• Sonuç bulunamadı

2. KURAMSAL ÇERÇEVE ve ĠLGĠLĠ ARAġTIRMALAR

2.8. Konuyla Ġlgili YapılmıĢ ÇalıĢmalar

2.8.2. Yurt DıĢında YapılmıĢ Olan ÇalıĢmalar

Hage ve Aiken (1967), merkezileĢme formalleĢme özelliklerini gösteren örgütsel yapılar ile yabancılaĢmanın türleri arasındaki iliĢkiyi incelemeyi amaçladığı araĢtırmasında, 16 örgüt arasında karĢılaĢtırma yapmıĢtır. Bu karĢılaĢtırma sonuçlarına göre merkezileĢme ve formalleĢmenin yüksek olduğu örgüt yapılarında iĢe ve göreve karĢı yabancılaĢmanın artmasına neden olmaktadır.

George ve Bishop (1971) yaptıkları çalıĢma ile eğitimcilerin kiĢisel özellikleri ile örgütün iklimi ve örgütün yapısı arasındaki iliĢkiyi incelemeyi amaçlamıĢtır. Örgütün yapısı ve örgütteki eğitimcilerin bireysel özellikler örgüte ait iklimi etkilemekte midir? sorusuna cevap arayan yazarların buldukları sonuçlara göre, daha büyük bölgelerde çalıĢan eğitimcilerin algıladıkları stres, örgüte bağlılıkları ve kaygı düzeyleri daha küçük bölgelerde çalıĢan eğitimcilere nispeten daha fazla olduğu sonucuna varmıĢlardır.

O'Reilly ve Roberts (1975) ise ileri teknoloji deniz havacılık biriminde görev yapan 578 subay ve er üzerinde gerçekleĢtirdikleri çalıĢmada, kiĢilik özelliklerindeki farklılıklar, örgütteki pozisyon ile iĢ doyumu arasındaki iliĢkiyi incelemiĢlerdir. AraĢtırma sonucunda, iĢ doyumu ve bireysel özellikleri ve örgütteki pozisyon ile iliĢkili olduğu sonucuna ulaĢılmıĢtır. Ancak bu çalıĢmada örgütteki pozisyon değiĢkeni kontrol altında tutulduğunda, iĢ doyumu ve kiĢilik özellikleri açısından anlamlı bir iliĢki bulunmamıĢtır. Bununla birlikte kiĢilik özellikleri değiĢkeni kontrol altında tutulduğunda, örgütteki pozisyon ile iĢ doyumu arasında anlamlı bir iliĢki saptanmıĢtır. Bu araĢtırmada ayrıca örgütteki pozisyon değiĢkeninin, iĢ doyumu üzerinde kiĢilik özelliklerine göre daha etkili bir değiĢken olduğu sonucuna ulaĢılmıĢtır.

Kakabadse ve Worrall (1978) tarafından 9 farklı sosyal hizmet departmanında 603 çalıĢan üzerinde gerçekleĢtirilen çalıĢmada, örgüt yapısı ile iĢ doyumu arasındaki iliĢkiler incelenmiĢtir. AraĢtırma sonucunda merkezileĢme ve formalleĢme düzeyi ile iĢ doyumu arasında negatif yönde bir iliĢki belirlenmiĢtir.

Miskel (1979) ise, eğitim kurumlarında örgütsel yapının, örgütsel bağlılığa, etkililiğe ve iĢ doyumuna etkisini araĢtırmak amacıyla yaptığı çalıĢmada, merkezileĢmenin düĢük olması, katılımın arttığı, kuralların fazla olduğu eğitimcilerin okullarını, bu değiĢkenler açısında daha etkili algılamasına neden olduğunu savunmuĢtur.

72

Farrell (1984), kurumsal araĢtırma ve karar verme konulu çalıĢmasında, üniversitelerin karar verme sürecinde görüĢ farklılıklarının ortaya çıktığı sonucuna ulaĢmıĢtır. Bu görüĢleri genel olarak iki kutupta toplamıĢtır. Bir tarafta kurumsal araĢtırmacıların yöneticilerin varlığından daha fazla olması gerektiğini savunanlar, diğer tarafta ise karar vermede örgüte ait araĢtırmacıların etkisinin daha fazla olması gerektiğini savunanlar vardır. Önemli tespitlerden biri yükseköğretimde kurumsal araĢtırmacıların konumlarındaki belirsizliktir. Ancak bu belirsizlik bir noktada fikir birliğine dönüĢmüĢtür ki o da, öğretim üyeleri ve yöneticiler içinde araĢtırmacıların tamamen tarafsız olması gerektiği noktasında belirgin bir görüĢe sahiptir.

Jellinek (1985), "Makyavelizm, Örgütsel Yapı ve Müdürlerin Mesleki Stresi" konulu araĢtırmasında, makyavelist bir felsefenin örgüt yapısında, mesleki stresin de bir etki meydana getirip getirmediğini tespit etmeyi amaçlamıĢlardır ÇalıĢmanın örneklemi, 54 devlet liselerinde ve özel liselerinde görev yapan müdürler oluĢturmaktadır. AraĢtırma sonunda Ģu değerlendirmeler yapılmıĢtır: Makyavelist felsefeye sahip okul müdürleri, daha fazla iĢ doyumuna sahiptirler. Bu sonuçla beraber okul yapısının katılaĢtığı örgüt yapılarında düĢük makyavelist eğilimleri olan okul müdürlerinin sahip olduğu iĢ doyumu değiĢmemektedir ( Ordu, 2011).

Choi (1990) yapmıĢ olduğu araĢtırmada, Kore‘deki kamu çalıĢanlarının örgütsel yapıya, otoriterliğe dair tutumlarının ve iĢ doyumu algılarının çalıĢanların örgütsel bağlılıkları ile iliĢkisini tespit etmeyi amaçlamıĢlardır. AraĢtırmanın örneklemini 332 kamu çalıĢanı oluĢturmaktadır. AraĢtırmanın amacına uygun olarak yol analizi yapılmıĢtır. Sonuç olarak iĢ doyumu, bağlılık ve örgütsel yapı arasında dolaylı veya doğrudan etkiler olduğunu tespit etmiĢtir. Bağlılık üzerinden en büyük dolaylı etki, iĢ doyumuna aittir. Örgütsel yapı içinde ele alına merkezileĢme, bağlılık üzerinde dolaylı bir etkiye sahiptir. FormalleĢme ise bağlılık üzerinde küçük de olsa doğrudan bir etkiye sahiptir.

Smith ve Meier (1994) tarafından yapılan çalıĢmada, bürokratik yapının devlet okullarının yönetiminde olumlu etkiler meydana getirebileceği belirtilmiĢtir. Yazarlara göre, bürokratik yapı performansın düĢmesine neden olmamaktadır. Aksine, okullarda bürokrasinin azalması performans düĢmesine neden olduğunu iddia etmektedirler.

Finlay, Martin, Roman ve Blum (1995) da 439 özel sektör çalıĢanı üzerinde yaptıkları araĢtırmada, örgüt yapısı ile iĢ doyumu arasındaki iliĢkiyi incelemiĢlerdir.

73

ÇalıĢmada yüksek düzeyde yapılandırılmıĢ örgütsel aktivitelerin çalıĢanların iĢ doyumu üzerinde negatif bir etki yarattığı sonucuna ulaĢılmıĢtır.

Pillai ve Meindl (1998) ise, büyük ölçekli iĢletmelerde 101 iĢ biriminde ve 596 yönetici üzerinde yürüttükleri bir çalıĢmada ise, örgütsel yapı ile liderlik arasındaki iliĢkiyi incelemiĢlerdir. AraĢtırma sonucunda organik yapılar ve kolektivist kültürlerin karizmatik liderliğin ortaya çıkması üzerinde etkili olduğunu ancak bir kriz algısı durumunda bu iliĢkinin negatif yönlü olduğu sonucuna ulaĢmıĢlardır.

Soler (1999), üniversitelerde olmasa da konu ile benzer bir araĢtırmayı okullarda yapmıĢtır. AraĢtırmacı öğretmenlerin iĢ doyumunun ve bağlılıklarının örgütsel yapı ve iĢin özelliklerinden nasıl etkilendiğini tespit etmeye çalıĢmıĢtır. Örnekleme aldığı 39 devlet okulundaki öğretmenler, yaptığı çalıĢma neticesinde örgütsel yapının hem bağlılığı hem de iĢ doyumunu olumsuz yönde etkilediğini belirlemiĢtir. Bunun tersi olarak örgüt yapısındaki merkezileĢme ve formalleĢme azaldıkça hem iĢ doyumu hem de bağlılık artmaktadır.

Bohte (2001)'nin, okullardaki öğrenci performansına bürokrasinin etkisinin olup olmadığını tespit etmeyi amaçladığı çalıĢmasında ise ulaĢılan sonuçlara göre, bürokrasi genel olarak öğrenci performansları üzerinde olumsuz etki yarattığı tespit edilmiĢtir.

Ambrose ve Schminke‘nin (2003); eğitim, finans, yemek hizmetleri, sağlık, sigortacılık, perakende, eğlence, üretim, teknoloji sektörlerinde faaliyet gösteren 64 örgütte çalıĢan toplam 506 kiĢinin katılımı ile yaptıkları çalıĢmada, örgüt yapısı ve örgütsel adalet arasındaki iliĢki tespit edilmeye çalıĢılmıĢtır. Onların bulgularına göre, örgüt yapısı yöntemsel adalet ile çalıĢanların zihinlerindeki kurumsal destek algısı arasındaki iliĢkiyi farklılaĢtırmaktadır ve bu iliĢki mekanik yapılarda organik yapıdakilerden daha güçlüdür. Yine onların bulgularına göre örgüt yapısı, etkileĢimsel adalet ile denetimsel güven arasındaki iliĢkiyi farklılaĢtırmaktadır ve bu iliĢki organik yapılarda mekanik yapılarda olduğundan daha güçlüdür. Bu çalıĢma, organik yapılar ile mekanik yapıların, kiĢilerin örgütler içindeki algılarını nasıl etkilediklerini göstermesi açısından önemli bir çalıĢmadır.

Bucic ve Gudergan (2004), farklı sektörlerde faaliyet gösteren firmalar tarafından oluĢturulan firma birleĢmelerinde, farklı örgüt yapılarının dinamik yetenekler üzerindeki etkisi üzerinde araĢtırma yapmıĢlardır. MerkezîleĢme ve biçimsellik kavramlarına odaklanarak mekanik ve organik örgüt yapılarının yaratıcılık ve öğrenme

74

üzerindeki etkisini incelemiĢlerdir. Firma yöneticileri ile yapılan görüĢmeler ve anket uygulamaları neticesinde, Bucic ve Gudergan yüksek dereceli merkezileĢtirmenin, orta dereceli ve büyük örgütlerde grupların yaratıcılık ve öğrenme seviyeleri üzerinde olumsuz etki yarattığını saptamıĢlardır. Ayrıca yüksek dereceli biçimselliğin de grupların öğrenme seviyeleri üzerinde olumsuz etki yarattığını bulmuĢlardır. ÇalıĢmada ayrıca, firma birleĢmelerinde mekanik yapıların dinamik yeteneklerin geliĢimini engellediği, organik yapıların ise iĢletmeler arası düzenlemeler için daha elveriĢli olduğu sonucuna ulaĢmıĢlardır.

Stowell (2004) yapmıĢ olduğu çalıĢmada üniversitelerdeki değerlendirme kurullarını destekleyen uygulama ve felsefeleri sorgulamıĢtır. Özellikle temel kavramlar arasında bir anlam kargaĢasının varlığından söz etmektedir. Bunun temel sebebinin yükseköğretimde neyin nasıl değerlendirileceğinin belirsizliğinden kaynaklandığını belirtmektedir. AraĢtırmacı, yükseköğretimde değerlendirme kurullarının çalıĢmasını destekleyen felsefe ve uygulamaları sorguladığı araĢtırmasında, özellikle eĢitlik, adalet ve standart kavramları etrafında kavramsal karıĢıklıklar olduğunu öne sürmüĢtür. Bu karıĢıklığın sebebi, neyin değerlendirileceği ve yükseköğretimdeki baĢarı ve baĢarısızlık ile ilgili kararların temeli konusunda netlik olmayıĢıdır.

Barnett‘in (2004) yükseköğretimin amaçları ve akademinin değiĢen yüzü araĢtırmasında, yükseköğretimin tüm dünyada zamanın etkisi ile değiĢiklikler yaĢadığını belirtmiĢtir. Bu değiĢiklikler rekabete, piyasaya uyum sağlama, toplumsal ihtiyaçlara cevap verebilme çerçevesinde ĢekillenmiĢtir. Bununla beraber bu değiĢiklikler, üniversitede çalıĢanlara sağlanan imkânlar, akademik çalıĢma ortamları, yenilikçi politikalar üretebilme gibi baĢlıklarda sağlanan geliĢmelere göre de ĢekillenmiĢtir.

Campbell, Fowles ve Weber (2004) de benzer bir konu ile yaptıkları çalıĢmada ise sağlık sektöründe, farklı bölümlerde çalıĢan 192 ile örgüt yapısı ve iĢ doyumu arasındaki iliĢkiyi incelemiĢlerdir. Sonuç olarak iĢ doyumu ve örgütsel yapı arasında anlamlı bir iliĢki tespit etmiĢlerdir. ÇalıĢanların kararlara katılabildiği ve aralarındaki sağlıklı iletiĢim halinde olduğu örgüt yapısının olduğu yerlerde, çalıĢanların iĢ doyumunun yüksek olduğunu belirtmiĢlerdir.

Lam (2005), okul yapılarının farklı olduğu okullarda, öğretmen ve öğrenciye dair sonuçların değerlendirildiği çalıĢmasında, iki önemli durum tespit etmiĢtir.

75

Bunlarda biri, çok fazla esnek yapılara sahip okullarda esnek olan yapılar, daha katı yapılara sahip okullara nispeten, öğretmenlerin kendilerini geliĢtirmeye daha fazla imkân tanınmaktadır. Diğeri ise, öğrencilerin öğrenmeleri üzerinde olumlu etki yaratan yapıların, birlikte iĢ yapabilme yeterliliğinin daha fazla olduğu ve öğrencilerin daha yüksek motivasyonlara sahip olduğu yapılar olduğu tespit edilmiĢtir.

Fasasi (2011) tarafından yapılan çalıĢmada, Nijerya yükseköğretiminin planlanması ve geliĢimine yoğunlaĢılmıĢtır. Bu çalıĢmada, Nijerya‘daki üniversitelerin sınıfların durumu, kampüsün olanakları, akademik personelin iĢ performansı ve öğretim materyalleri açısından dünya ortalamasının altında olduğu görülmüĢtür. Üniversitelerde etkin bir eğitim için çoğu fiziki imkânın elveriĢli olmadığı, materyal ve araĢtırma sahalarının yetersiz olduğu tespitleri yapılmıĢtır. Bu durum ülkedeki üniversitelerin örgütsel yapılarında da noksanlıklar yaĢanmasına neden olmaktadır. Yine Nijerya‘daki devlet üniversitelerinde yapılan bir baĢka çalıĢmada ise Abdulsalam ve Mawoli (2012), devlet üniversitelerinde görev yapan akademik personelin motivasyon algıları ile iĢ performansı arasındaki iliĢkiyi incelemiĢtir. AraĢtırma sonucunda iĢ performansı ile motivasyon arasında orta düzeyde ve pozitif yönde bir iliĢki olduğunu tespit etmiĢlerdir.

Ramirez ve Christensen (2013) yapmıĢ oldukları çalıĢmada, Oslo ve Stanford üniversitesinde örgütlenmelerin yapısını incelemeyi amaçlamıĢlardır. Bu üniversitelerin örgütsel yapılarının, dıĢ çevreden özellikle de küresel çevreden etkilendiklerini tespit etmiĢlerdir. Bu üniversitelerin örgüt yapılarında kültürleri ve kuruluĢ yılları dikkate alındığında farklı yanlarının olduğu gibi benzer yönlerin de olduğu sonucuna ulaĢmıĢlardır.

Örgütsel yapı ile ilgili araĢtırmalar incelendiğinde, çalıĢanların örgütsel yapısına iliĢkin algılarını kapsayan pek çok araĢtırma yapılmasına rağmen, ülkemizde yapıyla ilgili araĢtırmaların büyük bir kısmının eğitim dıĢındaki alanlarda yapıldığı görülmüĢtür. Hem yurt dıĢında hem yurt içinde yapılan araĢtırmalarda örgütsel yapının iĢ doyumu; stres, tükenmiĢlik, bağlılık, bireysel performans gibi davranıĢlarla iliĢkili olduğu anlaĢılmaktadır. Ayrıca etkililik, örgüt iklimi, örgütsel bağlılık, iĢten ayrılma niyeti, örgütsel adalet, örgütsel iletiĢim, örgütsel vatandaĢlık, örgütsel performans değiĢkenleri ile iliĢkisinin incelendiği de görülmüĢtür.

76

MerkezileĢme düzeyinin fazla olması bürokratik yapının özelliklerinin yoğun olmasına sebep olmaktadır. Dolayısıyla yapılan çalıĢmaların sonuçları ıĢığında bu durumun örgüt içi iletiĢimi ve de çalıĢanların olumlu tutum ve davranıĢlarını olumsuz yönde etkilediği tespit edilmiĢtir. Üniversitelerdeki örgüt yapısının merkeziyetçi bir karakter taĢıdığı söylenebilir. Bu durum karar alımının üst düzeyde yapılmasına ve astların karar alımı ile ilgili iletiĢim sürecinin dıĢında kalmasına yol açmaktadır. Ayrıca akademik personelin iĢ doyumu, kolektif yeterlik, bireysel performans, iĢe duyulan ilgi, birey örgüt uyumu ve bağlılık gibi olumlu davranıĢlarını da olumsuz yönde etkileyeceği öngörüsü kuvvetle muhtemeldir. Bununla beraber olumsuz tutum ve davranıĢlardan olan tükenmiĢlik, stres, sessizlik, sinizm, iĢten ayrılma niyeti gibi olumsuz tutum ve davranıĢlarını da arttırıcı yönde etki yaratabilecektir. Bu anlamda üniversitelerin örgüt yapısının merkeziyetçi olma düzeyinin yüksek olması, örgütsel iletiĢimi ve olumlu davranıĢların sergilenmesini engellemektedir denilebilir. Yapılan bu çalıĢmanın sonuçları ıĢığında, araĢtırmanın literatürdeki çalıĢmalar ıĢığında varılan bu öngörülerin doğru olup olmadığı da tespit edilecektir.

ÜÇÜNCÜ BÖLÜM