• Sonuç bulunamadı

2.3. Sanat Eğitiminde Yaratıcı Düşünme

2.3.2. Yaratıcılığı Geliştiren ve Engelleyen Etkenler

Yaratıcılığı ve yaratıcı düşünme gücünü geliştiren veya engelleyen birçok etkenin bulunduğu bilinmektedir. Bu ektenler eğitim ortamı, bireylerin birbirleriyle olan ilişkileri, öğretmenin tutum ve davranışları, öğretmenin eğitim süresince kullandığı eğitim yöntem ve teknikleri, bireyin motivasyonu, bireyin eğitim ortamı dışında bulunduğu ortamlardan etkilenme süreci olarak sıralanabilir.

Yaratıcılığı etkileyen etkenlerden birisi olan eğitim ortamı, okullarda yapılan eğitim bağlamında herhangi bir sınıf düzeni içerisinde bulunmamaktadır. Bireyin görsel ve algısal gücünü geliştirici özelliklere sahip bir derslik veya atölye ortamında bulunması görme ve algılama gücünü geliştirecektir. James’e (1996) göre; okul ortamında sanatta öğretimin yapıldığı ortam, içinde pek çok etmenin yer aldığı toplumsal/kültürel bir ortamdır…. Atölye/dersliğe adım atan öğrenci, kendisini bu pek çok etmenin oluşturduğu toplumsal/kültürel ortamın içinde bulur. Burada, sınıfın etkileşimli ortamı içinde sanatsal yaratmaya doğru öğrenme bireysel/toplumsal bir olgu olarak gelişir. Bu bağlamda sınıf, bir amaç doğrultusunda ortak etkinliği yapmak için bir araya gelmiş küçük bir topluluk olarak düşünülür (s.145). Atölyenin/dersliğin teknolojik donanımı, fiziksel koşulları, atmosferi, görme ve işitme duyularına yönelik unsurlar ile zenginleştirilmiş olması etkenin geliştirici yönde olmasını sağlayacaktır. Ortamın kendine özgü özelliklerini içinde barındırması gerekmektedir.

“Baskı, şiddet, ceza ve korku gibi olumsuz durumların bulunduğu bir eğitim ortamı yaratıcılığı engeller. Bu nedenle öğretme ve öğrenme ortamının olabildiğince özgür ve rahat olması gerekir” (Sönmez, 1993: 151).

Birey ait olduğu topluluğun diğer mensupları ile sürekli bir iletişim ve etkileşim halindedir. Bu topluluk okul bağlamında sınıf olarak nitelenir. Bireyin sınıf arkadaşları ile iletişimi ve etkileşim yaratıcılığı etkileyen etkenlerden birisidir. Bu

etkileşim eleştirel düşünce gücünü ve kendine güven duygusunu geliştirmektedir. Kırışoğlu’na (2009) göre; öğrenmek için bir arada bulunan küçük (ülkemiz koşullarında pek de küçük olmayan) topluluk doğal olarak birbirilerinden etkilenirler. Birbirlerinin çalışmalarını izlerler; birbirleriyle konuşurlar, birbirlerinden yöntem öğrenirler. Geçmişte öğretimde uygun bulunmayarak sakınılan bu etkileşim bugün zararsız hatta özgün, geliştirici bir eylem olarak anlaşılmaktadır. Arkadaşının çalışması ile kendininkini kıyaslayan öğrenci ussal anlamda bir yarış içine de girebilir. Bu da ketleyici değil geliştiricidir. Kimi öğrencinin yeni bir tekniğin uygulanması sırasında, tekniği kavramada gösterdiği erken başarı öteki öğrenciler için bir itici güç oluşturur (s.54-55). Bu etkileşim gücü birlikte çalışmak, birbirlerinin çalışmalarını yorumlamak, kendi çalışmasını sınıf ortamında arkadaşlarına anlatmak, kendi çalışmasını ve arkadaşlarının çalışmalarını eleştirmek gibi uygulamalarla desteklenmelidir. Birey bu uygulamalarla diğer bireylerle gurup halinde çalışma yetisini ve eleştirilere açık olma davranış biçimi kazanır.

Atölye veya derslik ortamı, öğretmenin öğrencisine ve dersine karşı olan tutum ve davranışları ile şekillenmektedir. Öğretmen tutum ve davranışları yaratıcılığı etkileyen etkenler arasındadır. Aşırı disiplin ve disiplinsizlik, öğretmenin işini önemsemesi ve önemsememesi öğrencinin dersi sevmesinde ve sevmemesinde etkilidir. Sungur (1992) yaratıcılığı engelleyen öğretmen özelliklerini; öğrencilerin yaratıcı gelişmelerine imkân sağlayacak ortamları yaratamayan, algı, gözlem ve düşüncelerini zenginleştirici çabalardan uzak duran, aşırı eleştiren, öğrencilerin cesaretini kıran, öğrencilerin motivasyonunu bozucu davranışlar sergileyen, aşırı otoriter ve kuralcı, alan bilgisi zayıf, genelde yetersiz, ilgileri dar, kültürel düzeyi zayıf, sürekli olarak kendi düşüncelerini empoze eden, kendine güvensiz, tutarsız ve sabırsız, geleneksel eğitim anlayışını sürekli biçimde etkili kılmaya çalışan, alanına ilişkin gelişmeleri takip etmeyen, ilgisiz, ani durumlarda sorun çözemeyen, çabuk karar veremeyen, heyecanı olmayan, sınıf dışında konuşma ve tartışma imkânı olmayan öğretmenler olarak tanımlanmıştır (s.46).

Yaratıcı öğrenmeyi sunmak için, öğretmen bir hoşgörü ortamı geliştirmek zorundadır. Böylece öğrenciler, yeni ve alışılmamış düşüncelerini ortaya koymada bilinmeyenden korkmazsızın yola çıkmada, başkalarının ne düşündüğünü önemsemeden; çözümlerden ziyade problemlerin görüldüğü yerle uğraşmada; zamanı ya da araç gereçleri boş

yere harcama endişesinden, başarısızlık korkusundan, iş yararlılık ve uygulanabilirlilik düşüncesinden uzak olarak, kendilerini özgür hissedeceklerdir (Özsoy, 2007: 161).

Öğretmenin kullandığı eğitim yöntem ve teknikleri, klasik öğretim yöntem ve tekniklerinde farklı olmalıdır. Öğretmen öğrenci merkezli öğretim yöntem ve tekniklerini benimsemeli öğrencinin derse aktif katılımını sağlamalıdır. Öğrenci kendi fikrini söylediği sürece düşünecek ve araştırmacı bir yapı içerisine girecektir. Kırışoğlu’na (2009) göre; eleştirel düşünme becerisinden yoksunluk kuram ile uygulama arasında bağ kuramama nedenlerinin başında gelir. Bu konuda en önemli çaba yine öğretmene düşmektedir. Kuram ile uygulama arasındaki bağı deneyimli bir öğretmenin kurması gerekir. Yoksa bilgi ile beslenmeyen uygulama içeriksiz ürüne dönüşecek, kuram ise kendi içine kapalı kuru bilgiler olarak akılda kalacaktır. Bu durumda öğretmenden beklenen, öğrencisiyle sanat üzerine konuşması, çözeceği sorun üzerinde görüş alışverişinde bulunması, benzer sorunları çözmüş sanatçıların yapıtlarından örnekler göstermesidir. Öğretmen öğrenciye sık sık, “Sen ne düşünüyorsun?” gibi sorular yönelterek onu düşünmeye, araştırmaya yönlendirmelidir (s.56-57). Öğretmen öğrencisinin yaptığı araştırmalara kılavuzluk etmeli bilgi kaynaklarına nasıl ulaşacağı hakkında bilgi vermelidir. Araştırma yapan öğrencinin araştırmasını sınıf ortamında paylaşmasını sağlamalı ve dönüt vererek öğrenciyi teşvik edici olmalıdır. Öğretmen konuyu açıklamalı, konu hakkında son toparlamayı yapmalı öğrencilerin anlama düzeylerini test etmeli bilgi ve beceri düzeyleri yeterli seviyeye gelene kadar tekrarlar yaparak konunun anlaşılmasını, becerinin kazanılmasını sağlamalıdır.

Öğrenci, yeterli ön bilgi ve becerilerle donatılmalı, sorunla ilgili kavramları tam olarak bilmesi sağlanmalıdır. Temel sanat bilgileri, çocuğun seviyesine paralel olarak kazandırılmalıdır. Öğrenciler, yalnızca pastel boya, suluboya gibi standart malzemelerin klasik uygulama yöntemleriyle sınırlı bırakılmamalı, bunların ve çok çeşitli malzemelerin değişik kullanım imkânları sunularak, yaratıcılıkları zorlanmalıdır. Yaratıcılığın geliştirilmesinde öğrencinin çok çeşitli malzemeleri tanımasını sağlamanın, malzemenin olanaklarını araştırma ve kullanmaya sevk etmenin önemi büyüktür (Yılmaz, 2010: 23).

Öğretmen konu ile ilgili çözüm üretme, tasarlama ve uygulama aşamalarında öğrencisinin çözümünü, tasarım eksizlerini sürekli kontrol etmeli öğrencisi ile çözüm önerisi üzerine fikir alış verişinde bulunmalı, öğrencisine dönütler vererek, farklı açılardan bakarak çözüm önerisi üzerinde düşünmesini sağlamalıdır. Özsoy’a (2007) göre; Bir problem alanı ile ilgili olarak öğrencinin ilk aklına gelen çözüm hemen kabul edilmemeli, başka yolları düşünmesi için ona gerekli uyarıcılar sunulmalıdır. Her çözüm önerisinin gerekçeleri istenmeli, bu tür denenceler mümkün olduğunca uygulamaya öğrencinin kendisi tarafından konulmalı, uygulamadaki yanlış ve eksikliklerin öğrenci tarafından bulunmasına ve giderilmesine dikkat edilmelidir (s.155).

Yaratıcı sürecin geliştirilmesinde önemli etkenlerden birisi de motivasyondur. Motivasyon, öğrencinin konu üzerinde çalışmasını sağlamak amacıyla öğrenciyi güdüleme çabası olarak nitelenebilir. Kırışoğlu’na (2009) göre motivasyon; severek çalışmaya yönlendirmek için onda istek, heves uyandırma olarak tanımlanabilir. Motivasyon iki şekilde sağlanır. Birincisi dışsal etmenler ve uyarmalar olur. Burada görev öğretmene düşmektedir. Bunun için öğretmen kendisine şu soruyu sormalıdır: öğrencinin öğreteceğim bilgi ve deneyimden kazanımla çıkması için ne yapmalıyım, öğrenciyi nasıl istekli kılmalıyım? Bunun için hangi araçları hangi yöntem ve öğretim tekniklerini kullanmalıyım? İkincisi ise, öğrencinin içinden gelen heves ve isteğin, çalışmaya yönelik ilgisinin kendiliğinden ortaya çıkmasıdır. Dışsal motivasyonun zaman içinde içsel isteğe dönüşmesi beklenir. Bu nedenle öğretmenin çabası önemlidir. Öğretmen çeşitli yöntemlerle öğrencinin düş gücünü harekete geçirmeye, geçmiş deneyimlerini çağrışım yoluyla hatırlatmaya ve yaratıcı sürece adım atmasını sağlamaya çalışır (s.59). Konu ile ilgili motivasyonun sağlanması için öğretmenin öğretim yöntem ve tekniklerinde çocuğun üç duyusuna (görme, işitme ve dokunma) hitap eden materyaller ile konunun açıklamasını yapması ve konuyu öğretmesinde etkili bir yöntem olarak görülmektedir. Öğretim sırasında öğrenciye izletilecek bir sunum veya konu ile ilgili bir film, konunun oyunlaştırılarak anlatılması, derslik veya atölyede uygulama çalışmaları sırasında müzik eşliğinde çalışmalarının sağlanması öğrenci motivasyonunu olumlu düzeyde etkilemekte ve öğrencilerin istekle çalışmalarında çalıştıkları konudan keyif almalarında etkili olmaktadır.

Yaratıcılığın geliştirilmesi sürecinde öğrencinin gerekli bilgi ve beceri donanımının sağlanmasının yanı sıra, eğitim ortamı dışında bulunduğu ortamlardan

etkilenme süreci de yaratıcılığı etkilemektedir. Konu üzerinde yoğunlaştırılan öğrencinin araştırma ve tasarlama sürecinde, konu ile ilgili olarak gezi ve inceleme yapmalarının sağlanması öğrencinin ufkunun genişlemesinde olumlu yönde etkili olmaktadır. Konu ile ilgili örneklerden esinlenmesi, farklı çözüm yollarını görmesi, uygulanan çözüm yollarını eleştirel düşünme ile öğretmeni ve arkadaşları ile değerlendirmesi öğrencinin tasarlama, çözüm üretme ve uygulama aşamalarında yaratıcı düşünme gücünü geliştirmektedir.

Yaratıcılık ve yaratıcı düşünme birçok etkenin bir araya getirilmesi ile bireyde geliştirilebilen bir yetidir. Bireyin çocukluk dönemi bu yetinin geliştirilmesinde etkenlerin en çok etkili olduğu dönem olarak görülmektedir. San ve diğerlerine (1979) göre; çocuklarda yaratıcılığın geliştirilmesi için okullardaki ve okul dışındaki etkenler şunlar olabilir; Algıların zenginleştirilmesi için çocukların gözlem ve hafıza eğitimine gerekli önemi vermek. Duygu ve düşünceleri kullanma alışkanlığı kazandırmak, çabuk, cesaretli, kararlı olmalarına olanak vermek. Çocuğun çevresinin yapılan iş ve resimlerle donatarak bir sanat çevresi yaratmak. Yeni biçimler aramaya, bulmaya ve bunları anlatıp yorumlamaya yöneltmek. Hayal gücünü geliştirici (imgesel) oyun, müzik, öykü ve drama gibi etkinliklere yer vermek, yeni görüş ve düşüncelerin hayata geçirilmesine ortam sağlamak. Çocuğun kendi kendine çalışıp teknik yönden birikim ve doyum sağlayacağı ortam hazırlamak. Araç – gereçlerin anlam ve amaca uygun olarak seçilmesi, ilgili konuların çocukların düzeylerinde tutarak onların kendi yaşantısı ve çevreleriyle ilintili olmasına özen göstermek. Grup çalışmalarında ve özellikle problem çözme sürecinde çocukların kendi düşüncelerini söylemelerine öncelikle önem vermek. Değerlendirme ve eleştirilerde dikkatli olmaktır (San, 1979; Gökaydın, 1990; Üstündağ, 2002; Artut, 2006).

Benzer Belgeler