• Sonuç bulunamadı

Yoksulluğun nedenlerini yoksulluk kavramını açıklamaya çalışırken olduğu gibi tek bir başlık altında toplamak zordur. Yoksulluğun toplumdan topluma, bölgeden bölgeye, ülkeden ülkeye ve zaman içinde değişen çok çeşitli etkenleri bulunmaktadır. Yoksulluğun nedenleri arasında; demografik unsurlar, göç, ekonomik krizler, savaş, adaletsiz vergi sistemi, yüksek faiz ve rant ekonomisi, doğal afetler, çalışamayacak durumda olan özürlü sayısı, bireyler arasındaki yetenek, miras yoluyla elde edilen gelirler, piyasada tekelleşmenin olması, enflasyon, devlet teşvikleri kullanım yerleri, işsizlik gibi bir çok maddi ve sosyal etkenler sayılabilir.( Korkma, Bayramoğlu, 2007) Ayrıca bu saydığımız etkenler sefaletin de getirdiği olumsuz

çevre koşulları nedeniyle salgın hastalıkların da baş göstermesine sebep olmaktadır. Buda yoksulluğun en önemli sorunlarından olmaktadır.

Yoksulluğun tanımlanmasında kullanılan kavramların büyük bir çoğunluğu yoksulluğun nedenlerini açıklamak için yapılan çalışmalarda da kullanılmaktadır. Yoksulluğun altında yatan en önemli etken, en önemli sebep, fazla üretemememiz ve aynı zamanda üretilen değerler karşılığında elde ettiğimiz gelirin kişiler, bölgeler ve üretim sektörleri arasında adil bir şekilde dağılımının gerçekleştirilememesidir. Fazla üretim yapamamanın etkenleri ise iklim şartları ve coğrafik şartlar yönünden bazı ülkelerin veya ülke içindeki bazı bölgelerin fazla üretme kapasitesinden şartlarına göre yoksun olmasıdır. Örneğin ülkemizin güney kesiminde ekonomik değeri yüksek olan tarım ürünleri üretilebilirken iklim ve doğa şartlarına göre, doğu Anadolu bölgesinde ekonomik değeri daha düşük ürünler ve daha az verim elde edilebiliyor. Bu etkenlerden dolayı o ülkede ya da örneğimizde verdiğimiz gibi o bölgede yaşayan insanların daha yoksul olması kaçınılmaz olmaktadır. (Aktan, 2002 ).

Yoksulluğun bir önemli etkeni olarak da nüfus artışı gösterilmektedir. Nüfus artışı en küçük topluluk olan aile de başta toprak olmak üzere doğal kaynaklara erişimini etkileyen ve bunun sebebi olarak toplum da refah seviyesini etkileyen en önemli unsurlardan biridir. Hızlı nüfus artışının, özellikle gelir seviyesi düşük olan azgelişmiş ülkelerde önemli bir yoksulluk etkeni olduğu konusunda kabul görmüş bir görüş bulunmaktadır. Dünyada en azgelişmiş bölge olarak Güney Sahra ülkelerinde gözlenen yoksulluk da genellikle bu bölgedeki hızlı artan nüfus ile doğru orantılı olarak ilişkilendirilmektedir. Bir başka yönden de yoksulluk olgusunun nüfus artışlarının bir sonucu olmaktan ziyade nedeni olduğunu ileri süren, nüfus miktarının artmasını yoksulluğa karşı aile düzeyinde alınan bir önlem olduğunu ve hızlı nüfus artışının büyümeyi tetikleyen olumlu etkileri olduğunu savunan taraflara da rastlamak mümkündür. (Şenses, 2006 )

Yoksulluğun bölgelerin gelişmişlik düzeyine göre de değiştiğini söylemek pek mümkündür. Bu gelişmişlik bölgenin gelir düzeyi sosyo-kültürel yönünden ele alındığında bölgede yaşayan yoksul insanın azlığı o bölgede işlenen suç oranında bile değişikliğe neden olmaktadır. (Lofça ve Büyükyenigün, 2010 ). İşsizliğin az az olduğu bireylerin temel ihtiyaçlarını yeterli düzeyde karşılayabilecek gelire sahip

olmaları o kişilerin şuç işleme potansiyellerini de etkilemektedir. Buradan da anlaşılıyor ki bireyleri çaresizlik ve işsizliğin getirdiği yoksulluk durumu suç işlemeye yöneltiyor.

Yoksulluk tanımını yapmaya çalışırken ele alınan kitleye bakıldığında, bu kişilerin çoğunlukla işgücü piyasasıyla düzenli bir ilişkilerinin olmadığı, bu bireylerin işsiz ya da eksik istihdam gibi istihdam sorunuyla karşı karşıya oldukları gözlenmektedir. İşsiz bireylerin bulunduğu bir toplumda yoksulluk olgusu kendi varlığını kesinlikle göstermektedir. Aynı şekilde yoksulluğun da işsizlik düzeyini arttırdığı bir gerçektir. Yoksulluk işsizlik ilişkisi, her ülkenin kendine göre aldığı sosyal politika modelleriyle farklı bir kavram kazanmaktadır. Bazı ülkelerde uygulanan yoksulluk için uygulanan politikalar nedeniyle işsizlik, yoksulluğun nedeni olurken, bazı ülkelerde ise uygulanan politikalar nedeniyle işsizler arasındaki yoksulluk düzeyi, mevcut istihdam da bulunanlar arasındaki yoksulluk oranından farklı değildir (Gündoğan, 2003 ).

İşsizlikle beraber düşük ücret ödemesi de yoksulluk olgusunda önemli konulardandır. (Şenses, 2006 ). Düşük ücretle çalışan bireylerin emekleri sömürülüp işgücü piyasasına katılmaları küstürülerek daha çok yoksullaşmalarına sebep olmaktadır. Emek yoğun çalışan bireyler adeta açlıkla tehdit edildikleri için çok düşük ücret düzeylerinde çalıştırılıp emekleri sömürülmektedir.

Buraya kadar yapılan açıklamalarla beraber literatürde yapılan birçok çalışmada yoksulluk olgusunun nedenlerinin bizzat bireyin kendi özelliklerinden kaynaklanan mikro nedenler ve yaşadığı toplumdan kaynaklanan makro nedenler olarak ikiye ayırmaktadır. (Güneş, 2009 ). Bu ayrıma göre mikro nedenler;

 Fiziksel ve ruhsal bozukluk,  Eğitim düzeyi,

 Var olan işler için gerekli olan beceriye sahip olmama,  Madde bağımlılığı ve kumar gibi kötü alışkanlıklar,  Ücret yetersizliğinden kaynaklanan sorunları,  İşyerindeki kötü yönetimden kaynaklanan sorunlar,

 Çalışmaya ilişkin olumsuz toplumsal değerler,  İstediği şartlarda iş imkânının olmaması,  Yaş, cinsiyet, çocuk sayısı,

 Suç kurbanı olmak gibi özelliklerdir

Makro nedenler de şu şekilde sıralanabilir;

 Yaşanılan coğrafyanın özellikleri su, toprak, iklim vb. şartların elverişsizliği,  Savaşlar, doğal afetler, ekonomik krizler,

 Teknolojik gelişmelere bağlı olarak insan gücüne duyulan ihtiyaçta daralma ile oluşan işsizlik,

 Ülkenin gelir dağılımındaki adaletsizlik,

 Ülkedeki istihdam politikaları nedeniyle yüksek işsizlik oranı ya da var olan işlerdeki ücretlerin düşük olması,

 Yolsuzluk,

 Ülkedeki hızlı nüfus artışı,

 Toplumda yaşanan hızlı sosyal değişimler,

 Göç, çarpık kentleşme, aile yapısındaki küçülme, vb.‟dir.

Tüm bu açıklamalar çerçevesinde yoksullugun nedenleri olarak sıraladığımız tüm elementleri genel bir değerlendirme ile ele alacak olursak bir toplumda yoksulluğun baş sebebinin işsizlik olduğu sonucuna varmaktayız. Bunların yanında yoksulluğu tetikleyen ekonomik krizler savaşlar, eğitim yetersizliği, toplumun nüfus yapısı, göç olgusu, gelir dağılımında adaletsizlik, rant kavgası, siyasi ve politik adımlar yoksulluğu en çok etkileyen kavramlar arasında yer aldığını anlamaktayız.