• Sonuç bulunamadı

Radyo-Televizyon Kuruluşu Kavramı

C. Radyo-Televizyon Kuruluşları, Korunma Şartları ve Hakları

2. Radyo-Televizyon Kuruluşu Kavramı

Radyo-televizyon kuruluşu, elektromanyetik dalgalar yardımıyla, umumun aynı anda ve doğrudan doğruya algılayabilmesini hedefleyerek, ses, görüntü veya ses ve görüntü naklini sağlayan ya da bu durumu kablo veya benzeri teknik araçlarla gerçekleştiren özel hukuk veya kamu hukuku tüzel kişileridir344.

Uluslararası alanda, Roma Sözleşmesi m. 3/f ve 13 ile TRIPS m. 14 sadece kablosuz yayın yapan kuruluşları koruma altına alırken, Sınır Ötesi Uydu Yayıncılığı Konusunda Eser Sahibi Haklarına ve Komşu Haklara İlişkin Sorunlara Dair Avrupa Sözleşmesi m. 5 hükmü ile sadece uydu yayınlarına ilişkin koruma sağlamaktadır.

Roma Sözleşmesi’nde ve AB Direktiflerinde bağlantılı hak sahibi olarak yayın kuruluşları ifadesi tercih edilirken, FSEK’te radyo ve televizyon kuruluşları ifadesi kullanılmaktadır. KHY m. 4/g’de yayın;

“Seslerin ya da görüntülerin ya da her ikisinin toplumun yararlanacağı şekilde radyo ve televizyon araçlarıyla telli ya da telsiz olarak kamuya sunulması”

olarak tanımlandığı ve KHY m. 4/d’de yayın kuruluşları, radyo ve televizyon kuruluşları olarak ifade edildiği için, FSEK m. 80’de bağlantılı hak sahibi olarak koruma altında bulunan radyo-televizyon kuruluşlarının; kablolu, kablosuz ve uydudan her türlü yayın yapan kuruluşları kapsadığı kabul edilmektedir345.

Yayın kuruluşunun bir diğer tanımı “Eser, İcra, Yapım ve Yayınların kullanılması ve/veya İletilmesine İlişkin Usul ve Esaslar Hakkında Yönetmelik”in 4/d maddesinde yer almakta olup madde uyarınca yayın kuruluşu;

“Eser, icra, fonogram ve yapımları yayınlayan ve/veya ileten radyo televizyon kuruluşları, uydu ve kablolu yayın kuruluşları ile mevcut veya ileride

344 Bozbel, 2012: 392-393; Öztan, 2008: 737.

345 Arkan, 2005: 179.

98

bulunacak teknik imkânlardan yararlanarak yayın, iletim ve/veya yeniden iletim yapacak kuruluşlar” şeklinde tanımlanmıştır.

Ülkemizde, 1961 Anayasası’nın 121. maddesi ile 1982 Anayasası’nın 133.

maddesinde radyo ve televizyon istasyonlarının sadece devlet eliyle kurulabileceği ve idarelerinin tarafsız bir kamu tüzel kişiliği halinde düzenleneceği hükme bağlanmışken, 1990 yılında ilk özel televizyon kurularak hukuka aykırı bir durum yaratılmıştır. Bunun üzerine Anayasa’nın 133. maddesi 1933 yılında 3913 sayılı Kanunla değiştirilerek, radyo ve televizyon istasyonlarının kurulması ve işletilmesinin kanunla düzenlenecek şartlar çerçevesinde serbest olduğu düzenlenmiştir346. 2954 sayılı Türkiye Radyo ve Televizyon Kanunu347 ile kurulan ve bir kamu tüzel kişiliği olan T.R.T. dışında, 3984 sayılı Radyo ve Televizyonların Kuruluş ve Yayınları Hakkında Kanunu348’nun 29. maddesine göre, özel radyo ve televizyon kuruluşları sadece anonim şirket olarak kurulur ve aynı şirket ancak bir radyo ve televizyon işletmesi kurabilir349.

3. Korumanın Şartları

a. İzin

Radyo-televizyon kuruluşları, yayınlayacakları fikri ürüne çeşitli şekillerde sahip olabilirler. Fikri ürüne sahip olma şekli, radyo-televizyon kuruluşunun izin alıp almayacağı ve alacaksa kimden izin alacağı hususunda önem arz etmektedir.

İlk olarak, radyo-televizyon kuruluşu, yayınlamak amacıyla bir fikri ürün meydana getirtmek için, bazı kişileri bir hizmet akdi çerçevesinde istihdam edebilir.

346 Arkan, 2005. 179.

347 Arkan, s. 179’da Türkiye Radyo ve Televizyon Kanunu’nun 2984 sayılı olduğunu belirtmekte ise de 14.11.1983 tarihli ve 18221 sayılı RG’de yayımlanan Radyo ve Televizyon Kanunu, 2954 sayılıdır.

348 RG: 20.04.1994, 21911.

349 Arkan, 2005. 179; Erel, 2009: 221.

99

Bu durumda FSEK m.18/II uyarınca, yaratılan eser üzerindeki mali hakları kullanma yetkisi radyo televizyon kuruluşlarına ait olacağından herhangi bir kimseden izin alınmasına da gerek bulunmamaktadır350.

Radyo-televizyon kuruluşunun bunun dışında, bir başkasının yarattığı eseri veya bir başkasına ait fonogramı da yayınlaması ve hatta bir istisna sözleşmesi çerçevesinde bunu ısmarlaması da mümkündür. İşte bu durumlarda radyo-televizyon kuruluşunun söz konusu fikri ürünü yayınlayabilmesi için izin alması zorunludur.

Ancak diğer bağlantılı hak sahiplerinden farklı olarak radyo-televizyon kuruluşlarının kendilerine tanınan haklara sahip olabilmek için almaları gereken izin, bağlantılı haklarının düzenlendiği FSEK m. 80/I/C’de değil; FSEK m. 43’te yer almaktadır. FSEK m. 43/I’e göre, yayın için sahneye konmuş eserlerle ilgili olarak hak sahiplerinden önceden izin alınması gerekmektedir. FSEK m. 43/II’ye göre ise, sahneye konmuş eserler dışında kalan eser, icra, fonogram ve yapımlar için, ilgili alan meslek birlikleri ile 52. maddeye uygun sözleşme yapılarak izin alınacak ve söz konusu yayın ve/veya yeniden yayına ilişkin ödemeler bu birliklere yapılacaktır. Hak sahiplerinin bizzat izin verme ve yasaklama yetkisini ortadan kaldıran bu düzenleme, Anayasamızın “Hak Arama Hürriyeti”ni düzenleyen 36. maddesine aykırıdır351.

Radyo-televizyon kuruluşunun bağlantılı hak sahibi olabilmek için alması gereken izin, yayın hakkına ilişkin olup iznin niteliği ve kapsamının her olayda ayrı ayrı değerlendirilmesi gerekmektedir. İzin ruhsat şeklinde verilebileceği gibi mali hakların devri şeklinde de verilmesi mümkündür. Ancak yoruma ihtiyaç duyulduğunda, hakkın devredildiği değil de bunun kullanım yetkisinin yani bir ruhsatın (lisans) verildiği kabul edilmelidir. KHY m. 23 gereği, bağlantılı hakların devir ve intikali halinde de uygulanması gereken FSEK m. 56/II uyarınca verilen ruhsatın basit ruhsat olduğunu da belirtmek gerekir. Ayrıca FSEK m. 80/II/VI ve yine KHY m. 23 uyarınca kıyasen uygulanacak FSEK m. 52’ye göre, iznin yazılı şekilde alınması zorunlu olup burada öngörülen şekil ispata yönelik bir şart olmayıp bir sıhhat şeklidir. Bu nedenle yazılı olarak yapılmayan sözleşmeler geçerli

350 Arkan, 2005: 182; Erel, 2009: 222; Öztan, 2008: 738; Tekinalp, 2004: 264.

351 Arkan, 2005: 182.

100

olmayacaktır. Yine FSEK m. 52’ye göre, iznin kapsamına giren hakların da ayrı ayrı gösterilmesi zorunludur.352

Eser sahibinin veya icracıların birden çok olduğu durumlarda olduğu gibi burada da izin alınması gereken ilgililerin birden çok olması mümkündür.

b. Vatandaşlık

FSEK m. 82 gereği, FSEK hükümleri ancak; merkezleri Türkiye Cumhuriyeti sınırları içinde olan veya Türkiye Cumhuriyeti sınırları içindeki yansıtıcı ile yayınlanan radyo-televizyon kuruluşlarına uygulanacaktır. Görüldüğü üzere, FSEK m. 82, icra sanatçıları ve fonogram yapımcıları gibi radyo-televizyon kuruluşlarında da “ülkesellik prensibi”ni benimsemiştir. Ayrıca FSEK’in bağlantılı haklara ilişkin hükümleri devletin taraf olduğu uluslararası anlaşma hükümlerine göre korunan icracı sanatçılara, yapımcılara ve radyo televizyon kuruluşlarına da uygulanacaktır.