• Sonuç bulunamadı

Eleştirel Düşünme İşbirlikli Öğrenme İlişkis

23. Özerklik: Bağımsız fikir ve düşünce üretme yeteneği (Özden, 2003) Yaratıcılık üzerine çok sayıda araştırmaya imza atmış olan Guilford’un

1.2.11. Yaratıcı Düşünme Engeller

Yaratıcı bir birey olmanın önündeki engeller bireysel, örgütsel, toplumsal ve eğitsel engeller olmak üzere dört ana başlık altından toplanmaktadır.

1.2.11.1. Bireysel Engeller

San’a (2002) göre, bireyin kendi kişisel rahatına olan düşkünlüğü, içsel özgürlükten yoksul olması, hangi konu yada alan üzerinde çalışıyorsa o alan ve konu hakkında yeterli bilgilerden yoksun olma, dış koşullardan ve dış ilişkilerden güvenli olmama, yanlış yapmaktan, yenilgiye düşmekten, alay edilmekten, korkma, belli bir otoriteye bağımlı olma, aşırı yetkinci (mükemmelci) olma, tüm öğretim ve eğitimde akıl ve mantıktan yana ağırlıklı bir sistemden geçmiş olma, yaratıcılık yetisinin dünyada pek az kişiye vergi bir yeti olduğunu sanma ve tek başına hırs yaratıcılığı engellemektedir (s.13). Sungur’a (1992) göre ise kendine güvensizlik, hata yapma ve eleştirilme korkusu, mükemmeli isteme ve uyumculuk engellerden korkma, bir konu üzerinde yoğunlaşma ve sabırla çalışma güçlüğü, bilişsel çelişkilere direnç, kimlik duygusundan doğan savunma mekanizmaları yaratıcılığın bireysel engelleridir (s. 249-53).

Rawlinson (1995) yaratıcılığın önündeki engelleri, insanın kendi önüne koyduğu engeller olarak şöyle maddelendirmiştir:

- Bir üslubu benimsemek,

- Tek bir geçerli yanıt olduğu saplantısına kapılmak ,

- Muhafazakarlık yada hep beklenen yanıtları verme eğilimi , - Aşikar olanı sorgulamaktan kaçınma eğilimi,

- Aptal görünme korkusu (s.32).

Bireysel engelleri bireyin kendi önüne koyduğu algısal ve duygusal engeller olarak sıralamakta mümkündür. Özden (2000) algı, kişinin eşyayı, idrak etme ve kavrayışını belli kalıplar içerisine sokar ve insan zamanla o kalıba o kadar alışır ki eşyayı artık başka şekilde algılayamayacağını belirtmektedir (199). Yaratıcılığın algısal engellerini Ülgen (1995) şöyle açıklamıştır:

- Problemi ayırmada güçlük

- Problemi gereğinden fazla daraltmanın oluşturduğu güçlük - Terimleri tanımadaki güçlük

- Gözlemlerde duyuların hepsini kullanmadaki başarısızlık - Uzak ilişkileri görmede güçlük

- Neden ve etki arasındaki değerlendirmedeki güçlük (s.46-7).

Özden (2003) kişisel güvensizlik duygusu ve anksiyete gibi hisler yaratıcılığı engelleyen duygusal engeller olarak görmektedir Hata yapmaktan korkma, diğerlerinden farklı düşünme korkusu, işi zamanında tamamlamama baskısı, kendine güvensizlik, ve üstlerinden çekinme yaratıcılığı engelleyen duygusal engeller arasında saymaktadır (s.199).

Ülgen (1995) duygusal engelleri şöyle sıralamıştır: - Kendini aptal yerine koyma ve hata yapma korkusu - Düşünmede esnekliğin olmaması

- Akla gelen ilk görüşü hemen kabul etme

- Hemen başarı kazanmak için üst düzeyde motive oma - Güvence isteği

- Bağımlı olma, meslektaşlarına güvenmeme ve denetim korkusu - Bir problemi tamamlama ve test etme dürtü azlığı

- İşe bir çözüm getirmede dürtü azlığı (s.46-7). 1.2.11.2. Örgütsel Engeller

Sungur(1992) örgütsel engelleri şöyle sıralamıştır: - Geriye dönük tutumlar

- Önceden ve sürekli öz eleştiri , - Deneyim ve teknik uzmanlık, - Bireysel güvensizlik duygusu,

- Hiyerarşinin üst düzeyde bulunanların altlarına güvensizliği - Otoriter yönetim ,

- Kusursuz olma isteği

1.2.11.3. Toplumsal Engeller

Özden’e(2003) göre, öğrenilen veya zaman içerisinde kazanılan alışkanlıklar, gelenek görenekler, toplumsal beklentiler, uyumlu olmaya yönelik baskılar, toplumdan ayrı düşme korkusu toplumsal engeller olarak sayılabilir (s.199).

Sungur (1992) ise toplumsal engel olarak şunları görmektedir: - Fantezi ve hayal kurma zaman kaybıdır. Belki de çılgınlıktır. - Oyun sadece çocuklar içindir.

- Sorunlar matematik düşünce yada çok para ile çözülür. - Sorunların tek ve doğru bir çözümü vardır.

- Akıl- mantık- sayılar- yararlılık- başarı iyidir. Sezgi – heyecanlar- saçma düşünce yanılma- başarısızlık kötüdür (s.253).

1.2.11.4. Eğitsel Engeller

Eğitsel engelleri okulda ve evde engeller şeklinde ikiye ayırarak incelemek mümkün olacağı gibi, bir birinden etkilendikleri için tek başlık altında da incelenebilir. Bu çalışmada tek başlık altında inceleme yolu izleyecektir.

Wilson (Üstündağ: 2003) evde ve okulda yaratıcılığın engellerini şöyle sıralamıştır:

- Çocuklar çalışırken, oynarken, bir işle uğraşırken, vb. sürekli gözetim altında bulundurma. Onları izleme, gözleme ve yanlarında durup bekleme.

- Onların neler yaptıkları hakkında sürekli yorumlar yapma, değerlendirmelerde bulunma, yaptıkları işten aldıkları duyumu yada yakınmayı görmezden gelme.

- Çocukları bir birleriyle yarıştırma. Onları kazanan ve kaybeden durumuna getirme.

Çocukların kendi hızlarına göre gelişimlerini görmezden gelip, onları en üst sıralara doğru yönlendirmeyi amaç edinme.

- Çocukları denetim altına alma ve onlara bir şeyin nasıl yapacaklarını söyleme.

Böylelikle çocukların kendi duygularını çözümlemelerini, yanlışlıklar yapmalarını ve kendi buluşlarını ortaya koymalarını zaman kaybı olarak görme.

- Çocuklara katı ve kesin seçimler sunma. Onların hangi etkinliklerle nasıl uğraşacaklarını, nelere izinli olduklarını, nerede yürekli (cesur ) davranacaklarını ve nelerin yasak olduğunu söyleme. Yaratıcı buluşlar ve incelemeler yapmalarına kesin bir dille karşı olma.

- Çocukların bir konuda yaptıkları çalışmaların sonucunu kestirmelerine yada çalışmaları betimlemelerine baskı yoluyla engel olma . Onlara kesin reçeteler sunma .Sürekli olarak yapacaklarını tekrarlama ve böylece gelişimsel güçleri ile yeterliklerini duraklatma (s.21) .

Sungur’un bu konuda ki görüşü oldukça ilgi çekicidir. Sungur’a (1992) göre, formal eğitim yani okul; aklın, mantığın egemenliğini güçlendirerek bilinmezi ve özgün olanı ayıklamaktadır. Gerçeği, bilgiyi ve eleştirel düşünceyi mutlak bir içselliğe indirgeyen bu mantık,rahatsız edici ve saçma olanı eleyerek düşüncenin kısırlaşmasına yol açmaktadır(s.152).

Kırışoğu’na (2002) göre sınıf ortamında yaratıcılığı engelleyen etmenler şöyledir:

- Çocuğun ilgi ve istek duymadığı konu ve gereçle çalışmaya zorlanması - Öğrencinin her konuda bilgilendirilmeden çalışmaya geçilmesi .

- Öğrenciyi yaratıcılığı temel alan kaynaklardan yoksun oluşu. - Araç, gereç çalışma ortamının yetersizliği.

- Sınıf kalabalığı, mekanın darlığı, öğretmenin her öğrenciye yeterli ilgiyi gösterememesi.

- Çalışma süresinin sınırlılığı ve azlığı.

- Çevredeki kültür kaynaklarından yeterince yararlanma fırsatının çocuğa verilmemesi(s.180).

Özden (2000) ise sınıftan çok yetişkinlerin yaratıcılığı engellediğini düşünmekte ve yetişkinlerin yaratıcılığı engelleyen davranışlarını şöyle maddelendirmektedir:

Yaptıkları şeyleri ‘doğru’ yapmaları için çocuklara karşı ısrarlı olmak.. Bir çocuğun bir şeyi yapmanın tek bir yolunun bulunduğunun öğretilmesi, yeni yolların aranma isteğini öldürür.

- Çocukları hayal kurmayı bırakmaya ve gerçekçi olmaya zorlamak. Bir çocuğun hayal dünyasına dalmasını ‘aptalca’ nitelemek çocuğun keşfetme arzusunun kırılmasına ve zamanla yok olmasına sebep olur.

- Çocukları başkalarıyla karşılaştırmak. Bu durum çocuğun uyumuna yönelik bir baskı oluşturur; oysa yaratıcılığın esası uyum sağlama baskısından uzak kalabilmektir.

- Çocukların merakını kırmak. Yaratıcılığın en açık göstergelerinden biri meraktır.; ancak yetişkinler çok meşgul olduklarından ‘aptalca’ buldukları sorunları yanıtlamak için genelde umursamaz bir tavır takınırlar (s.201).

1.2.12.Yaratıcılığı Engelleyen Öğretmen Özellikleri