• Sonuç bulunamadı

2.2. Refah Devleti ve İktisadi Sistemler

2.2.3. Yeni Refah

Pigovian analize olan itirazlar refah ekonomisine yeni bir pencere açılmasına neden olmuştur.

Yeni refah iktisadı teorisyenleri için Paul Samuelson (1821-2009); “Abba Lerner (1903-182), John Hicks (1904-1989), Nicholas Kaldor (1908-1986), Tibor Scitovsky (1910-2002), Harold Hotelling (1895-1973, Ragnar Frisch (985-1973)’in adını vermektedir150.

Yeni refah iktisadına ise iki tür yaklaşım151 hâkim olmuştur. Bunlardan ilk yaklaşım, 1930 larda ortaya çıkan İngiliz Yaklaşımı; diğeri de 1940 larda geliştirilen Amerikan Yaklaşımıdır.

Söz konusu yaklaşımlar ve teorisylenleri tablolaştırılarak, Tablo 2.7.’de sunulmuştur.

Tablo 2.7. Yeni Refah İktisadı Yaklaşımı

İngiliz Yaklaşımı Amerikan Yaklaşımı

Nicholas Kaldor Abram Bergson John Hicks Paul Samuelson Tibor Scitovsky

Kaynak: Antoinette Baujard, 2013, s. 7-9.

Joseph Alois Schumpeter (1883-1950) “Yeni Refah Ekonomisi" nin koruyucu

azizi Pareto'dur”152

sözü ile yeni refah ekonomisindeki pareto etkisinin gücünü ortaya koymuştur.

Pigou’nun ardından Vilfredo Pareto ile parlayan refah iktisadı, piyasa refah dengesi kurmaya çalışmıştır. Bu dengeyi sağlayan durum ise, optimalite kriteri olarak bilinmektedir. Bu kriterler içinde en çok kullanılanı da İtalyan iktisatçı ve sosyolog Vilfredo Pareto’nun geliştirdiği Pareto Optimal kriteridir.

Refah iktisadı şu iki teori üzerinde yoğunlaşmıştır153:

 Pareto Optimum: “Hiç kimsenin refahının başkalarınınkini azaltmadan, artırmanın mümkün olmadığı durumdur.”

150 Kotaro Suzumura, An interview with Paul Samuelson: Welfare Economics, “Old” And “New”, And

Social Choice Theory. Social Choice And Welfare, 25(2), 2005, s. 334.

151

Antoinette Baujard, “Welfare Economics, Social Science Research Network” Groupe d'Analyse et de Théorie Economique (GATE) No:1333, 2013, s. 7.

152 Joseph A. Schumpeter, “Vilfredo Pareto (1848–1923)”. The Quarterly Journal of Economics, 1949,

63(2), 1949, s. 165.

153

 Pareto İyileştirme: Yeni bir kaynak tahsisi ile bir kimsenin durumunu kötüleştirmeksizin, diğerinin durumunun iyileştirilmesidir.

Bu teoremler birinci ve ikinci teorem olarak anılırlar. Birinci teorem görünmez elin (piyasa mekanizması) durumunu açıklarken ikinci teorem de birinci en iyinin olduğu bir koşulda etkinlik kaybı olmadan nasıl yeniden bölüşüm mümkün olabilir sorusuna yanıt vermektedir154

.

Piyasa başarısızlıkları gibi belli durumlarda pareto etkin- pareto optimal durum diğer adıyla Birinci En İyi durum kaynak tahsisini başaramayacaktır155

.

Ekonomi Profesörü Feldman’a göre ise refah iktisadının ilk teoremi matematiksel açıdan doğru olabilir. Ancak aşağıda sıralanan durumlar ilk teoremi geçersiz kılmaktadır156

:

 Teorem bir soyutlamadır. Gerçekler göz ardı edilmektedir. Tüketicilerin

tercihleri verilmemektedir. Reel ekonomi asla dengede değildir, çoğu piyasa

düşük arz veya aşırı talep ortamında ve sabit bir akış

durumundadır. Ekonomik dinamikler zevkler ve teknoloji sürekli değişirken, model sabit olduklarını varsaymaktadır.

 İlk teorem ile rekabetçi bir piyasa hayal edilmekte ancak gerçek dünya tekel

ve piyasa gücünde yoğunlaşmıştır.

 Teorem dışsallıkları yok saymaktadır. (Eğer bir değişim ekonomisinde bir

kişinin faydası, bir başka kişinin tüketimine bağlıysa teorem tutmaz. Benzer şekilde, eğer bir üretim ekonomisi firmasında üretim olasılık seti, başka bir firmanın üretim vektörüne bağlıysa teorem yine tutmaz.)

 Teorem hiçbir kamu malı olmadığını varsayar, yani, ulusal savunma, yargı

sistemleri veya deniz fenerleri gibi. Bu tür mallar tamamen özel olarak sağlanıyorsa üretim o zaman optimal dengenin altında olacaktır.

 Teorem dağılımı göz ardı eder. Bazı insanlar onları son derece zengin yapan

kaynaklara sahipken, diğerleri birçok açıdan oldukça fakir olabilir.

154

G. Akalın, 2006, age., s. 75.

155 G. Akalın, 2006, age., s. 15.

156 Allan M. Feldman, Welfare Economıcs, 2006, s. 4.

https://www.brown.edu/Departments/Economics/Faculty/Allan_Feldman/efiles/PDFs/Welfare%20Econo mics.Draft.pdf (16.06.2019).

Dolayısıyla tam rekabetin yaşanmadığı eksik rekabet koşulları altında, ortaya çıkan dışsallıklar157

ve kamusal malların varlığı, Pareto etkin denge fiyatlarının oluşumunu engelleyerek üretim ve dağılımdaki etkinliği bozmaktadır. Bu koşul ise Pareto Optimal koşulların sağlanamadığı noktada ikinci en iyi durumunu ortaya çıkarmaktadır.

Lipsey ve Lancaster tarafından geliştirilen “İkinci En İyi Teori”, Pareto'nun iyimserliğinin bulunmadığı durumlarda optimuma ulaşmayı hedeflemektedir. Paretian optimum koşullarından birinin karşılanamaması durumunda, optimum durum ancak diğer tüm Paretian koşullardan hareketle sağlanabilir ve sonuçta elde edilen bu durum ikinci en iyi durum158 olarak bilinmektedir.

Piyasada herhangi bir kusur, üretim veya tüketimde dışsallıklar ve kamusal malların olmadığı, rekabetçi, küçük bir açık ekonomi olduğu, tüm kaynaklar özel mülkiyete ait, bireylerin kendi refahlarını en üst düzeye çıkardığı, firmaların maksimum kar elde ettiği, tüketici faydalarının en üst düzeye çıktığı, her koşulda mükemmel bir bilgi varlığı olduğu varsayımında devletin ekonomiye müdahalesi sıfıra yakın olacaktır. Bu koşullar altında devletin uyguladığı her türlü vergi veya sübvansiyon ekonomik verimliliği ve ulusal refahı azaltır olabilecektir. Bu ortaya çıkan denge ilk en iyi olarak somutlaştırılabilir. Diğer yandan bu koşul ekonomik nirvana olarak ütopik kalmaktadır. Elbette gerçek dünyada, bu şekilde mükemmel bir ekonomi bulunmamaktadır. Bazı üretim ve tüketim faaliyetlerinin dışsal etkileri bulunmaktadır. Sera gazları, çevre kirliliği, buzulların erimesi şeklinde çoğaltmak mümkündür.

Devletin özel piyasaya müdahalesi birinci en iyinin gerçekleşmediği piyasa koşullarında kısaca düzeltilmemiş piyasa kusurları veya çarpıklıkları olduğunda ortaya çıkar. Bu koşullarda ekonomi, birinci-en iyi dengeden ziyade ikinci-en iyi ile karakterize edilir. Devlet ikinci en iyi denge noktasında birçok farklı politika yöntemi uygulanabilir. Hükümetler vergileri, sübvansiyonları veya bir çok kota ve kısıtlamaları üretime, tüketime veya faktör kullanımına uygulayabilirler. Bazen bu politikaların iki veya daha fazlasını aynı anda aynı yöne uygulayabilirler. Devletler bazen politikaları gereği birinci en iyi koşulların oluşmasını beklemeden direkt ikinci en iyi politika

157

Bahsedilen piyasa başarısızlıkları için çeşitli çözüm yolları aranmıştır. Dışsallıkları ortadan kaldırmak için Pigou ve Coase, ortayan çıkan dışsallıkları vergilendirilmesi ve zararın karşılanması yoluyla piyasayı dengede tutmayı önermişlerdir.

158 Richard Lipsey, Kelvin Lancaster, “The General Theory Of Second Best”, The Review Of Economic

yöntemlerini uyulama yoluna da gidebilirler. Bu tamamıyla ülkelerin politik kararlarıyla ilgilidir159.

Yeni Refah İktisadına öncülük eden teorisyenlerden, Kaldor ve Hicks in ortaya attığı “Tazmin Ölçütü” ya da Kaldor-Hicks yaklaşımı olarak bilinen teori, refah teorisini gelir dağılımı yönüyle ele aldığı söylenebilir.

Kaldor'un (1939) geliştirdiği ölçüt, bir politika değişikliğinden kazanç sağlayanların kaybedenleri telafi edebileceği, yine de daha iyi durumda olabileceği Pareto iyileştirmeleri için bir testtir. Sosyal iyileşme noktası olan bu yeni durumda toplumun refahı optimuma ulaşmıştır. “Hicks Kriteri” (1940) ise, “Tazminat Kriteri” ne dayanmaktadır. Kaybedenlerin değişikliği engellemek, kazananlara rüşvet verme olasılığını ortadan kaldırmak için politika değişikliğinden önce geliri yeniden dağıtarak potansiyel Pareto iyileştirmelerini arayan Kaldor kriterine yönelik bir kardeş testtir. Hicks ve Kaldor Kriteri olarak bilinen test, kazanan değişiklikten sonra kaybedeni telafi edebilir, ancak kaybeden kazanana bloke etmesi için ödeme yapabilir160

.

Tibor Scitovsky, Kaldor-Hicks teorisine bir alternatif olarak ortaya çıkan teorem eğer tazminat ödenmeyecek olursa çelişki oluşturabileceğini ortaya koymuştur. “Değişildikten kazançlı çıkan kendisi de kâr edebilecek biçimde zarar edene tazminat

ödeyebilir veya rüşvet verebilir. Oysa zararlı çıkan kâr edecek biçimde; kazançlı çıkanı değişikliği istememesi için ödüllendiremez yani rüşvet veremez”161

şeklinde ifade

etmektedir.

Bergson-Samuelson tarafından geliştirilen sosyal refah fonksiyonuna, bireysel tercihler veya refah durum setlerinin sıralamalarıyla ulaşılabilmektedir162. Bergson- samuelson refah anlayışı ordinalist yaklaşım etrafında şekillenmiştir.