• Sonuç bulunamadı

2. KURAMSAL ÇERÇEVE VE İLGİLİ ARAŞTIRMALAR

2.7. İlgili Araştırmalar

2.7.1. Yurtiçinde yapılan araştırmalar

Yurt içinde işbirlikli öğrenme yöntemi, şarkı ve oyunla öğrenme, öz-yeterlik, öz- düzenleme, üstbiliş ve motivasyon ile ilgili yapılan çalışmalar, bu başlık altında sunulmuştur. Yurt içinde yapılan ve araştırmacı tarafından ulaşılan çalışmalar, genel hatlarıyla özetlenmiş ve tablolaştırılmıştır.

Oyun ile İngilizce Öğretiminin Uygulanması ve Öğrenci Başarısına Etkisi başlıklı bir çalışmada ise İngilizcede “Simple Present Tense ile Present Continuous Tense’in öğretiminde geleneksel yöntem ile oyunlarla öğretimin öğrenci başarısı üzerindeki etkisini karşılaştırmak amaçlanmıştır. Bu çerçevede araştırmada ‘öntest-

97

sontest kontrol gruplu’ desen kullanılmıştır. Deneysel nitelikteki araştırma. Araştırma sonuçları ile oyunların İngilizce öğretiminde kullanılmasının, öğretmenler ve öğrenciler açısından çeşitli yararlar sağladığı görülmüştür. Buna göre oyunla İngilizce öğretiminin, öğrenciler için daha etkili ve başarılı bir öğrenme ortamı oluşturduğu ve bunun öğrenci başarısı açısından daha olumlu ve yararlı sonuçları beraberinde getirdiği belirlenmiştir (Gömleksiz, 2005).

Öz-düzenleme konusunda yapılan bir diğer araştırma incelendiğinde araştırmanın temel amacının, ilköğretim 8. sınıf öğrencilerinin öz-düzenleme stratejileri ve motivasyonel inançlarının matematik başarısını yordama gücünü incelemek olduğu görülmüştür. İlişkisel tarama modelinin uygulandığı araştırmada, öğrencilerin öz- düzenleme stratejileri ve motivasyonel inançları Üredi tarafından ilköğretim 8. Sınıf öğrencileri üzerinde dilsel eşdeğerlik, geçerlik ve güvenirlik çalışması yapılan “Öğrenmeye İlişkin Motivasyonel Stratejiler Ölçeği” aracılığıyla ölçülmüştür. Araştırma sonuçları, öz-düzenleme stratejileri ve motivasyonel inançların matematik başarısına ilişkin toplam varyansın %30’unu açıkladığını, en güçlü yordayıcı değişkenin bilişsel strateji kullanımı olduğunu göstermiştir. Ayrıca araştırma sonucunda öz- düzenleme stratejileri ve motivasyonel inançların matematik başarısını yordama gücünün erkek öğrencilerde kız öğrencilere göre daha yüksek olduğu gözlenmiştir (Üredi ve Üredi, 2005).

Yapılan bir başka araştırmada ise yabancı dil olarak İngilizce eğitimi alan öğrencilerin güdülenme düzeylerini ölçmek ve öğrenme süreci içerisinde güdülenmelerini olumlu ve olumsuz olarak etkileyen etmenleri araştırmak hedeflenmiştir. Betimsel nitelikli bu araştırmada tarama yöntemi kullanılmıştır. Marmara üniversitesi hazırlık sınıfı öğrencileri üzerinde yürütülen bu çalışma sonucunda elde edilen bulgular sonucunda öğrencilerin yüzde ellisinin derse başlamadan önce ve ders esnasındaki güdülenme düzeylerinde farklılık görüldüğü, bu farklılığın düşük düzeyden yüksek düzeye çıkma şeklinde olumlu yönde ya da yüksek düzeyden düşük düzeye inme şeklinde olumsuz yönde olabildiği anlaşılmıştır. Motivasyon düzeyleri sabit kalan öğrencilerin motivasyon düzeylerinde olumlu ya da olumsuz yönde değişme olmadığı; ders öncesi motivasyon düzeyi yüksek olan öğrencilerin dersi yüksek motivasyonla sürdürmekte ya da ders öncesi motivasyon

98

düzeyi düşük olan öğrencilerin dersi düşük motivasyonla sürdürmekte oldukları görülmüştür (Emeksiz, 2006).

İşbirlikli yöntem konusunda yapılan bir başka araştırmada ise işbirliğine dayalı öğrenmeyi merkeze alarak öğrenme-öğretme süreci açısından önemli olan öğrenme yaklaşımları, akademik başarı ve öğrenmenin kalıcılığı değişkenleri üzerindeki etkisini belirleme hedeflenmiştir. Kontrol gruplu öntest-sontest-tekrartest modeline göre gerçekleştirilen araştırma Sultanahmet Anadolu Teknik Lisesi Tesviye Bölümü “Cisimlerin Dayanımı” dersini alan üçüncü sınıf öğrencileri üzerinde yürütülmüştür. 15’er kişiden oluşan deney ve kontrol grupları ile gerçekleştirilen denel işlem sonucu işbirliğine dayalı öğrenmenin akademik başarı üzerindeki olumlu etkisi ortaya konmuştur. Bu durum işbirliğine dayalı öğretim tasarımlarının geleneksel tasarımlara karşı daha etkili olduğunu göstermiştir. Çalışma sonucunda işbirliğine dayalı öğrenmenin akademik başarı üzerindeki olumlu etkisi ispatlanmıştır (Çolak, 2006).

İşbirlikli öğrenmeye ilişkin yapılan diğer bir çalışmada da İşbirlikli öğrenmenin ilköğretim dördüncü sınıf öğrencilerinin fen ve teknoloji dersine ilişkin akademik başarılarına ve birlikte çalışma tutumlarına etkisi incelenmiştir. Bu bağlamda ilköğretim dördüncü sınıf Fen ve Teknoloji dersinin “Vücudumuz Bilmecesini Çözelim” ve “Maddeleri Tanıyalım” ünitelerinin öğretiminde işbirlikli öğrenmenin öğrencilerin akademik başarıları ve birlikte çalışmaya ilişkin tutumları üzerindeki etkilerini ortaya koymaktır. Araştırma verileri başarı testi ve birlikte çalışma tutum ölçeği aracılığı ile toplanmıştır. Veri toplama araçları deneysel işlemler öncesi öntest olarak, deneysel işlemler sonrası sontest olarak ve deneysel işlemlerin tamamlanmasından dört hafta sonra kalıcılık testi olarak uygulanmıştır. Yapılan analizler sonucunda işbirlikli öğrenme yönteminin öğrencilerin fen ve teknoloji dersine ilişkin akademik başarılarına ve öğrenilenlerin kalıcılığına olumlu etkilerinin olduğu görülmüştür. Birlikte çalışma tutum ölçeğinden elde edilen veriler analiz edildiğinde ise gruplar arasında Birlikte Çalışma Tutum Ölçeği puan ortalamaları açısından anlamlı bir fark bulunamamıştır (Yılmaz, 2007).

İlköğretim 4. sınıf İngilizce dersindeki şarkıların müzik öğretmeni destekli öğretiminin öğrencilerin İngilizce dersine ilişkin tutumları ve başarıları üzerine etkisi bu konu ile ilgili yapılan diğer bir araştırmadır. Araştırma, İlköğretim dördüncü sınıf (başlangıç düzeyi) İngilizce öğretiminde kullanılan şarkıların müzik derslerinde müzik

99

öğretmenleri tarafından kulaktan şarkı öğretim teknikleri kullanılarak öğretilmesinin, dili doğru telaffuz ederek konuşma, konuşulanı anlama ve kelime kazanımına anlamlı bir yararı olup olmadığının belirlenmesi amacıyla gerçekleştirilmiştir. Bu amaçla, araştırmada öntest-sontest kontrol gruplu deneysel bir desen kullanılmıştır ve sontestten bir buçuk ay sonra da kalıcılık testi uygulanmıştır. Buna göre, İlköğretim 4. sınıf İngilizce dersinde kullanılan şarkıların müzik öğretmenin desteği ile öğretilmesinin öğrencilerin başarı, başarının kalıcılığı ve İngilizce dersine yönelik tutumlarında, kullanılan yöntemlere göre daha etkili olduğu sonucu çıkmıştır (Şaktanlı, 2007).

Oyun-tabanlı öğrenme ortamlarının İlköğretim öğrencilerinin bilgisayar dersindeki başarıları ve öz-yeterlik algıları üzerine etkilerini inceleyen oyunla ilgili bir başka çalışmada ise eğitsel bilgisayar oyunlarının ilköğretim öğrencilerinin bilgisayar dersindeki başarıları ve bilgisayar öz-yeterlik algıları üzerine etkileri araştırılmıştır. Bu amaçla, ilköğretim yedinci sınıf bilgisayar dersi donanım konusunu kapsayan bir bilgisayar oyunu hazırlanarak eğitsel bilgisayar oyunu, 3-Boyutlu ve çok kullanıcılı sanal bir öğrenme ortamı olan Quest Atlantis altyapısı kullanılarak tasarlanmıştır. Yarı deneysel desenlerden kontrol gruplu öntest sontest deney modeline göre hazırlanan araştırmada, deney grubu öğrencileri iki hafta süresince oyunlarla öğrenirken; kontrol grubu öğrencileri aynı süre boyunca geleneksel anlatıma dayalı yöntemle öğrenme yapmışlardır. Araştırma sonucunda öğrencilerin uygulama öncesi ve sonrasındaki başarı testi sonuçlarına göre her iki grupta da istatistiksel olarak anlamlı bir artışın olduğu görülmüştür. Bununla birlikte, cinsiyetin öğrencilerin başarısını ve bilgisayar öz- yeterlik algısını değiştirmediği saptanmıştır. Oyun-tabanlı öğrenme ortamının öğrenciler tarafından sevildiği, kaygıları azalttığı, öğrenmeye yardımcı olduğu ve öğrenmeyi görsel olarak desteklediği ortaya çıkmıştır (Yağız, 2007).

İngilizce dersinde kelime oyunlarıyla kelime öğretiminin okuduğunu anlama düzeyleri üzerine etkisinin araştırılmasını amaçlayan bir diğer çalışmada Kontrol Gruplu öntest sontest deseni kullanılmıştır. Konya Bozkır Anadolu Lisesi 9. sınıf öğrencileriyle yürütülen çalışma deney grubu ve kontrol grubunda 15’er öğrenciden toplam 30 öğrenci ile çalışılmıştır. Araştırma sonunda deney ve kontrol grubu öğrencilerinin arasında kelime ve cümle bilgisi erişilerinde anlamlı bir farka rastlanmamıştır. Ancak kelime oyunlarıyla kelime öğretimi yapılan öğrencilerin cümle,

100

paragraf ve genel okuduğunu anlama düzeyi erişilerinin kontrol grubu öğrencilerine oranla daha yüksek olduğu görülmüştür (Atay, 2007).

Yabancı dil (İngilizce) öğretiminde ilköğretim birinci kademeye devam eden öğrencilere hedef sözcüklerin oyunla öğretimini amaçlayan bu çalışma çocuklara İngilizce öğretiminde hedef sözcükleri öğretirken oyun tekniğinin kullanılmasının etkililiğini araştırmak için planlanmıştır. Bu çalışmada, tek denekli araştırma modellerinden denekler arası yoklama evreli çoklu yoklama modeli kullanılarak yabancı dil öğretiminde hedef sözcükleri öğretirken oyun tekniğinin etkililiği araştırılmıştır. Bu çalışma sonucunda, oyunla sözcük öğretiminin İngilizce öğretiminde çocukların öğrenmesinde etkili olduğu anlaşılmaktadır. Aynı zamanda öğretim oturumlarından sonra yapılan genelleme oturumlarından alınan sonuçlarda, oyunla sözcük öğretiminin, çocukların, öğrendikleri hedef sözcükleri farklı oyunlarda kullanmalarında da olumlu etkisi olduğunu göstermektedir (Dursun, 2007).

İşbirliği ile ilgili yapılan bir çalışma da çoklu zekâ destekli işbirlikli öğrenme yönteminin ilköğretim dördüncü sınıf öğrencilerinin matematik dersindeki akademik başarılarına ve kalıcılığa etkisi olup olmadığını amaçlamıştır. İki deney ve iki kontrol grubunda bulunan toplam 150 öğrenci üzerinde yürütülen çalışmada deneysel desen kullanılmıştır. 16 haftalık bir süreci kapsayan çalışma sonucunda akademik başarı açısından, çoklu zekâ destekli işbirlikli öğrenme yönteminin, 2005-2006 matematik programında kullanılan etkinliklere göre daha etkili olduğu bulunmuştur. Ayrıca, çoklu zekâ destekli işbirlikli öğrenme yöntemine göre ders işleyen grubun bir önceki dönemden daha başarılı oldukları görülmüştür. Kalıcılık puanları açısından ise, işe koşulan yöntemler arasında istatistiksel olarak anlamlı bir farklılaşma olmadığı gözlenmiştir. Görüşme bulguları ise öğrencilerin ÇZK destekli işbirlikli öğrenme yönteminden daha fazla yararlandıklarını ve bu yöntemle ders işlemekten mutlu olduklarını göstermiştir (Karagöz ve Işık, 2007).

Yapılandırmacı öğrenme yaklaşımının sayıltılarına uygun denencel bir program tasarısı hazırlayarak uygulamasını gerçekleştirmek ve bu tasarıyı, geleneksel yaklaşıma göre öğrenenlerin üstbiliş farkındalıklarına katkıları açısından değerlendirmeyi amaçlayan bir başka araştırmada öntest sontest kontrol gruplu deneme modeli ile nitel veri birleşiminden oluşan karma araştırma modeli kullanılmıştır. Araştırmada elde edilen sonuçlar yapılandırmacı program tasarısına yönelik uygulamaların; öğrenenlerin

101

üstbiliş farkındalıklarını geliştirmede geleneksel yaklaşıma göre daha etkili olduğunu göstermiştir (Yurdakul ve Demirel, 2007).

Araştırma kapsamında incelenen motivasyonel boyuta ilişkin yurt içinde yapılan ortaöğretimde İngilizce derslerinde öğrenci başarısında motivasyonun rolü başlıklı araştırmada veri toplama yöntemi olarak anket metodu kullanılmıştır. Katılımcıların motivasyon düzeyleri, hangi motivasyon tipine sahip oldukları ve yeterince motive olamamalarının olası sebepleri beşli derecelendirme sorularıyla belirlenmeye çalışılmıştır. Araştırma sonucunda öğrencilerin motivasyon düzeylerinin iyi olduğu ve 18 okulun 14 tanesinde motivasyonla başarı arasında orta ve üst seviyede pozitif bir korelasyon olduğu görülmüştür. Motivasyon düzeyinin okul türü ve cinsiyete göre farklılık gösterdiği anlaşılmıştır. En çok sorun yaşanan etkenin fiziki olanaklar olduğu ve öğrencilerin araçsal motivasyonu benimsedikleri de çalışmanın diğer önemli sonuçlarındandır (Yılmaz, 2007).

Bu konuyla ilgili bir çalışmada da üstbiliş stratejileri öğretiminin ilköğretim besinci sınıf öğrencilerinin matematiksel muhakeme becerilerine etkisi incelenmiştir. Çalışmanın amacı, İlköğretim 5. sınıf matematik dersi problem çözme sürecinde kullanılan üstbiliş stratejilerinin, öğrencilerin matematiksel muhakeme becerilerine etkisini belirlemektir. Araştırma, 2006-2007 öğretim yılının ikinci yarıyılında Emin Sağlamer İlköğretim Okulunda öğrenim görmekte olan toplam 66 öğrencinin yer aldığı, birbirine denk iki sınıf üzerinde yürütülmüştür. Bu sınıflar; matematik dersi problem çözme sürecinde üstbiliş stratejilerinin uygulandığı deney grubu ve matematik dersi problem çözme sürecinde var olan sürecin devam ettirildiği kontrol grubu olarak atanmıştır. Araştırmanın sonunda, deney grubunda yer alan öğrencilerle gerçekleştirilen üstbilişe dayalı öğretimin, kontrol grubunda sürdürülen öğretime göre; uygun muhakemeyi belirleme ve kullanma; matematiksel bilgileri ve örüntüleri tanıma ve kullanma; tahmin etme; çözüme ilişkin mantıklı tartışmalar geliştirme; genelleme yapma; rutin olmayan problemleri çözme; matematiksel muhakeme becerilerini geliştirmede daha etkili olduğu sonucuna ulaşılmıştır (Pilten, 2008).

Bu konuda yapılan başka bir çalışmada yabancı dil hazırlık eğitimi alan ve almayan Anadolu Lisesi öğrencilerinin yabancı dil öz-yeterlik algılarının ve İngilizce dersine yönelik tutumlarının incelenmesini amaçlamıştır. Hazırlık eğitimi alan ve almayan öğrencilerin İngilizce öz-yeterlik algıları ve İngilizceye yönelik tutumları

102

arasında fark olup olmadığını ve grupların kendi içinde öz-yeterlik algıları ve tutumları arasındaki ilişkiyi ortaya çıkarmayı amaçlayan bu araştırmada ilişkisel tarama türünde, nicel bir yaklaşım kullanılmıştır. Araştırma sonuçları incelendiğinde öğretmenlerin öğrencilerin öz-yeterlik algısını güçlendirmek için, onların bireysel ihtiyaçlarına uygun öğretim yapması, farklı bireylere hitap edebilen çeşitli etkinliklere yer vermesi ve öğrencilerin başarılı deneyimler yaşamalarını sağlaması gerektiği anlaşılmaktadır. Çünkü başarılı deneyimlerin onların öz-yeterlik algılarını olumlu etkilediği görülmüştür. Ayrıca öğrencilerin derse yönelik tutumlarında da öğretmenin rolünün büyük olduğu ve öğretmene duyulan sevgi ya da nefretin derse de yansıtıldığı anlaşılmıştır. Bu sebeple de başarı üzerinde etkili olan bu iki kavramın geliştirilmesi öğrencileri başarıya götüreceğinden, onların derse yönelik olumlu tutum ve yüksek öz-yeterlik algısının geliştirmesinin gerekli olduğu sonucu elde edilmiştir (Hancı, 2008).

Öz-yeterlikle ilgili yapılan bir başka araştırmada da yabancı dil öğretmen adaylarının bilgi ve bilgisayar okuryazarlığı öz-yeterliklerini belirlemek amaçlanmıştır. Çalışma kapsamında, bilgi ve bilgisayar okuryazarlığı öz- yeterlikleri arasındaki ilişki ile öğretmen adaylarının bilgi ve bilgisayar okuryazarlığı öz-yeterliklerinin sınıf ve cinsiyetlerine göre değişip değişmediğine bakılmıştır. Çalışma betimsel nitelikte olup çalışmada yüzde, Mann Whitney U testi ve korelasyon istatistikleri kullanılmıştır. Öğretmen adaylarının bilgi ve bilgisayar okuryazarlık öz-yeterlikleri arasında pozitif bir ilişki bulunduğu araştırma sonuçları arasındadır. Ayrıca öğretmen adaylarının bilgi okuryazarlık öz-yeterliklerinin sınıf ve cinsiyete göre farklılık gösterip göstermediği incelendiğinde, adayların bilgi okuryazarlık öz-yeterlik puanları arasında sınıflarına ve cinsiyetlerine göre anlamlı bir farklılık bulunmadığı görülmüştür. Ayrıca, öğretmen adaylarının bilgisayar okuryazarlık öz-yeterlik puanları arasında sınıflarına göre anlamlı bir farklılık bulunmazken, cinsiyetlerine göre ise erkekler lehine anlamlı bir farklılık bulunduğu anşlaşılmıştır (Korkut ve Akkoyunlu, 2008).

Öz-düzenleme konusunda yapılan bir başka araştırmanın amacı ise yabancı dilde bilgilendirici yazma alanında kullanılan öz- düzenleme süreç ve stratejilerinin neler olduğunu saptamak, yapının öğeleri olan motivasyon ve alana özgü üst biliş ve bilişsel strateji kullanımı arasındaki ilişkileri incelemek, söz konusu stratejilerin kullanım düzeyi ile yazma başarısı arasındaki ilişkileri ortaya koyabilmek ve bu yolla stratejik öğrenme hakkında daha kapsamlı bir anlayış geliştirebilmek olarak belirlenmiştir.

103

Araştırmada nitel ve nicel araştırma yöntemleri bir arada kullanılmıştır. Bulgular, öz düzenlemeyi meydana getiren boyutlar arası dinamik ilişkiler bulunduğuna, bu boyutların birbirini destekleyen bir sistem olarak işlev gördüklerine ve başarılı öğrencilerin öz-düzenleyici öğrenme ile ilişkilendirilen özelliklere sahip olduklarına işaret etmiştir. Derste yüksek performans sergileyen öğrencilerinin yapıcı motivasyon inançlarına sahip oldukları, motivasyon süreçlerini düzenleyebilmede bazı önlemler aldıklarını, bilişsel ve ortamda var olan kaynakları etkili olarak yönetebildikleri saptanmıştır. Özetle bulgular, motivasyon inançları ile bilişsel ve motivasyon süreçlerinin yönetimi açısından değerlendirildiğinde, öz-düzenleme yapısının yabancı dilde bilgilendirici yazma alanında başarıyı açıklamada umut vadeden bir değişken olduğu sonucuna varılmıştır (Özbay, 2008).

Bu konuyla ilgili olarak yapılan bir diğer araştırmada da yabancı dil olarak İngilizce öğrenen Türk üniversite öğrencilerinin kendi İngilizce öğrenimlerini düzenlemeleri hususunda ne derece yeterli hissettiklerini ve İngilizce öğrenme süreçlerine yönelik kendilerine ne derece sorumluluk atfettiklerini ve bu iki kavramın birbiriyle nasıl bağlantılı olduğunu inceleme amaçlanmaktadır. Veriler, anketler ve mülakatlar aracılığıyla toplanmış olup, nicel ve nitel veri analizleri yapılmıştır. Nicel veri analiz sonuçları, yabancı dil olarak İngilizce öğrenen Türk üniversite öğrencilerinin, İngilizce öğrenimlerini düzenlemede kısmen öz-yeterli hissettiklerini ve İngilizce öğrenme süreçlerine yönelik kendi sorumluluklarını öğretmenlerinden birazcık daha fazla olarak algıladıklarını göstermiştir. Ayrıca, bu iki kavram arasında pozitif korelasyon olduğu belirlenmiştir. Nitel veri analiz sonuçları, bu çalışmaya, öz-yeterlik dışında motivasyon ve ilgi gibi diğer kavramların da öğrencilerin sorumluluk algılarıyla ilişkili olabileceğini göstererek katkıda bulunmuştur (Özkasap, 2009).

Araştırma kapsamında üzerinde durulan diğer bir konu olan öz-düzenleme ile ilgili yapılan çalışmalardan biri de İlköğretim 5.sınıf matematik dersi değerlendirme sürecinde ürün dosyası kullanımının öğrencilerin öz-düzenleme becerileri, bilişsel strateji kullanımları ve görüşleri üzerindeki etkisini incelemeyi amaçlamıştır. Bu amaçla çalışmada, öntest sontest kontrol gruplu model kullanılmıştır. Bu bağlamda, araştırma sonuçları ile öğrencilerin süreç içerisinde yansıtmalarda bulunup araştırmacı ile görüşmeler yapması öğrencilerin öğrendiklerini içselleştirmelerine yardım ettiği ve bu

104

yansıtmaların öğrencilere, öğrendiklerini düzenlemelerini sağlayacak içsel ve organize etme becerilerini kazandırdığı düşüncesi elde edilmiştir (Karakuş, 2009).

Oyunlarla yapılan diğer bir çalışmada ise eğitsel bilgisayar oyunlarının eğlendirici ve motive edici özelliklerinin akademik başarıya ve motivasyona etkisi belirlenmeye çalışılmıştır. Bu çalışmada nitel ve nicel araştırma yöntemleri bir arada kullanılmıştır. Örneklemin belirlenmesinde, amaçlı örnekleme yöntemlerinden kartopu örnekleme yöntemine başvurulmuştur. Tarama aşaması tamamlandıktan sonra, deneysel asamaya geçilmeden önce yazılımın hazırlanması konusunda profesyonel yardım alınmıştır. Katılımcılar, oyun oynarken olumlu duygular hissettiklerini belirtmişlerdir. Katılımcılar, oyunda belirlenen hedeflere çok kolay ulaşamamanın motivasyonlarını arttırabileceğini ifade etmişlerdir. Katılımcılar, bilgisayar oyunlarının düşük yaş grubunun eğitiminde daha uygun olduğunu düşünmektedirler. Özellikle bilgisayarın oyuncunun hareketlerine karşı geliştirdiği taktikler, yani yapay zekâsı, bilgisayar oyunlarının tercih edilmesinde önemli bir etken olarak gözükmektedir (Ural, 2009).

İşbirlikli öğrenme yönteminin akademik başarı ile tutuma etkisinin incelendiği bir diğer araştırmada işbirlikli yöntem ile geleneksel yöntemin ilköğretim 7. Sınıf öğrencilerinin “Basınç” ünitesindeki başarılarına ve öğrencilerin fen ve teknoloji dersine karşı tutumlarına etkisi karşılaştırılmıştır. Bu amaçla deneysel araştırma modelleri içerisinde en çok kullanılan öntest sontest kontrol grubu deseni esas alınmıştır. Akademik başarı testinden elde edilen verilerin değerlendirilmesi sonucunda işbirlikli öğrenme yönteminin uygulandığı gruptaki öğrencilerin başarısı ile geleneksel öğretim yöntemlerinin uygulandığı gruptaki öğrencilerin başarısı arasında işbirlikli öğrenme grubu lehine anlamlı bir fark belirlenmiştir. İşbirlikli öğrenme yönteminin, öğrencilerin Fen ve Teknoloji dersine karşı tutumlarını geliştirmede de geleneksel yönteme göre daha etkili ve başarılı olduğu görülmüştür. İşbirlikli öğrenme yönteminin öğrencilerin başarılarını artırırken, onların fen konularına olan ilgilerini ve meraklarını da aynı oranda arttırdığı belirlenmiştir (Gök, Doğan, Doymuş ve Karaçöp, 2009).

Motivasyonla ilgili yapılan başka bir araştırma, karma öğrenme ortamında öz- düzenlemeye dayalı öğrenimin öğrencinin başarısı, güdülenmesi ve öğrenme stratejileri üzerindeki etkisini belirlemek amacıyla yapılmıştır. Araştırma 2*3’lük split-plot (karışık) desende yürütülmüştür. Araştırmanın bağımsız değişkeni, öz-düzenlemeye dayalı karma öğrenme ve geleneksel karma öğrenmedir. Öz-düzenlemeye dayalı karma

105

öğrenme ortamında öğrenen öğrencilerinin akademik başarı ortalama puanlarının daha yüksek çıktığı görülmüştür. Bu sonuç, öz-düzenlemeye dayalı karma öğrenmenin, öğrencilerin akademik başarısını artırmada önemli bir etkisi olduğunu göstermektedir (Cabı, 2009).

İşbirlikli öğrenme yöntemi ile öğrencilerin eleştirel becerilerinin geliştirilmesini amaçlayan bir çalışmada, araştırmacı tarafından işbirlikli yöntemin dâhil edildiği ders planları oluşturularak öğretim sürecinde eleştirel becerilerin işbirlikli uygulamalarla geliştirilmesi takip edilmiştir. Araştırma Mersin’deki Toros Kolejinde 16 tane 7. Sınıf öğrencisi üzerine uygulanmıştır. Hem nitel hem de nicel yöntemle gerçekleştirilen araştırmada durum çalışması deseni kullanılmıştır. Araştırmanın sonucunda işbirlikli yöntemle ders işleyen öğrencilerin bağımsız düşünme, kelime ve kelime gruplarının anlamını tanımlama ve analiz etme, eleştirel okuma ve dinleme gibi eleştirel düşünme becerilerinin geliştiğine rastlanmıştır (Uğurlu, 2010).

İşbirlikli öğrenme tekniklerinden en yaygın olarak kullanılan birleştirme 2