• Sonuç bulunamadı

1.5. PROAKTİF KİŞİLİĞİN BEŞ FAKTÖR KİŞİLİK MODELİ İLE İLİŞKİSİ

2.1.1. Öz Yeterliliği Etkileyen Kaynaklar

Sosyal Bilişsel Kuram’ın temel kavramlarından biri olan öz yeterlilik inancı, birbiriyle etkileşim halinde olan dört ana kaynaktan oluşmaktadır. Bandura (1977), bu kaynakları gerçekleştirilmiş başarılı deneyimler, dolaylı yaşantılar, başkalarının sözlü iknaları ile fizyolojik ve duygusal durumlar olarak dört grupta toplamıştır.

2.1.1.1. Gerçekleştirilmiş Başarılı Deneyimler

Öz yeterlilik inancını etkileyen en önemli kaynağı, kişinin gerçekleştirdiği deneyimler oluşturmaktadır. Çünkü geçmiş yaşantılarda rastlanılan olumlu veya olumsuz durumlar, benzer bir olayla karşılaşıldığında bireyin başarıya olan inancını değiştirecektir (Güngör, 2019). Kişinin edindiği tecrübeler ile başarılı sonuçlara ulaşması, öz yeterlilik inancını artırırken art arda yaşanan başarısızlıklar ise öz yeterlilik inancı üzerinde negatif bir etkiye yol açacaktır (Gerçek, 2018). Bu noktada kişinin nasıl bir tecrübeye sahip olduğu büyük önem arz etmektedir.

Bandura (1986) ve Bandura (1997)’ya göre bireyin öz yeterlilik inancı güçlü bir yapıdaysa deneyimlenen başarısızlıklar, onun öz yeterlilik algısına kolay kolay zarar veremeyecektir. Öz yeterlilik inancının güçlü olmasına rağmen karşılaşılan başarısızlık eksik becerilerle değil; plansız hareket etme, çaba göstermeme ve

26 başarıyı getiren durumsal faktörlerle ilgilidir. Kişilerin göstermiş olduğu performanslar, onların becerilerini değerlendirmede tek başına yeterli olmamaktadır.

Çünkü beceri dışında, bireyin performans sergilemesinde etkili olan pek çok unsur bulunmaktadır (Aktağ, 2003). Bu bilgiler ışığında öz yeterlilik inancının düzeyi gösterilen çabanın seviyesine, sorumluk alınan görevin güçlük derecesine, verilen desteğin miktarına, içinde bulunulan koşullara ve kişisel faktörlere göre değişmektedir (Bandura, 1977).

Bandura (1977)’ya göre başarıların süreklilik kazanmasıyla dinamik bir yapıya bürünen öz yeterlilik inancının, kimi zaman denk gelen başarısızlıklardan negatif olarak etkilenmesi çok daha minimum seviyelerde olacaktır. Üstesinden gelinmesi yoğun bir uğraş gerektiren bu başarısızlıklar, yaşanan tecrübeler doğrultusunda bireyin var olan azmini daha da güçlendirecektir. Dolayısıyla karşılaşılan başarısızlığın öz yeterlilik inancı üzerindeki etkileri, kısmen zamanlamaya ve bu olayların yaşandığı toplam tecrübe örüntüsüne bağlıdır.

2.1.1.2. Dolaylı Yaşantılar

Öz yeterlilik inancının oluşmasında katkıları yadsınamayacak olan kaynaklardan birisi de dolaylı yaşantılardır. Bireyler, yaptıkları işlerde başarılı sonuçlar elde eden kişileri gözlemleyerek kendi becerileriyle ilgili çıkarımlarda bulunabilirler (Bandura, 1977). Burada bireyin sahip olduğu becerilerle model alınan kişinin becerileri arasındaki benzerlik oranı, öz yeterlilik inancı üzerinde oldukça etkilidir. Çünkü kişinin, becerilerini göz önünde bulundurarak kendine yakın bulduğu bireylerin başarılarını gözlemlemesi, öz yeterlilik algısı üzerinde pozitif bir etki yaratırken başarısızlıklarını gözlemlemesi ise öz yeterlilik algısı üzerinde negatif bir etki yaratacaktır (Güngör, 2019).

Bireylerin kendi becerilerini değerlendirmede benzer özelliklere sahip başka kişilerin becerilerini baz almaları, elde edilecek sonuçların güvenirlik derecesini biraz daha azaltabilir. Bu sebeple dolaylı deneyimler, ancak becerileri ve tecrübeleri konusunda tereddüt yaşayan kişilerin kullandığı bir kaynak olmalıdır (Semerci, 2015).

27 2.1.1.3. Sözlü İkna

Sözlü ikna, bireyin bir görevin üstesinden başarıyla gelebileceğine inandırılması ve kendi yeterliliğine güvenmesi hususunda cesaretlendirilmesi olarak tanımlanır (Semerci, 2015). Kendisine verilen sorumluluğu üstlenmede gerekli becerilere sahip olduğuna inandırılan kişi, bu alanda daha fazla çaba harcayarak öz yeterlilik inancını artırabilir (Bandura, 1977). Başarı gösterilmesi beklenen işlerde becerilerinin yeterliliği konusunda endişeye düşen bireyler, çevrelerinden gelen olumlu mesajlar sayesinde bu düşüncelerinden sıyrılmaya çalışırlar. Böylelikle, performans sergilenecek alanda emin adımlarla ilerleyerek çekimser yaklaşılan işlere karşı daha istekli davranışlarda bulunurlar.

Sözel iknada bulunan kişinin güvenirliği ve görüş bildirilen alandaki yeterliliği, bu kaynağın etkili olmasında oldukça önemlidir (Hodges ve Murphy, 2009). Çünkü çevrelerine güven veren ve uzmanlığından şüphe edilmeyen kişilerin ikna mesajları, bireylerin öz yeterlilik inançlarını artıran bir role sahiptir. Bandura (1997)’ya göre bireyleri sözel olarak ikna eden kişilerin yanında bu iknayı içeren mesajlar da gerçek bir nitelikte olmalıdır. Özellikle bireylerin öz yeterlilik inançlarında bir düşüş yaşanmaması için ikna edici kişilerin, abartılı ve gerçek dışı cümlelerden uzak durmaları gerekmektedir.

Sözel ikna, insanların öz yeterlilik inançlarını etkilemede kolay bir yöntem olması sebebiyle yaygın olarak kullanılmaktadır (Bandura, 1977). Bireylerin öz yeterlilik inançlarını uzun süreli artırabilmek için bu yöntemi, diğer kaynaklarla birlikte kullanmak daha yararlı olacaktır (Britner ve Pajares, 2006).

2.1.1.4. Fizyolojik ve Duygusal Durumlar

Sorumluluğu alınan bir görev yerine getirilirken bireyin yaşadığı fizyolojik ve psikolojik durumlar, öz yeterlilik inancı üzerinde olumlu ya da olumsuz etkilere yol açabilir. Yani becerilerin sergilendiği bir ortamda kişinin kendini hem fiziksel hem de ruhsal açıdan iyi hissetmesi, öz yeterlilik inancını ciddi bir şekilde artırırken tersi bir durumun yaşanması ise öz yeterlilik inancında düşüşlere neden olabilmektedir (Bandura, 1995). Belirli bir amacı gerçekleştirmek için girişilen zor ve zahmetli eylemler bireylerde çarpıntı, terleme, titreme, panik, kaygı, stres gibi bedensel ve ruhsal nitelikte birçok olumsuz duruma yol açabilir. Yaşanılan bu olumsuz durumlar,

28 kişilerin başarı elde etmelerinde kapasitelerine duydukları güvensizlikten kaynaklanır.

Bandura (1977)’ya göre başa çıkılması zor olan işlerin normal düzeyde bir uyarılmaya sebep olması, bireylerdeki performansı olumlu yönde etkileyebilecekken yüksek seviyede bir uyarılmaya sebep olması ise bireylerde performansı azaltabilecek sonuçlar doğurabilir. Burada bireyin duygusal uyarılma belirtilerini algılayış biçimi, onun sağlıklı sonuçlar elde etmesinde oldukça önemlidir. Çünkü bireyin algıladığı belirtilerin kontrol altında tutularak olumlu bir ruh haline çevrilmesi, öz yeterlilik inancı üzerinde pozitif etkiler yaratırken olumsuz bir ruh haline çevrilmesi ise öz yeterlilik inancı üzerinde negatif etkiler yaratacaktır.