• Sonuç bulunamadı

C. Radyo-Televizyon Kuruluşları, Korunma Şartları ve Hakları

1. Yayın Kavramı

Bağlantılı hakları kabul eden fikri hukuk mevzuatlarında, radyo televizyon kuruluşlarına da yayınları üzerinde bağlantılı hak tanınmıştır. Bu kuruluşların korunmasının temelinde, yayıncılığın getirdiği yüksek maliyetler yatmaktadır328. Burada bir radyo-televizyon kuruluşunun gerektirdiği çok büyük maliyetli organizasyona dayanan işlemler korunmaya değer görülmektedir329.

Radyo-televizyon kuruluşlarının korunmaya değer haklarının konusunu radyo veya televizyon programları yani yayınlar oluşturmaktadır330. Radyo ve televizyon kuruluşları yayınlarını kablosuz, kablolu ya da uydudan yayınlayabilir. Kablosuz yayın, radyo dalgaları ile yapılan yayındır. Kablo yardımıyla yapılan yayın kablolu yayın ve uydudan yapılan yayın ise uydudan yayın olarak adlandırılmaktadır331.

326 Altunç, 2008: 91-92.

327 Arkan, 2005: 165.

328 Arkan, 2005: 168; Bozbel, 2012: 392; Tekinalp, 2004: 264.

329 Bozbel, 2012: 392.

330 Ateş, 2002: 231.

331 Teknik tanımlara ilişkin ayrıntılı açıklama için bkz. Arkan, 2005: 171 vd.

94

Henüz kablolu ve uydudan yayınların bilinmediği bir dönemde imzalanmış olan Roma Sözleşmesi’nin 3/f hükmü uyarınca;

“Yayın”, seslerin veya resim ve seslerin, kamunun yararlanacağı şekilde telsiz araçlarla yayınını” ifade eder şeklinde tanımlanmıştır. Yayın kavramının tanımını sadece kablosuz yayınlar açısından yapan Roma Sözleşmesi, korumaya ilişkin m. 7, 12 ve 13 hükümleri ile de sadece kablosuz yayınlara ilişkin koruma sağlamaktadır.

Roma Sözleşmesi gibi TRIPS m. 14’ün de yalnızca kablosuz yayınlara karşı koruma sağladığı görülmektedir332.

WPPT m. 2/f’de yayın; seslerin ya da ses ve görüntülerin yahut bunların temsillerinin izlenmesi amacıyla telsiz olarak umuma iletilmesini, söz konusu iletimin uydu aracılığıyla yapılmasını ve yayın kuruluşlarınca müsaade edilen şifre çözücü araçlarla alınmak üzere sinyallerin şifreli iletimi olarak tanımlanmaktadır333.

Sınır Ötesi Uydu Yayıncılığı Konusunda Eser Sahibi Haklarına ve Komşu Haklara İlişkin Sorunlara Dair Avrupa Sözleşmesi ise m. 5 hükmü ile sadece uydu yayınlarına ilişkin koruma sağlamaktadır334.

AB Direktiflerinde, yayın çeşitleri tanımlanmış ve bu çeşitler kapsamında bazı haklar tanınmıştır. Bu bağlamda, 93/83 sayılı Uydu Yayıncılığı ve Kablo İletiminde Uygulanabilecek Eser Sahibi Hakları ve Bağlantılı Hakların Koordinasyonu Hakkındaki Direktif ise m. 2 ve 8 hükümleri gereği uydudan yapılan yayınlara ve kablolu iletime ilişkin koruma sağlamaktadır.

332 Arkan, 2005: 173.

333 WPPT m. 2/f uyarınca;

"Radyo-Televizyon Yayını", topluma ulaştırılması amacıyla seslerin veya görüntü ve seslerin telsiz iletimini; bu ifade aynı zamanda uydu ile gerçekleştirilen aynı türde gerçekleştirilen bir iletimi de tanımlar; radyo televizyon kuruluşu tarafından veya onun rızası ile şifre çözücü araçlar topluma sağlandığı zaman şifreli sinyallerin iletimi de "radyo televizyonla yayın" sayılır.”

334 Arkan, 2005: 173.

95

Ülkemize gelindiğinde, KHY m. 4/g uyarınca yayın;

“Seslerin ya da görüntülerin ya da her ikisinin toplumun yararlanacağı şekilde radyo ve televizyon araçlarıyla telli ya da telsiz olarak kamuya sunulması”

olarak tanımlanmıştır.

3984 sayılı Radyo ve Televizyonların Kuruluş ve Yayınları Hakkındaki Kanun’un 3/b hükmünde ise radyo yayını;

“Elektromanyetik dalgalar ve diğer yollarla halkın doğrudan alması maksadıyla yapılan ses yayınları” şeklinde tanımlanmıştır. Aynı Kanunun 3/c hükmünde ise televizyon yayını;

“Elektromanyetik dalgalar ve diğer yollarla halkın doğrudan alması maksadıyla yapılan, hareketli veya sabit resimlerin sesli veya sessiz kalıcı olmayan yayın” şeklinde düzenlenmiştir.

Yayın kavramına ilişkin tanımlardan görüldüğü üzere, yayının fikri hak anlamında korumadan faydalanabilmesi için kamuya ulaşması gerekmektedir. Bu bağlamda talebe bağlı iletimle kamuya yayın kapsamında değerlendirilmezken şifre çözücü (dekoder) aracılığıyla alınabilen şifreli yayınla ile televizyonların teleteks sayfaları kamuya ulaştığından yayın olarak değerlendirilmektedir335.

Doktrinde, radyo-televizyon kuruluşlarının eser niteliğinde olup olmadığına bakılmaksızın tüm programlar üzerinde bağlantılı hak sahibi oldukları kabul edilmektedir336. Bu çerçevede, önceden kaydı yapılmış televizyon programlarının, sinema eserleri kapsamında korunduğu, canlı yayınlanan televizyon programlarının ise hususiyet unsuru taşıması kaydıyla televizyon eseri sayılması ve bunlara sinema eserlerine ilişkin hükümlerin kıyasen uygulanması gerektiği kabul edilmektedir337.

335 Konu hakkında ayrıntılı açıklama için bkz. Arkan, 2005: 174-175.

336 Arkan, 2005: 175; Öztan, 2008: 738; Tekinalp, 2004: 101.

337 Arkan, 2005: 176; Ayiter, : 64; Erel, 1998a: 53; Tekinalp, 2004: 111.

96

ARKAN’a göre, hususiyet unsuru taşımayan spor karşılaşmaları ile haber yayınları, sinema eseri veya televizyon eseri sayılamayacağından, şartları varsa Basın Kanunu hükümlerine göre korunabilecektir338.

televizyon programları birçok şekilde meydana çıkarılabilir. Radyo-televizyon kuruluşları bir başkasının yarattığı eseri, eser sahibinden izin alarak ya da buna ilişkin lisans alarak yayınlayabileceği gibi, bir başkasının ses ya da görüntü taşıyıcısına kaydettiği bir eseri veya icrayı, ondan izin alarak yayınlayabilecektir339. Bunun dışında, radyo-televizyon kuruluşlarının bir eser meydana getirmek için bazı kişileri istihdam ederek, yayınlanmak üzere onlara eser yarattırması da söz konusu olabilir. Bu durumda FSEK m. 18/II’ye göre, memur, hizmetli ve işçileri çalıştıranlar lehine bir karine bulunmaktadır. Buna göre; aralarındaki özel sözleşmeden veya işin mahiyetinden aksi anlaşılmadıkça, memur, hizmetli ve işçilerin işlerini görürken meydana getirdikleri eserler üzerindeki haklar, bunları çalıştıran veya tayin edenlerce kullanılır340. Radyo televizyon kuruluşları, bu şekilde meydana getirttikleri yayınlar üzerindeki hakları aslen iktisap etmektedir ve bu hakları mutlak hak niteliğindedir341. Doktrinde, tüm bu hallerde radyo-televizyon kuruluşunun yaptığı yayın üzerinde bağlantılı hakkının söz konusu olacağı kabul edilmektedir342.

Son olarak, uluslararası bir müzik yarışmasını izin alarak birden çok kanalın canlı olarak yayınlaması örneğinde olduğu gibi bir yayını aynı anda ve hukuka uygun olarak birden çok kanalın yayınlaması halinde programı yayınlanan her kanal, kendi yayını üzerinde bağlantılı hak sahibi sıfatını kazanmaktadır343.

338 Arkan, 2005: 176-177.

339 Arkan, 2005: 177.

340 Kılıçoğlu, 2006: 205; Şahin, 2011:151.

341 Ateş, 2002:233.

342 Arkan, 2005: 177; Erel, 2009: 222; Öztan, 2008: 738; Tekinalp, 2004: 264.

343 Arkan, 2005: 178.

97