek gereken çaba ve özeni göstermemektedirler (Artut, 2009: 226).

Bunun nedeni bu dersin diğer derslerden daha fazla ön hazırlık, materyal, uygun kullanım alanlarının temin edilmesine ihtiyacı vardır. Zaten ağır bir yükü olan sınıf

(34)

öğretmeni bu derse gereken önemi ve zamanı istese de veremeyebilir. Ancak sınıf öğretmeni normal olarak ilkokulda sanat derslerini verebilecek bir formasyona sahiptir. Başlangıç sınıflarındaki öğrencilerin sınıf öğretmenleriyle olan iletişimleri inkar edilemez. Bu görüşü savunanlar sınıf öğretmeni öğrencileri daha iyi tanıdığı ve daha çok zaman geçirdiği için sanat eğitimini genele yansıtabilir. Ancak bir sınıf öğretmeni ve branş öğretmeninin lisans döneminde görsel sanatlar eğitimi dersi adına aldıkları eğitim, tecrübe, disiplin, birikim tartışılamaz. Bir başka açıdan bakmamız gerekirse bugün ilköğretim okullarında 1,2,3. sınıflarda ikişer saat olan görsel sanatlar eğitimi dersi ne yazık ki 4,5,6,7,8. sınıflarda birer saat olarak verilir. Ele alınması gereken konu okullarımızda dersimiz için ayrılan zaman, mekan ve olanakların yeterli olup olmadığıdır. Diğer bir konu ise çok iyi şartlara sahip okullarda, derslere branş öğretmeninin de girdiğini varsayalım. Uygulamaya dayalı bir dersin haftada bir ders saati süresince verimli olacağı düşünülebilir mi?

Her bireyin eşit şartlara sahip olmadığı düşünüldüğünde fırsat eşitliğini sağlamak amaçlı otoriteler tarafından derslerin gerekli materyalleri temin edilmelidir.

Dersin saati, dersin içeriği, atölyeler, ders materyalleri yeniden planlanmalı ve derse gereken değer verilmelidir. Yetişen görsel sanatlar eğitimi öğretmenlerine aldıkları eğitimi iş hayatlarına taşıyabilme fırsatı sunulmalıdır.

(35)

ÜÇÜNCÜ BÖLÜM

İLGİLİ ARAŞTIRMALAR

Araştırma konusuyla ilgili 2007 yılında Reyhan Ateş’in ‘İlköğretim 7-11 Yaş Grubu İçin Görsel Sanatlar Dersinin Önemi’ adlı araştırma yapılmıştır. Bu araştırma 7-11 yaş grubu için görsel sanatlar dersinin önemi ve diğer derslerle olan ilişkisini belirlemek amacı taşımaktadır. Bu amaç doğrultusunda kaynak tarama modeli kullanılarak ilköğretim 1-5. Sınıflarda görsel sanatlar dersine ait öğretim programları ve görsel algı ve bellek eğitiminin önemini vurgulamak için diğer dersler incelenmiş. 7-11 yaş grubu çocuklarının gelişim basamaklarına göre çocukların somut işlemler döneminde oldukları saptanmıştır. Kavramları çok daha iyi özümseyebildikleri için imgelem ve görsel algı yetilerinin eğitilmesi gerektiğinin sonucuna varılmıştır.

2007 yılında A. Derya Kahraman’ın yaptığı ‘Sınıf Öğretmenlerinin Görsel Sanatlar Dersi Programının Uygulanmasında Karşılaşılan Sorunlara İlişkin Görüşleri Ve Çözüm Önerileri’ konulu tez çalışması yapılmıştır. Bu araştırmanın verileri görüşme türünden yarı yapılandırılmış görüşme tekniği ile toplanmıştır. Afyon Milli Eğitim Müdürlüğüne bağlı 12 ilköğretim kurumunda görev yapan 22 öğretmen araştırmanın örneklemini oluşturmaktadır. Verilerin çözümlenmesinde betimsel analiz tekniği kullanılmıştır. Araştırmanın sonucunda bu dersin çocukların kendilerini ifade etmelerini sağladığını, yaratıcılığını ve hayal gücünü geliştirdiğini, bu ders sayesinde sınıf içi ve dışını güzelleştirdiğini ifade etmiştir. Görsel sanatlar dersinde karşılaşılan sorunlara ilişkin olarak öğretmenlerin tamamına yakını; dersin önemsenmediğini, öğretmenlerin kimi çalışmalarda yetersiz olduğunu, ailelerin ekonomik durumlarının ve ders saatinin yetersiz olduğu vurgulanmıştır.

2007 yılında Arzu Gürdal’ın yaptığı‘Görsel Sanatlar Dersinde Yapılandırmacı Yaklaşıma Dayalı öğretim Uygulamalarına İlişkin Öğretmen Görüşleri’ konulu araştırmanın temel amacı görsel sanatlar dersinde yapılandırmacı yaklaşıma dayalı öğretim uygulamalarına ilişkin öğretmen görüşlerini ortaya koymaktır. Görsel sanatlar

(36)

dersi bireyin özellikle ilk kez sistemli bir eğitim öğretim dönemine girdiği evrelerde duygularını ve düşüncelerini rahatça ortaya koyabilme, farklı kültürler tanıyabilmesi açısından önemli olduğu vurgulanmıştır. Araştırma tarama modelinde ve 2006-2007 öğretim yılında Eskişehir il merkezinde Milli Eğitim Bakanlığına bağlı 7 ilköğretim okulunda gerçekleştirilmiştir. Araştırmada 23 sınıf öğretmeniyle görüşme yapılmıştır ve ilköğretim birinci basamak düzeyi Görsel Sanatlar Eğitimi dersi ele alınmıştır. Araştırma verileri öğretmen görüşlerinin eksiksiz ortaya çıkarılması amacıyla nitel araştırma yöntemlerinden yarı yapılandırılmış görüşme yoluyla toplanmıştır. Verilerin çözümlenmesinde betimsel çözümleme tekniği kullanılmıştır ve elde edilen bulgular sayısallaştırılarak sunulmuştur. Araştırma sonucunda elde edilen bulgulara göre, öğretmenlerin büyük bir kısmının görsel sanatlar dersinde yapılandırmacı yaklaşıma dayalı öğretim uygulamalarının olumlu, bir kısmının ise olumsuz olarak gördükleri sonucuna ulaşılmıştır. Öğretmenlerin görsel sanatlar dersini yapılandırmacı yaklaşıma dayalı ders programıyla işlerken karşılaşılan sorunlara vurgu yapılmıştır.

2006 yılında Serap Tütüncü’nün yaptığı “İlköğretim Görsel Sanatlar (Resim-İş) Eğitimi Dersi Çerçevesinde Çocuk Resminde Yaratıcılık Kavramının Algılanışına İlişkin Durum Çalışması” konulu araştırmanın temel amacı yaratıcılık kavramının önemsenmesi, çocukların yaratıcılık özelliklerinin geliştirilmesi için gerekenlerin yapılmasını vurgulamaktır. Araştırma “Tarama Modeli” kullanılarak evreni İzmir ili merkezinde bulunan 15 ilköğretim okulu seçilmiştir. Amaçlı örnekleme yoluyla, halen görev yapan 22 resim iş eğitimi öğretmenin algılarının saptanmasında, açık uçlu ve kapalı uçlu sorulardan hazırlanmış olan görüşme formundan yararlanılmış, veriler, katılımcı gözlem ve yarı-yapılandırılmış görüşme yöntemi ile kaydedilerek, değerlendirilip, nitel bir araştırma gerçekleştirilmiştir. Bu araştırma nitel araştırma yöntemine dayalı bir araştırmadır. Elde edilen verilerin analizinde nitel araştırma veri analiz yöntemlerinden içerik ve betimsel analiz yöntemleri kullanılmıştır. Elde edilen sonuçlar, içerik analizi doğrultusunda, kategorileştirilmiş ve analiz edilmiştir. Verilerin analizinde frekans (f) ve yüzde (%) dağılımları kullanılmıştır. Katılımcıların yaratıcı çocuğu; özgün(farklı),güçlü ifade unsurları kullanan, özgüveni gelişmiş ve zeki, meraklı, hayal gücü gelişmiş, problem çözebilen, derste dikkatli, yaptığı etkinliklerden zevk alan çocuk, olarak algıladıkları sonucuna ulaşılmıştır. Çocukta yaratıcılık kavramını etkileyen etkenlerin basında eğitim, sonrasında çevre ve aile faktörünün çok önemli olduğu sonucu ortaya konulmuştur.

Şekil

Tablo 1: Deney Ve Kontrol Grubuna Uygulanan Değerlendirme Kriteri
Tablo 2: Grupların 1.Kriterden Aldığı Puanlara Göre Frekans Ve Yüzde Dağılımları
Tablo 3: Grupların 2.Kriterden Aldığı Puanlara Göre Frekans Ve Yüzde Dağılımları                                   2.KRİTER BİÇİM ZENGİNLİĞİ  Alınan  Puan  Kontrol Grubu  (Sınıf Öğretmeni)  f(Frekans)                % (Yüzde)  Deney Grubu   (Branş Öğretmen
Tablo 4: Grupların 3.Kriterden Aldığı Puanlara Göre Frekans Ve Yüzde Dağılımları
+7

Referanslar

Benzer Belgeler

Araştırma sonucunda öğretmenlerin okuma amacıyla teknolojiyi kullanma sıklığı tercihlerine göre elektronik kitap algılarında bir farklılık olmadığı, bununla

Çalışmamıza katılan acil servislerin toplam alan ölçüleri, hasta sayıları, acil servisteki personel sayıları, acil servislerde çocuk ve erişkin acil

ÇalıĢmada elde edilen bulgular ıĢığında ilkokul düzeyinde öğrencilerin sahip oldukları matematiksel güçlüklerin, kavram yanılgılarının matematik

Bu çalışmanın amacı Ramor 500 Zırh Çeliği ile AISI 304 Paslanmaz Çeliğin Plazma Transfer Ark Kaynağı yöntemi ileilave tel kullanılmadan birleştirilebilirliği,

Sistem 256X256 boyutunda 20 imge için uygulanmıĢ ve LSB yöntemi ile gömülen verinin herhangi bir saldırı sırasında çözümünü zorlaĢtırmak için

Kabataş dağı itki fayı sistemi: Bu yapısal sistemin varlığı aşağıdaki verilere dayanmaktadır: (a) Bilezikçi çiftliği deresinde Paleozoik birimlerin ekay yapısı;

Brophy (1991)’e göre etkili sınıf yönetimi ilkelerinden bazıları şunlardır (Akt. Öğrenci büyük ölçüde anladığı ve kabul ettiği kurallara uymaya özen gösterir.

This facile yet effective method depends on raster scanning of silica microre- sonators, such as microdisks, to obtain wafer-scale arrays of STIMs, using a CO 2 laser engraver,