• Sonuç bulunamadı

Suçun Tekerrürü

Belgede Vergi suç ve cezaları (sayfa 44-47)

2.4. VERGİ SUÇ VE CEZALARINA ETKİ EDEN HALLER

2.4.3. Suçun Tekerrürü

Kelime olarak tekerrür; tekrar etme, tekrarlanma anlamına gelmekte, ceza hukukunda ise; bir suçtan mahkum olduktan sonra belli bir süre içinde aynı nitelikte yeni bir suç işlenmesi neticesinde cezanın arttırılması halini ifade etmektedir.

Ceza hukukunun bir amacı, işlenen bir suçun karşılığında failin çeşitli sıkıntılara maruz bırakılarak uslanmasının sağlanması; diğer bir amacı ise, caydırıcı olma özelliğinden kaynaklanan suç işlenmesinin önlenmesi, suç işlemenin alışkanlık haline getirilmemesi fikridir. Bu nedenle, verilen cezaya rağmen aynı suçu tekrar işleyen kişi hakkında daha fazla ceza öngörülmektedir. Bu sayede, failin aynı suçu bir daha işlediğinde daha ağır bir cezayla karşılaşacağını bilerek suç işlemekten vazgeçeceği düşünülmektedir.

Tekerrür çeşitli ölçütlere göre ayrımlara tabi tutulabilmektedir. Birinci ayrım

gerçek tekerrür-mefruz tekerrür ayrımı olup, gerçek tekerrür önceki cezanın infaz

edilmiş olmasını şart koşarken mefruz tekerrür kesinleşmesini yeterli görmektedir. Diğer ayrım genel tekerrür-özel tekerrür ayrımıdır. Genel tekerrür önceki suçla sonradan işlenen suçun aynı olmasını aramazken özel tekerrür iki suç arasındaki aynılığı aramaktadır. Üçüncü ayrım ise süreli tekerrür-süresiz tekerrür şeklindedir. Süreli tekerrür sonraki suçun öncekinden belli bir süre içinde işlenmesini kabul ederken süresiz tekerrürde sonraki suç ne zaman işlenirse işlensin tekerrüre esas alınır.109

Vergi Usul Kanununda tekerrür hali 339. maddede düzenlenmiş olup, vergi ziyaı veya usulsüzlük suçlarının tekrarlanması durumunda uygulanmaktadır. Özel usulsüzlükte ise tekerrür kabul edilmemiştir. Tekerrür nedeniyle cezanın arttırılabilmesi için;110

109 DÖNMEZER Sulhi, ERMAN Sahir, Nazarî ve Tatbikî Ceza Hukuku (Genel Kısım – Cilt:III), Beta Yayınları, 12. Bası, İstanbul – Ekim 1997, s.129-135.

➢ İlk suçla tekerrüre esas alınan ikinci suçun aynı türden olması,

➢ Vergi ziyaı ya da usulsüzlükten dolayı kesilen cezanın kesinleşmiş olması, ➢ Kesilen ilk cezanın ortadan kalkmamış ya da niteliğinin değişmemiş olması, ➢ İkinci eylemin kanunda belirtilen bir süre içinde yapılması,

➢ İlk eylem ile son eylemin aynı vergi yükümlüsü tarafından yapılması, ➢ İkinci eylem işlendiğinde usulüne uygun olarak tespit edilmesi gereklidir.

Birinci ve ikinci suçun aynı türden olmasıyla kastedilen şey, ilk suç vergi ziyaı suçu ise ikinci suçun da vergi ziyaı suçu olması ya da ilk suçun usulsüzlük olması halinde ikinci suçun yine usulsüzlük olması gereğidir. Aksi yönde görüşler olmakla birlikte, tekerrür bakımından, vergi ziyaı usulsüzlüğün; usulsüzlük ise vergi ziyaının ilk suçu olarak kabul edilmemektedir.111 Suçu meydana getiren fiillerde ise aynılık

aranmamaktadır.

Yukarıda sayılan koşullardan biri olan kesinleşme; cezaya karşı dava açılmadığı durumda dava açma süresinin sona ermesiyle, dava açıldığı durumda ise davanın reddedilmiş ve hukuk yollarının tüketilmiş olmasıyla gerçekleşir. Gerçekten ilk derece mahkemesinin davayı reddetmesiyle ceza tahakkuk eder ve vergi dairesince tahsil edilebilir hale gelir. Ancak, cezanın tahakkuk etmesi kesinleşmesinden farklıdır. Her kesinleşme tahakkuku kapsarken, her tahakkuk kesinleşme anlamına gelmez.112

Kesinleşme; mahkeme kararına karşı kanunyoluna (itiraz, temyiz, karar düzeltme) başvurma süresinin başvuru yapılmaksızın geçirilmesi ya da başvuru üzerine kanunyolu aşamalarının ilk derece mahkemesinin kararı doğrultusunda tüketilmesi ile meydana gelir.113 Artık bu aşamada hukuki durum çekişmesiz bir hale gelmekte, tarafların

iddialarını tartışacakları hukuki bir yol bulunmamaktadır. Ayrıca, cezada uzlaşmaya varılması da cezanın kesinleşmesini sağlar. Bununla birlikte, kesinleşmeden söz etmek için cezanın yerine getirilmesi (ceza tutarının ödenmesi veya cebren tahsili) şartı aranmaz. Cezanın kesinleşmesi, aynı zamanda suçluluğun da kesinleşmesi demektir. Bu nedenle, hakkındaki ceza kesinleşmeyen kimse suçlu olarak kabul edilemeyeceğinden bu kimsenin sonradan işlediği suça tekerrür hükümlerinin uygulanması düşünülemez.

111 Karakoç, s.497.

112 Kızılot-Şenyüz-Taş-Dönmez, s.158. 113 Şenyüz, s.145.

Kesinleşen cezanın hukuki varlığının ve sonuçlarının devam etmesi de gereklidir. Mesela, affa uğrayan cezaların tekerrüre esas alınmasına imkan bulunmamaktadır. Zira af, cezayı tüm hukuki sonuçlarıyla birlikte ortadan kaldırmaktadır.

Kanunda ilk eylemle ikincisi arasında azami bir süre belirlenmiştir. Bu süre vergi ziyaında 5 yıl, usulsüzlükte 2 yıl olup, sürenin hesaplanmasında ilk eylemin meydana geldiği tarih değil, bu eylem sonucunda kesilen cezanın kesinleştiği tarihi izleyen takvim yılı dikkate alınır. İkinci suçun ise anılan süreler içinde işlenmesi yetmeyip aynı zamanda idarece cezanın da kesilerek tebliğ edilmesi114 gerekir.

Dolayısıyla ikinci suçun işlenmesi veya cezasının kesilmesi 2 ve 5 yıllık sürelerden sonra olursa tekerrür hali oluşmaz. Öte yandan ikinci suç, ilk suçun kesinleştiği tarih ile bu tarihi izleyen takvim yılı başına kadar geçen ara dönemde işlenirse tekerrür hükümleri uygulanır. Madde metninden aksi yönde anlam çıkarılsa da kanun koyucunun uzak tarihte işlenen suçu tekerrür kapsamına alırken yakın tarihli olanı kapsam dışı tuttuğunu söylemek tekerrür müessesesinin getiriliş amacına aykırıdır. Bu konudaki ağırlıklı görüş, kanundaki düzenlemenin 2 ve 5 yıllık sürelerin sonunu saptamaya yönelik olduğu şeklindedir.115

Tekerrür halinde uygulanacak cezaya gelince; ikinci eylem için kesilecek ceza, vergi ziyaında % 50, usulsüzlükte % 25 oranında arttırılarak uygulanır. Birleşme ve tekerrür hallerinin birlikte gerçekleştiği durumlarda ise önce birleşme hükümleri, sonra tekerrür hükümleri işletilir. Örneğin; aynı takvim yılında aynı türden usulsüzlük nedeniyle kesilecek ikinci ve sonraki cezalar birleşme hükmü uyarınca birinci cezanın dörtte biri tutarında olacağından (VUK m.337), tekerrürden dolayı arttırım dörtte bir tutarındaki indirimli cezalar üzerinden yapılacaktır.

Vergi kaçakçılığı suçunun tekerrüründe ise Türk Ceza Kanunundaki tekerrür hükümleri uygulanacaktır. Ancak, VUK'un 340. maddesi uyarınca tekerrür hali yalnızca birden fazla işlenen vergi kaçakçılığı suçu arasında geçerli olup, TCK ve diğer kanunlardaki suçlarla vergi kaçakçılığı suçu tekerrür bakımından birbirine esas teşkil edemez.

114 Şenyüz, s.146. 115 Şenyüz, s.146.

ÜÇÜNCÜ BÖLÜM

VERGİ SUÇ VE CEZALARININ ÇEŞİTLERİ

3.1. GENEL AÇIKLAMA

Vergi suçlarının neler olduğu ve bu suçlara hangi cezaların verileceği Vergi Usul Kanununda düzenlenmiştir. Kanunda hem idari hem de adli nitelikteki vergi suçlarına yer verilmiştir. İdari nitelikteki vergi suçları; vergi ziyaı suçu, usulsüzlük suçu ve özel usulsüzlük suçu olarak üç başlık altında sayılmış olup, bu suçlar için öngörülen mali (parasal) cezalar da suçun ismiyle anılmıştır. Adli nitelikteki vergi suçları ise; kaçakçılık, vergi mahremiyetinin ihlali ve mükelleflerin özel işlerini yapma suçları olup, bunlar için hürriyeti bağlayıcı cezalar öngörülmüştür. Vergi Usul Kanununda düzenlenen vergi suçları ile ceza çeşitlerini belirttikten sonra, bu suç ve cezaları ayrı ayrı incelemeye geçebiliriz.

Belgede Vergi suç ve cezaları (sayfa 44-47)