• Sonuç bulunamadı

2.7 İlgili Literatür Araştırmaları

2.7.1 Yurt İçinde Yapılan Araştırmalar

Demir (2019)’in teknoloji ve sanat ilişkisinin incelendiği “Teknolojinin Resim Sanatına Getirdiği Yenilikler Bağlamında Dijital Resim” adlı yüksek lisans tezinde teknolojik gelişmelerin sanatsal üretime olan katkıları ele alınmıştır. Günümüz teknolojisinin hayatımızı her alanda etkilediği gibi plastik sanatlarda da resim üretim oluşturma aşamasında bilgisayar merkezli olarak bizi tahmin edilenin ötesinde yönlendirdiği sanatsal çalışmaların tasarımında elle yapılması gereken eskizlerin,

34

bilgisayardaki ilgili programları kullanarak ve manipüle ederek yüzlerce değişik alternatiflerden özgün tasarımlara ulaşılabildiği sonucu ele alınmış bu kapsamda örnek uygulamalar üretilmiştir. Ayrıca dijital imkân ve bağlamlarla yeniden üretilmiş ürünlerin resim estetiğinde yeniden değerlendirilme süreci başlattığı, bu yeni durumun resim estetiği üzerindeki etkisinin devam edeceği sonucunu ortaya koymuştur.

Erdoğan (2018)’ın “Bir Resimsel Alıntılama Şekli Olarak Sanat Eğitiminde Kendine Mâl Etme (Apropration)” yüksek lisans teziyle sanat eğitimi veren üniversitelerin Resim-İş Eğitimi Anabilim Dalları kapsamında ele alınmış, resim atölye derslerinde bu kavramın varlığıyla ilgili olarak akademisyen görüşlerine başvurulmuştur. Elde edilen bulgular sonucunda akademisyenler resim atölye derslerinde bu tarz çalışmaların yapıldığını ancak ağırlıklı olarak reprodüksiyon ve espri kopyaların uygulandığını ifade etmişlerdir. Örnek alıntılamalarla ortaya konan çalışmada kendine mâl etmenin resimsel bir alıntılama şekli olarak sanat eğitiminde yer aldığı ve öğrencilerin her açıdan gelişiminde etkili olduğu sonucuna ulaşılmıştır.

Yanık (2015)’ın yapmış olduğu “Türkiye’de Sanat Eğitimi Lisans Programlarında Sanat Eserlerinden Kopya Uygulamalarına Yönelik Öğretim Elemanları Görüşleri” adlı yüksek lisans tezinde Yükseköğretim kademesinde resim ana sanat atölye derslerine giren öğretim elemanlarının kopya yöntemine ilişkin görüşleri ele alınmış ve araştırmaya katılan çeşitli üniversitelerin öğretim elemanlarından alınan görüşler doğrultusunda günümüzde kopya yönteminin önemini koruduğu ve sanat eğitiminde halen tartışılan bir konu olduğu sonucuna varılmıştır.

Şahin (2015)’in “6. Sınıf Görsel Sanatlar Eğitimi Dersinde Kopya Yönteminin Uygulanmasının Öğrencilerin Resim Becerisine Etkisi” adlı yüksek lisans tezinde ortaöğretim 6. sınıfında okuyan 12 yaşındaki öğrencilerin yaptıkları kopya resimlerin resim eğitimlerine katkısı incelenmiştir. Yapılan değerlendirmeler sonucunda öğrencilerin kazanım ve sınırlılıkları hakkında bilgi sahibi olunurken, öğrencilerin yaşlarıyla, sanatsal gelişim basamakları arasındaki uygunluğu saptamak amacı da güdülmüştür. Bu araştırmayla ilgili şu sonuca varılmıştır; bazı öğrencilerin sanatsal gelişim basamağına uygun olduğu görülürken, bazı öğrencilerin üst düzey bir durum sergiledikleri, kimilerinin ise bu basamağın çok altında olduğu tespit edilmiştir. Ayrıca kopya yönteminin öğrencilerin yaratıcılığına bir yandan katkı yaparken bir yandan da onları sınırlandırdığı sonucuna ulaşılmıştır.

35

Girgin (2015)’in “Öğrencilerin Çağdaş Resim Sanatını Öğrenmelerinde Yeniden Üretilen Yapıtların Etkileri” konulu doktora tezi yeniden üretim konusunu ele alarak, eserlerin değişik amaçlar doğrultusunda farklı yöntem ve tekniklerin kullanılarak tekrar üretilmesi üzerinedir. Bu doğrultuda yeniden üretim; öykünme, alıntı, kolaj, taklit, aşırma gibi alt başlıkları altında ele alınarak incelenmiştir. Çalışma günümüz resim sanatında yeniden üretilen yapıt örneklerinin, öğrencilerin çağdaş sanatı öğrenmelerinde etkili olabileceği sonucuna varılmıştır.

Hamed Esmaili (2014)’nin “Görsel Sanatlar Eğitiminde "Kopya Yöntemi" ile "Bellek Eğitimi" Yönteminin Öğrenci Çalışmaları Üzerindeki Etkisine Yönelik Karşılaştırmalı Bir Değerlendirme” doktora çalışmasında, görsel sanatlar eğitiminde "kopya yöntemi" ile "bellek eğitimi" yönteminin öğrenci çalışmaları üzerindeki etkisine yönelik karşılaştırma yapılmıştır. Çalışmanın sonucunda “Renklerin tasarım ilkelerine uygunluğu”, “tekniğin kullanımı”, “tasarım ve kompozisyon”, “çalışmanın tamamlanması”, “yorumlama becerisi”, “eseri anlamlandırma ve duyarlılık” kriterleri açısından deney ve kontrol grubu olarak inceleme yapılmış, bunu sonucunda deney grubunun başarı durumu kontrol grubu başarı durumundan yüksek olduğu belirlenmiş kopya yöntemi ile bellek eğitimi yöntemi arasında bellek eğitimi açısından anlamlı bir fark olduğu saptanmıştır.

Avcı (2013)’nın yılında yapmış olduğu sanat eğitiminde günün koşullarına göre şekillenen gelişim ve değişimi ele aldığı “Dijital Sanat Bağlamında Teknolojilerin Güzel Sanatlar Eğitimine Entegrasyonu: Bir Eylem Araştırması” adlı doktora tezinde dijital sanat dersi aracılığıyla dijital teknolojilerin sanat eğitimine nasıl entegre olabileceğine cevap aramış, tek dönemlik bir derste haftalık üç ders saatinin yeterli olmadığı bu sebeple yoğun içeriğin sanat eğitiminde sorunlara yol açtığı sonucuna varılmıştır.

Kaymaz (2012) “Sanat Tarihinde Özgün Resim ve Reprodüksiyon İlişkisi” adlı yüksek lisans çalışmasında, reprodüksiyon kavramının sanat tarihi içerisindeki gelişimi ve özgün eserlerde reprodüksiyon kullanımını ele almış, bu anlamda Andy Warhol, Marcell Duchamp, Salvador Dali ve Francis Bacon gibi sanatçıların, sanat eserlerinden etkilenerek veya alıntı yaparak yüksek lisans eğitimi boyunca ürettiği resimlerini, özgün resim ve reprodüksiyon ilişkisi içerisinde değerlendirmiştir. Sonuç olarak araştırmacı kendi resimlerini özgün resim ve reprodüksiyon ilişkisi içerisinde örnek olarak ortaya

36

koymuş ve her bir reprodüksiyon imgeyi kendisine mal ederek, onu dönüştürme çabasının bir sonucu olduğunu ifade etmiştir.

Tekin (2011)’in yapmış olduğu “İlköğretim 2. Kademe (6. Sınıf) Görsel Sanatlar Dersinde Kopya Yönteminin Öğrencilerin Sanatsal Çalışmalarına Etkisinin İncelenmesi” adlı yüksek lisans tez çalışmasında, İlköğretim 6. Sınıf Görsel Sanatlar dersinde kopya yönteminin öğrencilerin sanatsal çalışmaları üzerinde etkisinin olup olmadığı araştırılmış ve bu amaçla deneysel araştırma yöntemi kullanılmıştır. Araştırmada elde edilen veriler sonucunda, kopya yöntemi uygulanan deney grubu ile kopya yöntemi uygulanmayan kontrol grubu arasında, “Kompozisyonda Özgünlük, Hayal Gücünü Kullanma”, “Biçim Zenginliği, Özgünlük, Ayrıntılara Yer verme”, “Renk Kullanımı (Renk Karışımları, Renk Zenginliği, Özgün Renk Kullanımı)”, “Mekân”, “Hareket-Ritim”, “Çalışmanın Konuya Uygunluğu” şeklinde ki kriterlerinin istatiksel analizi sonucuna göre anlamlı bir farklılığın olmadığı sonucuna ulaşılmıştır. Bu verilerden hareketle araştırmada kopya yönteminin öğrencinin yaratıcılığına olumlu ya da olumsuz etkisinin olmadığı sonucuna varılmıştır.

Çakan (2011)’ın “İlköğretim 7. Sınıf Görsel Sanatlar Dersi Röprodüksiyon Konusunun, Müze Eğitim Atölyeleri Ortamında İşlenmesinin İncelenmesi” adlı yüksek lisans tezinde, İlköğretim 7. Sınıf görsel sanatlar dersini alan öğrencilerin reprodüksiyon konusunu müze eğitim atölyesi ortamında dersi işlediklerinde çalışmalarında daha başarılı ve eserler hakkında da kalıcı bilgiye sahip olunup olunmadığının saptanması üzerine inceleme yapılmıştır. Araştırmada deneysel yöntem kullanılmıştır. Çalışma için deney ve kontrol grupları oluşturulmuştur. Deney grubu ile müze eğitim atölyesinde işlenen reprodüksiyon konusu, kontrol grubu ile de sınıf ortamında işlenmiştir. Araştırmanın sonucunda öğrencilerin reprodüksiyon çalışmalarından aldıkları puanlar karşılaştırıldığında, deney grubu olan ve müze eğitim atölyesinde çalışan öğrencilerin, kontrol grubu yani sınıf ortamında çalışan öğrencilerinden daha başarılı olduğu görülmüştür.

Aslan (2011)’ın “Güzel Sanatlar Lisesi Resim Bölümlerinde Kopyalama Yönteminin Kullanıma Yönelik Öğretmen ve Öğrenci Görüşleri” adlı yüksek lisans tez çalışmasında amaç GSL resim bölümlerinde kopyalama yönteminin kullanımına yönelik öğretmen ve öğrenci görüşlerinin incelenmesidir. Elde edilen veriler sonucunda; kopya yönteminin teknik ve beceri açısından yararlı olduğu, ama sık kullanıldığında

37

öğrencinin yaratıcılığına zarar vereceği; öğretmenlerin bir kısmının kopya yöntemini hiç anlatmadığı, anlatanların ise bu konuda yetersiz kaldığı; buna rağmen yöntemin hem öğrenciler hem de öğretmenlerin büyük bir bölümü tarafından desteklendiği; kopya yönteminin öğrencinin psiko-motor becerisine olumlu katkısının olduğu belirtilmekle birlikte, kopya yönteminin başarılı bir biçimde uygulandığında öğrenciyi derse ve işlenen konuya motive ettiği, başarısız bir biçimde uygulandığında da öğrencinin motivasyonunu düşürdüğü sonuçları elde edilmiştir.

Akıncı (2011)’nın Güncel Sanatın Özgür Bir Şekilde Kitlelere Ulaştırılmasında Yeni Bir Model Önerisi: “Dijital Çoğaltmalar” doktora tezinde Joseph Beuys’un 1960’lardan itibaren sanatsal ve politik düşüncelerini daha geniş kitlelere ulaştırmak ve onlarla iletişimde kalmak için kurguladığı “çoğaltmalar” kavramından hareketle günümüz sanat yapıtlarının özgür bir biçimde çok daha fazla izleyiciye ulaşmasını mümkün kılacak “dijital çoğaltmalar” modeli incelenmiştir. Günümüzde dijital imkânların hem hızlı hem de kolaylık sağlamsı sanat eserlerinin çoğaltılması ve bir aracıya gerek kalmadan dağıtılması, izleyicilerin sanat esrelerine daha rahat erişimini sağlamıştır. Bu saptama ile “dijital çoğaltım” tekniklerinin, sanattaki çoğaltmalar kavramıyla uyumlu hale getirildiğinde, sanat yapıtlarının gerçek anlamda mümkün olan en geniş kitleye ulaşabileceği ve de kullanılabileceği sonucuna ulaşılmıştır.

Kasparoğlu (2008)’nun yapmış olduğu “Kopya Yönteminin İlköğretim İkinci Kademedeki (12, 13, 14 Yaş) Öğrenci Resimlerine Etkisi – Batman-Sason İstiklal Kız Yatılı İlköğretim Bölge Okulu Örneği” adlı yüksek lisans tezinde, kopya yönteminin İlköğretimin 2. kademesindeki çocuk resimlerine etkisi ve önemi ele alınmıştır. Araştırmanın sonucunda; Birinci ve üçüncü basamaktaki öğrenci çalışmaları arasında ortaya çıkan farklılıklar ile öğrencilerin sanatsal gelişimlerinde kopya yönteminin yaratıcılığa etkisi ortaya konulmuştur. Bu bağlamda öğrencilerin birinci ve üçüncü resimleri karşılaştırıldığında renk, şema ve mekân anlayışının gelişiminde çeşitli sonuçlara ulaşılmıştır. Bu sonuçların başında öğrencilerin daha önce bilgi sahibi olmadıkları kopya yönteminde tercih edilmiş sanat eseri ve eserin sanatçısı hakkında çeşitli bilgiler edindiği, bu bilgiler doğrultusunda daha çok araştırma isteğinde bulundukları görülmüştür. Araştırmada kullanılmış olan kısa yanıtlı ön ve son sorulardan elde edilmiş veriler öğrencilerin edinmiş oldukları kavramsal bilgileri güçlendirdiği ve duygularını rahatlıkla ifade edebildikleri sonucuna varılmıştır.

38

Marangoz (2008)’un ilköğretim ikinci kademede, kopyalama yöntemi ve müzikli yöntemin öğrencinin görsel sanatlar dersi başarısına etkisinin araştırıldığı “İlköğretim 8. Sınıf Görsel Sanatlar Dersinde Kullanılan Kopyalama Yöntemi ve Müzikli Yöntemin Öğrencinin Görsel Sanatlar Dersi Başarısına Etkisinin Karşılaştırılması” adlı yüksek lisans tez çalışmasının, araştırma sonucunda, kopya yönteminin öğrencinin yaratıcılığına olumsuz etki ettiği, özgür düşünmesini sınırlandırdığı, müzikli yöntemin ise olumlu sonuçlar vererek öğrenciyi sınırlandırmadan özgür çalışmalar ortaya koyduğu sonucuna varılmıştır.

Bayrak (2008)’ın yapmış olduğu “Fotoğraf, Resim, Sinema ve Video Sanatının Devinimli İlişkisi: Alıntılama ve Anlamlandırma” adlı sanatta yeterlilik çalışmasında, çağdaş sanatta alıntılama olgusunun süreç içerisinde değişen konumu sanatçılar üzerinden incelemiştir. Bu bağlamda 1980 ve 1990’lı yılların ortalarında dönemin alıntılama olgusundan yola çıkarak, yapıt temelli alıntılama yerine medya (araç/yöntem/ortam) temelli alıntılamaya olan eğilimi ortaya atarak savunmaya çalışılmıştır. Bu yaklaşım doğrultusunda Cindy Sherman, Robin Rhode, Laura Letinsky, Edward Hopper, David Lynch, Gregory Crewdson ve Tracey Emin gibi sanatçıların ortak noktası kullandıkları araç/ortam/yöntem (medya) dışında bir ya da birden fazla araç/ortam/yöntemi alıntılamalarını inceleyerek ortaya koymuştur. Bunu sonucunda, alıntılama kavramının salt yapıt temelli alıntılama bağlamında varlığını sürdüremeyeceği sonucuna ulaşmıştır.

Koç (2006)’un yapmış olduğu “Romantizm Işığında Francisco Goya Gravür ve Litografilerinin Yükseköğretimde Özgün Baskı Uygulama Atölyelerindeki Eğitsel Boyutu” adlı yüksek lisans tezinde, kopya bağlamında Goya’ya ait gravür ve litografilerin eğitsel boyutu ele alınarak, öğrencilerin görsel ve teknik gelişmelerine etkisi incelenmiştir. Araştırmada sembolik mesaj unsuru taşıyan Goya resimlerinden kopyalar yapmanın, öğrencilerin görsel ve teknik gelişmelerine motivasyon kaynağı olduğu sonucuna varılmıştır.

Akıncı (2004)’nın yapmış olduğu “Bilişim Teknolojilerinin Olanakları ile Dijital Olarak Yeniden Üretilip Ağlarla Dağıtılabildiği Çağda Sanat yapıtı” adlı yüksek lisans tezinde bilişim teknolojilerinin imkânlarıyla sanat eserlerinin dijital olarak üretimi, çoğaltılması ve dağıtılması süreçleri incelenmiştir. Mülkiyet, koleksiyonculuk,

39

hakikilik, müelliflik, paylaşma, armağan, ödünç verme, kopyalama, dağıtma gibi anlamların değiştiği sonucuna varılmıştır.

Kantürk (2003)’ün “Yeniden Üretme ve Kopyalama Olguları Bağlamında Çağdaş Sanatta Bir Bakış” adlı yüksek lisans çalışmasında, günümüz sanatında birçok yapıtın kaynağının kendisinden önceki yapıtlar olduğu ve geçmiş döneme ait yapıtların aynen kopyalanmasının günümüz sanatı açısından yadırganmayan, kabul gören bir olgu olarak ifade edilmektedir. Özellikle modern sanatın özgünlüğe ilişkin önemli kavramlarından biri olan “biriciklik” olgusu bu çalışmanın odak noktasını oluşturmuştur. İşte bu noktada, Modern özgünlük arayışı, Postmodern eleştirinin saldırısına maruz kalmıştır. Teknolojik gelişmelerinde dikkate alındığı bilgisayar yazılımlarıyla gerçeklik kavramını yaşamımızın vazgeçilmezi haline getiren sanal gerçeklikle bağdaştırmıştır. Bu araştırmada yaşadığımız sürecin sanat eserlerini çoğu zaman gerçekliğin ve beraberinde zaten var olan ürünlerin, yeniden üretiminin izlerini inceleyerek, Modern’e kadar örtük olarak ilerleyen ancak Postmodern yapıtlar ile nihilistçe, açık bir ifadeye kavuştuğunu ortaya koymuştur.

Yıldırım (2000)’ın yapmış olduğu “Sanat ve İş Eğitiminde Kopyacılık Yönteminin Yeri” adlı yüksek lisans çalışmasında, kopyanın tanımı, tarihsel süreç içerisinde ortaya çıkışı ve Türkiye’deki gelişimi araştırılmıştır. Ayrıca kopya yönteminin sanat eğitimi içindeki yeri incelenerek, bu doğrultuda ortaya konan örnek uygulamalarla yöntemin geliştirici ve kısıtlayıcı boyutları ele alınmıştır. Araştırmanın sonuçları kopya yönteminin, renk, leke, kompozisyon vb. gibi temel tasar öğelerinin öğretiminde bellek eğitimi açısından faydalı olabileceğini ortaya koyarken, sanat ve iş eğitimi açısından, yalnızca iki ve üç boyutlu çalışmalarda yararlanılabileceği sonucuna ulaşılmıştır.

Benzer Belgeler