• Sonuç bulunamadı

0.2. ÇAĞATAY, ÖZBEK VE YENİ UYGUR TÜRKÇELERİNE GENEL BİR

0.2.2. ÖZBEK TÜRKÇESİ

0.2.2.3. Özbek Edebî Dilinin Tarihî Devirleri

Özbek Türkçesinin Türk dili içindeki yerini belirlemede değişik ölçüt ve görüşler mevcuttur. N. A. Baskakov, S. E. Malov, A. N. Samoyloviç, A. K. Borovkov, A. M. Şerbak, O. Usmanov gibi Türkologların farklı ama birbirinden uzak olmayan çeşitli görüşleri mevcuttur.

N. A. Baskakov Türk dillerini şu devirlere ayırır:44 1. Altay Devri

2. Hun Devri (5. asra kadar)

3. Eski Türk Dili Devri (5.-10. asırlar) 4. Orta Türkçe Devri (10.-15. asırlar) 5. Yeni Türkçe Devri (15.-20. asra kadar) 6. En Yeni Devir (20. asırlar)

S. E. Malov Özbek edebî dili tarihini üç devre ayırır:

1. Eski Uygur Türkçesi devri;

2. Çağatay Türkçesi devri;

42 Fuat Bozkurt, Türklerin Dili, 4. Baskı, Kapı Yayınları, İstanbul, 2005, s. 511.

43 Emek Üşenmez, Modern Özbek Türkçesi, 1. Baskı, Akademik Kitaplar Yayınevi, İstanbul, 2012, s. 53.

44 Ġ. Äbdurähmånov v.d., a.g.e., s. 28.

24

3. Bugünkü Özbek edebî dili. Malov’un tasnifine göre, Bugünkü Özbek edebî dili, Eski Uygur Türkçesinin uzantısı olan Çağatay Türkçesinin devamıdır.45

A. N. Samoyloviç, Özbek dili tarihini aşağıdaki devirlere ayırmaktadır:

1. Karahanlılar Devri Edebî Dili (10.-11. yüzyıllar). Bu devir edebî dilini Karahanlılar devrinde yazılmış olan edebî eserler dili teşkil eder.

2. Oğuz-Kıpçak Edebî Dili Devri (12.-14. yüzyıllar). Sirdarya’nın alt kısmı ve Harezm’de şekillenmiş edebî dil, bu devrin dilini teşkil eder.

3. Orta Asya Türk Dili Devri (14.-20. yüzyıllar). Bu devir dilini 14. yüzyıldan 20.

yüzyıl başlarına kadar yazılmış olan eserler dili teşkil eder. A. N. Samoyloviç bugünkü Özbek edebî dilini üçüncü devir edebî dilinin devamı olarak anlatmaktadır. A. K.

Borovkov bu tasnifi, bazı değişiklikler getirerek kabul eder.46 A. M. Şerbak Özbek dili tarihî devirlerini şu şekilde ayırır:

1. Özbek edebî dilinin en eski devri (10.-13. yüzyıllar);

2. Özbek edebî dilinin Orta “Çağatay” dili devri (14.-17. yüzyıllar);

3. Yeni Devir (17.-18. yüzyıllar);

4. En Yeni Devir (19. yüzyıldan başlar).47

O. Usmanov Özbek dili tarihini şu devirlere ayırmaktadır:

1. Eski Tukyu48 Dili (6.-9. yüzyıllar);

2. Eski Özbek Dili (9.-12. yüzyıllar);

3. Eski Özbek Dilinin İlk Devri (13.-14. yüzyıllar);

4. Eski Özbek Dili (14.-19. yüzyıllar);

5. Bugünkü Özbek Edebî Dili.

Özbek edebî dili tarihinin devirlere ayırılması meselesinde, unutulmaması gereken iki konu vardır. Birincisi, Özbek dili tarihini, Özbek halkının oluşmaya başladığı dönemden (11.-12. yüzyıllar) başlamak doğru değildir. Çünkü 14. yüzyıla gelip şekillenmiş olan Özbek dili, uzun yıllık tarihî gelişimin mahsulü olup, bu devire kadar Özbek dilinin şekillenmesinde temel olan eski Türk kabilelerin dili kullanılırdı. İkincisi, eski ve Orta Asya (7.-12. yüzyıllar) Türk dilini Eski Özbek Dili diye adlandırmak ve bu

45 Ġ. Äbdurähmånov v.d., a.g.e., s. 28.

46 Ġ. Äbdurähmånov v.d., a.g.e., s. 28-29.

47 Ġ. Äbdurähmånov v.d., a.g.e., s. 29.

48 Çinlilerin Göktürklere verdiği bir addır ve Tukyu şekli de doğru değildir. Bunun transkripsiyonu Tu-kiüe’dir. (Hüseyin Nihal Atsız, Tarih, Kültür ve Kahramanlar, Ötüken Neşriyat, İstanbul, 2011, s. 12).

25

adı sadece Özbek dili için kullanmak da doğru değildir. Sebebi, 7.-13. yüzyıllardaki Türk kabilelerinin dili, sadece Özbek dili için değil, diğer Türk dilleri (Uygurca, Türkmence, Kazakça, Kırgızca, Karakalpakça vb.) için de temel olmuştur.49

Genel itibarıyla Özbek edebî dilini şu devirlere ayırmak mümkündür:

1. En Eski Türk Dili (7. yüzyıla kadar olan devir);

2. Eski Türk Dili (7. asırdan 10. asra kadar olan devir);

3. Orta Asya Edebî Dili (11-14. yüzyıllar);

4. Eski Özbek Edebî Dili (14-17. yüzyıllar);

5. Yeni Özbek Edebî Dili (17-20. yüzyıl başları);

6. Bugünkü Özbek Edebî Dili (20. yüzyılın 30. yılları)50

Modern Özbek Türkçesinin tarihi gelişimini ortaya koyarken müracaat edilecek iki temel kaynak vardır. Bunlardan birincisi sözlü kaynaktır. İkincisi ise yazılı kaynaklardır. Bilindiği üzere Türklerde destan söyleme geleneği tarih öncesi devirlere dayanmaktadır. Türklerin en eski destanlarından birisi de Alp Er Tunga destanıdır. M.

Ö. 7. yüzyılda meydana getirilen Alp Er Tunga destanı bugünkü Türk dillerinin ortak ürünlerinden bir tanesidir. Bu destanın Kaşgarlı Mahmud tarafından 11. yüzyılda yazıya geçirilmiş olması Türkler arasında bunun dilden dile aktarıldığını göstermektedir.

Mecusiliğin kutsal kitabı olarak görülen Avesta Eski Türk yurdu olan Turan coğrafyasında 8. yüzyılda b(m)engü (ebedi) taşlar üzerine yazılan Orhun Abideleri Köktürk alfabesi ile yazılmıştır.51 Köktürkler zamanında dikilen Orhun-Yenisey Anıtları sadece Eski Özbek dilinin değil bugünkü bütün çağdaş Türk dillerinin yazılı en eski kaynakları arasında yer almaktadır. Özbekistan sınırları içinde yer alan Fergana ve Surhanderya vilayetlerinde Orhun-Yenisey anıtlarına benzer 20’den fazla runik yazılı abide bulunmuştur.

Kadimki devir Türk dilini milattan önceki asırlardan başlatan Özbekler yaklaşık binli yıllara kadar bu devreyi devam ettirirler. Mecusilerin kutsal kitabı Avesta’yı göz önüne alırsak 3000 yıllık geçmişten söz etmek mümkündür. Yine Şirak ve Tomaris Rivayetleri de Özbek dili ve edebiyatı için önem arz eden eserlerdir. Alp Er Tunga Mersiyesi (2700 yıllık) Orhun-Yenisey Anıtları ise yaklaşık 1400 yıllıktır. 10. asırda

49 Ġ. Äbdurähmånov v.d., a.g.e., s. 29-30.

50 Ġ. Äbdurähmånov v.d., a.g.e., s. 30.

51 Emek Üşenmez, Modern Özbek Türkçesi, 1. Baskı, Akademik Kitaplar Yayınevi, İstanbul, 2012, s. 57.

26

Doğu Türkistan’da (Beşbalık’ta) yaşamış olan Singku Seli Tutung Altın Yaruk adlı eseri Çince’den dönemin Türkçesine (Uygurcaya) tercüme etmiştir. Uygur alfabesi ile yazılan bu eser sırasıyla Oğuznâme, Muhabbetnâme (Harezmî), Letafatname (Hocendî), Mahzenül Esrar (Mir Haydar) vb. eserler izler. Yine Uygurlar zamanında yazılan ve Manilik Tövbenamesi olarak bilinen “Haustça” önemli bir eserdir. Merkez Türkistan’da hüküm süren İskitler (Saklar) Yunan tarihçisi Heredot İskitlerden bahsederken burada yaşayan Türklerden bahsetmektedir (MÖ 490/480-430/424).52

Göktürk ve Uygur Türkçesi dönemlerinden sonra, 11. ve 12. yüzyıllarda Karahanlılar devrinde kullanılan Türkçeye, Ahmet Caferoğlu, “Müşterek Orta Asya Türkçesi” adını veriyor ve o devirlerde yazılmış olan Divanü Lȗgati-t Türk, Kutadgu Bilig gibi eserleri müşterek eserler olarak kabul ediyor.53 Ahmet Bican Ercilasun da Eski Türkçenin organik bir devamı diye nitelendirdiği Kuzey-Doğu Türkçesiyle çeşitli coğrafi ve siyasi sebeplere bağlı olarak ortaya çıkıp İran, Azerbaycan ve Anadolu istikametinde gelişme gösteren Batı Türkçesinin iki kol halinde 20. yüzyılın ilk çeyreğine kadar devam ettiğini, farklı konuşma tarzlarıyla, daha doğrusu konuşma diliyle yazı dilini birbirine karıştırmamak gerektiğini vurguluyor.

İslamî Orta Asya Türk edebiyatı, Karahanlı (11-13. yüzyıl), Harezm (14. yüzyıl) ve Çağatay edebiyatı (15-20. yüzyıl) olmak üzere üç ana safhaya ayrılır. Türkistan coğrafyasında Timurlular idaresi altında gelişen ve Ali Şîr Nevâyî’nin eserlerinde klasik şeklini alan Çağatay edebiyatı, 15. yüzyıldan 20. yüzyılın başına kadar varlığını sürdürmüştür. Timurlular dönemi, Türk dilinin gelişimi açısından da önemlidir. Timur ve halefleri Türk dili ve edebiyatına önem vermiş, Hâkânî-Uygur edebî dilinden biraz farklı tarzda, Çağatay Türkçesi olarak bilinen Batı Türkistan Türk şivesini kullanmışlardır. Timur’un torunlarından Hüseyin Baykara zamanı Çağatay edebiyatının sanat ve millî ruh bakımından zirveye ulaştığı bir devirdir. Aynı zamanda Baykara’ya vezirlik yapan büyük Türk şairi Ali Şîr Nevâyî (845/1441-907/1501) bu dönemde yetişmiştir. Ali Şîr Nevâyî’ye kadar, dil bakımından iktidarsız ve lehçe bakımından da karışık olan Çağatay Türk edebiyatı, Nevâyî’nin etkisiyle geniş bir coğrafyada yayılmış Özbeklerin, Kazak, Kırgız, Orta Asya ve İdil-Ural Türklerinin, Kaşgarlıların ortak edebî dili haline gelmiştir.54

52 Emek Üşenmez, a.g.e., s. 57-58.

53 Ahmet Caferoğlu, Türk Dili Tarihi I-II, 4. Baskı, Alfa Yayınları, İstanbul, Ocak 2001, s. 52.

54 Emek Üşenmez, a.g.e., s. 58-60.

27

Özbekistan’daki ağızlara dayanan Özbek edebî lehçesi, 1921’den itibaren Çağatay edebî lehçesinin yerini almaya başlamıştır. Özbek Türkçesi devamı olduğu Doğu Türkçesinin aslî karakteristik özelliklerini taşımaktadır. Çağatay Türkçesi döneminde var olan pek çok ses, şekil ve söz dizimi özelliği Özbek Türkçesinde de sürmektedir.

Ancak, 20. yüzyılın başlarında ortaya çıkan coğrafi ve siyasi şartlar, Özbek Türkçesini doğal gelişme ve değişme seyrinin dışına taşıyarak zorlama ve yapay girişimlerin hedefi olmuştur. Türklerin dil birliğini bozmak ve dolayısıyla Türk boylarını birbirleriyle anlaşmazlığa düşürme anlayışıyla, önce bütün Türk boylarının ortak Arap alfabesi Latin alfabesiyle, daha sonra da Latin alfabesi Kiril alfabesiyle değiştirilmiştir. Türk boylarının ortak Arap alfabesi, 1927 yılından itibaren Latin alfabesiyle değiştirilmeye başlanmıştır; 1927-1930 yılları arasında hem Arap hem de Latin harfleriyle birçok dergi ve gazete basıldı; dolayısıyla bu dönem, bir geçiş dönemi oldu ve 1930 yılına kadar Latin alfabesine geçiş tamamlandı. Türkistan’da yaşayan Özbek Türkleri, 1927-1940 yılları arasında Latin, 1927’den önceki yıllarda da Arap alfabesini kullanmışlardır.55 Afganistan’da bulunan Özbek Türkleri ise, halen Arap alfabesini kullanmaktadır. Özbek Türkleri için hazırlanan Latin alfabesinde başlangıçta dokuz ünlü kabul edilip ünlü uyumu sağlanmışken daha sonra “Taşkent’in İranlaşmış ağzı” seçilerek ünlü sayısı azaltılmış ve Türkçenin karakteristiği olan ünlü uyumu bozulmuştur. 1940 yılından sonra ise, 1937-1938 yıllarında birçok Türk aydını öldürten Stalin’in emriyle bütün Türk boylarına farklı birer Kiril alfabesi kullandırılmaya başlanmıştır. Tabiî ki böyle bir dayatmanın ana sebebi; Türk boylarının, birbirlerinin yazılarını okumalarını, dolayısıyla uzun vadede birbirleriyle anlaşmalarını önlemekti.

Bugünkü Özbek edebî dili 20. asrın başlarında şekillenmeye başlar. Abdurauf Fıtrat, Abdulla Avlâniy, Aşurali Zâhiriy ve diğer âlimler Özbek edebî dilinin nazarî esaslarını yaratır, çeşitli sözlükler hazırlarlar. Özbek edebî dilinin kaidelerini belirlemede A. Fıtrat, A. Qâdiriy, Â. Usmân, A. Çolpân, U. Nasir gibi şahsiyetlerin eserlerinin dil hususiyetleri de dikkate alınır. 19. asrın ikinci yarısında yazılan Muhammad Karimhoca’nın “Türkçe Kaideleri”, İshâkhân İbret’in “Luġat”I, V.

Nalivkin, N. Ostroumov ve diğer âlimlerin yazdığı ders kitapları, 20. asrın 20. yıllarında yazılan A. Fıtrat’ın “Sarf” ve “Nahv” eserleri ve A. Zâhiriy, Ş. Rahimiy, Q. Ramazan, Ş. Zunnun, Elbeklerin Özbek dili hakkındaki risale ve makaleleri de 19-20. asır matbuat

55 Ertuğrul Yaman, a.g.e., s. 6- 7.

28

dili, edebî dilinin şekillenmesinde büyük pay sahibi olur. 56 20. asrın 30. yıllarında bugünkü Özbek edebî dilinin kaideleri şekillenip, bir dizi ders kitabı, sözlük, imla kılavuzu ve makaleler neşredilerek okullarda okutulmaya başlanır.