7- Bazı belgelerin bulunmaması veya ibraz edilmemesi (hesap
4.3. CEZA SORUMLULUĞUNUN SONA ERMESİ
4.3.11. Yargı Kararı
Ceza muhatabının vergi cezasını ödemeyerek yargı organları önüne taşıması ve dava konusu yapması mümkündür.
Ülkemizde idari nitelikteki vergi cezalarına karşı açılan davalara bakmakla görevli olan mahkemeler vergi mahkemeleridir. Bu husus, 2576 sayılı Bölge İdare Mahkemeleri, İdare Mahkemeleri ve Vergi Mahkemelerinin Kuruluşu ve Görevleri
309 Şenyüz, s.172. 310 Karakoç, s.538. 311 Şenyüz, s.155.
Hakkında Kanunun 6. maddesinde; “Vergi mahkemeleri;
a) Genel bütçeye, il özel idareleri, belediye ve köylere ait vergi, resim ve harçlar ile benzeri mali yükümler ve bunların zam ve cezaları ile tarifelere ilişkin davaları,
b) (a) bendindeki konularda 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanunun uygulanmasına ilişkin davaları,
c) Diğer kanunlarla verilen işleri çözümler.” şeklinde ifade edilmiştir.
Vergi yargılamasına ilişkin usul hükümleri ise 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununda düzenlenmiştir.
Vergi cezaları, ceza ihbarnamesi aşamasında dava konusu edilebileceği gibi, 6183 sayılı Yasa uyarınca cebren tahsil amacıyla tesis edilen ödeme emri, haciz vb. işlem aşamalarında da dava konusu edilebilir. Her iki durumda da mahkemece ceza muhatabı lehine verilecek karar işlemi hükümsüz kılacağından, ilgilinin vergi cezasından sorumluluğunu ortadan kaldırır. Burada ceza sorumluluğunun sona ermesinde yargı kararının sonucuyla birlikte gerekçesi de önemlidir. İdari aşamadaki usul veya şekil eksikliğinden dolayı mahkemenin davacı (ceza muhatabı) lehine karar verdiği durumlarda, kişinin ceza sorumluluğu tamamen sona ermese bile en azından, idarece yeni bir işlem tesis edilmesine kadar kişiyi vergi cezasını ödeme yükümlülüğünden kurtarmaktadır.
Bu konuda vergi ziyaı cezası yönünden özellik arz eden bir durumdan bahsetmekte yarar vardır. Mükellefin vergi aslını dava konusu etmesine karşın, buna bağlı vergi ziyaı cezasına dava açmaması ve vergi aslına karşı açılan davanın mükellef lehine sonuçlanması durumunda, vergi ziyaı cezası kendiliğinden ortadan kalkmış sayılacak mıdır? Her idari işlemin bir diğerinden bağımsız olarak sonuç doğurduğu düşünüldüğünde, idarece geri alınmadıkça veya yargı kararıyla kaldırılmadıkça hukuki sonuçlarını sürdüreceği tartışmasızdır. Ancak, mahkemece verilen kararda vergi kaybının oluşmadığı yönünde hüküm kurulmasına karşılık, buna bağlı vergi ziyaı cezasının hukuki varlığını koruduğunu söylemek güçtür. Bu nedenle, idarece tesis edilecek yeni bir işlemle cezanın ortadan kaldırılması veya cezanın tahsili aşamasında tahsil işlemine karşı açılacak davada cezanın dayanaksız kaldığını ileri sürerek işlemin iptal ettirilmesi sorunun çözümünü sağlayacak yollardır.
SONUÇ
Vergi hukukunun bir alt dalı olan vergi ceza hukuku, devletle bireyler arasındaki vergi ödevinden kaynaklanan ceza ilişkisini düzenler. Esasında bu ilişki, devletin adil bir vergi sistemi kurması, bireylerin de vergisel ödevlerini itinayla yerine getirmesiyle sorunsuz bir şekilde sürdürülebilir. Ancak, tüm suç türlerinde olduğu gibi bu ilişkinin bozulmaması bir temenniden öteye gitmez.
Vergi ilişkisini bozan taraf genelde bireyler olarak görünmekte ise de, bu noktada devletin sorumluluğu da küçümsenmemelidir. Vergi ödevlisi olan gerçek ya da tüzel kişilerin bu ilişkinin bozulmasındaki rolü, vergi ödevi olarak belirlenen yükümlülükleri çeşitli sebeplerle ihlal etmelerinden kaynaklanır. Devletin rolü ise, ağır yükümlülükler içeren, adeta bireyler için çekilmez hale gelen bir vergi sistemini uygulaması şeklinde ortaya çıkar.
Dolayısıyla, devletin, vergilendirmeyle ilgili koyduğu kurallardan hangilerinin ihlalini, hangi şekilde ve ne ölçüde cezalandıracağı, izleyeceği vergi politikasıyla yakından ilgilidir. Ekonomik, siyasi, sosyal ve hatta bilimsel gelişmeler devletin vergi politikasını, vergi politikasındaki değişiklikler de doğrudan vergi ceza sistemini etkilemektedir. Mesela, mali anlamda vergi yükünü artıran, uygulanması zor şekli kurallar içeren ya da karışık ve anlaşılması güç bir vergi mevzuatına dayanan vergi politikası, mükelleflerin vergi ödevlerini yerine getirememelerine ve vergi cezalarına muhatap olmalarına sebep olacaktır. O halde, vergi suçlarının önlenmesinin birinci yolu, adil ve bireylerin mali gücüyle orantılı bir vergi sisteminin tesis edilmesi ve uygulanmasıdır.
Ülkemizde uygulanan vergi sistemine farklı eleştiriler getirilebilir. Ancak, hukuki açıdan bakıldığında öncelikle vergi yasalarının yenilenme ihtiyacının bulunduğu söylenebilir. Vergi yasalarımızın eski tarihli olması nedeniyle maddelerde sık sık değişiklik yapıldığından zamanla yasa metinleri anlaşılması zor hale gelmiştir. Bu nedenle, etkin bir vergi sistemi kurulması için vergi yasalarının yenilenmesi ve sadeleştirilmesi şarttır.
Adil ve mali güçle orantılı bir vergi sisteminden başka, etkin bir denetim mekanizmasının oluşturulması gerekir. Zira, bu mekanizma sağlıklı çalışmaz ise vergi ihlalleri mükellefler için alışkanlık haline gelir. Ayrıca, aynı durumda olan mükelleflerin farklı hukuki işlemlere maruz bırakılması nedeniyle eşitlik ilkesine aykırı sonuçlar ortaya çıkacaktır.
Son olarak, vergi ceza sisteminin caydırıcı ve ölçülü olması gerekmektedir. Suç teşkil eden fiille uygulanan ceza arasında iyi bir denge kurulmalıdır. Aksi takdirde, basit kural ihlalleri için uygulanacak ağır yaptırımlar ekonomik yönden mükellefleri güç duruma düşürecek, dolayısıyla vergiye karşı olumsuz tepkiler geliştirmelerine neden olacaktır.
KAYNAKLAR
AKDOĞAN Abdurrahman, Vergi Hukuku ve Türk Vergi Sistemi (Temel
İlke ve Esaslar, Vergileme ve Vergiler Hukuku, Uygulama Örnekleri), Gazi Kitabevi, 9. Baskı, 2009
ARSLAN Ahmet, DÜNDAR Tuncay, Danıştay İçtihadları Birleştirme Kurulu
Kararları 1933'den Günümüze, Seçkin Yayıncılık, 1. Baskı, Ankara - 2002
BİLİCİ Nurettin, Vergi Hukuku (Genel Hükümler, Türk Vergi Sistemi),
Seçkin Yayıncılık, 25. Bası, Ankara - 2010
CANDAN Turgut, Açıklamalı İdari Yargılama Usulü Kanunu, Maliye ve
Hukuk Yayınları, 2. Baskı, Ekim 2006
CANDAN Turgut, Vergi Suçları ve Cezaları, Maliye ve Hukuk Yayınları, 3.
Baskı, Mayıs 2010
DÖNMEZER Sulhi, ERMAN Sahir, Nazarî ve Tatbikî Ceza Hukuku (Genel
Kısım – Cilt:I), Beta Yayınları, 12. Bası, İstanbul - Ocak 1997
DÖNMEZER Sulhi, ERMAN Sahir, Nazarî ve Tatbikî Ceza Hukuku (Genel
Kısım – Cilt:II), Beta Yayınları, 11. Bası, İstanbul - Ocak 1997
DÖNMEZER Sulhi, ERMAN Sahir, Nazarî ve Tatbikî Ceza Hukuku (Genel
Kısım – Cilt:III), Beta Yayınları, 12. Bası, İstanbul - Ekim 1997
EDİZDOĞAN Nihat, TAŞ Metin, ÇELİKKAYA Ali, Vergi Ceza ve
GERÇEK Adnan, Türk Vergi Hukukunda İdarenin Takdir Yetkisi, Yaklaşım
Yayıncılık, 1. Baskı, Ankara - 2006
GEREK Şahnaz, AYDIN Ali Rıza, Anayasa Yargısı ve Vergi Hukuku,
Seçkin Yayıncılık, 1. Baskı, Ankara – 2005
GÖZLER Kemal, İdare Hukuku (Cilt:I), Ekin Kitabevi, Bursa - 2003
KARAKOÇ Yusuf, Genel Vergi Hukuku, Yetkin Yayınları, 4. Bası, Ankara -
2007
KIRBAŞ Sadık, Vergi Hukuku (Temel Kavramlar, İlkeler ve Kurumlar),
Siyasal Kitabevi, 18. Baskı, Eylül 2008
KIZILOT Şükrü, ŞENYÜZ Doğan, TAŞ Metin, DÖNMEZ Recai, Vergi
Hukuku, Yaklaşım Yayıncılık, 2. Baskı, Mart 2007
KUNTER Nurullah, YENİSEY Feridun, Ceza Muhakemesi Hukuku, Beta
Yayınları, 11. Bası, İstanbul - 2000
OKTAR S. Ateş, Vergi Hukuku, Türkmen Kitabevi, 5. Baskı, İstanbul - 2010 ÖNCEL Muallâ, KUMRULU Ahmet, ÇAĞAN Nami, Vergi Hukuku,
Turhan Kitabevi, 16. Bası, Ankara - Ekim 2008
ÖZGENÇ İzzet, Türk Ceza Hukuku (Genel Hükümler), Seçkin Yayıncılık, 3.
Bası, Ankara - 2008
PEHLİVAN Osman, Vergi Hukuku (Genel İlkeler ve Türk Vergi Sistemi),
Derya Kitabevi, Trabzon - 2009
ŞENYÜZ Doğan, Vergi Ceza Hukuku (Vergi Kabahatleri ve Suçları), Ekin
Yayınevi, 4. Baskı, 2008
ÜSTÜN Ümit Süleyman, Türk Vergi Hukukunda İdarenin Takdir Yetkisi,