• Sonuç bulunamadı

0.2. ÇAĞATAY, ÖZBEK VE YENİ UYGUR TÜRKÇELERİNE GENEL BİR

0.2.3. YENİ UYGUR TÜRKÇESİ

0.2.3.3. Yeni Uygur Türkçesinin Türk Lehçeleri Arasındaki Yeri

Yeni Uygur Türkçesi, Özbek Türkçesi gibi, Çağatay yazı dilinin bir devamıdır.97 Yeni Uygur Türkçesi eski Uygur Türkçesi ile 15. yüzyıldan 19. yüzyılın sonlarına kadar devam edegelen Çağatay Türkçesinin tarihî gelişmesi sonucunda 20. yüzyılın başlarından itibaren şekillenmeye başlamıştır. Uygur Türkçesi Güneydoğu grubu lehçesi içinde yer alan ağızlar topluluğu ve bu saha içinde gelişen yazı dilinin gelişen bir koludur.98 Bu gruba Uygurca kökünden gelme Batı Çin’deki Sarı Uygurca gibi birkaç münferit gurup da girer.99 Bilim çevrelerinde geniş bir ad ile Doğu Türkçesi diye anılan bu Türkçe, Doğu ve Batı Türkistan’da konuşulan (Kıpçakça ve Türkmence dışında) Yeni Uygurca, Tarançi ve Özbekçeyi kapsar.100 Radloff, 1882 yılında Doğu Türkçesine

94 Ahmet Buran ve Ercan Alkaya, Çağdaş Türk Lehçeleri, 9. Baskı, Akçağ yayınları, Ankara, 2013, s.

191.

95 Saadettin Gömeç, a.g.e., s. 13-14.

96 Saadettin Gömeç, a.g.e., s. 14.

97 Talat Tekin ve Mehmet Ölmez, Türk Dilleri-Giriş, Yıldız Dil ve Edebiyat 2, İstanbul, 2003, s. 136.

98 Sultan Mahmut Kaşgarlı, a.g.e., s. V, XI.

99 Mehmet Akalın, Tarihî Türk Şiveleri, Atatürk Üniversitesi Yayınları, Sevinç Matbaası, Ankara, 1979, s. 6.

100 Fuat Bozkurt, Türklerin Dili, 4. Baskı, Kapı Yayınları, İstanbul, 2005, s. 546.

44

Orta Asya Lehçeleri adını vermiş, bu dilin Tarançi, Hami, Aksu, Kaşgar, Yarkent ve Çağatay bölgelerinde konuşulduğunu belirtmiştir. Yüzyıllar boyunca çok geniş sahaya yayılarak Uygur, Karahanlı ve Çağatay devletlerinin dili olan, türlü kültürel ve tarihî devirleri yaşayarak günümüze kadar gelmiş olan bu dil, Türk yazı dilinin en büyük dalının devamını oluşturmaktadır. Bazı mahallî adlarla ayırt edilmek istense dahi, bu adlar bu büyük dil için değil, sadece konuşulan sahalar için verilmiş yer adlarından başka bir şey olamaz. Geçen yüzyılın ortalarından beri Doğu Türkçesi ile ilgilenen doğu bilimcileri de Türkî, Çağatayca, Doğu Türkçesi gibi türlü adlarla araştırmalarda bulunmuşlardır.101 Bu adlar daha çok Doğu Türkistan dilini belirtmek için kullanılmıştır.

Öte yandan Batı Türkistan halkı halen eski edebiyatın dilini devam ettirdiklerinden kendilerini Özbeklerin devamı saymakta, yabancıların kullandıkları Sart sözünü hakaret sayarak Özbekçe ve Özbek sözlerini benimsemişlerdir.

Uygur Türkçesi, Özbek Türkçesi ile birlikte Bengütaş dönemi, Eski Uygur Türkçesi, Karahanlı Türkçesi, Harezm Türkçesi ve Çağatay Türkçesi dönemleri olmak üzere çok uzun bir tarihî yazı dilleri tecrübesine dayanmaktadır. Günümüz Uygur Türkçesinin söz varlığının esasını Türkçe kelimeler oluşturmaktadır. Eski dönemlerde Sanskritçe, Eski Çince ve Moğolca’dan da kelimeler almış olan bu lehçede, Çağatay edebî dilinin mirası olarak çok sayıda Arapça (%20) ve Farsça (%7-8) kelime de yer almaktadır. 102 Bunun dışında daha yakın zamanlarda olmak üzere Rusça’dan ve çok az da olsa özellikle karşılığını bulamadığı askerî terimler, rütbe, unvan ve bilimsel kelimeler Çince’den Uygur Türkçesine girmiştir. Yine Özbek, Kırgız ve Kazak Türkçesi karakterli kelimelerin de söz varlığında yer bulduğu görünmektedir.

1930 yıllarına kadar Çağatay Türkçesini yazı dili olarak kullanan Uygur Türkleri, bu tarihten sonra Urumçi ağzını esas alan “Merkezî ağız grubu”nu, edebî dillerinin üzerine oturtmuşlardır. Bu grup Urumçi merkez olmak üzere Kaşgar, Konaşehir, Yenişehir, Artuş, Aksu, Kuçar, Korla, Bay, Turfan, Piçan, Kumul ve Gulca gibi Uygur Türklerinin % 80’ini barındıran yirmiden fazla vilayet ve nahiyenin ağızlarından oluşmaktadır. Ana hatlarıyla üç gruba ayrılan Uygur Türkçesinin ağızlarından ikisi Hoten ile Lobnor grubu ağızlarıdır. Hoten grubu, Doğu Türkistan’ın güneybatısındaki Hoten vilayetine bağlı bölgelerde yaşayan, yaklaşık yarım milyon kişinin ağzını

101 Saadet Çağatay, Türk Lehçeleri Örnekleri-2 (Yaşayan Ağız ve Lehçeler), Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih- Coğrafya Fakültesi Yayınları, Ankara, 1972, s. 52.

102 Levent Doğan, Uygur Türkçesi Grameri, 1. Baskı, Parafiks Yayınevi, İstanbul, 2014, s. 2.

45

içerir.103 Lobnor grubu ise, Tarım nehrinin etrafında yaşayan ve Lobnor ahalisinin çoğunluğunu oluşturan “Kara Koşunlular” tarafından konuşulur. Lobnor grubu Uygur Türkçesinin yanında Kırgız Türkçesinin özelliklerini da taşımaktadır.

Yeni Uygur Türkçesi, bugünün Doğu Türkistan’ın dilidir. 1921 yılında Taşkent’te oturan Doğu Türkistanlılar halk adı olarak “Uygur” adını kullanmaya karar vermişlerdir. O günden itibaren bu ad yayılmış ve resmî dilde mahallî tabirler olan Kaşkarlık “Kaşgarlı”, Turpanlık “Turfanlı”, Aksulık “Aksulu” gibi sadece şahıs belirten adlandırma azalmıştır.104 “Uygur” adını, 1934’te Doğu Türkistan Hükümeti de umumî isim olarak kabul etmiştir. 1955’te Sinkiang veya Şincaŋ Uygur Muhtar Bölgesi’nin kurulmasıyla da “Uygur” ismi resmiyet kazanmıştır. Uygur Türkçesi, edebî dil olarak Çağatay Türkçesinin devamıdır.105 Uygur Türkleri, 1930’lu yıllara kadar Çağatay Türkçesini kullanmıştır. Bu tarihten sonra Urumçi ağzını merkez kabul eden Kaşgar, Aksu, Turfan ve İli vilayetlerinin ağızlarıyla birlikte Uygur Türklerinin tamamına yakınının dilini içine alan “merkezî şive”yi edebî dil haline getirmişlerdir.

Uygurlar, İslamiyet’ten önce kendilerine özgü Uygur alfabesini, İslamiyet’ten sonra ise Arap alfabesini kullanmışlardır. 10. yüzyıldan 20. yüzyılın başlarına kadar tek başına Doğu Türkistan’da kullanılan bu alfabede, Kaşgarlı Mahmud’un Türk alfabesi dediği Uygur alfabesinin imlâ özellikleri dikkate alınmıştır. 1936 ve 1954 yılları arasında alfabeye zaman zaman çeşitli ekleme ve çıkarmalar yapılmıştır. Türkçede bulunmayan bazı işaretler kaldırılmış veya bazı sesleri karşılamak üzere eklemeler yapılmış, bu yolla da yazıda kolaylıklar sağlanmaya çalışılmıştır. 106 Doğu Türkistan’daki Uygurlar, çoğunlukla Arap alfabesini kullanmakla beraber zaman zaman değişen dil ve alfabe politikaları neticesinde Kiril ve Latin alfabelerini de kullanmışlardır. 1955 yılında, Şincaŋ Uygur Muhtar Bölgesinin kurulmasında bir yıl sonra, Urumçi’de düzenlenen bir konferansta Doğu Türkistan’da yaşayan Uygurların, diğer Kazak, Kırgız, Tatar ve Özbekler gibi on yıllık bir süreyle Kiril alfabesini kullanmaları kararı alınır. Bu alfabe 32 harften oluşmaktadır ve ancak üç yıl kullanılmıştır. 1965’te ise, bu defa 1957’lerden beri hazırlıkları yapılıp görüşülen pin-yin adlı Çin yazısının Latinleştirilmesine dayanan ve 33 harften oluşan Uygur-Latin

103 Ahmet Buran ve Ercan Alkaya, Çağdaş Türk Lehçeleri, 9. Baskı, Akçağ Yayınları, Ankara, 2013, s.

193.

104 Saadet Çağatay, a.g.e., s. 52.

105 Rıdvan Öztürk, Yeni Uygur Türkçesi Grameri, TDK Yayınları, 3. Baskı, Ankara, 2015, s. 1.

106 Levent Doğan, a.g.e., s. 2.

46

alfabesi, Çin Halk Cumhuriyeti devlet konseyinde kabul edilir. 1974’te de bu alfabeye, Çinceden alıntı kelimelerin orijinal imlasının korunması amacıyla bazı yeni işaretler eklenmiştir. Gunnar Jarring, konu ile ilgili makalesinde, bu alfabenin bazı yönlerini eleştirmektedir.107 Bütün bu değişikliklere rağmen, Uygur halkı, yüzyıllardır kullandığı Arap alfabesin bırakmamış ve bu deneyim de başarısızlıkla sonuçlanmıştır. Bunun üzerine, 1983’te Urumçi’de oluşturulan Dil Yazı Hizmeti Komitesi tarafından, Uygurların daha önce kullandıkları Arap alfabesi üzerinde değişiklikler yapılarak tekrar Uygur-Arap alfabesi kabul edilir.