• Sonuç bulunamadı

CEZA MUHAKEMESİ HUKUKUNDA TEMEL HAK VE ÖZGÜRLÜKLERİN İHLALİ

B. YENİDEN YARGILAMA

AİHS'e taraf devletlerin birçoğu AİHM'nin ihlal kararlarını ceza davaları bakımından yeniden yargılama ya da karar düzeltilmesi nedeni olarak kabul etmiştir. Türkiye, Sözleşme hükümlerinin ihlal edilmemesi amacıyla yeniden yargılama nedenlerini genişletmek için iç hukukta değişikliğe gidilmesini tek çözüm olarak görmüştür. Nitekim, CMUK md.327’de yapılan değişiklikle, “İnsan Haklarını ve Ana Hürriyetleri Korumaya Dair Sözleşme’nin veya Eki Protokollerin ihlali suretiyle verildiğinin, AİHM’in kesinleşmiş kararıyla tespit edilmiş olması” nı yeniden yargılama nedeni olarak kabul etmiştir.335

333 Resmi Gazete Tarihi: 20.06.1990, Resmi Gazete No: 20554, Kanun No: 3657/1.

334 ERTEKİN, s.230.; İnsan hakları eğitimi ile ilgili görüş ve tavsiyeler için:

TEZCAN/ERDEM/SANCAKDAR/ÖNOK, s.668-670.

335 ÖZBEY, Özcan; Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi Işığında Yargılamanın Yenilenmesi ve Kamu

123

04.12.2004 tarihinde kabul edilen 5271 sayılı CMK'nın 311. maddesindeki düzenleme de benzerdir. Buna göre, ceza hükmünün, İnsan Haklarını ve Ana Hürriyetleri Korumaya Dair Sözleşmenin veya eki protokollerin ihlâli suretiyle verildiğinin ve hükmün bu aykırılığa dayandığının, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin kesinleşmiş kararıyla tespit edilmesi halinde yargılamanın yenilenmesi istenilebilecektir. Bu hâlde yargılamanın yenilenmesi, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararının kesinleştiği tarihten itibaren bir yıl içinde istenebilir.

Anayasa Mahkemesi'ne bireysel başvuru yolunun kabulü sonrasında bireysel başvurulara ilişkin verilen kararların iç hukukta etkin olabilmesi için AİHM kararlarının uygulanmasına ilişkin benzer yollar Anayasa Mahkemesi kararları için de öngörülmüştür. 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun'un 50.maddesi ile, tespit edilen ihlalin bir mahkeme kararından kaynaklandığı durumlarda, ihlali ve sonuçlarını ortadan kaldırmak için yeniden yargılama yapmak üzere dosyanın ilgili mahkemeye gönderileceği hüküm altına alınmıştır. Anayasa Mahkemesi'nin ihlal kararları da AİHM kararları gibi yeniden yargılama nedeni sayılmıştır.

Nitekim AİHM ve Anayasa Mahkemesi tarafından verilen her ihlal kararı, yargılamanın yenilenmesine neden olmayacaktır. Şayet ihlalin giderilmesi, yasa değişikliği, ihlale neden olan uygulamaların düzeltilmesi veya tazminat ile mümkünse yargılamanın yenilenmesine karar verilmeyecektir. Yine yargılamanın yenilenmesi netice itibari ile ihlal edilen hak bakımından bir yarar sağlamayacaksa bu yola başvurulmayacaktır. Örneğin, makul sürede yargılamanın bitirilememesinden dolayı ihlal kararı verilmişse artık bu aşamada söz konusu ihlal yargılamanın yenilenmesi ile giderilemeyecek fakat tazminata ödenmesine karar verilebilecektir.336 Buna karşılık, yargılama yasal mahkemeler önünde yapılmamışsa, halka açıklık sağlanmamışsa, hakimin bağımsızlığı veya tarafsızlığı ilkesi ihlal edilmişse, masumiyet karinesi ihlal edilmişse, ne ile suçlandığı anlatılmamış ise, savunma yapmak için gerekli zaman verilmemiş ve kolaylık sağlanmamışsa, tanıklara soru

336 GÜNAY, Erhan; Ceza Muhakemesi Hukukunda Olağanüstü Kanun Yolları, Seçkin Yayınları, Ankara,

124

soramamış ve sorguya çekememiş ise ve tercüman hakkından yararlandırılmamış ise yargılamanın yenilenmesi kararı verilebilecektir.337

Anayasa Mahkemesi önüne gelen başvurularda ihlalin niteliğine göre yeniden yargılama kararı verebilmektedir. Anayasa Mahkemesi, Türk Silahlı Kuvvetlerinde uzman jandarma olarak görev yaparken resen emekliye sevk edilmesine dair işlemin iptali talebiyle açtığı davanın Askeri Yüksek İdare Mahkemesi tarafından reddedilmesi ile anayasal haklarının ihlal edildiğini ileri süren bir başvurucunun başvurusuyla ilgili, yerel mahkemenin gerekçesinde kullandığı ifadelerin başvurucunun masumiyet karinesine saygı ilkesiyle bağdaştığının söylenemeyeceği, AYİM kararının gerekçesinde, başvurucu hakkındaki beraatle sonuçlanmış olan ceza yargılamasına atıfta bulunulduğu ve suçluluğu mahkeme kararlarıyla sabit olmayan başvurucunun yargılamaya konu eylemleri işlediği ve suçlu olduğu inancının yansıtıldığı anlaşıldığından, başvurucunun Anayasa’nın 38. maddesinin dördüncü fıkrasında güvence altına alınan masumiyet karinesinin ihlal edildiğine karar verilmesi gerektiğini belirterek, 6216 sayılı Kanun’un 50. maddesinin (1) ve (2) numaralı fıkraları uyarınca ihlalin ve sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmak üzere dosyanın ilgili mahkemeye gönderilmesine karar vermiştir.338

Anayasa Mahkemesi'nin kararlarının diğer bütün mahkemeler için bağlayıcı olması kuralı bireysel başvuru kararları için de geçerlidir. Bu bağlamda Anayasa Mahkemesi'nin yeniden yargılama yapılması için ilgili mahkemesine göndermiş olduğu dosyalar hakkında yerel mahkeme yapacağı incelemede, Anayasa Mahkemesi'nin ihlal kararlarıyla uyumlu bir nihai karar vermek zorundadır. Şayet ilgili mahkeme, Anayasa Mahkemesi'nin ihlal kararı doğrultusunda bir karar vermezse yeni bir hak ihlaline yol açacağından, başvuru sahibinin bu yeni karar için tekrar bireysel başvuru yapabileceği kabul edilmelidir. Anayasa Mahkemesi bu defa hak ihlalini ortadan kaldırmak için zorunlu gördüğü tedbirlere başvurabilecek, gerekirse dosyayı yeniden yargılama yapılmak üzere başka bir mahkemeye gönderebilecektir.339

337 ÖZTÜRK/TEZCAN/ERDEM, s.757.

338 Anayasa Mahkemesi, Ramazan Tosun Kararı, Başvuru No: 2012/998, T: 07/11/2013, § 67-68. 339 KAYA, s. 171-172.

125

III. ANAYASA MAHKEMESİNE BİREYSEL BAŞVURUNUN KANUN YOLU KABUL EDİLİP EDİLEMEYECEĞİ SORUNU

A. BİREYSEL BAŞVURU YOLUNUN USUL KANUNLARINDA

DÜZENLENMEMESİ

Türk hukukunda bireysel başvuru kurumunun geçmişi oldukça kısadır. Bu yeni kurumun hukuki niteliği ise doktrinde halen tartışmalı olmakla birlikte henüz bir görüş birliğine varılamamıştır. Konu ile ilgili doktrinde çeşitli kavramlar kullanılmış, bireysel başvuruya kanun yolu, hak arama yolu, ikincil yol, anayasa yargısı, dava, vs... gibi anlamlar yüklenmiştir.340 Örneğin Özbey, bireysel başvuruyu bir "dava"

türü olarak yorumlarken341, Korkmaz, bireysel başvuru yolunun teknik açıdan bir

dava olarak nitelendirilemeyeceğini ifade etmektedir.342 Bireysel başvuru kurumu ile ilgili ceza muhakemesi kanununda bir düzenlemeye gidilmemesi ise bu kavram ve nitelik tartışmasının daha bir karmaşık hal almasına neden olmaktadır.

Gerçekten de ceza muhakemesi kanunumuzda olağan kanun yolları olarak, itiraz, istinaf, temyiz; olağanüstü kanun yolları olarak da, olağanüstü itiraz, kanun yararına bozma ve yargılamanın yenilenmesi sayılmış ve bunların dışında bir kanun yolu öngörülmemiştir. Yine CMK'da, AİHM kararlarının yeniden yargılama sebebi olabileceği konusu açıkça düzenlenmişken, Anayasa Mahkemesi kararlarına ilişkin bir düzenleme bulunmamaktadır. Buna karşın 6216 sayılı kanun ile Anayasa Mahkemesi'nin, ihlali ve sonuçlarını ortadan kaldırmak için yeniden yargılama yapmak üzere dosyayı ilgili mahkemeye göndereceği düzenlenerek yeni bir yargılamanın yenilenmesi nedeni oluşturulmuştur. İç mevzuatımızdaki bu düzenleme doktrinde eleştirilmiş, uygulamanın tereddütlerini gidermek için mutlaka CMK'da yargılamanın yenilenmesi ile ilgili hükümlerinde de bir değişikliğe gidilmesi ve konunun burada da düzenlenmesi gerektiği ifade edilmiştir.343

340 KORKMAZ, s.61-62. 341 ÖZBEY, s.73. 342 KORKMAZ,s.71. 343 ÜNVER/HAKERİ, s.913.

126

Kanun yollarına başvurulması neticesinde bu başvuruları inceleme ve karara bağlama yetkisi yüksek mahkemelere tanınmıştır. Anayasamızda ise yüksek mahkemeler Anayasa Mahkemesi (m.148), Yargıtay (m.154), Danıştay (m.155), Askeri Yargıtay (m.156), Askeri Yüksek İdare Mahkemesi (m.157) ve Uyuşmazlık Mahkemesi (m.158) olarak sayılmıştır. Yargı ayrılığı ilkesi benimsenen ülkemizde, yüksek mahkemeler arasında bir hiyerarşi veya vesayet söz konusu olmayıp, yüksek mahkemelerin denkliği ilkesi öngörülmüştür. Bireysel başvuru yolunun kabulü sonrasında ise Anayasa Mahkemesi ile yüksek mahkemeler arasındaki ilişki yeniden gündeme gelmiş ve tartışma konusu olmuştur. Gerçektende aralarında herhangi bir sıralama ve derecelendirme farkı olmamasına rağmen Anayasa Mahkemesi, diğer yüksek mahkemeler tarafından denetimden geçirilen kararları inceleyerek bu kararlar hakkında ihlal kararı verebilmekte, dosyayı yeniden yargılama yapmak üzere ilgili mahkemeye gönderebilmektedir. Diğer bir ifadeyle, Yargıtay ya da Danıştay gibi yüksek mahkemelerin incelemesinden ve onayından geçmiş olan derece mahkemesi kararları bireysel başvuru yoluyla Anayasa Mahkemesi'nin denetimine tabi tutulabilmektedir.344

Ceza muhakemesi kanununda ve diğer usul kanunlarında bireysel başvuru hakkında bir düzenleme yapılmaması345 ve Anayasa Mahkemesi kararlarının bir

sonuca bağlanmaması kurumun hukuki niteliği hakkında görüş birliği sağlanamamasına neden olmuş, Anayasa Mahkemesi'nin, diğer yüksek mahkemelerin üzerinde bir yüksek mahkeme olarak algılanmasına yol açılmış ve bu durum Anayasa Mahkemesi'nin süper temyiz, süper istinaf mahkemesi haline geldiği tartışmalarını da beraberinde getirmiştir.

B. BİREYSEL BAŞVURUNUN GENİŞ ANLAMDA BİR DENETİM