• Sonuç bulunamadı

POZİTİVİZME YÖNELTİLEN ELEŞTİRİLER

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "POZİTİVİZME YÖNELTİLEN ELEŞTİRİLER"

Copied!
1
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

DEUHYO ED 2011, 4 (1), 54

Dokuz Eylül Üniversitesi Hemşirelik Yüksekokulu Elektronik Dergisi http://www.deuhyoedergi.org 54

POZİTİVİZME YÖNELTİLEN ELEŞTİRİLER * Veysel Sönmez

Geliş tarihi: 01.01.2011 Kabul tarihi:01.01.2011

Toplumsal olguların kendi iç dinamikleri vardır. Onlar genellikle akıl yerine kolektif akıl dışılıklara bağımlıdırlar. Doğrudan deneyimsel irdelemeye indirgenemezler. Bunlar Pozitivizmin toplumsal hipotezlerinin 20. yüzyılda yeniden değerlendirilmesine yol açtı. Pozitivistler toplumsal bilim-lerde farklı yöntemlerin kullanılmasını engellediklerinden, onunla ilgili çok boyutlu düşünmeyi engellediler.

Pozitivizm, felsefe ile ilgisini yeniden tanımlama du-rumunda kaldı. Uğraşı alanını, bilimsel dilin tanım ve ana-lizine indirgedi. Felsefeyi düşünsel bir etkinlik olmaktan çok bir "dil analizi (çözümlemesi) olarak ele alındı. Bilim-lerin dilini çözümlemeye ve onların kavram yapısını araş-tırmaya öncelik verdiler. Bu felsefe anlayışına göre bilime dayanan bilgi doğru bilgidir. Bu bilginin doğru olup olma-dığını anlamak için de bilginin analizi gerekir. Bu amaçla bilimin kullandığı önermelerin kuruluşu ve yapısı ince-lenir. Buna "dil analizi"denir. Böyle düşünerek ve uygula-yarak felsefenin alanını daralttılar.

Bilime gereğinden çok değer verilmiş, insan etkinli-ğinin en yücesi gözüyle bakılmıştır. Oysa bilime farklı bir yaklaşım, onu kurulduğu tahtan kolaylıkla indirebilir. Bi-lime farklı bir yaklaşımdan yana olanlar, bilimin, örneğin birey ve toplumun sorunlarını çözümleyemediğini, yaşama bir takım kolaylıklar getirmesine karşın, insanlığın yıkımı-nı hazırlayan bir etkinliğe dönüştüğünü ileri sürer.

Pozitivistlerin "bazı şeyler henüz bilinmiyorsa, bunun nedeni bilimde yeterince ilerleme sağlanamamış olmasıdır; bilimin gelişimi tamamlanınca tüm sorular cevaplandırıla-bilir" anlayışı gerçeği yansıtmaz; çünkü bilim yapısı gereği ancak belli bir alanda, belirli koşullarda ve belli yöntem-lerle edinilmiş bilgileri kapsar. Evrende henüz bilinmeyen alanlar vardır ve bunlar sınırsızdır. Üstelik evren, saniyede üç yüz bin kilometre hızla büyümektedir.

Bilimlerin birbiri ile bağıntılı ya da ilişkili olduğu doğru olabilir. Ama bu, tüm bilimlerin tek bir bilime söz-gelimi fiziğe indirgenebileceği anlamına gelmez. Böyle bir anlayış doğal ve toplumsal gerçekliğin değişik boyutlarını ele almayı engelleyen bir tutum oluşturur. Gerçekliğin farklı boyutları, ancak değişik bilimlerin verileri ile anla-şılır duruma gelebilir.

Klasik bilim anlayışında en güvenilir yöntemin" doğru-lama yöntemi" olduğu kabul edilir. Çağdaş bilim anlayışın-da ise "yanlışlama yöntemi" nin doğrulama yönteminden daha güvenli olduğu savunulur. Bu bağlamda çağımız filo-zoflarından Kari Popper (1901-1994) "bilimsel bir kuram ya da yaşamın ölçütü, onu yanlışlanabilmesinde yatar" der. * Bu Yazı Prof.Dr. Veysel Sönmez’in 2008 Yılında Anı Yayıncılık tarafından basılan Bilim Felsefesi kitabından yazarın izni ile alınmıştır.

Örneğin suyun 100 C de kaynadığı söylenir ve bunun bir yasa olduğu iddia edilir. Bu iddianın doğru olup-olma-dığı "yanlışlama yöntemi" ile saptanabilir. Bunun için kapalı kaplarda've yüksek yerlerde su kaynatılır. Suyun kapalı kaplarda ve yüksek yerlerde 100 C derecede kayna-madığı görülünce yukarıdaki-yasa içeriği yanlışlanarak "su yalnız açık kaplarda ve deniz yüzeyinde ve 100 C derecede kaynar" sonucuna varılır ve yasaya ulaşılır.

Bilime "birikimsel bir süreç" gözüyle bakar. Oysa bazı bilim tarihçileri bilimin "birikimsel bir süreç izlemediği" ni ileri sürerler. Örneğin fizikçi Kuhn 'a göre bilimde devrim sözcüğü ile belirtilebilecek ani ya da sıçramak niteliksel değişmeler olmaktadır.

Bilim ona oluşmasına katkıda bulunan bilim adamları topluluğunun varlığını görmezlikten gelerek incelenemez; çünkü bilimi asıl yaratan bilim adamları topluluğudur. O halde öncelikle bu topluluğun iç yapısını, dünya görüş-lerini, içinde yaşadıkları toplum koşullarını, bilim-toplum ilişkilerini vb. incelemek gerekmektedir. Oysa pozitivizm bunları dikkate almamaktadır.

Bilimde tek bir yöntem söz konusu olamaz. Toplumsal Bilimlerde tek çalışma yöntemi yoktur. Üstelik toplumsal ilişkiler nesnelleştirilemez.

Bilimsel bilgi her seferinde "basitten karmaşığa doğru gitmez. Ayrıca bilimler birbirine indirgenemez. Hatta aynı bilim de bile bu söz konusu olamaz. Einstein'ın temel ilke-leri ve bunların anlamları, Newton'un kuralları ve anlamla-rı ile bire bir örtüşmez. Bu bilgiler basit değil, üstelik çok karmaşıktır.

Quantum fiziğinin ortaya çıkışı, pozitivist anlayışın te-mellerini yıkmıştır. O, her şeyin göreceli olduğunu göster-miştir. Bu durum tek bir doğru anlayışını sarsmıştır. Dünya ile dil ve bilim, kuramlar, kavramlar arasında bire bir ilişkinin kurulamadığı ortaya çıkmıştır. Diğer bir değişle dil gerçeğin resmi değildir. Pozitivistler, bilimin bilim için olduğunu savunurlar. Bu anlayış onun işleyişine de uymaz; çünkü elde edilen bilimsel bilgiler, yaşama geçirilip, insanlığın, doğanın yararına kullanılmalıdır. Bu ölçüt dikkate alınmayınca, bilim yüreği olmayan bir canavara dönüşebilir. Nitekim pek çok düşünür bilimin, insanlığın ve doğanın aleyhine kullanılmasını eleştirmişlerdir.

Referanslar

Benzer Belgeler

Göllerin, istek üzerine süresi uzatılacak şekilde, 15 yıllığına özel şirketlere kiralanacağı belirtiliyor.Burada "göl geliştirme" adı verilen faaliyet,

l~yların sakinleşmesine ramen yine de evden pek fazla çıkmak 1emiyorduk. 1974'de Rumlar tarafından esir alındık. Bütün köyde aşayanları camiye topladılar. Daha sonra

,ldy"ryon ordı, ırnığ rd.n ölcüm cihazlan uy.nş ü.rinc. saİıtrd fıatiycılcri

Bir tarafta siyasal iktidar gücünü ve meşruiyetini tüm kolluk kuvvetleriyle simgelerken, diğer taraftan toplumun daha çok özgürleşme talebiyle kamusal alanda var olma

Erzincan'ın İliç ilçesinin çöpler köyünde altın çıkarmaya hazırlanan çokuluslu şirketin, dönemin AKP'li milletvekillerini, yerel yöneticileri ve köylüleri gruplar

Öte yandan, hemen her konuda "bize benzeyeceksiniz" diyen AB'nin, kendi kentlerinde yüz vermedikleri imar yolsuzluklar ını bizle müzakere bile etmemesi; hemen tüm

do ğalgazlı, çift katlı ve özürlüler için otobüslerin kendi döneminde hizmet vermeye başladığını anlatan Sözen, Erdo ğan'ın "İstanbul'da CHP iktidardayken

Tabiatı ve Biyolojik Çeşitliliği Koruma Kanunu Tasarısının ekim ayının son haftasında meclis gündemine taşınması ile Kamu Yönetimi Temel Kanunu Tasar ısı olarak bilinen