• Sonuç bulunamadı

Temel Hak ve Özgürlükleri Kısıtlayan Başlıca Koruma Tedbirler

CEZA MUHAKEMESİ HUKUKUNDA TEMEL HAK VE ÖZGÜRLÜKLERİN İHLALİ

A. KORUMA TEDBİRLERİNE İLİŞKİN İŞLEMLER

2. Temel Hak ve Özgürlükleri Kısıtlayan Başlıca Koruma Tedbirler

Koruma tedbirleri CMK'da sistematik bir şekilde sayılarak düzenlenmiştir. CMK sayılan tüm koruma tedbirlerini ele almamız çalışmamızın amacına uygun düşmeyeceğinden, çalışmamızı temel hak ve özgürlükleri kısıtlayan Yakalama, Gözaltına Alma, Tutuklama ve Adli Kontrol tedbirleri ile sınırlayacağız ve bu tedbirler üzerinde duracağız.

CMK'da ilk olarak düzenlenen koruma tedbiri yakalama ve gözaltına almadır. Yakalama, kişinin her hangi bir hakim kararı olmaksızın Cumhuriyet Savcısı tarafından gözaltına alınması veya serbest bırakılmasına kadar geçen süre boyunca özgürlüğünün geçici olarak sınırlandırılması şeklinde tarif edilebilir.199

Kişinin fiilen denetim altına alındığı an yakalama anıdır. Kişi hürriyetinin hakim kararı olmadan sınırlanması demek olan yakalama ancak zorunlu hallerde haklı görülebilir.200

198 ÖZTÜRK/TEZCAN/ERDEM, s.438-441.; ÜNVER/HAKERİ, s.318-320.; YENİSEY/NUHOĞLU, s.307-309. 199 ÖZTÜRK/TEZCAN/ERDEM, s.442.; ÜNVER/HAKERİ, s.318-320.; KARAKEHYA, s.271.; DONAY, s.169.;

YENİDÜNYA/İÇER, s.292.

81

Yakalama işlemi gözaltına alma işleminin temelidir. Yakalama tedbirinin özellikleri göz önüne alındığında yakalama işlemi yapılmadan gözaltı işlemi yapılamaz. Yakalama, Gözaltına Alma ve İfade Alma Yönetmeliği'nin 4. maddesinde; "... Kamu güvenliğine, kamu düzenine veya kişinin vücut veya hayatına yönelik var olan bir tehlikenin giderilmesi için denetim altına alınması gereken veya suç işlediği yönünde hakkında kuvvetli iz, eser, emare ve delil bulunan kişinin gözaltına veya muhafaza altına alma işlemlerinden önce özgürlüğünün geçici olarak ve fiilen kısıtlanarak denetim altına alınması..." biçiminde ifade edilmiştir.

Yakalama, bir tehlikenin önlenmesi için veya suç işleyen kişinin tutulabilmesi için yapılır. Tehlikenin önlenmesi amacıyla yapılan yakalamaya "önleme yakalaması", suç işleyen kişinin yakalanması amacıyla ya da adli makamlar önüne çıkarılması amacıyla yapılan yakalamaya da "adli yakalama" denir.201

Yakalama işlemi, kişi özgürlüğü ve güvenliği ile yakından ilgilidir. Anayasamızda da "Temel Haklar ve Ödevler" başlığı altında bulunan "Kişi Hürriyeti ve Güvenliği" alt başlığı altında 19. madde'de düzenlenmiştir.202 Anayasa

201 ALDEMİR, Hüsnü; Yakalama Gözaltına Alma Tutuklama Adli Kontrol Hürriyeti Kısıtlayan Koruma

Tedbirleri, Seçkin Yayınları, Ankara, 2014, s.28.

202 Anayasa Madde 19:

Herkes, kişi hürriyeti ve güvenliğine sahiptir. Şekil ve şartları kanunda gösterilen:

Mahkemelerce verilmiş hürriyeti kısıtlayıcı cezaların ve güvenlik tedbirlerinin yerine getirilmesi; bir mahkeme kararının veya kanunda öngörülen bir yükümlülüğün gereği olarak ilgilinin yakalanması veya tutuklanması; bir küçüğün gözetim altında ıslahı veya yetkili merci önüne çıkarılması için verilen bir kararın yerine getirilmesi; toplum için tehlike teşkil eden bir akıl hastası, uyuşturucu madde veya alkol tutkunu, bir serseri veya hastalık yayabilecek bir kişinin bir müessesede tedavi, eğitim veya ıslahı için kanunda belirtilen esaslara uygun olarak alınan tedbirin yerine getirilmesi; usulüne aykırı şekilde ülkeye girmek isteyen veya giren, ya da hakkında sınır dışı etme yahut geri verme kararı verilen bir kişinin yakalanması veya tutuklanması; halleri dışında kimse hürriyetinden yoksun bırakılamaz.

Suçluluğu hakkında kuvvetli belirti bulunan kişiler, ancak kaçmalarını, delillerin yok edilmesini veya değiştirilmesini önlemek maksadıyla veya bunlar gibi tutuklamayı zorunlu kılan ve kanunda gösterilen diğer hallerde hakim kararıyla tutuklanabilir. Hakim kararı olmadan yakalama, ancak suçüstü halinde veya gecikmesinde sakınca bulunan hallerde yapılabilir; bunun şartlarını kanun gösterir.

Yakalanan veya tutuklanan kişilere, yakalama veya tutuklama sebepleri ve haklarındaki iddialar herhalde yazılı ve bunun hemen mümkün olmaması halinde sözlü olarak derhal, toplu suçlarda en geç hakim huzuruna çıkarılıncaya kadar bildirilir.

(DEĞİŞİK CÜMLE RGT: 17.10.2001 RG NO: 24556 KANUN NO: 4709/4) Yakalanan veya tutuklanan kişi, tutulma yerine en yakın mahkemeye gönderilmesi için gerekli süre hariç en geç kırk sekiz saat ve toplu olarak işlenen suçlarda en çok dört gün içinde hakim önüne çıkarılır. Kimse, bu süreler geçtikten sonra hakim kararı olmaksızın hürriyetinden yoksun bırakılamaz. Bu süreler olağanüstü hal, sıkıyönetim ve savaş hallerinde uzatılabilir.

82

Mahkemesi, Anayasa'nın 19. maddesi kapsamında özgürlükten yoksun bırakma kavramını, bir kimsenin kısıtlı bir alanda ihmal edilemeyecek bir süre için tutulması ve bu kişinin söz konusu tutmaya rıza göstermemiş olması şeklinde ifade etmiştir.203

Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi de özgürlük ve güvenlik hakkını 5. maddesi ile güvence altına almıştır.204 AİHS ile güvence altına alınan özgürlük ve güvenlik

hakkının sınırlanmasına neden olan işlemlerden birisi de yakalamadır. İhlale neden olmadan yakalama yapabilmek için AİHS'de öngörülen yakalama nedenleri mevcut olmalıdır. Yakalama yapabilmek için "makul şüphe" bulunmalıdır. Yakalanan kişinin

(DEĞİŞİK FIKRA RGT: 17.10.2001 RG NO: 24556 KANUN NO: 4709/4) Kişinin yakalandığı veya tutuklandığı, yakınlarına derhal bildirilir.

Tutuklanan kişilerin, makul süre içinde yargılanmayı ve soruşturma veya kovuşturma sırasında serbest bırakılmayı isteme hakları vardır. Serbest bırakılma ilgilinin yargılama süresince duruşmada hazır bulunmasını veya hükmün yerine getirilmesini sağlamak için bir güvenceye bağlanabilir.

Her ne sebeple olursa olsun, hürriyeti kısıtlanan kişi, kısa sürede durumu hakkında karar verilmesini ve bu kısıtlamanın kanuna aykırılığı halinde hemen serbest bırakılmasını sağlamak amacıyla yetkili bir yargı merciine başvurma hakkına sahiptir.

(DEĞİŞİK FIKRA RGT: 17.10.2001 RG NO: 24556 KANUN NO: 4709/4) Bu esaslar dışında bir işleme tabi tutulan kişilerin uğradıkları zarar, tazminat hukukunun genel prensiplerine göre, Devletçe ödenir.

203 Anayasa Mahkemesi, Cüneyt Kartal Kararı, Başvuru No: 2013/6572, T: 20/03/2014, § 17. 204 AİHS Madde 5:

1. Herkes özgürlük ve güvenlik hakkına sahiptir. Aşağıda belirtilen haller dışında ve yasanın öngördüğü usule uygun olmadan hiç kimse özgürlüğünden yoksun bırakılamaz:

a) Kişinin, yetkili bir mahkeme tarafından verilmiş mahkumiyet kararı sonrasında yasaya uygun olarak tutulması;

b) Kişinin, bir mahkeme tarafından yasaya uygun olarak verilen bir karara uymaması sebebiyle veya yasanın öngördüğü bir yükümlülüğün uygulanmasını sağlamak amacıyla yasaya uygun olarak yakalanması veya tutulması;

c) Kişinin bir suç işlediğinden şüphelenmek için inandırıcı sebeplerin bulunduğu veya suç işlemesine ya da suçu işledikten sonra kaçmasına engel olma zorunluluğu kanaatini doğuran makul gerekçelerin varlığı halinde, yetkili adli merci önüne çıkarılmak üzere yakalanması ve tutulması;

d) Bir küçüğün gözetim altında eğitimi için usulüne uygun olarak verilmiş bir karar gereği tutulması veya yetkili merci önüne çıkarılmak üzere yasaya uygun olarak tutulması;

e) Bulaşıcı hastalıkların yayılmasını engellemek amacıyla, hastalığı yayabilecek kişilerin, akıl hastalarının, alkol veya uyuşturucu madde bağımlılarının veya serserilerin yasaya uygun olarak tutulması;

f) Kişinin, usulüne aykırı surette ülke topraklarına girmekten alıkonması veya hakkında derdest bir sınır dışı ya da iade işleminin olması nedeniyle yasaya uygun olarak yakalanması veya tutulması; 2. Yakalanan her kişiye, yakalanma nedenlerinin ve kendisine yöneltilen her türlü suçlamanın en kısa sürede ve anladığı bir dilde bildirilmesi zorunludur.

3. İşbu maddenin 1.c fıkrasında öngörülen koşullar uyarınca yakalanan veya tutulan herkesin derhal bir yargıç veya yasayla adli görev yapmaya yetkili kılınmış sair bir kamu görevlisinin önüne çıkarılması zorunlu olup, bu kişi makul bir süre içinde yargılanma ya da yargılama süresince serbest bırakılma hakkına sahiptir. Salıverilme, ilgilinin duruşmada hazır bulunmasını sağlayacak bir teminat şartına bağlanabilir.

4. Yakalama veya tutulma yoluyla özgürlüğünden yoksun kılınan herkes, tutulma işleminin yasaya uygunluğu hakkında kısa bir süre içinde karar verilmesi ve eğer tutulma yasaya aykırı ise, serbest bırakılması için bir mahkemeye başvurma hakkına sahiptir.

5. Bu madde hükümlerine aykırı bir yakalama veya tutma işleminin mağduru olan herkes tazminat hakkına sahiptir.

83

suçlu olduğu konusunda objektif bir gözlemciyi ikna etmeye yeterli olgu ve bilginin mevcut olması gerekir. Aksi durum AİHS m.5'in ihlali sonucunu doğurur.205

Yakalama yetkisi kural olarak kolluk görevlilerinin olmakla birlikte, herkesin yakalama yapabildiği haller de mevcuttur. Yakalama tedbiri CMK m.90 ile düzenlenmiştir. Buna göre herkesin yakalama yapabileceği haller kişiye suçu işlerken rastlanması ve suçüstü bir fiilden dolayı izlenen kişinin kaçması olasılığının bulunması veya hemen kimliğini belirleme olanağının bulunmaması durumları ile sınırlıdır. Herkes tarafından yakalama kolluk görevlilerinin bulunmadığı durumlarda yapılabilir. Kolluk görevlileri ise herkesin yakalama yapabildiği durumlarda da yetkili olmakla birlikte yine CMK m.90'a göre, tutuklama kararı veya yakalama emri düzenlenmesini gerektiren ve gecikmesinde sakınca bulunan hâllerde; Cumhuriyet savcısına veya âmirlerine derhâl başvurma olanağı bulunmadığı takdirde, yakalama yetkisine sahip olup, soruşturma ve kovuşturması şikâyete bağlı olmakla birlikte, çocuklara, beden veya akıl hastalığı, malûllük veya güçsüzlükleri nedeniyle kendilerini idareden aciz bulunanlara karşı işlenen suçüstü hallerinde de yakalama yetkisine sahiptir. Kolluk görevlileri, yakalandığı sırada kaçmasını, kendisine veya başkalarına zarar vermesini önleyecek tedbirleri aldıktan sonra, yakalanan kişiye kanuni haklarını derhal bildirmekle yükümlüdür. Bununla beraber yakalama eyleminin gerçekleştirileceği sırada kolluğun aşırı güç kullanmaması gerekir. Aksi takdirde ihlale neden olunabilmektedir.206 AİHM önüne gelen bir başvuruda, yakalama esnasında kişinin vücudunda oluşan yaralar nedeniyle hak ihlalinin meydana geldiğini ifade etmiştir.207

Yakalama ile ilgili diğer haller ise yine CMK m.98'de düzenlenmiştir. Buna göre soruşturma evresinde çağrı üzerine gelmeyen veya çağrı yapılamayan şüpheli hakkında, Cumhuriyet savcısının istemi üzerine sulh ceza hâkimi tarafından yakalama emri düzenlenebileceği, tutuklama isteminin reddi kararına itiraz hali söz

205 ÖZTÜRK/TEZCAN/ERDEM, s.443-444.; YENİDÜNYA/İÇER, s.289.; DONAY, s.174.; AİHM,

Hüseyin/Devrim Berktay kararında başvuranın yakalanması ve gözaltına alınmasına ilişkin delilleri değerlendirmiş ve dosyada inandırıcı delillerin mevcut olduğu sonucunun çıkarılmasının mümkün olmadığı, yakalama müzekkeresi dışında ilgiliye karşı oluşan şüphelerin dayanağı olan diğer bulgular sunulmadığı ve bu nedenle AİHS’in 5/1-(c) bendinin aradığı asgari koşulların oluşmadığı sonucuna vararak ve Sözleşme’nin ihlal edildiğine karar vermiştir. (Başvuru No: 22493/93, T: 01/03/2001)

206 DONAY, s.175.; ÜNVER/HAKERİ, s.331.

84

konusu ise itiraz mercii tarafından da yakalama emri düzenlenebileceği hüküm altına alınmıştır. Yakalanmışken kaçan şüpheli veya sanık ya da tutukevi veya ceza infaz kurumundan kaçan tutuklu veya hükümlü hakkında ise Cumhuriyet savcıları ve kolluk kuvvetleri de yakalama emri düzenleyebilirler. Kovuşturma evresinde kaçak sanık hakkında ise yakalama emri re'sen veya Cumhuriyet savcısının istemi üzerine hâkim veya mahkeme tarafından düzenlenebilir.

Yakalanan kişinin, soruşturma aşamasında kanunda öngörülen süre ile sınırlı olmak üzere hakim önüne çıkarılıncaya veya serbest bırakılıncaya kadar Cumhuriyet Savcısının emriyle kişi özgürlüğü geçici olarak ortadan kaldırılabilir. Yakalamadan sonra yapılan bu işlem gözaltına almadır. Gözaltına alma işlemi CMK'nın 91. maddesinde düzenlenmiştir. Buna göre yakalanan kişi, Cumhuriyet Savcılığınca bırakılmazsa, soruşturmanın tamamlanması için gözaltına alınmasına karar verilebilir. Gözaltı süresi, yakalama yerine en yakın hâkim veya mahkemeye gönderilmesi için zorunlu süre hariç, yakalama anından itibaren yirmi dört saati geçemez. Yakalama yerine en yakın hâkim veya mahkemeye gönderilme için zorunlu süre on iki saatten fazla olamaz.

Gözaltına alma, bu tedbirin soruşturma yönünden zorunlu olmasına ve kişinin bir suçu işlediği şüphesini gösteren somut delillerin varlığına bağlıdır. Toplu olarak işlenen suçlarda, delillerin toplanmasındaki güçlük veya şüpheli sayısının çokluğu nedeniyle; Cumhuriyet savcısı gözaltı süresinin, her defasında bir günü geçmemek üzere, üç gün süreyle uzatılmasına yazılı olarak emir verebilir. Gözaltı süresinin uzatılması emri gözaltına alınana derhâl tebliğ edilir.

Gözaltı kararını kural olarak Cumhuriyet Savcısı verir. Fakat 6638 Sayılı Kanun ile CMK'nın 91/4. maddesi değiştirilmiş ve suçüstü halleriyle sınırlı olmak kaydıyla; kişi hakkında aşağıdaki bentlerde belirtilen suçlarda mülki amirlerce belirlenecek kolluk amirleri tarafından yirmi dört saate kadar, şiddet olaylarının yaygınlaşarak kamu düzeninin ciddi şekilde bozulmasına yol açabilecek toplumsal olaylar sırasında ve toplu olarak işlenen suçlarda kırk sekiz saate kadar gözaltına alınma kararı verilebileceği hüküm altına alınmıştır. Gözaltına alma nedeninin ortadan kalkması halinde veya işlemlerin tamamlanması üzerine derhal ve her halde en geç yukarıda belirtilen sürelerin sonunda Cumhuriyet savcısına, yapılan işlemler

85

hakkında bilgi verilerek talimatı doğrultusunda hareket edilir. Kişi serbest bırakılmazsa yukarıdaki fıkralara göre işlem yapılır. Ancak kişi en geç kırk sekiz saat, toplu olarak işlenen suçlarda dört gün içinde hakim önüne çıkarılır. Bu fıkra kapsamında kolluk tarafından gözaltına alınan kişiler hakkında da gözaltına ilişkin hükümler uygulanır.

Yakalama işlemine, gözaltına alma ve gözaltı süresinin uzatılmasına ilişkin Cumhuriyet savcısının yazılı emrine karşı, yakalanan kişi, müdafii veya kanuni temsilcisi, eşi ya da birinci veya ikinci derecede kan hısımı, hemen serbest bırakılmayı sağlamak için sulh ceza hâkimine başvurabilir. Sulh ceza hâkimi incelemeyi evrak üzerinde yaparak derhâl ve nihayet yirmi dört saat dolmadan başvuruyu sonuçlandırır. Yakalamanın veya gözaltına alma veya gözaltı süresini uzatmanın yerinde olduğu kanısına varılırsa başvuru reddedilir ya da yakalananın derhâl soruşturma evrakı ile Cumhuriyet Savcılığında hazır bulundurulmasına karar verilir. (CMK m. 91/5)

Gözaltı süresinin dolması veya sulh ceza hâkiminin kararı üzerine serbest bırakılan kişi hakkında yakalamaya neden olan fiille ilgili yeni ve yeterli delil elde edilmedikçe ve Cumhuriyet savcısının kararı olmadıkça bir daha aynı nedenle yakalama işlemi uygulanamaz. (CMK m. 91/6)

Gözaltına alınan kişi bırakılmazsa, en geç bu süreler sonunda sulh ceza hâkimi önüne çıkarılıp sorguya çekilir. Sorguda müdafii de hazır bulunur. (CMK m. 91/7)

AİHM, kişinin gözaltına alınma süresinin başlangıcını kişinin özgürlüğünün fiilen kısıtlandığı tarih olarak, sona erme süresini ise fiilen salıverildiği tarih olarak kabul etmektedir. Gözaltı süresi, kişinin fiilen özgürlüğün kısıtlandığı zaman diliminin tamamıdır. AİHS'de tek tip gözaltı süresi benimsenmiş ve içtihat ile dört günü geçemeyeceği kabul edilmiştir.208 AİHM, dört günü aşan gözaltı süresini

86

gereğinden uzun görmekte ve AİHS m.5 kapsamında ihlale yol açtığını belirtmektedir.209

Yakalama ve gözaltı tedbiri kişi özgürlüğünün kısıtlanması anlamına gelmekte olup özgürlük ve güvenlik hakkı ile yakından ilgilidir. AİHS'in 5. maddesi ile özgürlüğün hangi şartlar altında kısıtlanabileceği belirlenmiştir. Sözleşme şartları da göz önünde bulundurularak kişilerin özgürlüğüne getirilen sınırlamaların iç hukukta da yasal bir zemine oturtulması zorunludur. Yasalarla belirlenen şartlara uyulmaması 5. maddenin ihlal sonucunu doğuracaktır. AİHM, Almanya ile ilgili önüne gelen bir başvuruda210 şikayetçinin kimlik tespiti amacıyla 15 saat

alıkonulduğunu, oysa ilgili azami sürenin iç hukukta 12 saat olarak düzenlenmiş olduğunu belirtip ihlal kararı vermiştir.211

Yakalama ve gözaltına alma tedbirinin uygulanması sırasında kolluğun zor kullanması söz konusu olabileceği gibi, gözaltına alınan kişinin gözaltındayken maruz kaldığı muamele ve davranışlar nedeniyle insan hakları ihlallerine yol açılabilmesi mümkündür. Kişi adli makamlarca yakalandığı andan itibaren devlet himayesi altına girer ve kişinin temel hak ve özgürlükleri artık devlet garantisi altındadır.212 Gözaltına alınan kişinin yaşam hakkının ve vücut bütünlüğünün

sağlanması ve korunması devletin negatif yükümlülüğüdür. Devletin gözetimi altında olan kişinin vücut bütünlüğünün korunamaması sonucu meydana gelen olaylarda devletin bir kusurunun bulunmadığının ispat yükü devlete ait olacaktır.213 Anayasa

Mahkemesi, önüne gelen bir bireysel başvuruya ilişkin kararında, devletin gözetimi altında tutulan kişilerin suistimallerden korunması için onurlarına ve haklarına yönelik müdahalelerin dikkatli bir şekilde incelenmesinin güvence altına alınması gerektiği ifade edilmiştir.214 Herhangi bir hastalığı ve yarası bulunmayan kişinin

gözaltı esnasında ölümü üzerine AİHM, ölen kişinin yaraları ve kırıkları ile ilgili makul bir açıklama yapamayan Türkiye'yi ölümden sorumlu tutmuş ve yaşam hakkının ihlal edildiğine karar vermiştir.215 AİHM yine bir başka kararında ise216 ,

209 ÖZTÜRK/TEZCAN/ERDEM, s.454.

210 Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi, K.F./Almanya Kararı, Başvuru No: 25629/94, T: 27/11/1997. 211 KAYA, s.116-119.

212 SOYASLAN, Doğan; Ceza Muhakemesi Hukuku, Yetkin Yayınları, Ankara, 2014, s.319. 213 TEZCAN/ERDEM/SANCAKDAR/ÖNOK, s.94-95.

214 Anayasa Mahkemesi, Tahir Canan Kararı, Başvuru No: 2012/969, T: 18/09/2013, § 22.

87

sağlıklı bir şekilde gözaltına alınan kişinin serbest bırakıldıktan sonra kollarını kullanamayacak derecede sağlığının bozulmasına ikna edici bir savunma yapamayan Türkiye'nin 3. maddeyi ihlal ettiğine hükmetmiştir.217

Yine gözaltına alınan kişinin işkenceye ve kötü muameleye maruz kalma ihtimali olabilir. AİHM birçok kararında , devletlerin, gözaltında ve gözetim altında olan kişinin insan onuruna yakışır koşullarda tutulmasını, uygulanan yöntemin kişinin doğasından kaynaklanandan daha fazla strese, zorluğa sokmamasını ve asıl önemlisi tutulma sebebiyle sağlığına ve vücut bütünlüğüne zarar gelmemesini sağlamakla yükümlü olduklarını ifade etmiştir.218

AİHS m.3 ile devletlere işkence etme yasağı (negatif yükümlülük) öngördüğü gibi aynı zamanda devletler yetkileri altında bulunan hiç kimsenin işkenceye ve kötü muameleye maruz kalmamasını sağlamak (pozitif yükümlülük), üçüncü maddeye aykırı muameleleri önlemek ve cezalandıracak düzenlemeleri yapmakla mükelleftir. Sözleşmeye taraf her devlet ilgili mevzuatını ve iç hukukunu işkence ve kötü muamele fiillerinin işlenebilme ihtimalini en aza indirgeyici şekilde düzenlemek ve bu fiillere karşı maddi ve usulü koruma tedbirleri getirmek zorundadır. Okkalı/Türkiye kararında; kolluk kuvvetleri tarafından dövülen başvurucunun şikayeti üzerine fiili gerçekleştiren kolluk kuvvetlerine yasada öngörülen en hafif ceza verilmiş, iyi hal nedeniyle indirime gidilmiş, indirim sonucu para cezası verilmiş ve bu para cezası da ertelenmiştir. Netice itibariyle yargılama fiili cezasızlık ile sonuçlanmıştır. AİHM, bu türden hukuksuz eylemleri etkili bir şekilde önlemek bakımından caydırıcı etkiye sahip tedbirler alınmadığı için Türkiye aleyhinde ihlal kararı vermiştir.219

Anayasa Mahkemesi, önüne gelen bir başvuruda, Okkalı/Türkiye kararına benzer mahiyette bir karar vermiştir. Gözaltında bulunan başvurucunun işkenceye maruz kalması neticesinde, işkence yapan kamu görevlileri hakkında 10 ay hapis cezasına hükmolunmuş, bu ceza hakkında da hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı verilmiştir. Anayasa Mahkemesi, hükmedilen 10 ay hapis

216 Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi, Salman/Türkiye Kararı, Başvuru No: 21986/93, T: 27/06/2000. 217 SÜSLÜ, Güven; Ceza İnfaz Kurumlarında Hükümlülük, Seçkin Yayınları, Ankara, 2016, s.82. 218 Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi, Aksoy/Türkiye Kararı, Başvuru No: 21987/93, T: 18/12/1996. 219 TEZCAN/ERDEM/SANCAKDAR/ÖNOK, s.136-137.

88

cezasının orantılı olduğunun kabul edilmesinin mümkün olmadığını, bunun yanı sıra hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilmesi nedeniyle belirtilen hapis cezasının uygulanmamasının ve bu cezanın hiç vaki olmamış sayılarak adli ve memuriyet sicillerine yansımamasının, yasal olmayan bu tür eylemlerin önlenmesini sağlayabilecek düzeyde yeterli caydırıcı bir etki doğurmayacağının açık olduğunu, bu nedenle devletin söz konusu davada başvurucunun fiziksel ve ruhsal bütünlüğünü kanunlar aracılığıyla koruma hususundaki pozitif yükümlülüklerini yerine getirmediğini ifade etmiştir.220

Anayasa Mahkemesi, işkence yasağının maddi boyutu bakımından verdiği ihlal kararlarının yanında, usul yükümlülüğünün yerine getirilmemesi nedeniyle de ihlal kararları verebilmektedir. Gözaltında işkence ve kötü muameleye maruz kalan başvurucunun şikayeti üzerine, Anayasa Mahkemesi önüne gelen bireysel başvuru ile ilgili kararında; İşkence ve kötü muamele iddialarına yönelik soruşturma ve kovuşturmaların hızlı ve etkili biçimde sonuçlandırılması gerektiğini, yargılama sürecinin 11 yıl 6 ay 14 gün sürdüğünü, dolayısıyla, derece mahkemeleri önündeki