• Sonuç bulunamadı

3. TRIZ: YARATICI PROBLEM ÇÖZME TEORİSİ

3.1. Yaratıcı Düşünce ve Yaratıcı Problemler

İnsanlar genel olarak, çözümü bilinenler ve bilinmeyenler olmak üzere iki tür problemle karşılaşır. Bilenen çözüme sahip olanlar teknik kitaplarda, makalelerde veya konuya hakim uzmanlarda bulunabilirken; çözümü bilinmeyeler yaratıcı problemler olarak adlandırılır. Yaratıcı problem, içinde sistemin bir özelliği iyileşirken diğerinin kötüleştiği durum olan çelişkiyi barındıran problemdir. Geleneksel yaklaşımda çelişkiyle bir çeşit uzlaşma veya değiş tokuş yaparak uğraşılır [38]. Tablo 3.1’de problem türleri gösterilmiştir.

Tablo 3.1 Problem Türleri [38] Yeni Bilgi Yeni bilgi bilinen

problemlere uygulanır.

Yeni bilgi yeni

problemlere uygulanır. (Bilimsel Problemler) Örnek: Yeni plastikler daha

güçlü ve hafif ürünler sağlar.

Örnek: Lazerin çeşitli kullanımları.

Var Olan Bilgi Var olan bilgi bilinen problemlere uygulanır.

Var olan bilgi tatmin edici bir çözüm üretemez. (Mühendislik

Problemleri)

Örnek: Genel olarak çözümü bilinen bütün mühendislik problemleri.

Yaratıcı Problem – yeni bir yaklaşım gereklidir.

Bilinen Problem Yeni Problem

Yaratıcı problemler çoğunlukla mühendislik, teknoloji ve tasarım problemleriyle karıştırılırlar. Yaratıcı kişinin çelişkileri eleyerek problem çözme yolu araması tasarım sürecinden farkı ortaya koyar. Bir kavram veya yaratıcı bir çözüm bulunduğunda mühendislerin, teknoloji üreticilerinin ve tasarımcıların yeteneklerini kullanmak gerekir [39].

Yaratıcı düşünme teorisinin merkezindeki “Yaratıcı çözüm” orijinal, basit, zarif, şaşırtıcı ve ilginçtir. Yaratıcı çözümleri ortaya çıkarabilme yeteneği bir organizasyona diğerlerine göre önemli bir avantaj sağlar. Özellikle böyle bir avantaj yaratmak için kullanılan araçlara ulaşılabilmesi nedeniyle, artık bu araçların etkili olmadıkları bir dönemde sağlayacaktır.

Problem çözümünde klasik çözümler veya yaratıcı çözümler kullanılır. Klasik çözüm optimizasyon, analoji gibi yapılandırılmış ve tekrar edilebilen bir yol iken yaratıcı çözüme erişimde karışıklık vardır. İlham, zeka parıltısı, yaratıcı patlama gibi sözlerle tanımlanmaya çalışılan yaratıcı çözüm yapılandırılmadığı sürece uygulamada bir anlam ifade etmez. Dolayısıyla yaratıcı çözüm arayışında geleneksel olmayan düşüncelerin teşvik edildiği bir ortamı oluşturmanın yanında yaratıcı süreci destekleyerek kalitesini artıracak bir sistem gerekir.

Yaratıcılığa dair araştırmaların geç başlaması bu konunun bilimsel çalışmaya değmeyeceği inancından kaynaklanır. Zamanında önemli mucitlerin de sahip olduğu bu inanç son 30 yıl içerisinde değişmiş ve bugün yaratıcılık; bilişsel psikolojinin yanı sıra yapay zeka gibi diğer alanların ve hatta mühendislik, reklamcılık, bilim gibi belirli içerikli alanların çalışma konusu haline gelmiştir [40]. Ayrıca geçmişte yaratıcılık, pratikte kısıtlanmış yeni fikirlerin kontrol edilemez, disiplinsiz üretimi olarak görüldüğü için yaratıcı problem çözümleri, başarısız olma riskine karşılık bilinçli olarak engellemiştir. Ancak yaratıcılık yönetilebilir, odaklandırılabilir ve projenin başarılı olma nedeni olabilir [41].

Yaratıcılık üzerine yapılan ilk çalışmalar, yaratıcı fikirler ortaya koyabilme yeteneğinin, içlerinden en iyisinin seçildiği çok sayıda fikir ortaya koyabilme yeteneği ile ilişkili olduğunu belirtmiştir. Çok sayıda fikir üretmek için yapılan kasıtlı düşünme sürecine "dağınık düşünme" adı verilmiştir. Dağınık düşünmede, fikirlerin çokluğunu gösteren miktar ve tüm fikirlerin ortaya çıkışından sonra karar verilmesini destekleyen “yargının ertelenmesi” iki önemli etmendir. Beyin fırtınası, morfolojik analiz, yaratıcılığın miktarla bağlantılı olduğu düşüncesine dayanan sistemlerden birkaçıdır.

Dağınık düşünmenin yerleşik tekniklerinin incelenmesi, bu tekniklerin her durumda etkili olmadığını göstermiştir. Araştırmalar beyin fırtınasına katılan katılımcıların çoğunun grubun doğal liderinin etkisinde grupça düşünmeye eğilim gösterdiğini ve yargının ertelenmesinin bu fikirlerin kalitesini artırmak yerine azalttığını ortaya koymuştur. Öte yandan, erken yargının tek başına yaratıcılığı artırabileceği bulunmuştur. Ayrıca özellikle yaratıcı bilim adamları yoğun bir düşünmenin, onların düşünme süreçlerini daha iyi tanımladığını ileri sürmüşlerdir. Buna ek olarak, araştırmalar yaratıcılıkla çok sayıda fikir ortaya koyma yeteneğinin ilgili olmadığını

hedeflerine az sayıda sonucu irdeleyerek sistematik bir biçimde ulaştıklarını ve bunu yaratıcı çözümün gereklerini önceden görerek ve düşünme süreçlerini yönlendirmeyi becererek yaptıklarını göstermiştir. Sonuç olarak yaratıcı düşünme, hayaller veya çağrışımlar yerine yaratıcı çözüme yönlendiren sınırlamalarla yaratıcı kişiyi yönlendirir [40].

Yargının ertelenmesi prensibini bozan yaratıcı düşünmede, hedef çözümün yönünü incelemek için ölçütler, problem çözmenin ilk aşamalarında sistem tarafından sağlanır ve böylece uygun olmayan olasılıklar kararlaştırılarak elenirler. Ölçüt, erken aşamalarda çözümü tahmin etmenin zor olması nedeniyle çözümün ne kadar iyi olduğuna dayanarak değil; çözümün tek ve ilginç olma olasılığına dayanarak değerlendirilir.

Yaratıcılık terimi, yaratıcı insan, yaratıcı süreç ve yaratıcı sonuç olmak üzere üç etmen için kullanılır. Diğer sistemler doğrudan kişiye veya sürece odaklanırken, yaratıcı düşünme süreci, yaratıcı sonuca odaklanmaktadır. Sonucu bilmeden sistemin prensipleriyle problemi çözen kişinin, çözümü yaratıcı kılmak için gereken özellikleri belirlemesi; yaratıcı düşünmenin kişiye nasıl düşüneceği yerine ne düşüneceğini öğrettiğini gösterir.

Yaratıcı düşünme sistemi, klasik olmayan çözümlere ulaşmada yardımcı olacak bir düşünme yapısı geliştirmek isteyen ve rasgelelik kavramını kabul etmeyen Rus bilim insanı Genrich Altshuller tarafından geliştirilmiş prensiplere dayanmaktadır. Beş yüz bin yaratıcı çözümü araştırdıktan ve çözüm keşfinden önceki hallerle karşılaştırdıktan sonra, aşağıdaki sonuçlara ulaşmıştır [40];

 Yaratıcı çözümler, çelişkileri ortadan kaldırmaya dayanmaktadır.

 Yaratıcı çözümler, çelişkileri ortadan kaldırmak için sınırlı sayıda yönteme dayanmaktadır.

 Farklı tipteki çelişkiler arasında bir anlaşma bulmak ve bunların üstesinden gelmek için etkili taktiklere ulaşmak mümkündür.

Alsthuller, teknolojinin evriminin diyalektiğin yasalarına bağlı olduğunu belirtmiştir. Buna göre, yaratıcılık için oluşturulacak bir genel teori, teknik problem çözmenin yaratıcı hareketine diyalektik mantığın uygulanmasını içermelidir. Ancak, çalışan bir yöntem geliştirmek için yeterli değildir. Yaratıcı kişinin kullandığı aracın özellikleri de göz önüne alınmalıdır. Bu araç tektir ve insan beynidir. Yaratıcı çalışmanın doğru

organize edilmesiyle sezgi veya hayal gücü gibi insanın düşünme sürecinin güçlü unsurları maksimize edilebilir. Bunun yanında düşünce sürecinin atalet gibi zayıf yanları da dikkate alınmalıdır.

Altshuller teknolojinin evrimi gibi yaratıcılığın da diyalektik mantığa uygun olması gerektiğini söylerken çalışan bir sistem için düşünme sürecinin sezgi, hayal gücü gibi güçlü yönleriyle atalet gibi zayıf yönlerinin dikkate alınmasının önemini belirtmiştir. Yaratıcılık teorisi deneyim ve uygulamadan gelişmeli ve yaratıcı kişinin oluşturduğu kısıtlı sayıdaki yöntemin en değerli prensipleri seçilerek genelleştirilmelidir [13]. Yaratıcı bir yöntemin amacı yaratıcı sürecin bilimsel organizasyonudur.

Yaratıcı problem çözmeye rasyonel bir sistemin geliştirilmesinin ön şartı, buluşlardaki ortak prensiplerin bilinmesi ve kullanım şekillerinin belirlenmesiyle yaratıcı çalışmanın verimliliğinin artırma olasılığını yaratmaktır. Yaratıcılık, ani aydınlanmalarla veya esinlenmelerle değil, sonuçlanan başarılarıyla karakterize edilen sistematik süreçlerle çok uyumludur. Yaratıcılık için bir teorinin temelinde, bugün yaratıcı olarak kabul edilen problemlerin, yarından önce ortaya çıkmayacak yapılandırılmış akıl süreçlerinin yeni bir seviyesinde çözülebileceği söylemi yer alır [13].

Araştırmaların gösterdiği üzere yaratıcı kişilerle yaratıcı problemler arasında iki tip ilişki bulunmaktadır. Yaratıcı kişilerin çoğu problem üzerinde çalışmaya başlamadan problemin acil olmasını beklemektedir. Diğer yaratıcı kişiler aktif olarak çözülmemiş problemleri ararlar. Üretim sürecinin yumuşak ve sorunsuz bir şekilde yürümesi mucitleri geliştirme yapmaya itmez. Daha sonra bir darboğaz ortaya çıkınca yaratıcı kişi aslında daha önceden tahmin edilebilecek olan problemin üzerinde çalışmaya başlar. Uzun süre mucitler üretim süreçlerindeki darboğazları çözmek için kullanılmıştır.

Yaratıcılık sürecinde kazanılan yetenekler ve deneyim, iki yaratıcı problemin ortaya çıkışı arasında uzun zaman geçerse, azalır. Yaratıcı yetenekler, her bir problem çözmeye başlama aşamasında yeniden kazanılmalıdır. Sürekli yaratıcı çalışma, bunun aksine, kişinin prensiplerini zenginleştirirken yeteneklerine güveni geliştirir. Buluş yapmak, yaratıcı düşünen mühendisler, işçiler, teknisyenler için ikinci bir iş halini almıştır [13].