• Sonuç bulunamadı

MİKRO KREDİ UYGULAMALARINDA KARŞILAŞILAN GÜÇLÜKLER

GÜÇLÜKLER

Finans kuruluşlarının çeşitlerine bağlı olarak toplumdaki farklı tabakalara yönelik olarak faaliyet göstermektedirler. Bu kuruluşlarından biri olan bankalar, kredi olarak verilebilen fonların temel kaynağı durumundaki mevduatları toplamaktadırlar. Bankalar, genellikle gelirleri düzenli durumda olan, finansal yönden durumları iyi olan müşterilerine hizmet vermekte ve bu müşterilerden toplamış oldukları mevduatlar sayesinde müşterilerine yüksek miktarda kredi verme olanağı sunabilmektedirler. Bankalarca uygun ve geçerli bir teminat gösteremeyen, düzenli olarak elde ettiği bir gelir ya da kaynağı bulunmayan bireylere yönelik olarak bankacılık hizmet imkanları sunma eğilimin de değillerdir (Yıldırım vd., 2005: 308; Yılmaz ve Koyuncu, 2006: 20 – 21).

Yüksek oranda risk barındırmasından dolayı bankalar yoksul kişilere sunulabilecek mikro tipte proje veya tüketici kredilerinin teminine yönelik olarak faaliyet göstermemekte ve aşağıdaki sebeplerden dolayı bu kişilere hizmet vermekten uzak durma eğilimi göstertmektedirler (Yılmaz ve Koyuncu, 2006: 21):

i- Kredi kullanıcısı konumunda olan yoksul bireyler sabit düzenli olarak elde ettikleri bir gelire sahip olmadıkları ve hava koşulları ya da büyük düzeydeki ekonomik değişimler gibi dış faktörlere son derece açık halde bulunmaları nedeninden dolayı yüksek oranda risk ile karşı karşıya kalınmaktadır.

ii- Kredi kullanmayı düşünen bireyler çoğunlukla aynı ekonomik şarlara ve benzer biçimdeki işlere sahip olmakta ve bundan dolayı müşteri portföyünde çeşitlilik oluşturulmaktadır.

iii- Kredilerden yararlanmak isteyen kişiler çoğunlukla sunulabilecekleri uygun bir teminat gösterme durumunda olmamaktadır.

iv- Verilen kredinin geriye ödenebilmesi direkt olarak kredi kullanan kişinin yakın çevresinde gelişen olayların etkisine bağlı olmaktadır. Doğal afet, hastalık, ölüm gibi benzer farklı olaylar dolayısı ile yoksul vatandaşlar almış oldukları krediyi geri ödeyememek durumla karşı karşıya kalabilmektedirler. Birim işlem başına kredi

maliyetleri yüksek oranlarda olmasından dolayı yoksul bireyler için küçük miktara sahip krediler sağlayarak finansal hizmetler sunulmak istenmesi oldukça pahalı olan bir uygulama durumuna dönüşmektedir. Finans kuruluşlarının risk takibinden sorumlu olan görevlilerin ya da uzmanlarının müşteriler de mevcut olan kredibiliteleri veya riskleri değerlendirebilmek için referanslarını irdelemeleri, iş yerlerine ya da evlerine ziyaretlerde bulunmaları ve konuyla alakalı çeşitli takip çalışmalarına girmeleri gerekebilmektedir. Yapılmış olan söz konusu işlemlerin ve sağlanan kredilerin maliyetlerinde artış meydana getirmesi neticesinde finans kuruluşları kredi yönetiminde ki maliyetleri karşılanabilmek adına yüksek orandaki faizleri uygulamaya sokabilmekte ve mikro ölçekli krediler sağlamaktan yana tavır takınabilmektedirler (Yıldırım vd., 2005: 308; Yılmaz ve Koyuncu, 2006: 21-22). Bu bilgiler ışığında, resmi olarak faaliyet gösteren finans kuruluşlarına ulaşım imkânlarıyla yoksulluk arasında ters bir orantının var olduğunu belirtmek mümkün olmaktadır (Yıldırım vd., 2005: 308).

Yukarıda ifade edilen bilgiler dışında bankacılık sektöründe izlenmekte olan krizler, finans piyasalarındaki entegrasyonlar, düşürülen regülasyonlar ve ortaya çıkan teknolojik gelişmeler ticari amaçlı bankaların yoksul vatandaşlara hizmet sağlanmasına dair olan ilginin gittikçe azaltmasına neden olmaktadır (Yılmaz ve Koyuncu, 2006:22). İlgili kooperatifler, meslek birlikleri ya da odalar genellikle düşük miktarlarda kredi hizmeti verebilme olanaklarına sahip olabilmelerine rağmen bu imkânları sadece kendi üyelerinin yararlanabilmesini tercih etmektedirler. Bu durumun neticesi olarak ise özellikle acil olarak kredi istemekte olan, finansal yönden zor halde olan ve kendisine kredi imkanı sağlayacak bir kreditörden mahrum bulunan fakir kesimdeki bireyler olumsuz olarak etkilenmektedir (Yıldırım vd., 2005: 308; Yılmaz ve Koyuncu, 2006: 22).

Nakdi sermayeden çok emeğe bağlı olarak ekonomik etkinliklerde bulunan seyyar satıcılar, zanaatkârlar, çiftçiler ve küçük esnaflar gibi elde ettiği geliri ancak asgari seviyede geçimini sağlamaya yetecek düzeyde olan türdeki meslekleri yapan kişiler resmi finans kuruluşlarının sunduğu hizmetlerden yararlanamayan veya eksik hizmet alabilen mikro girişimcileri ya da küçük işletmeleri temsil etmektedirler. Bu şekildeki küçük işletmelerin ya da küçük girişimcilerin bankalar vasıtası ile kredi kullanımı çok kısa vadeler ve teminat ile alakalı karşılaşılmakta olan zorluklar nedeni

ile oldukça güç bir durma dönüşmektedir (Yıldırım vd., 2005: 309; Yılmaz ve Koyuncu, 2006: 22).

Genel yapı ve özellikleri bakımından mikro finansman hizmetleri sağlayan kuruluşlar üç başlık içerisinde incelenebilmektedir (Yılmaz ve Koyuncu, 2006: 23):

i- Sübvanse fonlar ile hizmet veren resmi (formel) ve yarı resmi organizasyonlar: Kırsal kesim kooperatifleri, bankaları ve yardım kuruluşları

ii- Mikro finans mevzuunda uzmanlaşmış olan ticari kaidelere göre faaliyet gösteren resmi kurumlar

iii- Gayri resmi (enformel) kaynaklar: Tefeciler ve aracılar. Resmi ve yarı resmi kuruluşlarca sağlanmakta olan mikro finansman hizmetlerine yönelik olarak sağlanan hizmetler, kurumsal mikro finansman hizmetleri çerçevesinde değerlendirilmektedir.

Mikro finansman kuruluşlarının bir çoğu sivil toplum kuruluşu ya da örgütlenmesi biçiminde olup düşük gelir düzeyine sahip olan şahıslara yardım etmek amacı güderek kurulmuş olan kuruluşlardır (Yıldırım vd., 2005: 309; Yılmaz ve Koyuncu, 2006: 23).

Gelişmekte olan birçok ülkenin finansal yapı ve durumu göz önünde bulundurulduğunda fark edilmektedir ki resmi finans kuruluşlarınca dışlanmış ya da kendilerine hizmet imkânı sağlamayan yoksul bölüme ait kişilere hitap eden yerel tefeciler mevcuttur. Tefecilerin gerek çok yüksek oranlarda faiz talebinde bulunmaları gerekse borcun ödenmesini istemeyip ve bunun aksine borcun sürekli bir hal almasına yönelik gayret ve çaba göstermelerinden dolayı eleştiri almaktadırlar (Yıldırım vd., 2005: 308). Yoksul kimselerin faaliyette bulunduğu iş alanlarında genel olarak işçilik ve verilen emeğin getirisi çok az olmakta ve bu biçimdeki işler için yapılacak olan yatırımların geri dönüşü de hem resmi finans kuruluşları hem de tefeciler tarafından istenilen faiz oranını karşılamaya yetmemektedir (Yıldırım vd., 2005: 309).

Kredi riskindeki oranların düşük görülmesi nedeniyle ile çoğunlukla kadınların tercih edilmiş olmasına rağmen verilen mikro kredilerdeki geri dönüşlerinde düşüşler meydana geldiği görülmeye başlanmıştır. Mikro kredilerin ortaya koyabileceği en önemli yararlardan biri olarak fakir kimselerin tefecilerin uyguladığı yöntemlerden kurtarılması olarak değerlendirilebilir. Fakat ticari kuruluşların piyasanın genişliğini ve karlılığını fark ederek baskın bir konuma gelmesi

ve yüksek oranlarda kâr amaçlaması ile yüksek düzeylerde faiz oranlarını müşterilerine uygulamaya koyarak tefecilerin yerlerine konuşlanarak ve kadın müşteriler tarafından alınmış olan kredilerin dahi geriye dönüşümlerinde problemlerin meydana gelmesine sebep olmaktadır (MacFarquhar, 2010; Polgreen ve Bajaj, 2010; Bajaj, 2011a). Diğer taraftan mikro finansman hizmeti sağlayan kurumlarla, ülkeyi idare edenlerin de belirli bir koordinasyonu yakalayabilmeleri ve bazı yanlış anlaşılmaların önünün alınabilmesi amacı ile karşılıklı fikir alışverişlerinde bulunmalarına ihtiyaç duyulabilmektedir. Hükümetler tarafından tefeci gibi faaliyette bulunan kuruluşlara yönelik olarak tedbir almak amacı ile uyguladıkları politikalar ve çıkardıkları yasalar sektörün doğru ve başarılı biçimde hareket eden kuruluşlarına zararın zarar görmesine neden olabilmekte, kredi dönüşlerinde sorunların ortaya çıkmasına hatta karlı ve büyüme potansiyeli bulunan halka arz olunmuş firmaların da değer kaybı yaşamasına ve tüm bunların neticesinde de ekonominin genelinin zarara uğramasına sebep olabilmektedir (Bajaj, 2011b).

Yukarıda bahsi geçen mikro kredi uygulamalarının gelişim sürecinde gözlemlenmiş pek çok sorun sektörün bugünkü başarılı konumuna gelmesinde büyük rol oynamıştır. Günümüzde mikro kredilerin tesisinde ve kullandırılmasında arzu edilen fayda temin edilebilmiş, piyasa şartları olgunluğa erişmiş, ilgili problemler olabildiğince asgari seviyeye indirilebilinmiş, ticari mikro finansman kuruluşları kurulmuş hatta bu kuruluşlar gerekli düzenlemelerin yapılabilinmesi ile giderek karlılığını arttıran bir piyasanın aktörleri haline gelebilmişlerdir. Yatırımcılar bu tip şirketlere yatırım yapmaya ve ortak olmaya başlamışlardır. Halka arz olunmuş, hisse senetleri borsalarda işlem gören ticari mikro finans kurumları bulunmaktadır. Bu kuruluşların gerek değerleri gerekse karlılıkları hızla artmakta ve yatırımcılarına da kazandırmaya devam etmektedirler (MacFarquhar, 2010; Bajaj, 2011a; Cunha, 2010; Polgreen ve Bajaj, 2010).