• Sonuç bulunamadı

2. KURAMSAL ÇERÇEVE VE İLGİLİ ARAŞTIRMALAR

2.6. Motivasyon

Motivasyon bireyin öğrenme aktivitelerini yapma isteğini ve çabasını arttıran, bu istek ve çabanın devam etmesini sağlayan ve öğrenme-öğretme sürecini oldukça kolay, keyifli ve verimli hale getiren bir kavramdır (Ur, 1996, s. 274). Motivasyon bireyi özel bir davranışı yapmaya yönlendiren içsel bir dürtü, güç, duygu veya istek (Brown, 1994a) şeklinde de tanımlanmıştır. Motivasyon birçok tanıma ve açıklamaya sahip karmaşık bir yapı olarak bilinmektedir. Davranışçı kurama göre ödül, bilişsel kurama göre içsel dürtü veya ihtiyaç olarak açıklanan motivasyon kavramı en genel anlamda bireyin belirlediği hedefe ulaşmak için tercihler yaptığı ve bu hedeflere ulaşmak için çaba harcadığı boyut şeklinde açıklanabilir (Brown, 1994b, s. 34-35). Yapılan tanımlardan motivasyonun hedeflenen davranışın başlamasını sağlayan, yönüne karar veren, şiddetini belirleyen ve devamını sağlayan kompleks bir kavram olduğu anlaşılmaktadır.

Motivasyon eğitim-öğretim sürecinin ayrı ve önemli bir parçasıdır. Çünkü eğitim sisteminde motivasyon öğrenme düzeyine etki ettiği gibi öğrencinin ne öğrendiğini yansıtan davranışlar sergilemesine de yardımcı olmaktadır. Motivasyon öğrencilerin öğrenme sürecine aktif şekilde katılımını sağlamaktadır. Öğrencilerin ilgi ve merakı öğrenilen konuya olan isteği arttırır, öğrenme sürecine odaklanmayı sağlar ve keyifli öğrenme yaşantıları kazandırır (Ertan, 2008; Akt. Aydın ve Coşkun, 2011, s. 121). Derse motive olmak öğrenme yaşantılarını kolayca edinmeyi sağlarken diğer

92

taraftan derse motive olmayan öğrencilerin durumu da vardır. Pintrich ve Schunk (1996) bu şekilde motivasyon eksikliği olan öğrencilerin okula düzenli gelme ve dersi dikkatli dinleme alışkanlığına sahip olmadıklarını ve kendilerine verilen ödevleri ve görevleri tamamlama konusunda da isteksiz davrandıklarını belirtmişlerdir (Akt. Aydın ve Coşkun, 2011, s. 121).

Motivasyonun gücü ve başarı arasındaki ilişkinin, eğitim sisteminde önemli olduğu gayet açıktır. Motive ediciliği düşük olan bir durumun, yüksek başarı ile sonuçlanması çok zor bir ihtimaldir. Her birey, kendini mutlu eden ve huzur veren durumları arama, rahatsız edici ve can sıkıcı durumlardan ise kaçınma eğilimi gösterir. Bu arama ve kaçınma eğilimleri, güdülerin yapısında mevcuttur. İnsan vücudunda hangi yöne eğilim daha ağır basarsa, bireyde ona yönelik güdüler ortaya çıkar. Buna göre, başarıya ilişkin güdü, başarılı olma ya da başarısızlıktan kaçınma şeklinde ortaya çıkar (Soyer, Can, Güven, Hergüner, Bayanslduz ve Tetik, 2010, s. 227).

Öğrenme davranış değişikliği olarak açıklandığında, davranış değişikliği için de motivasyonun gerekli olduğu söylenebilir (Sevinç, Özmen ve Yiğit, 2011, s. 218). Bir başka ifade ile başarılı olma iyi motive olma sonucu gerçekleşmektedir (Yule, 1996). Ayrıca iyi, verimli ve etkili bir öğrenme ortamının oluşturulması ve derse ilginin arttırılması için de öğrencilerin motive edilmeleri gerekir (Lewis, 2002). Yani öğrenme ortamındaki başarının nedeni öğrencinin sadece bilişsel becerilerine bağlı olmayıp motivasyon faktörüyle de ilgilidir (Kubanyiova, 2006, s. 3). Eğitim ortamlarında başarının yalnızca bilişsel becerilere ağırlık verilmesiyle elde edilmediği ve motivasyon gibi duyuşsal becerilerin de önemli bir etken olduğu yapılan birçok araştırma sonucunda anlaşılmaktadır.

Motivasyon bireyin ihtiyaçlarını karşılaması için ortam oluşturarak, etkileyerek ve isteklendirerek onu harekete geçirme sürecidir. Bir başka tanımda da motivasyon; iş ortamına uygun davranışların ortaya çıkması için bireyin uyarılması, yönlendirilmesi ve bu davranışların sürdürülmesini etkileyen itici güç şeklinde tanımlanmaktadır. Başka bir ifadeyle, motivasyon; insan davranışlarının istenilen doğrultuda yönlendirilmesi şeklinde tanımlanabilir (Kavrakoğlu, 1993; Akt. Soyer ve diğerleri, 2010, s. 228). Öğrenmeyi ve başarıyı etkileyen en önemli faktörlerden biri olan motivasyon (Yılmaz ve Çavaş, 2007, s.432) içsel motivasyon ve dışsal motivasyon olarak iki boyutta incelenmektedir (Brown, 1994b, s. 38; Palmer, 2005, s. 1857):

93

2.6.1. İçsel motivasyon (Intrinsic Motivation)

Kişinin kendi kendisini motive etmesidir. İçsel olarak motive olmuş bireyler bir şeyleri kendilerini memnun etmek için gerçekleştirirler. Bu insanlar başarılı olmak için kendilerini yönetebilme özelliğine sahiptirler. İçsel olarak motive olmuş insanlar özgüven açısından yeterlidirler. Bu duyulan özgüven, onları en iyisini ortaya koymaya motive eder. Çevrelerinde bulunan kişiler onlar için önemli değildir. Yaptıkları işleri kendilerini mutlu etmek için yaparlar (Brown, 1994b, s. 39).

İçsel olarak motive olmuş bir birey düşüncesini eyleme dönüştürür, hedeflerini belirler ve onlara ulaşmak için harekete geçer. Bu hedeflere ulaşabilmek için kendine inanma; gizli yetenekleri keşfetme; yaşama dört elle sarılma; gelişme ve değişmeye açık olma; sağlık için yararlı alışkanlıklar edinme ve enerjiyi arttırma; etkili bir kişilik geliştirme; başarılı ilişkiler kurmanın yollarını arama; endişe, şüphe ve korkuyu yenebilme; gerginliğin üstesinden gelebilme; başarısızlığı yenebilme; zamanı daha akıllıca kullanabilme ve bilinmeyeni araştırma gibi eylemlerde bulunmaktadır (Soyer ve diğerleri, 2010, s. 228).

Eğitim öğretim sürecindeki öğrenciler, bir etkinliğe katıldıklarında ihtiyaçlarını karşılayacaklarını bilerek katılım gösterirlerse, öğrenme etkinliğine yönelik olarak içten motive olmuş olurlar. İçsel motivasyon sahibi öğrenciler ise kendilerine doğrudan yararlı olacak şekilde katılıma önem verirler. Ayrıca içsel motivasyon, merak, öğrenme ihtiyacı, istek ve yarışma duygularını da beraberinde getirerek öğrencinin içinde yer aldığı süreçte başarılı adımlar atmasına birinci derecede katkı sağlar.

2.6.2. Dışsal motivasyon (Extrinsic Motivation)

Bir davranışı dışarıdan gelen faktörlerden etkilenerek sergilemek anlamına gelen dışsal motivasyonda (Ur, 1996, s. 274) diğer insanlar aracılığıyla gelen negatif ve pozitif etkilerde bulunabilen, davranışın tekrarlanma olasılığını arttırıp azaltabilen maddi, manevi değerler taşıyan güçlendirme veya pekiştirme söz konusudur. Dışsal ödüller maddi materyaller (kupa, para, madalya vb.) veya manevi kaynaklar (takdir edilme, övülme vb.) olabilir (Konter, 1995; Akt. Soyer ve diğerleri, 2010, s. 228). Dışsal motivasyon öğrencinin kendisi ile direkt ilgili olduğu bir durum değildir. Dış çevrede oluşan durumların öğrenci üzerinde oluşturduğu olumlu ya da olumsuz etkilerdir. Dışsal motivasyon denince önce akla öğretmen, aile, müdür, arkadaş gibi

94

unsurlar gelmektedir. Öğretmen öğrenciyi övmek ya da cezalandırmak suretiyle ona istediğini yaptırabilir. Övgü ile öğrenci öğretmene, sınava veya ödeve hatta kendisine daha olumlu yaklaşacaktır. Övgü öğrenciye neyin doğru olduğu hakkında bilgi verecektir. Ceza ise onun haksız oluğunu bildirir ve olumlu hislerin oluşmasına hiçbir katkısı sağlamaz. Yerinde ödül öğrenciye güven kazandırır ve onun daha başarılı olmasını sağlar. Ceza ise olumlu davranışların gelişmesini sağlamaz. Sadece olumsuz davranışların yapılma olasılığını azaltır. Kısacası, öğrenme etkinliği ile doğrudan ilişkisi olmadan ödüllerle olumlu pekiştireçlerin kullanıldığı yaşantılar ile öğrenciler dışsal motivasyon ile katılım göstermiş olurlar. Benzer şekilde, verilen görevi yapmama davranışı sonucu öğrenciye verilen cezalar, görevini yapması için ona dıştan verilmiş motivasyonu içermektedir.

Motivasyonla ilgili çalışmalar yapan araştırmacılar, öğrencilerin bir konu hakkında tamamıyla kararlı olmama durumlarının motivasyon açısından problemler oluşturabildiğini belirtmektedirler. Öğrencilerin öz-benlik algıları, onların bilimsel konu ve kavramları fazla önemsememelerine ve bu hedefi gerçekleştirme sırasında da fazla beklentiye girmeden başarısızlık olasılığını düşünmelerine sebep olmaktadır. Bilimsel konu ve kavramları anlamak için büyük çaba sarf etmeden, kolay yoldan sadece ezberlemeyi tercih eden öğrenciler en başından başarısız olabilme olasılığını yaratmış oluyorlar. Dolayısıyla bu konuda çalışmalar yapan araştırmacılar, beklenen öğrenme sonuçları ve öğrenme stratejilerinin özellikleriyle ilgili öğrencilerin düşünce ve inançlarının onların bilimsel konu ve kavramaları anlamalarına ilişkin kararlarını etkilediğini savunmaktadırlar (Barlia, 1999, s. 11).

Bir eyleme başlama veya eylemi gerçekleştirmede son derece önemli olan motivasyon kavramı yabancı dil öğrenmede büyük bir yere sahiptir (Rahman, Jumani ve Basit, 2010, s. 206). Frith (Akt.Rahman ve diğerleri, 2010, s. 207) motivasyonun merak, öz-yeterlik, davranış, ihtiyaç, yeterlik ve dışsal motive ediciler şeklindeki öğelerden oluştuğunu belirtmiştir. Eğitimde başarı denildiğinde genellikle, okulda okutulan derslerde geliştirilen ve öğretmenlerce takdir edilen notlarla, test puanlarıyla ya da her ikisi ile belirlenen beceriler veya kazanılan bilgilerin ifadesi olan “Akademik Başarı” kastedilmektedir. Başarıyı hisseden ve yakalayan bireyler daha çok çalışmaya ve yoğunlaşmaya motive olmaktadır. Bireylerin bilişsel kapasitelerini kullanmada ve geliştirmede isteksiz olmaları başarıyı etkiler. Başarı konusunda özgüveni düşük olanlar

95

veya özgüveni olmayanlar, yetenekleri olmasına rağmen başarısız olurlar. Zorluklara karşı koyma, sabır gösterme, yaptığı işten keyif alma motivasyonun göstergelerindendir ve bu faktörler uyumlu akademik davranışlar olarak söylenebilir. Bu faktörlerin tam tersi ise uyumsuz akademik davranışlar olarak kabul edilir (Akandere, Özyalvaç ve Duman, 2010, s. 3).

Başarma konusunda, bazı bireylerin başarıyla ilgili etkinliklerden başarılı olmalarından ziyade bu durumdan çok fazla memnuniyet duymalarıdır. Fakat başarı kavramının bireyden bireye değiştiğini de belirtmek gerekir. Diğer bir ifadeyle, her birey kendi başarı davranışını belirlemekle sorumludur. Bu nedenle de, performansa bağlı davranış sonucu bireyin çaba ve becerisi olarak değerlendirilirse, bu durum başarı olarak kabul edilebilir. Diğer taraftan performansa bağlı sonuç bireyin yeteneksizliğine veya düşük çaba göstermesine dayandırılırsa bu duruma da başarısızlık denilir. Dolayısıyla biri için başarı başka biri için başarısızlık olarak sayılabilir. Başarma ihtiyacı yüksek olan bireyler, görevlerinde çok motive olurlar ve herkesten daha iyi yapma gayreti gösterirler. Yapılan testlerde yüksek başarı gereksinmesi gösteren kişiler, düşük başarı gereksinmesi gösteren kişilere göre daha yüksek başarıya ulaşır. Araştırmacılar bireyin yetiştirilme şeklinin de bu noktada önemli olduğuna değinmişlerdir. Devamlı söyleneni yapması ve kabul etmesi beklenen, kendi başına hiçbir konuda karar verme yetkisi bulunmayan çocuklarda başarma gereksinmesi daha düşüktür. Psikologlara göre erken yaşlarda çocukların edindiği yaşam deneyimleri onların başarılı bir insan olmasını etkilemektedir (Cüceloğlu, 1998; Akt. Aktaş, Çobanoğlu ve Yazıcılar, 2006, s. 56).

Bireylerin bir etkinliği gerçekleştirip gerçekleştirmemelerini, etkinliği sürdürüp sürdürmemelerini ve o etkinliği yaparken ne kadar yoğunlaşmaları gerektiğini motivasyon kavramı belirlemektedir (Hoang, 2007, s. 477). Öğrenmeye yönelik motivasyon eğitsel araştırma alanında olumlu öğrenme sonuçları verdiğinden dolayı gittikçe artan ilgi ve dikkat gören bir kavram olmuştur. Bu bağlamda yapılan araştırmalar öğrencilerin bilişsel sürecinin motivasyonel faktörlerden ayrı düşünülemeyeceğini belirterek öğretim sürecinin de motivasyon faktörünü içermesi gerektiğinin altını çizmiştir (Güvercin, Tekkaya ve Sungur, 2010, s. 233; Pintrich, 2003, s. 667).

96

Motivasyon direkt olarak yapılan davranışın kaynağı ile ilgilenmektedir. Birey tarafından gerçekleştirilecek davranışların nasıl yönlendirilebileceği veya bireyin o davranışlara dikkatinin nasıl arttırılabileceği motivasyon kavramının kapsamında yer almaktadır. Motivasyon çok değişik şekillerde yaşamın her alanında bulunmakta ve hemen herkes tarafından uygulanmaktadır. Ailede anne ve baba, sınıfını geçmesi durumunda çocuğuna herhangi bir hediye alacağını belirterek okula giden çocuğunun davranışlarını belli hedeflere yönlendirmeye çalışmaktadırlar. Diğer taraftan devletler kendi vatandaşlarını, ülkenin uygarlık düzeyine ulaşması amacıyla çok çalışmaya özendirmeleri de aynı şekilde belirli hedeflere yönlendirme yapılması anlamına gelmektedir. Kısaca bireylerin davranışlarına yön vermede başvurulacak en güçlü yöntem motivasyon olarak görülmektedir. Motivasyonu yüksek öğrenci ile düşük motivasyon sahibi öğrenci davranışları arasında önemli farklar vardır. Motive olmuş davranışların yönü bellidir ve büyük bir enerji ve istekle yapılır. Davranışlar yapılırken kararlılık, devamlılık ve ısrar vardır. Ayrıca ilgi duyma ve dikkat etmede süreklilik; davranışın yapılması için çaba göstermeye ve gerekli zaman harcamaya isteklilik; konu üzerinde odaklaşma, kendini verme ve güçlüklerle karşılaştığında istenilen davranışı yapmaktan vazgeçmeme, sonuca gitmede ısrarlı olma ve kararlılık gibi olumlu davranışlar mevcuttur (Keskin, 2012, s. 2).