• Sonuç bulunamadı

YARGI YOLU İLE GÖREVLİ VE YETKİLİ MAHKEME

A. HUKUKİ EL ATMANIN UNSURLARI

II. YARGI YOLU İLE GÖREVLİ VE YETKİLİ MAHKEME

Kamulaştırmasız el atmanın ülkemizdeki yasal ve yargısal tarihi gelişiminin ayrıntıları yukarıda incelenmişti. Buna göre Yargıtay’ın 2010 yılına kadar kamulaştırmasız el atmayı salt fiili el atma olarak değerlendirdiği ancak bu tarihten sonra hukuken el atmaları da kamulaştırmasız el atma kapsamına dâhil ettiği belirtilmişti. İşte Yargıtay’ın sözü edilen kararından sonra hukuki el atma davalarının hangi yargı kolunda görülmesi gerektiği gündeme gelmiş ve konu Uyuşmazlık Mahkemesi’ne taşınmıştır208.

Uyuşmazlık Mahkemesi, 09.04.2012 tarih ve E:2012/41 K:2012/77 sayılı kararında; 3194 Sayılı Kanun’un 18. maddesinin uygulanması kapsamında imar planı ve imar uygulamaları sonucu ortaya çıkan zararın tazminine yönelik olan uyuşmazlığı,

2577 Sayılı İYUK’un 2. maddesinde düzenlenen idari eylem ve işlemler sebebiyle hakları muhtel olanlar tarafından açılabilecek bir tam yargı davası niteliğinde görmüş ve görevli mahkemeyi idare mahkemeleri olarak belirlemiştir209.

Her ne kadar Uyuşmazlık Mahkemesi’nin istikrar kazanmış kararlarıyla hukuki el atmadan kaynaklı tazminat davalarının idari yargıda görülmesi kabul edilmiş ise de, Yargıtay zaman zaman verdiği kararlarında Uyuşmazlık Mahkemesi’nin verdiği kararların sadece görülmekte olan dosya özelinde bağlayıcı olduğunu, bunun dışında kalan ve Uyuşmazlık Mahkemesi’nin önüne gitmeyen dosyalarda Asliye Hukuk Mahkemeleri tarafından verilen kararların geçerli olduğunu belirtmiştir210.

Anayaya Mahkemesi ise bir kararında211; Sonuç olarak, davacının taşınmazının imar planlarında “dere mutlak koruma alanı”nda bırakılması nedeniyle tasarruf hakkının kısıtlanmasının kamulaştırmasız el atma olarak nitelendirilemeyeceği, bunun, idari bir işlem olan imar planlarının zorunlu bir sonucu olduğu ve tasarruf hakkının kısıtlanması sebebiyle doğan zararın ancak idari yargıda açılacak bir tam yargı davasına konu edilebileceği sonucuna ulaşılmaktadır. Dolayısıyla bakılmakta olan dava, itiraz başvurusunda bulunan Mahkemenin görev alanına girmemektedir.

Nitekim, Anayasa'nın 158. maddesiyle, adlî, idarî ve askerî yargı mercileri arasındaki görev ve hüküm uyuşmazlıklarını kesin olarak çözümlemeye yetkili kılınan Uyuşmazlık Mahkemesinin istikrar bulmuş içtihatları da bu yöndedir (Örneğin; 4.2.2013 günlü, E.201/107, K.2013/230 sayılı kararı)” ifadelerine yer vererek hukuki el atma davalarında idari yargının görevli olduğunu belirtmiştir. Yine Yargıtay bir kararında212; yukarıda belirtilen Anayasa Mahkemesi kararına atıf yapmak suretiyle Asliye Hukuk Mahkemesinin görev ret kararı vermesi gerekirken işin esasına girerek verdiği kararı bozmuştur.

209 TUTAL, s.1117, Bkz. Uyuşmazlık Mahkemesi K.T. 09.04.2012 , E:2012/41, K:2012/77, https://portal.uyap.gov.tr/uyap-uygulamalari, (E.T.12.04.2021).

210 Yargıtay 5. Hukuk Dairesi, E.2012/18696, K.2012/26913, K.T.12.12.2012, akt. YALÇINDURAN, s.232.

211 AYM, E.2013/93 K.2013/101 K.T.25.09.2013,

https://normkararlarbilgibankasi.anayasa.gov.tr/ND/2013/101?EsasNo=2013%2F93, (E.T.23.01.2021)

212 Yargıtay 5. Hukuk Dairesi, E.2013/16048, K.2013/19796, K.T.18.11.2013, akt. Cemil TEMEL,

Açıklamalı- İçtihatlı Dilekçe ve Karar Örnekli Kamulaştırma ve Kamulaştırmasız El Atmadan Doğan Davalar, Bilge Yayınevi, 2. Baskı, Ankara, 2017, s.728,729.

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu verdiği bir kararında213; uygulamada yaşanan sıkıntıların önüne geçilebilmesi adına hukuki el atmadan kaynaklı tazminat taleplerinin idari yargıda karşılanması gerektiğini, bu şekilde uygulamada birlik ve bütünlük oluşabileceğini, asıl çözümün kanun koyucunun bu konuda yargı yolunu belirleyen bir düzenleme yapması gerektiği ancak o zamana kadar sorunun Uyuşmazlık Mahkemesi’nce belirlenen ilke ve kurallar çerçevesinde çözülmesinin uygun olduğunu ifade etmiştir214.

Hukuki el atma davalarında görev konusu ilk olarak 2942 Sayılı Kanun’un geçici 6. maddesi’nin 10. fıkrasının 3. cümlesiyle belirlenmiştir. Buna göre imar planlarıyla tasarrufu kısıtlanan taşınmazlar hakkında idari yargıda dava açılabileceği düzenlenmişken maddenin bu cümlesi mülga edilmiştir. Sonra da aynı kanunun ek-1. maddesiyle kanunda belirtilen süre içerisinde belirtilen işlemlerin yapılmaması hâlinde taşınmaz sahiplerinin Kanunun geçici 6. maddesindeki uzlaşma sürecini ve 3194 sayılı İmar Kanununda öngörülen idari başvuru ve işlemleri tamamlandıktan sonra taşınmazın kamulaştırmasından sorumlu idare aleyhine idari yargıda dava açılabileceği hükmü öngörülmüştür. Ancak bu hüküm de Anayasa Mahkemesi’nin 20.12.2018 tarihli 2016/181 E. 2018/111 K. Sayılı kararı ile iptal edilmiştir. Görüldüğü üzere kanun koyucunun hukuki el atma davalarında yargı yolu belirleme çabaları bir türlü başarılı olamamıştır.

Doktrinde hukuki el atma davalarının idari yargıda çözümlenmesine çeşitli yönlerden eleştiriler getirilmektedir. Bunlardan bazıları; idare mahkemelerinin tapu iptal ve tescil yetkisi bulunmadığından, mahkeme kararının uygulanması bakımından bazı teknik sorunların gündeme gelmesi, idare mahkemelerinin her il ve de ilçede bulunmayışından kaynaklı olarak kişilerin el atma davalarında mahkemeye erişimlerinin güçleşmesi, idari yargıda devleti koruma düşüncesiyle tazminat hakkında kısıtlayıcı yorumlar yapılabildiği, idari yargıdaki süre, ehliyet gibi katı biçimselci kuralların uyuşmazlığın niteliğine uymadığı şeklindedir215. Ancak bu yorumlar kanımızca yersizdir. Zira idare mahkemelerinin yadsınamayacak düzeyde tam yargı,

213Yargıtay Hukuk Genel Kurulu, E.2012/5-1210, K.2013/501, K.T.10.04.2013, akt. YALÇINDURAN, s.232.

214 YALÇINDURAN, s.232.

bir başka deyişle tazminat davalarına ilişkin içtihadi birikimi mevcuttur. Aynı zamanda Türkiye’nin bir çok yerinde her geçen gün yeni idare mahkemeleri açılmakta ve bu mahkemelere çok sayıda hakim ataması yapılmaktadır. Dolayısıyla günümüzde idare mahkemelerinde dava açmak son derece kolay ve erişilebilir hale gelmiştir. İdari yargıdaki usul yasası kuralları ise iddia edilenin aksine katı biçimselci olarak değil, esası usule feda etmeyecek düzeyde ve çoğu zaman idareye karşı güçsüz konumda olan davacılar lehine, herhangi bir hak ihlaline sebebiyet vermeyecek şekilde esnek olarak uygulanmaktadır. Devleti koruma düşüncesiyle tazminat miktarlarında kısıtlayıcı yorumlar yapıldığı görüşü ise gerçeklikten uzaktır. İdari yargı idarenin bir kurumu değil, devletin bağımsız ve tarafsız yargı koludur. İdari yargıda idare ya da devlet, sadece taraflardan biridir ve idari yargıçlar tüm taraflara eşit mesafededir. Şu halde idare mahkemeleri nitelikli, uzman ve ihtisas mahkemeleri olarak kanunlar ve hakkaniyet ölçüsünde olması gereken gerçek tazminat miktarlarına hükmetmektedirler. Bu miktarlar ise günümüzde taşınmazın gerçek değeri üzerinden milyonları bulmakta ve aşmaktadır.

Tüm bu anlatılanlardan hareketle İdarenin bir şahsın taşınmazını kamu hizmetine tahsis ederek tasarruf hakkını kısıtlayıcı işlemlerde bulunmasını haksız fiilden hareketle salt bir özel hukuk uyuşmazlığı olarak nitelendirmek doğru değildir216. Bu davaların özü kamusal niteliktedir. Zira temelinde idari işlem olan imar planları ve uygulamaları vardır. Nitekim gelinen noktada hukuki el atma davalarında görevli yargı yolu hususunda açık bir kanun hükmü bulunmamakla birlikte uyuşmazlıklar; Yargıtay, Danıştay ve Uyuşmazlık Mahkemesinin yerleşik içtihatları doğrultusunda idare mahkemelerinde görülmeye devam etmektedir

2577 Sayılı İdari Yargılama Usulü Hakkında Kanun’un “Taşınmaz mallara ilişkin davalarda yetki” başlıklı 34. maddesinde, kamulaştırma mevzuatının uygulanması ve bunlara bağlı her türlü haklara ilişkin davalarda yetkili mahkemenin taşınmaz malların bulunduğu yer idare mahkemesi olduğu ifade edilmektedir. Bu durumda hukuki el atmadan doğan davalarda yetkili mahkeme, imar planıyla tasarrufu

216 İştar TARHANLI, “Uyuşmazlık Mahkemesi Kararları Işığında Kamulaştırmasız El Atma”, İdare

kısıtlandığı iddia edilen taşınmaz neredeyse o yerin bağlı olduğu yer idare mahkemesidir.