• Sonuç bulunamadı

1.3. Servet-i Fünun Şiirinde Modernizm ve Modernite Unsurları

2.2.1. Yenilik Kavramı ve Eskinin Reddi

2.2.1.3. Yeni Bir Düzen

Artık görülmektedir ki, Fikret’in yeni insanının yaşayacağı yeni dünyanın nasıl düzenleneceği belli olmuştur. Yenidünya, akıl-modernizm ve modernitenin aydınlığında düzenlenecektir.

Fikret’in yeni dünyasında, az önce söz ettiğimiz unsurların gerçekten insanlığın hayrına kullanılmasıyla özgürlüğün, barışın ve kardeşliğin sürekli devam ettiği bir huzur zamanının oluşturulmak istendiğini de görmekteyiz. Çünkü Fikret son derece hümanist (insancıl) bir şair olarak tüm insanlığın iyiliğini istemiştir. Çünkü tarih boyunca bitmeyen savaşlar, insanlığa çok zor zamanlar yaşatmıştır ve büyük acılar çektirmiştir. Fikret bunu çok iyi kavramıştır. Ayrıca, “O bütün şiirlerinde kendi acısını değil, insanlığın acısını yaşamıştır.” (Sertel, 2006: 132) Fikret bu acıların son bulması için, özgür bireylerin huzur-adalet-barış içinde yaşayacakları yeni dünyayı Tarih-i Kadim şiirinde şöyle düşünmüştür:

“Đşte hürriyet-i hakikiye: Ne muharib, ne harb ü isti ‘la; Ne tasallut, ne saltanat, ne şeka, Ne şikayet, ne zulm ü istibdad;

Ben benim, sen de sen; ne rab, ne ‘ibad”

Đşte Fikret’in düzenlemek istediği yeni dünya. Burada dikkat çeken şey, Rab inancına da yeni düzende yer verilmeyişidir. Ancak biz bu konuyu daha geniş olarak “Yeni Bir Din” başlığı altında ele almayı uygun buluyoruz.

Fikret’in yeni dünya düzeninde vatan-millet unsurları da o zaman ve kendi zamanımıza göre çok cesur ve modern şekilde verilmiştir. Haluk’un Defteri eserinde yer alan Haluk’un Amentüsü isimli şiirinde bunu görürüz.

“Toprak vatanım, nev’-i beşer milletim… Đnsan olur ancak bunu iz’anla anladım.” (HD, 46)

Fikret’in yeni dünya düzeninde görüyoruz ki, ülkeler ve milletler arasındaki tüm sınırlar kaldırılmıştır ve yeryüzü toprağı vatan, tüm insanlar da soydaş olmuştur. Fikret bu düşüncesinin oluşmasında, insancıllığının (hümanistliği) büyük katkısı olmuştur. “Fikret’in hayalinde kardeş insan toplumu o kadar kudretle yaşamıştır ki artık bütün insanların vatanı ortaktır. Sınırlar yoktur, gümrük gibi ekonomik setler yoktur; ordularla insanı kana bulayan, toprağı kanla yoğuran cihangirler yoktur. Đnsanları birbirinin boğazına saldırtan hırslar, çıkar soygunları yoktur; bütün insanlar tek ve ortak bir ulustur. Đnsan da ancak böyle topluma vardığı zaman insan olacaktır.” (Sertel, 2006: 135) Đşte bu kardeşlik, yeni dünya düzeninin en önemli harclarından olacaktır. Haluk’un Amentüsü’ndeki şu dizeler de buna gönderme yapar:

“Ebna-yı beşer birbirinin kardeşi… hulya! Olsun, ben o hulyaya da bin canla inandım. (..)

Kan şiddeti, şiddet kanı besler; bu muadat Kan ateşidir, sönmeyecek kanla, inandım. (..)” (HD, 46)

Fikret bu şiirde, yeni dünya düzenine ilim-fen gibi önemli modernizm-modernite unsurlarının nasıl katkı yapacağını şu dizelerde belirtmiştir:

“Bir gün yapacak fen şu siyah toprağı altın, Her şey olacak kudret-i irfanla… inandım.” (HD, 48)

Fikret’in yenidünya düzeninde bilimin gücü her şeye yetecektir. Kara topraktan, istenirse, altın bile yapılacaktır.

Fikret, yeni düzenin kurulacağı dünyada eğitimin ne kadar önemli olduğunu bilmektedir. Modernizm ve modernite ışığında ilerlemek için iyi bir eğitim şarttır.

Fikret, ülkemizin modernleşmesinin eğitim açısından Batılı, Anglo-Sakson (Amerikan) tarzı bir eğitim sistemiyle başarılı olacağına inanmıştır. Bizzat öğrencisi, öğretmeni ve müdürü olduğu Mekteb-i Sultani’de bu yeni eğitim sistemini denemek istemiştir. Yaptığı çarpıcı uygulamalar ne yazık ki yönetim tarafından bir süre sonra engellenmiştir.

Fikret’in hayatında ve fikir dünyasının oluşmasında Mekteb-i Sultani’nin etkisi büyüktür. Batı-Avrupa tarzı okullarımızın en başarılı örneklerinden olan bu okula Fikret, her zaman minnet duymuştur. Bu okul onun hayatındaki en güzel sığınaklardan birisi olmuştur ve Fikret bu okulu “Batı’ya açılan en güzel pencere”lerden olduğunu “Sultani’ye” isimli şiiriyle belirtip yüceltmiştir. Şiir, Haluk’un Defteri eserinde yer almaktadır.

“Sen sakladın bu ruhu muhitin ziya-şiken, Muhnik soluklarından; evet sen kucakladın, (..) Sensin; bir az düşünme ve kurtulma hissine Sahib vatan çocukları hep sende beslenen, (..) Garb-ı iştiyak-ı fikre açık bir ufuk, ve sen Şarkın bu ufka ilk açılan bir deriçesi.” (HD, 80-81)

Fikret bu güzel okulu, modernizm ve modernite vasıtasıyla kurulacak yeni düzende vatanımızın yükselmesini isteyen çocukların sığınağı ve koruyucusu olarak görmektedir. Bu okul, modern-Batılı ilerleme fikirlerine her daim açık olacak bir penceredir. Bu pencerenin içinden cehalet, hurafe, tembellik gibi şeyler okulun içine asla giremez.

Fikret yeni düzenin oluşturacağı eğitim sisteminde kızlarımızın da eksiksiz olarak yer almasını istemiştir. Şiirimize getirdiği “yeni insan” temasında kadınlarımızı- kızlarımızı-analarımızı-bacılarımızı asla geri plana atmayarak, onlarında bu yeni düzende ve dünyada hak ettikleri saygınlıkla yer almalarını istemiştir. Fikret, şiirimize gerçek bir kadını getirirken, onun sorunlarını asla göz ardı etmeyerek gayet mühim bir

iş başarmıştır. Çünkü biz divan şiirimizde kadının dar kalıplar içinde ele alınış biçimini az-çok bilmekteyiz.

Milletimizin modernizm ve modernite vasıtasıyla yeni düzende kalkınması için, kızlarımızın da en iyi şekilde eğitilmesi şarttır. Haluk’un Defteri eserinde yer alan “Bir Kız Mektebi Đçin” şiiri Fikret’in bu konudaki fikirlerini en iyi yansıtan şiiridir. Şiirin başındaki “Kızlarını okutmayan millet, oğullarını ma’nevi öksüzlüğe mahkum etmiş demektir; hüsranına ağlasın!” ifadesi, şiirin anahtarıdır. Şiirde öncelikle Osmanlı’nın güzel günlerine gönderme yapılmıştır:

“Osmanlılık… o dünkü şehamet, o dünkü şan, Osmanlılık… o dünkü hamiyet, muhaselet (..) (HD, 90)

Biz ecdadımızın geçmişte ne büyük işler başardığını az-çok biliyoruz. Đşte bu büyük başarıların altında yiğitliğin yanında pozitif ilimlere ve eğitime verilen önem de yatmaktadır. Nitekim tarihte var olan Türk ve Đslam devletlerine en güzel dönemlerinde hüküm süren hükümdarların pozitif bilime ve eğitime nasıl önem verdiklerini görebiliyoruz. Osmanlı’da da durum böyle olmuştur.

Ancak ne yazık ki, pozitif ilimlerin geri planda kalması, devletin gerilemesiyle at başı giderek her yönden bir geri kalışa neden olmuştur. Modern zamanlarda bu kötü durum elbette çöküşle sonuçlanacaktır. Bunun farkında olan Fikret, vatanın bu kötü durumdan kurtulması için tüm kızlarımızın da modern eğitimden faydalanarak yeni düzende modernleşmeye katkı sağlamasını ister.

“Firdevs-i akdes-i medeniyettir; en geri, En aciz, en felek-zede millet kadınlığı Hemşire-i cehalet edendir! (..)

Kalbin, semahatin, hele ilmin yarattığı Her şeyde kızların, bu muazzez çiçeklerin Bir hakkı var… verin!”

Gördüğümüz gibi en geri medeniyet, kadınlarını ihmal edip onları cehalete sürükleyen medeniyettir. Yeni düzende modern eğitim bütün kızların-kadınların en temel haklarındandır. Fikret bu noktada “modern” asrını da aşan büyük fikirleriyle, vatanı için ne denli önemli bir “inkılapçı” olduğunu göstermiştir. Biz Fikret’in bu düşüncelerinin, Cumhuriyet Türkiyesi’nde kadınlarımıza verilen temel haklara önemli şekilde etki ettiğine inanıyoruz. Çünkü Ulu Önder Atatürk’ün de, Fikret’i bir inkılapçı- şair olarak sevdiğini biliyoruz.

Fikret’in yeni düzeninde eğitimin verileceği modern okullar, çocuklara sevdirilmek istenmiştir. Çünkü temel ne kadar iyi atılırsa, bina o kadar sağlam olur. Yani başarı sağlanır. Bu sebeple de çocuklara okulu sevdirmek gerekir.

Şermin eserindeki “Lokumum ve Okulum” isimli şiir buna güzel örneklerdendir. “Hele hele, lokumumu;

Biraz da çörek severim… Ama en çok okulumu, Okulumu pek severim. Sevgili bina!

Neler öğretir o bana. (..)” (ŞR, 17)

Çocuk, okulunda faydalı şeyler öğrendiği için, okulunu her şeyden çok sever. Fikret çocuklara bu önemli hususları onların anlayacağı dilden anlatarak çok önemli bir iş başarmıştır.

Şermin eserinde buna en güzel örneklerden diğeri de “Söyleşi” isimli şiirdir. Batılı-modern tarzdaki eğitimin ve okulların çocuklar için ne büyük şans olduğu, uygun-güzel bir dille anlatılmıştır.

“Öğretmenleriniz iyi Öğretiyorlar her şeyi;

Tahta, sıra, hep mükemmel; (..)” (ŞR, 43)

Fikret çocukların bu şansı iyi kullanmasını da telkin etmiştir:

“Okumalı, oynamalı, Hiç işsiz oturmamalı. (..) Tembel tembel oturanın, Bugün artık ekmeği yok. (..)” (ŞR, 43-44)

Gördüğümüz gibi çocuklar, yeni düzende büyük öneme sahiptir. Onların iyi bir şekilde eğitimi ve hayata atılmaları, modernizm-modernitenin yeni düzeninde memleketin ilerlemesinde büyük rol oynayacaktır. Yeni dünya düzenindeki yeni insana, çocukluğundan itibaren büyük ihtimam gösterilmelidir.

Büyük inkılapçı-şair Fikret, yeni edebiyatımızda bunu en iyi bilen isimlerin başındadır.

Fikret yeni bir düzen anlamında da çeşitli yönlerden şiirimize katkı sağlayarak, yeninin kabulü noktasında modernizm ve modernitenin gücünü göstererek, artık eskinin hiçbir zaman güçlü olamayacağına vurgu yapmıştır. Yeni insan-yeni dünya-yeni düzen bağlamının her ayağını şiirlerinde çok çarpıcı şekilde göstermeyi başarabilmiştir.