• Sonuç bulunamadı

C. DÖNEMLERE GÖRE TÜRK SİNEMASI

5. YEŞİLÇAM SİNEMASI

1960’lı yılların sonuna doğru 20 yıl boyunca sinemamızda hüküm sürmüş olan Muhsin Ertuğrul sinemasına alternatif bir zemin oluşturmayı başarabilmiş bir Türk sineması oluşabilmiştir denilebilir. 1960 yılından sonra bu yeniliklere bir yenisi daha eklenerek yeni bir sinema akımı da ortaya çıkmıştır. Beyoğlu’nun Yeşilçam sokağında kurularak, film çekmeye başlayan bazı sinemacılar daha sonra sinema akımının adıyla da anılacak olan Yeşilçam Sinemasını kurmuşlardır. Bu sinema akımı dönemin zorlukları içerisinde pek çok ekonomik sıkıntılar içerisinde kurulduğu için sinemasal ve sanatsal olarak bir takım eksiklikler bulundurmaktadır. Başlangıçta sermaye ve teknik imkânlar bakımından yetersizlikler barındırmasının yanı sıra geleneksel Türk sanatlarına, temaşa ve hicivlerine dayanan kökleriyle Türk eğlence ve sanat anlayışını buluşturmuştur. Bu sinema akımının doğuş yılları itibariyle, demokrat partinin iktidara gelişinin aynı yıllarda olması, tek partili devrin tek yönetmeni olan Muhsin Ertuğrul sinemasına karşılık, halka açılan siyasete paralel halka açılan sinema olarak yorumlanmıştır. Yeşilçam sinemasının halkın değer ve acılarını sinemaya taşıma girişimini başlatması, sinema tarihimiz açısından olumlu bir adım sayılmaktadır.86

Yirmi yıla yakın bir süre varlığını sürdüren Yeşilçam sineması, milli değerlere ve Anadolu insanının gerçek yaşantısına yönelik ortaya koyduğu eserlerle, ilerleyen yıllarda sağlamlaşacak olan, kendi değerlerine ait ürünler veren Türk sinemasına geçişte önemli bir zemin hazırlamıştır. Bu dönemin önemli yönetmenleri olarak Fuat Rutkay, Memduh Ün, Nuri Akıncı, Muharrem Gürses gibi pek çok isim sayılmaktadır. Çünkü bu dönem belli rejisörlerin87 çektikleri filmlerle de özdeşleşmiş bir dönemdir.

Bu da Yeşilçam sinemasının kendine has özelliklerinden biridir.88

Daha önce bahsedildiği gibi Türk sineması ilk dönemlerini tek yönetmenin elinde geçirmiş ve halka inememiş bir görüntüye sahip, sadece İstanbul gibi belli başlı şehirlerde ve belirli kitleye hitap eder haldedir. 1950-1960 yılları arasında Demokrat partinin iktidara gelmesiyle Anadolu’nun geniş bir alanına elektriğin ulaşması taşra yerlerde de sinema gösterimine olanak sağlamıştır. Yeşilçam sinemasının da ürünlerini

86 Refiğ, a.g.e., s.83. 87 Yönetmen. 88 Refiğ, a.g.e., s.91.

vermeye başladığı bu dönem, sinemanın da halka açılmaya başladığı dönemdir denilebilir. Film seyreden bir kalabalığın oluşmasıyla Türkiye’de sinemacılık bir sektör haline gelmeye ve bir meslek alanı olmaya başlamıştır. Fakat Türkiye’de sinemaya olan ilginin artışı ve seyirci sayısının artışıyla beraber yeterli sermayenin olmayışı filmlerin yapılıp masraflarını kendi kendilerine ödemesine dayanan bir sistem ortaya çıkarmıştır. Bu da çekilen filmlerin halkın zevkine hitap etmesi zorunluluğunu doğurmuştur. Yani bu dönemde halkın sevdiği oyuncularla film çekilmiş, halkın sevdiği konular filmlerde işlenmiş ve moda müzikler filmlerin çıkış noktası olarak kullanılmıştır. Bu dönemde meşhur şarkıcıların kasetlerine film çekmesi ve filmlerde hep belirli isimlerin oynaması bu sebepledir.89

Nitekim Yeşilçam’ın markalaşan yapımcı ve yönetmenlerinden ziyade; Türkan Şoray, Yılmaz Güney, Ediz Hun, Cüneyt Arkın, Hülya Koçyiğit, Filiz Akın, Sadri Alışık gibi oyuncular döneme damgasını vurmuştur. İlerleyen süreçte bu oyuncular etrafında dönen benzer senaryodaki filmler, kişiler ve hikâyelerle bir kalıplaşmaya gidilmiş topluma hitap eden konulardan yavaş yavaş uzaklaşılmıştır. Birbirine benzer konularda çekilen filmlerle halka yabancılaşan Yeşilçam sineması yirmi yıllık süreyle var olmuş ve devrini doldurmuştur.90

6. 1980 SONRASI DARBE DÖNEMİ (1980-2000)

1914 yılında ilk ürününü ortaya koyan sinema uzun yıllar bir sanat değeri görmemiştir. 1917 yılında ilk konulu filmin çekilmesinden 1960’lı yıllara kadar 40 seneye yakın bir süre eğlence aracı olarak görülmüştür. Sinema, tarihi içerisinde ancak 1960 yılından sonra kendine özgü bir dil ve hüviyet kazanabilmiştir. 1960-1970 yılları arasında Yeşilçam ile başlayıp Melodram filmler dışında pek çok başarılı filmin de üretildiği bu süreç 1980 darbesinden sonra farklı bir boyut kazanmıştır. 1970’li yıllar üzerine çokça tartışılan filmlerin çekildiği ve ilerde ismi çokça duyulacak pek çok yönetmenin de yetiştiği yıllardır. 1980 yılından sonra sinemada toprak ve ağalık sistemi, köy ve şehir hayatı, göç ve şehir hayatına uyum sağlamada yaşanan zorluklar,

89 Refiğ, a.g.e., s.92.

90Yeşilçamın, yıldız kişileri ve kalıplaşmış hikâyeleri ile zamanla dış tesirlere açılmış olması ve toplumsal özelliklerini büyük ölçüde kaybettiği için devrini doldurduğu düşünülmektedir.

gibi konular dönemin en çok işlenen konularıdır.91 Bu dönem 12 Eylül darbesiyle kendini yenileyemeyen ve tekrara düşen Yeşilçam sineması etkinliğini yitirip varlığını devam ettiremezken, sinemada yeni akımların ve yeni anlatı dillerinin oluşmaya başladığı dönemdir.

Türkiye’nin ekonomik ve sosyal değişimi devam ederken, Hollywood filmlerinin ülkemize girmesi sinemamızı zorlu bir sürece sokmuştur. 1980’ler ve 1990’lar Türk sinemasında yerli filmlerin neredeyse bitme noktasına geldiği dönemdir. Darbenin ardından Dünya sinemasındaki yenilikleri yakalayamayan Türk sineması birbirinin aynı filmlerle, geniş yığınları sinemadan uzaklaştırmıştır. Zaman içerisinde bitme noktasına gelen Türk Sineması 2000’li yıllara kadar sinema salonlarını doldurup halkın dikkatini çekecek yerli bir film ortaya koyamamıştır.92

Tablo 3: 1990–1999 Yılları Arasında Yerli ve Yabancı Filmlere Giden Seyirci Sayıları93

YIL YERLİ FİLM SEYİRCİ

SAYISI YABANCI FİLM SEYİRCİ SAYISI 1990 5.668.705 13.565.271 1991 4.135.653 12.408.040 1992 3.082.474 10.158.925 1993 3.356.713 9.163.881 1994 1.185.408 9.282.056 1995 1.509.502 7.796.192 1996 1.593.458 7.861.138 1997 2.467.300 8.877.127 1998 2.100.769 13.650.177 1999 2.097.503 13.231.629

Tablo 3’e göre 1990-1999 yılları arasında yerli filmlere giden seyirci ile yabancı filmlere giden seyirci sayısı arasındaki fark yukarıda da bahsettiğimiz gibi Türk sinemasının yabancı filmler karşısındaki durumunu gösterir niteliktedir.

91 Maraşlı (2011), a.g.e., s,12.

92 Zühal Çetin Özkan, “Günümüz Türk Sineması’nın Dünya Sinemasındaki Yeri” Dokuz Eylül Üniv. Güzel Sanatlar Fakültesi Sinema TV Bölümü, s, 533.

Tablo 4: 2000-2012 Yılları Arasında Yerli Ve Yabancı Filmlere Giden Seyirci Sayısı94

YIL YERLİ FİLM SEYİRCİ

SAYISI YABANCI FİLM SEYİRCİ SAYISI 2000 6.005.345 19.251.981 2001 7.590.018 20.569.772 2002 1.987.574 21.522.477 2003 5.631.832 18.988.317 2004 11.108.044 18.594.427 2005 11.441.856 15.809.133 2006 17.800.496 17.060.348 2007 11.875.820 19.285.880 2008 23.074.291 15.390.755 2009 18.790.700 18.109.254 2010 21.706.524 19.357.870 2011 21.222.541 21.075.959 2012 20.487.442 23.448.331

Tablo 4’ye göre 2000–2012 yılları arasında yerli film seyirci sayısının yabancı film seyirci sayısına ezici bir üstünlüğü olmasa da yerli film seyirci sayısı 1980’li ve 1990’lı yıllara nazaran fark edilir derecede artış göstermiştir. 1990’lı yıllara kadar 2 milyon seyircinin zirve kabul edildiği Türk sinemasının, 2000’li yıllardan sonra 20 milyon seyirciye ulaşılması, sinemaya olan ilginin arttığını göstermektedir. Muhakkak bu artışta devlet desteği ile halkın ekonomik ve sosyolojik yapısındaki değişimler de etkili olmuştur. Bu konunun sebepleri detaylı bir şekilde üçüncü bölümde ele alınacağı için bu bölümde daha fazla üzerinde durmaya gerek görmüyoruz.