• Sonuç bulunamadı

Yezîd b Muâviye’nin Veliahtlığı ve Ġktidarın Saltanata DönüĢmesi

1.5. Hz ALĠ DÖNEMĠ HAKKINDA BĠLGĠLER

2.1.3. Yezîd b Muâviye’nin Veliahtlığı ve Ġktidarın Saltanata DönüĢmesi

Yezîd’in veliahtlığı konusu üzerinde önemle durulması gereken bir kırılma noktasıdır. Çünkü bu tarihe kadar her ne kadar Muâviye, hilafeti uygun olmayan yollarla ele geçirdi ise de hilafet düzenin tekrar kurulması konusunda bir belirsizlik hâkimdi (Azimli, 2005: 138). Bu konudaki belirsizliği ve bundan sonra hilafet konusunda çıkabilecek tartıĢmaları gidermek adına Yezîd’in halife olmasını teklif eden ilk kiĢi Kûfe valisi Muğîre b. ġu’be’dir (Aktan, 2017: 277). Muğire b. ġu’be,

67

Muâviye’nin kendisini azledip yerine Saîd b. el-Âs’ı tayin etmek istediğini öğrenince

Muâviye ile görüĢmek üzere ġam’a gitti.113

O Muâviye’ye Ģu telkinde bulunmuĢtur;

Bu milletin fitne ve ihtilaftan neler çektiğini iyi bilirsin. Korkarım başına bir şey gelirse Hz. Osman‟ın öldürülmesinden sonra insanların düştüğü duruma bir daha düşerler. O nedenle insanlar için senden sonra ona sığınacakları bir lider tayin et. Bu şahıs oğlun Yezîd olsun.

(Kuteybe, 2017: 226).

Bu konuda farklı bir görüĢ de ise Muğire, Muâviye’ye gitmeden önce Yezîd’e gidip veliahtlık konusu ona açmak oldu. Ona yaptığı Ģu konuĢmasında Yezîd’in aklına veliahtlık fikrinin girmesini sağlamıĢtır;

Hz. Peygamber‟in sahabelerinin hepsi öldü, yerlerine oğulları kaldı. Sen ise bu oğulların en faziletli olanısın. Çünkü sen görüşü en sağlam, Sünnet konusunda en bilgili ve siyaseti en iyi bilensin. Onun için halife olan babanın seni veliaht olarak tayin etmesine hiçbir mani yoktur.

(Sırma, 2014, c. 3: 302).

Muğire’den veliaht olma teklifini alan Yezîd, babası Muâviye’nin yanına giderek Muğire’nin dediklerini ona anlattı. Bunun üzerine Muâviye, Muğire’ye Yezîd’e anlattıklarını sordu. Muğire aynı Ģeyleri onun huzurunda da tekrar etmiĢ ve halifenin tereddüt ettiğini görünce; “Ben Kûfelileri elde edebileceğime inanıyorum. Basralıları

ise Ziyad ikna edebilir. Zaten bu şehrin dışında fazla bir tepki gelebileceğine inanmıyorum.” diyerek ona cesaret verdi. Bundan sonradır ki Muâviye, Muğire’ye eski

görevinde bırakmıĢ ve onu, oğlu Yezîd’e biat almak üzere ortam hazırlaması için Kûfe’ye geri göndermiĢtir (Aktan: 2017: 278).

Muğire, Kûfe’ye gider gitmez konunun propagandasını yaymaya baĢladı. Nihayetinde Emevi taraftarı olan bazı kimselerle Yezîd’in bu durumunu görüĢmüĢ ve onların Yezîd’e biat edeceklerini görmüĢtür. Muğire, bu gibi kimselerden bir heyet temsil ettirip onlara 30.000 dirhemlik bir sürü hediyeler vermiĢtir. Kûfelilerin bu ziyaretlerinden sonra Muâviye’nin oğlu Yezîd’i veliaht tayin etme konusundaki azmi ve isteği arttı. Basra valisi Ziyad ise bu görüĢü kabul etmekle birlikte acele etmemesi gerektiğini Muâviye’ye bildirdi. Muâviye’de onun sözüne kulak vererek acele etmeden yavaĢ bir Ģekilde ortamı hazırlamaya çalıĢıyordu. Bu uğurda valilerine mektuplar

113Ġbn Esir’in anlattığına göre; Muğire, halifenin kendisi yerine Said b. el-Âs’ı tayin ettiği haberini alınca Ģöyle düĢündü; “En iyisi ben kendim kalkıp Muâviye’ye gideyim ve beni görevden affetmesini (istifamı) isteyeyim ki benim valilikten bıkmıĢ olduğum haberi yayılmıĢ olsun.” Kalkıp Muâviye’ye gitmiĢ, orada adamlarına Ģöyle demiĢ; “Eğer Ģu anda ben sizi bir valiliğe veya emirliğe getiremezsem bu artık bundan sonra asla mümkün olmaz.” dedi (Esir, 1991, c. 3: 503).

68

yazarak oğlu Yezîd’i velaht atamasının gerekliliğini anlatmaya çalıĢıyordu (Esir, 1991, c. 3: 504-507).

Medine dıĢında neredeyse tüm valiliklerden olumlu cevaplar ve destek mesajları geliyordu. Ancak Medine’de bulunan Abdullah b. Ömer, Abdullah b. Abbâs, Abdullah b. Ca’fer, Abdullah b. ez-Zübeyr ve Hüseyin b. Ali gibi önemli kimseler Yezîd’in veliahtlığını kabul etmiyorlardı. Bu sırada Muâviye ġam’da Yezîd adına biatları almaya baĢladı ve biat etmeleri için tüm vilayetlere mektuplar yazdı. Aynı mektubu Medine valisi Mervân b. el-Hakem’e de yazdı. Mervân’a, Medine’de bulunan KureyĢlileri ve

diğer ahaliyi toplayarak Yezîd için biat almalarını emretti114

. Ancak Medine halkı buna karĢı çıkarak reddettiler. Muâviye bu karĢı çıkmanın Mervân’dan kaynaklandığını düĢünerek onu Medine valiliğinden azletti. Ancak Mervân’ın ġam’a Muaviye’nin yanına gitmesi üzerine onu tekrar görevine iade etti (Kuteybe, 2017: 234-239).

Medine’de muhalefetin artması üzerine Muâviye, hac mevsiminde 1000 kiĢilik bir süvari birliği ile birlikte Hicaz’a doğru hareket etti. Onun geliĢinden önce adı geçen muhaliflerden üç kiĢi Mekke’ye gitmiĢti. Muâviye daha sonra Mekke’ye geçerek bu üç kiĢiyle görüĢme gerçekleĢtirdi. Onların tüm olumsuz cevaplarına rağmen Yezîd’i veliaht olarak tayin etmekte kararlı olan Muâviye, eğer itiraz edecek olurlarsa kendilerini en ağır Ģekilde cezalandıracaklarını söyledi. Ardından muhaliflerin baĢına muhafızlarını nöbetçi olarak dikip minbere çıkıp söz konusu kiĢilerin Yezîd’e biat ettiklerini ileri sürdü. Bunun üzerine halk da onların gönüllü olarak biat ettiklerini düĢüp Yezîd’e biat ettiler. Böylece Yezîd’in, babasının vefatının ardından Ġslam dünyasının yeni lideri olmasının önünde herhangi bir engel kalmamıĢ oldu (M. 676) (Aktan, 2017: 278-279).

Yezîd’in veliaht tayin edilmesi ve sonrasında iktidara gelmesi, gerek ilk dört halife döneminin siyasi teĢkilatlanması açısından, gerekse de Ġslam öncesi kabile üyelerinden oluĢan meclis yapısından farklı olarak Ġslam toplumunda saltanat yani monarĢi sistemine geçildiğini gösteriyordu (Tonga, 2013: 60). Bu durum Ġslami

114

Mervân’ın Yezîd’e biat edilmesi konusundaki tutumu hakkında rivayetler farklıdır. Mes’ûdî, Mervân’ın biate öfkelendiğini ve biat etmekten kaçındığını ifade etmektedir. Taberî ise Mervân’ın Medine valiliğinden azledildiğini zikretmiĢ ancak nedenini belirtmemiĢtir. Ġbn’ül A’sem ise Mervân’ın, Muâviye’nin mektubunu alması üzerine Medine’nin ileri gelenlerini çağırmıĢ ve Yezîd’e biat etmelerini isteyerek onları fitneden sakındırmıĢtır (Kuteybe, 2017: 238).

69

kabilecilik siyaset anlayıĢından patrimonyal bürokrasi115

anlayıĢında egemen olmak için mücadele edildiği bir süreç olarak değerlendirilmektedir. Terk edilmeye çalıĢılan kabileciliğe dayalı siyaset anlayıĢı Arap kaynaklarından geliyordu ve ifadesini fıkıhta buluyordu. Diğeri ise Ġran kaynaklarından geliyordu ve ifadesini yüksek kültürde ve hükümdarlara öğütler adlı yazı türünde buluyordu (Black, 2010: 43). Zaten Muâviye döneminde Emevi hilafeti, Arapçılık vasfının yanında, Suriye toprakları üzerinde Bizans’ın halefi olarak kendini göstermiĢ ve onların idari yapısını değiĢtirmeden devam ettirmiĢti (Lewis, 2009: 93).

Ġbn Haldun, birliğin ve düzenin bozulmasından korktuğu için Muâviye’nin böyle bir uygulamaya gittiğini belirtmiĢtir ve bunun sonucu olarak da asabiyetin ortaya çıktığından ancak bunun çok tabii bir durum olduğundan söz etmiĢtir (Haldun, 2013: 443). Zaten iktidarı ve hâkimiyeti tamamıyla elinde tutan Ümeyyeoğulları’nın bu güç ve kudreti baĢkasına devretmesi beklenemezdi. Ancak bu uygulama ile devlet otoritesi güçlenirken halk pasifleĢmiĢtir. Otoriter yapının doğası gereği devletin güçlenmesi ve iktidarı eline geçiren zümrenin, çıkarlarını korumaya devam ettirmek istemesi pek tabii bir olaydır. Bu fikir doğrultusunda Muâviye de doğası gereği hareket etmiĢ ve oğlu Yezîd’i veliaht tayin etmiĢtir. Artık bundan sonraki halifeler de bu yetkiyi kullanmaktan sakınmamıĢlardır. Böylece Ġslam toplumunda kabilecilik anlayıĢı terk edilmiĢ olup Arap toplumuna uzak bir siyasal örgütlenme düzeni olan saltanat dönemine geçilmiĢtir. Bunun sonucu olarak Emevi ve Abbâsi gibi güçlü devletler ortaya çıkmıĢtır (Baltacı, 2010: 59).