• Sonuç bulunamadı

Faik Ali Ozansoy, Süleyman Nazif, Süleyman Nesip’in Şiirlerinde

Servet-i Fünun ve daha sonraki yılların tanınan edebiyatçısı Süleyman Nazif’in kardeşi olan Faik Ali Ozansoy da Servet-i Fünun topluluğunda yer alan şairlerden olmuştur. Edebiyatımızda “Fani Teselliler Şairi” olarak da bilindiği, çeşitli kaynaklarda belirtilmiştir. Şair ve kültürlü bir aileye mensup olduğundan, erken yaşlarda edebiyata merak salmıştır. Edebiyat çevrelerinde ise, Servet-i Fünun topluluğuna katılarak tanınmıştır. Bu dönemde şiirlerinde tabiat, aşk ve kadın, ölüm ve çocukluk özlemi gibi bireysel temaları işlemiştir. Hamit, Fikret, Cenap etkisinde şiirler yazmıştır. Fani Teselliler eserinde çoğunlukla tabiat şiirleri yazmıştır. Onun “Benim Sema-yı Hayalim” isimli şiiri, tabiat anlayışını gösteren şiirlerdendir.

“Yine ben dinledim bu şeb denizin Gamlı sahille şi’r-i busişini: Semt-i re’simde mah-ı leyle-güzin Mübtesim, söylüyordu bir ninni. (..) O zaman sanihat-ı hulyamın Maidir rengi, ruhu, manası.”

Gece, deniz, ay, mavi renk gibi imgeler bütün Servet-i Fünuncularda görülmüştür. Faik Ali’nin bu şiirinde de bunlar vardır. Ayrıca şiirde hissedilen kozmik alem havası ve kuşun feryadı Hamit etkisinin izleridir. Sevgilinin hayali bu kozmik alemin olmazsa olmazıdır. Şiir ve musiki, Servet-i Fünuncular’ın olmazsa olmazlarındandır. Faik Ali de bunu bilen bir şairdir. Onun “Nağme-i Teselli” isimli şiiri bu durumu betimleyen bir şiirdir.

*Bu bölümdeki şiir, dize örnekleri Şemsettin Kutlu’nun “Servet-i Fünun Dönemi Türk Edebiyatı Antolojisi”, Tahir Alangu’nun “Servet-i Fünun Edebiyatı Antolojisi”, Mehmet Kaplan’ın “Şiir Tahlilleri-1” eserlerinden alınmıştır.

“Đki timsal-i kehkeşan sakin Đki hemşire, musiki ve şiir, Beşiğinden beraber inmiştir; O muazzez behişt-i gümgeştin (..) Ey büyük nağmeler, siz olmasanız Gamküsar-ı hayat-ı insani, Safiliyette ruh-i bikesimiz Boğulur kimsesiz, tesellisiz.”

Faik Ali, müzik ve şiirin hayatımızda çok önemli ve gerekli olduğunu bu şiiriyle anlatmak istemiştir. Faik Ali’nin edebiyatımız içinde dikkat çeken şiir temalarından birisi de, çocukluk yıllarının geçtiği yerlere özlem duyma temasıdır. Servet-i Fünun şairleri genellikle ütopik mekanlara ve ülkelere özlem duymuşlardır. Faik Ali ise bu tema ile Servet-i Fünun şairleri içinde bir farklılığı ortaya koymuştur. Onun Dicle Vadisi isimli şiiri bu farkı anlatan güzel şiirlerden birisidir.

“Hüzne medfun şu kimsesiz yerler, Benim enkaz-ı hatıratımdır; Bu sükut-i medid ü hüznaver Aks-i savt-ı teessüratımdır. (..) Bu ibadetgeh-i semavide, Mazhariyetle vecd-i cavide Ruh bir abid-i müebbettir.”

Şairin çocukluğunun geçtiği bu bölgede eskinin güzel hatıraları vardır. ama şimdi bu yerler viraneye dönmüştür ve hüzün kaplıdır. Şair o eski zamanlara özlem duyarken, şimdiki kötü duruma üzülür.

Özetle Faik Ali, Servet-i Fünun topluluğunun çizgisinde yazdığı şiirlerle sesini duyurmaya başlamış bir şair olmuştur. Đkinci Meşrutiyet’ten sonra da şiirler yazmıştır. Fakat edebiyat dünyasında, Servet-i Fünun döneminde yazdığı şiirlerle kendisine yer bulmuştur.

Faik Ali’nin ağabeyi olan Süleyman Nazif de, Servet-i Fünun topluluğunun içinde çok aktif olarak yer almasa da, bu topluluğa şiirlerini ve yazılarını göndererek edebi hayatının bir bölümünde, bu topluluk içinde sayılmıştır. Uzakta oluşunun sebebi olarak padişahı sevmemesi ve yurttan ayrılmasıdır. Zaman zaman da resmi görevler için Đstanbul’dan ayrılmıştır. Đlk şiir kitabı olan Gizli Figanlar’ı (1906) bu devrede bastırmıştır. Gizli Figanlar eserinde Namık Kemal’in etkisi vardır. Burada sosyal konulara da yönelmesi sebebiyle Servet-i Fünun şairleri arasında farklı bir yer edinir. 1908’e kadar ise ağırlıklı olarak Servet-i Fünun şiirinin tüm özelliklerini taşır. Daha sonra ise Milli Edebiyat akımının etkilerini taşıyan şiirler yazar.

Süleyman Nazif’in Servet-i Fünun şiiri modernizmi ve özelliklerini taşıyan şiirlerine örnek olarak, Bir Resim Karşısında isimli şiirini gösterilebilir. Sone şekliyle yazılmış bu şiirde Nazif, “Bursa’da mektupçu bulunduğu yıllarda, bir fotoğrafçı dükkanında Rus Çariçesinin resmini görmesi üzerine yazmıştır.” (Kutlu, 1981: 205)

“Güzelsiniz; bu müsellem. Bakın şu pencereden: Huzurunuzda dizüstü durur bütün akvam. Bu halka mihrinizi eyledikçe saye-fiken Olur enin-i tazallüm birer sada-yı garam. (..) Huzurunuzda dizüstü duran bütün akvam Huda’ya karşı teellümler eyliyor ızhar… Güzelsiniz; acırım hüsn-i bi-bahanenize!..”

Şiirde, tasviri-tablo şiir özelliklerinin etkisini görebiliriz. Bu kadın daha sonra Bolşevik Đhtilali neticesinde eşiyle birlikte öldürülmüştür. Çünkü bu kadın, son Rus Çarı’nın eşidir. Süleyman Nazif bu kadının tablosundan çok etkilenmiştir. “Süleyman Nazif, bir yandan bu güzelliğe hayran kalırken, bir yandan da onun kötü geleceğini-

sanki bir önsezi gibi-ruhunda duymuş ve o duyguyla şiirini kaleme almıştır.” (Kutlu, 1981: 205)

Servet-i Fünun topluluğundayken edebiyat çevrelerine kendini tanıtan Süleyman Nazif, “Daüssıla Şairi” olarak bilinir. Daüssıla şiirini Malta’da tutuklu haldeyken (Đngilizler tarafından) yazan şair, vatan hasretinin en güzel şekilde şiire yansıyan bir örneğini vermiştir.

Servet-i Fünun döneminin bir başka şairi de, Süleyman Nesip’tir. Gerçek ismi Mehmet Sami’dir. Çekingen bir mizacı olduğu, kaynaklarda belirtilir. Servet-i Fünun dönemi içinde yazdığı şiirlerle tanınmıştır. Aşk ve acıma duygularını şiirlerinde görürüz. Ayrıca kadın temasını da şiirlerinde işlemiştir. Acıma duygularını anlattığı şiirlerinde Tevfik Fikret etkisini görülür. Çünkü bu şiirlerde toplumun alt tabakalrındaki insanları gözleyerek bunları şiirine yansıtmıştır. Bu şiirlerden birisi, Dilenci Kız isimli şiirdir.

“Kış ortasıydı… Hava pek soğuktu, yerlerde Bir arşını mütecavizdi galiba karlar;

Soğuktu, hatıra geldikçe ellerim sızlar O kış… Evet o şita-yı sefalet averde (..) Erişti guşuma pek ince, pek küçük bir ses: O karlar üstüne düşmüştü bir zavallı melek,

Morarmış ağzı ile derdi: “Bir dilim ekmek!”

Nesip sone şeklindeki bu şiirinde, kış ortasında çaresizlik içinde yardım bekleyen zavallıların tablosunu çizmiştir. Bu şiiri, dikkatli bir gözlemin yansıması olarak sayabiliriz. Nesip, kadınların olumlu ve olumsuz özelliklerini bir arada verdiği sone tarzında şiir de yazmıştır. Bu şiirin ismi, “Kadınlığa Dair”dir.

“Bilir misin ki kadınlık demek vefasızlık Demekle birdir; evet, her kadında bir kelebek Hayatı var gibidir; bir kadın için sevmek Bütün zerafete karşı bir itinasızlık. Bütün nezaket-i cinsiyeye hakarettir Evet, o bazı kadınlarda gördüğün meyelan Seninle bir zaman eğlenmek arzusundan, Bir az da kendini aldatmadan ibarettir. (..)”

Biz şimdiye kadar Servet-i Fünun içindeki kadın temalı şiirleri aşk, acıma, eğitim vb. eksenlerinde görmüştük. Nesip ise bu şiirinde kadının olumlu-olumsuz özelliklerini göstererek, kadın temasına farklı bir boyut getirmiştir.

4.3. Ahmet Reşit Rey, Celal Sahir Erozan ve Đsmail Safa’nın Şiirlerinde